Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Şüphelerle boğuşuyorum

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Şüphelerle boğuşuyorum

    Merhaba arkadaşlar. Ben şüphelerle boğuşuyorum. Ne İslam'a girebiliyor ne İslam'dan kopabiliyorum tam olarak. İki arada kalıyorum. Acaba ne yapmam gerekir. İslam hakkında derin şüphelerim var. Bunları soru halinde paylaşayım bilenler cevaplarsa çok sevinirim. Sağolun şimdiden.

    1- Hz.Muhammed'in peygamberliğinin ispatı yapılabilir mi? Ya insanları ıslah etmek için öyle davranmak zorunda kaldıysa?

    2- Kafamı en çok karıştıran soru da şu. Bizler Müslüman ailelerde doğduk diye Müslüman olmadık mı? Eğer Hristiyan bir ailede doğsaydık da Hristiyan olmayacak mıydık? Taklidi imanda değil miyiz yani? Bu problemi nasıl aşarız.

    #2
    Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

    Öncelikle hoşgeldin kardeşim, elimden geldiğince kendi fikirlerimi açıklayayım, umarım faydalı olurum.

    1. İspat diyorsun fakat senin de bildiğin üzre ne bu zamanda mucize yaratılabilir, ne de apaçık birşey gösterilebilir mucize ile ilgili. Yapman gereken iki şey var kardeşim. 1. Araştırmak, 2. ise araştırmaya bağlı felsefe yapmak. Felsefe diyorum fakat yanlış anlaşılmasın, dinimizde felsefe vardır ki kuranın birçok ayetinde "hiç düşünmez misiniz" ya da "şüphesiz bunda düşünen toplum için ibretler vardır." cümleleri çoktur. Öyleyse felsefeye başlayalım;

    Elimizde 2 kaynak var yazılı olarak, kur'an ve hadisler. bu ikisi birbiri ile çelişmez. Zaten bu ikisinin çelişkisini de bulamazsın, ateistler bulduklarını sanarlar halbuki şu ayette ne güzel apaçık belli; "Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir (apaçıktır) ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. (anlamları gizli olan) Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar."

    Hadi diyelim yine ikna olamadık, o zaman şunu düşünebiliriz; peygamberlerin bütün davranışları birbirlerini destekler şekilde ve hep ahlak açısından en üstün seviyede bir örnek olmuştur. Diyebilirsin ki kur'an uydurmadır belki peygamberin kendisi yazdı, kur'an buna da şöyle cevap verir, "Yoksa onu Peygamber uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer öyle diyorsanız ve gerçekseniz Allah'tan başka gücünüz yettiği kim varsa yardıma çağırın da hep beraber onun bir suresine benzer bir sure meydana getirin."


    Sonuç olarak eğer kur'ana inanıyorsan peygamberlere de inanmalısın. Ki gerçekten mantıklı olarak düşündüğünde kur'an yani islam yani onu tebliğ eden peygamberler hep iyi şeyleri öğütlemişlerdir.


    diğer soruna gelince, evet dediğin doğru.

    iman iki kısımdır. 1. taklidi iman, 2. ise tercii iman.

    taklidi iman aileden gelen imandır. Aile ne ise sen de ona uyarsın ki bu hak dine mensub olsan da olmasan da iyi değildir. Şüphesiz irademizle aldığımız kararlar, iradesiz alınan kararlardan üstündür. Kur'an da bu durum şu ayetle desteklenmiş, "Onlara, gelin Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapageldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey bilmiyorlardı ve doğru yola gitmiyorlardıysa."

    öyleyse kişinin kendi yolunu kendi aklı ve iradesi ile bulmalı. Bunun için de ailedeki mezheb olsun din olsun gözetmeksizin her birey kendi dinini kendisi bulmalı.

    inşallah yardımcı olabilmişimdir kardeş, Selametle
    İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar?

    Yorum


      #3
      Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

      Zamanında arnavutluktan bir hristiyan arkadaşım vardı bu videoları ona da tavsiye etmiştim. bu videolardan sonra döndümü dönmedimi bilmiyorum ama umarım sizin içinde bir faydası dokunacaktır. Dr. Zakir Naik'in videosu. internette çok sayıda mevcut.

      sadece sizin için değil, bence herkesin izlemesi gereken bir video. Zaman ayırısanız pişman olmazsınız.

      Allah var mıdır ? muthiş cevap !! ( Türkçe altyazılı )

      بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

      Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Hizbullah galiplerin ta kendileridir.

