Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Özeleştirilerim

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Özeleştirilerim

    Muhterem Kardeşlerim,


    Forumla ile ilgili anlamadığım, anlamakta zorlandığım bazı hususlar var, bunları dile getirmek istiyorum :



    1- Peygamberler ile İmamların üstünlüğü meselesi çok işleniyor, bunun pratik hayatımızda ne gibi önemi var?

    2- İmamların Gaybi ve herşeyi bildikleri meselesi tarihi hadiselerle örtüşmemektedir. Netice de onlar da Allah tarfından kendilerine verildiği kadar bir ilme ve bilgiye sahiptirler. Gaybi ve gelecek ile ilgili bazı açıklamaları vardır. Ama herşeyi bildiklerini iddia etmek aşırıya gitmektir.

    3- Masumiyet meselesi :

    Peygamberler de İmamlarda günah, yalan ve aldatma gibi kötü hasletlerden uzaktırlar. Ancak her davranışlarını masumiyetle açıklayamıyoruz. Örneğin İmam Ali'nin Seşkin bir Sahabe olan Kays bin Sad'ı Mısır valiliğinden alması ile Mısır'ı kaybetmiştir. Burada İmam Ali'nin bunu ömgöremediği sonucu çıkmıyor mu?

    4- İmamlar ile ilgili aşırı derecede abartı rivayetler aktarılıyor, örneğin İmam Ali için güneşin döndürülüp yeniden doğduğu ve benzeri rivayetler gibi. Olayları sadece Nakli değil Akli ve Tarihi rivayetler eşliğinde de ele almamız gerekmiyor mu?

    5- Kırık kapı olayı ve Hz. Fatıma'nın dövülmesi olayı.
    Eve saldırı olduğu, Cebir ve şiddet kullanıldığı ortadadır. Bu, eve saldıranların hem alınlarında hem de tarihlerinde kara bir leke olarak kalacaktır. Ancak Ehli Beytin Annesi Fatıma Aleyhisselama işkence etmek ve buna tepkisiz kalmak kabul edilebilir bir durum değildir.

    6- Forumda Ahbari Zihniyetli bazı üyeler, tıpkı Selefiler gibi sadece hakaret ve Lanet içeren rivayetler paylaşmaktadırlar. Bunların sıhhati ve söylendiği ortamı gözardı etmektedirler.

    7- Halifelere açıkça isim vererek yapılan hakaret ve küfürler hem Rehberlere hem de Ehli Beyt ahlakına karşı çıkmaktır. Ayrıca bunlara inanan Sünni Kardeşlerimizi zor durumda bırakmaktadır.

    8- Günde 24 saat İmam Ali'nin adını duysam rahatsız olmam. Ancak Ezana İmam Ali'nin adının eklenmesini eleştiren Sünnilere de hak vermek durumundayız. Biz Halife ve Sahabelerin Bidatlerine karşı çıkarken, İmamlarımızın yapmadığı bir eylemi -iyi niyetli olarak yapsak da geniş düşünmek zorundayız.

    9- Anadolu Aleviliği yani Bektaşilik meselesi, Şii bir forumda nerdeyse görmezlikten geliniyor. Oysa Türkiye'deki Bektaşiliğin Ehli beyt İnancı ve şeriatına karşı olduğu apaçık ortadadır. Yaşadığımız bu iletişim çağında baskı ve Mustazaflık meselesi mazaret olabilir mi?

    10- Forumda alıntı haber verilirken çoğu kez İslam'a düşman kesimlerden alıntı ve örnekler verilmektedir. Bu, yanlış değil midir?

    11- Foruma yazı yazan Sünni Müslümanlar ve Sünni Mezhepler bazen hor görülmektedir. Oysa onlarla çok ortak noktalarımız vardır. Doğrularını, haklı bulduğumuz iletilerini en azından desteklersek biz de onların güvenini kazanabiliriz.

    12- Çeçenistan, Mısır ve Afganistan gibi islam ülkelerinde Zalim ve Emperyalist güçlerle mücadele eden, kanını döken Müslümanlara da destek olmamız gerekmiyor mu? (Eğer mezhep taassubu yapmıyor ve bizi Müslüman olarak görüyorlarsa)



    Bunlar Benim değişmez doğrularım değildir. Doğru bildiğim tespitlerimdir.

