Her Şeyi Yoktan Var Eden Allah-u Zülcelal’in Adıyla…
“Aşk”ın çölü
Hangi mevsimdir o? Hangi ay ?
Kuşların uçup kervanların geçtiği o mevsimlerden eser yok ,
Beşinci mevsim yaşanır ki burada, sevda; siyah tonda yağar bulutlardan.
Ses ıraksanır toprağın gırtlağından; çöl rüzgârları kangren olur yarı yolda.
Yatalak güruh dirilmez artık ilmin kapısında
Ah!...
Ali'nin o çölde ağladığını bilen gözler, Hayber'de Peygamber gözlerinin aradığı "Ali" yi nasıl da arar ?
Ciğeri yanar İslâm'ın, Ali'sizdir artık, Peygamber Kerbela'da.
Bir mevsim ki; yaz desen değil, yatağında üşür Peygamber.
Bir mevsim ki; kış desen değil, Zülfikâr kadar keskin.
Bir tarafta yaraları sarmaya başlar Huri'ler; mevsim ilkbahar.
Diğer tarafta zebaniler kuru kuru yakmaya başlar, mevsim kızıl-ca kıyamet.
Sarı çölün ötenazisinde yeniden zikredilir aşk, dört mevsimi içinde barındıran Kerbela’dan…
Aşkın şehri Kerbela’dadır; arınıp elenip seçilenler, zulüm kılıcıyla doğrandıklarında ölümü sonsuz mutluluk anahtarı bilenler.Günahkarların, yüzü karaların af dileyerek HAKK’IN safına geçenler, düşman içinden cennetle cehennem arasından ateşle suyun ortasından geçenler,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; İbrahim’in kurbanı, Musa’yı yakan ateş, İsa’nın çektiği çile, rüzgarın her dokunuşunda savurduğu beden, kainatın ve hayatın gerçeği, gülün şebneminde gök kuşağını andıran ziya,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Fırat’a susuz girip susuz çıkan Alemdar, susuzların sakisi, Tevhid cephesinin sancaktarı,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Haydar-i Kerrar’ın ziyneti, cesaret nişanesi, Betül-i Zehra’nın gül yadigarı Hüseyin’in kıyam mesajcısı. Kerbela’nın yiğit kadını mazlumların anası izzet güneşi,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; sima-i nuri Peygamberi Ekrem (s.a.a), Hüseyin’in Peygamber kokusu Ali Ekber,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Küçük bedeniyle yerlere yığılan Kasım, melekler Hasan emanetine minnettar,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Altı aylık mazlumiyetin tartışılmaz senedi,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Bedir, Uhud, Hendek, Hayber intikamının hırsına bürünmüş velayetin hak ve hakikatin yeminli düşmanları,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Sıffin de Ali’den öçlerini alamayan, lanetten teselli bulmayan şeytan hizbi.
Aşkın şehri Kerbelayı, tağutların içinde olsalar da tağutları kırıp Rabbe koşanlar anlatır,
Aşkın şehri Kerbelayı, güzellikten başka şey göremeyen gözler anlatır.
Aşkın şehri Kerbela’dır anılır mah-ı muharremde. hüzün yürekten dile damlar,
İhlâs gece namazına karışıp, melekleri kıskandırır, Mah-ı Muharrem olunca,
Haya eder yaprak bile, dalında raks etmeye, Mah-ı Muharrem olunca,
Beyaz bile itibar etmez rengine, dürülür karanlığın yüzüne, Mah-ı Muharrem olunca,
Kıpkızıl tarih, kapkara kedere bürünür, Mah-ı Muharrem olunca,
Sitemli çığlıklar, masum feryatlar, inleten haykırışlar, aşk cari olur dile Mah-ı Muharrem olunca,
Hazan olur güller solar Mah-ı Muharrem olunca,
Harlı ateştir Mah-ı Muharrem, cesaret ve erdemin ayı,
Mah-ı Muharremde aşk, aşıkların destanı sadıkların meydanı ve kızıl lalelerin gülistanıdır.
Göz yaşı kaygının, kederin arzunun acının ve aşkın doğal ve gerçek dili değil midir, ağlayın öyleyse aylardan Mah-ı Muharremdir…
alıntı
“Aşk”ın çölü
Hangi mevsimdir o? Hangi ay ?