      Selam Olsun Korkmadan Ben De Varım Diyebilenlere!!

      Yorum


        #4
        Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

        Bismihi Teala;

        Selamun Aleykum AzizCanlar;

        Ayetullah Muhsin Kıraati, kısa ve güzel bir üslupla bunun için 10 delil açıkladı. Burada bu delilleri kısaca ele alacağız.

        Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

        Soru: Neden insan peygamberlere ihtiyaç duyar?

        Binci delil: İnsanlar bir çok şeyi bilmediği için bir"öğretmen" ve "muallime" ihtiyaç duyar. Peygamberler, beşeriyet için öğretmen ve muallimdir. «یزکّیهم و یعلّمهم» "Onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.(Cuma, 2)" insan bilgisiz ve cahildir. Bilmeyen ve cahil, öğretmen ve alim ister.

        İkinci delil: İnsan gafil ve şaşkın olduğu için "uyarıcıya" ihtiyaç duyar. Örneğin oyuna dalan bir çocuğu bir şey alması için markete gönderdiğimizde, çocuk oyuna dalar ve yapması gereken şeyi unutur. Veya elini annesinin tutması gereken çocuk, eğer elini bırakırsa ya bir arabanın, ya da bir motor bisikletin altında kalarak canını kaybeder.

        Üçüncü delil: İnsan mesul ve görevli olduğu için "mesuliyet ve görevli kılavuzuna" ihtiyaç duyar. Görevli olan kişi, görevini yerine getirebilmesi için öncelikle kendi görevini bilmelidir. İnsan dere yataklarındaki bir taş parçası değildir ki su geldiğinde onu sürüklesin ve su kesildiğinde gelişi güzel bir yerde öylece kala kalsın. İnsan programsız değildir, bilakis anlaşma ve ahit sahibidir. Peygamberler bizim görevimizi açıklamakta ve aydınlatmaktadır.

        Dördüncü delil: İnsan gelişme ve yetkinlik sahibi olduğu için bir "model" ve "örneğe" ihtiyaç duyar. cansız maddeler gelişme kabiliyetine sahip değillerdir, ancak insan gelişme ve yetkinlik sahibidir. Her kim böyle bir gelişme ve yetkinliğe sahipse onun gibi olabilmesi için bir model ve örneğe ihtiyaç duyar.

        Beşinci delil: İnsan geleceğinden haberdar olmak istediği için "gelecekten haber veren doğru sözlü" birine ihtiyaç duyar. İnsan, nereye gideceğini bilmek ister. Ders okuduk, diplomamızı aldık, kendimize iş bulduk, evlendik, araba aldık, çocuk sahibi olduk… artık ne? Sonumuz ne olacak? Ömrümüzün sonunda ne olacak? Bunların cevabını peygamberler verecektir.

        Altıncı delil: Beşer, gaip âleminden haberdar olmak ister ve bunun için "gaipten haberi olan birisine" ihtiyaç duyar. Peygamberlerden başka hiç kimse gaip âleminden haberdar değildir.

        Yedinci delil: İnsan, fıtri olarak adil ve kapsayıcı yasa ve kanunlar çerçevesinde yaşamaya meyillidir, bundan dolayı "adil ve kapsayıcı bir yasaya" ihtiyaç duyar. Peygamberler dışında hiç kimse adil ve kapsayıcı bir yasa getiremez. Zira beşeriyet sınırlı ve mahduttur. Ve sınırlı ve mahdut insan, sonsuz ve kapsayıcı düşünemez.

        Sekizinci delil: İnsan, "kendisini sevecek" bir kanun koyucu ve yasa ister. Bizi tedavi edecek doktor acaba bizi seviyor mu, sevmiyor mu? Benim için yasa belirleyecek ve kanun koyacak kişi öncelikle beni tanımalı ve beni sevmelidir.

        Dokuzuncu delil: İnsan, heva ve heveslerine yenik düşmeyen bir "lider" ve "rehber" istediğinden "masum bir lidere" ihtiyaç duyar.

        Onuncu delil: Beşeriyet, dünyanın ıslahı için "şehadet ve ölümden korkmayan" fedakar insanlara ihtiyaç duyar. Dolayısıyla Kur'an'da defalarca beşeriyetin ıslahı için mücadele eden peygamberlerin bu yolda öldürüldüğünü okumaktayız.

