Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

    Şimdi açıklaman gayet mantıklı ama bir şii isem!!
    Ben bir ehlisünnet iken her iki kaynağın aralarında uçurumlar varken ben nasıl bu mezhebde olduğum halde sizin gönderdiğiniz o on sayfadaki kaynakları kabul edebilirimki!
    Ben burda kendimi muta hakkında bilgi almak için değil ehlisünnet olarak muta hakkında anti görüşlerimi sunmak için yazıyorum..
    bu yüzden o kaynakları okusamdaki billiyorum neler yazdığını o yüzden kabul etmiyorum!!!!
    mezhebimin ve alimlerin hadis ve kuran ışığında ettiği tahlille tabiki!bir inat uğruna değil

    Yorum


      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

      herkese hayırlı geceler

      sitede en aktif konu bu takip ettiğim kadarı ile

      11 sayfa olmuş konu paylaşımlar devam etmekte


      serdarcan kardeş biraz agresif davranıyor gördüğüm

      uslup paylaşımda bir numaralı unsurdur malumunuz




      mutanın yasaklanması ile ilgili ibni abbas hadisi mevcut.

      buharide geçiyor,kardeşler kaynak vermişler.


      ayette olmadığını,efendimiz döneminde uygulandığını ve efendimiz tarafından yasaklandığını haber aldığımız tek kaynak hadisler bunu biliyoruz.

      peki buhariyi neden esas almıyoruz?
      ya da söz konusu muta iken mi seçici davranıyoruz?

      Mufazzal kardeş şıklar halinde açıklamış,emeğine sağlık.

      muta nikahı mı istimnamı ikilemini neden bir seçenek gibi önümüze sunulduğunu anlamadım.

      zira efendimizin durumu olmayıp evlenemeyenler için "oruç tutsunlar"tavsiyesi,sahih olarak kaynaklarda mevcut.

      olayı erkek merkezli "zaruri"duruma çevirmek,biraz trajik bakış olmaz mı?


      teşekkürler
      En son Serkan a. tarafından düzenlendi; 09.08.2020, 23:26.

      Yorum


        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

        [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14283#msg14283 date=1238857740]


        o zaman bu kadının hiç bir şekilde bir anlamı olmamakla beraber sadece çok özür diliyorum ama vasıta aracı olmakdan başka bir anlam ifade etmiyor sizin için..
        çok utanç verici bir bayan olarak..

        [/quote]

        O zaman Resulullah döneminde muta yapan kadınlarda vasıta aracımıydı,yada ......
        Halife Ebubekirin kızı Esmada muta nikahı yapanlar arasında,hatta muta nikahında doğma çocuğuda var şimdi siz kalkıp bu çocuğada (haşa) sahipsiz dersiniz.

        Yüzlerce sahabe muta yapmıştır bunu sizin kaynaklarınızdan okuyoruz,bu sahabelerle muta yapan kadınlara fahişe gözü ilemi bakacaz şimdi.

        Yorum


          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

          [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14176#msg14176 date=1238840090]


          kardeşim ben o konuları hep okudum biliom size göre HzÖmer yasaklamış !!!
          Evet doğru ama neye göre hangi hüküme göre yasaklamış onuda siz inceleyin bir zahmet
          Kendiside bir erkek ona göre en iyi bir ruhsatken halbuki neden ysaklasın neye göre yasaklasın yada kimin inadına yasaklasın erkek için böylesi avantajlı est.. ruhsatı ..
          HzÖmer Allah REsulunun izinden giden ve kafasına göre haram helal hükümleri koymayacak kadar büyük sahabe..
          bence siz bunun illa helal etmenin altyapısını araştırın!!,
          sorun sizin nefsilerde çünkü..
          kaynaklarda değil...
          [/quote]

          bize göre değil,size görede Halife Ömer yasaklamış,buraya mutanın Resulullah ve Halife ebubekir döneminde helal olduğunu ispatlayacak onlarca delil yazarım.Ama konuyu özetlemesi açısından bir tane yeterli.

          Sahih-i Müslim c. 1, s. 535’de Mut’a nikahı babında şöyle yer almıştır:

          Hasan Halvai,Abdurrezzak’tan, o da İbn-i Cureyh’den, o da Ata’dan şöyle rivayetediyor: “Abdullah Ensari umre için Mekke’ye geldi. Onun evine gittim.İnsanlar ondan bazı mesele ve olayları soruyorlardı. Söz mut’a’yagelince şöyle dedi: “Evet biz de, hem Resulullah (s.a.a), hem Ebu Bekir ve hem de Ömer zamanında Mut’a yapıyorduk.”Ama sonra Ömer bunu yasakladı


          Halife Ömer tamamen kendi reyi ve içtihatı ile helal olan bir hükmü yasaklamıştır.
          -Tıpki temettü haccını helal olduğu halde yasakladığı gibi
          -Tıpki Allahın kitabı ve Resulullahın sünnetinde olmayan Avliye metodunu islama soktuğu gibi
          -Tıpki sünnet bir namazı cemaatle kıldırma bidatını işlediği gibi.

          Yorum


            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14174#msg14174 date=1238839728]
            .o zaman nefsi terbiyesinin şii kardeşler katında hiç bir anlamı yok.
            nerde kaldı o zaman islamda en büyük yeri olan nefis terbiyesi metodun bir anlamı o zaman her nefsinizin tamaaa ettiği şeylere kendinizce ruhsat verin benim inancıma ters size düz ise eyvallhdan gayrısı denemez..
            [/quote]

            neden resulullah sahabelere nefis terbiyesi metodunu önermedi acaba,Hepsi gökteki birer yıldız olan bu insanlar nefis terbiyesi yapmaya bizden çok daha layık,sabır konusunda bizden çok daha üstün değillermiydi.
            Neden Resulullah bir avuç hurma karşılığında sahabelerin başka kadınlarla kısa bir süreliğine muta nikahı yapmalarına izin verdi.
            Aynı mantığı neden sahabe için kurmuyorsunuz.

            Yorum


              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili


              link=topic=1684.msg14178#msg14178 date=1238841047]
              Mut'a nikâhı, ücret mukabilinde belli bir süre için kadınla evlenmektir. Câhiliyette mubah olduğu gibi İslâm'ın ilk günlerinde de mubahtı. Sonra nesh edilip yürürlükten kaldırıldı.


              [/quote]


              Cahiliyede muta nikahı olduğununun delillerini bizimle paylaşırmısınız?