    Paylaşıma ve eleştiriye açık bir İnsanım.
    Akli, Nakli delil ve analizlerle Beni aydınlatacak kardeşlerimi bekliyorum.

    Selam ve Dua ile Kalın...
    http://www.youtube.com/user/TarihinTozu/videos https://vimeo.com/user12861987/videos

    #2
    Ynt: Özeleştirilerim

    1- Peygamberler ile İmamların üstünlüğü meselesi çok işleniyor, bunun pratik hayatımızda ne gibi önemi var?

    C.1- Peygamberler ile İmamların üstünlüklerini öğrendikçe onların Allah katındaki değerlerini daha iyi anlamış oluyoruz, onlara daha çok sevgi duyarız, onlara daha çok değer veririz. Onların üstünlüklerini öğrenmek, insanları onlara ve neticede Allah’a yakınlaşmaya sebep olur. Onları sevmek, onları yaşamımızda örnek edinmek, getirdikleri kanun ve kurallara uymak, Allah’ın dinine daha çok sahip çıkmamıza ve emirlerini yerine getirmemize sebep olur..

    2- İmamların Gaybi ve herşeyi bildikleri meselesi tarihi hadiselerle örtüşmemektedir. Netice de onlar da Allah tarfından kendilerine verildiği kadar bir ilme ve bilgiye sahiptirler. Gaybi ve gelecek ile ilgili bazı açıklamaları vardır. Ama herşeyi bildiklerini iddia etmek aşırıya gitmektir.

    C.2- İmamlar, Allah Teala’nın onlara vermiş olduğu ilim ve bilgiyle, (kıyametin ne zaman kopması veya İmam Zamanın ne zaman zuhur etmesi gibi konular hariç) istedikleri şeyleri bilebiliyorlardı. İmamların ilim ve bilgileri istiklalî değildi, bildikleri her şey Allah Teala tarafından onlara verilmişti. Elbette bilmedikleri şeyler de vardı, fakat bilmek istedikleri takdirde Allah Teala onları o konuda bilgilendiriyordu. İmamlara soru sorulduğunda bilmiyorum dedikleri görülmemiştir. İmamlar kıyamet günü ümmet üzerinde şahit olarak getirilecekler, eğer insanların yaptıklarından haberleri olmasa şahit olarak getirilir mi? Şahit olmak, onların yaptıklarını görmek demektir. Bu ayet konumuza ışık tutmaktadır:
    “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!.” (Nisa: 41)

    3- Masumiyet meselesi :Peygamberler de İmamlarda günah, yalan ve aldatma gibi kötü hasletlerden uzaktırlar. Ancak her davranışlarını masumiyetle açıklayamıyoruz. Örneğin İmam Ali'nin Seşkin bir Sahabe olan Kays bin Sad'ı Mısır valiliğinden alması ile Mısır'ı kaybetmiştir. Burada İmam Ali'nin bunu ömgöremediği sonucu çıkmıyor mu?

    C.3-Mesele öngörmek meselesi değildir, mesele teklifi yerine getirmektir. Aynı mantıkla hareket edecek olursak, Hz. Peygamber’in (s.a.a) Üsame’yi komutan yapmasını da eleştirmemiz gerekir. Çünkü Üsame yaş olarak birçok sahabeden küçüktü, yaşı küçük olduğundan dolayı da bazı sahabeler onun sözünü dinlemiyordu. Şimdi diyebilir miyiz Hz. Peygamber (s.a.a) onu komutan yapmakla hata etmiştir? Yine aynı mantıkla baktığımızda haşa Allah Teala da Gadir-i Hum Günü Hz. Ali’yi halife yapmakla hata etmiştir, çünkü sahabenin ekseriyeti onun sözünü dinlemeiş, hatta kendilerine yeni bir halife tayin etmişlerdi. Allah Teala bunu niye öngöremedi diyebilir miyiz? Örnekleri daha da çoğaltabiliriz, bu kadarı yeterlidir sanırım. Peygamberler ve İmamlar zahirle mükelleftiler, batınla değil, onlar için önemli olan bu teklifi yerine getirmekti, zafer kazanmak değil.. Günah ve hata yapabilecek bir peygamber ve İmam bize örnek olamaz, artık onun sözüne güven bile kalmaz. Peygamber ve İmamların dini tebliğ etmedeki masumiyetini herkes kabul etmektedir, diğer konularda da yaptıkları dine aykırı olmamalıdır. Peygamber ve İmamları masum (günah ve haramlardan korunmuş) yapan onların ilim ve bilimleridir, bu ilim ve bilim de onlarda vardı..

