Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

    Irak'ta son birkaç aydır çok büyük bir nasibi vehhabi necislerin fitnesi var idi.Birkaç gün evvel Musul düştü ve vehhabi olan ve tekfirde en önde bulunan devle isyan fi ıraki ve'ş şam(ırak şam isyan devleti) denen kafir çete Irak 'ta hayli yeri işgal etti bu kafirler Şia camilerine ve pazar yerlerine bomba atan ve sokaktan geçen herhangibir bir sivil olsa da şia olduğu taktirde başını kesmezden evvel ayak kol parmak parçalayan kulak burun kesen göz çıkaran musle yapan bir veled-i zina ve kafir guruhudur.Bunlar her vakit necis rafizi diye hitab ettikleri müslümanları şehit etmiş ve kahbelikleriyle en azılı düşman olmuşlardır.Bu kafirler eymen ez zevahiri denen vahhabi necisin dahi bırak şiileri sivil olanları öldürme dediği halde bunlar zevahiriyi dinlememiş ve şii bacılara tecavüz edip şii kardeşlerimizin başını kesmiş bebeklerin dahi boyunlarını koparmışlardır.Bu kafirler şuan yeryüzünde ki en faal olan en aşırı tekfirci grubtur ve en şedid kafirlerdir.

    Kendileri yezit mervan ve ibn-i mülcem evlatları olarak sadece müslümanalra saldırır ve şehit ederler.Irak'ta ki sünnilerin ihanetleri ve Allah'tan korkmadan kafirlerle işbirlikleri Irak'ı bu duruma soktu ve ne yazık ki İmam huseyn a.s. yarı yolda bırakan kufelileri bugün kü sünni ıraklılar yeniden canlandırdı.

    Hain sünniler Işid'i besledi Müslüman orduya saldırdı ve Işid ile kahpeliklere devam ettiler.Amma ve lakin az da olsa adaletli bulunan sünnilerle müslümanlar birleşecek ve Işid'i biiznillah Irak'a mezar yapacaklardır.

    Bu kafirler sivil olan hiçkimseyi öldürmeyeceğiz şia hariç demiş ve şuan yakaladıkları yerde şii şehit etmekteler.Alimler bu kafirler hakkında cihat fetvaları verdi ve Irak Hizbullah'ı Işidçileri gebertmek için onların peşlerinde olduklarını bildirdi.

    İNŞAALLAH EN YAKIN VAKİTTE IŞİD KAFİRLERİ GEBERTİLECEK VE HAİN DOSTLARIDA BOYUNLARI VURULUP YOLLARINA DÜZÜLÜP GİDECEKLER.

    Işid'in sivil halka ateş açması vallahi bunlar müslüman değil bunlar KAFİR

    Işid'ten Tüyler Ürperten Katliam Yok Böyle Birşey +YENİ

    #2
    Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

    Allah mevlamızın zuhurunu acil etsin inş.
    Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

    "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

    Yorum


      #3
      Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

      Amin İnşaAllah

      Yorum


        #4
        Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

        bismillah

        açıkcası imam mehdi hadislerinde yer alan süfyanin süriye ve ırak sahip olacağı ırakta 4 milyon şiayı öldüreceği ve bunularda kalmayıp süfyanin ıraka hakim olduğu yılda ırak kadınlarının tümünün hamile kalacağı hadislerini okumuştum bunların kesin süfyani olduğunu iddaa etmiyroum ama işid dendiğinde aklıma süfyani gelmiyor değil hele ki ayetullah behçetin imam'ın zuhuru hakkındaki söyledikleri gelince aklıma bu işid ve süfyani hadisleri geliyor

        Yorum


          #5
          Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

          süfyani hadislerini buraya yazabilir misiniz?

          Yorum


            #6
            Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

            Ben süfyani hadisleri ile ilgili bizim kaynaklarımızda hadis bulamadım.Bu konuda hadislerimiz var ama ben bulamadım internetten baktığımda ise sadece muhaliflerin kaynaklarında sufyani hadislerine ulaştım bu yüzden onları da rivayet etmeyeceğim zira onların hadislerini rivayet etmek doğru değil.Eğer teşeyyu mektebinden hadis var ise getirin ama ammiler (sünnilerin) hadislerini yazmayın kardeşlerim.

