Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmamların masumluğu meselesi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: İmamların masumluğu meselesi

    Benim müdahalemin sebebi şuydu: siz risaletin önemini peygamberimiz s.a.a.in şahsına değil de taşıdığı vahiy emanetine atfedip, peygamberiizin fonksiyonlarını iptal ederek, sıradan bir postacı konumuna düşürmeniz yüzündendi. yani risaleti (mektubu diyelim) kim ulaştırırsa ulaştırsın sorun değil, önemli olan sadece mektup ise.

    önce de dediğim gibi risalet şahısa da hamledilebilir meta'ya da, "tartıştığınız ayetteki" mersul olan peygamberimizin kendisidir, çünkü vahyin açıklayıcısı ve pratiğe dökücüsü kendisidir, onunla anlam kazanır. Dünyayı biçimlendirecek olan (ama canına okunan) İslam dininin örnek model insanı peygamberimizin kişiliğidir, vahyi en doğru olarak açıklayacak ve uygulayacak kendisidir ki bölünmelerin esası da onun yolunda uzlaşmamak değilmiydi?


    hayır..risalet bir elbisedir ve onu giyecek kişi de tabirimi mazur görün; sadece o elbiseyi sergileyen manken değildir.aksine o elbiseyi giyebilecek ruhi ve ahlaki olgunluğa gelebildiği zaman o elbise onun üzerinde ışıldayacaktır.ve bu şekilde risalet şahıs ile birleşerek gerçek fonksiyonunu icra edecektir.

    Yorum


      Ynt: İmamların masumluğu meselesi

      eğer öyle olsaydı erselna kelimesi değil cealna kelimesi kullanılmalıydı. sana bir başka sıfat yükledik anlamında...

      oysa seni gönderdik diyor. Yani bu Muhammed s.a.a'e giydirilen bir elbise değil...

      çünkü sonradan biçilen misyon için ceale yani kılmak kelimesi kullanılır. Örneğin biz halife kılacağız cealnal halifete.. diye geçmektedir.


      eğer öyle olsaydı peygamberimize peygamberlik ilk geldiğinde şöyle denirdi:ya Muhammed s.a.v. seni peygamber kıldık şahsında varolan erdemler ve faziletlere insanları çağır..
      oysa öyle denmedi.ayetler tedrici bir şekilde inerek her durumda ve ortamda hatta bir kişi dahi olsa onunla nasıl muhatap olacağı ayetler ile bildirildi.herşeye ayetler müdahele etti ve her şeyi ayetler açıkladı.Muhammeds.a.v.in çağırdığı her hakikat ayetler tarafından bildirildi.
      ayette: "Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin..." (Şura, 42/52) deniyor.bu peygamberin peygamberlik öncesindeki hayatında bir güzel ahlak ve olgun karekterden başka risalet adına bir şeye sahip olmadığını gösterir.

      Yorum


        Ynt: İmamların masumluğu meselesi

        İlk olarak "esedullah" tarafından gönderildi
        hayır..
        hayır'ı hangi sözlerime binaen söylediğinizi anlamadım, eğer benim şu sözlerime:
        İlk olarak "mufaddal" tarafından gönderildi
        yani risaleti (mektubu diyelim) kim ulaştırırsa ulaştırsın sorun değil, önemli olan sadece mektup ise.
        atfen söylediyseniz, yanlış anlamışsınız, bu benim peygamberlik anlayışım değil, sizin peygamberi herhangi bir postacı konumuna düşüren anlayışınızı belirtmek için yaptığım bir tanımlamaydı. benim anlayışımda peygamber çok ama çok üstün bir varlıktır, risalet makamını dahi şereflendirecek derece yücedir.

        İlk olarak "esedullah" tarafından gönderildi
        risalet bir elbisedir ve onu giyecek kişi de tabirimi mazur görün; sadece o elbiseyi sergileyen manken değildir
        haşa öyle bir iddiamız olmadı, ama sizin sözlerinizden anladığım buna yakın bir şeydi.


        İlk olarak "esedullah" tarafından gönderildi
        .aksine o elbiseyi giyebilecek ruhi ve ahlaki olgunluğa gelebildiği zaman o elbise onun üzerinde ışıldayacaktır. ve bu şekilde risalet şahıs ile birleşerek gerçek fonksiyonunu icra edecektir.
        benim görüşüme göre Resul doğumundan vefatına kadar o elbiseyi giyecek hatta o elbiseyi şereflendirecek ahlaki ve ruhi olgunluğa sahiptir. aksini iddia eden peygamberlerin bir ahlaki ve ruhi eksikliğini beyan etmek zorundadır. öyle bir şey olsaydı İsa a.s. bebek iken resul olmaz, ahlaki ve ruhi olgunluğa erişip erişmeyeceğinin belli olması için belirli bir süre beklenmesi gerekirdi. ama hz. İsa olayı bunun aksi olan tüm görüşleri iptal etmektedir.

        Yorum


          Ynt: İmamların masumluğu meselesi

          alakası yok..ben risaletin bir kurum olduğunu ve şahsıların karekter olgunluğu bu kurumda görevlendirilmeye müsait hale geldiği zaman o kuruma atandığını ve o kurum ile özdeşleştiğini belirtmeye çalışıyorum.bunun istisnaları vardır.yani mesela cocuk yaşta peygamber olanlar. fakat bu yinede şahıs kurum ayrışmasına engel değildir.bunun delilide daha öncede belirttiğim gibi peygamberimizin peygamberliğinden önceki yaşantısı bizim için dini nas hükmüne geçmemesidir.
          Esedullah kardeşim, istediğin gibi kelimeleri dizebilirsin bunda sınır bile yoktur. ama sözlerinden eninde sonunda bir mana çıkar. çocuk peygamberler örneğini sen de vermişsin, ama bu o şahsın henüz o kuruma layık olduğu anlamına gelmez gibi bir şeyler demek istemiş gibisin. şahıs kurum ayrışmasına engel değildir demek ne anlama geliyor?
          Çocuk yaşta seçilen bir peygamber belirli bir süre sonra bu kuruma layık olmayan ruhi-ahlaki davranışlar sergilerse bu makamdan azledileceğini mi demek istiyorsunuz?

