Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kerbelâ Kıyamı ve Sünnet-i Nebevî'nin İhyası

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kerbelâ Kıyamı ve Sünnet-i Nebevî'nin İhyası

    Sözü dinleyen ve onun en güzeline uyan kullarımı müjdele! İşte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlardır aklıselîm sahipleri."
    (Zümer, 17-18)

    ŞAHSÎ GÖRÜŞ UYARINCA İÇTİHAT VE AMELİN, RESULULLAH'IN (S.A.A) SÜNNETİNDE DOĞURDUĞU SAPMALARA KARŞI İMAM HÜSEYİN'İN (A.S) KIYAMI

    Giriş: İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamından Önce
    Müslümanların Durumu

    İmam Hüseyin (a.s) Yezid'e Biat Etmekten Sakınıyor

    İmam Hüseyin'in (a.s) Şahadeti, İslâm Ümmetini

    Dalmış Olduğu Derin Uykudan Uyandırdı

    İmam Hüseyin'in (a.s) Şahadetinden Sonra

    Gerçekleşen Kıyamlar


    #2
    Ynt: Kerbelâ Kıyamı ve Sünnet-i Nebevî'nin İhyası

    İMAM HÜSEYİN'İN (A.S) KIYAMINDAN ÖNCE MÜSLÜMANLARIN DURUMU

    Önceki bölümlerde halifelerin, Resulullah'ın (s.a.a) vefatından sonra genel veya özel maslahatlar adı altında İslâm hükümlerinde yaptıkları içtihada değinmiş ve çeşitli kitaplarda geçen bu içtihat-ların bazı örneklerini açıklamıştık... Bunun sonucu olarak Müs-lümanlar da titizlikle bu yöne eğilerek hilâfet makamını, özellikle iki halife Ebu Bekir ve Ömer'in makamını kutsamaya yönelmiş-lerdi. Genel anlamıyla halifelerin taraftarları, Ömer'den sonra, Al-lah'ın Kitabı ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine ek olarak iki şey-hin (Ebu Bekir ve Ömer) gidişatına uymayı biat şartlarından saymışlardı. Böylece de Müslümanlar, ilk iki halifenin gidişatını, Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetiyle birlikte İslâm toplumunda yasama kaynaklarından biri olarak kabul etmişlerdi.

    Bu durum halkın, Osman'a karşı genel kıyamıyla yönetime getirilen Emirü'l-Müminin Ali (a.s) dönemine kadar devam edegelmiş ve o hazret de, önceki halifelerin içtihatla değiştirdikleri hükümlerin aslını İslâm toplumuna geri getirememişti. O hazret, ordusunu, ramazan ayı nafilesini (teravihi) cemaatle kılmaktan sakındırmak istediğinde onlardan, "Eyvah Ömer'in sünneti!" fer-yadı yükselmiş ve Ömer'in bu husustaki sünneti yerine Resulullah'ın (s.a.a) sünnetini kabul etmeye yanaşmamışlardı. Bu ise Müslümanların, Hz. Ali'ye (a.s) biat ederken imamın ilk iki ha-lifenin aksine bir yol izleyeceğini algılayamamış olduğundan kay-naklanmaktadır. İşte Muavi-ye, tüm gücüyle bunu Müslümanlara anlatıp onları İmam'a (a.s) karşı ayaklandırmaya çalışıyordu.

    İmam Ali (a.s), kendinden önceki halifelerin, toplumda gele-nek hâline gelen içtihatlarını ortadan kaldıramadı ve Resulullah'ın (s.a.a) getirdiği İslâm hükümlerini hakim kılamadı. Ama yakın dostlarından bazıları ile birlikte bir hareket başlattı ve daha önce anlatılması ve yayılması yasak olan Resulullah'ın (s.a.a) hadislerini Müslümanlar arasında yayabildi. Yasaklanmış Peygamber (s.a.a) hadislerinin, Emirü'l-Müminin Ali (a.s) ve dost-ları tarafından aktarılması ve yayılması sonucu, Müslümanların ilk üç halifenin yirmi beş yıllık hilâfeti döneminde alışmış oldukla-rına ters düşen bir düşünce devrimi oluşmuştu. Suleym b. Kays, tam da bu konuya temas ederek Emirü'l-Müminin Ali'ye (a.s) şöy-le demişti:

    Kur'ân-ı Kerim'in tefsiri ve Resulullah'ın (s.a.a) hadislerinin yo-rumu ile ilgili olarak Selman, Mikdat ve Ebuzer'den duydukla-rım, senin tarafından onaylanan ve aynı zamanda da insanların bildiklerinden farklı sözlerdir. Halkın bildiklerinin tümünün batıl olduğunu mu düşünüyorsun? İnsanların kasıtlı olarak Resulullah'a (s.a.a) yalan isnat ettiklerini ve Kur'ân-ı Kerim'i de kendi istekleri doğrultusunda yorumladıklarına mı inanıyor-sun…?! Usul-i Kâfi, c.1, s.80.

    Suleym; Selman, Ebuzer ve Mikdat'tan, başkalarından duy-madığı bu sözleri gizlice duymuştu ve bunları kimseye açmayaca-ğına dair söz vermişti; ama şimdi onları ve benzerlerini alenen Emirü'l-Müminin Ali (a.s) ve dostlarından duymaktaydı. Örneğin Emirü'l-Müminin Ali (a.s), Kûfe mescidinin karşısındaki alanda insanları toplayarak, Gadir-i Hum'da Resulullah'ın (s.a.a) "Ben kimin mevla-sı isem bu Ali de onun mevlasıdır." buyruğunu du-yanların ayağa kalkmasını ve Allah için şahitlik etmesini isteyin-ce, sadece Bedir Savaşı'na katılanlardan on iki kişi kalkarak buna şahitlik etmişlerdi.

