Fil dişi adaları Afrika’nın batısında yer almaktadır. 18 milyon nüfusa sahip olan bu ülkenin % 60’nı Müslümanlar % 36’sını Hıristiyanlar teşkil etmektedir. Fil Dişi Adaları 63 kabileden oluşmakta ve her kabilenin kendine has bir dili vardır. Bu yazıda Fil Dişi Adası ülkesinden Şia olmuş Muhammed Cara ile yapılan röportaja yer verilecektir. Muhammed Cara, İlk ve orta öğrenimini Fil Dişi Adalarının en büyük okullarından birinde okudu, üç yıl kadar vahabilerin eğitim halkasına katıldı ve şu anda İran İslam cumhuriyetinin Kum kentindeki uluslar arası üniversitelerinden birinde eğitimini sürdürmektedir.
ABNA: birinci soru olarak size sormak istediğim soru şu; neden Şia oldunuz?
Samimi olduğum üstatlarımdan birisi Şia olmuştu. Üstadım Şia olduktan sonra soyadını “El Muhtedi” olarak değiştirdi. Kendisi şu anda Fil Dişi Adalarının en tanınmış Şialarından biridir.
Ben Şia inançlarını bilmiyordum, hiçbir bilgim yoktu. Şia’dan bildiğim tek şey Hz. Ali’ye ibadet ettikleri ve onu Hz. Peygamber’den daha üstün bildikleri idi. Ben Şia olan bu üstadımla bazen görüşür ve Şia inançları hakkında sorular sorardım.
Üstadım: “ثم اهتديت” (nasıl hidayete kavuştum) kitabı ile “el Müracaat” kitabını okumam için bana verdi. Ben bu kitapları okuduktan sonra kafamda oluşan soruları okulumdaki Sünni üstatlarıma sormaya başladım. Elbette o dönemde Şia olan üstadımdan başka hiç kimse Şia kitapları okuduğumu bilmiyordu. Ben medresede sorduğum soruları ve bana verdikleri cevapların hepsini üstadım El Muhtedi’ye verirdim.
Ben abdest, imam mehdi, gaybetinin çok uzun olması, eğer varsa neden başkaları da bize bunu söylemiyorlar? Neden Şialar “Allahumme salli ala muhammedin ve ali muhammed” diyorlar? Gibi bir sürü soru sorardım. Bu sorular içinde en önemli sorularım Şia ve Sünni mezhepleri hakkında genel sorular ve özelde imamet konusuydu.
Bir gün bana Ahmet ibni Hambel’in Müsned kitabından gadir-i hum olayını anlattı. Ben bu olayı duyduktan sonra bende oluşan o merak ve araştırma duygusuyla üstatlarımdan birinin yanına gidip ona: acaba peygamber efendimiz son haccında Hz. Ali’yi kendisinden sonra, bütün Müslümanların önderi olarak açıklamış mıdır? O, hayır böyle bir olay tarihte vuku bulmamıştır! Dedi. Ben şaşkın bir biçimde tekrar sordum böyle bir olay olmamış mıdır? O, eğer böyle bir olay olmuşsa da peygamber, Ali benim dostumdur, demiştir. Başka bir şey değil!
Ben tekrar sorma gereği duydum: acaba peygamber o kadar insanı kızgın güneşte, bu kişi benim dostumdur demek için mi topladı? Acaba insanın aklı bunu kabul eder mi? O, benim bu sorularıma karşılık bir cevap veremedi.
Ben Şia olduktan sonra, beni eleştirerek neden Şia oldun diye sordu? Bende ona, senin kendin beni Şia ettin dedim. Çünkü benim sorularıma cevap vermediniz. Ben aklım karşısında sorumluyum.
ABNA: Şia olduktan sonra ailenizin size karşı tutumu nasıl oldu?
Ben ailemdeki tek erkek çocuk ve son beşiğim, ülkemde son beşiğe çok önem verirler. Hatta babam vasiyet namesinde bana karşı iyi davranmaları ve beni dövmemelerini yazmıştı. Diğer bir nokta ise ben ailemde babamdan sonra dini okula gitmiş tek kişiyim. Bundan dolayı ailem bana karşı oldukça saygılıdır.
