Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

    [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9217#msg9217 date=1236190810]
    adem_toprak muta nikahi hakkinda ne düsünüyor merak ettim ?
    [/quote]

    Yorum


      #47
      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

      seyyah kardesim;
      muta gelip gecici birsey olmasina ragmen bir insanin esinin bu hususta razi olmayacagini ileri sürerek bir cevazi mantik disi ilan ediyorsun!
      peki benim esim yarin bir tane daha evlenmek istiyorum diye tuttursa ben buna gönülden razi olurmuyum?
      hadi oldum diyelim, sonuna kadar insani zaaflarima yenilmeden hak ile muamelede bulunabilirmiyim?
      veya ben bu durumu hicbir özür olmaksizin kabullenmek durumundada degilim!
      cok olmadi gider bosanirim

      fakat ben eger bir mümine isem, esimde keyfi isler pesinde kosmayan bir mümin ise, ve icinde bulundugumuz durum itibariyle esim ruhen cöküntü yasayacaksa, bizzat ben esime bunu teklif ederim!!!

      hic kimse hic kimsenin tekelinde degildir
      ve hic kimse bir özr'den dolayi madur edilemez!
      bir tarafin özrü esine cevap verememekse
      bir diger tarafinda özrü "cevap aramaktir"
      kadin hakki erkek hakki davasi degilki bu
      hayatin binbir türlü yüzü karsisinda acik bir kapi yalnizca

      ayrica degerli kardesim
      bu isi "siz" "biz" "kadinlarimiz" "erkeklerimiz" "rizamiiz" vs. meselesi cercevesinde degerlendirme hususu sizin icin biraz gec kalinmis bir husustur....zira siz iman etmis bir kimse olarak Allahin haramini helalini kisisel rizalar dahilinde sorgulayamayacaginiz gibi, cevazlarinida sorgulayamazsiniz!!!

      muta
      1- kuranda bir beyandir
      2- Allahin bir cevazidir
      3- resulullah döneminde, bizzat onun izni dahilinde yapilmistir
      4- ilk halife döneminde yapilmistir
      5- ikinci halife ömer b. hattab zaminindada bir müddet yapilmis, daha sonra ömer b. hattab, bizzat "resulullah döneminde yapilirdi, kurandada var, fakat ben yasakliyorum" diyerek yasaklamistir
      6- ehlisünnetin dört mezhebi de muta yapana recm hükmü koyamamislardir, zira bu konuyu hadislerden dolayi kesinlik arz eder bulamamislardir...yani bunun hükmü zina olamamistir!

      bu ölcüleri gözönünde bulundurarak sorgulamanizi "bize" indirgemeden yaparsaniz daha hayirli olur, en azindan sizin icin...


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #48
        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

        gülistan_2 kardeşim;
        Burada anlaşamadığımız en önemli nokta; kaynaklardır!
        Sizin sahih kabul ettiğiiz, ama bizlerin kabul etmediği .
        Bakınız:

        Said bin Cübeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "İbn Abbas bir gün bir hutbe okudu, dedi ki: Mut'a nikâhı leş, kan ve domuz eti gibidir. (bk. al-Fıkh ala'l-Mezâhib al-arba'a VI. 90-93)
        - Bazı sahabilerin daha sonra bu nikahın yasaklandığını öğrenince eski fikrinden vazgeçtiği bilinmektedir. Bunlardan biri de İbn Abbas olduğuna dair rivayetler vardır.
        - Mut’a nikahının neshedildiğine dair bir çok rivayet vardır. Buharî ve Müslim’in Hz. Ali’den yaptığı rivayet göre, “Peygamberimiz(a.s.m) Hayber’de ehlî eşeklerin etini ve mut’â nikahını yasakladı”(Neylu’l-Evtar, 6/546). Bu neshin Mekke fethinde, Veda haccında yasaklandığına dair rivayetler de vardır
        - İbn Münzir’in belirttiği gibi, İlk zamanlarda mut’a nikahının caiz olduğunu gösteren alimler olmakla beraber, daha sonra bu nikahın haram olduğu hususunda –Şialar hariç- İslam alimleri arasında icma hasıl olmuştur(Neylu’l-Evtar, 6/548; Geniş bilgi için bk.İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,9/166-174; Prof. Dr. İbrahim Canan’ın Kütüb-i Site, 15/541- 581.

        Mut`a evliliği anlamında kullanılır. Bu anlamda mut`a; evlenme engeli bulunmayan bir kadınla, belli bir süre içinde ve belli bir mal karşılığında, "senin cinsî yönlerinden şu kadar süre ve şu kadar bedel ile yararlanayım" diyerek icap ve kabulde bulunmaktır.

        İslâm`ın ilk devirlerinde zaruret gereği izin verilmiş olan bu evlilik şekli, sonradan neshedilerek ebedî olarak yasaklanmış ve belli bir süreyi kapsayan nikâh akitleri batıl kılınmıştır. Çünkü bu çeşit bir nikâh akdiyle, evlilikten beklenen amaçlar elde edilemez (Muhammed Ali es-Sâbûnî, Tefsîru Âyâti`l-Ahkâm, I, 457).
        Mut`a nikâhı anlamında bir de "geçici (muvakkat) nikâh vardır. Bu da bâtıl bir nikâhtır. Aralarındaki ayrılık hemen hemen lâfız farkından öteye gitmez. Meselâ; geçici nikâhta, süreyle birlikte, evlilik ifade eden nikâh ve tezvic sözleri; mut`ada ise; temettu, veya istimta`, yani "kadının cinsel yönlerinden yararlanma" anlamı ifade eden sözler kullanılır. Diğer yandan mut`a nikâhında, şahit ve süre sınırlaması şart değildir. Geçici nikâhta ise bunlar şarttır (İbn Âbidin, Reddü`l-Muhtâr, İstanbul 1984, III, 51, vd).

        Daha uzun alıntılar yapmaya gerek yok.
        Bu kısa aktarımlar olayı özetliyor.

        Buyrun siz eşinize Muta konusunda izin verin !

        hayat akşamlıdır...

        Yorum


          #49
          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

          Buraya verilen linki okudum ama aradigim cevabi bulamadim.
          Peygamber zamaninda neden muta yapilmis ?
          Muta nikahi sadece erkeklere verilmis bir izinmi ?
          Ömer zamaninda yasaklandi ise Ali zamaninda neden tekrar izin verilmedi ?
          Allah Bize Yeter!
          O Ne Güzel Vekildir...

          Yorum


            #50
            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili ..

            [quote author=Seyyah link=topic=1684.msg9242#msg9242 date=1236197748]
            [quote author=meysem-i temmar link=topic=1684.msg9193#msg9193 date=1236185553]
            [quote author=Seyyah link=topic=1684.msg9095#msg9095 date=1236116111]
            Lakin şöyle bir soru sormak istiyorum. Lütfen bunu farklı yönlere çekmeyip soruma olduğu gibi cevap vermenizi isiyorum.
            Siz yurtdışına gitseniz, ya da başka bir ile Muta yapmanız gerekse, bunuda eşiniz bilse sizi tebrikmi eder dinin bir emrini yerine getirdiğiniz için, yoksa zorunamı gider.
            Düz bir soru ?
            [/quote]

            Düz bir soru ama düz cevabı için bir takım hazırlık cümlelerine ihtiyaç vardır.

