Kerbela olayı ve kanlı Aşura hadisesi, ne yazık ki İslam tarihinin en karalık ve en kanlı sayfalarından biridir. Allah Resulünün vefatından kısa bir süre sonra İslam dininin küfre karşı galebesi ve geçmiş müşrik cetlerinin intikamını almak için fırsat kollayan bir grup sapık, azgın insan, her türlü hile ve entrika oyunlarına baş vurarak ne yazık ki İslam ümmeti içerisinde tefrika oluşturmuş ve kanlı Kerbela olayına imza atmışlardır.
Kerbela olayında azınlık bir grubun şehid düşüp çoğunluk bir grubun zafer kazandığını düşünmek ise insanın düşebileceği en büyük yanlışlardan biri olup, Hüseyin namının günümüzde tüm insanlığı kuşattığını ve Yezid adının ise tüm insanlar tarafından kin ve nefretle anıldığını görmek kerbela olayında ve Aşura günü kimin galib ve kimin mağlub olduğuna dair en güzel bir örnektir. Kaldı ki İmam Hüseyin hazretlerine karşı Ehli Sünnet müslümanlarının Şiaya oranla daha az sevgi beslediğini düşünmek de bir o kadar abes ve haksızca bir düşüncedir. Nitekim aşağıda İmam Hüseyin'in faziletleri ve o hazretin matemine ağlamanın faziletleri Şia kaynakları kadar Ehli Sünnet kaynaklarında da zikredilmiştir. Müslümanlar arasındaki birlik ve dayanışmanın daha da güçlenmesi temennisiyle Ehli Sünnet kaynaklarındaki bu rivayetlerden bazılarını siz sevgili kardeşlere aktarıyoruz.
1- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Ben sizlerin içinde iki değer biçilmez şey bırakıyorum, bunların biri diğerinden daha büyüktür; benden sonra bunlara sarılırsanız sapıklığa düşmez-siniz. Bunlardan biri Allah ipi mesabesinde olup gökten yere uzatılmış Allah’ın kitabı Kur’an’dır, diğeri ise itretim olan Ehl-i Beyt’imdir. Benden sonraki bu iki halefime nasıl davranacağınıza bakın.”
2- Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Allah-u Teâla cenneti, benim Ehl-i Beyt’ime zulüm ve ihanet edenlere, sövenlere, onlarla savaşanlara ve itretimi inciterek bana eziyette bulananlara haram kılmıştır.”
3- Enes ibn-i Malik, Resulullah’ın (s.a.a) ona şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Ey Enes, Allah bu gece bana Kevser’i ata etti (bağışladı); uzunluğu altı yüz yıllık bir mesafe, genişliği ise doğu ve batının genişliği kadardır. Benden önce (ya Enes) kimse ondan içemez. Bana verdiği ahdi bozarak sözünde durmayanlar, itretimi korkutan ve Ehl-i Beyt’imi öldürenler Kevser havuzunun suyundan içemezler.”
4- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Her kim benim gibi yaşamak, ölümüm gibi ölmek ve Allah’ın bana vadettiği Adn cennetine girmek istiyorsa, benden sonra Ali’yi kendine veli edinsin, dostunu dost edinsin ve benden sonraki imamlara uysun. Onlar benim toprağımdan yaratılmış, ilim ve düşünceden rızıklanmış hanedanımdırlar.
Ümmetimden onların üstünlüklerini inkâr edenlere ve akrabalık bağımı onlar hakkında gözetmeyenlere yazıklar olsun ve Allah benim şefaatimi onlara nasib etmesin.”
5- Sünen-i ibn-i Mace kitabında İbn-i Mes’ud’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir gün ashapla Resul-i Ekrem’im yanına gittiğimizde, Resulullah (s.a.a) sevinç dolu güler bir yüzle bizlerin yanına geldi ve bizlerle konuşmaya
başladı. Sorduğumuz her soruyu tam bir itina ile cevaplıyordu. Bu sırada Resulullah’ın gözü oradan geçen ve içlerinde Hasan ile Hüseyin’in de bulunduğu Beni Haşim gençlerinden bir gruba ilişti. Onları görür görmez gözleri yaşardı ve ağlamaya başladı. “Ya Resulallah, size birden ne oldu, yüzünüzde üzüntü belirtileri yoktu, halinizin değişmesinin sebebi nedir?” diye sorduğumuzda, şöyle buyurdu:
“Biz öyle bir Ehl-i Beyt’iz ki Allah, dünyaya karşı bizim için ahireti seçmiştir. Bilin ki, benden sonra Ehl-i Beyt’im ölüm, sürgünlük, dağınıklık ve çeşitli belalarla karşılaşacaktır...”