Bir gün okul müdürüm eşiyle birlikte bizim eve oturmaya gelmişlerdi. Anne ve kız kardeşlerime dönerek, Muhammed dinini değiştirdi, dedi. Onlar bu söz karşısında çok rahatsız oldular.
ABNA: siz ne yaptınız?
Ben onlara, ben dinimi değiştirmedim, Müslüman’ım ve namaz kılıyorum, dedim. Müdürüm: yeniden sen neden babanın dinin değiştirdin? Dedi. Ben de ona siz neden namazda ellerinizi bağlıyorsunuz? Babalarınız namazlarında ellerini bağlamıyorlardı, dedim.
ABNA: neden öle söylediniz?
Çünkü babası maliki mezhebindendi ve maliki mezhebinde namazda elleri bağlayarak kılmak caizdir. (daha üstündür)
ABNA: sonra ne oldu?
Onlar bana her hangi bir cevap vermeden ve konuyu sonuçlandırmadan çekip gittiler.
ABNA: ailenizde sizin gibi Şia oldular mı?
Eşimden başka şu ana kadar Şia olan olmadı.
ABNA: vahabi mezhebi ile ehli sünnet arasındaki farkı nerede biliyorsunuz?
Vahabi mezhebinde düşünce ve tefekkür söz konusu değildir. Ve ehli sünnet mezhebinin aksine başka mezhepleri tekfir eder.
ABNA: Fil Dişi Adalarında Şialara ait kitap hane veya cami var mı?
Kitap hane veya cami yok, ama her yıl 50 kadar öğrenci kabul eden “Camietu’l Mustafa” adında bir medrese var.
ABNA: devletin Şia mezhebine karşı tutumu nasıl?
Her hangi bir sorun yok. Devlet laik bir devlet olduğu için ne insanların mezhebine karışır nede onları yok etmek için uğraş verir.
ABNA: acaba size göre, Fil Dişi Adaları Şialarının en önemli sorunu nedir?
Kitap hane, cami ve Tebliğ imkanının olmaması.
ABNA: gelecekte ülkenizde Şia mektebinin durumu sizce nasıl olur?
Ülkemde Şia mektebinin geleceğinin iyi olacağını görüyorum. Geçen yıl çok kötü bir durumdaydık. Bir çok insan Şia’nın azılı düşmanı idi. Şu anda genel olarak Şia mektebini sevmektedirler ve açık bir şekilde Şia’nın kafir olduğunu söylemekle hata ettiklerini söylemektedirler. Onlar şu anda Şia mektebini yakından tanımak için kitap aramaktadırlar ve bizi bilmeyen o insanlar şu anda bizimle oturup Şia mektebi hakkında konuşmak istiyorlar. Şu anda üniversitede bile öğrenciler iki grup olmuş durumda bir grup Şia mektebini savunan diğer grup Şia muhalifi. Önceden kesinlikle böyle bir şey yoktu hepsi Şia muhalifi idiler.
Şu anda Fil Dişi Adalarında Şia derneğinin kurulma çalışmaları yapıldığı duyulmaktadır. Bunun için ön çalışmalar bile yapıldı.
ABNA: Vahabilerin oradaki çalışmaları hakkında da biraz bilgi verirseniz seviniriz.
Vahabiler oldukları bölgelerde başarılı olamadılar. Halk onları dinlemiyor tam tersi Şia mektebi orada çok güzel bir şekilde tebliğ edilebilir. Vahabiler genel olarak cahil insanlardır, delil ve istidlallerinizi dinlemek istemezler. Onların bahisleri kesinlikle ilmi olmaz.
ABNA: dünya Ehl-i Beyt Kurultayından beklentiniz nedir?
Ehl-i Beyt mektebinin daha iyi tanınması için tebliğcilere yardımda bulunun ve Fil Dişi Adalarında cami ve Kitap Haneler açın.
