Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

hak mezhep Şia'dır

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: hak mezhep Şia'dır

    [quote author=ypa link=topic=19639.msg130293#msg130293 date=1314305948]
    şu son yorumunu da yorumlayıp rahatsız edilmediğimiz sürece rahatsızlık vermeyeceğim.

    Ehl-i beytin kimler olduğu ?
    Ehl-i beytin günahkardan beri olduğu (günah işlemekten alıkonulduğu, masumluğu ?
    Ehl-i Beyitn Hz HAsan ve Hz Hüseyin r.a. den sonraki imamların atanmaları?
    GAybet, mehdi inancı ?

    Şİmdi bizim iddiamız ve hep söylediğimiz şudur. Allah Resulü s.a.v. e uymak. Ehl-i Beyt başka birine uymadığına göre Ehl-i Beyt takipçilerinin de aslında takip etmesi gereken Hz Muhammed s.a.v. dir.

    2. EHL-İ beyt imamlardan hadis alınmamış sözü ve iddianız. söylemişlerde biz mi almamışız yoksa söylenmemiş mi? el cevap söylenmemiş. söylenenler kayıtlı. HZ Hüseyin. r.a. den sonraki imamlar ise ALlah Resulü s.a.v. igörmedikleri için (maddeten) O ndan s.a.v. hadis nakletmeleri zaten mümkün değil.


    velhasıl elmeddin. meseleler derin. sığ zeminlerde olmuyor meselelerin tartışması. ana hususlar da anlaşma yoluan gitmek en iyisi. beraber yaşayabilmek yani. Allah bilir. kim haklı kim haksız sen misin doğru yorum yapan ben mi? sana göre sen ki savunuyorsun. bana göre de benki savunuyorum.

    selam ve dua ile.
    [/quote]

    hala bi tane bile hadis usulü kitabı okumadığın gibi bir hadisin kitaba ne zaman geçtiğini bile bilmiyorsun.. Sana göre İmam Hüseyin a.s.'dan sonraki Ehlibeyt imamları Peygamberi görmedikleri için hadis nakledemezler mi?

    Yorum


      #32
      Ynt: hak mezhep Şia'dır

      mantık ve sen? eğer mantıktan anlasaydınız sünni kaynaklardan Şiilere karşı delil getirmenin ne kadar ...EDİT... bir hareket olduğunu bilirdiniz

      sizin türkçe nizde sorunlar var, edep konusunda eksikleriniz var. Selam diyeceğiz yine ayetin açık ifadesi ile selam der geçerler. selam
      Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
      Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

      Yorum


        #33
        Ynt: hak mezhep Şia'dır

        forumda tarışmaları ilgiyle takip etmeye çalışıyorum. yalnız ypa'nın yaptığı tartışamlarda kısır döngünden başka birşey görmedik şimdiye kadar. çünkü adam müthiş mutaassıp, ısrarla Nuh diyor ama bir türlü peygamber demiyor... fethullahcıların ypa gibi adamları oldukça sırtları yere gelmez. Adamın biri demiş ki beni şimdiye kadar tartışmada yenen olmadı. çünkü ben baştan hiç birşeyi kabul etmiyorum. verdiğim misalin en canlı örneği abartısız ypa'dır. isterseniz açtığı ve tartıştığı başlıkları dikkatlice okuyun.
        herkese hayırlı Ramazanlar...

        Yorum


          #34
          Ynt: hak mezhep Şia'dır

          [quote author=ypa link=topic=19639.msg130412#msg130412 date=1314448134]
          sizin türkçe nizde sorunlar var,[/quote]

          nedense sadece sizinle konuştuğumda türkçeden şikayet geliyor.

          edep konusunda eksikleriniz var.
          bu "edep" ile ne anladığınıza bağlı. mesela bildiğim kadarı ile sizin nezdinizde alkolik Muaviye edepli biri olarak bilinir, aynı şekilde soyunan Amr b. As ve Busr b. Ertadda öyle.

          Selam diyeceğiz yine ayetin açık ifadesi ile selam der geçerler. selam
          aleykum!