            Yorum


              #7
              Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

              aynen katılıyorum. %100

              Yorum


                #8
                Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                bismillah
                süfyani ile ilgili olarak bilinmesi gereken şudur ali ve onun şiallarınından nefret edecek bunun yanı sıra hilekar biri olduğu ırak ve şam diyarına hüküm süreceği medine,necef gibi şehirleri saldırıp yerle bir edeceği gibi hadisler ayrıca bu zinazede oğlunun yezid bin muaviye bin ebu süfyandan'ın soyunda gelmekte olduğu hadisler arasında vardır ayrıca ırakta 4 milyon şianın kanını dökeceğini lübnanlı bir arap şiadan duymuşluğum var yalnız bu 4 milyon olayı sadece duyum.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                  Bismih-i Cellet Esmauhu

                  Bu başlık vesilesiyle çok doğru bir beyyine ortaya çıkmış oldu...

                  Sünni Mehdisi'nin, Hristiyanlık'taki Evanjel kuruntulardan hiçbir farkı yoktur. Şöyle ki, her iki dinde de Mehdi, muhal ve katiyet ölçekleri taşımayan karakterlerdir. Muhalifler, müceddid fenomenini biraz aşan ve kendi tarihsel sünepeliklerini (Ebubekir, Ömer, Osman saltanatlarının sözde faziletlerinin de) üstüne evrimleştirilecek fantastik bir Mehdi'ye inanmaktadırlar. Ehl-i Kitap ise, haksızlığa uğrattıkları bütün kesimlerle (güya) helalleşecekleri 'ahiretsiz kurtuluş günü'ne ve kirlenmiş veballerinin üniversal bir kurtarıcı sayesinde ansızın temizleneceği inancı taşımaktadırlar.

                  Al-i Muhammed'in Kaimi eccelallahu teala ferecehu şerif, yaşayan ve mübarek künyesi bilinen Velayet Nuru'nun son hüzmesidir. Bu 'son' hakikatten şüphe duyan da, Şia-i İsna Aşeriyye sıfatlarından ve hasiyetlerinden ilelebet uzaklaşmış demektir. Zeydiyyeler örneğinden aşina olduğumuz bazı Masum İmamlarımız'ı kabul ve ret ile Hz. Mehdi'nin 12. İmam olduğuna iman getirmemek, yahut Sünniler gibi belirsiz bir Mehdi'ye inanıpta 14 Masum'un üzerlerindeki genel velayetini yadsımanın hükmü; elimize ulaşan muteber rivayetlerin neticesiyle 'kafirlik'tir! Teşeyyü'nün yargısı da gayet anlaşılırdır; İlahi İmamet'i tanımama Hz. Peygamber-i Ekrem sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem'i kabul etmemekle eşdeğerdir, bu da (Muhammedî Risalet'i tanımama) direkt olarak kafirliği doğurur.

                  İsbat-ül Hüdat'ın 6.cı cildinin 407.ci sayfasında Hz. İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam'ın şöyle buyurduğu geçer:

                  "Eksiksiz olarak İmamlar'a inanan, fakat Kaimimiz'in varlığını inkar etmekte olan kimseler; Allah katında her Peygamber'e iman edip de Muhammed’in nübüvvetini inkar edenlerin akıbetinini tadacaklardır."

                  Bihar-ul Envar'ın 51.ci cilldinin 164.cü sayfasında da, gene benzer bir mütevatir hadiste, Musa bin Cafer-i Bağdadi'ye Hz. İmam Hasan-ül Askeri aleyhisselam'dan şöyle nakledildiğini okumaktayız:

                  "Sizlerin ve kimi Şialarımın, vasim konusunda ihtilaflara düçar olduğunu görmekteyim. Biliniz ki, Resulallah'tan sonraki imamların imametini kabul eden ancak oğlumun imametini kabul etmemekte ısrarcı kalan kimseler; tüm peygamberleri kabul eden ama Resulallah’ın peygamberliğini kabullenemeyen kimseler gibidir. Oysa ki, Resulallah’ın peygamberliğini inkar eden tüm peygamberleri inkar etmekle hatırlanacaktır. Son Vasi'ye itaat de İlk Vasi'ye itaat gibidir, o halde Son Vasi'yi inkar edenler, İlk Vasi'yi de inkar etmişlerden sayılacaktır. Biliniz ki, oğlumun gaybet dönemi hayli uzun sürecektir. O denli ki, Allah'ın imanlarını koruduğu Şialarımız dışında tüm beşeriyet bu konularda kuşkuya kapılacaktır."