          Yani haşa ve haşa (böyle birşey iddia ettiğinizi söylemiyorum.) Allah loto mu oynuyor, ya tutarsa diye? Allah birini çocuk yaşta peygamberliğe seçerken o peygamber her haliyle bu makam için uygun-yaraşır derecede -hatta bu makam için yaratılmış- masum ve olgun olmasa onu risalet makamına atarmıydı?

          neden peygamberlerin doğumlarından vefatlarına kadar masum olduklarını kabul edemiyorsunuz?

          Yorum


            Ynt: İmamların masumluğu meselesi

            "Peki siz, Allah'ın tüm günahlardan sakındırmasına rağmen bazı kulları bazı günahlardan muaf tuttuğuna delil gösterebilir misiniz?..

            sorunun cevabını kendin vermişsin:

            Ancak bu çıtaya sadece Peygamberler ile İmamlar yükselebilmiştir o başka."

            hiç bir şey anlamadım? nasıl kendim cevap vermişim?

            "peygamberler ve imamlar ulaşabiliyor,diğer insanlar ulaşamıyorsa -ki ulaşamazlar- demekki insan için mutlak günahsızlık ve masumiyete ulaşma diye bir şey sözkonusu değildir ve Allah da kulundan böyle bir şey bekliyor değildir.bunun tercümesi benim dediğimdir: insan mutlak masumluğa ulaşamaz öyle ise günahın içindeki mücadelesi Allahın ona verdiği değerin ölçüsüdür."


            Peygamberler ve imamlar insan değil mi? Eğer onlar mutlak masumiyete (Allah'ın insanlar için dizayn ettiği seviye) ulaşabilmişlerse bu insan türü için mutlak masumiyetin mümkün oluşunu gösterir. Zaten Peygamber ve imamların bu görece seçilişleri onların kendi iradeleriyle bu mutlak masumiyeti elde etmeleri sebebiyle değil midir?. Bu yok diğer insanlar için de açıktır ve mümkündür. Eğer diğer insanlar da bu makama ulaşıp günahlardan zelle ya da zerre kadarından bile uzak durmuşlarsa onlar da Peygamber veya İmam seçilirlerdi. Böylece siz yine Peygamber ve İmamlar dışındaki insanlar için bu makam mümkün değil derdiniz. Eğer bir şey muhalse herkes için muhaldir. ve bu durumda kendileri de insan olan Peygamber ve İmamlar için de geçerlidir. Onların mutlak masumiyeti kendi çabalarıyla yakalamış olmaları bunun mümkün olduğunu ispatlar ve Allah'ın da bunu istisnasız herkese emrettiğini gösterir. Çünkü Allah hiç bir günah için hiç kimseye tolerans tanımaz ve herkesi için her günahı yasaklar. Allah tabi ki insanlardan böyle bir şey bekliyordur. Çünkü alemi yaratma şekli ve amacı budur. İnsanı en mükemmel yaratan Allah ondan en mükemmel bir hayatı bekleme hakkına mı sahip değil?..

            İnsanın en mükemmel şekilde yaratıldığı ayetle ilgili bir kelam etmediniz, ve bundan sonra insana da taşıyamayacağı yükü yüklemedik demekle Allah'u teala mükemmel yarattığı insana tüm günahlardan kaçınabilecek masumluğu yakalayabilecek bir sınır çizdiği buna gücü yetmeyecek şekilde yasaklamalar getirmediği böyle zor bir dini de indirmediği anlamına gelmez mi?

            ayrıca yukarıda masumluğun sonradan kazanılmayan bir şey olduğunu,masum olanların ona ulaşma yada ulaşamama diye bir dertlrinin olmadığını masumların doğuştan masum olduklarını belirtmişsin..bu noktada masumluk kazanılmaz yani masumluğa ulaşılmaz anlamı çıkıyor..buda senin benden istediğin delili kendinin dile getirdiğini gösterir."


            masumluğun sonradan kazanılmayan bir şey diye kastımız: Peygamberlik öncesi hayatlarında masum değillerdi şeklindeki iddianıza verdiğimiz yanıttı. Yani onlar Peygamberlik öncesi de masumdular. Hatta şiada bir görüş de Peygamberliğin doğuştan itibaren olduğu sonradan verilmediği yönündedir.

            masumların masumluğa ulaşma diye bir dertlerinin olmadığını nerede söylemişim. O hazretlerin elbette günahtan sakınma ve hiç işlememe konusunda titizlik ve dikkatleri var ki günaha bulaşmıyorlar. Çünkü seçenek olarak onların da karşısında böyle bir ihtimal var onlar iradesiz melekler gibi değiller ki günahlar karşısında.

            bu görüşlerimizi masumluğa ulaşılmaz şeklinde yorumlamanız açıkçası çok garip geldi bana. Biz bunu kastetmedik..

            "bu noktada masumluk kazanılmaz yani masumluğa ulaşılmaz anlamı çıkıyor..buda senin benden istediğin delili kendinin dile getirdiğini gösterir."

            burayı da anlamadım? sorularıma benimle cevap yerine kendiniz cevap verirseniz daha rahat anlaşacağız.