            Sen şimdi (evli misin birmiyorum ve evli olduğunu farzederek önermelerimi yapıyorum) ikinci, üçüncü ve dördüncü evlilik yapmak istediğinde evindeki hanımın seni tebrik mi edecek yoksa kıskanıp dünyayı sana dar mı edecek? Yeni Anadolu kültüründe (bu kültür İslam şeriatına uymamakla beraber) yapacağın ikinci, üçüncü ve dördüncü evlilikler kabul edilebilir şey değildir. Ancak Arap kültüründe eskiden böyle bir sorun yoktu ve yeni yeni, modern dünyanın bir illeti olarak onların kültürünü etkilemeye başladı. Böyle bir durumda bile şahsım bizzat, hanımların kocalarının ikinci evliliğini yapması için görücüye gittiklerini gördüm. Rasulullah zamanında böyle bir problem yoktu. İslam kültürü değiştiği için sen böyle bir şey yazabiliyorsun. Rasulullah zamanında yaşasaydık, o zaman hanımların böyle itirazlar yapmadıklarını görecektik. Bu sözlerimden gerekli cevabı çıkarabileceğine inanıyorum.
            [/quote]


            [quote author=meysem-i temmar link=topic=1684.msg9195#msg9195 date=1236186292]
            [quote author=Seyyah link=topic=1684.msg9098#msg9098 date=1236116605]
            Nerde kaldı imtihanın sırrı!
            Hem evlisin, hem başka ilde başka bir kadınla muta yapacaksın, sonra nefis teskşyesi diyeceksin.!
            Nerde kaldı imthanın sırrı?
            Nefsine hakim olamıyorsan muta yap!!! Ne kadar basit .
            [/quote]

            Herkesin irade durumu bir midir? Bazılarımız nefsine yenik düşemez mi? Herkes dört dörtlük müslüman mı? Allah ve Rasulü'nün verdiği bu cevaz nefsine yenik düşebilecek kimseler içindir. Farz değildir, vacip değildir. Sadece bir cevazdır. Zor durumlarda nasıl domuz eti mübah oluyorsa, bu da o hükümdedir. Yoksa, açlıktan ölmek üzere olan birisine de mi, "nefsine hakim ol, nefsini tezkiye et" diyeceksin?

            [quote author=Seyyah link=topic=1684.msg9098#msg9098 date=1236116605]
            Efendimiz böyle bir şeyi sonradan yasakladığı açıkça belli iken, bu iftirayı O'na nasıl atarsınız!
            Kendi yapmadığınız, yapmaktan hicap duyduğunuz şeyi bir dinin bir ruhsatı nasıl görürsünüz. kalbinizin yapmak istemediğini emirdir diye nasıl dersiniz.[/quote]

            Çok iyi biliyorsun ki Ehlisünnet kaynaklarında mutanın cevazı hakkında gelen rivayetler, mutanın yasaklanması hakkında gelen rivayetlerden hem daha fazladır, hem daha sağlamdır ve hem de tarihe ve fıtrata daha uygundur. Gerekli kaynaklar önceki mesajlarda verilmiş. Yapılması gereken adece insaflıca okumak ve insaflıca bir hükme varmaktır.

            Muta hakkında gelen onca rivayetler sizin kaynaklarınızda var. Yasaklanışına dair olanları kabul etmek ve cevazına dair olanları kabul etmemek sizin kendi içinizdeki çelişkidir. Hepsi sizin kaynağınız. İşinize geleni alın, işinize geleni almayın. O ne ala.
            [/quote]

            Sizler hala genel konuşmaya devam ediyorsunuz.
            Ben sizlere düz bir soru sordum, ama siz cevap yerine karşı soru yöneltmişsiniz!

            Benim düz soruma açıkça cevap verebilecek var mı?
            Siz muta yapmak istermisiniz?
            ve hanımınız bu tutum karşısında size ne der?
            Madem bu bir ruhsat!!! yani ruhsat dine aykırı olmayan demektir ve aklın kabul ettiği demektir.
            Hiçbir hanımın kabul edemeyeceği şey nasıl ruhsat olabilir?
            Buna lütfen yine genel değil, bu sorularım ışığında cevap verebilir misiniz?

            [/quote]

            kardeş şimdi sen muta konusunu yüzeysel okuduğun için sen zannediyorsun ki erkeğin şehvet duyguları kabardığı her zaman bu nikahı yapabilir.genel düşünce bu ehlisünnet arasında.ama işin aslı öyle değil..her aklına esen istediği zaman istediği şartta bu nikahı yapamaz..şartların o kişi adına uygun olması gerekir..muta yapan bayanın rızası dahilinde olur sonra o bayanın maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılaması gerekir..karşılıklı anlaşma ile olan bir nikahtır..karşılıklı derken aklına bir şey gelmesin sakın..insanlar hayat kadınları ilede anlaşarak ilişki kurabiliyorlar sakın bununla karıştırmayın.bir başka karşııklı anlaşma için bir örnek vermek istiyorum burdaki bacılarda kusura bakmasınlar özür diliyorum konunun açıkca anlaşılması için bunu yazıyorum..herkesinde bildiği gibi günümüzde kocasını ve karısını aldatan binlerce evli bayan ve erkek var ve bunu zorla değil kendi istek ve arzuları doğrultusunda yapıyorlar..evli erkek ve evli bayanın zorla birlikte olması mümkünmü sizce..yok demekki karşılıklı istekler dahilinde olan şeyler..ve islam bu tür ilişkiye kesinlikle müsade etmiyor ve affetmiyor...evli erkek ve evli bayanın ilişkisine ikisininde cehennemlik olduğunu vurgulayarak bizi uyarıyor..yani mta nkahı yapacak kişi yada bayanın şartlarının uygun olması gerekiyor..nedir o şartlar bir iki tanesini yazalım..mesela uzun yola giden bir erkek anlaşabileceği biri ile yapabilir..yada eşi hastadır kendisine yaklaşmama gibi durumlar söz konusudur..bu ve benzeri şartlarda bu nikahı usulüne uygun olarak yapmak caizdir..erkek eşinin kırılmasında korktuğu için eşine söylemeyebilir bu durumu bunda abes birşey yok..ikincisi islam aleminde her yerde imam nikahı diye bir şey var..bir erkek ikinci üçüncü hanımı alabiliyor..peki bu nasıl oluyor söylermisin..ikinci üçüncü hanımı alırken resmi olarak hiçbir dayanağı yok bayanın kanuni hakkı yok hak talep etme lüksü yok..sadece resmi nikahı olanın hakları var sizde biliyorsunuz.şimdi imam nikahı ile bir erkek evlenince bir şey olmuyorda bu nikahın adı muta oluncamı iş değişiyor..imam nikahı ile evlendiğinde bir kişi hoca nasıl bir dua okuyor geçerli oluyorda muta nikahında geçerli olmuyor açıklarmısınız..ehlisünnet alimi olan ve türkiyede diyanet işleri başkanlığı yapmış olan Süleyman Ateşe sorulan soruyu ve cevabını buraya yazmak istiyorum..

            Müt’a nikâhı hakkında
            SORU: Şiiler müt’ayı helal, Sünniler ise haram sayar. Harama helal ya da helale haram demek doğru mu?

            CEVAP: Kur’ân’da da “Yararlandığınız kadınların ücretlerini veriniz” ayeti vardır. Bu ayeti nesheden bir ayet yoktur. Hz. Peygamber’in, Mekke’nin fethinde müt’a nikâhını yasakladığı hakkında rivayetler vardır ama kanaatime göre bu rivayet, Peygamber’den sonra gelen otoritenin etkisiyle üretilmiştir. Çünkü hem Cabir ibn Abdullah hem de Abdullah ibn Absbas, Hz. Ömer’in müt’ayı yasaklamasını kabul etmemişler, “Ömer yasaklamasaydı bu millet zina etmeyecekti” demişlerdir. Hz. Ömer, bunun toplumun aleyhinde olduğunu düşünerek uygulanmasını yasaklamıştır. Sünni mezheplere göre müt’a yasak olmakla beraber müt’a yapana, zina cezası uygulanmaz. Çünkü bunun zina olup olmadığında kuşku vardır.


            İKİNCİ BİR SORU CEVAP..

            Müta’yı yasaklayan zorlayıcı nedenler
            Değerli hocam, yazınızdan, Kuran âyetinin, müta’ya onay verdiğini ama Hz. Peygamberimiz ve Hz. Ömer gerekli ve zorlayıcı etmenlerin ortadan kalkmasıyla ve istismar edilmesiyle müta’yı yasakladığını anladım. Peki hocam nedir bu zorlayıcı nedenler?

            CEVAP: Zorunlu haller, insanın normal olarak evlenmesinin güç olduğu durumlar. Yolculuk, savaş, seyahatler gibi. Bu durumlarda kadın erkeğin karşılıklı anlaşmasıyla müt’a yapılabilir. Ama bu süre içinde kadının, başka bir erkekle ilişki kurmaması, süre bitince de 1,5 ay kadar bekledikten sonra ancak başka bir müt’a veya evlilik yapabileceğidir.

