Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

    malum ramazan ayı yaklaşıyor ,bir şianın akrabaları dostları filan hep sünni ve her yıl çağırıyorlarsa iftara sünniler erken açıyorlar orucu şii ne yapmalı ? onlara uymalımı yoksa beklemelimi ? beklenmesi garip kaçarsa ne yapmalı etmeli .soru biraz karışık oldu ama umarım anlamışsınızdır .sünniye uyup onlarla birlikte orucunu açması caizmidir vahdet için ?

    #2
    Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

    Ramazan ayına daha iki ay olmasına rağmen bu soruyu soruyorsan demek ki bu konu sana bayağı sıkıntı veriyor. Şiaların sıkıntı çektiği konulardan biridir bu konu. Birde Ramazan bayrımı ile ilgilidir. Sünni kardeşlerimiz evinize gelir. Oysa bayram değildir size göre.

    Birde Alevi Şiaların çektiği sıkıntı vardır buna ek olarak. Ramazan ayında evine gelir Alevi akrabaları. Çay ikram etse Ramazan ayıdır. İkram etmese evine gelmiş, nasıl ikramsız evine göndersin?

    Değerli dostum hiç bir surette biz oruçlarımızı erken açamayız. Ben genelde dua ederek o zamanı geçiştirmeye çalışırım. Veya 10 dakika geç gidersin. Veya izah etmeye çalışırsın veya başka bir yöntem uygularsın. Burada dostların başka taktikleri varsa ve bizimle paylaşırlarsa çok iyi olur.
    Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

    "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

    Yorum


      #3
      Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

      Ben 10 dakika geç gidersin dedim ama, en son Ehl-i Sünnet ile Şia arasında ki Akşam namazı vakti ihtilafı, 8 dakikaya düştü. 5 dakika sonra diyenlerde var. Ama şimdilik ihtiyaten 8 dakika beklesek iyi olur kanımca.
      Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

      "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

      Yorum


        #4
        Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

        Selamlar.

        Elbette vahdet için çok şeyler yapılmış ve yapılmaya da devam edilmektedir. Bununla beraber, dinin hükümlerini bozmak ve böylece de bozuk hükümler üzerinde vahdet etmek, vahdetin nihai amacından şaşmasına sebep olacaktır. Bu nedenle konunun (bir alimin değil de) benim nazarımda acizane açıklaması şudur;

        Biz müslümanlar, yani sünni olsun veya şii olsun, orucu akşama ziyafet çekelim diye tutmuyoruz. Öyleyse halihazırda saatlerce yememeyi ve içmemeyi ahd etmişsek, birkaç dakika daha sabretmek bizim için zor değildir. Öyleyse bir şii öncelikle bu tür durumlarda sünni kardeşlerinden izin istediğinde, eğer böyle telkinde bulunursa anlayış görmesi muhtemeldir. Bir sünni açısından bakıldığı zaman, birisi kendisine "henüz güneş batmadı, bu nedenle orucu tehlikeye atmamak için birkaç dakika ihtiyat için bekleyeceğim" dediği zaman, bunda bir mahsur görmeyecektir. (Bu konudaki tecrübem de bu yönde olmuştur.)

        Ayrıca, bazı sünni fırkaları da diyanetin namaz vakitleriyle oynadığını bildiği için kendi bastırdıkları hususi takvimlerde müslümanları diyanete değil gerçek ölçülere uymaları yönünde davet ediyorlar ve hatta konuyla ilgili bu takvim ve ajandalarda müslümanları uyaran açıklamalar yapıyorlar. Bununla ilgili diyanete soru soran sünni müslümanların sayısı da az değil ve dişe dokunur bir cevap da alabilmiş değiller. Bu nedenle bu önemli bir birinci seçenektir.