            "yoksa günahsız ve hatasız da takvaya ulaşılabilrimi? sen bu görüştemisin? bana imamları yada peygamberleri örnek gösterme çünkü onların zaten doğuştan masum olduklarını söylüyorsun.peygamberler ve imamların dışında bir insan gösterki hiç günah işlemeden masumluğa ulaşmış olsun yada takvaya ulaşmış olsun..varmı böyle bir insan örneği?"


            eğer öyle insan olsaydı o da Peygamber olarak görevlendirilirdi. dedik yukarıda. Peygamberler ya da imamlar masumiyet makamına kendi iradeleri ile bizim gibi insanken ulaştılar. Onlar melek değil. Bizim için var olan günaha iten sebepler onlar için de var ama onlar iradelerini hep iyiye kullanacak şekilde ruhlarını eğitmişler. bu insanların mutlak masumiyete ulaşmaları bizim için de örnektir. Örnek olduğu için de mümkündür.. ama biz bunu kullanmıyoruz.. bu bizim suçumuz eksikliğimiz Allah'ın yaratması ya da Peygamberlerin melek oluşundan değil..

            İmam ve Peygamberlerin dışında da günahlardan temizlenmiş insan mesela Fatıma-i Zehra s.a. annemiz, Hz. Meryem s.a.... vs dir.

            "aynı çelişki devam ediyor.masumluk çalışılarak kazanılan bir şey değildir diyorsun.demekki masum olanlar yani peygamberler ve imamlar günahla mücadele etmelerine gerek kalmadan zaten masumluk sıfatına sahiptiler."

            hayır biz böyle bir şey demedik bunu hangi cümlemizden çıkardınız?

            "peki bunların dışında bu zirveye ulaşan bir insan varmıdır.yok ise: senin mantığınla Allah insanları boşuna yaratmıştır.çünkü peygamberler ve imamların dışın da hiçbir insan oraya ulaşmış değildir ve ulaşacakda değildir.
            var ise: göster bizde görelim peygamberler ve imamların dışında masumluğa ulaşmış birini?"


            yani olmasa bile peygamber ve imamları insandan saymıyor musunuz ki Allah'ın masumiyet için insan türünü yaratma projesi iflas etmiş olsun?

            "Allahın elinde peygamberlerin ve imamların dışında çizik olmayan bir araba yada eksik olmayan bir robot yok..olmasıda seninde kabul ettiğin gibi mümkün değil..şimdi Allah olmayan bir şeyi istemekle abesle iştigalmi etmiş oluyor?"


            bu sizin zannınız. Eğer böyle olsaydı Allah meleklerin: biz seni günahsız olarak takdis ediyor yükseltiyoruz diyorsa burda hangi anlam var? ben defalarca bunu açıkladım. bu kez size sorayım Allah burda meleklere karşı insan türünün nesiyle övünüyor? Günah işleyip tevbe eden insan meleklere karşı övünme nedeni midir? hikmetli güçlü bir yaratıcı için. iradeli bir varlıkça bu yönleri görülüp takdir edilmeye ve asla sırf onun için günah işlemekten geri durmaya kurulu bir hayat..

            "bu zirvenin öteki alemde olabileceği zandan ibaretse peygamberler ve imamların dışında bu zirveye ulaşmış insana bir örnek göster?
            aynı cevabı tekrar edip duruyorum çünkü sendeki mantık hatası silsile halinde aynı minval üzere birbirini takip ediyor."


            evet bu sizin zannınızdan ibarettir. Bu dünyada olup olmaması başka bir konu öteki dünyada olacağı başka bir konu. burdaki sorduğumuz insanın yaratılış amacı olan bu dünyada günahlardan uzak kalması projesi...

            şimdi Allah'ın insanı öteki dünyada masumiyeti için yarattığını ve meleklere karşı bununla övündüğünü söylemeyi sizin zanınız olarak niteledik. Çünkü öteki dünyada insan melekten farklı mı olacak. Kötülükler olmayacak şeytan ve nefis vesvesesi olmayacak. Böyle bir yerde insanın masum olmayanını dövmek gerekir.. bu marifet midir ki Allah'ı yüce oluşunun bununla takdir edişmesi, takdire şayan olsun..

            Öyle değil, Allah'ın en yüce ve tapılmaya layık olduğunu ne iradesiz melekler ispatlar ne de öteki dünyada Allah'a isyan seçeneğinin olmadığı cennet ve cehennemdeki kulluklar.. Allah'ın en yüce oluşunu ancak çevresinde işleyebileceği hatta bunlardan sakınmanın çok zor olduğu günahlar varken masum olma hali ispatlar..

            umarız bu kez doğru anlaşılmışızdır ve siz de bizim gösterdiğimiz nakli ve mantiki delillere cevap verirsiniz...

            "sen bu ayetide yanlış anladığın için beni cüretkarlıkla suçluyorsun fakat bu ayeti senin mantığınla tasdik eden bir delilde sunamıyorsun.Allah insanı mükemmel yaratmışsa peygamberlerin ve imamların dışındaki insanlar buna dahilmidir? dahilse neden bunların dışında hiçbir insan masumiyete ulaşabilmiş değil?
            dahil değilse Allah peygamberlerin ve imamların dışındaki insanları eksik pygamberleri ve imamları mükemmelmi yaratmıştır.?"



