Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

    yahu ne Mustafa Kemal sevdasıymış bu böyle? adam Kurana, dine, Rasulullaha (s.a.a) demediği söz kalmamış. adamın ne olduğu ortada zaten. bırakın artık bu Mustafa Kemali:


    Yorum


      #77
      Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

      Said'in şiiler hakkında yazdıklarını açıklayacak ne demek istediğini bize anlatacak msınız? Said'in şiiler hakkındaki görüşlerine suçlamalarını iftiralarına çarpıtmalarına hakaretlerine katılıp katılmadığınızı söyleyecek misiniz yoksa bağcıyı mı döveceksiniz.

      Sizinle usul bakımdan tartışacak zamanım yok.. ama zamanım olduğunda cevapsız kalmayacağımı bilirisiniz..

      Yorum


        #78
        Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

        bu sitede ''atatürkün faziletleri'' diye bir konu açalım bakalım şiilerin üstada olan tepkileri ile aynı tepkiyimi verecekler.

        mehmet ufukalp kardeşim sende çok iyi biliyorsun ki alim cahil ilişkisi iki şekildedir:
        1 bir hareketin/cemaatin/mezhebin en başındaki ne ise en sonundakide odur.cahiline bak aliminin ne düşündüğünü öğren.
        2 cahil adam iki kelime öğrenmekle kendini alim sanır, alimlerin konuşması gereken meselelerde kendini fetva yada karar mercii görerek saçmalamaya başlar.

        sen ikinciyi düşünüyorsun ama ben birinciyi
        Değerli kardeşim üzülerek söylemeliyim ki, yanılıyorsun. Eğer insanların eylem ve söylemleri alimlerine göre sınırlı olsaydı kendilerini Üstad Bediüzzamana nisbet edenler on onbeş fırka olmazlardı.

        Türkiyeli şii alimlerin şöyle bir açmazları bulunmaktadır. Çünkü türkiyeli caferi vatandaşlar her türlü eğitim öğretimi rejimin okullarında alırlarken ilmini tahsil edenler İran ve İrak gibi islam ülkelerinde bunu gerçekleştirmektedirler.

        Geri döndüklerinde, her şeyi bilmektedirler ancak, belki anneleri ve babaları bile rejimin eğitimi ile bir mustafa kemal hayranı olduklarını görmektedirler. Bu sünnilerde de böyle değil mi? Sünnilerden çoğu m. kemal hayranı değil mi? Bu gün hangi sünni alim açıkça bizzat m. kemalin islama ihanet eden bir tağut olduğunu söylemebilmiştir ki. Bu konuda şii alimleri şii cahiller sebebiyle suçlayamayız.

        Şii kardeşlerimiz hele de kendilerine nurcu deyip Üstadı göklere çıkaranların çoğunun şia ve ehlibeyt düşmanı olduklarını görmeleri ister istemez onlarında Üstad Bediüzzamana antipatik bakmalarına neden olmaktadırlar. Maalesef nurcuların çoğu da aşırı bir şii düşmanıdırlar.

        Bu yüzden bu konuda yanılan kardeşlerimizin duygularına hak vermeden edemiyoruz.
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          #79
          Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

          [quote author=Elmeddin link=topic=10860.msg82630#msg82630 date=1273826644]
          yahu ne Mustafa Kemal sevdasıymış bu böyle? adam Kurana, dine, Rasulullaha (s.a.a) demediği söz kalmamış. adamın ne olduğu ortada zaten. bırakın artık bu Mustafa Kemali:


          [/quote]

          Allah razı olsun Elmeddin kardeş.
          Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
          Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

          Yorum


            #80
            Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

            [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=10860.msg82631#msg82631 date=1273826780]
            Said'in şiiler hakkında yazdıklarını açıklayacak ne demek istediğini bize anlatacak msınız? Said'in şiiler hakkındaki görüşlerine suçlamalarını iftiralarına çarpıtmalarına hakaretlerine katılıp katılmadığınızı söyleyecek misiniz yoksa bağcıyı mı döveceksiniz.

            Sizinle usul bakımdan tartışacak zamanım yok.. ama zamanım olduğunda cevapsız kalmayacağımı bilirisiniz..
            [/quote]

            konu dışında lütfen mesaj yazmayalım ve konuyu dağıtmayalım.. konuyu açan biri olarak bunu rica ediyorum.. çünkü konuyu açtım ki bir amaç için ve bu amacın gerçekleşmesini istiyorum...