        İkinci seçenek şudur ki, sünni kardeşler arasında birileri tarafından uydurulmuş olan "ezan okunur okunmaz orucunu açmak sünnettir" şeklindeki bilgi gerçek bir delile dayanmadığı gibi, Resulullah'ın ahlakıyla da örtüşmez. Günümüzde bu rivayeti esas alarak insanlar iftardan yarım saat önce sofralara kurulmaya ve yemeğin başında ezan beklemeye başlıyorlar. Biz heyecanla yemek yemeyi beklemek için oruç tutmuyoruz esasına göre, bu işin çok abes olduğu anlaşılmaktadır. Hele ki bir yemek düşkünü olmayan Resulullah'ın böyle bir iş yaptığı hiç kimse rivayet etmemiştir. Bunu hatırlatınca genelde dini kaygısı olan sünni müslümanlar "evet haklısın" diyeceklerdir. (Acizane benim tecrübem yine bu yöndedir.) Kaldı ki rivayetler Resulullah'ın önce iftarını açtığı değil, namazını kıldığı yönündedir. Yani sünnet olan ezan okunduğunda önce namaz kılmak, sonra iftar etmek sünnettir. Tabii ki burada ezan vakti dediğimiz gerçek ezan vaktidir, birinin çıkıp kendi keyfiyetine göre ezan okuması değil.

        Nihai olarak açıklamanın anlamsız kalacağı durumlarda, toplu yemeklerde vs, ben şahsi olarak beklemeyi tercih ediyorum. Bu nedenle herhangi bir açıklama olmasa bile, birkaç dakika yememek bu noktada vahdeti bozacak bir durum doğurmayacaktır. İlla ki "neden bekliyorsun" diye soran olursa, zaten konuştuğumuz gibi açıklaması basittir, bir iki cümleyle rahatlıkla izah edilebilir.

        Artık ezanın gerçek vaktini beklediği için, yani sırf ihtiyat için bile olsa birkaç gün beklediği için insanların öldürüldüğü zamanı en azından bulunduğumuz ortam için geride bıraktığımızı ümit ediyoruz. Bunun dışındaki ortamlarda "vahdet" için değil, ancak can endişesiyle "takiyye" için orucunu bozar insan. Zira vahdetle vahşeti karıştıran çok insan hala var, Suriye'de olduğu gibi.

        Ramazan bayramı konusunda da özdemir abinin dediği gibi çok sıkıntı yaşanıyor. Maalesef bu sıkıntıların önemli bir kısmı Türkiye'deki sünni müslümanların dünyadan ve dini hükümlerden bihaber olarak diyanete boyun eğmiş olmalarından kaynaklanıyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'den daha mutaassıp olan, Mekke ve Medine'ye ev sahipliği yapan Suudi Arabistan bile bayram için hilali baz almaya başladı. O nedenle birkaç yıldır bayram kutlamalarımız çevremizdeki müslüman ülkelerde birbirini tutmadı. Arabistan oruç tutarken biz bayram yaptık mesela. Bu da yine Türkiye'nin bu konuda taassup gösterdiğini, gerçek hükümlere değil diyanetin keyfi uygulamalarına uyduğunu gösteriyor. O yüzden vahdet için sünni kardeşlerin gerçek hükme itibar etmeleri gerekiyor. Bu konuda artık en ikna edici şeylerden biri, Arabistan'ın bile gerçeğe dönmüş olmasıdır. Buna rağmen sıkıntı yaşayan bazı şiiler de meşru olarak o günü erkenden orucu bozacak kadar mesafede bir yolculuğa çıkıp eve geri dönüyorlar. Böylece seferi olarak oruçlarını bozup geri döndüklerinde bayram olmasa da vahdet için bayrammış gibi davranabiliyorlar. Fakat neticede bayramda böyle meşru bir imkan bulunmasına rağmen, iftarda orucunu kasıtlı olarak bozmak için böyle meşru bir yöntem yoktur.