            Allah'ın insanı mükemmel ve masumiyeti yakalayabilecek şekilde yaratması başka, iradeli insanın bunu tercih etmemesi başka.. Yani siz şimdi insanın masumiyeti yakalayamamasını Allah'ın yaratmasına bağlıyorsanız bu durumda insanın şöyle demesi gerekmez miydi?:

            Rabbim sen biliyorsun ki ben seni hiç günah işlemeden masum şekilde övmek ve sana kulluk dolu bir yaşam sunmak istiyorum. Ama sen beni eksik yarattığın için bunu yapamıyorum. Sen beni tam yaratmamışsın ya da yasakları yaratılışım gereği sakınabileceğim nitelikte ayarlamamışsın. bu yüzden bu günahları işliyorum. Kusura bakma. Günah işlerken hissettiğim seni unutma senden geçi olark yüz çevirme ve sana isyan etme olayı benim içimi acıtıyor ve senden uzak kalmanın baskısını yaşıyorum ama ne yapayım suç Sende.. oysa ki sen tüm bu günahları yapmayın demekle muhal olanı emretmişsin. Bu da senin hikmetinin eksikliğini göserir hatta sana günah işlerken senden uzak kalmanın sana geçici isyan nedeniyle ruhumda hissettiğim baskı ve acının sorumlusu da sensin..

            evet sizin dediğinizden tüm bu ve benzeri yakınmalar hak olurdu. Hak olduğunda da bu gösterir ki Allah kulunu böyle eksik yaratmakla ya acizliğini ya hikmetsizliğini, hatta daha ilerisi adaletsizliğini ortaya koymuş olur. (haşa).. bunlar çok sakat mantıktır. Hatta bu durumda suçun/haramın sorumlusu Allah olmuş olur (Allah korusun..)

            yol herkese açıktır. bu özellik her insanda vardır. Ama Peygamberle imamlar kullanmıştır diğer insanlar kullanmadıysa bu onların sorunudur. yaratılışın değil. Sizi cep telefonunda hiç kullanmadığınız özellikleri için, telefonun bu özelliği yok mu dersiniz. o sizin kullanmamanızdır tüm insanlar bile kullanmasa o özellikleri, bu o cep telefon modelinin o özelliğe sahip olmadığını göstermez..

            "bu ifadeler delil olamaz çünkü peygamberler müşrik olabirlir anlamı çıkmıyor bunlardan.sen zorlama yorum ile bu anlamı çıkarsan bile bu beni bağlamaz."

            ne güzel.. Ama böyle düşünen sünniler var malesef.. Ben çıkarmıyorum yıllar yılı sünniyken bana hep İbrahim a.s.'ın Allah'ı hiç bilmezken aklıyla bulduğunu anlattılar..

            "senin çirkin bir fiil diye nitelendirdiğin anlamda anlamıyorum..fakat seninde bildiğin ''zelle'' anlamındaki hatayı kabul ediyrum."


            ben zelleden bi şey anlamıyorum. Bu şirk mi zulüm mü haram fiil mi mekruh fiil mi? bana tam karşılığını söyleyin. Yoksa mübah mı? Mübahsa bu neden günah konusunda zikre değer görülüyor ki. Hata konusu açıldığında zelle işler denilir ki. Ve neden olumsuz fiillere örnek olarak Kur'an'da geçen bazı örnekleri çarpırak anlatırlar ve bunlara uygun rivayetler düzerler?..

            "Yunus a.s. günaha girmedi.günah; daha öncede değindiğim gibi iradeli bir şekilde asi olarak yapılan fiildir.
            ama Yunus a.s. benim bahsettiğim nakıslık yönüyle bilinçsizce hata işledi."


            bu hata mübah mıydı yoksa haram bir fiil miydi? Ya şu ayetteki gibi miydi?

            "Bizim ayetlerimize inananlar sana geldiklerinde onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) islah ederse kuşkusuz O, bağışlayandır, esirgeyendir.""


            "işte insan iradesi günah işleme kabiliyeti olduğundan hem günahtan yüz çevirme hemde günah işlediğinde tevbe etme yönüyle değerlidir.burda benim verdiğim örnek çok yerindedir."


            insan için günah işleyip tevbe etmek mi daha değerlidir yoksa hiç günah işlememek mi?

            "bu benim istediğim cevap değil.bana fıkhi bir amel getirki onun delili peygamberin peygambeliğinden önceki hayatından alınmış olsun?"

            bu amelle Allah'ın farz kıldığı ve önceden olmayan bilinmeyen amelleri kastediyor dini tebliğe örnek istiyorsan bu emirler ona daha önce verilmediği için bunları yapmadı Peygamberimiz suçlanamaz. Ve bu hali onun masumiyetine halel getirmez. Diğer yandan Peygamberimizin çocukluğundan itibaretn Muhammedül emin sıfatını nasıl kazandığını da düşünmelisiniz. Bu örnekleri bildiğimize ve hiç bir günahının da sahih şekilde nakledilmediğine göre bu durumda O masumdur. Bunun tersini sizin ispt etmeniz gerekir.

            "benim 1.ve 2.ayetlerde yaptığımın aynısını sen burda yapıyorsun."

            biz tevil hiç yapılmayacak demedik. Siz Peygambere olmadığı haksızlığı yapmak için ayetin zahirini saptırma adına tevile giderken biz ayetleri surenin başındakilerle uyumlu hale getirmeki için tevile gidiyoruz. Ayrıca diğer surelerdeki Peygamber imajına uygun ayetlerle çelişki arzetmemesi için ve o şekilde tevil ediyoruz. Sizce bunlar aynı mı?

            "şimdi biz fatihadan sonraki amin yüzünden senin tabirinle bidatmi işlemiş oluyoruz yada kanın abdesti bozması meselesinde.?"


            neden konu dışında soru soruyorsunuz?. bu örnekleri ben sizin, şia ile sünnilik amelce hiç de farklı değildir demenize karşılık verdim. dedim ki siz olaya sünni değer yargılarıyla bakıyorsunuz. Sünnilikte birbirine zıt hükümlerden her iki taraf da hak kabul edilebildiği için, şianın önemli gördüğü meseleleri önemsiz gördüğü için siz ihtilafların olmadığını ya da kayda değer olmadığını söylediniz.. örnekleri yeniden bu dediğimiz şekilde okuyup bunları yeniden cevaplar mısınız?...

            "bu yoruma bir cevap yazmıyorum çünkü benim ne demek istediğimi çok iyi anladığın halde demagoji yapıyorsun."


            1- demogoji yapsam bile bu sizi ilgilendirmez siz niyet okumakla değil dediklerimizi cevaplamakla yükümlüsünüz. kimsenin niyetini okuyamazsınız. bu tartışma ahlakına aykırıdır.