            Bu uygulama Şîîler arasında geçerlidir, Sünnî ekoller kabul etmiyorlar. Bunun sebebi de Hz. Ömer’in yasaklamasıdır. Ama siz anlaştığınız kadınla nikâh kıyarken herhangi bir süre zikretmeden dini nikâh kıyılabilir, sonra karşılıklı anlaşma ile ayrılmak da mümkündür. Fakat genel uygulaması din kurallarına uymaz. Bu mesele sizinle Allah arasında bir şeydir. İnsanlara karşı değil, Allah’a karşı sorumlusunuz. Ancak kimsenin hak ve hukukuna ve kimsenin namusuna tecavüz etmemeğe özen göstermeniz gerekir.


            Şimdi güzel kardeşim ehlisünnet olan ve diyanet işleri başkanlığı yapmış olan süleyman ateşin cevabı açık ve net..bu cevabı neye dayanarak söylüyor kurana dayanarak.bizim içinde ölçü kurandır ve peygamberdi sizde bizim için kuran ve peygamber ölçüdür derseniz yalan konuşuyorsunuz derim çünkü..MAVİ renk ile dikkat çekmek istediğpim konu ise şu..hz Resulullah ve birinci halife zamanında var olan ve yasaklanmayan bir uygulamayı ikinci halife yasaklamıştır..asıl tartışılması konuşulması gereken konu şudur..(Gerçi ortada kuran ve peygamber varken tartışmaya gerek yok ama iş buraya gelmişken yazmakta fayda var.)

            ASIL KONU ŞU..

            KURANI KERİMİN nisa suresi 24.ayeti nesheden bir ayet getirin..(Getiremezsiniz)

            ALLAH ve RESULÜNÜN yasaklamadığı bir konuyu ikinci halife Ömer nasıl yasaklar..buna yetkisi nedir buna hakkı varmı..ömer doğru yapmış derseniz başta ALLAH sonra HZ RESULULLAH sonrada birinci halife Ebubekiri hata yapmakla suçlayacaksınız..aslı konuşulması gereken konu budur.haşa ALLAH VE RESULÜ YANLIŞ YAPMIŞ ÖMERMİ DÜZELTMİŞTİR..DOĞRUSUNU SİZCE ÖMERMİ YAPTI.??.Çünkü bu nikahı yasaklayanın Ömer olduğunu bütün islam tarihçileri ehlisünneti ile şiası ile yazıyor..bu yazdıklarım sizi tatmin etmesi ise onlarıda kaynağı ile delili ile yazarım..
            ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

            Yorum


              #51
              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

              [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9296#msg9296 date=1236249834]
              Buraya verilen linki okudum ama aradigim cevabi bulamadim.
              Peygamber zamaninda neden muta yapilmis ?
              Muta nikahi sadece erkeklere verilmis bir izinmi ?
              Ömer zamaninda yasaklandi ise Ali zamaninda neden tekrar izin verilmedi ?

              [/quote]

              Kardeş sana kısa ve öz yazayım bu hz Ali zamanında neden tekrar izin verilmedi soruna..

              hz Ali halkın icması ile halife olduktan sonra müsade edilmediki hak adalet nasıl olur yönetcii nasıl olur kuralla nasıl uygulanır hükümler nasıl icra edilir..nasıl müsade edilmedi diyecek olursan kısaca hz Ali nin hayatını okursan görürsün halife olduktan sonra hayatı iç savaşlarla geçti.rahat bırakmadılarki..başta cemel savaşı ondan sonra nehrivan daha sonra sıffın savaşı ve o savaşta mızrakların ucuna kuran yapraklarını takarak aralarında kuranın şahit olmasını istediler ve neticede amr bin as ın hilesi ile hakem faciası sayesinde muaviye el haviye denilen melun halife oldu..hakemi kendileri seçen bir takım kabileler hz Ali yi dinden çıkmakla suçladılar.harici oldular onlarda hz Aliyi rahat bırakmadılar..yani adaletin kılıcının çalışmasına müsade etmediler..halife olduktan sonra talha ve zübeyr birer valilik beklerken istediklerini alamayınca yanlarına hz Ayeşeyide alarak cemel savaşını meydana getirdiler..işin kısası bu kardeş..böyle düşünmekle haklısın ama oku bak hz Alinin hayatını halife olduktan sonraki hayatını özellikle göreceksinki huzurlu bir günü olmadı..ya savaşlarla oyaladılar yada valilerini zehirletip şehit ettiler..inşallah tatmin olmuşsundur..olmadıysan dediğim gibi halife olduktan sonraki hayatını oku hz Alinin..selametle
              ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

              Yorum


                #52
                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                kardesim sizin kabul ettiginizi biz kabul etmemisiz, bizim kabul ettigimiz siz kabul etmemissiniz...aslolan nokta bu degil...aslolan ve bize lazim olan bizzat resulullahin bu hükmün neshi hakkinda sahih hadisleri olmasi gerektigidir...sayet böyle bir rivayet mevcut olsa idi, birakin siayi (madem yanlislar), ehlisünnet alimleri buna cekinmeksizin zina hükmü koymalari gerekirdi...oysa önceki sayfalari incelerseniz, dört mezheb imaminin bu nikah hususunda böyle bir hükme varamadigini, daha dogrusu böyle bir hükme varmaktan ihtiyat geregi uzak durduklarini göreceksiniz...bunun nedeni nedir? demekki ehlisünnete görede bunun nesh edildigine dair yeterli kanit veya gecerli kanit yok!!! bu durumda sizin bizi bu sekilde yargilamaniz bir yana, bu konuda bu kadar kesin sorgulamalara girismeniz dikkat ister...


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #53
                  Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                  Erkekler, muta nikahindan ayrilmis kadinlarla normal nikahlaniyormu ? sadece evlilermi muta yapiyor ? ve neden eslerine bildirmek zorunda degiller ? eslerini aldatmis olmuyorlarmi o zaman ?
                  Allah Bize Yeter!
                  O Ne Güzel Vekildir...

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                    [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9217#msg9217 date=1236190810]
                    adem_toprak muta nikahi hakkinda ne düsünüyor merak ettim ?
                    [/quote]

                    [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg9243#msg9243 date=1236201281]
                    [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9217#msg9217 date=1236190810]
                    adem_toprak muta nikahi hakkinda ne düsünüyor merak ettim ?
                    [/quote]
                    [/quote]

                    Değerli arkadaşlar,
                    Takdir edersiniz ki Mut'a nikahı hakkında söylenilebilecek yeni bir şey yok..
                    bilgiler ve tartışmalar ortada..
                    Ehli sünnetin görüşü ve Şia müslümanların görüşleri bilindiği üzere...
                    Bu konudaki görüşlere kısaca bakacak olursak...


                    Hanefi fakihi Serahsi mut’a nikahının Rasulullah tarafından sadece üç gün serbest bırakıldığını ve sonra
                    yasaklandığını iddia eder. Savaş esnasında sahabenin hanımlarından uzak kalmasından dolayı peygamberimiz
                    kendilerine bu konuda izin vermiş, bu serbesti üç gün sonra kaldırılmıştır. Imam Serahsi bu nedenle hanefi
                    fakihlerin mut’a nikahını batıl olarak nitelediğini belirtir.(1)

                    Imam Şafii belli bir sürede sınırlandırılan bütün nikah akitlerinin mut’a sınıfına dahil olduğunu ve geçersiz
                    olduğunu belirtir. Şafii hulleyi de mut’a bağlamında değerlendirir.(2) Her iki fakih de mut’anın yasaklandığına
                    dair hadisleri delil olarak zikreder.

                    Ancak bu konuda Imam Serahsi mut’a konusunda Ibn Abbas’ın ve Imam Malik’in kendileri gibi düşünmediğini ve
                    bu akdi caiz gördüklerini belirtikten sonra Imam Malik’in delillerini çürütmeye çalışır. O’nun dayandığı
                    “Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların ücretlerini kendilerine verin” ayetinin meşhur hadislerle neshedildiğini
                    iddia eder. Daha sonra bu ayetin farklı anlaşılması gerektiğini ve burada kendilerinden nimetlendiğiz kadınlar
                    ifadesiyle hanımların kasdedildiğini belirtir. Ancak önemli Maliki kaynaklarında Imam Malik’in mut’a nikahını
                    geçersiz kabul ettiği nakledilmektedir. (3)
                    Bu açıdan Ehli sünnet ekolünün tamamının mut’a nikahını caiz görmediğini söylememiz mümkündür.