                  Sünniler, bırakın 11 İmam'a inanmayı ve yalnızca 12. İmam'ı geri çevirmeyi; Hidayet İmamları'nı yok sayarak karşılarındaki Zelalet İmamları ile gönül ve akide bağları geliştirmişlerdir.

                  Tahmin etmiyorum ki, bu hükümlerde şek duyan bir İmamiyye Şiası burada bulunsun?!
                  Umarım, yanılmıyorumdur!..

                  Vesselam
                  Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

                  Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


                  İmam Cafer-i Sadık (a.s)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                    Tahmin etmiyorum ki, bu hükümlerde şek duyan bir İmamiyye Şiası burada bulunsun?!
                    Umarım, yanılmıyorumdur!..
                    NEDEN BUNU DEDİN AĞACAN SENCE BURADA GETİRDİĞİN HADİSLERDEN ŞÜPHE DUYAN BİRİ Mİ VAR!...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                      Hayır, muhterem kardeşim...

                      Sizlerin bu başlıkta yazdıklarınızla mutabık kalmamdan ötürü, diğer başta gelen dinlerin Mehdeviyyet mihverindeki görüşlerinin cümlesini batıl hükmünde sayılması gerektiğini kısaca yazma sorumluluğu hissettim.

                      Maalesef ki bazı alimlerimiz, sanki Sünniler ile müşterek bir Mehdi'ye ve farklılık arz etmeyen bir İntizar-ı Ferec doktrinine inanıyormuşuz gibi; 'Sünni Kaynaklarda Zuhur' vs.. benzeri ispatlara muhtaçlık duyuyorlar. Sekaleyn hadisi veya Tathir ayeti üzerine tartışmıyoruz ki, Sünni hadislerine gereksinim duyarak bir kanıtlama sunalım. Ve bunun da ileride çok yanlış ve tehlikeli sorunlar teşkil edeceğine inandığım için dostane bir kinaye yapayım dedim.

                      Zaten sen, muhaliflerin kaynaklarındaki Süfyani'nin Ortaya Çıkışı maddesini ciddiye almayarak; mektebi hassasiyetini de amelde dile getirmişsin.

                      Ne diyelim;onların Mehdi'si onlara, bizlerin Mehdi'si bizlere...

                      Allahümme accil li veliyyikel ferec
                      Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

                      Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


                      İmam Cafer-i Sadık (a.s)

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                        Shafaqna'da yeni gördüm, okumakta da oldukça fayda var, Ayetullahuzma Seyyid Musa Şubeyri Zencani ile yapılmış kısa fakat ferahlatıcı bir röportaj:



                        Hz. Mehdi’nin (a.s) zuhur alametleri ve yeryüzünün zulümle dolmasının ardından ortaya çıkıp adalete dayalı bir hükümet kuracağı konusundaki inançla ilgili Şia’nın büyük taklit mercilerinden Ayetullah Şübeyri Zencani’ye bazı sorular sorduk. İşte o sorular ve cevapları:

                        S. İntizar/zuhuru bekleyiş kalbi ve itikadi bir olgu mu yoksa bunun ameli yönü de var mı?

                        C. Onu bekleyen kimse kesinlikle birtakım hazırlıklar yapacaktır. Misafir bekleyen kimse nasıl sadece oturup beklemiyorsa ve misafiri en iyi şekilde ağırlamak için gerekli ön hazırlıkları yapıyorsa dünyaya adaleti getirecek olan Hz. Mehdi’yi bekleyen kişi de adalete sağladığı katkılarla onu beklemelidir. Sadece sözde intizar/bekleyiş bir şey ifade etmez. Amel açısından da intizar halinde olmalıdır. İmam-ı Zaman’ı gerçek manada bekleyen kimse belli bir programla hareket eder. Dolayısıyla onu beklemek sadece kalbi bir olgu değil, ameli açıdan da beklenti içindeki kişiyi çaba ve harekete iter.