            2- kaldı ki ben hiç de ne demek istediğinizi anlamış değilim. yoksa çok değerli vaktimizi neden demogoji için harcayalım, yapılacak bir sürü işim var..

            Yorum


              Ynt: İmamların masumluğu meselesi


              selam üzerinize olsun,
              Müsadenizle konuyla alakalı , bir kaç hadis paylaşmak isterim,


              “Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren imamlar yaptık.”
              secde, 24

              İmam Ali (a.s):

              “İtaati farz olan imamın velayetinin büyük sınırı; onun her türlü hata, sürçme, kasıt, büyük ve küçük her türlü günahtan masum olduğunun bilinmesidir. Ne sürçer, ne hata eder ne de dini ortadan kaldıran herhengi bir şeye gönül verir. Boş şeylerle uğraşmaz. O Allah’ın helal ve haramını, farz ve sünnetlerini, tüm hükümlerini en iyi bilendir. O bütün alemden müstağnidir. Diğerleri ona muhtaçtır. Şüphesiz o insanların en cömerdi ve insanların en cesurudur.”
              el-Bihar, 68/389/39

              İmam Zeyn’ul Abidin (a.s):

              “Bizden olan imam mutlaka masum olur. İsmet, yaratılışın zahirinde olup insanın onunla tanındığı bir şey değildir. Bu yüzden masum tayin edilmelidir.” Kendisine şöyle arzedildi: “Ey İbn-i Resulillah! O halde masumun anlamı nedir?” İmam şöyle buyurdu: “Masum Allah’ın ipine sarılan kimsedir. Ve Allah’ın ipi Kur’an’dır. Bu ikisi (masum ve Kur’an) kıyamete kadar birbirinden ayrılmazlar. İmam Kur’an’a doğru hidayet eder ve Kur’an'da imama doğru. ! Bu aziz ve celil olan Allah’ın şu sözüdür: “Şüphesiz bu Kur’an en doğru olana hidayet eder.”

              Mean’il-Ahbar, 132/1

              İmam Sadık (a.s):

              “Biz Allah’ın tercümanlarıyız. Biz masum bir topluluğuz.”
              El-Kafi 269/6

              İmam Sadık (a.s):

              kendisine masumun anlamını soran Hişam’a şöyle buyurmuştur: “Masum Allah’ın yardımıyla tüm ilahi haramlardan kendini koruyan kimsedir. Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a sarılırsa şüphesiz doğru yola hidayet olmuştur.”
              Mean’il-Ahbar, 132/2

              Rıza (a.s):

              “İmam masumdur, teyit edilmiştir. Başarı verilmiştir ve sağlam kılınmıştır. Her türlü hata ve sürçmeden güvendedir. Allah, kulları üzerinde hüccet ve
              yaratıkları üzerinde şahidi olsun diye ona bu özellikleri bağışlamıştır.”

              El-Kafi s. 203/1

              Selam hak ve hakikate vede takipçilerine olsun...


              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                [quote author=Qom_u_aşk link=topic=17529.msg107522#msg107522 date=1287033286]
                masumluk genetik değildir. O sonradan da kazanılmaz. önceden var olmayıp sonradan kazanılan bir şey değildir. Peygamberler ne çocukluk ne büyüklüklerinde ne peygamberlik öncesi ne de sonrasında masumluktan uzak değillerdi..

                Peygamberimiz için müşriklere şöyle demesi istenir: "de ki ben bir ömür sizin aranızdaydım..." yani bir ömür yanlış yapmadığımı yalan söylemediğimiz, haksızlık etmediğimi haram yemediğimi... bilmektesiniz.. Yine hiç inanmayanlar bahane için her tür konuyu ileri sürerlerken bunlardan hiç biri: sen dün böyle yanlış konuşuyor yapıyordun bu gün başka yapıyor söylüyorsun diye bir ithamda bulunduklarını görmüyoruz. Hatta tam tersine onlara bu konuda sorulduğunda başları öne eğiliyor güvenilir olduklarına şahitlik ediliyor. Eğer Peygamberlik öncesi ve sonrası yanlış yapmış olsalar bunu kullanmazlar mıydı?

                [/quote]

                Peygamberler ve imamlar insan değil mi? Eğer onlar mutlak masumiyete (Allah'ın insanlar için dizayn ettiği seviye) ulaşabilmişlerse bu insan türü için mutlak masumiyetin mümkün oluşunu gösterir. Zaten Peygamber ve imamların bu görece seçilişleri onların kendi iradeleriyle bu mutlak masumiyeti elde etmeleri sebebiyle değil midir?. Bu yok diğer insanlar için de açıktır ve mümkündür. Eğer diğer insanlar da bu makama ulaşıp günahlardan zelle ya da zerre kadarından bile uzak durmuşlarsa onlar da Peygamber veya İmam seçilirlerdi. Böylece siz yine Peygamber ve İmamlar dışındaki insanlar için bu makam mümkün değil derdiniz. Eğer bir şey muhalse herkes için muhaldir. ve bu durumda kendileri de insan olan Peygamber ve İmamlar için de geçerlidir. Onların mutlak masumiyeti kendi çabalarıyla yakalamış olmaları bunun mümkün olduğunu ispatlar ve Allah'ın da bunu istisnasız herkese emrettiğini gösterir. Çünkü Allah hiç bir günah için hiç kimseye tolerans tanımaz ve herkesi için her günahı yasaklar. Allah tabi ki insanlardan böyle bir şey bekliyordur. Çünkü alemi yaratma şekli ve amacı budur. İnsanı en mükemmel yaratan Allah ondan en mükemmel bir hayatı bekleme hakkına mı sahip değil?..


