Fotoğrafını gördüğünüz adam "İddia'ya göre" Ayetullah Hoi'nin oğlu'dur. Biz burada bu sarıklı sahtekarın, Ayetullah Hoi'nin oğlu olup, olmaması ile ilgilenmeyeceğiz. Biz burada bu adamın bir video'sunda, Ayetullah Hoi ile ilgili bir kaç iddiasına değineceğiz.
BİRİNCİ İDDİASINDA DİYOR Kİ: Benim babam hiç bir zaman Merci olmak istememiştir ve aslında o böyle şeylere inanmıyordu. Ancak bazı muayyen sebeplere göre buna mecbur olmuş ve hatta Merciliği üstlensin diye RÜŞVET almıştır....
BİRİNCİ İDDİAYA KISA CEVAP: Ayetullah Hoi 47 Yaşında iken Şia dünyasının o dönem Irak'da seçkin 5 büyük Fakihinden İcazet izni almıştır. Ayetullah Hoi'ye içtihat icazeti veren Fakihler şunlardır:
1- Hüseyin Isfahanî Kumpanî
2- Mirza Ali Aga Şirazî
3- Ayetullah Irakî
4- Ayetullah Belağî
5- Seyyid Ebu’l-Hasan Isfahanî
1970 Yılında Ayetullah Seyyid Muhsin Tabâtabâî’nin vefatından sonra, Ayetullah Hoi, Irak'ta merci ve yönetici kabul edildi. Merciliği boyunca büyük zorluklarla karşı karşıya kalan Ayetullah Hoî, asıl faaliyetlerini eğitim ve öğretim alanında yoğunlaştırdı.
İKİNCİ İDDİASINDA DİYOR Kİ: Ayetullah Hoi'yi Mercii seçenlerin, seçmede ki amacı, Onun üzerinden Irak'da istediklerini, Arzularını rahatlıkla gerçekleştirebilsinler. Paraları (Humsları) toplasın ve Ahlak kaidelerine zıt fetvalar verebilsinler. Yerli ve Harici Zalim Rehberler, sıradan halk ile rahat ve normal iş yapabilsinler. Onlar Mercilerin adı altında Amerikalılarla iş yapmışlardır.
İKİNCİ İDDİA'YA CEVAP: Mart 1991’deki Şabaniyye İntifadası’nın bastırılmasından sonra olaylarda etkisi bulunduğu iddiasıyla Ayetullah Hoî üzerindeki baskılar arttırıldı. 1992’de Ramazanın 3'ünde Necef’e üç koldan saldıran (Saddam) rejim güçleri Ayetullah Hoyî’nin evinin etrafını kuşatarak onu zorla helikoptere bindirip Bağdat’ta Saddam Hüseyin’le görüşmeye götürdü. Saddam Hüseyin, Ayetullah Hoyî’den televizyonda muhaliflere silah bırakma çağırısı yapmasını istemişse de Ayetullah Hoyî bunu kabul etmemiştir. Bunun üzerine Necef’e gönderilmiş ve ev hapsinde tutulmuştur. Şiîlerin protestoları artınca bu kez Kufe’ye sürülmüş ve ömrünün son günlerini burada göz hapsinde geçirmiştir. Bu esnada hastalanan Ayetullah Hoyî için doktor getirilmesi rejim güçlerince engellenmiştir.
Neticede rejim güçlerince Bağdat Hastanesi’ne kaldırılan Ayetullah Hoyî, bu hastanede sözde tedavi altına alınan diğer taklid mercileri gibi (örneğin Şeyh Ahmed Kaşifülgıta, Ayetullah Hakim, Hacı Aga Hüseyin Kummî) 8 Safer 1413/8 Ağustos 1992’de şüpheli bir şekilde vefat etmiştir. Ölüm sebebi ve şekli hâlâ bilinmemektedir.
Ayetullah Hoi şayet Rüşvetçi bir Fakih olmuş olsaydı, Saddam'ın bunca ısrarına rağmen O zalimin arzularını neden gerçekleştirmedi? Nitekim Saddamın Arzularını gerçekleştirmiş olsaydı rüşvetten öte, Sarayları, Yatları, toprakları ve katları olacaktı. Ancak Ayetullah Hoi, Saddamın ne parasını kabul etmiş ne de göz dağından ve ölüm tehdidinden korkmuştur.
