Ynt: hazreti ali imammıdır
Kaynak kitap: Aşura Kültürü
Dolayısıyla, İbrahim soyundan oldukları, hem de salavat dualarında okuduğumuz gibi, Âl-i İbrahim mesabesinde olan Âl-i Muhammed'den oldukları için, iki yönden de, Ehl-i Beyt imamları, Bakara 124'deki İmam kılma ahdine dahildirler.. Çünkü, günahkar olmayışları Ahzab 33'te belirtildiği, ve Allah'ın, zalim (günahkar) olmayanları imam kılma ahdinden dönmeyeceği (Rum, 6, Al-i İmran, 9..) için Ali, Hasan ve Hüseyin efendilerimiz (a.s) ve soylarından gelen diğer masum-i paklar (a.s) İmamdırlar..
Mertebelere gelince. İmamet çeşitleri yine Aşura Kültürü kitabında güzel açıklanmış. Mutlak, mukayyed, külli ve cüz'i imametin farkları vs. ve araştırısanız, şia mezhebi -kevserde okuduğunuzu söylediğiniz, ve İmam Ali'ye isnad edilen karşlaştırmayı- kabul etmez ve derece olarak Ehl-i Beyt İmamlarını Ulul'azm Peygamberlerin altında kabul eder. (Dediklerimi, Kırk Hadis Şerhi kitabında bulabilirsiniz.) Selametle
"Bir zamanlar Rabbi; İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince de, 'Ben seni insanlara imam yapacağım!' demişti. (İbrahim de
'Zürriyetimden de!., (imamlar yap, ya Rabbi!...)' dedi. (Allah-u Teala ise
'Ahdim, zalimlere ermez!.. (onlar için söz vermedim!...)' buyurdu." [Bakara(2): 124]
[...]
Hazret-i İbrahim (as), kendisinin imam ta'yin edilmesinden sonra, zürriyetinden de imamların ta'yin edilmesini istemiş, zalim olanların müstesna olması kaydıyla, bu duası Allah-u Teala tarafından kabul
edilmiştir.
[...]
[Bakara(2): 124]'de geçen "... Ahdim (imam kılma sözüm) zalim olanlara tenavül etmez!..." kavlinin mefhum-u muhalifi, ".. Zalim olmayanlar, ancak imam olabilir!" anlamında olmaktadır. Buradaki zalim terimi, günahkâr, zalim olmayan ise, günahsız, yani ma'sum anlamında oldukları, yine Kur'an-ı Kerim ile, örneğin; [Bakara(2): 35], [Enbiya(21): 87]'de tasrih edilmiş bulunmaktadır.
[...]
Hazret-i İbrahim'in (as): "...Zürriyetimden de! (İmamlar kıl!)..." duâsına verilen, "...Ahdim, zalimlere değil!" [Bakara(2): 124] İlâhî cevabı: "Zalim (günahkâr) olmayan zürriyetine de bu (İmam kılma) ahdim 'tenavül' eder! (döner)..." anlamında olmaktadır. Ki; Al-i İbrahim ve O'nun iki dalı olan Al-i Ya'kub ve Al-i Muhammedin (sav), gerek beraberce, gerekse ayrı ayrı sonsuz İlâhî ni'metlere müstağrak bulundukları izahtan vârestedir... [Meselâ; [Maide(5): 3], [Yûsuf(12): 6,100], [Neml(27): 15-17], [Enbiya(21): 69-74], [Saffat(37): 97-126]; Hele; "Allahumme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin]..." Mübarek salâtı ve duası, asırlar boyu tüm ümmetin namazda ve namaz dışında vird-i zebanı olmuştur. (Bakınız duâ için, 'Savaik'ul-Mührika'dan naklen, El-Ğadir: 2/303; Beyhakî ve Dârekutnî'den naklen, Es-Savâik: 139).


[...]
Hazret-i İbrahim (as), kendisinin imam ta'yin edilmesinden sonra, zürriyetinden de imamların ta'yin edilmesini istemiş, zalim olanların müstesna olması kaydıyla, bu duası Allah-u Teala tarafından kabul
edilmiştir.
[...]
[Bakara(2): 124]'de geçen "... Ahdim (imam kılma sözüm) zalim olanlara tenavül etmez!..." kavlinin mefhum-u muhalifi, ".. Zalim olmayanlar, ancak imam olabilir!" anlamında olmaktadır. Buradaki zalim terimi, günahkâr, zalim olmayan ise, günahsız, yani ma'sum anlamında oldukları, yine Kur'an-ı Kerim ile, örneğin; [Bakara(2): 35], [Enbiya(21): 87]'de tasrih edilmiş bulunmaktadır.
[...]
Hazret-i İbrahim'in (as): "...Zürriyetimden de! (İmamlar kıl!)..." duâsına verilen, "...Ahdim, zalimlere değil!" [Bakara(2): 124] İlâhî cevabı: "Zalim (günahkâr) olmayan zürriyetine de bu (İmam kılma) ahdim 'tenavül' eder! (döner)..." anlamında olmaktadır. Ki; Al-i İbrahim ve O'nun iki dalı olan Al-i Ya'kub ve Al-i Muhammedin (sav), gerek beraberce, gerekse ayrı ayrı sonsuz İlâhî ni'metlere müstağrak bulundukları izahtan vârestedir... [Meselâ; [Maide(5): 3], [Yûsuf(12): 6,100], [Neml(27): 15-17], [Enbiya(21): 69-74], [Saffat(37): 97-126]; Hele; "Allahumme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin]..." Mübarek salâtı ve duası, asırlar boyu tüm ümmetin namazda ve namaz dışında vird-i zebanı olmuştur. (Bakınız duâ için, 'Savaik'ul-Mührika'dan naklen, El-Ğadir: 2/303; Beyhakî ve Dârekutnî'den naklen, Es-Savâik: 139).
Dolayısıyla, İbrahim soyundan oldukları, hem de salavat dualarında okuduğumuz gibi, Âl-i İbrahim mesabesinde olan Âl-i Muhammed'den oldukları için, iki yönden de, Ehl-i Beyt imamları, Bakara 124'deki İmam kılma ahdine dahildirler.. Çünkü, günahkar olmayışları Ahzab 33'te belirtildiği, ve Allah'ın, zalim (günahkar) olmayanları imam kılma ahdinden dönmeyeceği (Rum, 6, Al-i İmran, 9..) için Ali, Hasan ve Hüseyin efendilerimiz (a.s) ve soylarından gelen diğer masum-i paklar (a.s) İmamdırlar..
Mertebelere gelince. İmamet çeşitleri yine Aşura Kültürü kitabında güzel açıklanmış. Mutlak, mukayyed, külli ve cüz'i imametin farkları vs. ve araştırısanız, şia mezhebi -kevserde okuduğunuzu söylediğiniz, ve İmam Ali'ye isnad edilen karşlaştırmayı- kabul etmez ve derece olarak Ehl-i Beyt İmamlarını Ulul'azm Peygamberlerin altında kabul eder. (Dediklerimi, Kırk Hadis Şerhi kitabında bulabilirsiniz.) Selametle
Yorum