Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ortadoğu'da İslam'i Uyanış Ve Bahreyn Kerbelası Konferansı'na Büyük İlgi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ortadoğu'da İslam'i Uyanış Ve Bahreyn Kerbelası Konferansı'na Büyük İlgi

    Bismillah
    "ORTADOĞU'DA İSLAMİ UYANIŞ VE BAHREYN KERBELASI" PROGRAMI
    Orta Doğu'da İslam'i Uyanış ve Bahreyin Kerbelası" adlı konferans, saat 19:30'da İstanbul Bağcılar Kültür Merkezi'nde yapıldı. Konferans protokol konuşmalarından sonra iki oturumlu panel halinde devam etti. Ara verilmeden üç saat civarında süren etkinlik kapanış bildirisiyle sona erdi.
    Programın sunuculuğunu Hasan Akaras yaptı.
    Programa Ali Turan’ın Kur'an tilaveti ile panel başlandı. Sonra Bahreyn’le ilgili klip sunuldu. Ardından Ehl-i Beyt Alimleri Derneği Genel Sekreteri Kadir Akaras, açılış konuşması yaptı. Nice diktatör ve zalimlerin nasıl da tepe taklak devrildiğini dile getiren Akaras, Mısır, Tunus ve Libya örneğini verdi. “Şimdi de sıra Bahreyn'dedir. Bahreyn’deki zulme dünya duyarsız kalmıştır. Kulaklarını bu zulme kapamıştır. Biz Bahreyn'deki bu zulümleri dünyaya duyurmak için bu paneli düzenledik” dedi ve tüm konuşmacı ve katılımcılara hoş geldiniz dileğiyle konuşmasını tamamladı.
    Protokol konuşmaları bağlamında, Dünya Ehl’i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Bahreyn Komite Başkanı Kasım Haşimi, Iğdır Eski Belediye Başkanı Nurettin Aras protokol konuşmalarını yapmak üzere kürsüye çıktılar.
    Konuşmaları Türkçeye Cevat Gök tercüme etti.
    Esma Baçıl ve Sema Erdoğan tarafından, “Fırtına’nın Toz Konduramadığı Ayak İzleri” adlı şiir dinletisi esnasında, salonda duygu dolu anlar yaşandı.
    Şiirin ardından, Panelin I. Bölümü Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Ş. Hasan Kanaatli başkanlığında yapıldı.
    Bu bölümde, ilk olarak Irak’tan Ayatullah Asıfi, konuşmasında Bahreyn yönetimini tanıttı. Ayetulllah Asıfi, bu soylu İslam ülkesine, bir yabancı aile girdi, kendileri dışardan 250 yıl önce geldiler, İngilizlerin kendilerine bağışladığı iktidarda yine onların desteğiyle 250 yıldır kaldılar. Bahreyn emniyet müdürü, Anderson, yakın zamana kadar bir yabancı olarak bu görevi sürdürdü şu an da, İçişleri bakanlığında danışmanlığa terfi etmiş durumdadır ve kendisi İngiliz pasaportu taşıyan bir İngiliz’dir. Yönetimdeki Ali Halife ise tam 42 yıldır bu koltukta oturuyor.
    “Müslümanlara mesajım şudur: Her kim “Ey Müslümanlar diye yardım isteyen birini duyar da yardıma koşmazsa Müslüman değildir” dedi.
    Lübnan’ın değerli alimlerinden Ayetullah Hüseyin Kıbrisi, İmam Hüseyin’den Kerbela yolculuğundaki sözü naklederek konuşmasına başladı: “Ben başıboş yola çıkmadım, Dedem Muhammmed’in dinini diriltmek için iyiliği emretmek kötülüğü yasaklamak için yola çıktım” dedi. Aynı zulümler bu gün de devam ediyor biz neden hiçbir şey yapmıyoruz diye ekledi.
    Dünya mazlumları kınıyor zalimleri onaylıyor.
    Araştırmacı Yazar, Kenan Çamurcu: Çorak günler yaşıyoruz. Bahreyn şiarı Kerbela’dan bu yana açık olan yaranın yeniden kanamasıdır. Saraya ilişkin Sünnilik hep zalimlere yakın olmuştur diyen Çamurcu, Burada olanlar, hüccet’e bağlı olmaları nedeniyle emperyalistlerin çektiği yanıltılmış yola düşmekten emindirler ve bu tuzağa gelmezler ama medyanın bilgi kirliliği diğer kesimlerde korkunç derecede tahribat yapmaktadır noktasına dikkat çekti.