Kerbela olayında azınlık bir grubun şehid düşüp çoğunluk bir grubun zafer kazandığını düşünmek ise insanın düşebileceği en büyük yanlışlardan biri olup, Hüseyin namının günümüzde tüm insanlığı kuşattığını ve Yezid adının ise tüm insanlar tarafından kin ve nefretle anıldığını görmek kerbela olayında ve Aşura günü kimin galib ve kimin mağlub olduğuna dair en güzel bir örnektir. Kaldı ki İmam Hüseyin hazretlerine karşı Ehli Sünnet müslümanlarının Şiaya oranla daha az sevgi beslediğini düşünmek de bir o kadar abes ve haksızca bir düşüncedir. Nitekim aşağıda İmam Hüseyin'in faziletleri ve o hazretin matemine ağlamanın faziletleri Şia kaynakları kadar Ehli Sünnet kaynaklarında da zikredilmiştir. Müslümanlar arasındaki birlik ve dayanışmanın daha da güçlenmesi temennisiyle Ehli Sünnet kaynaklarındaki bu rivayetlerden bazılarını siz sevgili kardeşlere aktarıyoruz.
1- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Ben sizlerin içinde iki değer biçilmez şey bırakıyorum, bunların biri diğerinden daha büyüktür; benden sonra bunlara sarılırsanız sapıklığa düşmez-siniz. Bunlardan biri Allah ipi mesabesinde olup gökten yere uzatılmış Allah’ın kitabı Kur’an’dır, diğeri ise itretim olan Ehl-i Beyt’imdir. Benden sonraki bu iki halefime nasıl davranacağınıza bakın.”
2- Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Allah-u Teâla cenneti, benim Ehl-i Beyt’ime zulüm ve ihanet edenlere, sövenlere, onlarla savaşanlara ve itretimi inciterek bana eziyette bulananlara haram kılmıştır.”
3- Enes ibn-i Malik, Resulullah’ın (s.a.a) ona şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Ey Enes, Allah bu gece bana Kevser’i ata etti (bağışladı); uzunluğu altı yüz yıllık bir mesafe, genişliği ise doğu ve batının genişliği kadardır. Benden önce (ya Enes) kimse ondan içemez. Bana verdiği ahdi bozarak sözünde durmayanlar, itretimi korkutan ve Ehl-i Beyt’imi öldürenler Kevser havuzunun suyundan içemezler.”
4- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a):
“Her kim benim gibi yaşamak, ölümüm gibi ölmek ve Allah’ın bana vadettiği Adn cennetine girmek istiyorsa, benden sonra Ali’yi kendine veli edinsin, dostunu dost edinsin ve benden sonraki imamlara uysun. Onlar benim toprağımdan yaratılmış, ilim ve düşünceden rızıklanmış hanedanımdırlar.
Ümmetimden onların üstünlüklerini inkâr edenlere ve akrabalık bağımı onlar hakkında gözetmeyenlere yazıklar olsun ve Allah benim şefaatimi onlara nasib etmesin.”
5- Sünen-i ibn-i Mace kitabında İbn-i Mes’ud’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir gün ashapla Resul-i Ekrem’im yanına gittiğimizde, Resulullah (s.a.a) sevinç dolu güler bir yüzle bizlerin yanına geldi ve bizlerle konuşmaya
başladı. Sorduğumuz her soruyu tam bir itina ile cevaplıyordu. Bu sırada Resulullah’ın gözü oradan geçen ve içlerinde Hasan ile Hüseyin’in de bulunduğu Beni Haşim gençlerinden bir gruba ilişti. Onları görür görmez gözleri yaşardı ve ağlamaya başladı. “Ya Resulallah, size birden ne oldu, yüzünüzde üzüntü belirtileri yoktu, halinizin değişmesinin sebebi nedir?” diye sorduğumuzda, şöyle buyurdu:
“Biz öyle bir Ehl-i Beyt’iz ki Allah, dünyaya karşı bizim için ahireti seçmiştir. Bilin ki, benden sonra Ehl-i Beyt’im ölüm, sürgünlük, dağınıklık ve çeşitli belalarla karşılaşacaktır...”
Yorum