“Muhammed ve Al-i Muhammed’i (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) seveni onları sevdiği müddetçe sev ve Muhammed ve Al-i Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) düşman olan kimseye onlara düşmanlık ettiği sürece düşman ol, oruç tutup namaz kılsalar bile...”
Hz. Seyyidu’ş Şüheda Eba Abdillah’il Hüseyin Aleyhisselam’ın mübarek kabrini ilk ziyaret etme şeref ve saadeti Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in seçkin ve arif sahabelerinden Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh’e nasip olmuştur. Cabir b. Abdullah Ensari (rahmetullahi aleyh) ilerlemiş yaşına rağmen ziyaret amacıyla Medine’den Kerbela’ya hareket etti. Birçok alimin nakline göre Cabir b. Abdullah Ensari İmam Hüseyin aleyhisselam’ın kabrini ilk ziyaret etme saadetine nail olarak adını “İlk Erbain Ziyaretçisi” olarak tarihe yazdırmıştır. Bu şeref, iftihar ve ahiret birikimi onun için yeterlidir.
Şeyh Müfid (rahmetullahi aleyh) diyor ki: “O ayın (Safer) yirmisi... Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in büyük sahabesi Cabir b. Abdullah b. Hizam Ensari rahmetullahi aleyh’in (r.a) ziyaret amacıyla Medine’den Kerbela’ya geldiği gündür. Müminler arasında “İlk Erbain Ziyaretçisi” olma saadetine erişerek adından övgüyle söz ettirmiştir…
Bu konuyu Şeyh Tusi, Allame Hilli, Şeyh Raziyuddin Hilli, Allame Meclisi, Muhaddis-i Nuri “rahmetullahi aleyhim” ve diğer büyük alimler de nakletmişlerdir.
Cabir ve Atiyye Kufi Kerbela’da
Abdurrahman b. Sabit büyük sahabi Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh hakkında diyor ki: “Cabir ile birlikteydim. O sırada Hüseyin b. Ali aleyhisselam içeri girdi. Cabir rahmetullahi aleyh’in gözü ona ilişince şöyle dedi: “Ehlibeyt’ten (Allah’ın selamı onlara olsun) olan bir ferde bakma isteyen ona baksın. Şahadet ediyorum ki ben bu sözü Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in (s.a.a) mübarek ağzından işittim.”
Cabir rahmetullahi aleyh, marifet ve basiret sahibi büyük bir arifti. İmam Hüseyin aleyhisselam’ın safına katılamayıp şehadetten mahrum kalınca o hazrete muhabbetini göstermek, vefa ve ahdini yenilemek ve hakim sultaya nefret ve öfkesini haykırmak amacıyla Hz. İmam Hüseyin aleyhisselam’ın ziyaretine gitmek için yola koyuldu.
Şeyh Ebu Cafer Muhammed b. Ebil Kasım, Muhammed b. Ali Taberi A’meş’ten o da Atiyye Kufi’den şöyle nakleder: “İmam Hüseyin aleyhisselam’ın kabrini ziyaret etmek amacıyla Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh ile birlikte yola çıktık. Kerbela’ya vardığımızda Cabir rahmetullahi aleyh, Fırat Nehri’nde gusletti. Ardından yanında getirdiği iki parça temiz elbiseyi çıkarıp giydi. Kemerine bağladığı bir bez parçasının içinden biraz misk çıkardı ve onu bedenine sürdü. Sonra mübarek kabre doğru yürümeye başladı. Attığı her adımda Allah’ı yad ediyordu ve kabre yaklaşınca Atiyye Ufi’ye dedi ki: Elimi tut ve kabrin üzerine bırak. Ben de isteği üzerine elinden tutup mezara koydum. Cabir rahmetullahi aleyh kendini kabrin üzerine attı ve kendinden geçti. Yüzüne bir miktar su serptim. Kendine gelince mahzun bir sesle üç defa “Ya Hüseyin“ diye feryat etti. Ardından efendisi Hüseyin aleyhisselam’a şöyle seslendi: “Acaba