              Yorum


                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14322#msg14322 date=1238875175]
                Şimdi açıklaman gayet mantıklı ama bir şii isem!!
                Ben bir ehlisünnet iken her iki kaynağın aralarında uçurumlar varken ben nasıl bu mezhebde olduğum halde sizin gönderdiğiniz o on sayfadaki kaynakları kabul edebilirimki!
                Ben burda kendimi muta hakkında bilgi almak için değil ehlisünnet olarak muta hakkında anti görüşlerimi sunmak için yazıyorum..
                bu yüzden o kaynakları okusamdaki billiyorum neler yazdığını o yüzden kabul etmiyorum!!!!
                mezhebimin ve alimlerin hadis ve kuran ışığında ettiği tahlille tabiki!bir inat uğruna değil

                [/quote]

                değerli nuru dilara kardeşim,elbette kimse size "şunu kabul et,bunu kabul et" gibi söylemlerde bulunamaz,bulunmamalıda zaten,
                Bu başlığa bir bölümünde bende iştirak ettim ve sonra izlemeye çekildim.burada benim ve bir çok arkadaşımın anlatmaya çalıştığı şey mutayı size kabul ettirmek değil.Ama kabul edilir delillerimizin olduğunu göstermektir.

                300 milyonluk şia topluluğu muta inancına sahip olduğundan dolayı sapık olarak görülmekte ve lanse edilmektedir.Ehli sünnetin otorite kabul ettiği profesör kimliği taşıyan bir alimin kitabının ismi "namus fitnesi muta" .
                Düşünebiliyormusunuz,Şia sanki sabah akşam muta nikahı yapan milletin karısına kızına göz diken bir topluluk olarak görülmekte.
                Müsade edinde bizde bu yanlış ve yanlı bilgi ve tutumlara bir savunma yapalım.

                Şuana kadar hiç bir şii şia kaynaklarından tek bir satır bile yazmadan Muta nikahının nasıl ve ne şekilde yasak edilişini tamamen sünni kaynaklardan ispatlamıştır.
                Ayrıca Ehli sünnet fıkhında muta yapana had cezası uygulanmamasıda,ehli sünnetinde bu konuda apaçık bir çelişkinin içinde olduğunu göstermektedir.

                bizler sabah akşam muta yapmayı düşünen insanlar değiliz.Şuana kadar belki 500 tane şia ile oturdum kalktım hiçbirisi muta nikahı yapmamıştı,yapmayıda düşünmüyordu,zaten muta yapmak farz yada vacib bir hüküm değil bir ruhsattır.

                Birileri bizi "Muta" yüzünden aşağılamaya ve belden aşağı vurmaya çalıştıkça bizde onların kendi kaynaklarından delillerle yazmaya devam edeceğiz.

                Ayrıca varsayalım muta sünni fıkhında haramdır,ne olacak şii fıkhındada helaldir,Ümmetin ihtilafında rahmet yok mu?

                şii müçtehitler hata yapmışlarsa bir sevap alırlar,varın siz iki sevap alın.
                Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                İmam Ali (a.s)

                Yorum


                  Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                  Ehlisünnet mezhebine mensup olanlar kendi kaynaklarında olan hükümleri biz 12 imam şiasının ağzından duydukları zaman iyicene çıldırıyorlar bu açık ve net..bu konudada ısrarlarının sebebi şu burda ikinci halife ömerin uygulamasına kılıf arıyorlar..biz o kadar ayet verdik hadis verdik örnekler verdik ama arkadaşlarımız yazdıklarında hep mutayı aşağılık bir iş gibi göstermeye ve peygamberi içtihat yapan bir kişi durumuna sokmaya çalışıyorlar..yani ikinci halifeyi kurtaralım diye hz Resulullah s.a.a ı karalıyorlar farkında değiller..hz Resulullahın yanında 4 hak dedikleri halifelerin birincisi ebubekirin neden bu nikahı yasaklamadığını düşünmüyorlar...ebubekirde size göre içtihat yapan bir sahabe olması itibarı ile muta nikahını yasaklamamış,ama ikinci halife ömer de içtihat yapmış ve yasaklamış..

                  şimdi ebubekirmi hata yaptı ömermi doğrusunu yaptı..bunu cevabını verebilirmisiniz..

                  Hee cevap basit değilmi ebubekir içtihat yaptı yanıldı 1 sevap aldı ömer içtihat yaptı isabet etti 2 sevap aldı..

                  ee o zaman ebubekirin içtihatına uyun öyle ya ilk halife o..nasıl olsa ashabın hepsi birer yıldız hangisine tutunsanız kurtuluştasınız.

                  peki muta haram ise yasak ise yarın ahirette bana bunun hesabı sorulduğunda bende derim ki yarabbi hz Resulullahın ashabı özel kişiler hatada yapsalar sen onları affediyorsun 1 sevap yazıyorsun bende ebubekire uydum çünkü o muta nikahını yasaklamamıştı..

                  Şimdi bu durumda ben cehenneme ebubekirde cennete giderse ALLAH ın adaleti nerde kaldı..Hani onlara yan kurtuluşa ererdi bende uydum hata yaptıysa bende ona uyduğum için hata yaptım..bu durumda haşa ALLAH adaletsizmi olacak..

                  Haşa ve Haşa o zaman hz Resulullahtan şikayetçi olmamız gerekmezmi..öyle ya benim ashabım gökteki yıldız gibidiri hangisine uyarsanız kurtuluşa erersiniz sözü ehlisünnete göre hz Resulullah değilmidir..evet hz Resulullahtır..ee o zaman muta haram ise ebubekirde bu harama ortaktır çünkü ben ona uydum neden o cenette gidiyor ona uyan ben cehenneme gidiyorum.??
                  ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                  Yorum


                    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                    SORU....Mut’anın helal olduğu konusundaki deliliniz nedir? Hangi delille, Ömer’in Allah’ın sözü ve Peygamber (s.a.a)’in sünnetine aykırı amel ettiğini iddia ediyorsunuz?

                    Mut’anın Helal Olduğuna Dair Deliller


                    CEVAP..Bunun delilleri çoktur. Evvela; Kur’ân Nisa suresi 24. ayette şöyle buyurmaktadır: “...Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin...”
                    Şüphesiz Kur’ân-ı Kerim’in hükümleri, onları nesh eden başka ayetler olmadıkça kıyamete kadar bakidir. Bu hususta nesh eden başka bir ayetler olmadığı için bu hüküm ebedi olarak geçerlidir.
                    SORU.. Bu ayetlerin daimi nikahla ilgili olmadığını nereden biliyorsunuz? Çünkü ayetin devamında kararlaştırılmış mehirlerinin verilmesini emretmektedir.
                    CEVAP:. Bu açıklama bir safsatadır. Zira kendi büyük alimlerinizden Taberi Tefsir-i Kebir c. 5’de ve imam Fahr-u Razi Mefatih’ul- Gayb c. 3’de ve diğerleri de bu ayeti kendi mut’a babında ele almışlardır. Kendi müfessir ve alimlerinizin de beyan etmiş olduğu gibi Nisa suresi İslâm’da evliliğin çeşitlerini beyan eden bir suredir.
                    Ama Allah-u Teala daimi nikah konusunda Nisa suresinin 3. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
                    “...Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile yetinin...”
                    Nisa suresinin 25. ayetinde cariyeler hakkında şöyle buyuruyor:
                    “İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları nikahlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin...”
                    Mut’a hakkında “Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.” ayeti nazil olmuştur. Eğer bu ayet daimi nikah hakkında nazil olmuş olsaydı, o zaman bir surede daimi nikah tekrarlanmış olurdu. Bu da kaideye aykırı bir şeydir. Mut’a hakkında nazil olduğundan dolayı, başlı başına bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
                    Ayrıca sadece Şiiler değil, tüm Müslümanlar saadet devrinde mut’anın yaygın ve meşru olduğunu kabul etmektedir. Büyük ashap da Peygamber (s.a.a) zamanında bununla amel etmiştir. Eğer bu ayet daimi nikah hakkındaysa, o zaman tüm Müslümanların inandığı mut’a ayeti hangisidir?
                    Buna binaen müfessirlerin de dediği gibi mut’a ayeti budur. Bu konuda bir neshedici ayet de nazil olmamıştır. Nitekim kendi muteber kitaplarınızda da bu kaydedilmiştir.