            Yorum


              #81
              Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

              "İşte, Hilafetçi Şiilerse, Ehli sünnete karşı mahcup olmaktan başka hiçbir hakları yoktur. Çünkü Ali (a.s.)’ı çok sevme adına küçültüyorlar.Çünkü onların mezhebi Ali (a.s.)’ın kötü ahlaklı olmasını gerektiriyor. Yani Hilafet Ali (a.s.) ‘ın hakkı olduğu halde o onlardan korktuğundan, halbuki çok cesurdur, onlara itaat etmiş, takiyye edip riyakarlıkta bulunmuş. Halbu ki Alah’ın arslanı olan ve sıdıkların kumandanı olan bir zatta bunlar ne arar. Üstelik bu sevmediği kişileri yüceltme hali 20 yıldan daha uzun süre ona onlarla beraber korkakça itaati getirmiş. Hal bu ki haksızlıklara boyun eğmek ve haksızlıkla itham etmek sevmek değildir Ali (a.s.) bu tür sevgiden teberi eder."

              Said'e göre, Ali a.s. şiilerin bu sevgisinden beri (uzakmış) yani imamet inancında olup İmamet Ali a.s.'ın hakkıydı diyen ve bunu siyasi Rant (!) için kullanan şiilerden uzakmış! Tersine kendisini mutedil, ideal ölçüde seven sünnilere yakın ve onlardanmış!

              Bu başlığın, Sn Ufukalp'in Said için, Şia'nın gizli savunucusu demesi, Ehlibeyt sevgisini sünni toplumda yaymayı gaye edindiğini iddia etmesi üzerine açmıştığımızı hatırlatıyoruz!

              Bizim Said'e haksızlık yaptığımızı bu konuda delilsiz ve bağnaz olduğumuzu iddia etmişti. Biz de madem Said böyle yaptı o halde alıntılayın bakalım Said nerede nasıl Ehlibeyt taraftarlığı yapmış! dedik. Ve kendileri alıntı yaptılar. İlgili ayet için. Kendileri yeterli görmediler ki yorumlarını katarak Said'in gerçek yaptığını çarpıttılar. Biz de aynı ayetin (meveddet/Ehlibeyte sevgi ayeti) tefsirinde sn Ufukalpin alıntısının devamında, onun iddiasının tam zıttına olan yerleri buraya taşıdık. ve sadeleştirdik..

              Kendileri başka konuyu öne sürdüler, ama biz buna iltifat etmedik...

              Sizce Said şii Alimleri arasında yer bulmayı hak eden birisi midir?

              Bizim o yıllardır mücadele ettiğimiz sünnilerin, şianın imameti siyasi rant olarak icad ettiği ve bunu kullanmada İslami hiç bir sınır tanımadan kötülük yaptıkları yönündeki inançları nerden kaynaklanıyor diyorsunuz! Şia'yı dini siyasete alet eden menfaatçi olarak gören bu kadar insanın inancı nereden oluştu!

              Said, bu tür yazıları risalelerde yazdı. Risaleler milyonlarca nurcu tarafından Kur'an gibi okundu, Kur'an'ın eşşiz tefsiri diye okundu. Hala okunmakta. Nurcuların büyük şeytan ABD hizmetinde, şia ve İran İslam İnkılabına aşırı düşmanlıkları nasıl oluştu sanıyorsunuz! Bunlar sn Ufukalpin çarpıtarak iddia ettiği gibi, Said'i yanlış anladıkları için mi İslami İran'a düşmanlar!. Bizim şii İranla hiç bir ortak amentümüz yok diyen Fethullah mı gerçek Risaleci yoksa, sn Ufukalp gibi düşünenler mi Risaleci ve Üstad dedikleri Said'in gerçek anlayanları ve yolunda gidenleri?

              görüşlerinizi merak ediyorum?

              Yorum


                #82
                Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=10860.msg82633#msg82633 date=1273827410]
                Allah razı olsun Elmeddin kardeş.[/quote]

                amin ecmain abi

                Yorum


                  #83
                  Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                  selamunaleykum
                  ehlibeytin izinde hocam türkçeleştirmenizden ötürü teşekkürler şimdi inanın herşey daha net ve anlaşılır oldu
                  allah razı olsun hocam sizden inşaallah ehli beyt a.s. şefaatçiniz olsun
                  vesselamualeykum
                  "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                    bizim sadeleştirdiğimiz metinlerde Sn Said Nursi çok Ehlibeyt mektebi açısından çok tehlikeli ve vahim iddialar ve yorumlamalarda bulunmakta.

                    Örneğin şu yukarıda alıntıladığımız metinde; Hilafetçi şiiler diye nitelenen kişiler imamete inanan şiiler. İmamete inanmayan şii mi var ki diyebilirsiniz. Evet var ma sünnilere göre. Bazı sünniler şia ile caferiliğin farklı olduğunu, zeydilerin sayısının çok olup şiilerin nasıl olduğunu belirlemede pay sahibi olduğunu zannederler. İşte bu zanlarında Said gibi yazarların çok büyük etkisi olmuştur. Ehli Sünnet ve'l-Cemaati yüceltmek adına hiç doğruluğuna ihtimal vermedikleri şiayı korkunç derecede ön yargı ile okuyup yazıyor ve tanıtıyorlar.

                    bu şartlanmalar bunun gibi yazarlar yüzündendir sünni dünyada.. Rabbim onların hak ettilerini elbette verecektir biz bu yönüyle ilgilenme peşinde değiliz. bizi ilgilendiren toplumun inançlarındaki sapmaların nedeni derecesi ve burdaki temel sapma yönleri..