Peki Ayetullah Hoi, kendisine ulaşan Humslarla neler yapıyordu? Temsilcileri aracılığıyla oluşturduğu iyi organize edilmiş bir iletişim ağı sayesinde zekât, humus ve diğer bağışlardan elde edilen gelirlerle Bombay, Bankok, Dakka, İslâmâbâd, New York, Kuala Lumpur, Londra gibi merkezlerde medrese, okul, cami, kütüphane, yayınevi ve hayır kurumları açılmasına ön ayak oldu. Bunlar Şiî düşüncenin öğretilmesi ve yaygınlaştırılması, ayrıca fakirlere yardım amacıyla tesis edilmiş kurumlar olup halen faaliyetlerini devam ettirmektedir. 1980’lerde kendi adına kurulan Hoyî Vakfı (Muessese el-Hoyî el-İslâmiyye) öncülüğünde yürütülen bu faaliyetler, Hoyî’nin tayin ettiği on kişilik vakıf mütevelli heyeti tarafından denetlenmektedir. Aynı zamanda toplanan Humuslarla Irakda eğitim gören binlerce yabancı talebeye aylık maaşda ödeniyordu.
Ayetullah Hoi, Hayatı boyunca Amerika ile işbirliği yapmamış ve iş birliği yapanlarla da asla yan yana olmamıştır. Bu konuda en ufak bir delil dahi söz konusu değildir.
ÜÇÜNCÜ İDDİADA DİYOR Kİ: Benim Babamın ilmi yoktu. Onun hiç bir ilmi yoktur. Babamı zorla dünya şialarının mercisi ilan ettiler ama benim babamın ilmi yoktu.
ÜÇÜNCÜ İDDİA'YA CEVAP: Bu iddianın Yalan ve iftira olduğunun kanıtı, Ayetullah Hoi'nin Üstatlarının isimleri, İçtihad icazeti veren 5 Fakih ve yetiştirdiği binlerce talebe ve yüzlerce Fakihtir. Ve Saddam ile Saddam üzerinden İslam Düşmanlarının hiç bir arzusunu yerine getirmeyişidir. Allah Yalancıları ıslah etsin.
Ayetullah Hoi ile ilgili Özet bilgiler:https://www.facebook.com/murtazaaksu76/photos/a.780066275361267.1073741827.780065458694682/916127571755136/?type=1&theater
Bu Sahtekar eğer babası ise, Kendi Babasına "HIRSIZLIK" "RÜŞVET" "YALANCI" iftirası atmaktadır.
Yorum bölümüne bir takım eklemelerimiz olacaktır.
BİRİNCİ İDDİASINDA DİYOR Kİ: Benim babam hiç bir zaman Merci olmak istememiştir ve aslında o böyle şeylere inanmıyordu. Ancak bazı muayyen sebeplere göre buna mecbur olmuş ve hatta Merciliği üstlensin diye RÜŞVET almıştır....
BİRİNCİ İDDİAYA KISA CEVAP: Ayetullah Hoi 47 Yaşında iken Şia dünyasının o dönem Irak'da seçkin 5 büyük Fakihinden İcazet izni almıştır. Ayetullah Hoi'ye içtihat icazeti veren Fakihler şunlardır:
1- Hüseyin Isfahanî Kumpanî
2- Mirza Ali Aga Şirazî
3- Ayetullah Irakî
4- Ayetullah Belağî
5- Seyyid Ebu’l-Hasan Isfahanî
1970 Yılında Ayetullah Seyyid Muhsin Tabâtabâî’nin vefatından sonra, Ayetullah Hoi, Irak'ta merci ve yönetici kabul edildi. Merciliği boyunca büyük zorluklarla karşı karşıya kalan Ayetullah Hoî, asıl faaliyetlerini eğitim ve öğretim alanında yoğunlaştırdı.
İKİNCİ İDDİASINDA DİYOR Kİ: Ayetullah Hoi'yi Mercii seçenlerin, seçmede ki amacı, Onun üzerinden Irak'da istediklerini, Arzularını rahatlıkla gerçekleştirebilsinler. Paraları (Humsları) toplasın ve Ahlak kaidelerine zıt fetvalar verebilsinler. Yerli ve Harici Zalim Rehberler, sıradan halk ile rahat ve normal iş yapabilsinler. Onlar Mercilerin adı altında Amerikalılarla iş yapmışlardır.