                    Ehl-i Sünnet Kanalıyla Mut’anın Helal Olduğuna Dair Hadisler


                    Sahih-i Buhari’de ve Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde Ebu Reca’dan, o da İmran bin Hasin’den naklen şöyle nakledilmektedir: “Mut’a ayeti Allah’ın kitabında nazil oldu. Biz de Resulullah (s.a.a) vefat edinceye kadar bununla amel ettik. Resulullah (s.a.a) bunu nehy etmedi ve Kur’ân da haram kılmadı. Adamın biri kendi görüşünce istediğini söyledi.” Buhari de “Bu adam Ömer bin Hattab’tır” diyor.
                    Sahih-i Müslim c. 1, s. 535’de Mut’a nikahı babında şöyle yer almıştır: Hasan Halvai, Abdurrezzak’tan, o da İbn-i Cureyh’den, o da Ata’dan şöyle rivayet ediyor: “Abdullah Ensari umre için Mekke’ye geldi. Onun evine gittim. İnsanlar ondan bazı mesele ve olayları soruyorlardı. Söz mut’a’ya gelince şöyle dedi: “Evet biz de, hem Resulullah (s.a.a), hem Ebu Bekir ve hem de Ömer zamanında Mut’a yapıyorduk.”
                    Hakeza aynı kitap (Mısır H.1306 baskısı) c. 1, s. 467’de Mut’a babında Ebi Nazra’dan şöyle rivayet edilmektedir: “Ben Cabir bin Abdullah’ın yanındaydım, adamın biri geldi şöyle dedi: “Abdullah bin Zubeyr ve İbn-i Abbas iki mut’a (hac ve kadın mut’ası) hakkında ihtilafa düşmüşler.” Cabir şöyle dedi: “Resulullah (s.a.a) zamanında biz de onları yapıyorduk. Ama Ömer yasaklayınca artık yapmadık.”
                    Ahmed bin Hanbel Müsned c. 1, s. 25’de Ebi Nazra’nın rivayetini başka bir yolla rivayet etmektedir. Her ikisi de bir başka yerde Cabir’in şöyle dediğini rivayet ediyorlar: “Biz de Peygamber (s.a.a) zamanında bir avuç hurma, öğütülmüş buğday ve un karşılığında, Ömer, Amr bin Haris’i yasaklayıncaya kadar mut’a yapıyorduk.”
                    Hamidi ise Cem’un Beyn’es- Sahihayn’de Abdullah bin Abbas’tan şöyle nakletmektedir: “Biz Peygamber (s.a.a) zamanında Mut’a yapıyorduk. Ama Ömer, hilafeti zamanında kalkıp şöyle dedi: “Allah-u Teala, Resulüne istediğini helal kılıyordu. Ama o şimdi gitmiş durumda. Yerine de Kur’ân-ı bıraktı. Hac veya umreye başlayınca Allah’ın buyurduğu gibi sona erdirin. Kadınlarla mut’a etmekten tövbe edin. Kim mut’a ederse onu recm ederim.”
                    Bu tür rivayetler muteber kitaplarınızda oldukça çoktur. Bunlar mut’anın Peygamber (s.a.a) zamanında meşru ve yaygın olduğunu, ashabın amel ettiğini ve Ömer’in yasakladığını ispat etmektedir.
                    Ayrıca bir grup ashap ve başkaları da, örneğin: Ubey bin Ka’b, İbn-i Abbas, Abdullah bin Mes’ud, Said bin Cubeyr vs. mut’a ayetini şöyle kıraat ediyorlardı: “Festemta’tum bihi minhunne ila ecelin musemma” (Belli bir zamana kadar mut’a edince.”
                    Nitekim Zemahşer’i de Keşşaf’ta İbn-i Abbas’tan naklen, Taberi Tefsir-i Kebir’de bu ayetin tefsirinde, imam Fahr-u Razi Mefatih’ul- Gayb c. 6’da bu ayetin tefsirinde, imam Nevevi Nikah’ul- Mut’a’nın 1. babında Şerh-i Sahih -i Müslim’den naklen Abdullah bin Mes’ud’un bu ayeti aynı şekilde kıraat ettiğini rivayet etmektedir.
                    İmam Fahr-u Razi de Ubey bin Ka’b ve İbn-i Abbas’ın sözünü rivayet ettikten sonra şöyle diyor: “Ümmet bu kıraat konusunda bu iki kişiyi inkar etmemiştir. O halde bizim zikrettiğimizin sıhhati konusunda icma vardır.”
                    Bir sonraki sayfada da cevap olarak şöyle diyor: “Bu kıraat mut’anın meşru olduğuna delalet etmektedir ve bizim bu konuda ihtilafımız yoktur.”
                    SORU..Resulullah (s.a.a) zamanında meşru olsa da sonradan nesh edilmediği konusundaki deliliniz nedir?
                    CEVAP.. Nesh edilmediği ve hala meşru olduğu hakkında birçok delil vardır. En önemli delil Peygamber (s.a.a) zamanından Ömer’in hilafetinin ortalarına kadar yaygın ve meşru olmasıdır. Dolayısıyla da nesh edilmemiştir. Ashabın büyükleri de bizzat bununla amel etmiştir. Ayrıca en büyük delil, bizzat kendi alimlerinizin de rivayet etmiş olduğu üzere Ömer’in minbere çıkarak şöyle demesidir: “Peygamber (s.a.a) zamanında var olan iki mut’ayı ben haram kılıyorum ve yapanları cezalandıracağım.” Bazı rivayetlerde ise; “Ben nehiy ediyorum.” şeklinde yer almıştır.
                    Dinin temeli Kur’ân’dır. Kur’ân’da yer alan her hükmün neshedicisi de bizzat Kur’ân’da olmalı ve Peygamber (s.a.a)’in lisanıyla ifade edilmelidir. Söyleyin, Kur’ân-ı Kerim’in neresinde bu hüküm nesh edilmiştir?
                    SORU..Müminun suresi 6. ayet bunun nasihi (hükmünü geçersiz kılan)dir ki şöyle buyurmaktadır:Bu konuda ki görüşünüz nedir.?
                    “Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.”
                    Bu ayet helal olmanın iki sebebini beyan etmektedir: 1- Zevciyet 2- Cariye sahibi olmak. Dolayısıyla bu ayet mut’ayı nesh etmiştir.
                    CEVAP.. Bu ayette mut’anın nesh edildiğine dair hiçbir delil yoktur. Aksine teyit vardır. Zira mut’a da zevciyet hükmündedir. Mut’a edilen kadın da erkeğin gerçek zevcesidir. Eğer mut’a edilen kadın hakiki zevce olmasaydı, Allah-u Teala mut’a ayetinde mehirlerinin verilmesini emretmezdi.
                    Ayrıca Mü’minun suresi Mekki’dir, Nisa suresi Medeni’dir. Dolayısıyla Mekki olan ayet Medeni olan ayetten öncedir. O halde bu ayet nasıl neshedici olabilir? Halbuki mut’a nikahından önce nazil olmuştur ve bu esas üzere nasih, mensuhtan önce nazil olmuş demektir! Ey basiret sahipleri ibret alın!
                    Sahabe ve Tabiin Büyükleri, Mut’a Ayetinin Nesh Edilmediğine Hükmetmişlerdir
                    Ayrıca sahabe ve tabiin büyükleri de mut’a ayetinin nesh edilmediğine hükmetmişlerdir. Örneğin: İbn-i Abbas, Abdullah bin Mes’ud (vahiy katibi), Cabir bin Abdullah Ensari, Seleme bin Ekva, Ebu Zer, Sebere bin Ma’bed, Ekva bin Abdullah-i Eslemi ve İmran bin Hasin gibi zatlar bu ayetin nesh edilmediğini açıkça beyan etmişlerdir.
                    Büyük alimleriniz de ashaba uyarak nesh edilmediğini beyan etmişlerdir. Örneğin Zemahşer’i Keşşaf’ta İbn-i Abbas’ın; “Mut’a ayeti Kur’ân-ı Kerim’in muhkem ayetlerindendir.” sözünü rivayet ederken; “Bu ayet nesh edilmemiştir.” diyor.
                    Enes bin Malik de mut’anın meşru ve câiz olduğuna hükmetmiş ve nesh edilmediğini açıkça vurgulamıştır.
                    Nitekim Molla Sa’d Taftazani Şerh-u Mekasıd’da, Burhaneddin Hanefi Hidaye’de, Askalani Feth’ul- Bari’de ve diğerleri de kendi kitaplarında Malik’in şu fetvasını rivayet etmişlerdir: “Mut’a câizdir. Zira mubah ve meşrudur. İbn-i Abbas’dan helal olduğu rivayet edilmektedir. Mekke ve Yemen ashabının çoğu da bu konuda ona uymuştur.”
                    Bir başka yerde ise şöyle diyor: “Mut’a câizdir. Çünkü mubahtır; nesh edeni zahir oluncaya kadar da bakidir.”
                    Anlaşıldığı gibi Malik, vefat etmiş olduğu H. 179 yılına kadar da henüz Mut’a nikahının nesh edildiğine dair herhangi şer’i bir duymamıştır. Dolayısıyla da bunun sonradan uydurulduğu anlaşılmaktadır. Zemahşeri, Beğevi ve Sa’lebi gibi büyük alimleriniz İbn-i Abbas’ın ve ashabın görüşünü kabul etmiş ve mut’anın helal olduğunu açıkça beyan etmişlerdir.
                    SORU...Mut’a talak, iddet ve nafaka gibi hükümlere sahip olmadığından dolayı hakiki zevce olamaz.
                    Zevciyetin Tüm Hükümleri Mut’a Hakkında da Geçerlidir..