        Yorum


          #5
          Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

          Allah razı olsun Garipturab kardeşim. Özellikle takvim konusu bayağı akılcı. Aslında elinde akşam namazı vaktini şimdiki takvimlerden 8 dakika geç gösteren bir takvim göstereceksin. Bakın bu takvime göre henüz 8 dakika var diyeceksin. Tabi öfkeli bakışlara da katlanacaksın, aldırmayacaksın, kınayanın kınamasına aldırış etmeyeceksin.Allah'ın izni ile.
          Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

          "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

          Yorum


            #6
            Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

            Cevaplar için Allah razı olsun.
            Ben Sünniyim lakin şiaya geçmeme engel olan küçük bir neden ise bu mesele..geçersem çok zorlancağım bişey
            Şimdi onların yiyip benim yememem onları rahatısız edecektir.ben hala orucumu açmamış halde aç beklerken, kendilerininin yemesi, içlerinde rahatsızlık edecektir, yemem konusunda baskı bile yapılabilir ."olurmu öyle şey" diceklerdir vs vs.bu kişiler genelde aile büyükleri oluyor dayı amca filan.zor yani çok zor uygulamak dediklerinizi

            Yorum


              #7
              Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

              sevgili Ehl-i Beyt kardeşim rica etsem diğer nedenleri de yazabilir misiniz? Saygılarımla...
              Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

              "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

              Yorum


                #8
                Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                İmamların Hz.Muhammed (saa) hariç tüm peygamberlerden üstün olması..heleki Hz.İbrahim ,Hz.Musa ,Hz.İsadan bile üstün olması engel..

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                  _ELHAMDULILLAH _Ehlibeyt_ baya mesafe almissin. gerci bu konuyu da acik akli ve nakli konularla ortaya koymustuk ama demek daha iyice incelemedin.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                    Değerli Ehl-i Beyt kardeşim.


                    Bana Sünni kaynaklarda da yer alan “benim ümmetimin alimleri, beni İsrail’in peygamberlerinden üstündür” hadisinin ne anlama geldiğini açıklarmısınız?

                    Hz. İsa (a.s) Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılacaktır. Buda Sünni kaynaklarda mevcuttur. Bu nu nasıl değerlendiriyorsunuz?


                    [justify]Bir de kardeşim Kur'an Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakub gibi Peygamberleri imam olarak tanıtmaktadır:

                    [/justify]
                    [justify]"Biz onları emrimizle hidayet eden imamlar kıldık." (Enbiya, 73)

                    [/justify]
                    [justify]Yine yukarıda da değindiğimiz Secde Suresindeki ayet:

                    [/justify]
                    [justify]“Onların (İsrailoğullarının) içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten imamlar tayin ettik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.” (Secde, 24)

                    [/justify]
                    [justify]Bu imam seçimini Kuran hiçbir yerde insanlara bırakmamıştır. Bırakması sizce mümkün mü? Yani Allah’ın kendi dinininin yönetimini insanların seçeceği kişilere bırakması mümkün mü? Kendi peygamberinin yerine geçecek kişininin kim olduğunu insanlara bırakması mümkün mü?

                    [/justify]

                    [justify]Şura ayetinde “işerini” derken yani kendi işleri aralarında şura iledir. Oysa insanlara imam tayin etmek Allah’ın işidir. Haşa bu iş insanların işi olamaz.

                    [/justify]



                    [justify]Beni bu konuda en çok etkileyen hadis lerden bir tanesi de peygamber efendimizin (s.a.a.) “ben kimin mevlası ise bu Ali’de onun mevlasıdır. Sözüdür.

                    [/justify]
                    [justify]Hepimiz biliyoruz ki peygamberlerin bir çoğu sınırlı kişiler için peygamberlik görevini yapmışlardır. Oysa peygamber efendimiz kıyamete kadar gelecek bütün insanların peygamberidir. O halde “ben kimin mevlası isem” sözü de peygamber (s.a.a.) kimin üzerinde emir sahibi ise Hz. Ali’de onun üzerinde emir sahibidir. Bir de Hz. Ali (a.s.) direk peygamberin (s.a.a.) makamına oturmuştur. Onun vekilidir. Böyle bir şahsiyet nasıl olurda diğer peygamberlere üstün olmaz.

                    [/justify]

                    [justify]Şia’nın Hz. Ali’nin üstünlüğüne getirdiği delillerden birisi de Mübahele ayeti diye meşhur olan Al-i İmran suresinin 61. ayetidir. Bu ayet Resulullah’ın Necran Hıristiyanlarıyla lanetleşme olayından bahseder. Onlar Resulullah ile Hz. İsa hakkında tartışıp da gerçekleri kabullenmemekte direnince, Allah-u Teala bu ayeti indirerek Resulullah’a onları “mübahele”ye (lanetleşmeye) davet etmesini emretmiştir.