                    Mut’a nikahının ne zaman yasaklandığı konusunda kaynaklarda farklı rivayetlere rastlamaktayız.
                    Hz. Ali’den nakledilen “Rasulullah’ın görevlendirdiği münadi Hayber günü şu duyuruyu yaptı: Dikkat ediniz
                    Allah ve Rasulü mut’ayı size yasaklamıştır.” (4) Ibn Şübrüme’den gelen bir rivayete göre ise mut’a nikahının
                    Mekke’nin fethi esnasında üç gün helal kılındığını ve daha sonra yasaklandığı belirtilmektedir.
                    Imam Serahsi bu rivayetlerden hareketle mut’anın hiçbir zaman mutlak anlamda helal kılınmadığını bu
                    konuda ancak süreli ve geçici serbestlik söz konusu olduğunu belirtir ve dolayısıyla neshedici bir delile
                    gerek olmadığını belirtir. Ibn-i Mes’ud ise mut’anın talak, iddet ve miras ayetleriyle neshedildiğini söylediği
                    nakledilir. Hz. Aişeye mut’a konusu sorul-duğunda: “Benimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır, demiş ve
                    şu ayeti okumuştur. “Onlar uzuvlarını korurlar. Eşleri yahut sağ ellerinin sahip olduğu müstesna. Bu durumda
                    onlar kınanmış değildir. Kim bundan ötesini isterse işte onlar sınırı aşanlardır.(5)
                    Mut’a sözleşmesi yapılan kadının zevce statüsünde olmadığı açıktır. Çünkü miras, talak, zıhar gibi zevceye ait
                    hükümlerin hiçbiri mut’a da geçerli değildir. Ayrıca Ibn Abbas’ın vefatından önce görüşünden döndüğü nakledilmiş
                    ve dolayısıyla mut’anın sahabenin ittifakıyla neshi sahih olmuştur.

                    Şii fakihler ise mut’anın Rasulullah döneminde mubah olduğunu iddia ederler. Hz. Ebu Bekr döneminde de bu
                    serbesti devam etmiş, ancak Ömer döneminin ikinci yarısında Halife mut’a nikahını yasaklamıştır.
                    Dolayısıyla mut’a yasağı Halife Ömer tarafından başlatılmış peygamberin sünnetine muhalif bir uygulamadır. ( 6 )

                    Şii fakihler bu görüşlerini ehli sünnet kaynaklarında da rivayet edilen hadislere dayandırmaktadır.
                    Sahih-i Müslim’de Cabir b. Addillah’tan nakledilen bir hadiste şöyle deniliyor: “Hz. Peygamber ve
                    Ebu Bekir dönemlerinde bir avuç hurma veya un karşılığında mut’a evliliği yapıyorduk. Ta ki Ömer
                    bunu Amr b. Hureys hakkında yasaklayıncaya kadar.”(7)

                    Ancak aynı kaynakta Ibn Sebre’den nakledilen diğer bir hadiste Mekke’nin fethi esnasında
                    peygamberimizin mut’a nikahını kesin olarak yasakladığı belirtilmektedir:
                    “Ey insanlar sizin kadınlardan mut’a nikahı ile yararlanmanıza izin vermiştim. Allah kıyamet gününe
                    kadar bunu haram kılmıştır. Her kimin yanında böyle bir kadın varsa onu bıraksın ve onlara verdiğiniz
                    şeylerden hiç bir kısmınıda geri almayın.”(8 )

                    Bu rivayetlerden anlaşılacağı üzere mut’a nikahının yasaklanış tarihi üzerinde islam alimleri arasında tam
                    bir görüş birliği yoktur. Sünni alimler yasağın peygamber dönemine ait olduğunu kabul etmekle beraber,
                    yasaklamanın Hayber’in fethi ya da Mekke’nin fethinde, hatta bazı rivayetlerde veda haccında gerçekleştiği
                    şeklinde farklı tarihler ileri sürmektedirler. Bu durumda peygamberimizin ihtiyaca binaen süreli olarak bir kaç
                    kez mut’aya izin verdiği akla gelebilmektedir.


                    Ehli Sünnetin ve Şianın görüşü ortada... ve ben bu konuda Ehli Sünnetin görüşünün doğru olduğuna inanıyor,
                    Peygamber efendimizin Mut'a ya geçici bir süre yani savaş esnasında sahabenin hanımlarından uzak kalmasından
                    dolayı kendilerine bu konuda izin verdiğini ve sonra yasakladığı görüşünü benimsiyorum...



                    --------------------------------
                    (1)es-Serahsi, el-umm, III, 184

                    (2)eş-Şafii, el-umm, III, 184

                    (3)Sehnun, el-mudevvere III. 159

                    (4)es-serahsi, el-mebsut, 5. 152

                    (5)Muminun 23; 5-7

                    (6)Allame musa el-Musevi, e’ş-Şia ve’t-Tashih. 1978(basıldığı yer belirtilmemiş) s. 108

                    (7)Müslim, Nikah, 16

                    (8)Müslim, Nikah, 21, 22, 23

                    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                      [quote author=adem_toprak link=topic=1684.msg9311#msg9311 date=1236259938]
                      [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9217#msg9217 date=1236190810]
                      adem_toprak muta nikahi hakkinda ne düsünüyor merak ettim ?
                      [/quote]

                      [quote author=nuru dilara link=topic=1684.msg9243#msg9243 date=1236201281]
                      [quote author=HiLaLNuR link=topic=1684.msg9217#msg9217 date=1236190810]
                      adem_toprak muta nikahi hakkinda ne düsünüyor merak ettim ?
                      [/quote]
                      [/quote]

                      Değerli arkadaşlar,
                      Takdir edersiniz ki Mut'a nikahı hakkında söylenilebilecek yeni bir şey yok..
                      bilgiler ve tartışmalar ortada..
                      Ehli sünnetin görüşü ve Şia müslümanların görüşleri bilindiği üzere...
                      Bu konudaki görüşlere kısaca bakacak olursak...


                      Hanefi fakihi Serahsi mut’a nikahının Rasulullah tarafından sadece üç gün serbest bırakıldığını ve sonra
                      yasaklandığını iddia eder. Savaş esnasında sahabenin hanımlarından uzak kalmasından dolayı peygamberimiz
                      kendilerine bu konuda izin vermiş, bu serbesti üç gün sonra kaldırılmıştır. Imam Serahsi bu nedenle hanefi
                      fakihlerin mut’a nikahını batıl olarak nitelediğini belirtir.(1)

                      Imam Şafii belli bir sürede sınırlandırılan bütün nikah akitlerinin mut’a sınıfına dahil olduğunu ve geçersiz
                      olduğunu belirtir. Şafii hulleyi de mut’a bağlamında değerlendirir.(2) Her iki fakih de mut’anın yasaklandığına
                      dair hadisleri delil olarak zikreder.

                      Ancak bu konuda Imam Serahsi mut’a konusunda Ibn Abbas’ın ve Imam Malik’in kendileri gibi düşünmediğini ve
                      bu akdi caiz gördüklerini belirtikten sonra Imam Malik’in delillerini çürütmeye çalışır. O’nun dayandığı
                      “Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların ücretlerini kendilerine verin” ayetinin meşhur hadislerle neshedildiğini
                      iddia eder. Daha sonra bu ayetin farklı anlaşılması gerektiğini ve burada kendilerinden nimetlendiğiz kadınlar
                      ifadesiyle hanımların kasdedildiğini belirtir. Ancak önemli Maliki kaynaklarında Imam Malik’in mut’a nikahını
                      geçersiz kabul ettiği nakledilmektedir. (3)
                      Bu açıdan Ehli sünnet ekolünün tamamının mut’a nikahını caiz görmediğini söylememiz mümkündür.