                    CEVAP...Anlaşıldığı üzere kötü gözle baktığınız için asla Şii kitapları okumamışsınız. Yoksa bu itirazda bulunmaz ve delille istisna edilenler hariç zevciyetin tüm hükümlerinin mut’a hakkında da geçerli olduğunu bilirdiniz. Mut’a da şüphesiz bir çeşit nikahtır. Zevciyet hükümleri onun için de geçerlidir. Ümmete kolaylık olsun ve zina önlensin diye bazı şartları kaldırılmıştır. Şartlarına gelince; Evvela mirasın zevciyetin ayrılmaz bir parçası olduğu kesin değildir. Birçok kadın zevciyet bağına rağmen mirastan mahrumdur. Örneğin; kitap ehlinden olan, eşine isyan eden veya eşini öldüren kadın zevce olduğu halde mirastan mahrumdurlar.
                    Ayrıca mut’a edilen kadının mirastan mahrumiyeti de kesin değildir. Müctehidlerin bu konuda farklı görüşleri vardır. Nitekim sizin alimlerinin de ahkamda farklı görüşleri vardır.
                    Şia alimlerinin icmasına göre mut’a edilen kadın iddetini beklemelidir. En az iddet sayısı ise 45 gündür. Kadın menopoz dönemine girmiş olsun veya olmasın, ilişkide bulunmuş olsun veya olmasın kocası ölecek olursa da 4 ay 10 gün olan vefat iddetini beklemelidir.
                    Ayrıca nafaka hakkı da zevciyetin kesin şartlarından biri değildir. Birçok kadın zevce olduğu halde nafaka hakkından da mahrumdur. Kocasına isyan eden veya öldüren kadın gibi.
                    Ayrıca müddetin bitmesi de onun talakı sayılmaktadır. Hakeza erkeğin kalan müddeti bağışlaması da onun talakı yerine geçmektedir.
                    O halde söylemiş olduğunuz bu şartlar, evliliğin gerektirdiği sabit şartlardan değildir. Nitekim Allame Hilli (r.a) de büyük alimlerinizle tartışırken bu delilleri daha detaylı ve daha kamil bir şekilde beyan etmiştir. Vakit az olduğundan ben kısa olarak arz etmeye çalıştım. Detaylı bilgi almak isteyenler, Allame Hilli’nin “Mübahesat’un Seniyye ve Muarezat’un Nasıriyye” kitabına ve diğer eserlerine müracaat edebilirler.
                    SORU... Bu ayetin de ötesinde birçok hadis mut’anın bizzat Peygamber (s.a.a) tarafından nesh edildiğini beyan etmektedir. Bu konuda farklı rivayetler vardır, bazısına göre Hayber’de, bazısına göre Mekke fethinde, bazısına göre Veda haccında, bazısına göre Tebük’te, bazısına göre de Umret’ul- Kaza’da nesh hükmü varit olmuştur.Buna cevabınız nedir.?