          Yorum


            #35
            Ynt: hak mezhep Şia'dır

            öküzce sözünü editlemişsiniz ama yukarda bir de ebleh sözcüğü var. elmeddinin her sözünde ilmilikten uzak hakaret içeren bir sürü söz bulabilirsiniz. Ama bu bizdendir dediğiniz için ya okumuyorsunuz ya da şikayet gelmediği için hoşunuza gidiyor.
            Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
            Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

            Yorum


              #36
              Ynt: hak mezhep Şia'dır

              yine aynı işler. ilmilik ilmilik deyip hakaret üstüne hakret. maksadınız hakaret edecek birilerini mi çağırmak siteye. bu ne arkadaşım.

              yazına yazı, soruna cevap. hakretlerinizi iade eder iyi günler dilerim. ne diyelim. Allah ıslah etsin. Allah islam etsin. Selam...
              Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
              Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

              Yorum


                #37
                Ynt: hak mezhep Şia'dır

                Seviye tavan yapmış yine (!) maşallah.
                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                Hz.Peygamber (saa)

                Yorum


                  #38
                  Ynt: hak mezhep Şia'dır

                  [quote author=Qom_u_aşk link=topic=19639.msg130371#msg130371 date=1314397258]
                  hala bi tane bile hadis usulü kitabı okumadığın gibi bir hadisin kitaba ne zaman geçtiğini bile bilmiyorsun.. Sana göre İmam Hüseyin a.s.'dan sonraki Ehlibeyt imamları Peygamberi görmedikleri için hadis nakledemezler mi?
                  [/quote]

                  sorumuz yine cevaplanamamış..

                  bu soruyu, şu mesajından dolayı yazmıştım:

                  Alıntı sahibi: ypa üzerinde 25 Ağustos 2011, 23:59:08
                  "HZ Hüseyin. r.a. den sonraki imamlar ise ALlah Resulü s.a.v. igörmedikleri için (maddeten) O ndan s.a.v. hadis nakletmeleri zaten mümkün değil."

                  sünnilerde, Peygamberi görmeyen kimseler hiç hadis nakletmemişler mi? Yani sünni hadis kitaplarındaki tüm hadislerin ravileri Peygamber gören kişiler mi?

                  cevap bekliyorum.. bu kadar cehalete pes..

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: hak mezhep Şia'dır

                    [quote author=VeLayet link=topic=19639.msg130413#msg130413 date=1314451739]
                    forumda tarışmaları ilgiyle takip etmeye çalışıyorum. yalnız ypa'nın yaptığı tartışamlarda kısır döngünden başka birşey görmedik şimdiye kadar. çünkü adam müthiş mutaassıp, ısrarla Nuh diyor ama bir türlü peygamber demiyor... fethullahcıların ypa gibi adamları oldukça sırtları yere gelmez. Adamın biri demiş ki beni şimdiye kadar tartışmada yenen olmadı. çünkü ben baştan hiç birşeyi kabul etmiyorum. verdiğim misalin en canlı örneği abartısız ypa'dır. isterseniz açtığı ve tartıştığı başlıkları dikkatlice okuyun.
                    herkese hayırlı Ramazanlar...
                    [/quote]eyvallah ta. bir bardağın dolu tarafından bakın hangi konuda iknaedebilmişsiniz ki?
                    iknaya çalışma gibi bir durumunuz yok sadece saldırı pozisyonundasınız ben de çeşitli arkadaşlarınıza çeşitli zamnlarda yanlışlarını söyleme durumunda.

                    benim tabiki eksiklerim varbir çok. benim eksiklerim şia nın artıları değil. bilakis şianın eksik taraflarını araştırma gibi bir uğraş içine girmemem sebebi ile böyle. gerek te yok şia olanlar üslupları ilesözleri yazdıkları ile her okuyanın rahatlıkla anlayacağı şekilde knedi hataların ıkendileri deklare ediyorlar.

                    velhasıl kelam ara ara bu yorumlara da alıştık.

                    biri demiştik biz seni biliyoruz. bunu diyenle bir mesaj bile mesajlaştığımız yok. bu dabi yöntem ..

                    arkadaşalrına ben de burdayım sizi destekliyorum ha.. yöntemi. selam ve dua ile. iyi bayramlar.
                    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: hak mezhep Şia'dır

                      [quote author=Qom_u_aşk link=topic=19639.msg130514#msg130514 date=1314617328]
                      sorumuz yine cevaplanamamış..
                      sünnilerde, Peygamberi görmeyen kimseler hiç hadis nakletmemişler mi? Yani sünni hadis kitaplarındaki tüm hadislerin ravileri Peygamber gören kişiler mi?

                      cevap bekliyorum.. bu kadar cehalete pes..

                      [/quote]

                      alınganlığa gerek yok. sürekli siiznle uğraşamam. bir sürü işim var. arada fırsat buldukça giryor elimden geldiğince cevap yazıyorum.