                şimdi yukarıdaki alıntı ile kırmızı yazı.. ikiside sana ait..bu ikisini birden nasıl aynı mantıkla savunabiliyorsun hayret.!birinde masumiyet sonradan kazanılan bir şey değildir diyorsun..diğerinde herkes oraya ulaşabilir diyorsun..sanırım senin kafan baya karışık.!
                şimdi şu soruya bir cevap verde ondan sonra devam edelim:
                masumluk Allah vergisimidir yoksa kulun kendi iradesi ile kazanabileceği bir şeymidir.?
                Allah vergisidir dersen; insanların çalışarak masumiyete ulaşma gibi bir durumları olmayacak çünkü Allah dilediğine verir.
                kulun kendi kazancıdır dersen; demekki peygamberler ve imamlar bidayet-i hayatlarında günah içindelerdi sonradan çalışa çalışa bu masumiyete ulaştılar?
                hangisi?

                Yorum


                  Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                  [quote author=mufaddal link=topic=17529.msg108081#msg108081 date=1287591394]
                  alakası yok..ben risaletin bir kurum olduğunu ve şahsıların karekter olgunluğu bu kurumda görevlendirilmeye müsait hale geldiği zaman o kuruma atandığını ve o kurum ile özdeşleştiğini belirtmeye çalışıyorum.bunun istisnaları vardır.yani mesela cocuk yaşta peygamber olanlar. fakat bu yinede şahıs kurum ayrışmasına engel değildir.bunun delilide daha öncede belirttiğim gibi peygamberimizin peygamberliğinden önceki yaşantısı bizim için dini nas hükmüne geçmemesidir.
                  Esedullah kardeşim, istediğin gibi kelimeleri dizebilirsin bunda sınır bile yoktur. ama sözlerinden eninde sonunda bir mana çıkar. çocuk peygamberler örneğini sen de vermişsin, ama bu o şahsın henüz o kuruma layık olduğu anlamına gelmez gibi bir şeyler demek istemiş gibisin. şahıs kurum ayrışmasına engel değildir demek ne anlama geliyor?
                  Çocuk yaşta seçilen bir peygamber belirli bir süre sonra bu kuruma layık olmayan ruhi-ahlaki davranışlar sergilerse bu makamdan azledileceğini mi demek istiyorsunuz?

                  Yani haşa ve haşa (böyle birşey iddia ettiğinizi söylemiyorum.) Allah loto mu oynuyor, ya tutarsa diye? Allah birini çocuk yaşta peygamberliğe seçerken o peygamber her haliyle bu makam için uygun-yaraşır derecede -hatta bu makam için yaratılmış- masum ve olgun olmasa onu risalet makamına atarmıydı?

                  neden peygamberlerin doğumlarından vefatlarına kadar masum olduklarını kabul edemiyorsunuz?
                  [/quote]
                  güzel kardeşim.
                  burda sözkonusu olan şey peygamberliğin masumluğu değildir.yani peygamberler peygamberlik öncesindeki hayatlarında masummuydular değilmiydiler? ben bunu sorgulamıyorum.
                  risalet ayrı risalete sahip olan şahıs ayrıdır diyorum.bir insana risalet verilmeden önce nasıl peygamber olabiliyor? yani peygamberimiz kendisine vahiy gelmeden önce peygambermiydi?
                  eğer peygamberdiyse -ki size göre öyle- neden vahiyden önceki sözleri ve amelleri bizim için fıkhi nas değildir.sünnet yada hüküm çıkarılan hadis olarak kabul edilmiyorlar.
                  kabul ediliyorlarsa bana bir örnek ver; yaptığımız herhangi bir amelin hükmi dayanağının peygamberimize vahiy gelmeden önceki hayatından alındığına dair.?

                  Yorum


                    Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                    Kerbela44 kardeşimize bu çok değerli ve yerinde katkılarından dolayı teşekkür edip konuya kaldığımız yerden devam ediyoruz:

                    "alakası yok..ben risaletin bir kurum olduğunu ve şahsıların karekter olgunluğu bu kurumda görevlendirilmeye müsait hale geldiği zaman o kuruma atandığını ve o kurum ile özdeşleştiğini belirtmeye çalışıyorum."

                    Bu sünnilerin görüşleri bile değil. Daha klasik sünnilerde Peygamberin şahsına değer verme vrdır. Ama son yüzyılda vahhabi fikirlerinin sünnileri de etkilemesiyle Peygamberin s.a.a. iki yönü olduğu biri Peygamberlik diğerininse insani yönü olduğu vurgulanmaya başlandı. güya Peygamberlik yönü rasülüllah ile ifade edilirken insani yönü Muhammed b. Abdullah olarak ifade edilirmiş.. O insani yönüyle hiç bir değere sahip değilmiş bizden bir farkı yokmuş ve hata yapabilirmiş hatta bu yönüyle o ölmüş gitmişmiş.. Hatta sahabe onu bu yönüyle eleştirmiş ondan daha iyi düşündüğü zamanlar bile olmuşmuş.. ama peygamberlik yönü devam ediyormuş. o da hadis ve sünnet ile yaşıyormuş.

                    Bize Peygamberimizin ne zaman bu kuruma müsait hale geldiğini delilleriyle birlikte açıklar mısınız? Kur'an'dan sarih olarak ancak..

                    "bunun istisnaları vardır.yani mesela cocuk yaşta peygamber olanlar. fakat bu yinede şahıs kurum ayrışmasına engel değildir.bunun delilide daha öncede belirttiğim gibi peygamberimizin peygamberliğinden önceki yaşantısı bizim için dini nas hükmüne geçmemesidir."


                    buna bir deliliniz var mı? O peygamberlik öncesi dönemde hangi kötü amele sahipti de biz ona uymakla mükellef değiliz?