dost, dostunun cevabını vermez mi? Sonra şöyle ekledi: “Sen nasıl cevabımı veresin ki, halbuki boynunun damarları parçalanmış, boğazın kesilmiş, başın bedeninden ayrılmış ve kanlara boyanmışsın. Şahadet ediyorum ki sen Peygamberlerin sonuncusu (sallalahu aleyhi ve alihi vesellem ) ve müminlerin emirinin (aleyhisselam) oğlusun. Sen takva ve hidayet oğlusun. Al-i Aba’nın beşincisi ve her iki cihan hanımlarının hanımefendisi Fatımatu’z Zehra selamullahi aleyha’nın oğlusun. Nasıl böyle olmayasın ki, halbuki peygamberlerin efendisinin elinde yetiştin, takvalıların eteğinde büyüdün, imanın göğsünden süt içtin ve İslam’la da sütten kesildin. Bu yüzden temiz yaşadın ve temiz öldün. Ancak müminlerin kalbi senin ayrılığında kederlidir. Çünkü üstünlüğün, yüceliğin ve temizliğinde şüphe yoktur. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerine olsun ey Hüseyin “aleyhisselam”. Şahadet ederim ki kardeşin Yahya b. Zekeriya aleyhisselam’ın gittiği yoldan gittin.” Bunları söyledikten sonra Cabir rahmetullahi aleyh diğer şehitlerin kabirlerine yönelerek onlara hitaben şöyle seslendi: “Selam olsun sizlere ki Hüseyin aleyhisselam’ın yoluna canlarınızı feda ettiniz ve onun yanında şehit oldunuz. Şahadet ederim ki sizler namazı ayakta tuttunuz, zekatı verdiniz, iyiliğe emrettiniz ve kötülükten sakındırdınız. Kafirlere karşı cihad ettiniz ve ölümünüz gelip çatıncaya dek Allah’a ibadet ettiniz. Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’i hak üzere peygamberliğe seçen Allah’a and olsun ki biz de girdiğiniz bu saadet yolunda sizinle ortağız. “
Atiyye diyor ki Cabir rahmetullahi aleyh’e dedim ki: “Nasıl olur da biz onlarla ortak olabiliriz? Halbuki biz Kerbela’da onlarla birlikte olamadık, onlarla birlikte bir dağa tırmanmadık, onlarla birlikte kılıç vurmadık. Onlar gibi başlarımız bedenlerimizden ayrılmadı. Onlar gibi çocuklarımız yetim ve kadınlarımız dul kalmadı.”
Cabir rahmetullahi aleyh şöyle cevap verdi: “Ey Atiyye, habibim Allah Resul’ü sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’den işittim ki buyurdu: “Kim bir kavmi severse onlarla birlikte diriltilecektir ve kim bir kavmin fiiline razı olursa onlarla ortaktır. Muhammed’i (Allah’ın salat ve selamı ona ve pak Ehlibeyt’ine olsun) hak üzere peygamberliğe seçen Allah’a yemin olsun ki benim ve dostlarımın niyeti Hüseyin aleyhisselam ve ashabının (Allah’ın selamı onlara olsun) yaptıkları işleri yapmaktı.” Sonra şöyle devam etti; Ey Atiyye, beni Kufe evlerine doğru götür. Biraz yol yürüdükten sonra bana şöyle dedi: “Atiyye, bu yolculuktan sonra seni bir daha göreceğimi sanmıyorum. Sana bir vasiyette bulunmamı ister misin?” dedi ve ekledi: “Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’i seven kimseyi onları sevdiği müddetçe sev ve Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’e düşman olan kimseye onlara düşmanlık ettiği sürece düşman ol, oruç tutup namaz kılsalar bile. Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’e şefkat göster. Çünkü eğer işlediğin çok günahlar neticesinde ayağının biri sürçerse onlara beslediğin muhabbetin sayesinde diğer ayağın sabit kalır. Onları sevenlerin dönüşü cennete, onlara düşman olanların dönüşü ise cehennemedir.”