                        S. İmam-ı Zaman’ı bekleyen kimsenin konumu nasıl olmalıdır?

                        C. Bizler o hazretin razı olacağı işleri yapmalıyız. Ahlak ve davranışlarımızı Hz. Mehdi’nin istediği kıvama getirmeliyiz ki onun hayır dualarının kapsamına girebilelim.

                        S. O hazretin hoşnutluğunu ve rızasını nasıl kazanabiliriz?

                        C. O hazretin rızası Allah’ın razı olacağı şeydedir. Allah’ın rızası ise dinin emrettiği hükümleri hakkıyla yerine getirmeye bağlıdır. Dolayısıyla dinimizin emirlerini yerine getirdiğimiz ölçüde Hz. Mehdi’nin rızasını kazanmış oluruz.

                        S. Bazıları o hazretin çabuk zuhur etmesini sağlamak için dünyada zulüm ve haksızlığı artırmak gerektiğine inanmaktadır. Zatıâlinizin bu konudaki görüşü nedir?

                        C. Bizler ıslah ve düzeltme yolunu takip etmeliyiz. Her ne kadar birtakım işler bizim gücümüzün dışında tahakkuk etse de biz ıslahçı ve yapıcı olmalıyız. İster istemez dünyayı fesad kapsayacaktır. Ama bu bizim de fesat yoluna girmemiz gerektiği anlamına gelmez. Böyle bir fesadın meşruiyeti yoktur. Şianın ne şekilde amel etmesi gerektiği konusu Allah’ın diniyle ve masum önderlerin açıklamalarıyla beyan edilmiştir. Onlar bizi doğru yola çağırmaktadırlar. Dolayısıyla bizler ıslah yolunun takipçileri olmalıyız. Zira Hz. Mehdi’nin özel inayetine ancak Salih müminler mazhar olacaktır.

                        S. Bazıları dünyadaki mevcut zulümleri göstererek bunların zuhur alametleri olduğunu iddia etmektedir. Sizin görüşünüz nedir?

                        C. Bu sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Bazen bir fesadı görüp, “İşte bu ahir zaman alametidir; artık İmam-ı Zaman’ın gelişi çok yakın!” diyorlar. Hâlbuki hadiste şöyle buyurmuştur: "Zuhur için vakit tayin edenler yalancıdır.” Bu tür iddialar içi boş söylemlerden ibarettir ve bunlara kulak asmamak gerekir. Bizler sadece Allah’a itaat görevini yerine getirmekle ilgilenmeliyiz; ister hazret şimdi gelsin, ister gelmesin, bunun peşinde olmamalıyız.

                        S. Hz. Mehdi’nin zuhuru için vakit belirlemenin topluma nasıl bir zararı olabilir?

                        C. Bu tür söylemleri dillendiren kimse masum din önderlerinin beyanlarına aykırı bir söylem geliştirmiş olur. Ayrıca tayin ettiği vakitte zuhurun gerçekleşmemesi durumunda insanların inançlarında ciddi olumsuzluklar meydana gelir. İnsanlar böylesine ciddi bir konunun aslında şüpheye düşer. İnsanlara ümit ve hedef telkin eden bu inancın bu tür safsatalarla ümitsizlik ve başıboşluk vesilesine dönüşmesi içten bile değildir. Onun için bizler, bu tür boş sözler yerine masum önderlerin hayata geçirmek istedikleri hedeflerin peşine düşmeli, dünya ve ahretimizin ıslahı için çaba sarf etmeliyiz.

                        S. Hz. Mehdi hakkında birçok açıklamalar işitiyoruz. Hatta bazıları o hazretin yarenlerinin misdaklarını bile belirliyorlar. Acaba bu tarz sözlerin ilmi ve dini dayanağı var mı?

                        C. Bu tür sözleri ciddiye almamak gerekir. Zira bu konularda zikredilmiş rivayetler senet ve muhteva açısından zayıftır.
                        Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

                        Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


                        İmam Cafer-i Sadık (a.s)

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                          SubhanAllah bende bu söyleşiyi bugün görmüş idim ama sen evvelden yayınladın hayırda bizi yine geçtin kardeşim Allah razı olsun çok güzel bir söyleşi

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Irak'ta ki Fitne Ve İhanet

                            Tesekkurler. Yararli.

                            Yorum

                            YUKARI ÇIK
                            Çalışıyor...
                            X