Ynt: Şahadet Kervanıyla Adım Adım
Nur kafilesi Akabe vadisini de arkasında bıraktıktan sonra, "Şeraf" ismindeki diğer bir konağa vardı. Hz. Hüseyn (a.s) bu bölgeye ulaştıktan sonra, İmam (a.s)'ın hareketini önlemekle memur olan Hür ibn-i Riyahî de bin savaşçı erle birlikte bu konağa vardı. Bu konakta Hz. Hüseyn (a.s) iki kısa konuşmanın zımnında, kendi mevkisi ve Beni Ümeyye hanedanının durumunu ve seferinin sebebinin ne olduğunu Hürr'ün askerlerine beyan etti.
Hz. Hüseyn (a.s)'ın öğle namazını kıldıktan sonraki konuşması:
"Ey insanlar! Benim sözlerim sizlere hüccet ve Allah katında mesuliyetten kurtulmak ve vazifeyi yapmaktan ibarettir. Ben, "Bizim önderimiz yoktur, davetimizi kabul edip bize taraf hareket et tâ ki Allah-u Teâla senin vesilenle bizi doğru yola hidayet etsin" şeklindeki gönderdiğiniz mektup ve elçilerinizden sonra size doğru gelmişim. Eğer davetlerinizde sadıksanız işte ben gelmişim... Ama yok eğer gelmemden razı değilseniz o zaman geldiğim bölgeye geri dönerim."[23]
Hürr'ün askerleri Hz. Hüseyn (a.s)'ın sözü karşısında susmayı tercih ettiler. Böylece öğle namazı İmam (a.s)'ın sözleriyle sona erdi. Daha sonra ikindi namazının vakti ulaştı. Namaz kıldıktan sonra tekrar İmam (a.s) bir konuşma yaptı. Bu konuşmada yine onların davetlerinden ve... söz etti. Hür ise, "Bizim bu davet mektuplarından haberimiz yoktur." dedi.
Bunun üzerine İmam Hüseyn (a.s), "Akabet b. Sem'an"a, Kûfe halkının mektuplarıyla dolu olan heybeyi getirmesini emretti. Ama Hür yine de bu mektuplardan habersiz olduğunu söyledi. Bu sırada İmam (a.s) ile Hürr'ün arasında, İmam (a.s)'ın hareketine dair bazı konuşma ve tartışmalar oldu. Çünkü İmam (a.s) Kûfe'ye doğru gitmek istiyordu. Hür de memur olduğu üzere İmam (a.s)'ın Kûfe'ye doğru hareketini engellemeye kesin karar almıştı. Fakat Hür, İmam (a.s)'ın kendi kararından vazgeçmeyeceğini görünce şöyle dedi:
"Hareket etmeye karar aldığınıza göre, kendiniz için ne Kûfe'ye ve ne de Medine'ye ulaşacak bir yol seçin ben de bu arada fırsattan yararlanıp İbn-i Ziyad'a barışçı bir mektup yazayım, şayet Allah-u Teâla beni sana karşı savaşmaktan kurtarır."
Hz. Hüseyn (a.s)'ın Şeraf'da Öğle Namazından Sonraki Konuşması
Nur kafilesi Akabe vadisini de arkasında bıraktıktan sonra, "Şeraf" ismindeki diğer bir konağa vardı. Hz. Hüseyn (a.s) bu bölgeye ulaştıktan sonra, İmam (a.s)'ın hareketini önlemekle memur olan Hür ibn-i Riyahî de bin savaşçı erle birlikte bu konağa vardı. Bu konakta Hz. Hüseyn (a.s) iki kısa konuşmanın zımnında, kendi mevkisi ve Beni Ümeyye hanedanının durumunu ve seferinin sebebinin ne olduğunu Hürr'ün askerlerine beyan etti.
Hz. Hüseyn (a.s)'ın öğle namazını kıldıktan sonraki konuşması:
"Ey insanlar! Benim sözlerim sizlere hüccet ve Allah katında mesuliyetten kurtulmak ve vazifeyi yapmaktan ibarettir. Ben, "Bizim önderimiz yoktur, davetimizi kabul edip bize taraf hareket et tâ ki Allah-u Teâla senin vesilenle bizi doğru yola hidayet etsin" şeklindeki gönderdiğiniz mektup ve elçilerinizden sonra size doğru gelmişim. Eğer davetlerinizde sadıksanız işte ben gelmişim... Ama yok eğer gelmemden razı değilseniz o zaman geldiğim bölgeye geri dönerim."[23]
Hürr'ün askerleri Hz. Hüseyn (a.s)'ın sözü karşısında susmayı tercih ettiler. Böylece öğle namazı İmam (a.s)'ın sözleriyle sona erdi. Daha sonra ikindi namazının vakti ulaştı. Namaz kıldıktan sonra tekrar İmam (a.s) bir konuşma yaptı. Bu konuşmada yine onların davetlerinden ve... söz etti. Hür ise, "Bizim bu davet mektuplarından haberimiz yoktur." dedi.
Bunun üzerine İmam Hüseyn (a.s), "Akabet b. Sem'an"a, Kûfe halkının mektuplarıyla dolu olan heybeyi getirmesini emretti. Ama Hür yine de bu mektuplardan habersiz olduğunu söyledi. Bu sırada İmam (a.s) ile Hürr'ün arasında, İmam (a.s)'ın hareketine dair bazı konuşma ve tartışmalar oldu. Çünkü İmam (a.s) Kûfe'ye doğru gitmek istiyordu. Hür de memur olduğu üzere İmam (a.s)'ın Kûfe'ye doğru hareketini engellemeye kesin karar almıştı. Fakat Hür, İmam (a.s)'ın kendi kararından vazgeçmeyeceğini görünce şöyle dedi:
"Hareket etmeye karar aldığınıza göre, kendiniz için ne Kûfe'ye ve ne de Medine'ye ulaşacak bir yol seçin ben de bu arada fırsattan yararlanıp İbn-i Ziyad'a barışçı bir mektup yazayım, şayet Allah-u Teâla beni sana karşı savaşmaktan kurtarır."
Yorum