İKİNCİ İDDİA'YA CEVAP: Mart 1991’deki Şabaniyye İntifadası’nın bastırılmasından sonra olaylarda etkisi bulunduğu iddiasıyla Ayetullah Hoî üzerindeki baskılar arttırıldı. 1992’de Ramazanın 3'ünde Necef’e üç koldan saldıran (Saddam) rejim güçleri Ayetullah Hoyî’nin evinin etrafını kuşatarak onu zorla helikoptere bindirip Bağdat’ta Saddam Hüseyin’le görüşmeye götürdü. Saddam Hüseyin, Ayetullah Hoyî’den televizyonda muhaliflere silah bırakma çağırısı yapmasını istemişse de Ayetullah Hoyî bunu kabul etmemiştir. Bunun üzerine Necef’e gönderilmiş ve ev hapsinde tutulmuştur. Şiîlerin protestoları artınca bu kez Kufe’ye sürülmüş ve ömrünün son günlerini burada göz hapsinde geçirmiştir. Bu esnada hastalanan Ayetullah Hoyî için doktor getirilmesi rejim güçlerince engellenmiştir.
Neticede rejim güçlerince Bağdat Hastanesi’ne kaldırılan Ayetullah Hoyî, bu hastanede sözde tedavi altına alınan diğer taklid mercileri gibi (örneğin Şeyh Ahmed Kaşifülgıta, Ayetullah Hakim, Hacı Aga Hüseyin Kummî) 8 Safer 1413/8 Ağustos 1992’de şüpheli bir şekilde vefat etmiştir. Ölüm sebebi ve şekli hâlâ bilinmemektedir.
Ayetullah Hoi şayet Rüşvetçi bir Fakih olmuş olsaydı, Saddam'ın bunca ısrarına rağmen O zalimin arzularını neden gerçekleştirmedi? Nitekim Saddamın Arzularını gerçekleştirmiş olsaydı rüşvetten öte, Sarayları, Yatları, toprakları ve katları olacaktı. Ancak Ayetullah Hoi, Saddamın ne parasını kabul etmiş ne de göz dağından ve ölüm tehdidinden korkmuştur.
Peki Ayetullah Hoi, kendisine ulaşan Humslarla neler yapıyordu? Temsilcileri aracılığıyla oluşturduğu iyi organize edilmiş bir iletişim ağı sayesinde zekât, humus ve diğer bağışlardan elde edilen gelirlerle Bombay, Bankok, Dakka, İslâmâbâd, New York, Kuala Lumpur, Londra gibi merkezlerde medrese, okul, cami, kütüphane, yayınevi ve hayır kurumları açılmasına ön ayak oldu. Bunlar Şiî düşüncenin öğretilmesi ve yaygınlaştırılması, ayrıca fakirlere yardım amacıyla tesis edilmiş kurumlar olup halen faaliyetlerini devam ettirmektedir. 1980’lerde kendi adına kurulan Hoyî Vakfı (Muessese el-Hoyî el-İslâmiyye) öncülüğünde yürütülen bu faaliyetler, Hoyî’nin tayin ettiği on kişilik vakıf mütevelli heyeti tarafından denetlenmektedir. Aynı zamanda toplanan Humuslarla Irakda eğitim gören binlerce yabancı talebeye aylık maaşda ödeniyordu.
Ayetullah Hoi, Hayatı boyunca Amerika ile işbirliği yapmamış ve iş birliği yapanlarla da asla yan yana olmamıştır. Bu konuda en ufak bir delil dahi söz konusu değildir.
ÜÇÜNCÜ İDDİADA DİYOR Kİ: Benim Babamın ilmi yoktu. Onun hiç bir ilmi yoktur. Babamı zorla dünya şialarının mercisi ilan ettiler ama benim babamın ilmi yoktu.
ÜÇÜNCÜ İDDİA'YA CEVAP: Bu iddianın Yalan ve iftira olduğunun kanıtı, Ayetullah Hoi'nin Üstatlarının isimleri, İçtihad icazeti veren 5 Fakih ve yetiştirdiği binlerce talebe ve yüzlerce Fakihtir. Ve Saddam ile Saddam üzerinden İslam Düşmanlarının hiç bir arzusunu yerine getirmeyişidir. Allah Yalancıları ıslah etsin.
Ayetullah Hoi ile ilgili Özet bilgiler:https://www.facebook.com/murtazaaksu76/photos/a.780066275361267.1073741827.780065458694682/916127571755136/?type=1&theater
Bu Sahtekar eğer babası ise, Kendi Babasına "HIRSIZLIK" "RÜŞVET" "YALANCI" iftirası atmaktadır.
Yorum bölümüne bir takım eklemelerimiz olacaktır.