    4- İmamlar ile ilgili aşırı derecede abartı rivayetler aktarılıyor, örneğin İmam Ali için güneşin döndürülüp yeniden doğduğu ve benzeri rivayetler gibi. Olayları sadece Nakli değil Akli ve Tarihi rivayetler eşliğinde de ele almamız gerekmiyor mu?

    C.4- Güneşin İmam Ali için döndürülmesi hem Şia ve hem de Sünni kaynaklarda geçmektedir. Bir Sünni alimine İmam Ali’nin faziletinden bize biraz anlatır mısınız dediğimizde, güneşin İmam ali için durdurulmasını bize anlatmıştı.. Bildiğim kadarıyla güneş İmam Ali için durdurulmuştur, geriye döndürülüp yeniden doğmamıştır.

    Eğer bu abartı olursa, aynı mantıkla hareket edecek olursak Hz. Peygamber’in (s.a.a) ayı ikiye bölmesi (şakk’ul-kamer) olayı da abartı olacak, Hz. Musa’nın denizi yarması da, asasının ejdeha olması da, Hz. Süleyman’ın Bilkis’in tahtını getirtmesi de, Hz. İsa’nın ve Hz. Musa’nın ölüleri diriltmesi vs. olayı da abartı olacaktır.. Oysa bunların hiçbiri abartı değil..

    5- Kırık kapı olayı ve Hz. Fatıma'nın dövülmesi olayı.Eve saldırı olduğu, Cebir ve şiddet kullanıldığı ortadadır. Bu, eve saldıranların hem alınlarında hem de tarihlerinde kara bir leke olarak kalacaktır. Ancak Ehli Beytin Annesi Fatıma Aleyhisselama işkence etmek ve buna tepkisiz kalmak kabul edilebilir bir durum değildir.

    C.5- İmam Ali (a.s) çok da tepkisiz kalmamıştır. Bihar'ul-Envar’da (c.43, s.198), bu olayla ilgili şöyle nakledilmiştir: "Bu sırada Ali b. Ebi Talip (a.s) sıçrayıp Ömer'in yakasından tuttu, sonra onu sallayıp yere çırptı, onun burun ve boynunu ayağının altına alıp çiğnedi, onu öldürmek istedi, ama Resulullah (s.a.a)'in sabır etmesiyle ilgili söz ve tavsiyelerini hatırlayınca şöyle buyurdu: "Ey Sahhak (Hattap) oğlu! Muhammed'i peygamberlikle üstün kılana and olsun ki, eğer Allah'tan taraf bir ahit olmasaydı, şüphesiz evime giremeyeceğini elbette anlamış olacaktın." Bu esnada Ömer yardım dilemeğe başladı..."

    İmam Ali (a.s), Hz. Peygamberin (s.a.a) vasiyeti üzerine ve İslam’ın maslahatı için susmuştur. Eğer kılıç çekip savaşsaydı artık İslam da yok olurdu. Nitekim kendisi Şıkşıkıyye hutbesinde “...Gözümde diken ve boğazımda kemik kalırcasına sabrettim...” buyurmuştur.

    6- Forumda Ahbari Zihniyetli bazı üyeler, tıpkı Selefiler gibi sadece hakaret ve Lanet içeren rivayetler paylaşmaktadırlar. Bunların sıhhati ve söylendiği ortamı gözardı etmektedirler.


    C.6- Sözünüzü teyit ediyorum.

    7- Halifelere açıkça isim vererek yapılan hakaret ve küfürler hem Rehberlere hem de Ehli Beyt ahlakına karşı çıkmaktır. Ayrıca bunlara inanan Sünni Kardeşlerimizi zor durumda bırakmaktadır.


    C.7- Doğru, aynen katılıyorum..