                    [/justify]
                    [justify]“Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, canlarımızı ve canlarınızı çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim.” (Al-i İmra, 61)

                    [/justify]
                    [justify]Bu ayette Allah-u Teala lanetleşmek için iki tarafın oğullarını, kadınlarını ve canlarını çağırmasını ve onlarla birlikte lanetleşmeye gidilmesini öneriyor. Şia ve Sünni kaynaklarda Resulullah’ın bu ayete dayanarak sadece Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i, Hz. Fatıma’yı ve Hz. Ali’yi çıkardığını nakletmektedirler. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyn’in ayetteki “oğullar” kelimesine binaen çıkarıldığı, Hz. Fatıma’nın “kadınlar” kelimesine binaen çıkarıldığı bellidir. Peki, Hz. Ali neye binaen Resulullah tarafından mübaheleye çıkarılmıştır. Ayette “canlar” kelimesinden başka bir kavram olmadığına göre Hz. Ali’nin bu kelimeye binaen çıkarıldığını söylemekten başka bir çaremiz yoktur. Bu ise Hz. Ali’nin Resulullah’ın “canı-özü” mesabesinde olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayetten istifade edilen bu sonucu ifade eden hadisler de Resulullah’tan nakledilmiştir:

                    [/justify]
                    [justify]a) Meşhur Sünni alim İbn-i Hacer "es-Sevaik-ul Muhrika" adlı eserinde Darekutni'den şöyle rivayet etmektedir: "Hz. Ali şura gününde (2. Halifenin ardından halife seçilmek için görevlendirilen altı kişilik şurada, kendisinin hilafete geçmekteki liyakat ve önceliğini vurgulamak için şöyle diyordu: "Sizi Allah'a and vererek soruyorum: "Acaba aranızda Resulullah'a (s.a.a) yakınlıkta benden daha yakın olan biri var mıdır? Benden başka Resulullah (s.a.a) mübahele ayetine dayanarak onun canını kendi canı, çocuklarını kendi çocukları, kadınını kendi kadını yerine koyduğu birisi var mıdır?" Onlar da "hayır yoktur" deyip bunu itiraf ettiler." (Es-Sevaiku'l-Muhrika -İbn-i Hacer Mekki-, S.93)

                    [/justify]
                    b) Müstedrek-üs Sahihayn kitabında Sünni alim Hakim Nişaburi, Abdurrahman b. Avf'tan şöyle naklediyor: "Resulullah (s.a.a) Mekke'yi fethettikten sonra Taif'e yöneldi. Orayı yedi ya da sekiz gün muhasara altında tuttuktan sonra oradan ayrılıp birkaç gün sabah akşam yoldaydılar. Sonra konaklama yerlerinin birisinde indiklerinde yanındakilere hitaben şöyle buyurdu: "Ey insanlar, Artık ben sizden önce (bu dünyadan) göçmeliyim. Ben size İtretim'e (Ehlibeyt'im'e) karşı iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Ben sizinle Kevser havuzu başında buluşacağım. Nefsimi elinde tutan Allah'a andolsun ki ya namazı kılıp zekâtı verirsiniz, ya da sizin üzerinize öyle birisini gönderirim ki o bendendir; (ya da şöyle buyurdu) o benim nefsim canım gibidir. O, onların savaşçılarını öldürür ve zürriyetlerini esir eder. İnsanlar bu adamın Ebu Bekir, Ömer olduğunu sanırlarken Peygamber (s.a.a) Hz. Ali'nin elini tutarak: O işte budur".buyurdu." (Müstedrekü's-Sahihayn, C.2, S.120, es- (Es-Sevaiku'l-Muhrika, S.75, Mecmeü'z-Zevâid, C.9, S.134 163)