                      Mut’a nikahının ne zaman yasaklandığı konusunda kaynaklarda farklı rivayetlere rastlamaktayız.
                      Hz. Ali’den nakledilen “Rasulullah’ın görevlendirdiği münadi Hayber günü şu duyuruyu yaptı: Dikkat ediniz
                      Allah ve Rasulü mut’ayı size yasaklamıştır.” (4) Ibn Şübrüme’den gelen bir rivayete göre ise mut’a nikahının
                      Mekke’nin fethi esnasında üç gün helal kılındığını ve daha sonra yasaklandığı belirtilmektedir.
                      Imam Serahsi bu rivayetlerden hareketle mut’anın hiçbir zaman mutlak anlamda helal kılınmadığını bu
                      konuda ancak süreli ve geçici serbestlik söz konusu olduğunu belirtir ve dolayısıyla neshedici bir delile
                      gerek olmadığını belirtir. Ibn-i Mes’ud ise mut’anın talak, iddet ve miras ayetleriyle neshedildiğini söylediği
                      nakledilir. Hz. Aişeye mut’a konusu sorul-duğunda: “Benimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır, demiş ve
                      şu ayeti okumuştur. “Onlar uzuvlarını korurlar. Eşleri yahut sağ ellerinin sahip olduğu müstesna. Bu durumda
                      onlar kınanmış değildir. Kim bundan ötesini isterse işte onlar sınırı aşanlardır.(5)
                      Mut’a sözleşmesi yapılan kadının zevce statüsünde olmadığı açıktır. Çünkü miras, talak, zıhar gibi zevceye ait
                      hükümlerin hiçbiri mut’a da geçerli değildir. Ayrıca Ibn Abbas’ın vefatından önce görüşünden döndüğü nakledilmiş
                      ve dolayısıyla mut’anın sahabenin ittifakıyla neshi sahih olmuştur.

                      Şii fakihler ise mut’anın Rasulullah döneminde mubah olduğunu iddia ederler. Hz. Ebu Bekr döneminde de bu
                      serbesti devam etmiş, ancak Ömer döneminin ikinci yarısında Halife mut’a nikahını yasaklamıştır.
                      Dolayısıyla mut’a yasağı Halife Ömer tarafından başlatılmış peygamberin sünnetine muhalif bir uygulamadır. ( 6 )

                      Şii fakihler bu görüşlerini ehli sünnet kaynaklarında da rivayet edilen hadislere dayandırmaktadır.
                      Sahih-i Müslim’de Cabir b. Addillah’tan nakledilen bir hadiste şöyle deniliyor: “Hz. Peygamber ve
                      Ebu Bekir dönemlerinde bir avuç hurma veya un karşılığında mut’a evliliği yapıyorduk. Ta ki Ömer
                      bunu Amr b. Hureys hakkında yasaklayıncaya kadar.”(7)

                      Ancak aynı kaynakta Ibn Sebre’den nakledilen diğer bir hadiste Mekke’nin fethi esnasında
                      peygamberimizin mut’a nikahını kesin olarak yasakladığı belirtilmektedir:
                      “Ey insanlar sizin kadınlardan mut’a nikahı ile yararlanmanıza izin vermiştim. Allah kıyamet gününe
                      kadar bunu haram kılmıştır. Her kimin yanında böyle bir kadın varsa onu bıraksın ve onlara verdiğiniz
                      şeylerden hiç bir kısmınıda geri almayın.”(8 )

                      Bu rivayetlerden anlaşılacağı üzere mut’a nikahının yasaklanış tarihi üzerinde islam alimleri arasında tam
                      bir görüş birliği yoktur. Sünni alimler yasağın peygamber dönemine ait olduğunu kabul etmekle beraber,
                      yasaklamanın Hayber’in fethi ya da Mekke’nin fethinde, hatta bazı rivayetlerde veda haccında gerçekleştiği
                      şeklinde farklı tarihler ileri sürmektedirler. Bu durumda peygamberimizin ihtiyaca binaen süreli olarak bir kaç
                      kez mut’aya izin verdiği akla gelebilmektedir.


                      Ehli Sünnetin ve Şianın görüşü ortada... ve ben bu konuda Ehli Sünnetin görüşünün doğru olduğuna inanıyor,
                      Peygamber efendimizin Mut'a ya geçici bir süre yani savaş esnasında sahabenin hanımlarından uzak kalmasından
                      dolayı kendilerine bu konuda izin verdiğini ve sonra yasakladığı görüşünü benimsiyorum...



                      --------------------------------
                      (1)es-Serahsi, el-umm, III, 184

                      (2)eş-Şafii, el-umm, III, 184

                      (3)Sehnun, el-mudevvere III. 159

                      (4)es-serahsi, el-mebsut, 5. 152

                      (5)Muminun 23; 5-7

                      (6)Allame musa el-Musevi, e’ş-Şia ve’t-Tashih. 1978(basıldığı yer belirtilmemiş) s. 108

                      (7)Müslim, Nikah, 16

                      (8)Müslim, Nikah, 21, 22, 23


                      [/quote]

                      kardeş güzel yazmışsın ama bunu yazarken önce ALLAH a sonra hz Resulullaha hakaret ettiğinin farkındamısın bilmiyorum..nisa suresi 24.ayet açık ve net iken bu ayeti nesheden bir ayet numarası veremiyorsun..ALLAH başka hangi surede hangi ayeti önce indirmiş 3 4 gün sonrada onun hükmünü kaldırmıştır..varsa bildiğiniz böyle bir ayet yazın bizde bilelim..ALLAH ın neshetmediği bir ayeti ne peygamber kendi kafasından yasaklayabilir nede başka biri...Bu insanlar için inanlar için bir ruhsattır.daha öncede yazdım her nefsi kabaran ben muta yapacağım diyemez..bunun şartları olması lazım..muta yapacak şarta uygun olması gerekmektedir..açıkcası ben bugünekadar çevremde yapanı görmedim duymadım..ama dinde yeri olan bir uygulamadır ruhsattır..şartlarına uygun olan yapabilir..
                      ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                        [quote author=serdarcan link=topic=1684.msg9379#msg9379 date=1236269897]

                        kardeş güzel yazmışsın ama bunu yazarken önce ALLAH a sonra hz Resulullaha hakaret ettiğinin farkındamısın bilmiyorum....
                        [/quote]

                        serdarcan,
                        beni suçladığın durumdan Allaha sığınırım..ne kadar da sloğanik ifadeler kullanmışsın...
                        inşaallah aynı hassasiyeti kendin gösteriyorsundur..ve aynı hassasiyeti herekese karşı gösteriyorsundur...
                        2-3 yıldır Şia ve Sünnilerin sohbet ettiği yazıştığı forumlarda bulunuyorum ve bu tip ihtilaflar konusunda
                        görüş belirtmedim,hüküm vermedim ve bu işin alimlerin meselesi olması gerektiğini savundum hep..
                        ancak forumda mesajlarının alıntılarını yaptığım üyelerin mesajına cevap olması mukabilinde
                        "bu konuda fikrimi belirtmek istemiyorum "
                        demenin bir nezaketsizlik olduğunu düşünerek yine bu konudaki görüşünü benimsediğim Ehli Sünnetin olaya
                        bakış açısını ve Şia'nın bakış açılarını ortaya koydum..sizin beni

                        [quote author=serdarcan link=topic=1684.msg9379#msg9379 date=1236269897]

                        kardeş güzel yazmışsın ama bunu yazarken önce ALLAH a sonra hz Resulullaha hakaret ettiğinin farkındamısın bilmiyorum....
                        [/quote]

                        Allah ve resulüne (haşa) hakaret ettiğimi kastettiğiniz görüşün Ehli Sünnet alimlerinin konuyla ilgili görüşlerinden
                        hareketle orda serd ettim...ve konuyla ilgili tercihimin Ehli sünnetin görüşü olduğunu belirttim..bu benim tercihim...
                        ama(sayende) gördüm ki ne büyük bir....

                        neyse
                        aslında söylenecek çok söz var ama bu tür meseleleri sürekli gündemde tutarak fakihlerin konuşması gereken konularda
                        fakirlerin(kendim için söylüyorum) konuşmasının her anlamda faydadan çok zarar getireceğini düşünerek konuyu kendi adıma noktalıyorum..