                    Nesh Hükmünün Resulullah (s.a.a)’in Zamanında Olmadığına Dair Deliller


                    CEVAP..Hadislerdeki bu çelişkiler bizzat böyle bir hükmün olmadığını gösteriyor. Böyle hadislere nasıl itimat edilebilir! Ayrıca Kutub-i Sitte, Cem’un Beyn’es- Sahihayn, Cem’un Beyn’es Sihah’is- Sitte, Müsned ve benzeri muteber kitaplarınızda da sahabeden mut’anın Ömer’in hilafeti dönemine kadar nesh edilmediği rivayet edilmektedir.
                    Hepsinden en önemlisi de büyük alimlerinizin rivayet etmiş olduğu Ömer’in şu kendi sözüdür: “Peygamber (s.a.a) zamanında varolan iki mut’ayı ben haram kılıyorum.” Eğer bu konu bir hadis veya ayetle nesh edilmiş olsaydı, halife bunun bizzat hadis veya Kur’ân’la yasaklandığını ve dolayısıyla amel edenlerin Kur’ân-ı Kerim ve hadis esasınca cezalandırılacağını beyan ederdi. Üstelik onun böyle söylemesi bizzat kendisinin haram kılmasından daha etkili olurdu.
                    Eğer sözünüz doğruysa ve Kur’ân’da bir nasih varsa, o halde Abdullah bin Abbas, İmran bin Hasin, Ebu Zer, Abdullah bin Mesud, Cabir bin Abdullah, Ebu Said Hudri, Seleme bin Ekva’ ve diğer ashap ve tabiinler mut’ayla nasıl amel etmişlerdir? Nitekim Buhari ve Müslim gibi birçok alim, muhaddis ve tarihçileriniz de bunu açıkça kaydetmişlerdir. Bütün bunlar, onların Ömer’in hilafetine kadar mut’a ile amel ettiklerine delalet etmektedir.
                    Ayrıca; “Peygamber (s.a.a) vefat edinceye kadar da nesh edildiğini duymadığımız için amel ettik” diyorlardı. İmam Ahmed bin Hanbel Müsned’inde Ebi Reca’dan, o da İmran bin Hasin’den, bu manaya işaret eden şu sözü rivayet etmektedir: “Mut’a ayeti Allah’ın kitabında nazil oldu ve biz de Peygamber (s.a.a) zamanında bununla amel ettik. Hiçbir nasih nazil olmadı ve Peygamber (s.a.a) de vefat edinceye kadar buna engel olmadı.”
                    İmran bin Hasin’in önceden rivayet ettiğim hadisinde de ne Kur’ân-ı Kerim’in, ne de Peygamber (s.a.a)’in mut’ayı yasaklamadığı ifade edilmiştir. O halde kitap ve sünnette bir nasih ve nehiy olmadığı için kıyamete kadar bu hüküm bakidir.
                    Nitekim Tirmizi Sünen’de, Ahmed bin Hanbel Müsned’in c. 7, s. 95’inde ve İbn-i Esir Cami’ul- Usul’da çeşitli senetlerle şöyle rivayet etmişlerdir: “Abdullah bin Ömer bin Hattab’a Şamlı bir adam, “Kadın mut’ası hakkında ne diyorsunuz?” diye sorunca, o; “Helaldir” dedi. Adam; “Ama baban yasakladı” deyince de şöyle dedi: “Babam yasaklasa da, Peygamber (s.a.a)’in emri babamın yasağından üstündür ve ben Resulullah (s.a.a)’in emrine uyarım.”
                    Ama sözünü ettiğiniz hadisler, Ömer’in sözünü doğrulamak için sonradan uydurulan hadislerdir. Yoksa konu açıklanmaya gerek kalmayacak kadar apaçık ortadadır. Ömer’in sözü dışında mut’ayı haram kılacak hiçbir doğru deliliniz yoktur.
                    SORU.. Bizzat Ömer’in sözü de Müslümanlar için büyük bir senettir. Zira eğer halife Peygamber (s.a.a)’den bir şey duymamışsa rivayet etmezdi değilmi.??
                    CEVAP..İnsaflı ve düşünceli bir alimden, sadece Ömer’e olan aşırı sevgisinden dolayı böyle şeyler söylemesi beklenemez. Zira her işte bir fikir ve düşünce gerekir. Siz Ömer bin Hattab’ın Müslümanlar için bir senet olduğunu beyan ediyorsunuz. Halbuki Peygamber (s.a.a)’den Ömer’in sözünün senet olduğuna ve amel edilmesi gerektiğine dair bir tek hükmün bile olmadığını, birazcık düşünen herkes anlayacaktır.
                    Ama bizzat kendi muteber kitaplarınızda yer alan birçok rivayet de Ehl-i Beyt’e, özellikle de Hz. Ali’ye uymayı emretmektedir, ki bunlardan bazısına önceki geceler işaret ettim. İşte bu Ehl-i Beyt (a.s)’ın tümü, mut’anın nesh edilmediğini ifade etmiştir.
                    Ömer’in Peygamber (s.a.a)’den bir şey duymadığı takdirde bunu söylemeyeceğini beyan etmeniz asla doğru değildir.
                    Evvela; eğer halife Peygamber (s.a.a)’den böyle bir neshi duymuş olsaydı, bunu Peygamber (s.a.a)’in döneminden kendi dönemine kadar önceden ifade etmesi gerekirdi. Çünkü büyük sahabilerin amel ettiğini görünce, en azından kötülükten sakındırmak adına bu amelin nesh edildiğini ve amel edilmemesini söylemiş olması gerekirdi. O halde neden daha önce nehiy etmedi?
                    İkinci olarak; Peygamber (s.a.a) tarafından söylenen ve yaygınlaşan her hükmün nasihi de bizzat Peygamber (s.a.a) tarafından ifade edilmelidir. Nitekim usul ilminde de beyan edildiği gibi beyanın hacet vaktinden ertelenmesi câiz değildir.
                    Peygamber (s.a.a) zamanında yaygın olan bir hükmün nasihinin Ömer dışında kimseye söylememiş olması ve Ömer’in de hilafetinin sonlarında belli bir şahsa muhalefet olsun diye siyaset gereği haram olduğunu ilan etmesi doğru mudur?
                    Acaba ümmet, size göre nesh edilmiş bir hükümle amel etmiş olduğu için sorumlu değil midir ve şeriata aykırı bir iş yapmış olmaz mı? Halka ilan edilmeyen ve size göre nesh edilmiş bu gayri meşru amelin sorumlusu haşa bizzat Peygamber (s.a.a) değil midir? Çünkü böylece Allah’ın kendine bildirdiği nasihi (hükmü neshedeni), size göre o ümmete bildirmemiştir. Sadece Ömer’e demiş, Ömer de hilafetinin sonunda haram olduğunu ilan etmiştir! Ömer’den makamı daha yüksek olan Ebu Bekir de hilafeti döneminde bu nesh edilmiş hükmü ilan etmemiş ve engellememiştir. Peygamber (s.a.a)’in hükümleri ilan etmediğini ve ümmetin de bilmediğinden nesh edilmiş bir hükümle amel ettiğini söylemek küfür değil midir?
                    Üçüncü olarak; eğer mut’a Peygamber (s.a.a) zamanında nesh edilmişse ve Ömer de bunu Peygamber (s.a.a)’den duymuşsa, söylerken bu hükmü Peygamber (s.a.a)’e isnat etmeliydi ve bizzat Peygamber (s.a.a)’in bunu nesh ettiğini, amel edilmemesi gerektiğini, dolayısıyla amel edenlerin cezalandırılacağını beyan etmesi gerekirdi. Böylece Peygamber (s.a.a)’in sözüne dayanmasının ümmet arasındaki etkisi de daha fazla olurdu.
                    Peygamber (s.a.a) zamanında helal olduğunu söyleyip de kendisinin bunu haram kıldığını söylemesi ve bunu yapanları recm etmekle tehdit etmesi doğru değildir.
                    Helal ve haramı tayin etmek gaybla irtibatı olan Peygamber (s.a.a)’in mi görevidir yoksa halkın seçtiği bir halifenin mi?
                    Henüz gerçekten anlayamadım, Ömer hangi delille Allah’ın helalini haram kıldı ve hangi cesaretle haram kıldığını ilan etti? Hatta Peygamber (s.a.a) bile hükümleri tebliğ ederken kendisinin helal veya haram kıldığını söylemezdi. Allah’ın emrettiğini ilan ederdi. Ama Ömer tam bir cesaretle şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.a) zamanında varolan iki mut’ayı ben hartam kılıyorum ve yapanı cezalandıracağım.” Ey basiret sahipleri ibret alın!