                      öncelikle malum hadisin sıhhat derecesi göz önüne alındığında birinci derce de en az raviye zincirine sahip olanlar daha sonra diğerleri geliyor.

                      Allah Resulü s.a.v. i görmeyip te diğer sahabelerden duyanlar için ise farklı kıstaslar var. öncelikle başka rivayet eden de var mı? ravi zincirinde bir kopukluk var mı?

                      Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                      Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: hak mezhep Şia'dır

                        en az rivayet zincirine sahip olan hadiste kaç tane Peygamberi (s.a.a.) gören ve kaç tane de görmeyen ravi var?

                        Resul s.a.a.'i görmeyip de rivayet edenler için farklı hangi kıstaslar var?

                        ravi zincirinde kopukluk konusu Peygamberi (s.a.a) görüp görmeyenler için değişiyor mu?

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: hak mezhep Şia'dır

                          yine cevabını bildiğiniz sorular soruyorsunuz. böyle sormak yerine cevabınızı verip yorumu yaparsanız daha çabuk sonuca varır daha az yıpranırız. hadis incelemeleri konusunda dediğim gibi kaynak çok. paylaşabilirim. sizde oradan kaç hadis ne şekilde rivayet edilmiş. bilgi sahibi olmanız mümkün.
                          Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                          Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: hak mezhep Şia'dır

                            kaynak paylaşman sorun değil. ben zaten direk yorumu yaptım şu ana kadar ama sen anlamıyorsun

                            en iyisi böyle parça parça soru cevapla gitmek daha iyi anlaşmamıza neden oluyor..

                            şimdi sorumu tekrar ediyorum: en kısa ravi zincirinde en az kaç ravi bulunuyor ve bunların kimlerden olması gerekiyor?

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: hak mezhep Şia'dır

                              [quote author=VeLayet link=topic=19639.msg130413#msg130413 date=1314451739]
                              forumda tarışmaları ilgiyle takip etmeye çalışıyorum. yalnız ypa'nın yaptığı tartışamlarda kısır döngünden başka birşey görmedik şimdiye kadar. çünkü adam müthiş mutaassıp, ısrarla Nuh diyor ama bir türlü peygamber demiyor... fethullahcıların ypa gibi adamları oldukça sırtları yere gelmez. Adamın biri demiş ki beni şimdiye kadar tartışmada yenen olmadı. çünkü ben baştan hiç birşeyi kabul etmiyorum. verdiğim misalin en canlı örneği abartısız ypa'dır. isterseniz açtığı ve tartıştığı başlıkları dikkatlice okuyun.
                              herkese hayırlı Ramazanlar...
                              [/quote]

                              müthiş bir tespit ,10 numara bir yorum altına imza atarım.
                              Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                              İmam Ali (a.s)

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: hak mezhep Şia'dır

                                öncelikle sık sık soracaksınız nasıl oluyor, nedir ravi zinciri kriterler nelerdir diye.

                                bir makale nin ilgili kısmını ekleyeyim...
                                Hadis Tenkit Metodolojisi: Usûl-i Hadis

                                Hadisin ciltlerde toplanmasına paralel olarak yeni bir tür de ortaya çıktı: hadis tenkidi. Hadis bilginleri, buna Hadis İlim(ler)i (Ulûmu'l-hadîs), Hadis Istılahları İlmî (Ulm-i mustalahi'l-hadîs) veya Hadis Tenkit Metodolojisi (Usûlü'l-hadîs) şeklinde atıfta bulunmaktaydı. Yüzyıllar içerisinde bu tür tedricen gelişti.

                                İlk hadis bilginleri arasında, çalışmalarını yönlendiren kurallar ve kıstaslar çok inceydi; ancak, bazı ıstılahlar, bir bilginden diğer bilgine farklılık gösteriyor ve prensipleri çeşitli kitaplara dağılmış olarak sistemli bir biçimde yazılmaya başlanıyordu. Seçkin ve çığır açıcı çalışmalardan biri Şafiî (v. 204)'nin er-Risâle'si, Müslim (v. 261)'in Sahîh'e girişi ve Tirmizî (v. 279)'nin Câmi'si; Buharî gibi erken dönem hadis bilginlerinin birçok kıstasları, sonraki bilginlerin hangi ravilerin veya isnadın onlar tarafından kabul veya reddedildiğini dikkatlice çalışmaları suretiyle çıkarılmıştır.