    Veya o hazretin kendisi, Şıkşıkıyye hutbesinde gerçeklere şöy-le vurgu yapmıştı:

    Andolsun Allah'a ki filan (Ebu Bekir), onu bir gömlek gibi giyindi; oysa daha iyi bilirdi o, ben hilâfete nispetle değir-men taşının mili gibiydim; hilâfet benim çevremde dönerdi; sel benden akardı; hiçbir kuş, uçtuğum yere uça-mazdı. Hilâfetle arama bir perde çektim; onu koltuğumdan silkip attım. Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi edeyim; yoksa bu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Hem de öy-lesine bir körlük ki ihtiyarları tamamıyla yıpratır; çocuğu kocaltır; inanan da Rabbine ulaşıncaya dek bu zulmette zahmet çeker.

    Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ama gö-züm-de diken, boğazımda da kemik vardı; mirasımın yağ-malandığını görüyordum. Birincisi, onu falana verip gitti (sonra A'şâ'nın şu beytini okudular

    Bugün deveye binmişim;

    Yolculuk zahmetine düşmüşüm;

    Cabir'in kardeşi Hayyan'la bulunduğum gün ile
    Kıyaslanır mı hiç bugünüm?

    Ne de şaşılacak şey ki yaşarken halkın kendisini bırak-masını teklif ederdi; ölümünden sonra yerine öbürünün geç-mesini sağladı. Bu iki kişi hilâfeti, devenin iki memesi gibi aralarında paylaştılar. O, hilâfeti, düz ve düzgün ol-mayan çorak bir yere attı; sözü sertti, insanı yaralardı; onunla buluşup görüşeni incitirdi. Meselelerde şüphesi çoktu; özür getirmesinin sayısı yoktu. Onunla konuşan, arkadaşlık eden, serkeş bir deveye binmişe benzerdi; burnuna geçen yularını çekse burnu yırtılır, yaralanırdı; bıraksa üstündekini helâk çukuruna götürür, atardı. Allah'ın bekasına andolsun, halk, onun zamanında ne edeceğini şaşırdı; yoldan çıktı; renkten renge boyandı; oradan oraya telaşla koşturup durdu. Uzun bir zaman, çetin mihnetlere düştüm; sabrettim; derken o da yoluna düzüldü; halifeliği bir topluluğa bıraktı ki ben de bunların biriyim sanıldı.

    Allah'ım, sana sığınırım; ne de danışma topluluğuydu bu. Onlardan benim hakkımda, birincisiyle ne vakit bir şüpheye düşen oldu ki bu çeşit kişilere katıldım ben? Fakat inerlerken onlarla indim; uçarlarken onlarla uçtum; inişte, yokuşta onlarla beraber oldum. İçlerinden biri, hasedinden dolayı hakikatten saptı; öbürü, damadı olduğundan ona uydu, ben-den yüz çevirdi; öbürleri de öyle işler ettiler ki anmak bile çirkin.
    Derken kavmin üçüncüsü kalktı; hem de bir hâlde ki iki yanı da yelle dolmuştu; işi gücü, yediği yer ile çıkardığı yer yer arasında gidip gelmekti. Onunla beraber babasının oğulları da işe giriştiler; Allah malını ilkbaharda devenin otları, çayır çimeni yiyip kemirmesi gibi yediler, sömürdü-ler. Sonunda onun da ipi çözüldü; hareketi tezce yaralanıp öldürülmesine sebep oldu, karnının dolgunluğu onu bu ha-le getirdi; işini tamamladı gitti.

    Derken, halkın benim etrafıma, sırtlanın boynundaki kıllar gibi üşüşmesi kadar beni ezen bir şey olmadı; her yandan, birbiri ardınca çevreme üşüştüler; bir derecede ki kalabalıktan Hasan'la Hüseyin, ayaklar altında kalacaktı neredeyse. Koyunların ağıla üşüşmesi gibi çevreme toplan-dılar; bu hengamede elbisem bile yırtılmıştı.

    Ama işi elime aldıktan sonra bir bölük, biatten döndü; ahdini bozdu. Öbür bölük ok yaydan fırlar gibi dinden çıktı, inancından vazgeçti; öbürleri de itaat etmekten döndü vaz-geçtiler…

    Yine Emirü'l-Müminin Ali (a.s), bir başka yerde şöyle buyur-muştu:

    Benden önceki emir sahipleri birtakım işler yaptılar ve kasıtlı olarak Resulullah'a (s.a.a) muhalefet ettiler; ona karşı ahitlerini bozup o hazretin sünnet ve gidişatını değiş-tirdiler; öyle ki eğer halkı, onları terk etmeye davet edip Resu-lullah'ın (s.a.a) döneminde olduğu gibisine çevirmek istesem; ordularım etrafımdan dağılır, yalnız kalırım veya üstünlük ve makamımın yüceliğinden haberdar olan ve imametimi izlemeyi Allah'ın Kitab'ı ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine dayanarak farz bilen az bir grup kalırdı etrafım-da. Ravzatu'l-Kâfi, s.59, ikinci baskı, 1389 hicrî kamerî, Daru'l-Kutubi'l-İslâmiyye-Tahran.

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X