    Bahreyn Devrim Hareketi Lideri, Yusuf Rabia, Bahreyn’de gülleri kaldırmış askerlere uzatırken, karşılık olarak kurşun yemiş halktan söz etti. Rabia, bin Suudi askerinin Fahd Köprüsünden zafer işaretleri yaparak, Şiileri katledeceğiz diyerek girdiklerini, halbuki Müslüman olduğunu iddia eden bu askerlerin Müslüman Bahreyn’e değil Siyonist işgal altındaki Kudüs’e girmeleri gerektiğini söyledi. Türk halkından beklentimiz, bizim mazlumiyetimizi her ortamda dile getirmeleridir diye de ekledi.
    Böylece birinci oturum tamamlandı ve ara verilmeden ikinci oturuma geçildi.
    Konferansa yoğun ilginin yanında yurtiçi ve yurt dışındaki birçok medya kuruluşu da katıldı. Yurtdışından katılan medya kuruluşları; El Irakiye, Sakaleyn, El İtticak, İran'dan İrib iken yurdumuzdansa şunlardı: Kanal 14, Hilal Tv, Kanal 5, Meltem Tv.
    [/t] II. Panel Gazeteci Yazar Kenan Çamurcu yönetiminde gerçekleşti. Panelistler ise; İran’dan Mezhepler arası Tagrib Kurultayı Genel Sekreteri Hüccetü’l-İslam Mehdi Tesğiri, Lübnan’dan Müslüman Alimler Birliği Yönetim kurulu üyesi ve Hukukçu Mustafa Manas, Bahreyn Halkı Savunma Komitesi Üyesi Cafere’l-Al, Azerbaycan’dan Ortadoğu uzmanı Hakim Alizade idi.
    Mehdi Tesğiri, Allah’ın Peygamberleri Tağutlara kulluğu reddedip adaleti hakim kılmak Allah’a kulluk etmeyi sağlamak için gönderildiler. Ali a.s. dedi, Adaletin olmadığı bir hükumetin, yırtık ayakkabı kadar bile değeri yoktur. Eski siyonizmle yeni siyonizmin birleştiği yer kendilerini seçkin saydıkları “Allah’ın oğullarıyız” şeklindeki uydurmaları olmuştur diye konuştu. Tesğiri, Dünya müstekbirleri halkına zulmeden yönetimi değil Bahreyn halkını zalim görüyor buna karşın yönetimi mazlum görüyor dedi.
    Mustafa Manas ise Zalimlerin bir çok imkanları var, en önemli unsurlardan birisi insanları yoldan çıkaran medyadır. İslami hareketlere parazit atarak, yanlış yönlendirmelerle, onları ABD ve İsrail’e hizmet eden bir konuma getiriyorlar. Ancak üzülerek belirtmeliyiz ki yenilerde, medyanın olumsuz telkinleri sonunca başta lehte olan bir çok kimse şimdi hareketin karşısına geçmiştir.
    İngiltere’den programa katılan Cafere’l-Al, Bahreyn’den gelen bağımsız raporlara göre onlarca insanın katledildiğini, namuslarının kirletildiğini, camilerin yıkıldığını öğrenmiş bulunuyoruz dedi. Bahreynliler 20. Yy başından beri hukuk devleti istedi ama bu arzularından hep uzak tutuldular. Şimdi halk seçilmiş bir hükumet ve eşit seçme hakkı istiyor. Üç dolara, değeri 1milyar dolar olan bir arsayı alan kralı istemiyor. Şu anki parlamento iki bölümden oluşuyor. Biri, kralın seçtiği, diğeri halkın seçtiği. Ancak halkın seçtiğinin hiçbir yetkisi yok hatta gensoru bile veremiyor, diye sorunlardan bazılarını sıraladı.
    Hakim Alizade ise Bahreyn ile Azerbaycan’ın ortak kaderi ve benzeşmelerinin olduğunu ifade etti. Ancak Bahreyn’in sadece birkaç medya organında gündeme gelmesine karşın Azerbaycan’ın hiç gündeme gelmediğinden yakındı. Başörtüsü sorunu, yasakların olması, camilerin yıkılması, katliam, vs hukuksuzluğun aynen orada da olduğundan söz etti.
    “Rehber İmam Hamenei’nin buyurduğu gibi batılıların kalbine kadar bu yangın gidecek Müslümanların uyanışı devam edecektir” dedi. Ağamız (İmam Mehdi a.f.) gelmeden ona hazır bir topluluk oluşturmamız gerek diyerek konuşmasına nihayet verdi.
    Program Ehlibeyt Alimleri Yönetim Kurulu Üyesi Metin Atam’ın okuduğu 8 maddelik kapanış bildirisiyle sona erdi.
    Atam, her maddenin bitimini bildirdiğinde salonun 3 tekbirler yanıt vermesini istedi ve bildiriyi okudu:
    [img height=180 width=240]http://haberehli.com/resimler/haberler/240/3539.jpg[/img]

