Uzun yıllar Zeydi medreselerinde dini dersler almış ve şu anda da İran’ın Kum kentindeki el- Mustafa üniversitesinde yüksek öğrenim yapmaktadır.
“Seyyid Yahya Talip eş- Şerif”in şu ana kadar iki kitabı yayınlanmış üçüncü kitabı ise yayın aşamasında bulunmakta. Yemenli Şia olmuş bu müstebsirin “Be Nur-i Kur’an ihdeteytu” (Kur’an Nuruyla Hidayete Erdim) adındaki kitabı şu anda tercüme edilmektedir. Seyyid Yahya bu kitabın mütalaa edilmesiyle hak ve ilahi dinin net olarak ortaya çıkacağına inanmaktadır. Bu Yemenli yeni Şia olmuş kişinin yaşantısının esası bu ayet üzerinedir:
الذین جاهدوا فینا لنهدینهم سبلنا.
“Bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz.”
Davetimizi kırmayıp söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkürlerimizi sunarız. İlk soru olarak bize Yemen’in nüfusunun ne kadar olduğunu ve bu sayının ne kadarını Müslümanların oluşturduğunu söyler misiniz?
Yemen’in nüfusu yaklaşık olarak yirmi iki milyondur. Yüzölçümü ise yaklaşık olarak dört yüz bin kilometre karedir. Ülkemizin tamamını Müslümanlar oluşturmaktadır sadece birkaç bin Yahudi ve Hıristiyan yaşamaktadır. Zeydi Şiiler ülkenin yaklaşık olarak yüzde otuzunu oluşturmaktadır. On iki imam Şia’sı hakkında ise üç görüş vardır: beş yüz bin kişi, bir buçuk milyon kişi ve iki milyon kişi diyenler vardır. Bana göre birinci ve ikinci görüşün ortası doğrudur. Yani ortalama olarak bir milyon kişi.
Zeydi Şiaların on iki imam Şiaları hakkındaki görüşleri nasıldır?
Bizler öyle düşünüyorduk ki Ehl-i Beyt (a.a) imamları on iki imam Şialarına nefret duymaktadır. Çünkü imamları masum ve masum olmayan diye ikiye bölmüşlerdi. Bizler sadece Zeydilerin Ehl-i Beyti (a.a) iyi tanıdıklarını düşünüyorduk.
Zeydilerin imamet hakkındaki inancı nasıldır?
Maalesef mezhebi mutaassıp kişiler çok fazladır. Bana göre Zeydi Şialar yavaş yavaş on iki imam Şia’sında eriyeceklerdir. Zeydiler çok az sayıda hadise sahiptirler. Zeydilerin yanında imam kelimesinin bir kutsiyeti yoktur. Az bir ders okuyan her talebe imam iddiasında bulunmaktadır. Sonra bu delilden dolayı savaş ve kavgalar yaşanmaktadır. Onlar Ehl-i Beyt (a.a) için bazı sıfatlar zikretmiş ama bu sıfatlar kendi imamlarına şamil olmaz.
Zeydilerin on iki imam hakkındaki görüşü nedir?
Zeydilerin görüşüne göre, on iki imamın altı tanesi imam Hasan Mücteba’nın (a.s) ve altı tanesi de imam Hüseyin’in (a.s) evlatlarındandır.
Elbette Zeydilerin bu görüşü benim için şöyle bir soruyu sormamı gerektirmektedir. İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s) hangi çocukları böyle bir şey demiştir? Diğer taraftan eğer on iki imam Hasaneyin’in (a.a) çocukları ise imam Ali, imam Hasan ve İmam Hüseyin’i nereye koyacağız? Onlar ne olacak? Bu düşünceye sahip olanların bazıları alim ve din adamıdır. Elbette onlar bunların bir birlerinin ardı sıra gelecek demiyorlar, bunların kıyamet gününe kadar geleceklerini söylüyorlar. Zeydiler Ehl-i Beyt (a.a) için bir sıfat belirlemişler, ben bunun hakkında bir kitap yazmayı düşünüyorum. Ehl-i Beyt (a.a) Peygamberin (s.a.a) ilim ve anlayışına sahiptirler. Ehl-i Beyt (a.a) Nuhun gemisidirler. Kimse onlardan öne ve arkaya geçemez.
Bizler sizin önceden Zeydi mezhebine mensup olduğunuzu duyduk, ne oldu da on iki imam Şia’sı oldunuz?
Ben: “من مات و لم یعرف امام زمانه مات میته جاهلیه” Kim zamanının imamını tanımadan ölürse cahiliye ölümüyle ölmüş gibidir. Hadisini okuduğumda kendi kendime şöyle bir soru sordum: doğrusu gerçekten benim imamım kim? Sonra namaz kıldım, ellerimi kaldırarak: “Allah’ım! Ben imamımın kim olduğunu bilmiyorum, ama ben şu anda senin bildiğin, ama benim tanımadığım hazı olan imama biat ediyorum. Dedim.