ABNA: bize vakit ayırdığınız için size teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa sizi dinliyoruz
Fil Dişi Adaları İran halkını çok seviyor. Buda İran halkının ve özelde yetkili ve ruhanilerin vazifelerini ağırlaştırmaktadır. Bundan dolayı insanların İran’a bakış açılarını değiştirmemeleri için iyi ve İslami ahlaka sahip olsunlar. Özellikle doğru olsunlar eğer birilerine bir söz vermişlerse ona mutlaka amel etsinler. Vesselam.
ABNA: birinci soru olarak size sormak istediğim soru şu; neden Şia oldunuz?
Samimi olduğum üstatlarımdan birisi Şia olmuştu. Üstadım Şia olduktan sonra soyadını “El Muhtedi” olarak değiştirdi. Kendisi şu anda Fil Dişi Adalarının en tanınmış Şialarından biridir.
Ben Şia inançlarını bilmiyordum, hiçbir bilgim yoktu. Şia’dan bildiğim tek şey Hz. Ali’ye ibadet ettikleri ve onu Hz. Peygamber’den daha üstün bildikleri idi. Ben Şia olan bu üstadımla bazen görüşür ve Şia inançları hakkında sorular sorardım.
Üstadım: “ثم اهتديت” (nasıl hidayete kavuştum) kitabı ile “el Müracaat” kitabını okumam için bana verdi. Ben bu kitapları okuduktan sonra kafamda oluşan soruları okulumdaki Sünni üstatlarıma sormaya başladım. Elbette o dönemde Şia olan üstadımdan başka hiç kimse Şia kitapları okuduğumu bilmiyordu. Ben medresede sorduğum soruları ve bana verdikleri cevapların hepsini üstadım El Muhtedi’ye verirdim.
Ben abdest, imam mehdi, gaybetinin çok uzun olması, eğer varsa neden başkaları da bize bunu söylemiyorlar? Neden Şialar “Allahumme salli ala muhammedin ve ali muhammed” diyorlar? Gibi bir sürü soru sorardım. Bu sorular içinde en önemli sorularım Şia ve Sünni mezhepleri hakkında genel sorular ve özelde imamet konusuydu.
Bir gün bana Ahmet ibni Hambel’in Müsned kitabından gadir-i hum olayını anlattı. Ben bu olayı duyduktan sonra bende oluşan o merak ve araştırma duygusuyla üstatlarımdan birinin yanına gidip ona: acaba peygamber efendimiz son haccında Hz. Ali’yi kendisinden sonra, bütün Müslümanların önderi olarak açıklamış mıdır? O, hayır böyle bir olay tarihte vuku bulmamıştır! Dedi. Ben şaşkın bir biçimde tekrar sordum böyle bir olay olmamış mıdır? O, eğer böyle bir olay olmuşsa da peygamber, Ali benim dostumdur, demiştir. Başka bir şey değil!
Ben tekrar sorma gereği duydum: acaba peygamber o kadar insanı kızgın güneşte, bu kişi benim dostumdur demek için mi topladı? Acaba insanın aklı bunu kabul eder mi? O, benim bu sorularıma karşılık bir cevap veremedi.
Ben Şia olduktan sonra, beni eleştirerek neden Şia oldun diye sordu? Bende ona, senin kendin beni Şia ettin dedim. Çünkü benim sorularıma cevap vermediniz. Ben aklım karşısında sorumluyum.
ABNA: Şia olduktan sonra ailenizin size karşı tutumu nasıl oldu?
Ben ailemdeki tek erkek çocuk ve son beşiğim, ülkemde son beşiğe çok önem verirler. Hatta babam vasiyet namesinde bana karşı iyi davranmaları ve beni dövmemelerini yazmıştı. Diğer bir nokta ise ben ailemde babamdan sonra dini okula gitmiş tek kişiyim. Bundan dolayı ailem bana karşı oldukça saygılıdır.
Bir gün okul müdürüm eşiyle birlikte bizim eve oturmaya gelmişlerdi. Anne ve kız kardeşlerime dönerek, Muhammed dinini değiştirdi, dedi. Onlar bu söz karşısında çok rahatsız oldular.
ABNA: siz ne yaptınız?