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                      [quote author=muttaki link=topic=10860.msg70090#msg70090 date=1264530061]
                      esselamualeykumverahmetullah
                      yukarıdaki ayetleri üyesi olduğum bir mail grubuna rutin olarak nur risalesinden alıntılar gönderen bir kardeşimize sormuştum.bazı nedenlerden dolayı geç buraya eklemek zorunda kaldım
                      ayrıca osmanlıcam ve arapçamda olmadığından kardeşimizden türkçeleştirilmiş şeklini istedim.
                      cevabı aşağıya alıntılıyorum:
                      Aleyküm selam kardeşim;
                      Öncelikle mailinize yoğunluğumdan dolayı biraz geç cevap verdiğim için hakkınızı helal edin.
                      Benden bazı ayet-i Kerimeler hakkında Bediüzzaman Hazretlerinin yapmış olduğu açıklamaları istiyorsunuz. Kardeşim Risale-i Nur iki çeşit tefsirden, Fatiha suresinden Nas suresine kadar sırasıyla ayetleri tek tek ibareleriyle açıklayan tarzda bir tefsir değildir. Yani Bediüzzaman Hazretleri bu asırda ehl-i dalalet tarafından hücuma maruz kalmış ve tenkitlere uğramış muhtelif ayetlerin nasıl mucize olduklarını kuvvetli bürhanlar ile tefsir etmiştir. Bu noktadan sizin mailinizde bildirmiş olduğunuz ayet-i kerimelerin numaralarına göre tek tek açıklama yapamayacağım. Fakat ben sizin bildirdiğiniz bu ayetlerin, Diyanetin hazırlamış olduğu mealden tek tek meallerini buldum. Aşağıya bu mealleri kopyalıyorum. Bilemiyorum Bediüzzaman Hazretleri belki bu ayetlerden bazılarını çeşitli konuları tefsir ederken açıklamış olabilir. Fakat benim dikkatimi çeken bir husus, Şura suresinin yirmiüçüncü ayet-i kerimesinin mealini okurken, Dördüncü Lem'ada geçen bir meseleyi hatırladım. Ben bu Risaleyi geçen günlerde Ehlinass grubunda paylaşmıştım.
                      Kardeşim, şimdilik Osmanlıca ve Arapça kelimelerin anlamlarını size veremeyeceğim fakat en yakın zamanda size Risale-i Nur'da Dördüncü Lem'a da geçen Şura suresinin yirmiüçüncü ayetinin tefsirini, lügatlı olarak orjinal haliyle göndereceğim. Bu mailimde lügatsız olarak bu bahsettiğim bölümü size gönderiyorum.
                      Bahsettiğim bu lügatsız bölüm sizin benden istediğiniz ayet-i kerimelerin meallerinden sonra gelecektir.