        İmam Rıza’nın Tüm Din Temsilcilerini Mağlup Ettiği Münazarası

        Allah'a emanet olun...

        Yorum


          #5
          Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

          Cevaplar yeterli mi kardeş?

          Yorum


            #6
            Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

            Cevaplar için sağolun. Yeni cevaplari da bekliyorum. Imam rıza'nın münazarası etkileyiciydi

            Yorum


              #7
              Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

              Bismillah
              hz.muhammed hakkında şunu söylemek isterim eğer peygamberi öğrenmek istersen ehlibeytini öğrenmelisin ilk olarak çünkü onlar peygamberin davasında gittiler ve gidiyorlar. peygamber gadirhumda şöyle demiştir size 2 ağır emanet bırakıyorum 1.allahın kelamı kuran 2. ehlibeytim bu ikisi kevsere kadar birbirinden ayrılmaz şimdi kardeş cabir ibn hayyan adından imam caferi sadıkın öğrencisi vardır ayrıca bu kişi modern kimyanın kurucusudurda ve şunu demiştir ''yunan alimlerinin dediği gibi atom parçalanamaz değildir atom yoğun bir enerjiden(proton,elektron,nötr dan bahsediyor)oluşur ve parçalandığında büyük bir güç açığa çıkar ki ve allah saklasın bağdat gibi bir şehri yok edebilir'' der.ve kitaplarında yazan şey ise ben öğrendiklerimi imam caferi sadıktan öğrendim .imam caferi sadıkın öğrencisi mufazzala yazdırdığı risalenin bir kısmın aşağıya atıyorum

              3. Oturum

              …Sesler, bazı cisimlerin havadaki sürtüşmesi sonucu meydana gelir ve hava, bu sesleri bizim işitme duyumuza ulaştırır. İnsanlar bütün gün boyu, hatta gecenin belli bir kısmını konuşmakla geçirmektedirler. Bütün bu sesler ve konuşmalar havada kalacak olsaydı insanların durumu çok zor olur, muhtemelen kağıttan çok, havayı değiştirmek veya hava üretmek zorunda kalırlardı, çünkü konuşurken kullanılan kelimeler ve sesler, yazılanlardan çok daha fazladır. Binaenaleyh Yüceler Yücesi bilge ve hekim olan Allah; havayı görünmeyen yumuşacık bir kağıt gibi yaratmıştır; sesler ve konuşmalar bu hava sayesinde bize ulaşmakta, sonra da bu ses ve konuşmaların havadaki izleri silinmekte ve hava tekrar yeni sesleri kaydedebilecek beyaz bir kağıt gibi yepyeni olmakta ama bu işlem nedeniyle asla yıpranıp eskimemektedir!
              Hikmetleri üzerinde düşünecek olursan, ibret almak için sırf şu hava bile yeter aslında! Çünkü her şeyden önce, vücudun yaşamasanı sağlar; havayı içine teneffüs edip alman diri kalmana; aldığın havayı geri boşaltman da vücudunun sıhhat bulmasına yarar. Hava sesleri uzaklardan taşıyıp getirir, güzel kokuları dört bir yana ulaştırır; rüzgarın estiği
              taraftan daha fazla ses ve güzel kokular geldiğini görmez misin? Keza, dünyanın düzen ve maslahatında etkin faktörler olan sıcaklık ve soğukluğu taşıyan da, yine havadır”.
              “… Bilge ve hikmet sahibi Yüce Allah’ın, çeşitli ağaç türlerindeki muazzam yaradılış sırlarında tefekkür et… Ağaçlar yılda birkez ölürler; ama onlara hayat veren içgüdüsel ısıları içlerinde gizli kalır ve meyveler için gerekli hammaddeleri üretmeye başlayıp hazırlar ve bahar gelince tekrar dirilip hareketlenir ve türlü meyveler sunar sana…Her meyve, kendine has belli bir zamanda hazırlanıp sunulur; misafirlikte leziz yiyecek ve tatlıların belli aralıklar ve özel zaman aralarında takdim edilmesi gibi tıpkı.. Tomurcuğa duran ağaçların ellerindeki hediyeleri sana nasıl cömertçe takdim ettiğine bak… Bağlarda bahçelerde güzelim güllerle reyhanların, nesrinlerin (fulya), yasemenlerin adeta dilediğini kopar dercesine sana enasıl ellerini uzattıklarını gör…
              Ey insan!Eğer aklın varsa neden kendi haddini bilmezsin sen? Zekan varsa eğer, bunca nimeti sana lütfeden velinimetini neden tanımaz, O’na neden teşekkür etmezsin?.. Bağlarda, bostanlarda, dağlarda vadilerde senin için bunca yiyecek, içecek, meyve, türlü sebzeler ve rengârenk çiçekler hazırlayıp sunan Rabbine şükredip teşekkürde bulunacağına neden O’na isyan etmekte, bunca lütuf ve bağışını görmezden gelip inkara kalkışmakta ve O’nu tanımazdan gelmektesin?!..
              Şu narda gizli olan o sırlara ve suçları bağışlayıcı Yüce yaradan’ın onu nasıl yarattığına bir baksana! Narın aralarında içyağından minik tepecikler kurmuş, o tepeciklerin dört bir yanına nar tanelerini inciler gibi birbirine yapıştırmıştır… O tanelerin adeta elle ve özenle yan yana dizildiğini sanırsın… Taneleri birkaç bölüme ayırmış ve her bölümü de bir zarla örtmüştür, bu zar o kadar ince ve hassastır ki insanın aklını hayran bırakır… Bunların hepsini de kalınca ve sağlam bir kabukla örtüp korumuştur. Bu dakik ve hassas yaradılışta, fevkalade şaşırtıcı incelikler vardır; narın içi sadece tanelerle dolu olsaydı o tanelerin beslenebilecekleri bir yol yoktu, bu nedenle o içyağı gibi kabukları tanelerin arasına yerleştirmiş ve taneleri bunların üzerine ekmiştir, işte bu yolla o taneler beslenebilmektedir. Bu zarif tanelerin bozulup çürümemesi için de, narın içindeki o ince zarları perde gibi, tanelerin üzerine çekmiştir; tanelerin sıcağa, soğuğa, güneşe vb. dış etkenlere karı korunarak taptaze kalabilmesi için de, daha kalın ve ilginç yapıya sahip bir başka sağlam kabuğu da hepsinin üzerine gerip onları korumuştur. Bütün bu saydıklarım,narın yaradılışındaki şaşırtıcı sayısız hikmet ve inceliklerden sadece birkaçıdır