                    Müçtehit Hükümleri Değiştirebilir mi?

                    SORU.. Bildiğiniz gibi bazı alimlerimizin inancına göre, Peygamber (s.a.a) de şer-i hükümlerde bir müçtehitti. Dolayısıyla başka bir müçtehit, içtihat gereği ilk hükmü, yani helal veya haramı değiştirebilir. İşte bu yüzden Ömer de, “Ben onları haram kılıyorum” buyurmuştur!!
                    CEVAP.. Siz beylerden, bir hatayı düzeltmek için başka hatalara düşeceğinizi beklemiyordum. Lütfen Allah-u Teala rızası için iyi düşünün, nass karşısında içtihat doğru mudur? Peygamber (s.a.a)’i bu kadar düşürüp Ömer’i de bu kadar yükselterek iki müçtehit gibi karşı karşıya getirmeniz doğru mudur? Sizin bu dediğiniz Kur’ân ayetlerine de aykırı değil midir?:
                    Allah-u Teala Yunus suresi 15. ayette şöyle buyurmaktadır:
                    “...De ki: Onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem, benim için olacak bir şey değildir. Ben, yalnızca bana vahy olunana uyarım...”
                    Peygamber (s.a.a) bile kendi meylince vahiy olmaksızın hükümleri değiştiremediği halde vahiyden tümüyle uzak olan Ömer nasıl olur da helal ve haramı değiştirebilir? Halbuki Kur’ân Peygamber (s.a.a) hakkında Necm suresi 3 ve 4. ayette şöyle buyurmaktadır:
                    “O hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri) vahy olunandan başkası değildir.”
                    Hakeza Ahkaf suresi 9. ayette şöyle buyurmaktadır:
                    “Yoksa: Kendisi onu uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savunmaya gücünüz yetmez. O sizin Kur’ân hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir...”
                    Bu ayetler, Peygamber (s.a.a)’in tam manasıyla ahkam-ı İlahiye itaat etmesinin gerekliliğini göstermektedir. O halde ne Ömer ve ne de bir başka birisi, hükümleri değiştiremeye ve helalı haram yapmaya kesinlikle hakkı yoktur.
                    SORU.. Şüphesiz halife Ömer, ümmetin salahını bu hükmün neshinde görmüştür. Zira bugün de bazı kimselerin bir saat veya bir ay boyunca bir kadını mut’a edip hamile veya hamile olmadan terk ettiğini görüyoruz. Bu fesadın yayılmasına neden olmaktadır.Buna cevabınız nedir.?
                    CEVAP..Af edersiniz, bu beyanınız çok gülünç ve ilginçtir. Nasıl olur da bir avuç şehvet perest insanın yaptıklarını Allah’ın helal ve haramına ölçü sayıyorsunuz?
                    Eğer bir avuç şehvetperest insanın yaptığını ölçü olarak alırsanız, daimi nikahın da haram olması gerekir. Zira bazı insanlar makam veya mal için soylu bir kadınla daimi nikah kıymakta, sonra da öylece bırakıp gitmektedir. O halde dediğinize göre buradan yola çıkarak daimi nikahın da yanlış olduğunu söylemek gerekecektir.
                    Halka dini aşılamak gerekir. Dini görevlerini söylemek gerekir. Bir insan dindar olur da daimi nikahla evlenmekten mahrum kalırsa, zina etmeyeceği için gidip mut’a edecektir. Bu adam dindar olduğu için mecburen mut’anın şartlarını araştıracaktır. Zira her hükmün şartları olduğunu, önce şartlarının gerçekleşmesinin gerektiğini, daha sonra da amel etmesi gerektiğini bilecektir. Bu yüzden, nikahlarken kadına mut’adan sonra bekleyeceği 45 günlük surede rahatça yaşayabileceği miktarda mehir verecektir.
                    Ayrıldıktan sonra da kadının hamile kalıp kalmadığını araştırmalıdır. Eğer kadın hamileyse o çocuk kendisinin olduğu için kadını korumalıdır, çocuk olduktan sonra da ona bakmak zorundadır. Eğer bu şartlara riayet etmezse, siz düşünmeden hemen helal olan bir hükmün nesh edildiğini iddia edemezsiniz.
                    Üstelik, dediğiniz doğru da olsa, toplumun faydasını Allah-u Teala ve Peygamber (s.a.a) kesinlikle Ömer’den daha iyi biliyorlardı. O halde neden toplumun hayrı için ashabı bundan alıkoymadılar?
                    Eğer Peygamber (s.a.a) nehiy etmemişse, hiçbir İmam ve halife, maslahat üzere Allah’ın helal kıldığını haram ederek mut’ayı yasaklayamaz.