                      Kardeşim şimdi nakledeceğim Şura suresinin yirmiüçüncü ayet-i kerimesinin meali ile ilgili Bediüzzaman Hazretleri Dördüncü Lem'anın üçüncü nüktesinde aşağıdaki açıklamayı yapmaktadır.
                      Şura suresi 23: Allah, inanıp yararlı işler işleyen kullarını bununla müjdeler. De ki: "Ben sizden buna karşı yakınlara sevgiden başka bir ücret istemem." Kim güzel bir iş işlerse onun güzelliğini arttırırız. Doğrusu Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.
                      ÜÇÜNCÜ NÜKTE: # ayetinin bir kavle göre manası: "Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam, vazife-i risaletin icrasına mukabil ücret istemez, yalnız Al-i Beytine meveddeti istiyor." Eğer denilse: Bu manaya göre karabet-i nesliye cihetinden gelen bir faide gözetilmiş görünüyor. Halbuki, # sırrına binaen karabet-i nesliye değil, belki kurbiyet-i İlahiye noktasında vazife-i risalet cereyan ediyor?
                      Elcevab: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam, gayb-aşina nazarıyla görmüş ki: Al-i Beyti, Alem-i İslam içinde bir şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Alem-i İslamın bütün tabakatında kemalat-ı insaniye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zatlar, ekseriyet-i mutlaka ile Al-i Beytten çıkacak. Teşehhüddeki ümmetin "Al" hakkındaki duası ki, #’dir. Makbul olacağını keşfetmiş, yani nasılki millet-i İbrahimiye'de ekseriyet-i mutlaka ile nurani rehberler Hazret-i İbrahim'in (A.S.) alinden, neslinden olan enbiya olduğu gibi; ümmet-i Muhammediyede de (A.S.M.) vezaif-i azime-i İslamiyette ve ekser turuk ve mesalikinde Enbiya-i Beni-İsrail gibi, Aktab-ı Al-i Beyt-i Muhammediyeyi (A.S.M.) görmüş. Onun için # demesiyle emrolunarak, Al-i Beyte karşı ümmetin meveddetini istemiş. Bu hakikatı teyid eden diğer rivayetlerde ferman etmiş: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri: Kitabullah, biri: Al-i Beytim." Çünki Sünnet-i Seniyenin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Al-i Beyttir.
                      İşte bu sırra binaendir ki; Kitab ve Sünnete ittiba ünvanıyla bu hakikat-ı hadisiye bildirilmiştir. Demek Al-i Beytten, vazife-i risaletçe muradı: Sünnet-i Seniyesidir. Sünnet-i Seniyeye ittibaı terkeden, hakiki Al-i Beytten olmadığı gibi, Al-i Beyte hakiki dost da olamaz.
                      Hem ümmetini Al-i Beytin etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki: Zaman geçtikçe Al-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlahi ile bilmiş ve İslamiyet za'fa düşeceğini anlamış. O halde gayet kuvvetli ve kesretli bir cemaat-ı mütesanide lazım ki, Alem-i İslamın terakkiyat-ı maneviyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i İlahi ile düşünmüş ve ümmetini Al-i Beyti etrafına toplamasını arzu etmiş.
                      Evet Al-i Beytin efradı ise, itikad ve iman hususunda sairlerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridedirler. Çünki İslamiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten tarafdardırlar. Cibilli tarafdarlık zaif ve şansız, hatta haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatlı, gayet şanlı, bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikata tarafdarlık, ne kadar esaslı ve fıtri olduğunu bilbedahe hisseden bir zat, hiç tarafdarlığı bırakır mı? Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtri İslamiyet cihetiyle Din-i İslam lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir bürhan gibi kabul eder. Çünki fıtri tarafdardır. Başkası ise, kuvvetli bir bürhan ile sonra iltizam eder.
                      Bediüzzaman Said Nursi.
                      [/quote]

                      Sn Muttaki kardeşimden Allah razı olsun böyle bir konuyu başka bir ortamda gündeme getirdiği için.
                      Verilen cevap aslında alışımamış cevaplardan değil, ama şu açıdan ilginç, risaleleri okuyanlar bunların sadeleştirilerek yazılmasından kaçınıyorlar. Düşünün muttaki kardeşe verilen cevabı, ayetlerin meali bulunuyor ama ilgili metin sadeleştirilmiyor.. nedeni üzerinde durmuyoruz!.. çünkü ilgilendiğimiz alan bundan daha önemli...

                      Said baştan sona tüm ayetleri tefsir etmeyip sadece inkarcı mülhid daha anlaşılır ifadeyle ataistlere cevap olacak ayetleri tefsir etmiş. İnkarcılığın tanımını Allah'ı yok sayan (gerçekte böyle bir insan tipi Kur'an'a göre mevcut değildir) insanlar olarak yapınca Kur'an'da Allah'ın varlığının ispat üzerinde durulduğunu var saymış ve bu ayetlere yönelmiştir.

                      Said okurlarına göre (çünkü risalelleri baştan sona okumuş değilim, ve okuduğum kadarıyla ben de aynı kanaatteyim) Said ehlibeyti inkarı mülhidlikle bir tutmamış ve Ehlibeytin inkarcılarına karşı bir çaba içine girmemiştir. Özel olarak bu konudaki ayetleri ele almış değildir. Hatta bu konulardan habersiz miydi bilmiyoruz ama sn Murtazaali kardeşimizin de beyanına göre şianın imamet inanncına güçlü delil olan maide 67. ayeti tahrife varan mealle hiç alakasız şekilde tefsir etmiştir.

                      Başta bize Said'i Ehlibeyti anlatan biri ancak katı sünni anlayıştan dolayı bunu kısıtlı yapan biri olarak anlatan Sn Mehmet Ufukalp'ten ben kendim özellikle Maide 67. ayetin tefsirini istiyordum, ki Murtazaalinin bir hocasından naklettiği ayetin değil tefsirini mealini bile tahrif mi etmiş, sırf şiaya delil olmasın diye ayetteki kelimeyi yanlış mı çevirmiş diye ama bu tefsir alıntısı gelmedi.inşaAllah bunu bulur getiririz ya da bir kardeşimiz ekler. Böylece Said'in Ehlibeyt hakkında inkarcı diğer inkarcı sünni alimlerden hiç bir farkı olmayan bir tutucu olduğunu görmüş oluruz.