              [justify]kardeşim sonuç ise eğer biri sadece insanlığı kurtarmak için çalışsa bile ilme sahip olması mümkün değil ilim ise allahın peygaberine ulaştırdığı bilgidir oda kendi vasilerine ulaştırır onlarda güvenilir raviler araçılığı ile bize ulaştırır.[/justify]

              Yorum


                #8
                Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

                Bismillahirrahmanirrahim

                1.soru)Gördüğün her şey yaratılmıştır, her yaratılmışı da yaratan bir ilah mevcuttur.Allah subhanehu ve teala hem evvel hemde halık yoksa gördüğün hiç bir şey yaratılmış olmaz idi.

                Rasulullah s.a.a.v. Allah subhanehu ve teala'nın hak resulü olduğunun kanıtı ondan evvel birçok peygamberin gelmiş olması ve hepsinin tevhidi anlatmış bulunması ve Rasulullah'ın evvelkilerini tasdik etmesi ve evvelkilerinde onu müjdelemesidir.Rasulullah s.a.a.v.'in getirdiği her şey ancak her şeyi yoktan var eden azametli bir sultan'ın Allah subhanehu ve teala'nın emridir yoksa şüphe doğuracak şeyler vuku bulur ve tezatlar olurdu.şimdi o halde ben neden şüphe duyuyorum diyorsun bu şüpheyi senin kalbine ilhak eden muhakkak ki şeytandır.

                Sen sadece tevhid'i aklet eğer tevhide tam manası ile iman etsen diğer her gördüğün çelişkilerin şeytani olduğunu ve aslında cevaplarını kalbine ilham edecek bir rahmet meleğinin bulunduğunu görürdün.Tevhid'i tam akleden yakin ile iman eden o vakit her şüpheye cevap bulur ama tevhide iman etmeyen adam bir söze dahi bahane bulur.