                                İlk kapsamlı çalışmalara örnek olarak Râmehurmuzî'ninki (v. 360) verilebilir. Bundan sonraki başlıca katkı, Hakim'in (v. 405) elli değişik hadis tasnifi içeren Marifetu ulûmi'l-hadîs adlı çalışmasıdır. Ancak o, bazı noktalara hiç değinmemiş; Ebû Nuaym el-İsbahanî (v. 430) onun çalışmasındaki eksik kısımları tamamlamıştır. Bundan sonra, Hatib Bağdadî'nin (v. 463) hadis öğretme ve öğrenme adabı üzerine el-Kifâye fî ilmi'r-rivâye'si gelir ki, sonraki bilginlerin Hatib'in bu çalışmasına çok şey borçlu oldukları kabul edilir.

                                Kadı İyaz el-Yahşûbî (v. 544) ile Ebû Hafs el-Meyancî'nin (v. 580) konuya ilave katkılarından sonra, diğerleri yanında, Osman b. es-Salâh'ın (v. 643) Suriye'deki birçok şehrin Dâru'l-Hadis'lerinde hocalık yaparken kaleme aldığı ve yaygın olarak Mukaddimetü İbnü's-Salâh olarak bilinen Ulûmü'l-hadîs adlı çalışması, ebadı küçük, ancak, konuyu mükemmel ele alışıyla o derece kapsamlıdır ki, günümüze kadar yüzyıllar boyu gelmiş binlerce Hadis hocaları ve talebeleri için standart bir başvuru kaynağı olmuştur.

                                Îbnü's-Salâh'ın yukarıdaki çalışmasına dayanan sonraki pek çok çalışmanın bir kısmı şunlardır: Nevevî'ye (v. 676) ait Mukaddime'nin bir özeti durumunda da olan el-İrşad; bunu daha sonra Takrîb'inde özetlemiştir; Suyutî'nin (v. 911) bu sonuncusu için yazdığı kıymetli bir şerhi olan Tedribu'r-râvî'si; İbn Kesir'in (v. 774) İhtisâr-ı ulûmî'l-hadîs'i; Tîbî'nin (v. 743) el-Hulâsa'sı, el-Bulkînî'nin (v. 805) Mehâsinü'l-îstılâh'ı; bütün bunlar, İbnü's-Salâh'ın Mukaddime'sinin birer özetidir. Zerkeşî'nin (v. 794) en-Nüket, Irakî'nin (v. 806) et-Takyîd ve'l-îzâh'ı, İbn Hacer el-Askalanî'nin (v. 852) en-Nüket'i İbnü's-Salâh'ın eseri üzerine yapılan haşiyelerdir. Mukaddime'nin uzun bir şiir biçiminde yeniden yazımı olan Irakî'nin Elfiyyetü'l-hadis'i, yazarın kendisi tarafından yapılan biri kısa diğeri uzun iki şerh başta olmak üzere es-Sehavî'nin (v. 903) Fethu'l-muğîs'i, Suyutî'nin Katru'd-dürer gibi birçok şerhe de konu olmuştur.

                                Hadis tenkidi, bazı ilkeler tarafından yönlendirilmiştir. Bununla birlikte bu ilkeler, klasik eserlerde dağınık bir şekilde yer alırlar. Aşağıda, modern okuyucunun kolayca faydalanabilmesi için bu ilkeleri bir sisteme bağlı olarak bir arada topladım.

                                Hadis tenkidinin kullandığı ilk kriter, kaynağa kadar rivayet zincirinde var olan bağ sayısı ile ilgilenir: Bir zincirdeki bağların sayısı ne kadar az ise, zincir o kadar güvenilirdir. Bu, rivayet zincirinin tenkidinde birinci kural olarak görülebilir. Rivayet zincirindeki her ilavenin sapma ihtimalini artıracağı ve hadisin sıhhat ve güvenilirlik düzeyini düşüreceği herkesçe açıktır. Bir zincirin kısalığı, nisbî bir ölçüdür ve ancak, diğer zincirlerle karşılaştırmak suretiyle tespit edilebilir. İki zincirin uzunluğu söz konusu olduğunda, düğümü az olan, "yüksek" (âli) adını alırken, nisbeten daha fazla sayıda düğümü olan, "düşük" (nazil) diye nitelenir. Özellikle, saygın hadis kitaplarının, yaygınlaşmasına kadar, hadisler, birbirleriyle zincirlerinin uzunluğu incelenmek suretiyle karşılaştırılırdı. Umut vaat eden talebeler, itibarlı hocalardan daha kısa rivayet zincirleri edinebilmek için uzak beldelere seyahat etmişlerdir. Bununla birlikte, saygın metinlerin genel kabul görmesinden sonra, en kısa zincirler üzerindeki ilgi de gittikçe önemini kaybetmiştir. Fakihler ise, daha kısa rivayet zincirlerini ancak bir çelişki durumunda tercih ederler.