                    [justify]c) Bir başka rivayette ise şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) huzuruna gelen bir taifenin temsilcilerine şöyle buyurdu: "Ya Müslüman olursunuz, ya da öyle birisini üzerinize gönderirim ki o bendendir; (ya da şöyle buyurdu) o benim kendim gibidir. O boyunlarınızı vurur, çoluk, çocuğunuzu esir eder ve mallarınızı ganimet alır. Ömer dedi ki: "Ben sadece o gün emir olmayı arzuladım. Bu yüzden göğsümü ileri veriyordum; Resulullah işte o adam budur" desin ümidiyle. Fakat o Ali'ye yöneldi ve onun elinden tutarak “işte o, budur" buyurdu. Bir rivayete göre bu cümleyi iki defa tekrarladı." (El-İstiab (İbn-i Abdi'l-Birr), C.2, S.464, Er-Riyazü'n-Nazire -Muhibbuddin Taberi-, C.2, S.164)

                    [/justify]
                    [justify]d) Enes b. Malik ise Resulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her peygamberin ümmeti arasında bir benzeri vardır; benim benzerim de Ali'dir." (Er-Riyaz-ün Nazire, C.2, S.164)

                    [/justify]
                    [justify]Berâ b. Azib de şu hadisi Allah Resulü'nden nakletmiştir: "Peygamber (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurdu: "Sen bendensin, ben de senden." (Sahih-i Tirmizi, C.2, S.299, el-Hasais (Nesai) , S.19, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, C.4, S.164-165)

                    [/justify]

                    [justify]e) Yine şöyle buyurmuştur: "Ali bendendir, ben de ondanım; o her mu'minin velisidir."(Kenzü'l-Hakaik, S.37)

                    [/justify]
                    Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                      İmam Ali peygamber değildir, sadece imamdır
                      lakin Hz.İbrahim(as) hem imam hem peygamberdir her ikiside var.ayrıca kendisinede 10 suhuf verilmiştir .imam ali nasıl olurda üstün olur ondan

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                        [quote author=_Ehli Beyt_ date=1400360415 link=topic=25525.msg173515#msg173515]
                        İmam Ali peygamber değildir, sadece imamdır
                        lakin Hz.İbrahim(as) hem imam hem peygamberdir her ikiside var.ayrıca kendisinede 10 suhuf verilmiştir .imam ali nasıl olurda üstün olur ondan[/quote]

                        Okulda bir kişiye hem öğretmenlik hem de müdürlük makamı vermişlerdir. O hem müdürdür, hem de gerektiğinde sınıfta ders veren öğretmendir. Birisine ise öğretmenlik görevi vermemişler, fakat faraza il milli eğitim müdürlüğü vermişlerdir. Şimdi birisi hem öğretmen hem müdür, diğeri ise sadece müdür. Peki hangisinin makamı daha yüksek?

                        Bu konuyu "makamların dereceleri" olarak düşünmemiz gerekiyor. Makamın ismi, onun derecesini işaret etmez, derecenin eşiğini işaret eder. O eşiği geçtikten sonra ne kadar makam derecesi vardır Allah bilir. Yani örnekte söylediğim gibi, nasıl ki "müdürlük" tek bir makamdır fakat onun dereceleri vardır, imamlık da böyledir. İmam Ali, derece olarak en üstün mertebede bulunur ve İmam'ın verdiği örnek de buna işaret eder; Hz. İbrahim (a.s) "kalbi mutmain olsun diye" bildiği, iman ve yakin ettiği halde "Allah'ım bana ölüleri nasıl dirilteceğini göster" diye sormuştur. İmam Ali ise ölülerin dirilmesini bırak, "Allah ile kulları arasındaki perde kalkacak olsa benim imanımda bir zerre kadar değişiklik olmaz" demiştir. Çünkü artık o Allah'ın nuruna karışmıştır, zaten halihazırda içinde yaşamakta olduğu şeyin üzerinde perde olmuş olmamış onun için bir anlamı yoktur.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                          Sevgili Ehli Beyt

                          Kuran'ı Kerim herhalde 10 suhufdan daha değerlidir. Peygamber efendimizin (saa) "Ali Kuran iledir" sözü Kuran'ın ilminin tamamının Ali (a.s.)'da olduğunun bir delilidir. "ben konuşan Kuran'ım" diyor. Hz. Ali. Veya "Kuran Ali iledir" diyor peygamber efendimiz.