                        Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                          kardeş sen o yazılanlara bende inanıyorum ehlisünnetin görüşü doğrudur diyorsan aynı hatayı sende yapıyorsun demektir..ben daha geniş bir açıklama yazayım ama sizden ricam sonuna kadar okuyun..ben defalarca okudum ve içeriğini bilmediğim hiçbir konuyu buraya eklemem..soru cevap şeklinde olduğu için lütfen biraz daha dikkatli okuyun
                          ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                            Mut’anın Helal Olduğuna Dair Deliller..

                            SORU....Mut’anın helal olduğu konusundaki deliliniz nedir? Hangi delille, Ömer’in Allah’ın sözü ve Peygamber (s.a.a)’in sünnetine aykırı amel ettiğini iddia ediyorsunuz?

                            CEVAP..Bunun delilleri çoktur. Evvela; Kur’ân Nisa suresi 24. ayette şöyle buyurmaktadır: “...Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin...”
                            Şüphesiz Kur’ân-ı Kerim’in hükümleri, onları nesh eden başka ayetler olmadıkça kıyamete kadar bakidir. Bu hususta nesh eden başka bir ayetler olmadığı için bu hüküm ebedi olarak geçerlidir.
                            SORU.. Bu ayetlerin daimi nikahla ilgili olmadığını nereden biliyorsunuz? Çünkü ayetin devamında kararlaştırılmış mehirlerinin verilmesini emretmektedir.
                            CEVAP:. Bu açıklama bir safsatadır. Zira kendi büyük alimlerinizden Taberi Tefsir-i Kebir c. 5’de ve imam Fahr-u Razi Mefatih’ul- Gayb c. 3’de ve diğerleri de bu ayeti kendi mut’a babında ele almışlardır. Kendi müfessir ve alimlerinizin de beyan etmiş olduğu gibi Nisa suresi İslâm’da evliliğin çeşitlerini beyan eden bir suredir.
                            Ama Allah-u Teala daimi nikah konusunda Nisa suresinin 3. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
                            “...Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile yetinin...”
                            Nisa suresinin 25. ayetinde cariyeler hakkında şöyle buyuruyor:
                            “İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları nikahlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin...”
                            Mut’a hakkında “Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.” ayeti nazil olmuştur. Eğer bu ayet daimi nikah hakkında nazil olmuş olsaydı, o zaman bir surede daimi nikah tekrarlanmış olurdu. Bu da kaideye aykırı bir şeydir. Mut’a hakkında nazil olduğundan dolayı, başlı başına bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
                            Ayrıca sadece Şiiler değil, tüm Müslümanlar saadet devrinde mut’anın yaygın ve meşru olduğunu kabul etmektedir. Büyük ashap da Peygamber (s.a.a) zamanında bununla amel etmiştir. Eğer bu ayet daimi nikah hakkındaysa, o zaman tüm Müslümanların inandığı mut’a ayeti hangisidir?
                            Buna binaen müfessirlerin de dediği gibi mut’a ayeti budur. Bu konuda bir neshedici ayet de nazil olmamıştır. Nitekim kendi muteber kitaplarınızda da bu kaydedilmiştir
                            ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                              Ehl-i Sünnet Kanalıyla Mut’anın Helal Olduğuna Dair Hadisler

                              Sahih-i Buhari’de ve Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde Ebu Reca’dan, o da İmran bin Hasin’den naklen şöyle nakledilmektedir: “Mut’a ayeti Allah’ın kitabında nazil oldu. Biz de Resulullah (s.a.a) vefat edinceye kadar bununla amel ettik. Resulullah (s.a.a) bunu nehy etmedi ve Kur’ân da haram kılmadı. Adamın biri kendi görüşünce istediğini söyledi.” Buhari de “Bu adam Ömer bin Hattab’tır” diyor.
                              Sahih-i Müslim c. 1, s. 535’de Mut’a nikahı babında şöyle yer almıştır: Hasan Halvai, Abdurrezzak’tan, o da İbn-i Cureyh’den, o da Ata’dan şöyle rivayet ediyor: “Abdullah Ensari umre için Mekke’ye geldi. Onun evine gittim. İnsanlar ondan bazı mesele ve olayları soruyorlardı. Söz mut’a’ya gelince şöyle dedi: “Evet biz de, hem Resulullah (s.a.a), hem Ebu Bekir ve hem de Ömer zamanında Mut’a yapıyorduk.”
                              Hakeza aynı kitap (Mısır H.1306 baskısı) c. 1, s. 467’de Mut’a babında Ebi Nazra’dan şöyle rivayet edilmektedir: “Ben Cabir bin Abdullah’ın yanındaydım, adamın biri geldi şöyle dedi: “Abdullah bin Zubeyr ve İbn-i Abbas iki mut’a (hac ve kadın mut’ası) hakkında ihtilafa düşmüşler.” Cabir şöyle dedi: “Resulullah (s.a.a) zamanında biz de onları yapıyorduk. Ama Ömer yasaklayınca artık yapmadık.”
                              Ahmed bin Hanbel Müsned c. 1, s. 25’de Ebi Nazra’nın rivayetini başka bir yolla rivayet etmektedir. Her ikisi de bir başka yerde Cabir’in şöyle dediğini rivayet ediyorlar: “Biz de Peygamber (s.a.a) zamanında bir avuç hurma, öğütülmüş buğday ve un karşılığında, Ömer, Amr bin Haris’i yasaklayıncaya kadar mut’a yapıyorduk.”
                              Hamidi ise Cem’un Beyn’es- Sahihayn’de Abdullah bin Abbas’tan şöyle nakletmektedir: “Biz Peygamber (s.a.a) zamanında Mut’a yapıyorduk. Ama Ömer, hilafeti zamanında kalkıp şöyle dedi: “Allah-u Teala, Resulüne istediğini helal kılıyordu. Ama o şimdi gitmiş durumda. Yerine de Kur’ân-ı bıraktı. Hac veya umreye başlayınca Allah’ın buyurduğu gibi sona erdirin. Kadınlarla mut’a etmekten tövbe edin. Kim mut’a ederse onu recm ederim.”
                              Bu tür rivayetler muteber kitaplarınızda oldukça çoktur. Bunlar mut’anın Peygamber (s.a.a) zamanında meşru ve yaygın olduğunu, ashabın amel ettiğini ve Ömer’in yasakladığını ispat etmektedir.
                              Ayrıca bir grup ashap ve başkaları da, örneğin: Ubey bin Ka’b, İbn-i Abbas, Abdullah bin Mes’ud, Said bin Cubeyr vs. mut’a ayetini şöyle kıraat ediyorlardı: “Festemta’tum bihi minhunne ila ecelin musemma” (Belli bir zamana kadar mut’a edince.”
                              Nitekim Zemahşer’i de Keşşaf’ta İbn-i Abbas’tan naklen, Taberi Tefsir-i Kebir’de bu ayetin tefsirinde, imam Fahr-u Razi Mefatih’ul- Gayb c. 6’da bu ayetin tefsirinde, imam Nevevi Nikah’ul- Mut’a’nın 1. babında Şerh-i Sahih -i Müslim’den naklen Abdullah bin Mes’ud’un bu ayeti aynı şekilde kıraat ettiğini rivayet etmektedir.
                              İmam Fahr-u Razi de Ubey bin Ka’b ve İbn-i Abbas’ın sözünü rivayet ettikten sonra şöyle diyor: “Ümmet bu kıraat konusunda bu iki kişiyi inkar etmemiştir. O halde bizim zikrettiğimizin sıhhati konusunda icma vardır.”
                              Bir sonraki sayfada da cevap olarak şöyle diyor: “Bu kıraat mut’anın meşru olduğuna delalet etmektedir ve bizim bu konuda ihtilafımız yoktur.”
                              SORU..Resulullah (s.a.a) zamanında meşru olsa da sonradan nesh edilmediği konusundaki deliliniz nedir?
                              CEVAP.. Nesh edilmediği ve hala meşru olduğu hakkında birçok delil vardır. En önemli delil Peygamber (s.a.a) zamanından Ömer’in hilafetinin ortalarına kadar yaygın ve meşru olmasıdır. Dolayısıyla da nesh edilmemiştir. Ashabın büyükleri de bizzat bununla amel etmiştir. Ayrıca en büyük delil, bizzat kendi alimlerinizin de rivayet etmiş olduğu üzere Ömer’in minbere çıkarak şöyle demesidir: “Peygamber (s.a.a) zamanında var olan iki mut’ayı ben haram kılıyorum ve yapanları cezalandıracağım.” Bazı rivayetlerde ise; “Ben nehiy ediyorum.” şeklinde yer almıştır.
                              Dinin temeli Kur’ân’dır. Kur’ân’da yer alan her hükmün neshedicisi de bizzat Kur’ân’da olmalı ve Peygamber (s.a.a)’in lisanıyla ifade edilmelidir. Söyleyin, Kur’ân-ı Kerim’in neresinde bu hüküm nesh edilmiştir?
                              SORU..Müminun suresi 6. ayet bunun nasihi (hükmünü geçersiz kılan)dir ki şöyle buyurmaktadır:Bu konuda ki görüşünüz nedir.?
                              “Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.”
                              Bu ayet helal olmanın iki sebebini beyan etmektedir: 1- Zevciyet 2- Cariye sahibi olmak. Dolayısıyla bu ayet mut’ayı nesh etmiştir.
                              CEVAP.. Bu ayette mut’anın nesh edildiğine dair hiçbir delil yoktur. Aksine teyit vardır. Zira mut’a da zevciyet hükmündedir. Mut’a edilen kadın da erkeğin gerçek zevcesidir. Eğer mut’a edilen kadın hakiki zevce olmasaydı, Allah-u Teala mut’a ayetinde mehirlerinin verilmesini emretmezdi.
                              Ayrıca Mü’minun suresi Mekki’dir, Nisa suresi Medeni’dir. Dolayısıyla Mekki olan ayet Medeni olan ayetten öncedir. O halde bu ayet nasıl neshedici olabilir? Halbuki mut’a nikahından önce nazil olmuştur ve bu esas üzere nasih, mensuhtan önce nazil olmuş demektir! Ey basiret sahipleri ibret alın!
                              ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                                Sahabe ve Tabiin Büyükleri, Mut’a Ayetinin Nesh Edilmediğine Hükmetmişlerdir