Aktardığımız şu nakilde dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken birkaç husus vardır:
1-Cabir rahmetullahi aleyh’in engin marifeti; Cabir rahmetullahi aleyh’in derin marifeti Peygamberin (sallalahu aleyhi ve alihi vesellem) temiz Ehlibeytine (aleyhimusselam) olan sevgi ve marifetinden kaynaklanmaktadır.
2-Cabir rahmetullahi aleyh’in önemli stratejisi; Cabir rahmetullahi aleyh, İmam Hüseyin aleyhisselam’ın düşman ve katillerini kafir ve mülhitler kategorisinde görmüş ve onlardan saymıştır.
3-Cabir rahmetullahi aleyh’in İmam Hüseyin aleyhisselam’a (a.s) karşı edep ve saygısı; onun bu sevgi ve saygısı imamının (Allah’ın selamı ona olsun) makam ve yüceliğine olan engin marifetinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla da imamını (Allah’ın selamı ona olsun) ziyaret ederken ilk önce guslediyor, ardından bedenine güzel koku sürüyor ardından attığı her adımda Allah’ı anıyor. Dahası mübarek kabre dokunduktan sonra ona olan sevgisinden kendinden geçiyor ve sonra üç defa “Ya Hüseyin” diye feryat ediyor. Ayrıca Cabir rahmetullahi aleyh’in okuduğu ziyaretnamede geçen ve derin manalar ifade eden kesitler onun Peygamber sallalahu aleyhi ve alihi vesellem) ve onun vasisinin (Allah’ın selamı ona olsun) makamına olan engin marifetini ortaya koymaktadır.
4-Şu tarihi nakilden anlaşılmaktadır ki Cabir rahmetullahi aleyh, ziyaretten sonra Kufe evlerine doğru hareket etmiştir. Ancak İmam Zeynelabidin aleyhisselam ve İmam Hüseyin aleyhisselam’ın diğer aile fertleriyle görüştüğüne dair her hangi bir bilgiye yer verilmemiştir.
Hz. Seyyidu’ş Şüheda Eba Abdillah’il Hüseyin Aleyhisselam’ın mübarek kabrini ilk ziyaret etme şeref ve saadeti Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in seçkin ve arif sahabelerinden Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh’e nasip olmuştur. Cabir b. Abdullah Ensari (rahmetullahi aleyh) ilerlemiş yaşına rağmen ziyaret amacıyla Medine’den Kerbela’ya hareket etti. Birçok alimin nakline göre Cabir b. Abdullah Ensari İmam Hüseyin aleyhisselam’ın kabrini ilk ziyaret etme saadetine nail olarak adını “İlk Erbain Ziyaretçisi” olarak tarihe yazdırmıştır. Bu şeref, iftihar ve ahiret birikimi onun için yeterlidir.
Şeyh Müfid (rahmetullahi aleyh) diyor ki: “O ayın (Safer) yirmisi... Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in büyük sahabesi Cabir b. Abdullah b. Hizam Ensari rahmetullahi aleyh’in (r.a) ziyaret amacıyla Medine’den Kerbela’ya geldiği gündür. Müminler arasında “İlk Erbain Ziyaretçisi” olma saadetine erişerek adından övgüyle söz ettirmiştir…
Bu konuyu Şeyh Tusi, Allame Hilli, Şeyh Raziyuddin Hilli, Allame Meclisi, Muhaddis-i Nuri “rahmetullahi aleyhim” ve diğer büyük alimler de nakletmişlerdir.
Cabir ve Atiyye Kufi Kerbela’da
Abdurrahman b. Sabit büyük sahabi Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh hakkında diyor ki: “Cabir ile birlikteydim. O sırada Hüseyin b. Ali aleyhisselam içeri girdi. Cabir rahmetullahi aleyh’in gözü ona ilişince şöyle dedi: “Ehlibeyt’ten (Allah’ın selamı onlara olsun) olan bir ferde bakma isteyen ona baksın. Şahadet ediyorum ki ben bu sözü Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’in (s.a.a) mübarek ağzından işittim.”