Kuşların uçup kervanların geçtiği o mevsimlerden eser yok ,
Beşinci mevsim yaşanır ki burada, sevda; siyah tonda yağar bulutlardan.
Ses ıraksanır toprağın gırtlağından; çöl rüzgârları kangren olur yarı yolda.
Yatalak güruh dirilmez artık ilmin kapısında
Ah!...
Ali'nin o çölde ağladığını bilen gözler, Hayber'de Peygamber gözlerinin aradığı "Ali" yi nasıl da arar ?
Ciğeri yanar İslâm'ın, Ali'sizdir artık, Peygamber Kerbela'da.
Bir mevsim ki; yaz desen değil, yatağında üşür Peygamber.
Bir mevsim ki; kış desen değil, Zülfikâr kadar keskin.
Bir tarafta yaraları sarmaya başlar Huri'ler; mevsim ilkbahar.
Diğer tarafta zebaniler kuru kuru yakmaya başlar, mevsim kızıl-ca kıyamet.
Sarı çölün ötenazisinde yeniden zikredilir aşk, dört mevsimi içinde barındıran Kerbela’dan…
Aşkın şehri Kerbela’dadır; arınıp elenip seçilenler, zulüm kılıcıyla doğrandıklarında ölümü sonsuz mutluluk anahtarı bilenler.Günahkarların, yüzü karaların af dileyerek HAKK’IN safına geçenler, düşman içinden cennetle cehennem arasından ateşle suyun ortasından geçenler,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; İbrahim’in kurbanı, Musa’yı yakan ateş, İsa’nın çektiği çile, rüzgarın her dokunuşunda savurduğu beden, kainatın ve hayatın gerçeği, gülün şebneminde gök kuşağını andıran ziya,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Fırat’a susuz girip susuz çıkan Alemdar, susuzların sakisi, Tevhid cephesinin sancaktarı,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Haydar-i Kerrar’ın ziyneti, cesaret nişanesi, Betül-i Zehra’nın gül yadigarı Hüseyin’in kıyam mesajcısı. Kerbela’nın yiğit kadını mazlumların anası izzet güneşi,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; sima-i nuri Peygamberi Ekrem (s.a.a), Hüseyin’in Peygamber kokusu Ali Ekber,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Küçük bedeniyle yerlere yığılan Kasım, melekler Hasan emanetine minnettar,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Altı aylık mazlumiyetin tartışılmaz senedi,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Bedir, Uhud, Hendek, Hayber intikamının hırsına bürünmüş velayetin hak ve hakikatin yeminli düşmanları,
Aşkın şehri Kerbela’dadır; Sıffin de Ali’den öçlerini alamayan, lanetten teselli bulmayan şeytan hizbi.
Aşkın şehri Kerbelayı, tağutların içinde olsalar da tağutları kırıp Rabbe koşanlar anlatır,
Aşkın şehri Kerbelayı, güzellikten başka şey göremeyen gözler anlatır.
Aşkın şehri Kerbela’dır anılır mah-ı muharremde. hüzün yürekten dile damlar,
İhlâs gece namazına karışıp, melekleri kıskandırır, Mah-ı Muharrem olunca,
Haya eder yaprak bile, dalında raks etmeye, Mah-ı Muharrem olunca,
Beyaz bile itibar etmez rengine, dürülür karanlığın yüzüne, Mah-ı Muharrem olunca,
Kıpkızıl tarih, kapkara kedere bürünür, Mah-ı Muharrem olunca,
Sitemli çığlıklar, masum feryatlar, inleten haykırışlar, aşk cari olur dile Mah-ı Muharrem olunca,
Hazan olur güller solar Mah-ı Muharrem olunca,
Harlı ateştir Mah-ı Muharrem, cesaret ve erdemin ayı,
Mah-ı Muharremde aşk, aşıkların destanı sadıkların meydanı ve kızıl lalelerin gülistanıdır.
Göz yaşı kaygının, kederin arzunun acının ve aşkın doğal ve gerçek dili değil midir, ağlayın öyleyse aylardan Mah-ı Muharremdir…
alıntı
Yorum