Bismillahirrahmanirrahim
Ebu Bekir'in cahiliyye dönemindeki ismi, Abdulkabe idi. Müslüman olduktan sonra Peygamber (s.a.a.) onun ismini "Abdullah" olarak değiştirdi. Babası Ebu Kuhafe'nin asıl adı ise Osman b. Amr olup anası, Ümmul Hayr bnt. Sahr'dir. İbn abdulberr, El-İstiab, c. 2, s. 243.
Allah Resûlü, 614 yılında, ilk kez açıkça Mekkelileri İslâm'a davet ettiği zaman, Ebu Bekir Yemen'de ticaret amacıyla seyahatte bulunuyordu. Yemen seyahetinden dönüp Mekke'ye gelen Ebu Bekir'in olup bitenden haberi yoktu. Kureyş'in ileri gelenlerinden Ukbe b. Ebi Muayt, Şeybe b. Rebia, Ebu Cehil, Ebü'l Bahteri ve daha başkaları Ebu Bekir'e, "Hoş geldin!" demeye geldiklerinde, Ebu Bekir, onlara hitaben "Aranızda önemli bir haber, olan bitenlerden önemli bir şey var mı?" diye sordu. Buna karşılık onlar, "Ey Ebu Bekir, en büyük bir iş var. Ebu Talib'in yetimi, (Muhammed) peygamber olduğunu iddia ediyor." dediler. Diyarbekrî, Tarihü'l Hamis, c. 1, s. 286, İmam Halebi, Siyerü'l Halebi, c. 1, s. 275, Zeyn Dehlani, Siretü'n-Nebeviye bi hamişi Siretü'l Halebiye, c. 1, s. 172.
Bu beklenmedik haberi duyan Ebu Bekir, ertesi gün hemen Hz. Muhammed (s.a.a.)'e gidip bu hususu konuşmaya karar verdi. Yolda Allah Resûlü ile karşılaşan Ebu Bekir, O’na "Ya Ebu'l Kasım! Kureyş'in dediği doğru mu? Sen kavminin topluluklarından ayrılmışsın, tanrılarımızı terk etmişsin, babalarımızı tekfir ediyormuşsun, öyle mi?” İbn Siret-i İbn İshak, s. 196, 2. baskı, Akabe Yayınları, İstanbul.
Ebu Bekir yolda Karşılaştığı Hz. Muhammed s.a.a'a bunları deyince Allah Resûlü, "Ey Ebu Bekir! Ben, sana ve bütün insanlara Allah'ın Resûlü’yüm, insanları, bir olan Allah'a davet ediyorum." buyurdu. Diyarbekrî, Tarihü'l Hamis, c. 1, s. 287.
Bu nebevî cevap karşısında Ebu Bekir, tereddüt etmeden hemen Müslüman oldu, putları inkar etti ve benzeri şeyleri söküp attı. İbn İshak, Siret-i İbn İshak, s. 196.
Ebu Bekir'in, cahiliye döneminde hiç puta tapmadığı ileri sürülüyorsa da onun, günün şartları içinde puta tapması, belki doğaldı. Zeyni Dehlanî, Siret-i Nebeviye, c. 1, s. 173.
Nitekim Taberi, Ebu Bekir'in putlara taptığı konusunda şöyle bir rivayet nakleder: "Ebu Bekir, "Bu puta tapmak hiç iyi din değildir ki, biz onu yaparız ve bu putlardan hiç bir fayda ve ziyan gelmez ve Hak Teâlâ yerleri gökleri yaratmıştır. Beğenmez ve kabul etmez ki, bu halk, kendisinden gayrıya taparlar. Keşke bir adam olsaydı, beni Hak din'e ve hak yola kılavuzlayaydı". Tarih-i Taberi Tercemesi, c. 2, s. 351, Can yayınları, Konya.
Keza yukarıda geçtiği gibi Ebu Bekir’in, Allah Resûlü ile konuşurken "...Tanrılarımızı terk etmişsin" demesinden putları, tanrı olarak gördüğünü görüyoruz. Bununla birlikte Ebu Bekir, cahiliye döneminde putlara tapmakla beraber, gönlü huzur içinde olmamış ve inançlarını, putları sorgulamıştır. İbn İshak, Siret-i İbn İshak, s. 196, Akabe yayınları.
Yorum