Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Şia Ekolü’nün Düzey Farkı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Şia Ekolü’nün Düzey Farkı

    BİSMİHİ TEALA

    HAMD ALEMLERİN RABBİ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN

    RABB'İMDEN HAK İLE BATILI AYIRIP DOĞRULARLA OLMAYI MUAVVAK KILMASINI DUA EDERİM


    Selamun Aleykum Aziz ve Değerli Canlar;

    Şia Ekolü’nün Düzey Farkı
    Allah’ın adıyla

    Ekoller arasındaki farkları birçok açıdan ele almak mümkündür. Ekoller arasındaki farkları anlatan ve mukayese eden çok sayıda çalışmadan yararlanabiliyoruz. Bu konuda çalışma yapmak isteyen kimselerin belki de en çok gözetmeleri gereken mesele, her mektebi o mektebin âlimlerinin yazdıklarından hareketle tanımaya çalışmaktır.

    Maalesef Şia ile ilgili çalışmalar genel olarak büyük Şia âlimlerinin yazdıklarından hareketle olmamaktadır. Konuyla ilgili Sünni âlimlerinin yazdıklarından hareketle Şia öğrenilemez. Yine hangi ekol olursa olsun, o ekolü tanımaya çalışırken o ekolün hadis kitaplarındaki bazı hadislerden hareketle de ekoller tanınamaz. Bu hem Sünnilik hem de Şiilik için geçerlidir.

    Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Ekollerin hadis kitaplarındaki her hadis o ekollerin inanç yapılarını yansıtmaz. Mesela, Kuran-ı Kerim’le ilgili ekollerin asla kabul etmediği hadisler iki ekolün hadis kitaplarında vardır. Bundan dolayı Sahihi Buhari’deki bir hadisten hareketle Sünnilik değerlendirilemeyeceği gibi, Usul-u Kâfi’deki bazı hadislerden hareketle de Şia Ekolü değerlendirilemez.

    Ekoller arasında en temel farklardan biri de, düzey farkıdır. Şia; İslam felsefesi, irfan, inanç, tefsir vb. konularda çok derin bir düzeyi ifade etmektedir. Mesela; Sünnilikte, tevhit konusunda gerek peygamberden rivayet edilen hadislerde gerek sahabeden gelen izahlarda hatta ilmin kapısı olan Hz. Ali’den gelen izahlarda çok yüzeysel anlatımlar görülmektedir. Bu ekoldeki Hz. Ali, Sünnilerin tanıyıp aktardıkları Ali’dir. Şia’nın İmam Ali’den anladığıyla, Sünnilerin anladığı da çok farklıdır.

    Sünniler’in Hz. Ali’den aktardıklarıyla Şia’nın İmam Ali’den aktardıkları arasında çok büyük düzey farkı vardır. Mesela, Nehc’ül – Belağa’da İmam Ali tevhitle ilgili “Her şey iledir eşleşmeksizin, her şeyden başkadır ayrılmaksızın” gibi çok derin anlamlı sözleri ancak Şia kaynaklarında bulabiliriz. Örnekleri çoğaltmaya gerek yoktur. Sünni Ekol, müşkül konuların izahında sahabeye dayanamamasının nedeni, bu konularda işine yarayacak verilerden mahrum olmasından kaynaklanmaktadır.

    Ekolleri araştıran ve mukayese eden bir kimse, ekoller arasındaki çok derin düzey farkını görür. Allah’u Tealayı tanımada, Resul’ü Ekrem’i, imamları, insanı, Kuran’ı anlamada derin bir anlama farklılığını anlamaktadır. Allah’ı derin kavrayışlarla tanıyamayan kimseler, Resul’ü Ekrem’in yüce şahsiyetini anlayamadığı için onun makamını kavrayışına indirgiyor, bu anlama biçiminin devamında imamları ve Kuran’ın birçok hakikatini anlamakta mümkün olmuyor. Resulü Ekrem’i, Kuran’ın tanıttığı gibi anlasalar, zannediyorlar ki Allah’a ortak koşacaklar. Mesela, Resul’ü Ekrem amellere ve peygamberlere şahit olarak ifade edilirse Allah’a ortak olur diye Kuran’ın açık anlamlarını, zahirini kabule yanaşmıyorlar.