                2.soru)Bil ki o amerika'da doğduğundan kafir olmadı o küfrü seçtiği için amerika'da doğdu ve kafir oldu.peki ne vakit küfrü seçti işte o daha iş olmazdan evvel küfrü seçti ve Allah subhanehu ve teala onun küfrü seçeceğini bildiği için onu kafir bir babanın belinden kafir bir ananın rahmine attı.bir müslüman ülkesinde yaşayan müslüman ailede doğan kimseyi de Allah subhanehu ve teala bir müslüman babanın belinden bir müslüman ananın rahmine atarak müslüman kıldı zira iş olmazdan evvel Allah subhanehu ve teala biliyordu ki o müslüman olacak.

                peki neden müslüman doğan kafir olabiliyor ve kafir doğan müslüman olabiliyor?

                zira Allah subhanehu ve teala bir kimsenin azabını artırmak isterse evvela ona lütfeder ki nankörlük etsin ve azabı artsın ve bir kimsenin hayrını artırmak isterse ona çetinlik verir ki sabredip sevap alsın

                vesselamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

                  Şehid kardeş zakir naik denen muhalifin videosunu paylaşmışsın sana bir hadis-i şerif rivayet edeyim inşaAllah

                  ''Onların (muhaliflerin) ilim ibadet ve hadisleri sizi aldatmasın zira onlar kokuşmuş eşşektirler.''
                  imam cafer-i sadık aleyhisselatu vesselam

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

                    Sevgili Mrt90 aşşağıdaki linki incelemeni isterim.

                    http://www.velayet.com/index.php/topic,25588.0.html

                    Değerli kardeşim ister insan Amerika'da, ister Avrupa'da doğsun, bir insan fıtratı üzerine doğar. Örneğin peygamberin (s.a.a.) bir hadisine göre Allah insanın kalbini öyle yaratmıştır ki, insan kendisine iyilik yapana karşı sevgi, kötülük yapana karşı ise nefret duygusu ile yaratmıştır. Bu Amerikalı içinde, Fransız içinde geçerlidir. Bu insanın tabiatıdır, fıtratıdır. Ne kadar güzel bir tabiat değil mi?

                    Tekrar fıtrata dönelim. İnsanları solcu yapan aslında fıtratlarında, zayıfa, ezilene, fakire, sömürülene karşı duyulan merhamet, zalime, adaletsizliğe duyulan öfke duygusundan kaynaklanır. Onun için peygamberimiz (s.a.a.) bir yönetimin küfürle ayakta kalabileceğini, fakat zulümle ayakta kalamayacağını beyan etmiştir. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın katledilişi Müslümanlarda öfkeye sebep oldu ve Emevilerin yıkılışı ile sonuçlandı. Yani insanların geneli adalet ister ve haksızlıklar onları sokağa döker.

                    Yine her insanda onur duygusu vardır. Siz ne Amerikalıya, ne Afrikalıya ayağınızı öptüremez siniz. Gelin size altın vereyim deseniz de onurlu hiçbir insan bunu yapmaz. Ne kadar güzel bir duygu değil mi? Onur duygusu.

                    Yine her insan da iyiliğe, iyilikle cevap verme duygusu vardır. Kuran der ki; “iyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?” Şehit Mutahharri mu sorunun muhatabının insanın fıtratı olduğunu beyan eder. Ey insanın fıtratı, eğer iyiliğin karşılığı iyilikse, niye yapmıyorsun? Niye kendinle savaşıyorsun? Ne kadar güzel bir duygu, iyiliğe iyilikle cevap verme, haksızlığa, adaletsizliğe öfkelenme. Hz. Ali (a.s.), para verip köleleri özgürlüğe kavuşturup da, iyilik yaparak özgür insanları köle yapmayanlara şaşırdığını beyan eder. Öyle özgür insanlar vardır ki, onlara iyilik yaparsanız, adeta size köle olurlar. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırını sayanlar bunlardır.

                    İnsanda pişmanlık duygusu vardır. İnsan kötü bir şey yaptığı zaman pişman olur ve o duygu o kötülüğü tekrar yapmasına müsaade etmez. Hatta bazen bu duygu hiç yapmadığı bir kötülüğü yapmasına bile müsaade etmez. Zira derki ben bunu yaparsam pişman olacağım ve ömür boyu vicdan azabı çekeceğim. Evet bu Allah’ın minyatür mahkemesidir. Bu mahkeme kararı verdimi beşeri mahkemeler gibi rüşvet yemez, davayı ertelemez, yeryüzünü insana zindana çevirir. Görünürde kamçısı yoktur ama, öylelerine dünyayı zindan etmiştir ki, bu insanlar kurtuluşu intihar etmekte bulmuştur. Hiroşima’ya bomba atan adam intihar etti. Bu minyatür mahkeme herkes de vardır. Ne güzel bir mahkeme.