    #2
    Ynt: Ortadoğu'da İslam'i Uyanış Ve Bahreyn Kerbelası Konferansı'na Büyük İlgi

    üstad konuyu yeniliyorum.. önceki aceleyle yazılmıştı:

    Yorum


      #3
      Ynt: Ortadoğu'da İslam'i Uyanış Ve Bahreyn Kerbelası Konferansı'na Büyük İlgi

      Ortadoğuda İslami Uyanış ve Bahreyn Kerbelası Programı Kapanış Bildirgesi

      Bismillahirrahmanirrahim
      “... Zulmedenler hangi akibete uğrayacaklarını yakında bilecekler.” /Şuara - 227
      1- Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde başlayıp bütün İslam ülkelerine yayılma işaretleri veren halk hareketleri üç temel amaç ve unsurdan oluşmaktadır: Dini değerleri ihya, temel hak ve özgürlükleri elde etme ve bağımsızlık talebidir. Yani, bu halk kıyamları İslamidir, halka dayalıdır ve anti emperyalisttir.
      Müslüman halkların kutsal değerlerine ve iradesine rağmen İslam ülkelerine tahakküm eden diktatörlükler, krallıklar, sultanlıklar, şeyhlikler ve hatta göstermelik demokrasiler medeni hak ve özgürlükleri, ilahi değerleri ayaklar altına aldıkları ve dış güçlerin emrine girdikleri için halkların hışmına uğramaktadırlar.
      2- Bu çağ dışı rejimler iktidarda kalabilmek için dünyanın müstekbir/sömürgeci güçlerinin istekleri doğrultusunda kendi halklarına karşı hiçbir cinayetten çekinmemektedirler. Kendi halklarının inançlarını ayaklar altına alan, kendi halklarından en ilkel özgürlükleri esirgeyen bu İslam düşmanı diktatörleri bugün efendileri batılı şeytani güçler ve uluslararası siyonizm de ayakta tutmaktan aciz bulunmaktadır. Emperyalist Batı, bu halk kıyamlarının hedefine ulaşmaması için her türlü yolu denemekte, siyasal entrikalar, medya baskısı ve ekonomik tehditlerle başarılı olamayacağını anlayınca zora, askeri saldırı ve işgallere başvurmaktadır. Bugün bunun en açık örneğini Libya ve Bahreyn’de görmekteyiz.
      3-Atlas Okyanusu’ndan Uzak Doğu’ya Ortadoğu’dan Orta Asya’ya kadar İslam ülkelerine çöreklenmiş, halklarının inançlarına sırt çevirmiş rejimler hangi ad altında olursa olsun halkın değerlerine ve taleplerine dönmedikleri sürece günün birinde aynı akibete uğramaktan kurtulamıyacaklardır.