                                Hadis tenkidinin benimsediği ikinci kriter, bir rivayet için birbirini destekleyen veya birbirine paralel zincirlerin sayısıdır. Kısaca ifade edilecek olursa, bir rivayetin ne kadar daha fazla sayıda paralel zinciri varsa, o rivayet, o kadar daha güvenilirdir. Bu kuralı, hadis kritiğinin ikinci ana kuralı olarak görebiliriz. Yine, daha fazla sayıda paralel zinciri olan bir rivayetin az sayıda paralel zinciri olan birine nazaran dinleyicilere daha fazla güven vereceği herkesçe aşikardır. Fakihler, daha güvenilir kabul edildiği için daha fazla paralel zinciri olan bir hadise öncelik verirler.

                                Hadis tenkidinin kullandığı üçüncü ana kriter, zincirin devamlılığı şeklinde tanımlanabilir: Dolaylı bağlantılar ne kadar az olursa, zincir o kadar iyi olur. Başka bir deyişle, bir zincir ne kadar az kırılmış ise, o kadar iyidir veya bir zincirde bağlantılar ne kadar bütünüyle kaydedilirse, zincir o kadar güvenilirdir. Dolaylı bir anlatımda incelediğimiz ilk hususiyetlerden biri, herhangi bir kesinti olmaksızın zinciri kaynağına kadar izleme imkanıdır. Her düğüm ve her ilişki tek tek doğrulanmalıdır. Bununla birlikte, bazen, her düğüm ve ilişki hakkında kesin bilgiyi saptamak kolay değildir. Böyle bir durumda, o anda bizim için mümkün olana dayanmak zorundayız. Bu açıdan bakıldığında, her zincirin, en az kopuk olanı en güvenilir olmak üzere, görece bir güvenilirliği vardır. Nihai tipoloji şu kategorileri kapsar- muttasıl "kopuksuz" devamlı bir rivayet; muallak "askıya alınmış" zincirdeki bir veya daha fazla râvîden yoksun olan bir zincir; munkatı' "kopuk" birçok ravinin bilinmediği zincir; ve mürsel "salınmış” veya ilk halkası kopuk, sahabenin adının belirtilmediği zincir.

                                Hadis tenkitçilerinin kullandığı dördüncü kıstas, zincirdeki ravilerin saygınlığı biçiminde tesbit edilebilir. Böylece dördüncü kural, şöyle ifade edilebilir: bir zincirdeki raviler, ne kadar saygın ise, zincir o kadar güvenilir olur. Bu ilke de dolaylı anlatım ile günlük tecrübemize götürülebilir. Saygıdeğer ve iyi tanınan aktarıcılar aracılığıyla gelen bir haber, bize genellikle daha fazla güven verir. Tam tersine, tanınmayan ve kişiliği belirsiz aktarıcılar veya haberciler muhtemelen eşit güven ve itimat telkin etmeyeceklerdir. Bu kuralın sistematik uygulamasıyla üç ravi tipi ortaya çıkmıştır: hepsi iyi tanınan ravilere sahip rivayet zinciri anlamında maruf "şöhretli" içinde belirsiz kişiliklerin olduğu rivayet zinciri anlamında şaz "nadir" ravileri belirtilmemiş veya gerçeğin tam aksine tümünün iyi tanınmış ve güvenilir oldukları izlenimini vererek yanıltıcı bir tarzda belirtilmiş şüpheli rivayet zinciri anlamına gelen müdelles "bilinçli olarak bozulmuş".