Cabir rahmetullahi aleyh, marifet ve basiret sahibi büyük bir arifti. İmam Hüseyin aleyhisselam’ın safına katılamayıp şehadetten mahrum kalınca o hazrete muhabbetini göstermek, vefa ve ahdini yenilemek ve hakim sultaya nefret ve öfkesini haykırmak amacıyla Hz. İmam Hüseyin aleyhisselam’ın ziyaretine gitmek için yola koyuldu.
Şeyh Ebu Cafer Muhammed b. Ebil Kasım, Muhammed b. Ali Taberi A’meş’ten o da Atiyye Kufi’den şöyle nakleder: “İmam Hüseyin aleyhisselam’ın kabrini ziyaret etmek amacıyla Cabir b. Abdullah Ensari rahmetullahi aleyh ile birlikte yola çıktık. Kerbela’ya vardığımızda Cabir rahmetullahi aleyh, Fırat Nehri’nde gusletti. Ardından yanında getirdiği iki parça temiz elbiseyi çıkarıp giydi. Kemerine bağladığı bir bez parçasının içinden biraz misk çıkardı ve onu bedenine sürdü. Sonra mübarek kabre doğru yürümeye başladı. Attığı her adımda Allah’ı yad ediyordu ve kabre yaklaşınca Atiyye Ufi’ye dedi ki: Elimi tut ve kabrin üzerine bırak. Ben de isteği üzerine elinden tutup mezara koydum. Cabir rahmetullahi aleyh kendini kabrin üzerine attı ve kendinden geçti. Yüzüne bir miktar su serptim. Kendine gelince mahzun bir sesle üç defa “Ya Hüseyin“ diye feryat etti. Ardından efendisi Hüseyin aleyhisselam’a şöyle seslendi: “Acaba dost, dostunun cevabını vermez mi? Sonra şöyle ekledi: “Sen nasıl cevabımı veresin ki, halbuki boynunun damarları parçalanmış, boğazın kesilmiş, başın bedeninden ayrılmış ve kanlara boyanmışsın. Şahadet ediyorum ki sen Peygamberlerin sonuncusu (sallalahu aleyhi ve alihi vesellem ) ve müminlerin emirinin (aleyhisselam) oğlusun. Sen takva ve hidayet oğlusun. Al-i Aba’nın beşincisi ve her iki cihan hanımlarının hanımefendisi Fatımatu’z Zehra selamullahi aleyha’nın oğlusun. Nasıl böyle olmayasın ki, halbuki peygamberlerin efendisinin elinde yetiştin, takvalıların eteğinde büyüdün, imanın göğsünden süt içtin ve İslam’la da sütten kesildin. Bu yüzden temiz yaşadın ve temiz öldün. Ancak müminlerin kalbi senin ayrılığında kederlidir. Çünkü üstünlüğün, yüceliğin ve temizliğinde şüphe yoktur. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerine olsun ey Hüseyin “aleyhisselam”. Şahadet ederim ki kardeşin Yahya b. Zekeriya aleyhisselam’ın gittiği yoldan gittin.” Bunları söyledikten sonra Cabir rahmetullahi aleyh diğer şehitlerin kabirlerine yönelerek onlara hitaben şöyle seslendi: “Selam olsun sizlere ki Hüseyin aleyhisselam’ın yoluna canlarınızı feda ettiniz ve onun yanında şehit oldunuz. Şahadet ederim ki sizler namazı ayakta tuttunuz, zekatı verdiniz, iyiliğe emrettiniz ve kötülükten sakındırdınız. Kafirlere karşı cihad ettiniz ve ölümünüz gelip çatıncaya dek Allah’a ibadet ettiniz. Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’i hak üzere peygamberliğe seçen Allah’a and olsun ki biz de girdiğiniz bu saadet yolunda sizinle ortağız. “
Atiyye diyor ki Cabir rahmetullahi aleyh’e dedim ki: “Nasıl olur da biz onlarla ortak olabiliriz? Halbuki biz Kerbela’da onlarla birlikte olamadık, onlarla birlikte bir dağa tırmanmadık, onlarla birlikte kılıç vurmadık. Onlar gibi başlarımız bedenlerimizden ayrılmadı. Onlar gibi çocuklarımız yetim ve kadınlarımız dul kalmadı.”