      Fas’tan Hint Yarımadasına Yemen’den Azerbaycan ve Özbekistan’a kadar İslam ülkelerine tahakküm eden rejimlerin büyük ekseriyetinin ortak özelliği ilahi/insani değerlere sırt çevirerek beşer fıtratına aykırı olarak şeytani seküler, liberal, ılımlı/Amerikancı din anlayışlarına sığınmış olmalarıdır. Müslüman halklar gücünü ABD, AB ve uluslararası siyonizmden alan, bu şeytani güçlerin ve ideolojilerin desteğinde uğursuz hayatlarını sürdüren rejimleri hangi ad altında olursa olsun affetmeyecek ve –ilahi vaad esasınca- er veya geç ortadan kaldıracaktır.
      4-Bugün Libya’dan Yemen’e, Bahreyn’den Azerbaycan’a kadar tanık olduğumuz direnişler, ayaklanmalar ve gelişmeler hangi ad altında olursa olsun tek bir hedefe yöneliktir; halkın inançlarına, insan haklarına ve özgürlük temeline dayalı yönetimler oluşturmak, ülkelerini müstekbir/emperyalist güçlerin sultasından kurtararak gerçek bağımsızlığa kavuşturmaktır.
      Kukla rejimlerin yıkılmasıyla uğursuz çıkarlarını kaybedecekleri korkusuna kapılan müstekbir/emperyal güçler ise boş durmamakta ve özgürlük ve bağımsızlık isteyen Müslüman halkların mücadelesini hedefinden saptırmak için çeşitli komplolar düzüp durmakta ve bunda başarılı olamayınca en vahşi yönetmelerle kıyam eden halkları hunharca katletmektedirler.
      Çeşitli İslam ülkelerinde tanık olunan bu katliamların en vahşisi birkaç aydır küçük bir Körfez ülkesi olan Bahreyn’de sahnelenmektedir. En ilkel hakları olan yönetime katılım haklarından, oy hakkından bile mahrum bırakılan mazlum Bahreyn halkı sırf bu haklarını talep ettikleri için ABD’nin işaretiyle başta Suudi Krallığı olmak üzere Körfez İşbirliği ülkelerinden gönderilen askeri güçler tarafından ülkeleri işgal edilerek dünyanın gözü önünde acımasızca katliama uğratılmaktadır.
      Kıyamın öncüleri olan alimler, aydınlar ve öğrenciler genç- ihtiyar, kadın-erkek denilmeden tutuklanmakta, işkenceye tabi tutulmakta ve vahşice yöntemlerle şehid edilmektedir. Halkın bir araya toplanmasını ve direnişini kırmak için camiler ve diğer toplanma mekanları hatta Bahreyn'in sembolü olan inci abidesi tahrip edilmekte, yıkılmakta ve Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim hayasızca yakılmaktadır. Bütün bu insanlık dışı cinayetler emperyalist güçlerin temsilciliği görevini üstlenmiş hain Suudi Krallığı ve kukla Âl-i Halife hanedanı tarafından gerçekleştirilmektedir.
      5-.. Bahreyn halkı bu kıyamla çok temel bir istekte bulunmuştur, ülkede bir seçim olsun ve herkesin tek bir oy hakkı bulunsun, diyor. Ancak Batılılar Bahreyn’de yeni bir Şii-Sünni meselesi yaratarak bölgeye dâhil olmak istiyorlar. Bahreyn halkı Şii olduğu için kimse onlara yardım etmemeli diyorlar. Bölge hadiseleriyle ilgili en ayrıntılı noktaları yayınlayan medya Bahreyn’deki hadiseler ve halkın katliama uğratılması konusunda ölüm sessizliğine bürünmüşlerdir. Uluslar arası siyonizmin kontrolündeki kitle iletişim araçlarının etkisinda kalan bazı yerli medya da aynı nakaratı tekrarlamakta ve Bahreyn’de Şii-Sünni çatışmasından dem vurmaktadır. Halbuki Bahreyn sorununun Mısır, Tunus,Yemen ve Libya’dakinden hiç bir farkı yoktur. Bahreyn’de de hakları rejimleri tarafından görmezden gelinen bir millet var. Sırf Şii oldukları için camilerinin yıkılması, kıyam önderleri ve direnişçi halk kesimlerinin şehid edilmesi karşısında susmak, şeytani güçlerle işbirliği içerisinde bulunmak ve bu cinayetlere ortak olmaktır.
      6-. Bir milletin tamamının katılımıyla gerçekleşen istibdat karşıtı bir hareketi Şii ve Sünni kavgası olarak sunmak gerçeklere kör olmaktır aynı zamanda azılı İslam düşmanlarına hizmet etmektir.

      Bizler Gazze, Filistin, Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Bahreyn arasında bir fark görmüyoruz ve nerede olursa olsun milletlere yönelik zulmü mahkûm ediyor, İslam şiarı ve özgürlük yolundaki hareketleri destekliyoruz ancak emperyalizim ve siyonizmle paralel hiç bir hareketin alkışlayıcısı olmayacağız terörü ve teröristleri kim tarafından olursa olsun lanetleyeceğiz.
      7- Başta BM olmak üzere uluslar arası kuruluşlardan Bahreyn’de sürdürülen zulümler karşısında suskunluğuna son vermesini; İslam Konferansı Örgütü’nden bir an önce Suudi rejiminin etkisinden kurtularak asli görevini yerine getirmesini ve kamuoyunun suskun kalmamasını talep ediyoruz.
      8- Bu toplantıya katılanlar halkların insani / islami taleplerinin takipçisi olacağını ve her alanda onların sözcülüğünü yapacağını ilan eder ilahi yardımlar ve rahmetin kardeşlik ve dayanışma yanında olacağına inanıyor ve ilahi vaadin yakın olduğunu hatırlatıyoruz.
      “... Onlara vaadedilen zaman, sabahtır. Sabah yakın değil midir?!” /Hud Suresi-81.Ayet

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X