                    Mut’anın Yasaklanışı Zinanın Artışına Neden Olmuştur


                    Eğer dikkat edecek olursanız, mut’a hükmü fesadın nedeni değildir. Aksine mut’ayı yasaklamak zinayı yaygınlaştırır. Zira daimi nikahla evlenemeyen gençler mut’ayı da Ömer yasakladığı için şehvetine hakim olamayınca mecburen zina edecektir.
                    Zinanın yaygın olduğu toplumlarda ise hürmet perdeleri yırtılır, insanlık namusu sarsılır, birçok cinsel hastalıklar yaygınlaşır ve aileler dağılıp perişan olur.
                    Nitekim imam Ahmed Sa’lebi ve Taberi kendi tefsirlerinde, imam Ahmed bin Hanbel ise Müsned’de mut’a ayetinin tefsirinde müsned olarak Hz. Ali (a.s )’den şöyle rivayet etmektedir: “Ömer mut’ayı yasaklamasaydı, kötüler dışında hiç kimse zina etmezdi.”
                    Hakeza İbn-i Cureyh ve Amr bin Dinar, Abdullah bin Abbas’dan şöyle rivayet etmekteler: “Mut’a rahmettir, Allah-u Teala onunla Muhammed’in ümmetine rahmet etmiştir. Eğer Ömer yasaklamasaydı kötüler dışında hiç kimse zina etmezdi.”
                    O halde Peygamber (s.a.a)’in ashabının da buyurduğu gibi mut’a zinanın sebebi değildir. Aksine mut’ayı yasaklamak zinayı yaygınlaştırmaktadır. Dolayısıyla Allah Teala’nın Peygamber (s.a.a) vasıtasıyla topluma bildirdiği hükümler, kıyamete kadar tüm insanlığın hayrınadır.
                    Burada söylenecek çok söz ve mut’anın haram olduğunu söyleyen görüşün batıl olduğu hakkında birçok delil vardır. sadece Peygamber (s.a.a) zamanında yaygın olan bir amelin, uydurulan hadislerle değiştirildiğine örnek gösterdim.
                    İstedim bilesiniz ki, Allah’ın birçok hükümleri değiştirilmiş, helal ve haramlarla oynanmıştır. Şii ve Sünni ulemanın ittifak etmiş olduğu humus ve iki mut’a hükmü, Peygamber (s.a.a) zamanında ümmet arasında yaygın ve uygulanan bir şeydi. Sonradan Ömer kendi arzusunca hiçbir delil olmaksızın helali haram kılmıştır. Şimdi de milyonlarca Müslüman hiçbir delil olmaksızın sadece atalarının izinden giderek bu inancı savunmaktadır. Halbuki bizzat kendi muteber kitaplarınızdaki hadisler ve Kur’ân ayetleri humus ve bu iki mut’a hükümlerinin nesh edilmediğini açıkça beyan etmektedir.
                    Buna rağmen nesh edildiği hakkında hiçbir delil olmayan bu hükümlerle amel edenleri bizzat sapık ve dalalet ehli sayıyorsunuz.
                    ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                    Yorum


                      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                      Miktad kardeşim öncelikle teşekkür ederim açıklamnız için..
                      Ama herkes mutayı sabah akşam kim yapıyora döndürdü konuyu..
                      bizim öngörüşümüz şianın mutayı ne şekilde yapar ne zaman yapar senede kaç kez muta olur değilki hepinizde aynı görüş zuhur etmeye başladı..
                      Kardeşim muta bize haram size helal..
                      neye göre haram neye göre helal ..
                      size göre Resullullah muta yapmayı yasaklamadı ama geldi Hz.Ömer bunu hangi akıla hizmet ederek yasakladı haram etti böyle mübarek ruhsatı değilmi..
                      haşa Hz.Ömer kendini öyle büyük görüyordu ki birden haşa haramı helal edecek kadar haddi aşmışdı değilmi..
                      O zaman neden REsullah s.a.v "Ya Rabbi bu dini iki ömerden bir ile aziz et" diye dua etti...
                      sizin pencerenizdeki Ömer nasıl dini aziz eder baksanıza haramı helal edecek kadar sınırı aşmış size göre..
                      o zaman siz bu hadisi de es geçiyorsunuz Hz.Ömerin adını hayasızca diline alanlar ellerini koysunlar başlarınada ben ne diyorum nerde benim hadis şuurum diye düşünsünler!!
                      burda derdimiz sizi mutacılar aklı fikri mutada kimliğine bürümekden ziyade bunun ruhsatının haramı helali hakkında münazara ediyoruz..
                      aslında munazarada değil çünkü size helal bize haram ve bu kıyamete kadarda değişmeyecek sanırım..
                      bırakında muta hakkında antigörüşlere açık olun!!!

                      Yorum


                        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                        REsullullah ın belli bir zamanda muta yapılmasına izin verdiğine ben itikat ediyorum ve muta hiç yokdur bunu siz uydurdunuz diyede iddia etmedim!!
                        ama sizle bizi ayıran nokta !!! REsullahın o hükmü işlenmiş olmasına rağmen tekraren men etmesi ve bunu sizin hala kabul etmeyişiniz ve bu hükmün haramiyet sebebini Hz.Ömer e bağlıyor olmanız,kör düğüm olan kısmı orası bir açılsa daha rahat anlaşılıcazda siz hala Hz.Ömer size göre gaddar ya bir türlü o düğümü açmayı başaramıyorsunuz!
                        ve bu düüğüm kör düğüm olarak kaldığı şekilde ne sizin bizi ne bizim sizi anlamamız mümkün değil gibi gözüküyor...
                        muta zamanında yapılmış ama yine REsullallah sav sonrasında Hz.Ömer tarafından yine bu hükme binaen haram edilmiştir..
                        biz ehlisünnetçe bu inancı taşıyoruz varın siz Hz.Ömer diye durun Yarın ahirette anyayı konyayı ve çevre illeri görmüüş olursunuz nasılsa!!!
                        işte o zaman inş o arka saflarda bende sizi görmeyi arzu ederim!!!!
                        selametle...

                        Yorum


                          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                          senden önce yazılanı okumadığın her halinden belli oluyor..orada kafandaki bütün soruların cevabını bulacaksın..

                          anlamak istediğin gibi anlıyorsun..görmek istediğin gibi görüyorsun..biz kuran diyoruz sen bize ömer diyorsun..


                          bana kızıdığından dolayı yazdıklarımı okuma gereği duymuyorsun yada dikkate almak istemiyorsun...

                          az yukarı bakarsan bir şey sormuşum..

                          birinci halife bu hükmü yasaklamamakla hatamı etmiştir sorarım size..ikinci halife birnci halifeden dahamı çok biliyordu..
                          ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                          Yorum


                            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            sorun haram olmasında şuan şahıs tartışması yapmıyoruz Önce REsullullah yasaklamıştır daha sonrada hz Ömerde yeniden uygulanmasından dolayı hükümü tekrar etmiştir..[/quote]

                            Bismillahirrahmanirrahim

                            Yazınızı değiştirmiş misiniz ne, anlayamadım ama sanki dün akşam okurken 'güncelleme' diye bir kelime okumuştum. Siz diyorsunuz ki, Resulullah yasaklamıştır, amenna diyelim ama demek ki beyanınıza göre Halife Ömer dönemine kadar Sahabeler, Müslümanlar Resulullah'ın yasağını çiğneyerek gelmişler, umursamamışlar ve bunu gören Ömer yeni Yasak getirmiş öyle mi? Yanlış mı anlıyorum yoksa? Eğer öyleyse aynen bunun kaynağını net ve kısa olarak alıntısı ile beraber sunar mısınız?

                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            d)Hiçbiri
                            e)dirayetleridir yada allahualem..[/quote]

                            Hiçbiri diyemeyeceğiniz gibi, dirayetlidirde diyemezsiniz, önceden de dediğim, gibi insanların gizlisini, saklısını siz bilemezsiniz ve göremezsiniz. Aynı şekilde evliya ve Alimlerinizinde. Allah'u Alem deyin geçin buna.

                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            zaptedilmesi bir çok şeyle mümkün olabilir ama konuyu +18 lik hale getirmek istemiyorum konu bu değil çünkü.[/quote]

                            Açıklamaktan çekinmeyin lütfen. Buyrun açıklayabilirsiniz. Demek ki bazı konuların açıklığa kavuşması için açık ve net konuşmak gerekiyormuş. İnsan şehvetini neyle zaptedebilir? Buyrun cevap verin belki bekarların işine yarayabilir belki Mutayı defedebilir? Buyrun?