Cabir rahmetullahi aleyh şöyle cevap verdi: “Ey Atiyye, habibim Allah Resul’ü sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’den işittim ki buyurdu: “Kim bir kavmi severse onlarla birlikte diriltilecektir ve kim bir kavmin fiiline razı olursa onlarla ortaktır. Muhammed’i (Allah’ın salat ve selamı ona ve pak Ehlibeyt’ine olsun) hak üzere peygamberliğe seçen Allah’a yemin olsun ki benim ve dostlarımın niyeti Hüseyin aleyhisselam ve ashabının (Allah’ın selamı onlara olsun) yaptıkları işleri yapmaktı.” Sonra şöyle devam etti; Ey Atiyye, beni Kufe evlerine doğru götür. Biraz yol yürüdükten sonra bana şöyle dedi: “Atiyye, bu yolculuktan sonra seni bir daha göreceğimi sanmıyorum. Sana bir vasiyette bulunmamı ister misin?” dedi ve ekledi: “Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’i seven kimseyi onları sevdiği müddetçe sev ve Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’e düşman olan kimseye onlara düşmanlık ettiği sürece düşman ol, oruç tutup namaz kılsalar bile. Muhammed ve Al-i Muhammed sallalahu aleyhi ve alihi vesellem’e şefkat göster. Çünkü eğer işlediğin çok günahlar neticesinde ayağının biri sürçerse onlara beslediğin muhabbetin sayesinde diğer ayağın sabit kalır. Onları sevenlerin dönüşü cennete, onlara düşman olanların dönüşü ise cehennemedir.”
Aktardığımız şu nakilde dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken birkaç husus vardır:
1-Cabir rahmetullahi aleyh’in engin marifeti; Cabir rahmetullahi aleyh’in derin marifeti Peygamberin (sallalahu aleyhi ve alihi vesellem) temiz Ehlibeytine (aleyhimusselam) olan sevgi ve marifetinden kaynaklanmaktadır.
2-Cabir rahmetullahi aleyh’in önemli stratejisi; Cabir rahmetullahi aleyh, İmam Hüseyin aleyhisselam’ın düşman ve katillerini kafir ve mülhitler kategorisinde görmüş ve onlardan saymıştır.
3-Cabir rahmetullahi aleyh’in İmam Hüseyin aleyhisselam’a (a.s) karşı edep ve saygısı; onun bu sevgi ve saygısı imamının (Allah’ın selamı ona olsun) makam ve yüceliğine olan engin marifetinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla da imamını (Allah’ın selamı ona olsun) ziyaret ederken ilk önce guslediyor, ardından bedenine güzel koku sürüyor ardından attığı her adımda Allah’ı anıyor. Dahası mübarek kabre dokunduktan sonra ona olan sevgisinden kendinden geçiyor ve sonra üç defa “Ya Hüseyin” diye feryat ediyor. Ayrıca Cabir rahmetullahi aleyh’in okuduğu ziyaretnamede geçen ve derin manalar ifade eden kesitler onun Peygamber sallalahu aleyhi ve alihi vesellem) ve onun vasisinin (Allah’ın selamı ona olsun) makamına olan engin marifetini ortaya koymaktadır.
4-Şu tarihi nakilden anlaşılmaktadır ki Cabir rahmetullahi aleyh, ziyaretten sonra Kufe evlerine doğru hareket etmiştir. Ancak İmam Zeynelabidin aleyhisselam ve İmam Hüseyin aleyhisselam’ın diğer aile fertleriyle görüştüğüne dair her hangi bir bilgiye yer verilmemiştir.
Yorum