                                Ayrıca sahabe ve tabiin büyükleri de mut’a ayetinin nesh edilmediğine hükmetmişlerdir. Örneğin: İbn-i Abbas, Abdullah bin Mes’ud (vahiy katibi), Cabir bin Abdullah Ensari, Seleme bin Ekva, Ebu Zer, Sebere bin Ma’bed, Ekva bin Abdullah-i Eslemi ve İmran bin Hasin gibi zatlar bu ayetin nesh edilmediğini açıkça beyan etmişlerdir.
                                Büyük alimleriniz de ashaba uyarak nesh edilmediğini beyan etmişlerdir. Örneğin Zemahşer’i Keşşaf’ta İbn-i Abbas’ın; “Mut’a ayeti Kur’ân-ı Kerim’in muhkem ayetlerindendir.” sözünü rivayet ederken; “Bu ayet nesh edilmemiştir.” diyor.
                                Enes bin Malik de mut’anın meşru ve câiz olduğuna hükmetmiş ve nesh edilmediğini açıkça vurgulamıştır.
                                Nitekim Molla Sa’d Taftazani Şerh-u Mekasıd’da, Burhaneddin Hanefi Hidaye’de, Askalani Feth’ul- Bari’de ve diğerleri de kendi kitaplarında Malik’in şu fetvasını rivayet etmişlerdir: “Mut’a câizdir. Zira mubah ve meşrudur. İbn-i Abbas’dan helal olduğu rivayet edilmektedir. Mekke ve Yemen ashabının çoğu da bu konuda ona uymuştur.”
                                Bir başka yerde ise şöyle diyor: “Mut’a câizdir. Çünkü mubahtır; nesh edeni zahir oluncaya kadar da bakidir.”
                                Anlaşıldığı gibi Malik, vefat etmiş olduğu H. 179 yılına kadar da henüz Mut’a nikahının nesh edildiğine dair herhangi şer’i bir duymamıştır. Dolayısıyla da bunun sonradan uydurulduğu anlaşılmaktadır. Zemahşeri, Beğevi ve Sa’lebi gibi büyük alimleriniz İbn-i Abbas’ın ve ashabın görüşünü kabul etmiş ve mut’anın helal olduğunu açıkça beyan etmişlerdir.
                                SORU...Mut’a talak, iddet ve nafaka gibi hükümlere sahip olmadığından dolayı hakiki zevce olamaz.
                                Zevciyetin Tüm Hükümleri Mut’a Hakkında da Geçerlidir..