    8- Günde 24 saat İmam Ali'nin adını duysam rahatsız olmam. Ancak Ezana İmam Ali'nin adının eklenmesini eleştiren Sünnilere de hak vermek durumundayız. Biz Halife ve Sahabelerin Bidatlerine karşı çıkarken, İmamlarımızın yapmadığı bir eylemi -iyi niyetli olarak yapsak da geniş düşünmek zorundayız.


    C.8- İmam Hamaneî bu konuda şöyle buyuruyor:

    “Eşhedu enne Aliyyen veliyullah”ı teşeyyünün şiarı (sloganı) olarak söylemek iyi ve önemlidir. Mutlak qurbet (Allah’a yaklaşmak) kastıyla söylenmelidir ama ezanın bir cüz’i değildir.
    Ayetullah Vahid-i horasani de şöyle demiştir:
    Eşhedu enne Aliyyen veliyullah” ezanın bir cüz’i değil ama İmam Ali’nin velayeti dinin mükemmili olduğu için buna her zaman, hatta ezanda “Eşhedu enne Muhammed’en Resulullah” dedikten sonra şehadette bulunmak (efdal-u qurubat) Allah’a yaklaşmanın en üstünüdür.

    Ayetullah Seyyid Sadik-i Ruhani de demiş ki:
    Ezan ve kaamette, “Eşhedu enne Muhammed’en Resulullah”tan sonra “Eşhedu enne Emireulmuminine Aliyyen veliyullah” veya “Eşhedu enne Aliyyen Emirelmuminine veliyullah” demek müstahaptır. Bu zamanda, artık bu cümle Teşeyyü mezhebinin şiarının bir parçası olmuştur. Bazı fakihler onun vacip olduğuna (bile) ihtimal vermişler, bu terk edilmemelidir..

    Yorum


      #3
      Ynt: Özeleştirilerim

      bu soruların cevapları çok uzun. yazmaya insan üşeniyor. söylenecek çok şey var. bunları sesli sistem olsa da ses dosyası olarak paylaşsak?

      Serkan kardeş velayete whatsup'daki ses sistemini getirirse çok iyi hayır yapmış olur. artık velayet ses sistemini de eklesin. yani isteyen yazmak yerine sesli yanıtla ses dosyası gönderebilsin.

      Ali Faruk Hocam da çok hoş cevaplar vermiş Allah razı olsun. aynı zamanda çok da sakin cevaplar, ben bu kadar sakin yazamazdım. çok büyük mantık hataları var sorularda.. Allah sonumuzu hayır eylesin...

      Yorum


        #4
        Ynt: Özeleştirilerim

        [quote author=selmancan date=1396852740 link=topic=25460.msg173071#msg173071] Ali Faruk Hocam da çok hoş cevaplar vermiş Allah razı olsun. aynı zamanda çok da sakin cevaplar, ben bu kadar sakin yazamazdım. çok büyük mantık hataları var sorularda.. Allah sonumuzu hayır eylesin... [/quote]

        Buyrun yazın nerelerde mantık hataları var, biz de aydınlanalım.
        Sözler ve yazılar İnsanın gönlündeki duyguların dışarı yansımasıdır.
        Sakin veya hırslı istediğiniz şekilde yazabilirsiniz.
        Ben sakin ve sabırlı bir insanım, yanlışımın düzeltilmesinden de utanan biri değilim:
        Değişime, paylaşıma ve gelişime açığım...


        Değerli Ali Faruk Kardeşime, -cevaplarından ikna olmasam da teveccüh gösterdiği ve nazik üslubu için Teşekkür ederim.
        http://www.youtube.com/user/TarihinTozu/videos https://vimeo.com/user12861987/videos

        Yorum


          #5
          Ynt: Özeleştirilerim

          kardesim kusura bakma hakkini helal et firsatim oldugu ilk anda yazacagim insallah

          Yorum


            #6
            Ynt: Özeleştirilerim

            Çok uzun yazmissin cevabida cok uzun olacak.