                    "hayır..risalet bir elbisedir ve onu giyecek kişi de tabirimi mazur görün; sadece o elbiseyi sergileyen manken değildir.aksine o elbiseyi giyebilecek ruhi ve ahlaki olgunluğa gelebildiği zaman o elbise onun üzerinde ışıldayacaktır.ve bu şekilde risalet şahıs ile birleşerek gerçek fonksiyonunu icra edecektir."


                    bunlar sizin kişisel görüşleriniz ve delillendirmeden hala tekrar ediyorsunuz. Kur'an'dan bir tane ayet gösteremezsiniz ki şu Peygamberin Muhammedi yönüdür ona bakmayın şu da Peygamberî yönüdür bu sizin için bağlayıcıdır, ya da Peygambere sınırlı itaat edin .. diye. hadi bunu risaleti olduğundan sınırlı itaat emredilemez dediniz o halde Muhammed'in, risaleti dışında davranış ve sıfatlarına Kur'an'dan deliller. mesela Muhammed şu hareketini peygamberlik dışında yapmıştır örnek alınmaz diye...

                    "eğer öyle olsaydı peygamberimize peygamberlik ilk geldiğinde şöyle denirdi:ya Muhammed s.a.v. seni peygamber kıldık şahsında varolan erdemler ve faziletlere insanları çağır.."


                    evet işte biz de bunu diyoruz. Peygambere giydirilen farklı bir sıfat yok. Resulun zaten var olan güzel haslet ve örnekliğine çağrılıyor. Onun farklı kimliği yok. O Muhammed olarak resul, resul olarak muhammed. O yüzden anlamı zaten Muhammed. Yani hamdın sadece Allah için olduğu hamd edilen türünen benzeyen bir hamd edilen demek.. Siz bu adı kullanarak bu hakikati inkar ediyorsunuz.

                    "oysa öyle denmedi.ayetler tedrici bir şekilde inerek her durumda ve ortamda hatta bir kişi dahi olsa onunla nasıl muhatap olacağı ayetler ile bildirildi.herşeye ayetler müdahele etti ve her şeyi ayetler açıkladı.Muhammeds.a.v.in çağırdığı her hakikat ayetler tarafından bildirildi."

                    Muhammed Robottu. bu durumda Peygamberin temiz olan şeyleri helal pis olanlar haram kılması, hüküm vermesi, ona itaat edilmesi, Allah'ı sevenin Muhammede itaate çağrılması ne demektir?..

                    Şu ayetlere bakın:

                    De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez." Âl-i İmran 31-32.

                    Eğer risalet Peygambere giydirilen bir elbise olup sadece Allah'a itaatle sınırlı olsa Peygamberin s.a.a. şahsıyla bir alakası olmasaydı o zaman Allah'ı sevmenin ölçüsü Muhammed'e uymak neden olsun ki. Şöyle demesi gerekmez miydi Allah'ı seviyorsanız ona itaat edin. benim ondan getirdiklerime itaat edin denmez miydi? neden bana (Muhammed'e) itaat Allah'ı sevme ölçüsü olarak verilmiş. Yine Allah'a ve Rasülüne itaat edin denirken, Allah ile Rasülü arasında bir itaat sınırlaması bakımından fark var mı? Yani Allah'ın bazı sıfatla emrettiklerine uymama durumu olabilir mi i Peygamber için insani yönlerinden dolayı bazı işlerine itaat etmeme hakkımız var diyebiliyorsunuz. Allah'a itaatte nasıl sınır konmamışsa aynısı Peygamberi için de belirtilmiş..

                    "ayette: "Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin..." (Şura, 42/52) deniyor.bu peygamberin peygamberlik öncesindeki hayatında bir güzel ahlak ve olgun karekterden başka risalet adına bir şeye sahip olmadığını gösterir."

                    "Böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, inanç nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun. şura 52


                    bu öğretme ve vahyin ne zaman olduğu konusunda ayetin neresinde bir işaret görüyorsunuz? her insanın bilgisi Allah'ın öğrettiği değil midir?. Biz tüm bu bilgilerin örneğin şu ayetteki zamanda olduğuna inanıyoruz:

                    Yaratan rabbin adıyla oku...O, insana kalemle yazmayı öğretti.İnsana bilmediği şeyleri öğretti.Alak 1-5 İnsana burdaki bilmediği her şeyi öğretmesi 40 yaşından sonra mı oluyor.. Bu ayeti neden öyle anlamıyorsunuz da şura 52yi öyle anlıyorsunuz? Farkı nedir? Farklı anlamanıza neden olan delil nedir?

                    Yorum


                      Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                      şimdi yukarıdaki alıntı ile kırmızı yazı.. ikiside sana ait..bu ikisini birden nasıl aynı mantıkla savunabiliyorsun hayret.!birinde masumiyet sonradan kazanılan bir şey değildir diyorsun..diğerinde herkes oraya ulaşabilir diyorsun..sanırım senin kafan baya karışık.!
                      şimdi şu soruya bir cevap verde ondan sonra devam edelim:
                      masumluk Allah vergisimidir yoksa kulun kendi iradesi ile kazanabileceği bir şeymidir.?


                      bizim iki yazımızı da okuyun. Peygamberlerin masum olmadığı bir dönem var mıymış? Masumiyet Allah tarafından mı verilmeymiş yoksa kendi iradeleriyle ulaştıkları bir yer miymiş?