Ben onlara, ben dinimi değiştirmedim, Müslüman’ım ve namaz kılıyorum, dedim. Müdürüm: yeniden sen neden babanın dinin değiştirdin? Dedi. Ben de ona siz neden namazda ellerinizi bağlıyorsunuz? Babalarınız namazlarında ellerini bağlamıyorlardı, dedim.
ABNA: neden öle söylediniz?
Çünkü babası maliki mezhebindendi ve maliki mezhebinde namazda elleri bağlayarak kılmak caizdir. (daha üstündür)
ABNA: sonra ne oldu?
Onlar bana her hangi bir cevap vermeden ve konuyu sonuçlandırmadan çekip gittiler.
ABNA: ailenizde sizin gibi Şia oldular mı?
Eşimden başka şu ana kadar Şia olan olmadı.
ABNA: vahabi mezhebi ile ehli sünnet arasındaki farkı nerede biliyorsunuz?
Vahabi mezhebinde düşünce ve tefekkür söz konusu değildir. Ve ehli sünnet mezhebinin aksine başka mezhepleri tekfir eder.
ABNA: Fil Dişi Adalarında Şialara ait kitap hane veya cami var mı?
Kitap hane veya cami yok, ama her yıl 50 kadar öğrenci kabul eden “Camietu’l Mustafa” adında bir medrese var.
ABNA: devletin Şia mezhebine karşı tutumu nasıl?
Her hangi bir sorun yok. Devlet laik bir devlet olduğu için ne insanların mezhebine karışır nede onları yok etmek için uğraş verir.
ABNA: acaba size göre, Fil Dişi Adaları Şialarının en önemli sorunu nedir?
Kitap hane, cami ve Tebliğ imkanının olmaması.
ABNA: gelecekte ülkenizde Şia mektebinin durumu sizce nasıl olur?
Ülkemde Şia mektebinin geleceğinin iyi olacağını görüyorum. Geçen yıl çok kötü bir durumdaydık. Bir çok insan Şia’nın azılı düşmanı idi. Şu anda genel olarak Şia mektebini sevmektedirler ve açık bir şekilde Şia’nın kafir olduğunu söylemekle hata ettiklerini söylemektedirler. Onlar şu anda Şia mektebini yakından tanımak için kitap aramaktadırlar ve bizi bilmeyen o insanlar şu anda bizimle oturup Şia mektebi hakkında konuşmak istiyorlar. Şu anda üniversitede bile öğrenciler iki grup olmuş durumda bir grup Şia mektebini savunan diğer grup Şia muhalifi. Önceden kesinlikle böyle bir şey yoktu hepsi Şia muhalifi idiler.
Şu anda Fil Dişi Adalarında Şia derneğinin kurulma çalışmaları yapıldığı duyulmaktadır. Bunun için ön çalışmalar bile yapıldı.
ABNA: Vahabilerin oradaki çalışmaları hakkında da biraz bilgi verirseniz seviniriz.
Vahabiler oldukları bölgelerde başarılı olamadılar. Halk onları dinlemiyor tam tersi Şia mektebi orada çok güzel bir şekilde tebliğ edilebilir. Vahabiler genel olarak cahil insanlardır, delil ve istidlallerinizi dinlemek istemezler. Onların bahisleri kesinlikle ilmi olmaz.
ABNA: dünya Ehl-i Beyt Kurultayından beklentiniz nedir?
Ehl-i Beyt mektebinin daha iyi tanınması için tebliğcilere yardımda bulunun ve Fil Dişi Adalarında cami ve Kitap Haneler açın.
ABNA: bize vakit ayırdığınız için size teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa sizi dinliyoruz
Fil Dişi Adaları İran halkını çok seviyor. Buda İran halkının ve özelde yetkili ve ruhanilerin vazifelerini ağırlaştırmaktadır. Bundan dolayı insanların İran’a bakış açılarını değiştirmemeleri için iyi ve İslami ahlaka sahip olsunlar. Özellikle doğru olsunlar eğer birilerine bir söz vermişlerse ona mutlaka amel etsinler. Vesselam.