                      Said ilginç bir tevafuk mu yoksa alakasız mı bilemeyiz ama Sn Ufukalp ile Muttaki kardeşin istediği arkadaşı o kadar risale tefsirleri arasında Şura 23. ayetin tefsirini alıntılamışlar o kadar verdiğimiz ayetlerin arasından sadece. Diğer ayetlerin tefsiri gelmediğine göre bunu Said'in bunları hiç tefsir etmediğini, bunun da nedeninin bu ayetlerin şiayı haklı çıkaracak nitelikte olduğu şeklinde anlayabilir miyiz?

                      Bu yazdıklarımıza sn Ufukalpten cevap geleceğini ummuyoruz çünkü kendisi bu işten bizim uslubumuzu bahane ile sıyrıldığını gördüm. Ama biz yine de hakikatin ortaya çıkışı için bu konularda düşündüklerimizi yazıyoruz.

                      Şura 23. ayeti bir bazı sünni müfessirler Ehlibeyte yönelik yormuyorlar. "Meveddetil Qurba" "yakınlara sevgi" ifadesini bu ayeti okuyanların yakınları, akrabaları diye çeviriyor anlıyorlar. Said için burda olumlu bir değerlendirme yapmamızı zorlayacak şekilde onu bu ayete doğru şekilde şianın inancına delil teşkil edecek biçimde anlam verdiğini burdaki yakınların herhangi bir kimsenin yakınları olmadığını Resul s.a.a.'in ehlibeytinin yakınları olduğunu söylüyor.

                      Bu hoş ama burda kalmak şartıyla. Sn Nursi burda bırakmıyor işi ve bu ali beytin sınırlarını öylesine sündürüyor ki iş çığırından çıkıp sünni tasavvufu olan kadiriliğin bu kapsama alınmasına ve bu silsilenin devamı olarak kendisine kadar uzanıyor. Böyle delilsiz, hadislere zıt anlamın verilmesinden sonra insanın aklına acaba Said bu ayeti kendisine yoramasaydı diğer bazı sünni müfessirlerden farklı olarak Resulün ailesi şeklinde anlar mıydı diye soru takılmadan olmuyor..Metinden kastedilen anlayışı verecek şekilde bazı yerleri sadeleştiriyoruz:

                      "Cevap:Peygamber (s.a.a. bu parantez içlerindeki salavat O kutlu efendimiz ve ailesine saygımız nedeniyle tam salavat olacak şekilde tarafımızdan eklenmiş olup Said'in salavatı butra/kesik salavatı değildir) keskin gaybi bakışıyla görümüştür ki, Al-i Beyt, (Ehlibeyti) İslam içinde nurlu soy yerine geçecek. İslam aleminin bütün nesilerinde, kamil insan dersinde rehberik ve mürşitlik görevinde bulunacak insanlar mutlak olarak genelde Ehlibeytten çıkacak... Bu gerçeği güçlendirmek için sarıldığınızda asla sapıtmayacağını iki şey bırakıyorum biri Allah'ın kitabı diğeri Ehlibeytim". (burda sünni doktrin tehlikeye düştüğü için hemen Said devrede Çünkü övülmüş sünnetin kaynağı ve koruyucusu her surette göstermekle sorumlu olan Ehlibeyttir.
                      İşte bu hikmettendir ki Kitab ve sünnete uyma adıyla bu hakikat hadisiyle bildirilmiştir. Demek ki ehlibeytten, Peygamber olarak kastı, övülmüş (sahih) sünnetidir. Sünneti terk eden gerçek Ehli beyten olmadığı gibi, Ehlibeyte dost da olamaz."


                      Burada görüldüğü gibi sn Said Nursi bu ayet ve reddedilmesine imkan olmayacak şekilde Kur'an ve Ehlibeytin emanet bırakıldığı hadisinin şiaya delil olacağından aklı çıktığı için hemen konuyu sünnete getiriyor ehlibeyte uyma ve sevginin sünnete uymak olduğu şeklinde sünni ezberi tekrarlayıveriyor. sünnet bağlı olmayan ehlibeytin dostu bile olamaz. yani demek istediği kitabın ve konuştuğu çevrenin anlayacağı şekilde: "Ehli sünnete zıt olan şia Ehlibeytin dostu değildir biz onun dostuyuz boşuna bu ayet ve hadisleri kendilerine yormasınlar kimse de öyle anlamasın". Birileri biz böyle deyince hemen sünneti inkar m ediyorsunuz deyiveriyor. Yok öyle değil. Ama biz Peygamberin neden siizn anladığınız şekilde sünnet demeyip Ehlibeyt dediği, ehli sünnetin tmel hadis kitaplarında bile bir tane Kur'an ve sünneti bırakıyorum şeklinde hadis olmamasına tersine Kur'an ve ehlibeyti bırakıyorum hadisinin de bir çoğunda bulunmasına rağmen sünnilerde, bu hadisi, olduğu gibi aktarınca neden size saldırırlar, hadisi tahrif mi ediyorsunu siz şiiler zaten hep böylesiniz Peygamber Kur'an ve sünneti bırakmıştır şeklinde bir tepkiyle karşılaşıyoruz? burda bir gariplik bir tahrifat yok mu? Kur'an ve Ehlibeytten kasıt Kur'an ve sünnettir diye şiileri buna çağıran sünniler, hadisi olduğu gibi nakleden şiileri neden tahrifle suçlarlar. Yani hadis Kur'an ve ehlibeytin bırakıldığı şeklinde anlaşılamaz mı ki hemen yok Kur'an ve sünnet deme ihtiyacı hissediliyor!. Çünkü burda amaç farklı: Sünnilik çökmesin. ÇÜnkü hadisi okuyan biri hemen hani Kur'an ve sünnetti, yani Ehli sünnetin sünneti idi yoksa bu yanlış mı diye akla geliverecek diye ödleri kopuyor...