                      "Allah vergisidir dersen; insanların çalışarak masumiyete ulaşma gibi bir durumları olmayacak çünkü Allah dilediğine verir.
                      kulun kendi kazancıdır dersen; demekki peygamberler ve imamlar bidayet-i hayatlarında günah içindelerdi sonradan çalışa çalışa bu masumiyete ulaştılar?
                      hangisi?"


                      biz bu soruların cevaplarını kaç defa verdik sabırla bir kez daha tekrar edelim:

                      Peygamber ve imamlar da tıpkı diğer insanlar gibi tertemiz hiç bir günahları olmaksızın en mükemmel şekilde yaratıldılar. Günahsız yaratıldıkları için her insanın peygamber olsun imamlar olsun diğer insanlar hatta kafirler olsun bulundukları yer aynı yerdir. Masum olarak dünyaya gelmek..

                      işte yarış bundan sonra başlar. Dier insanlar çevrelerine uyar günah işleyerek bu masumiyeti izale ederler bozarlar. Peygamberler ve İmamlar ise yaratılışlarındaki günahsızlık ve mükemmelliği hayatları boyunca korurlar. doğuşlarından ölümlerine kadar..

                      bu korunma (kendilerini korumaları) tamemen onların diğer insanlar gibi günah işlemeleri için binlerce nedenleri varken kendi iradelerini iyiye kullanmalarıyla olan bir şeydir. Allah'ın onları masum kıldığı denirse bu yaratılış ve karakter itibariyle diğer insanlar gibi masum temiz yaratılmaları kastı ve her iyiliğin kaynağının bizzat Allah'tan oluşuyla ilgilidir. kötülüklerin kaynağı ise Allah'tan başka varlıklardır..

                      Yorum


                        Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                        neyse kardeş. anlamış bulunuyorum ki ben ne kadar konuşsam ve delil getirsemde siz bunu lastik yapıp bir yerlere çekmede bir sakınca görmeyeceksiniz.
                        doğrusu bu peygamberlerin masumluğu meselesine devam etmek isterdim fakat siz benim dediklerime bir cevap vermek yerine işi başka başka boyutlara çekerek uzatmaktan zevk alıyorsunuz.bu son mesajını okuduğumda bu konuda ve her konuda sizinle tartışma yapma hevesim yerle yeksan olmuş durumda.

                        peygamberliğin masumluğu konusundaki buraya kadar tartıştıklarımızın özeti olarak kendi görüşlerimi buraya alıyorum,bu görüşlerin hepsini başta savunduğum gibi yine savunuyorum ve bunda inanç olarak bir eksiklik görmüyorum aksine Allahın kulundan istediği gerçek inancın bu şekilde olduğuna inanıyorum,bunun dışındaki sizin yazdıklarınızı kendi aklım ve imanım açısından kabul edilmeye değer görmyorum. peygamberliğin masumluğu konusundaki son mesajım budur ve gerek bu mesaja gerekse bu konudaki başka mesajlara cevap yazmayacağım biline:

                        -peygamberler hem peygamberlik verilmeden önce hemde verildikten sonra masumdurlar.
                        -masumluk mutlak hatasızlık ve mükemmellik değildir.çünkü her konuda mutlaklık Allaha aittir.
                        -risalet ayrı risaletin verildiği şahıs ayrıdır.risalet bir rütbe ve makamdır ve bu makama ancak Allahın seçtiği ve temizlediği şahıslar ulaşabilir.
                        -peygamberlerin peygamberlikten önceki hayatları (ki akıl var mantık var; pygamberlikten önceki hayatları diyorsak demekki peygamberlik öncesi hayatları farklı peygamberlik hayatları farklıdır) masum olmakla birlikte peygamber olmadıkları için bizim için dini delil ve dayanak içirmez.sadece ahlaki noktada örnekliktir.
                        -masumluk Allah tarafından sadece peygamberlere verilen bir şeydir.peygamberlerin dışında kimse masum olmadığı gibi masumluk çalışmakla ulaşılan bir şey değildir.
                        -Allah kulundan masumluk beklemez.ve hiç günah işlemeyeceksin demez.çünkü bunun mümkün olmadığını gerek yarattığı insan ve gerekse kuranın genel ahlakı ile ortaya koymuştur.
                        -insan melekten günahtan çekinme ve günaha girdiğinde tevbe edip rabbine dönmesi yönüyle üstündür.yoksa mutlak masumluğa ulaşmak ve bu şekilde meleklerden üstün olmak diye bir şey insanın tabiatına aykırıdır.

                        şimdi imamların masumluğu meselesine geçelimmi yoksa konuyu burada kapatalım yada başka birileri ilemi bu konuyu tartışalım?

                        Yorum


                          Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                          -masumluk mutlak hatasızlık ve mükemmellik değildir.çünkü her konuda mutlaklık Allaha aittir.

                          burayı açar mısınz?

                          -masumluk Allah tarafından sadece peygamberlere verilen bir şeydir.peygamberlerin dışında kimse masum olmadığı gibi masumluk çalışmakla ulaşılan bir şey değildir.

                          burdaki iki iddiaya delilleriniz?

                          -insan melekten günahtan çekinme ve günaha girdiğinde tevbe edip rabbine dönmesi yönüyle üstündür.yoksa mutlak masumluğa ulaşmak ve bu şekilde meleklerden üstün olmak diye bir şey insanın tabiatına aykırıdır.

                          buraya Peygamberler de dahil mi?

                          "ve günaha girdiğinde tevbe edip rabbine dönmesi yönüyle üstündür"

                          burası günaha girmesi ile ve de tevbe edip Rabbine dönmesiyle .. mi demek?

                          Yorum


                            Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                            şimdi imamların masumluğu meselesine geçelimmi yoksa konuyu burada kapatalım yada başka birileri ilemi bu konuyu tartışalım?

                            Yorum


                              Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                              o bölüme geçebilmek için anlamadığım yerleri sordum.. bunları doğru anlamam şart ona göre karar vereceğim..

                              başka birisi sizin bileceğiniz iş..

                              Yorum


                                Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                                5 sayfa boyunca sorduğun konulardaki görüşlerimi yeterince açıklamışım ve bu konuları tartışmışız..aynı şeyleri tekrar edip duracağız.ondan dolayı cevap vermeyi gereksiz görüyorum.

                                şimdi siz yada bir başkasının cevap vermesi farketmez.
                                soru şu:
                                imamlar neden masumdur?

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X