KERBELA ve İMAM HÜSEYİN'İN KIYAMI ÜZERİNE

[Mufazzal]

TAKDİM

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Aradan yaklaşık ondört asır geçmesine rağmen "Kerbela Vakıası" ve "Hüseyni Kıyam" henüz tazelik ve canlılığından hiç bir şey kaybetmemiş ve sanki daha dün yaşanmış bir olay gibi sıcaklığını korumaktadır.
Bunun sırrını her şeyden önce bu mazlumune ve ilahi kıyamın mahiyet ve hakkaniyetinde, sonra da Ehl-i Beyt (a.s) ve onların şanlı yolunu izleyenlerin mümkün olan her vesile ve imkandan yararlanarak bu kıyamın hatırasını daima zinde tutmağa bu hidayet meşalesinin sönmemesini sağlamaya fevkelade özen göstermelerinde aramak gerekir.
Evet İmam Hüseyn (a.s)'i yaşatmak, Hüseyni mesajları yaşatmak demektir; Kerbela adını yaşatmak, cihadı, emr-i bil-maruf ve nehy-i anilmünkeri ve şehadet aşkını yaşatmak demektir. Aşura'yı zinde tutmalı "Aşuraî Değerleri" , izzeti, şecaati, Hakk'a teslimiyet ve rızayı, sabır ve ihlası vefa ve sadakati yaşatmak demektir. İşte bu yüzdendir ki Allah Resulü (s.a.a) kendisinden nakledilen bir hadis-i şerifin de: "Hüseyin hidayet çerağı ve kurtuluş gemisidir" buyurmaktadır.
Evet İmam Hüseyin (a.s) ve ilahi kıyamı günümüzedek bütün insanlığa ışık tutmuş, Hak aşıklarının mazlum ve müstazafların , mücadeleci ve hürriyet sever insanların en büyük ilham kaynağı olmuş ve temsilcisi olduğu Ehl-i Beyt mektebinin diğer mekteplerden farkını en güzel şekilde ortaya koymuştur.
Bu unutulmaz ve benzersiz hadise ve bu ilahi kıyam hakkında şu ana kadar çeşitli dillerde , benzeri belki de hiç bir hadise hakkında görülmemiş, kitap ve makale yazılmış ve binlarce şiir ve edebi eser insanlığa sunulmuştur.
Elhammdulillah dilimize de bu konuda değerli eserler hazırlanmıştır. Biz de "Tuba Basın Yayın" olarak "Ehl-i Beyt Mesjı" dergisi yayın hayatına girdiği günden beri bu konuda muhtelif makaleler yayınladık ve inşaallah yayınlamağa devam edeceğiz.
Dergiyi ve yayınlarımızı takip eden bazı kardeşlerimiz benzer mevzularda dergide yayınlanan çeşitli makaleleri mevzu itibariyle bir araya getirip, kitap halinde yayınlamamızı önerdiler. Biz de faydalı olabileceğini düşünerek bu öneriyi olumlu karşıladık. İşte bu seri kitapların başlangıcı olarak "Kerbela ve Hüseyni Kıyam" hakkında yayınladığımızı makaleleri bir kitap halinde yayınlıyoruz. İnşallah bu ilahi kıyamın daha iyi anlaşılmasına ve mesajlarını daha iyi algılanmasına vesile olur .
"Allah'ım bizlere Hüseyni bir hayat ve Hüseyni bir ölüm nesib eyle. Amin"

[Mufazzal]

Ynt: KERBELA ve İMAM HÜSEYİN'İN KIYAMI ÜZERİNE

EMEVİ HANEDANI

Burada Emevilerin kan ve zulme dayalı biyografilerine değinerek bu yüz karası hanedanın icraatının İslama asla maledilmemesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.

[Mufazzal]

Ynt: KERBELA ve İMAM HÜSEYİN'İN KIYAMI ÜZERİNE

İslam Öncesi Arap Yarımadası Tarihi
Emevilerle Haşimilerin "İrsî Fark"ı
İslam öncesi Arap Yarımadası tarihi incelenecek olursa, Haşim'in mert ve değerli bir insan olup Mekkelilerin büyüğü ve reisi konumunda bulunduğu; Abduşşems'in ise onun tam karşı noktasında yer alıp insanî haslet ve ahlâkî erdemlerden büsbütün uzak ve herkesçe "kötü" olarak tanındığı ve bu nedenle de Haşim ve oğullarına (Benî Haşim'e) sürekli sataştığı görülür
Haşim'le Abduşşems öldüler; bunların oğulları olan Abdulmuttalib'le Ümeyye'ye geIdi sıra.... Abdulmuttalib babasının bütün insanî ve iyi hasletlerini almış çok değerli bir insandı. Kureyş'in başkanlığı da tabiatiyle onun eline geçmiş oldu. Ümeyye ise tıpkı babası gibiydi ve babasının bütün kötülükleri kalıtım yoluyla ona geçmişti ve fevkalade habîs, kötü, kıskanç ve kaba bir insandı.
Ümeyye, Kureyş'in başına geçebilmek için Abdulmuttalib'le cedelleşip durduysa da, emeline ulaşamadan öldü ve bütün kötü huylarını oğlu Harb'e bıraktı; o da tıpkı babası gibi, Abdulmuttalib'e ilişmeden duramadı. Abdulmuttalib'in ise Abdullah ve Ebu Talib adlı oğullarının her ikisi de insancıl, sağlam ve mert karakterli insanlardı. Nitekim onların oğulları da aynı yüce hasletleri babalarından alacak ve dünyanın en seçkin iki insanı bu iki kardeşin oğulları olacaktı: Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ali (a.s).
Abdullah genç yaşta vefat ettiğinden, Abdulmattalib'den sonra Kureyşin başına Ebu Talib geçmiş oldu. Bu arada Harb'in de Ebu Süfyan adlı bir oğlu olmuş, yetişip büyümüş, insanî haslet ve melekelerden uzak, denî ruhlu bir genç olduğunu herkese göstermişti.