                      bir sonraki paragrafta ehlibeytin neden seçildiğini ve diğer insanlardan farkını ortaya koyucu güzel açıklamaları var Said'in. Ancak bu şiileri heveslendirmesin. Çünkü onun kafasında ve risalelerindeki Ehlibeyt Kur'an ve Hadislerdeki ehlibeyt olmayıp Risaleleri kutsayacak şekilde kendi ataları, kendisi ve kendinden sonra risaleleri meşhur edeceklerdir. bunun sayısız örnekleri vardır Risalelerde... Ama siz Ehlibeyt için canınızı ortaya koysanız Risale okumuyor onu benimsemiyorsanız ne sünneti seniyyedesiniz ne de Ehlibeyt dostluğunda..!

                      "Bediüzzaman Said Nursi. "

                      Risale okurken benim en çok tuhafıma giden bir konu da her bazı kitaplarda neredeyse her konunun sonuna bu adın yazılması. Sanki kitap başkasının da arada bu isimden alıntı yapılmış gibi. Yani kitap zaten Said'inse her konudan sonra Said adının yazılması nedendir? Bu ismi Said kendi mi yazmış yoksa nurcu takipçileri mi bilmiyorum. ve burda bilmediğim başka bir konu da Bediuzzaman lakabının ne anlama geldiği ve bunu ona kimin verdiği. başkası verdiyse bu adı Said yazıyorsa başkasının kendine taktığı lakabı ne diye buraya yazıyor? bu lakabın anlamını biliyorum ama ben anladığımı yazarsam korkunç anlam çıkıyor o yüzden bunu nurcuların yazmaını bekliyorum!

                      Umarım bizi adam yerine koyarlar!..

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                        [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=10860.msg82925#msg82925 date=1274047582]
                        Umarım bizi adam yerine koyarlar!..
                        [/quote]

                        maalesef..

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                          Sn Ufukalp'ten ayetlerle ilgili tüm tefsirlerin gelmesini beklediğimiz için, Said'den alıntılarının dışındaki yazdıklarına bile cevap vermedik bilerek. Çünkü konu tartışmaya dönüşürse tüm bilgileri buraya alamayız. Ama artık yeterince beklediğimiz için cevaplarımızı yazmayı gerkli gördük:

                          "Muhterem risalelerin dilinin korunması, tahrife yeltenmeleri en aza indirmek içindir. Eğer sadeleştirme yoluna gidilse biliyorsunuz ki iş çığırından çıkar. Yoksa kimseye dayatılmış filan değildir. Üstad Bediüzzaman ilmini ısrarla İmam Aliden aldığını her fırsatta söylemektedir. İlminin kaynağının 12 İmam olduğunu beyan etmektedir.


                          Risaleleri kim niçin tahrif etsin? Buna gerek var mı? Risalerler bu gün siyasi sistemin sigortasıdır. Ve hiç bir zaman da sanıldığı gibi tehlike de olmuş değildir ki siyasi hakim sistem buna karışsın! Türkiye'de kominizme karşın abd reklamı bolca yapıldı, böylece dünyada büyük şeytan abd'nin taktiği tutmuş oldu. Çünkü bu büyük şeytan, Rusyayla anlaşmış dünyayı ikiye bölüşmüş, ve kendi hegomonyasını bakın bizi kabul etmezseniz koministler gelir sizin her şeyinizi yasaklarlar şeklinde korkutup yağmurdan kaçarken doluya tutulma olayını gerçekleştirmişlerdir. Said bu tuzağa düşen en en etkili biri olarak risaleleri meşhur edilmiş, görünürde ve kişisel yasaklamalarla risalelerin reklamı yapılarak her defasında meşhur olunması sağlanmış bu gün ise abd sermayesi bizzat kullanılarak kitlelere iletilmektedir. Risalelerde mevcut sistemi kurulu düzeni sarsacak değil koruyacak inanç ve zihniyet hakimken neden böyle bir tahrif sözkonusu olsun.

