1. Beşerin en hayırlısı Muhammed Mustafa (s.a.a)'nin sürekli yanında bulunan, bizzat ondan ders alan binlerce sahabenin raviliği kabul edilmiyorda, O'ndan sonra gelen bir İmam'ın sahabesinin raviliği kabul ediliyor? Veya neden Peygamber Efendimiz(s.a.a)'in sahabesinin adilliğinden şüphe ediliyor ve herhangi bir İmam'ın sahabesinin adilliği üstün görülüyor? İslam'ı tebliğ etme anlamında, davet süresince her türlü zulme maruz kalan, çok fedakarlıklar yapan, Peygamber Efendimiz'i taşlardan korumak için kendini siper edinen sahabe, İmam'ın sahabesinden alt mertebedemi?
2. İmamlar takiyye icabınca sünnilerin arasında sorulan bir soruya sünni gibi cevap veriyor, daha sonra doğrusunu açıklıyor.
bu tarife itiraz yoksa, şöyle bir sıkıntı oluşuyor: o devirde adamın biri sünni fıkhına tabi olmuş ama bazı uygulamalar içine tam sinmiyor. mesela ayaklarını yıkıyor, ama bunu yaparken içine tam sinmiyor, EhliBeyt'in ayaklarını mesh ettiğini duymuş. o sırada İmam geliyor, ayakları meshetmelimiyiz diye soruyor. İmam -takiyye icabı- hayır yıkayacaksın diyor. e adam velayetini kabul etmiyorsada İmam'dan onay almış, neden bir daha içinde şüphe olsun? belki bu sayede doğru yola girecekti, ama takiyyeli bir cevap yüzünden yanlış uygulamasına imanı arttı. buna da İmam vesile oldu.
Bu teşbih amaçlı hikayede anlatmak istediğimi anlayan varsa sormak istediğimide anlamıştır. bu durumu açıklayabilecek kimse varmı?
3. Nehcul Belağa'da geçen şıkşıkiyye hutbesi, İmam a.s'ın ilk üç halifeye karşı tutumunu muhteşem bir belagatle açıklıyor. peki İmam, bu hetbeyi kufe mescidinde irad ederken, neden başka kaynakta geçmiyorda kendinden 300 yıl sonra yazılan bir kitaba kadar karşımıza çıkmıyor? bu hutbe çok önemlidir, İmam bunun farkında, ibni Abbas bunun farkında, mescitteki diğer kişiler uyuyormuydu da başka hiçbir kaynağa alınmadı? o hutbenin değerini 300 yıl sonra torunlarından biri farketti kitabına koydu?
Allah, doğru yola iletmek istediği kullarının aklına soru işareti koyarmış, benim aklımdaki soru işaretlerinin birkaç tanesi burda. ben açıkça sordumki açıkça cevap alayım diye..
Vesselam..
2. İmamlar takiyye icabınca sünnilerin arasında sorulan bir soruya sünni gibi cevap veriyor, daha sonra doğrusunu açıklıyor.
bu tarife itiraz yoksa, şöyle bir sıkıntı oluşuyor: o devirde adamın biri sünni fıkhına tabi olmuş ama bazı uygulamalar içine tam sinmiyor. mesela ayaklarını yıkıyor, ama bunu yaparken içine tam sinmiyor, EhliBeyt'in ayaklarını mesh ettiğini duymuş. o sırada İmam geliyor, ayakları meshetmelimiyiz diye soruyor. İmam -takiyye icabı- hayır yıkayacaksın diyor. e adam velayetini kabul etmiyorsada İmam'dan onay almış, neden bir daha içinde şüphe olsun? belki bu sayede doğru yola girecekti, ama takiyyeli bir cevap yüzünden yanlış uygulamasına imanı arttı. buna da İmam vesile oldu.
Bu teşbih amaçlı hikayede anlatmak istediğimi anlayan varsa sormak istediğimide anlamıştır. bu durumu açıklayabilecek kimse varmı?
3. Nehcul Belağa'da geçen şıkşıkiyye hutbesi, İmam a.s'ın ilk üç halifeye karşı tutumunu muhteşem bir belagatle açıklıyor. peki İmam, bu hetbeyi kufe mescidinde irad ederken, neden başka kaynakta geçmiyorda kendinden 300 yıl sonra yazılan bir kitaba kadar karşımıza çıkmıyor? bu hutbe çok önemlidir, İmam bunun farkında, ibni Abbas bunun farkında, mescitteki diğer kişiler uyuyormuydu da başka hiçbir kaynağa alınmadı? o hutbenin değerini 300 yıl sonra torunlarından biri farketti kitabına koydu?
Allah, doğru yola iletmek istediği kullarının aklına soru işareti koyarmış, benim aklımdaki soru işaretlerinin birkaç tanesi burda. ben açıkça sordumki açıkça cevap alayım diye..
Vesselam..
Yorum