                                CEVAP
                                ...Anlaşıldığı üzere kötü gözle baktığınız için asla Şii kitapları okumamışsınız. Yoksa bu itirazda bulunmaz ve delille istisna edilenler hariç zevciyetin tüm hükümlerinin mut’a hakkında da geçerli olduğunu bilirdiniz. Mut’a da şüphesiz bir çeşit nikahtır. Zevciyet hükümleri onun için de geçerlidir. Ümmete kolaylık olsun ve zina önlensin diye bazı şartları kaldırılmıştır. Şartlarına gelince; Evvela mirasın zevciyetin ayrılmaz bir parçası olduğu kesin değildir. Birçok kadın zevciyet bağına rağmen mirastan mahrumdur. Örneğin; kitap ehlinden olan, eşine isyan eden veya eşini öldüren kadın zevce olduğu halde mirastan mahrumdurlar.
                                Ayrıca mut’a edilen kadının mirastan mahrumiyeti de kesin değildir. Müctehidlerin bu konuda farklı görüşleri vardır. Nitekim sizin alimlerinin de ahkamda farklı görüşleri vardır.
                                Şia alimlerinin icmasına göre mut’a edilen kadın iddetini beklemelidir. En az iddet sayısı ise 45 gündür. Kadın menopoz dönemine girmiş olsun veya olmasın, ilişkide bulunmuş olsun veya olmasın kocası ölecek olursa da 4 ay 10 gün olan vefat iddetini beklemelidir.
                                Ayrıca nafaka hakkı da zevciyetin kesin şartlarından biri değildir. Birçok kadın zevce olduğu halde nafaka hakkından da mahrumdur. Kocasına isyan eden veya öldüren kadın gibi.
                                Ayrıca müddetin bitmesi de onun talakı sayılmaktadır. Hakeza erkeğin kalan müddeti bağışlaması da onun talakı yerine geçmektedir.
                                O halde söylemiş olduğunuz bu şartlar, evliliğin gerektirdiği sabit şartlardan değildir. Nitekim Allame Hilli (r.a) de büyük alimlerinizle tartışırken bu delilleri daha detaylı ve daha kamil bir şekilde beyan etmiştir. Vakit az olduğundan ben kısa olarak arz etmeye çalıştım. Detaylı bilgi almak isteyenler, Allame Hilli’nin “Mübahesat’un Seniyye ve Muarezat’un Nasıriyye” kitabına ve diğer eserlerine müracaat edebilirler.
                                SORU... Bu ayetin de ötesinde birçok hadis mut’anın bizzat Peygamber (s.a.a) tarafından nesh edildiğini beyan etmektedir. Bu konuda farklı rivayetler vardır, bazısına göre Hayber’de, bazısına göre Mekke fethinde, bazısına göre Veda haccında, bazısına göre Tebük’te, bazısına göre de Umret’ul- Kaza’da nesh hükmü varit olmuştur.Buna cevabınız nedir.?
                                Nesh Hükmünün Resulullah (s.a.a)’in Zamanında Olmadığına Dair Deliller
                                CEVAP..Hadislerdeki bu çelişkiler bizzat böyle bir hükmün olmadığını gösteriyor. Böyle hadislere nasıl itimat edilebilir! Ayrıca Kutub-i Sitte, Cem’un Beyn’es- Sahihayn, Cem’un Beyn’es Sihah’is- Sitte, Müsned ve benzeri muteber kitaplarınızda da sahabeden mut’anın Ömer’in hilafeti dönemine kadar nesh edilmediği rivayet edilmektedir.
                                Hepsinden en önemlisi de büyük alimlerinizin rivayet etmiş olduğu Ömer’in şu kendi sözüdür: “Peygamber (s.a.a) zamanında varolan iki mut’ayı ben haram kılıyorum.” Eğer bu konu bir hadis veya ayetle nesh edilmiş olsaydı, halife bunun bizzat hadis veya Kur’ân’la yasaklandığını ve dolayısıyla amel edenlerin Kur’ân-ı Kerim ve hadis esasınca cezalandırılacağını beyan ederdi. Üstelik onun böyle söylemesi bizzat kendisinin haram kılmasından daha etkili olurdu.
                                Eğer sözünüz doğruysa ve Kur’ân’da bir nasih varsa, o halde Abdullah bin Abbas, İmran bin Hasin, Ebu Zer, Abdullah bin Mesud, Cabir bin Abdullah, Ebu Said Hudri, Seleme bin Ekva’ ve diğer ashap ve tabiinler mut’ayla nasıl amel etmişlerdir? Nitekim Buhari ve Müslim gibi birçok alim, muhaddis ve tarihçileriniz de bunu açıkça kaydetmişlerdir. Bütün bunlar, onların Ömer’in hilafetine kadar mut’a ile amel ettiklerine delalet etmektedir.
                                Ayrıca; “Peygamber (s.a.a) vefat edinceye kadar da nesh edildiğini duymadığımız için amel ettik” diyorlardı. İmam Ahmed bin Hanbel Müsned’inde Ebi Reca’dan, o da İmran bin Hasin’den, bu manaya işaret eden şu sözü rivayet etmektedir: “Mut’a ayeti Allah’ın kitabında nazil oldu ve biz de Peygamber (s.a.a) zamanında bununla amel ettik. Hiçbir nasih nazil olmadı ve Peygamber (s.a.a) de vefat edinceye kadar buna engel olmadı.”
                                İmran bin Hasin’in önceden rivayet ettiğim hadisinde de ne Kur’ân-ı Kerim’in, ne de Peygamber (s.a.a)’in mut’ayı yasaklamadığı ifade edilmiştir. O halde kitap ve sünnette bir nasih ve nehiy olmadığı için kıyamete kadar bu hüküm bakidir.
                                Nitekim Tirmizi Sünen’de, Ahmed bin Hanbel Müsned’in c. 7, s. 95’inde ve İbn-i Esir Cami’ul- Usul’da çeşitli senetlerle şöyle rivayet etmişlerdir: “Abdullah bin Ömer bin Hattab’a Şamlı bir adam, “Kadın mut’ası hakkında ne diyorsunuz?” diye sorunca, o; “Helaldir” dedi. Adam; “Ama baban yasakladı” deyince de şöyle dedi: “Babam yasaklasa da, Peygamber (s.a.a)’in emri babamın yasağından üstündür ve ben Resulullah (s.a.a)’in emrine uyarım.”
                                Ama sözünü ettiğiniz hadisler, Ömer’in sözünü doğrulamak için sonradan uydurulan hadislerdir. Yoksa konu açıklanmaya gerek kalmayacak kadar apaçık ortadadır. Ömer’in sözü dışında mut’ayı haram kılacak hiçbir doğru deliliniz yoktur.
                                SORU.. Bizzat Ömer’in sözü de Müslümanlar için büyük bir senettir. Zira eğer halife Peygamber (s.a.a)’den bir şey duymamışsa rivayet etmezdi değilmi.??
                                CEVAP..İnsaflı ve düşünceli bir alimden, sadece Ömer’e olan aşırı sevgisinden dolayı böyle şeyler söylemesi beklenemez. Zira her işte bir fikir ve düşünce gerekir. Siz Ömer bin Hattab’ın Müslümanlar için bir senet olduğunu beyan ediyorsunuz. Halbuki Peygamber (s.a.a)’den Ömer’in sözünün senet olduğuna ve amel edilmesi gerektiğine dair bir tek hükmün bile olmadığını, birazcık düşünen herkes anlayacaktır.
                                Ama bizzat kendi muteber kitaplarınızda yer alan birçok rivayet de Ehl-i Beyt’e, özellikle de Hz. Ali’ye uymayı emretmektedir, ki bunlardan bazısına önceki geceler işaret ettim. İşte bu Ehl-i Beyt (a.s)’ın tümü, mut’anın nesh edilmediğini ifade etmiştir.
                                Ömer’in Peygamber (s.a.a)’den bir şey duymadığı takdirde bunu söylemeyeceğini beyan etmeniz asla doğru değildir.
                                Evvela; eğer halife Peygamber (s.a.a)’den böyle bir neshi duymuş olsaydı, bunu Peygamber (s.a.a)’in döneminden kendi dönemine kadar önceden ifade etmesi gerekirdi. Çünkü büyük sahabilerin amel ettiğini görünce, en azından kötülükten sakındırmak adına bu amelin nesh edildiğini ve amel edilmemesini söylemiş olması gerekirdi. O halde neden daha önce nehiy etmedi?
                                İkinci olarak; Peygamber (s.a.a) tarafından söylenen ve yaygınlaşan her hükmün nasihi de bizzat Peygamber (s.a.a) tarafından ifade edilmelidir. Nitekim usul ilminde de beyan edildiği gibi beyanın hacet vaktinden ertelenmesi câiz değildir.
                                Peygamber (s.a.a) zamanında yaygın olan bir hükmün nasihinin Ömer dışında kimseye söylememiş olması ve Ömer’in de hilafetinin sonlarında belli bir şahsa muhalefet olsun diye siyaset gereği haram olduğunu ilan etmesi doğru mudur?
                                Acaba ümmet, size göre nesh edilmiş bir hükümle amel etmiş olduğu için sorumlu değil midir ve şeriata aykırı bir iş yapmış olmaz mı? Halka ilan edilmeyen ve size göre nesh edilmiş bu gayri meşru amelin sorumlusu haşa bizzat Peygamber (s.a.a) değil midir? Çünkü böylece Allah’ın kendine bildirdiği nasihi (hükmü neshedeni), size göre o ümmete bildirmemiştir. Sadece Ömer’e demiş, Ömer de hilafetinin sonunda haram olduğunu ilan etmiştir! Ömer’den makamı daha yüksek olan Ebu Bekir de hilafeti döneminde bu nesh edilmiş hükmü ilan etmemiş ve engellememiştir. Peygamber (s.a.a)’in hükümleri ilan etmediğini ve ümmetin de bilmediğinden nesh edilmiş bir hükümle amel ettiğini söylemek küfür değil midir?
                                Üçüncü olarak; eğer mut’a Peygamber (s.a.a) zamanında nesh edilmişse ve Ömer de bunu Peygamber (s.a.a)’den duymuşsa, söylerken bu hükmü Peygamber (s.a.a)’e isnat etmeliydi ve bizzat Peygamber (s.a.a)’in bunu nesh ettiğini, amel edilmemesi gerektiğini, dolayısıyla amel edenlerin cezalandırılacağını beyan etmesi gerekirdi. Böylece Peygamber (s.a.a)’in sözüne dayanmasının ümmet arasındaki etkisi de daha fazla olurdu.
                                Peygamber (s.a.a) zamanında helal olduğunu söyleyip de kendisinin bunu haram kıldığını söylemesi ve bunu yapanları recm etmekle tehdit etmesi doğru değildir.
                                Helal ve haramı tayin etmek gaybla irtibatı olan Peygamber (s.a.a)’in mi görevidir yoksa halkın seçtiği bir halifenin mi?
                                Henüz gerçekten anlayamadım, Ömer hangi delille Allah’ın helalini haram kıldı ve hangi cesaretle haram kıldığını ilan etti? Hatta Peygamber (s.a.a) bile hükümleri tebliğ ederken kendisinin helal veya haram kıldığını söylemezdi. Allah’ın emrettiğini ilan ederdi. Ama Ömer tam bir cesaretle şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.a) zamanında varolan iki mut’ayı ben hartam kılıyorum ve yapanı cezalandıracağım.” Ey basiret sahipleri ibret alın!
                                ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X