                          Eğer cemaatlerin bireysel tahriflerinden söz ediliyorsa bunun da olmayacağı açıktır. çünkü bir kişi tarafından okunuyor değil bu kitaplar. birbirlerini kontrol edebilmekteler. Tersine sanki sadeleştirmeyince bu kitaplar Allah'ın korumasına mı girmekte ki tahrif edilmesin. Anlaşılmayan metin bir kaç üst düzey kişilerin arasında kalacağı içn tahrifi halkın kontrolünden uzak kalacak ve daha rahat olacaktır. üst düzey nurcuların masum olduğunu düşünmüyorsak şayet..

                          Kur'an metni nasıl tahrif olmuyorsa risaleler için de bu yöntem uygulanabilr. ortaya metnin orjinali kenarlara da sadeleştirilmiş hali konarak böylece hem anlaşılmasına vesile olunur hem de metnin aslı kalacağı için dediğiniz tahrif engellenir. Ama amaç anlaşılmasıysa..
                          Biz kimseye Risalei Nuru okumaya zorlamıyoruz. Üstad Bediüzzaman Risalelerinde Nur talebelerinin mesleğini Ehli Beyte Muhabbet olarak ta belirlemiştir. Üstadın gayreti müslümanlar arasında ittihad, cehaletten kurtulma ve bilim ve sanatta ilerlemedir. Risalelerin özü budur. İsteyen okur istemeyen okumaz. Kuranın Türçeleştirilmesi gibi bir olay olamaz. Meallerde nasıl tahrifat yapıldığını ise çok iyi bilmekteyiz.

                          Said ilmini ısrarla Ali a.s.'dan aldıysa vay o zaman bizim halimize. Çünkü ondan sünni Ali inancını almış. Saidin yazdığı tüm bilgiler tamamen sünni inanç ve yaşam ilkeleri.. Bunu risalelerin her yerinde görmek mümkün. Ama biz biliyoruz ki Ali a.s. sünniliern bildiği gibi değil. Dolayısıyla Ali a.s. bu kadar hurafe bilgi vermiş olamaz Said'e. Hem bu nasıl olmuş Ali a.s. dan hangi yolla almış somut silsile yoluyla mı yoksa ledün ilmi yoluyla mı? Ledün ilmiyleyse Ali a.s. neden onu seçmiş hiç şiayı adam yerine koymayan birini, ve eğer silsile yoluyla bildiğimiz öretim yöntemleri kuralları ile almışsa saidden önce bu bilgileri açıklayan olmamış mı ki birden Saidle bu bilgiler patlayıvermiş!

                          Said zamanında Allah'ı inkar edenlere karşı imanı savundu ise bu gün artık (gerçi o zaman da biz olduğuna inanmıyoruz Bu kur'an öğretilerine zıttır) inkarcılık Allah'ı red alanında olmayıp tevhid ve tağuta kulluk ya da dünya hırsı şeklinde tezahür etmekte o halde risaller eskimiş olmuyor mu, sünni bakış açısıyla bile risaleler bitmesi gerkmiyor mu o halde neden hla ısrar ediyorsunzu risale okunması hususunda?

                          "Üstad Bediüzzaman malumdur ki, muhatapları ehli sünnet olan bir toplumda bulunmuş, meramını onları ıslah edecek tarzda takiyye kavramı içerisinde anlatmaya çalışmıştır. Kendilerini ona nisbet edenlere bakarak değerlendirmekten kurtulman dileği ile."


                          Takiyye dinin korunması içindir, şia ilkelerinin korunması içindir, yıkılması için değil.. Gördük ki güya kendi kafasına göre Said şia güneşini balçıkla sıvayacağı sevdasına düşmüştür.

                          biz de senin kafandaki tahrif ettiğin Saiddense, risalelerde yazan Saidi okuman dileğiyle ve bunun reklamını yaparak daha fazla vebale ve şia düşmanlığına girmemen dileğiyle diyoruz..

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                            [quote author=Esedullah link=topic=10860.msg82928#msg82928 date=1274048970]
                            [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=10860.msg82925#msg82925 date=1274047582]
                            Umarım bizi adam yerine koyarlar!..
                            [/quote]
                            maalesef..
                            [/quote]

                            koymuyorsunuz yani bizi adam yerine?

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                              Şİİ-SÜNNİ AYRIMI YAPANLAR CEZALANDIRILMALI

                              SAAF-İran Yargı Gücü Başkanı Ayetullah Şahrudi, Şii Sünni ayrımı yapılmasının İslami bir yönetim için hakaret olduğunu belirterek bunu yapanların cezalandırılması gerektiğini belirtti.