                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            göremiyoruz derken bunu iki gözünüzlemi teşhis ettiniz yoksa zana dayanarakmı veya varsayarakmı icad ettiniz?[/quote]

                            Hayır! Tam aksine. Bu örneği siz beyan ettiğiniz için bende geceleri, yataklarında, tuvalet veya lavaboda, kısacası gizli olduğu anlarını ne biz ne de siz göremezsiniz. Yani şehveti gelen bekar bir erkek ne yapar, misalinde olduğu gibi... ZAN değil tam aksine bilimsel bir teşhistir.

                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            ayrıca istimna anladığım şeyse ki ne olduğunuda net anlayamadım bunun hakkındada yorum getiremiceğim..[/quote]

                            İstimna, Türkçede Masturbasyon denilen şeydir Muhterem kardeşim. Hani insanların fıtri olarak şehvetleri ağır bastığında müracaat ettikleri ama haram olduğu için bir türlü yeltenemedikleri ama maalesef, kıyas ve içtihatlarla bir çok Ehl-i Sünnet aliminin kapısını açtığı Masturbasyondan bahsediyorum..Hani Allah'ın Kuranda kesinlikle haram ettiği konu...

                            [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14282#msg14282 date=1238857548]
                            Eğer istimna anladığım şeyse yolladığınız ayet farkılı bir yol ve zina için mahrem yerlerinizi koruyun diyor bakın bu zinadır!![/quote]

                            Yanılıyorsunuz. Ve buyrun inceleyin:

                            “Ve öyle kişilerdir onlar ki mahrem yerlerini korurlar. Ancak eşleri ve malları olan cariyeleri müstesna ve bunda da hiç kınanmaz onlar. Bunun ötesinde bir şey isteyenlerse, onlardır haddi aşanlar.” (Müminin süresi 5-6-7. Ayetler)

                            Çoğu müfessirler, “BUNUN ÖTESİNDE BİR ŞEY İSTEYENLERSE, ONLARDIR HADDİ AŞANLAR.” Ayetinde ki “Haddi aşanlar”a, İstimna yâpanların da girdiğini, ve dolayısıyla istimna yapanlarında haddi aşmış (HARAM İŞLEMİŞ) olduklarını söylemişlerdir. Bu müfessirlerin kimler olduğunu öğrenmek isteyenlerin örnek olarak, Kurtubî’nin XII / 105-106.ncı ve İbni Kesîr’in V / 458.inci sayfalarına bakabilirler.

                            Yorum


                              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                              bize göre değil,size görede Halife Ömer yasaklamış,buraya mutanın Resulullah ve Halife ebubekir döneminde helal olduğunu ispatlayacak onlarca delil yazarım.Ama konuyu özetlemesi açısından bir tane yeterli.

                              Sahih-i Müslim c. 1, s. 535’de Mut’a nikahı babında şöyle yer almıştır:

                              Hasan Halvai,Abdurrezzak’tan, o da İbn-i Cureyh’den, o da Ata’dan şöyle rivayetediyor: “Abdullah Ensari umre için Mekke’ye geldi. Onun evine gittim.İnsanlar ondan bazı mesele ve olayları soruyorlardı. Söz mut’a’yagelince şöyle dedi: “Evet biz de, hem Resulullah (s.a.a), hem Ebu Bekir ve hem de Ömer zamanında Mut’a yapıyorduk.”Ama sonra Ömer bunu yasakladı

                              Halife Ömer tamamen kendi reyi ve içtihatı ile helal olan bir hükmü yasaklamıştır.

                              Ehli sünnet mezheplerinin delilleri Kur'an ve sünnettir.

                              1.Kur'andaki nikah, boşanma; iddet ve miras hakkındaki hükümler bu tür evlilikle ilgili değildir. Dolayısıyla bu evlenme şekli diğer evlenme şekilleri gibi batıldır. Şiiler muta nikahına Nisa suresinin 24.ayetini delil getiriyorlar. Ayet şöyle:"Onlardan hangisiyle evlenip temas etseniz ücretlerini (mehirlerini) takdir edildiği şekilde veriniz."(9) Büyük müfessir İbn-i Cerir-i Taberi bu ayeti tefsir ederken diyor ki, ayetin manası "Onlardan hangisi ile evlenirseniz mehrini veriniz demektir. Çünkü muta peygamberimizin sünnetiyle ebediyen yasaklanmıştır. İbn-i Veki babasından oda dedesi Sebreden rivayet ediyor:
                              Rasullullah "Bu kadınlardan faydalanın buyurmuştur."Bu faydalanma ifadesi Rasullullah zamanında evlenmek manasına geliyordu.(10) Dolayısıyla ayet-i celile de geçen bu "İstemta'tum" yani faydalanma, evlenme manasına "ucur" yani ücret kelimesi ise mehir anlamına gelir: (11)
                              2.Hadis-i şerifler bu şekil nikahın haram kılındığını açıkça belirtmişlerdir. (12) Muhammed bin Hanefiyye Hz.Ali'den rivayet ediyor; Hayber günü Rasullullah’ın tellalı şöyle bağırdı:" Dikkat edin ALLAH ve Rasulu sizi muvakkat nikahtan menediyorlar." (13)
                              Hadislerin çoğu Hz.Ali'den rivayet olunduğu halde Hz.bağlılık iddiasında bulunan şia ve rafızilerin bu nikahı yürürlükte tutması ilim ve akılla bağdaştırılacak şey değildir ..9) Nisa Suresi:24 (96) Tefsir-i Taberi:5130 (10) Tefsir-i Taberi:5/30
                              (11) Tefsir-i Taberi:5/30
                              (12) Buharı:6/129 Muslim:41132 (99) EI-Mebsut 5/153
                              (13) El-Mebsut 5/153


                              Yorum


                                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                                [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg14312#msg14312 date=1238871893]
                                unutmayın ki dört eşlilik Kuranda geçer ama muta ne Kuranda geçer nede hadislerde !!
                                ve bunun için benim Kuran ve hadisle yasaklanan muta nikahını çok evliliğe tercih edebilme gibi bir lüksümde maalesefki yok...[/quote]

                                Bismillahirrahmanirrahim

                                Mutanın ne kuranda ne de Hadisde geçmediğini söylüyor Ama Kurandaki bir ayetle nesh edildiğini söyleyebiliyorsunuz. Madem Kuranda ve hadisde yok ise, Kuranda ve Hadisde ki yasak durduk yerde nerden çıktı?

                                Sizi bilgi kirliliği içinde çelişkili halde görüyorum. Muta sizin tefsirlerinize göre Kuranda geçmiştir. Hadis Kitaplarınızda, Buhari ve Msülimde Hadislerde geçmiştir, Muta ile evlat sahibi olan Sahabe babalar mevcuttur. Ve bunuda kaynaklarınız beyan etmiştir.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X