            Yorum


              #7
              Ynt: Özeleştirilerim

              -1-

              1- Peygamberler ile İmamların üstünlüğü meselesi çok işleniyor, bunun pratik hayatımızda ne gibi önemi var?

              ilgisiz görünse de bu konu anlaşılmadan günlük hayatta işler yoluna girmez. çünkü bu konu imamet konusuyla ilgilidir ve imamet konusu günlük hayatın tam da merkezindedir. tüm sorunlar imametin inanç konusu haline getirilmemesi ve dahası önemli görülmemesindendir. ben sünniyken aklım almazdı. iki insan ikisi de samimi ikisi de dini yaşama azminde ama birleşemiyorlar ikisi de ayrı. bunun nedeninin anlamazdım. Allah bu kendine yönelmiş iki samimi insanı neden bir yolu üzerinde birleştirmez kalplerini birleştirmez bunlar ayrı yollarda bulunduğundan birbilerine destek olamazlar diye... işte bu sorunun cevabını şii olduktan sonra anladım.
              Peki İmamların Peygamberden üstünlüğü de mi önemli?

              evet iki bakımdan önemi var:

              1- eğer önemli olmasaydı Allah bakara suresi 124'e imametin nübüvvete üstünlüğünü almazdı. ben bu ayeti bir sünniye inceletirken o hemen bu soruyu soruyor: ne demek istiyorsun yani imamlar peygamberlerden üstün mü?

              imametin nübüvvete üstünlüğü ilk planda anlatılacak bir konu değildir tamam buna katılıyorum. ama mutlaka anlatılması gereken bir konudur. çünkü peygamberlik önemsiz diyebilir miyiz? eğer peygamberlikten üstün bir konum varsa ve bu günümüzde geçerliyse o zaman bunun anlamı ne olur? evet daha önemli olmak zorunda. Eğer sünniler imameti inanç konuları arasına alıp inceleselerdi o zaman zalim iktidarları tanırlar kendi kanlarını emmek üzere olan firavni tağuti kuruma gönüllü kölelik etmezlerdi. dünyada hangi pislik varsa bunun çoğunluğunun nedeni tağutların hükmetmesidir.

              eğer adam gibi bir devlet olsa ABD fuhşu ve terörü iliklerimize kadar enjekte edebilir miydi? müslümanlar imameti kavrayıp bir devlet olsalardı müstekbirce sömürülerini bize uygulayabilirler miydi? görüldüğü gibi imamet çok önemli. ve imameti çok önemsiz gören sünnilere acilen ve mutlaka denmelidir ki nübüvveti önemisiyorsanız imamet daha önemli. çünkü artık nübüvvet bizim yaşamımızı etkilemiyor.

              etkiliyor mu? nübüvvet sona ermedi mi? bu gün dinin korunması imamet yoluyla değil mi? o zaman neden soruyu nübüvvet bu kadar önemli mi diye sormuyorsunuz? hayır nübüvvet önemsizdir demek istemiyorum. ama sizin bu gün önemli mi derkenki mantığınızdan hareketle öyle denmesi lazım

              2- İmamların Gaybi ve herşeyi bildikleri meselesi tarihi hadiselerle örtüşmemektedir. Netice de onlar da Allah tarfından kendilerine verildiği kadar bir ilme ve bilgiye sahiptirler. Gaybi ve gelecek ile ilgili bazı açıklamaları vardır. Ama herşeyi bildiklerini iddia etmek aşırıya gitmektir.


              Allah aşkına kim onların Allah'tan bağımsız olarak gaybı bildiğini iddia ediyor ki? sitede bu görüşe mi izin veriliyor? ve kim onların her şeyi bildiğini iddia ediyor ki? bir örnek gösterebilir misiniz? İmamların kendilerine soruluyor deniyor siz gaybı bildiğinizi iddia ediyorsunuz, göklerdekini biliriz diyorsunuz ama (tabiri caizse) burnunuzun dibindeki bir gizli olayı göremiyorsunuz? İmam a.s buna karşılık, biz Allah'ın bildirmesiyle bilebiliriz. (hadis yaklaşık anlamla aktarıldı)

              3- Masumiyet meselesi :
              Peygamberler de İmamlarda günah, yalan ve aldatma gibi kötü hasletlerden uzaktırlar. Ancak her davranışlarını masumiyetle açıklayamıyoruz. Örneğin İmam Ali'nin Seşkin bir Sahabe olan Kays bin Sad'ı Mısır valiliğinden alması ile Mısır'ı kaybetmiştir. Burada İmam Ali'nin bunu ömgöremediği sonucu çıkmıyor mu?