    Kaza ve kader inancı gibi derin düşünebilenlerin ancak doğru anlayabilecekleri konuyu, yüzeysel düşünenler anlayamazlar. Allah’ın ilmi ve iradesi gibi konularda belli oranda bilgi sahibi olmayanların, anlayabileceği konular değildir. Yüzeysel bilgi sahipleri, statik bir inanç sahibi olduklarından insanın iradesini anlamada zorluk çekiyorlar. Bu konuda ya insan iradesinin etkisizliğine inanıyorlar ya da Allah’ın dilemesine sınırlama getirme durumunda kalıyorlar. Ancak derin bilgi sahibi olanlar, hem Allah’ın iradesini hem de insanın iradesini kabul etmede bir çelişki görmüyorlar.

    Resul’ü Ekrem’in söz ve davranışlarındaki anlam derinliğinden dolayı kendi döneminde bile söz ve davranışlarındaki derinliği sahabelerin çoğu anlayamıyorlardı. Elbette ki İmam Ali (as) bu derinliği tam bilen idi. Şia, Resulü Ekrem’in söz ve davranışlarındaki derinliğin temsilcisidir. Bu derinliği imamlar devam ettirmişler ve dolayısıyla Şia Ekolü’de bu derinliğin varisi olmuştur. İlimde derinleşenler, başkalarının bilmediklerini bilen zikir ehli masum imamlardır. Dolayısıyla imamlardan yararlanmamak, derinleşmemektir. Yüzeyselliği besleyenler, anlama probleminden dolayı derin bilgi sahiplerini anlayıp kabullenemiyorlar.

    Şia ekolüyle Sünnilik ekolü arasındaki farklardan biri de İmamet’e inanmaktır. Sünni bir kimse Şia’nın imametten ne anladığını anlayarak onu inkâr etmiyor. Sünnilerin imametten anladıklarıyla Şiilerin anladıkları farklıdır. Yalnızca kabul edip etmeme de ayrılığa düşmüyorlar. Zannediliyor ki ilk halife kim olacak tartışması var. Birinci halifenin Ebu Bekir olduğu gerçekliği konusunda tartışma yoktur. Hâlbuki Şia açısında İmam Ali (as) ister iktidarda olsun isterse olmasın her zaman imamdır. İmamet, iktidarla zorunlu olarak ilişkili bir kavram değildir. Şia, imam kavramını Kuran’ın kullandığı anlamda ele almaya çalışırken Sünni ekol bu konuya hiç eğilmediğinden aynı kavramla farklı manalar kastediyor. Bu durumda, Sünni ekole inananlar Şia’yı anlamadan mahkûm etmiş oluyorlar.

    Düzey farklılığı birbirlerini anlamayı zorlaştırmaktadır. Birisi ilkokul düzeyindeyken diğeri üniversite düzeyinde olunca anlaşma zorluğu yaşanmış oluyor. Yani en iyi niyetli olunsa bile anlaşma zorluğu yaşanacaktır. Allame Tabatabai’nin El Mizan tefsiriyle Sünni tefsirleri karşılaştırdığınızda bu farkı rahat görüyorsunuz. Diğer tefsircileri inceleyen bir kimse onların Allame’ye öğrenci olmada zorlanacaklarını düşünür. Tefsircilerin çoğu Allame’yi anlamada zorluk çekecek durumdadır.

    Şiilerin bazı Sünni guruplarca tekfir edilmesinin nedenlerinden biri de düzey farkıdır. Tanrı inançları, putperestlik düzeyini aşamayanlar, Şiileri tekfir etmektedirler. Çünkü, onların Tanrıları çok kolay ortak koşulacak türdendir. Kişi peygamberin şefaatini dilese ortak koşmuş olabilir. Çünkü Allah’la kul arasında aracı olamaz. Hâlbuki Allah’u Teala’nın varlık âlemindeki işleri aracılar vasıtasıyladır. Bunu anlayamadıklarından dolayı rahat bir şekilde tekfirci olmaktadırlar.

    İslam düşmanları Müslümanların düzeysizliğinden medet ummaktadırlar. Müslümanlara düşen ciddi çabalarla derinlik kazanmaya çalışmaktır.

    HÜSEYİN TAŞ

    Allah'a emanet olun...
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X