                          Bir de değerli kardeşim Ehl-i Sünnet içerisinde öyle hadisler varki halifeleri Peygamber efendimizin de üstüne çıkarmış.


                          Resûlüllah Efendimizin (SAV) rahatsızlığı sırasında Hz.Ebûbekir (RA) onyedi vakit imamet etmişti. Bir defasında Resûlüllah Efendimiz (SAV) de kendisine uymuşlar ve böylece, kendisinden sonra kime uyacaklarını ashâb-ı kirâma işaret buyurmuşlardı. (KIRKINCI MEHMET EFENDİ)



                          Biz hiçbir zaman haşa, peygamber efendimiz Ali (a.s.)'ın arkasında namaz kılmıştır demedik.

                          Yine Ehli Sünnet kardeşlerimizin kaynaklarında

                          [justify]HZ.Ömer'in (RA) fikrindeki isabetini Abdullah İbn-i Abbas şöyle izah eder:

                          [/justify]
                          [justify]"Hz.Ömer bir mes'ele hakkında benim fikrim şu merkezdedir dedi mi, o mes'ele, mutlaka O'nun gösterdiği gibi vâki olurdu. Meselâ, namaz vaktinin ne şekilde ilân edilmesinin uygun olacağı hususunda çeşitli görüşler ortaya atılmış ve Resûlüllah Efendimiz (SAV), Hazret-i Ömer'in görüşünü kabul etmiştir. Daha sonra bu kanaat vahiy ile de te'yid edilmiştir."
                          Bunun misâlleri pek çoktur. Sadece birkaçını zikredelim.



                          Hz.Ömer (RA) Resûl-i Ekrem Efendimizin zevcelerinin tepeden tırnağa kadar örtünmelerini arzu etmiş, bu arzusunu Peygamberimize ilettiğinde, Peygamberimiz (SAV) vahy-i İlâhî'yi beklemiş ve neticede bütün mü'min hanımlar için tesettür âyeti nazil olmuştur.



                          Diğer bir misâl:



                          Hz.Ömer (RA), mü'minlerin müsaade almadan Peygamberimizin (SAV) huzuruna girmelerine razı olmuyor, bundan rahatsız oluyordu. Bu hususta bir âyetin inmesini Allah-ü Teâlâ Hazretlerinden yüz can ile istiyordu. Cenâb-ı Hak şu âyet-i celîleyi inzal buyurdu:



                          "Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilip de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamber'in evlerine girmeyin." (Ahzâb sûresi, 53)





                          Biz hiçbir zaman İmam Ali (a.s.)'ın Hz. Peygamber'e akıl verdiğini iddia etmedik. Aksine yavru devenin annesini takip ettiği gibi, peygamberi (s.a.a.) takip eden bir Ali'ye (a.s.) inandık.



                          Birde değerli kardeşim siz imam Ali'nin peygamber efendimizden sonra ki halife olduğuna inanın, üstünlük meselesini şimdilik bir kenara bırakın. Yani öncelikle hak halifenin kim olduğunu araştırın ve sizde peygamberlerden üstün olmayan fakat peygamberin kendisinden sonraki halifesi olan Bir İmam Ali'ye inanın.
                          Eğer kalbinizde imam Ali'nin halife olduğuna dair bir kanaat oluştuysa fakat üstünlük meselesi kafanızı kurcalıyorsa şimdilik onu bir kenara bırakın. Çünkü zaten sizİN şuan ilk iki halife hakkında yazılan herşeye inandığınızı düşünmüyorum. Ama bu yazılanlara rağmen onları halife olarak görüyorsanız, aynı şeyi İmam Ali hakkında da yapabilirsiniz.


                          [/justify]
                          Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                          "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                            selamunaleykum. kusura bakmayin, konuyu saptirmak istemiyorum, ama beni burada merak ettigim bir soru var:
                            kurani kerim orijinal tevratt, incilden vs.. üstünmüdür? bu soru adalet acisindan nasil cevaplaniyor?
                            hep merak etmisimdir: bir adam,: hangi dönemde ve beldede yasamis olursa olsun, cennetteki en üst mertebelere ulasabilmesi mümkün olmali.
                            islamdan önce yasamis biri, peygamber efendimizden haberdar olmadigi icin, cennette onum ashabi olabilecek mi?