              ohooo siz imameti kavramamışsınız. İmamlar masumdur, bunun anlamı doğruyu bizim aklımız keşfedemez, bizim aklımız ancak İmamların (masumların) yaptıklarından yola çıkarak doğruyu bulabilir demektir.

              aklınızla mısırın kaybedilmesinin yanlış olduğunu öngörü olarak koymuşsunuz.
              ardından İmam Ali a.s'ın valiyi almakla mısırı kaybettiğini belirtmişsiniz. ve Masum yanlış yaptı sonucuna ulaşmışsınız.
              o zaman bu mantıkla devam edelim:
              Şam'ın kaybedilmesi kötüdür. Muaviyeyi şamdan almak Şamı kaybetmek anlamına, şamı isyana sürüklemek manasına gelir. ve İmam bunu yaparak yanlış yapmıştır.

              bu bu akıl (!) yürütmeyi her konuya uyarlayabiliriz.

              ama hakikati tanıyıp olayları öyle analiz edersek yanılgıya düşmeyiz. İmamın (masum) yaptığı her şey doğrudur. İmam Mısır valisini azletti. demek o orada adaleti tesisten ya da başka bir açıdan yetersizdi. onun orada kalması imamete zararlıydı. Çünkü İmamet her ne olursa olsun hükmetmeyi değil adalat ilkesince hükmetmeyi amaçlar. Emürul Mu'minin Ali a.s'ın iktidar olunca ilk icraatı Muaviyenin azli olmuştur. çünkü onun bir saniyelik zulmünün hesabını veremem dedi Ali a.s. Her ne pahasına olursa olsun hükmetmek ancak kraliyet icraatıdır.

              4- İmamlar ile ilgili aşırı derecede abartı rivayetler aktarılıyor, örneğin İmam Ali için güneşin döndürülüp yeniden doğduğu ve benzeri rivayetler gibi. Olayları sadece Nakli değil Akli ve Tarihi rivayetler eşliğinde de ele almamız gerekmiyor mu?


              burada da mantık hatası var. aşırı abartılı olay nedir? neye göre aşırı? İmameti doğru kavrasak belki bu gördüklerimiz çok basit kalacak? neden aşırı diyoruz. kendimize göre mi? bana göre hiç de güneşin geri gelmesi aşırı abartı değil. neden? ateşin yakmaması aşırı derece abartı mı? değil. Peygamber için bu oluyor da bunu inkar edemiyoruz inkar etsek küfre düşeriz ise, nübüvvetten üstün olan imamet gereği güneşin geri gelmesi neden aşırı abartı olsun. nihayetinde bunlar tüm ekollerin kitaplarında rivayet edilmektedir. akli olarak bu mümkün. Allah için imkansız mı var? Allah ile Peygamber-İmam arasında bir güç engeli mi var? Yani Peygamber-İmam isteyecek Allah'ın gücü yetmeyecek ve isteği aşırı bulacak? Güneş Allah'a boyun eğmiş değil midir? ateşi soğuk kılan Allah neden emrindeki güneşin hareketine müdahale etmesin? edemez mi? bu onun uluhiyetine mi zarar verir?

              5- Kırık kapı olayı ve Hz. Fatıma'nın dövülmesi olayı.

              Eve saldırı olduğu, Cebir ve şiddet kullanıldığı ortadadır. Bu, eve saldıranların hem alınlarında hem de tarihlerinde kara bir leke olarak kalacaktır. Ancak Ehli Beytin Annesi Fatıma Aleyhisselama işkence etmek ve buna tepkisiz kalmak kabul edilebilir bir durum değildir.