                              Fars haber ajansının bildirdiğine göre bugün Sünni cuma ve cemaat imamıyla ve aydınlarına hitaben bir konuşma yapan İran Yargı Gücü Başkanı Ayetullah Şahrudi, içinde bulunulan dönemin adının İslam İnkılabı Rehberi tarafından “Milli Dayanışma ve İslami İnsicam” olarak belirlendiğini hatırlatarak vahdetin toplumsal bir zorunluluk olduğunu belirtti.

                              İslam İnkılabı’nın en önemli şiarlarından birinin İslam ilkelerini korumak ve tüm İslam mezheplerinin dayanışmasını sağlamak olduğunu belirten Ayetullah Haşimi Şahrudi, fıkhi ve mezhebi görüş farklılıklarının doğal bir durum olduğunu söyleyerek Şii ve Sünni ihtilafları yaratanların cezalandırılması gerektiğini ifade etti.

                              İslam İnkılabı’nın İslam’ın asli değerlerini ihya ettiğini belirten Ayetullah Şahrudi, bunun ne bir mezhebin ne de bir grubun inkılabı olduğunu söyleyerek “bu yüzden de İnkılabın önderi İMAM HOMEYNİ, asla bir gruplaşma içine girmedi” dedi.

                              “İslam’ın azameti, onun vahdetindedir; düşman fetvalarla ortaya çıkan görüş farklılıklarını büyük göstererek Müslümanlar arasındaki insicamı bozmak yönünde bunu istismar etmektedir” diyen Ayetullah Şahrudi, Şii alimlerinin vahdet konusunda öncü bir rol oynadığını belirterek 1. Dünya savaşı sırasında Şii alimlerin Osmanlı İmparatorluğunu desteklediklerini ve Küfre karşı cihat fetvası verdiklerini ifade etti.

                              İran’daki yargı sisteminde Şii ve Sünni ayrımı konusunda herhangi bir sorun bulunmadığını da belirten Ayetullah Şahrudi, birçok üst düzey yargı mensubunun Sünniler arasından seçildiğini söyledi.

                              _________________
                              Allahım bana adaletinle değil, merhametinle davran. İMAM ALİ (A.S)

                              http://www.ehlibeytforum.com/iran-si...bolu-t435.html
                              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: Ehlibeyt a.s.'a Delalet Olan Ayetleri Said Risalelerde Nasıl Tefsir Etti?

                                İmam Humeyni'yi Rahmetle Anıyoruz
                                30 Mayıs 2007

                                Dünya müstekbirleri ve siyonistlere karşı İslam Ümmeti'nin özgürlük ve kurtuluş önderi merhum İmam Humeyni'yi, rıhletinin 18. yılında rahmet, minnet ve hasretle yâd ediyor; İmam Humeyni'nin en büyük ideali olan, İslam sancağının tüm dünyada dalgalandığı ve Kudüs'ün özgürleştiği günlere bizleri ulaştırmasını Allah Tebareke ve Teala'dan niyaz ediyoruz.

                                "İsrail yok edilmelidir!"

                                "Her müslüman bir kova su dökse İsrail'i sel götürür"
                                İMAM HOMEYNİ (r.a)
                                “İslam milleti insani vazifenin gereği, kardeşliğin akli ve İslami vazifenin gereği olarak, bu emperyalizim uşağının köklerini yok etmek konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamakla yükümlüdür. İsrail aleyhine savaşan kardeşlerine maddi ve manevi yardım; ilaç ve gıda gödererek yardım etmelidir.”

                                “İnsanlık tarihinin başlangıcından beri peygamberler ve alimler zalim sultanlara ve hükumetlere karşı kıyam etmek ve savaşmakla görevliydiler. Acaba onlar, siyasi işlere karışmanın Ruhani bir kişinin görevi olmadığını bilmiyorlarmıydı?!”
                                "Kur'an-ı Kerim bizleri vahdete davet etti". ( 23.4.1979)

                                "Ümid ediyorum ki, kelimenin tam anlamıyla bir birlik ve vahdetle ve ilahi yönünü koruyarak Kur'an'ın hizmetinde olalım, vahdet eliyle sorunlarımıza galip gelelim" ( 22.4.1979)

                                "İslam aleminde Ehl-i Sünnet ve Şia arasında ihtilaf çıkarmaya çalışan kirli eller ne Sünnî, ne de Şiidir... Onlar emperyalist sömürücülerin elleridir, onlar îslamî ülkeleri ellerimizden koparmaya çalışmaktadırlar, onlar çeşitli hilelerle servetimize el koymak istemektedirler ve onlardır Şia-Sünnî arasında ihtilaf çıkartanlar "

                                İmam Humeyni (r.a)

                                http://www.ehlibeytforum.com/iran-si...bolu-t435.html
                                Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                                Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X