                                Beşinci kriter, rivayetin türü, hoca ile talebe arasında ilişki veya bağlantı ile ilgilenir. Hadis tenkitçileri, ravilerin görece güvenilirliği hakkında bir hükme varmak için birbirleriyle olan bağlantılarının kuvvetini incelerler. Bu ise, anlatım yöntemi ile belirlenir: anlatım yöntemleri ne kadar elverişli ise, zincir o kadar güvenilirdir. Hadis bilginleri arasındaki hoca-talebe ilişkisinin nasıl tesis edildiğini de gösteren sekiz anlatım türü hadis bilginleri tarafından belirlenmiştir:
                                • Sema ve imla: Hocanın yazdırmasıyla veya yazdırması olmaksızın gerçekleşen sözlü anlatım;
                                • Kıraat ve Arz: Talebenin, hocası tarafından başlangıçta rivayet edileni hocaya geri okuması;
                                •İcazet: Hocanın, talebesine rivayetlerini rivayet etme izni vermesi;
                                • Münavele: Talebenin, hocanın bir kitabım elde etmesi;
                                • Mükatebe: Talebenin, hocasının yazılı rivayetlerini mektupla alması;
                                •İlam: Hocanın, talebesine başkasına rivayet etme izni vermeksizin rivayet etmesi;
                                • Vasiyyet: Talebenin, bir hocanın kitabını vasiyet aracılığıyla edinmesi;
                                • Vicade: Talebenin bir hocanın kitabını bulması.

                                Hadis tenkidinin altıncı umumi prensibi, ravilerin, hafızalarının görece kuvveti ile gösterilen akademik yeterliliği (zabt) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Böylece, kurala göre, ravinin hafızası ne kadar güçlü olursa, zincir o kadar güvenilir olur. Bu prensibe göre, hadisin güvenilirliği için zincirdeki her ravinin hafızasının güçlü olması gereklidir. Bu yüzden, şu beş kusurun ravilerde bulunmadığından emin olunması şarttır: Sû-i hıfz, güvenilmeyen hafıza; kesretü'l-galat, aşın hatalar; vehim, sürekli kararsızlık; Fartü'l-gafle, dalgınlık; muhalefetü's-sikât, en güvenilir otoritelerle ters düşmek. Şayet bu özelliklerden birisi bir ravide bulunursa, o artık güvenilir kabul edilmez.

                                Hadis tenkitçilerinin üzerine yoğunlaştığı yedinci kriter, ravinin karakteri ve ahlaklılığıdır ('adi): ravinin karakteri ne kadar yüksek olursa, zincir o kadar güvenilir olur. Bu, hadis tenkidinin yedinci ana kuralı sayılabilir. Bir ravinin karakteri, şu beş kusurdan azade olmalıdır: kizb, bir hadis uydurmak; ittihâm bi'l-kizb, günlük işlerde yalan söylemek; fısk, etik ve dini prensipleri ihlal etmek; bidat, sapıklık; cehl, belirsizlik. Bir ravide bu kusurların varlığı kabul edilemez ve onu meslekten meneder.

                                Bu kuralların işletilmesi, karmaşık, çok-boyutlu veya çok-etkenli bir değerlendirme sistemini doğurmuştur. Bazılarının hoşlandığı rivayetleri, diğerleri reddetmiştir. Hadisler, bilginlerin kendilerine atfettikleri otoriteler açısından şu şekilde tasnif edilmiştir:
                                • Sahih: güvenilir, sağlam;
                                • Hasen: iyi, kabul edilebilir,
                                • Zayıf
                                • Mevzu: uydurulmuş.

                                Bu tasnif, evrensel olmayıp daha hassas başka tasnifler de bulunabilir.

                                Ravilerin düşünceleri, muhtevadan daha ziyade rivayet yapısı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu eğilim, metinler üzerinde yoğunlaşılmasını isteyenlerce tenkit edilmiştir. Genellikle kabul edildiğine göre, bir zincirin değeri, onun en zayıf halkasına denktir. Muhtevayla ilgili olarak ise, ampirik olarak ispat edilmiş olaylarla tutarsızlığın, bir rivayetin uydurma olarak dışlanması için yeterli bir zemin teşkil edeceği genelde öngörülmektedir. İçerik eleştirisi yapılmadığı takdirde, hadis tenkidi, katı bir şekilde, rivayet süreci, raviler ve ilişkiler üzerinde yoğunlaşmak zorundadır.

                                Rivayetin tasnifinin pratik bazı sonuçlan vardır; zira, İslam akidesi, sadece her açıdan sahih olan hadisleri (mütevatirleri kullanır; İslam hukuku, ilk iki kategoriyi (sahih ve hasen) kullanır; bazı hukuk okulları, tarih (siret) ve tasavvuf, zayıf hadisleri de kullanmaktadır. Bir hukuki veya teolojik prensip, yalnızca, değişik biçimlerde tanımlanan bir kavram olsa da, sahih bir hadisten elde edilebilir. Bu yüzden, her dinî ilmin (hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf ve tarih), kullandıkları farklı amaçlar için hadis hakkında kendine özgü üst-rivayetler geliştirdiklerini çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
                                Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                                Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X