              niye? Peygamberlere işkence edilme olaylarını kabul ediyor muyuz? ediyoruz. peygamber ya da inananlar neden bu işkencelere tepkisiz kalmışlardır? Allah neden tepkisiz kalmıştır? kalmış mıdır? bu tepkisizlik midir? eğer bir peygamberin işkenceye uğramasına Allah engelleme ile müdahale etmiyor işkence edene gücü yaşama gücü veriyor ve onun işkence eden iradesine engel olmuyorsa, Fatıma'ya da müdahale etmemesini anlamalıyız. aynı neden burada da geçerlidir. Allah müdahale etmiyorsa Ali a.s da aynı gerekçe ile müdahale etmemetkedir. en az aynı gerekçelerler. daha fazlası Allah'ın gücü yeter Ali a.s'ın gücü yetmeyebilirdi bu da ek olarak müdahale etmemesi edememesinin nedenidir. nebiye işkence büyük olaydır, Fatıma daha büyük bir insan olarak ona işkence daha büyük bir olaydır. İmamın buna katlanması çok daha büyük bir zorluktur. tüm bunlara oranla nebiye işkencedense, Fatıma'ya işkence çok daha büyük bir suçtur. ve bu suçu işleyenler gelecekte kendilerini büyüteceklere hüccet olması için sergilenmiştir vuku bulmuştur. kıyamete kadar Fatıma'ya s.a işkence suçu inkar edenleri kıyamete kadar hakikatten uzak tutacaktır. şöyle ki:

              İmamete karşı olmak en büyük inkardır. İnsanların Zamanın İmamına biatını engelleyip kendine biatı emretmek küfür değil onda aşırı gitmektir. (Nisa 137) bu aşırı inkarın kıyamete kadar insanlara duyurulması tanıtılması lazım. ne ile tanıtacaksınız?

              Peygambere işkence edenler olmuş tarihte ondan büyük olması lazım. çünkü suç daha büyük. o zaman en azından kainatın efendisine işkence edilmiş olacak. daha fazlası olacak. işte bu kadar büyük suç ancak Fatıma s.a'ya işkence ile mümkün olabilirdi. çünkü:

              Peygamberimiz fatıma benden bir parçadır demiştir. böylece Fatıma'ya s.a ikence Peygamberimize işkence demektir. artı olarak Fatıma bayandır, bayanlara işkence normal erkeğe işkenceden daha fazla duyguları tırmandırır isyan ettirir çünkü bayanlar zayıftır ve insanlarda bayanları koruma içgüdüsü vardır.

              işte bu ve daha başka nedenlerden dolayı Allah Fatıma'ya işkence olayının vukuuna engel olmamıştır. sırf kıyamete kadar dini korumak için böyle yapmıştır. çünkü din kıyamete kadar imametle ayakta kalacaktır. Fatıma'ya işkence imametin varlığını haklılığını ve mazlumiyetini ispatlayan en önemli delillerdendir. ben nice inat ehline Fatıma neden o halde ebubekire biat etmedi diye sorduğumda cevapsız kaldı kendi vicdanlarının razı olacağı bir cevabı veremediler. aciz kaldılar. çünkü bayandır üstünlüğü ve Peygamberin s.a.a yanındaki konumu bellidir ve biat etmediği, birilerince üzüldüğü de güneş gibi ortadadır. böylece Allah hücceti tamamlamış olmaktadır. Fatımanın zamanın İmamı Ali olduğu ve onun hilafeti gasbedildiği için gasıp iktidara biat etmediği gün gibi ortadadır. bu büyük olayın bir de bedelinin olması kaçınılmazdır işte işkenceler de bundan dolayıdır. İmam Hüseyin nasıl: "ceddimin dini benim kesilmemle ayakta kalacak başka yolu yok o halde ey kılıçlar alın canımı" dediyse imameti hakkaniyeti ve hilafetin gasbının ortaya konması da Fatıma'nın biat etmediğinden işkenceye uğramasıdır ve bu yüzden olay vuku bulmuştur. bu olay onca sünni saptırmaya karşın yine kitaplardan silinip atılamamıştır. sebebi ne ola sizce? 1400 yıldır iktidar olan sünnilik neden Fatıma pürüüzünü (!) silememiştir kitaplardan? işte olayın sırrı buradadır.

              sizin burdaki yanılgınız, halifelerin bu kadar gaddar olamayacağını sanmanızdan kaynaklanmaktadır. sorun vuku bulan olayda değil sizdedir. herkes zorla biat ettirilmiş, ridde (dinden dönen diye suçlanan) savaşlarıyla bastırılmış. ama biat etmeyen biatın imamete olduğunu hatırlatan 50 kadar kişi var ve bunlar Fatıma evine sığınmışlar. bu hareketin yayılma ihtimali var Ali a.s gibi bir güç var karşınızda. siz de krallığa ahdetmişsiniz. ne yaparsınız? kralca zorbaca düşünürsünüz güç bende bunu hallederim dersiniz. işte olan budur.

