Seyyid Ali Hamanei

Bundan birkaç sene önce Kürd bölgelerinin aydın bakışlı alimlerinden biri Cuma namazındaki hutbesinde –galiba yemin etmişti, öyle hatırlıyorum, uzun zaman oldu- “Vallahi” demişti “Şiinin yanına gelip de kalbinde Sünniye kin doğuranlar ve Sünninin yanına gidip de kalbine Şiiye düşmanlık tohumu ekenler ne Şii ne de Sünnidirler. Ne Şiiyi ne de Sünniyi severler bunlar. İslam’a düşmandırlar.
Bu gün bu Vehhabiler Şiileri kafir sayıyorlar. Hatta Ehli Beyti seven Sünnileri de tekfir ediyorlar. Tarikat üyesi Sünnileri, Kadirileri de kafir ilan ediyorlar. Bu yanlış fikir nereden doğmaktadır? Bunlara göre bütün Şiiler; Kuzey Afrika’daki Şafiiler ve orta Afrika’daki Malikiler -ki bunlar Ehli Beyt’in muhipleridirler ve irfani tarikatlerinin silsilesi Ehli Beyt’e dayanmaktadır- kafirdirler. Niçin? Çünkü İmam Hüseyin’in Kahire’deki makamına ihtiram gösteriyorlar.
Bunlara göre Şii ki kafir, Kürdistan’daki Kadirilik veya Nakşibendilik ile ilgisi olan bir Müslüman da kafir. Bu nasıl bir fikirdir? Bu yanlış ve şerir düşünce ile Müslüman kardeşler arasında niçin ihtilafa düşülsün? Şiiler arasındaki, cahillikleri veya gafletleri yüzünden, bazen de garazdan kaynaklanan bir şekilde –ki o kişileri de tanımaktayız ve sorunlarının sadece cahillik olmadığını, ihtilaf çıkarmakla görevlendirildiklerini biliyoruz- gidip Ehli Sünnet’in mukaddesatına hakaret edenlere diyorum ki: İki grubun yaptığı da şeran haramdır ve kanuna karşı gelmektir..."
Yorum