                    İnsan da mutluluğu arama duygusu vardır. Fakat patron bu duyguya o kadar kendini kaptırmıştır ki, onur duygusunu hiçe sayarak işçiyi sömürmüştür. İşçi de mutluluğunu arar. O da çalışır mutlu olmak için, o da grev yapar çünkü mutluluğunun peşindedir. Bizlerde mutluluğu ararız. Ama gerçek mutluğun İmam Hüseyin’le beraber olmak olduğuna inanırız ve bunun için mücadele ederiz.

                    Nereden gelir İmam Hüseyin sevgisi? İnsan adaleti sevdiği gibi adaletli insanları da sever. Özgürlüğü sevdiği gibi, insanlara köle olmayanları, 3 kuruş için eğilmeyenleri sever. Cömertliği sever insan, cimrilerden nefret eder. Neden insan hep güzeli sever? Çünkü Allah öyle yaratmış. Nasıl olurda her lider askerini kendini korumak için düşmanın üzerine salar da, imam Hüseyin ise, bunların işi benimledir, gecenin karanlığından faydalanın gidin diyen bir insana aşık olmaz. Vallahi bu sevgi fıtridir. Ne güzel bir sevgi, ne güzel bir duygu ki adaletli insanları seviyor, zalimlerden, kalleşlerden nefret ediyorsun.

                    Şimdi asıl meseleye gelelim. İnsanda mutluluğunu arama duygusu var, hakikati öğrenme duygusu var, kendisi için en iyi olanı tercih etme duygusu var, iyi olanı araştırma duygusu var.

                    Örneğin ev alacaksanız, bunu mutluluğu arama duygusu ve rahatı arama duygusuyla yaparsınız. İnsanlar rahat yaşamı arama duygusuyla arabayı, bilgisayarı, traktörü, dikiş makinesini bulmuşlar. Bu fıtri duygu bütün insanları içinde mevcuttur. Ne güzel bir duygu.

                    O halde bir insan mutluluğunu arma duygusu ve kendisi için en iyisini tercih etme duygusu ile ev alacağı zaman araştırır, dikkat et bu duygu insanı araştırmaya sevk eder. Veya çocuğunu okuttuğu zaman en iyi okulu araştırır, en iyi öğretmeni araştırır. Hasta olduğu zaman en iyi doktora muayene olmak ister. Bu duygular bütün insanlarda, Hıristiyan’da, Budist’te, Alman’da mevcuttur.

                    Yine insan da sorgulama duygusu vardır. İnsana bir şey sattığınız zaman araştırır ve kandırılmak istenmez ve sorgular.

                    O halde eğer bir insan Almanya’da doğuyorsa , hakikati araştırma, kendisi için en iyi olanı arama, kendisine sunulan bir şeyin doğruluğunu sorgulama ve mutluluğu arama duyguları vardır. Bu durumda bu insanın oğlu için en iyi oklu araştırma duygusu varsa, en doğru dini araştırma duygusu da vardır. Bilakis fıtratı aslında kişiyi buna iter, sürükler.

                    Peki fıtratında varsa, niçin araştırmaz? Bir karpuz alırken bile, en iyisi olsun diyen insan, dine gelince neden aynı hassasiyeti göstermez?

                    Şimdi bir insanda onur ve şeref duygusu da vardır, mutluluğu arama duygusu da. Kişi mutlu olma duygusuna o kadar kaptırmıştır ki kendisini, makam için, para için haksızlık yapar, adam öldürür ve onurunu, haysiyetini hiçe sayar. Diğeri de onur duygusuna düşkün olduğu için parayı, adam öldürmeyi bu duyguya tercih etmez.

                    Bu insanların sorunu aslın da bu. Bunlar dünyada ki mutluluklara o kadar dalmışlardır ki, bir türlü fıtratındaki inancını sorgulama arzusuna kulak vermez. Oysa fıtratı kendisi için en iyi evi istediği gibi,kendisi için en iyi dini de ister. İşte dünyayla oyalanmak insanı gerçekleri araştırmaktan alıkoydu. Ama dünyadan biraz el çeksinler o zaman sorgulamalar başlayacaktır. Bu bir sünnetullahtır. Ne güzel sünnetullahtır.
                    Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Şüphelerle boğuşuyorum

                      Yararli cevaplar icin tesekkurler.

                      Yorum

                      YUKARI ÇIK
                      Çalışıyor...
                      X