              Yorum


                #8
                Ynt: Özeleştirilerim

                -2-

                SİTE YÖNETİMİNE DEFALARCA İLETTİM BOZUKLUK VAR EMEKLERİMİZ DE VAKTİMİZ DE HEBA OLUYOR DİYE. AMA NE HİKMETSE HALA DÜZELMEDİ.
                birinci bölüm kadar uzun bir cevap yazdım. ve gönderdim. ama site bozuk ibaresi çıktı. bekledim. bir saat kadar sonra düzeldi site f5 ile tekrara bastım. ama GÖNDERDİĞİM YAZI SİLİNMİŞ! emeğim zayi oldu. klavyeden bu kadar yazıyı yazmak bir dert onları zihinde toparlamak başka bir dert


                KARDEŞİM MADEM YAPAMIYORSUNUZ YAPACAK BİRİLERİNE DEVREDİN. BU SİTENİN HALİ NE BÖYLE. MİLLETİN EMEĞİNE HİÇ Mİ SAYGINIZ YOK!

                VEBALDİR EHLİBEYT MEKTEBİ MESAJINI YAYMAYA ÇALIŞAN BU SİTEYE BUNU REVA GÖRMEK

                Okurlardan özür diliyorum ikinci bölüm olarak yazdıklarımı tekrar toparlayamam. kusuruma bakmasınlar...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Özeleştirilerim

                  3 sorunu cevaplamak istiyorum. Eğer peygamber ve imamlar masumsa neden bazı yaptıkları işlerin sonuçları kötü çıkıyor. Örneğin Halid b. Velid'i peygamber efendimiz gönderiyor ve bu şahıs oradakileri öldürüyor. Neden peygamber (s.a.a.) böyle bir kişiyi gönderdi? Neden imam Hasan (a.s.)'ın ordu komutanı maddi çıkarlar karşısında karşı tarafa geçti* İmam Hasan (a.s.) başka birini ordu komutanı seçemez miydi? Veya İmam Hüseyin (a.s.) Kufe halkının kendine ihanet edeceğini kestiremedi mi?

                  Peygamber efendimiz ve İmamlarımız batını bilirler ama, onlar zahire göre hareket ederler. Örneğin bir şahis geliyor peygamber efendimize ve filancanın elindeki koyunun kendisinin olduğunu iddia ediyor ama şahit getiremiyor. Koyun sahibi de kendisinin olduğuna şehadet ediyor. Peygamber efendimiz koyunu yemin eden kişiye veriyor ve diyor ki "ben bu koyunun kime ait olduğunu biliyorum" Bu koyun kıyamet günün de ateş olacak" mealinde sözler söyleyince yalan söyleyen yalan söylediğini itiraf ediyor. Şimdi peygamber efendimizin görevi zahire göre hareket etmektir. Mesela hz. Ali Mülcem'in kendisini şehit edeceğini biliyor ama yanına bir koruma almıyor. Zahire göre hareket ediyor. İmam Hüseyin (a.s.) kendisine Kufe halkının ihanet edeceğini biliyor ama buna rağmen hareket ediyor. Çünkü zahirde Kufeliler yardım istiyordu ve imam onlara doğru gitmek zorundaydı.

                  Peygamber efendimiz münafıkları biliyordu ama zahirlerine göre hareket ediyordu. Tabi bunun bir çok hikmeti vardır. Allah bilir. Ama Eğer peygamber (s.a.a) her "la ilahe illallah" diyenin batınına göre hareket edip sen münafıksın diyerek o kişiye münafık muamelesi yapsaydı, acaba günümüzde ne olurdu? Herkes la ilahe illallah dememize bakmadan kendi kafasına göre bizi öldürmez miydi? herkes herkesi kolaylıkla münafıklıkla, kafirlikle itham etmez miydi.
                  Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                  "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                  Yorum

                  YUKARI ÇIK
                  Çalışıyor...
                  X