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Bir Şii Ramazanda sünni iftarında ne yapmalı ?

                              Okulda bir kişiye hem öğretmenlik hem de müdürlük makamı vermişlerdir. O hem müdürdür, hem de gerektiğinde sınıfta ders veren öğretmendir. Birisine ise öğretmenlik görevi vermemişler, fakat faraza il milli eğitim müdürlüğü vermişlerdir. Şimdi birisi hem öğretmen hem müdür, diğeri ise sadece müdür. Peki hangisinin makamı daha yüksek?
                              iyide siz burda resmen imamet makamının nübüvvet makamından üstün olduğunu belirtmişsiniz.bende imamet makamının nübüvvet makamından üstün olduğunu düşünsem amenna lakin Nübüvvet makamı imamet makamından üstün olduğuna inanırım inanırız.yani bu örnek pek uygun değil

                              Bu konuyu "makamların dereceleri" olarak düşünmemiz gerekiyor. Makamın ismi, onun derecesini işaret etmez, derecenin eşiğini işaret eder. O eşiği geçtikten sonra ne kadar makam derecesi vardır Allah bilir. Yani örnekte söylediğim gibi, nasıl ki "müdürlük" tek bir makamdır fakat onun dereceleri vardır, imamlık da böyledir. İmam Ali, derece olarak en üstün mertebede bulunur ve İmam'ın verdiği örnek de buna işaret eder; Hz. İbrahim (a.s) "kalbi mutmain olsun diye" bildiği, iman ve yakin ettiği halde "Allah'ım bana ölüleri nasıl dirilteceğini göster" diye sormuştur. İmam Ali ise ölülerin dirilmesini bırak, "Allah ile kulları arasındaki perde kalkacak olsa benim imanımda bir zerre kadar değişiklik olmaz" demiştir. Çünkü artık o Allah'ın nuruna karışmıştır, zaten halihazırda içinde yaşamakta olduğu şeyin üzerinde perde olmuş olmamış onun için bir anlamı yoktur.
                              olabilir lakin üstün olduğuna delil olamaz ki.Biri koskoca peygamber ayrıca imam kendisi vahiy almıştır Allahın elçisidir doğrudan.imam ise vahiy almaz peygamber değildir.kendisinede yeni bir şeriat verilmemiştir Hz.isa Hz.Musa gibi....var olanı devam ettirmiştir.Allahın elçisi değildir.peygamberin elçisidir imamlar


                              Birde değerli kardeşim siz imam Ali'nin peygamber efendimizden sonra ki halife olduğuna inanın, üstünlük meselesini şimdilik bir kenara bırakın. Yani öncelikle hak halifenin kim olduğunu araştırın ve sizde peygamberlerden üstün olmayan fakat peygamberin kendisinden sonraki halifesi olan Bir İmam Ali'ye inanın.
                              Eğer kalbinizde imam Ali'nin halife olduğuna dair bir kanaat oluştuysa fakat üstünlük meselesi kafanızı kurcalıyorsa şimdilik onu bir kenara bırakın. Çünkü zaten sizİN şuan ilk iki halife hakkında yazılan herşeye inandığınızı düşünmüyorum. Ama bu yazılanlara rağmen onları halife olarak görüyorsanız, aynı şeyi İmam Ali hakkında da yapabilirsiniz.
                              o Hz.Ömer ile alakalı rivayetlerin kaynaklarını belirtirseniz sevinirim.
                              Şüphesiz imam Hz.Ali(as) dır.lakin halifelik Hz.Ebubekirdedir ilk olarak.Ardından Hz.Ömer ardındanda Hz.Osman,ilk 3 halifenin elbette hataları olmuştur ama onlar halifelidir.ama imam Hz.Ali idi onlar imam değildi. .imamet makamı ayrıdır halifelik makamı ayrıdır.İmam Ali Osmandan sonra halifeliğe de geçmiştir

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X