Şia olduğum gün on beş Şaban’dı. (zamanın İmamı, İmam Mehdi’nin doğum günü) Gerçi ben bu konuyu sonradan öğrendim. İmam-ı Zaman Şia olmam için bana yardım etti. Ona karşı mahcubum, benim için dua edin.
On iki imam Şia’sı olmak için düşündüğümde, benim için bu fırkanın itikadı olarak çok sorunlarının olduğu çok açıktı! Ama ben ilmi havzalardaki derslerden sonra, çocuklara yönelik Kur’an tedrisiyle meşgul oldum. Benim bu işim bir çok dostumun itirazına sebep oldu. Ben bu yolda bunu anladım ki çocuklar büyüklere nispetle konulara daha çok kulak vermekte ve onları anlamaktadır. Ben “Fatiha” Suresinden “Nas” Suresine (Kur’an’ın başından sonuna) kadar çocuklara ders verdim. Tüm ayetler zihnimde meleke olarak, kaydedilmiş.
Sonra İran’a geldim. Yemen’deki çalışmalarımın fazlalığı “Cemiyetu’l irşat lile’malu’l Hayriye” deki dostlarımın kulağına da gitmiş. Onlarda İran’a gitmem için davette bulundular.
İran’da İranlıların namazlarındaki, tevessül ve hacet isteme durumlarındaki haletlerini gördüğümde birazcık şaşırmıştım. Halbuki kendim de tevessüle inanan biriydim. Çünkü Zeydilerin namazı oldukça resmidir. Hatta hapşırmak ve doğrulmak bile namazı batıl eder. Bu esnada İranlıların Kur’an’a verdiği değerde benim için oldukça ilginçti. Duaları da aynı şekilde örneğin: Kumeyl Duası, Seher Duası, Simat Duası hatta Nudbe Duası. Gerçi Zeydiler imam-ı Zaman’ın henüz dünyaya gelmediğine inanmaktadırlar.
Ben, kim Hz. İmam Rıza’nın (a.s) ziyaretine giderse İmam Rıza’nın (a.s) onun üç hacetini yerine getireceğini duymuştum.
Kendi kendime dedim ki denememin ki bir zararı olmaz. Benim çok önemli bir hacetim vardı ve benim için oldukça ilginç olacaktı imam Rıza (a.s) nasıl bu hacetimi yerine getirebilecek ve benim bu sıkıntımı giderebilecek?
İran’ı nasıl buldunuz?
İran’ın iki çehresi var. Eğer birisi İran’a gelse ve uygun toplantılarda olsa meselen: dua, cami, Meşhed, Kum, Cemkeran camisi, Ruhaniler, imam Humeyni (r.a)…
Öteki çehre idari ve iş çevresi, Allah’a şükürler olsun ki ben ilk önce ilk çehreyle tanıştım. Şia olduktan sonra ikinci çehreyi de tanıdım. Ben Allah’ın inayeti ve yardımıyla sadece iyi yerlere gittim.
Acaba Zeydilerin İmam Humeyni’ye bakış açıları müspet midir?
Evet! Zeydiler imam Humeyni’ye, İran inkılabına ve seyyid Hasan Nasrullah’a aşırı derecede ilgi duymaktadırlar.
Sonra ne yaptın?
İran’dan Yemen’e dönmeden önce, birisi İran’dan Yemen’e gitmiş ve İran hakkında sadece kötü şeyler anlatmıştı. Sebebi ise Yemen’de kendisine iyi bir yer ve makam edinmekti. Ama ben Allah için sadece gerçekleri söyledim. Benim bu şekildeki açıklamalarım hakikat peşinde olan gençlerin bana daha çok soru sormalarına sebep oldu. San’a’da Zeydi öğrencilerle sohbet ediyordum, onlardan birisi dinler ve İslam fırka ve mezhepleri arasındaki ihtilafların asıl sebebi Velayet ve İmamet konusudur, dedi.
Ben önceden ihtilafların asıl sebebinin itikadi olduğu ve acaba Allah görülecek mi yoksa görülmeyecek mi? Olduğunu düşünüyordum. O zaman aklıma geldi ki Yüce Allah ne kadar imamet ve velayet hakkında konuşmuştur. Örneğin: iblis’in itikadi olarak bir sorunu yoktu. Bilakis Allah’a teslim olmamış, tekebbür ederek Allah’a secde etmemişti. Adem’in çocukları neden birbirlerini öldürdü? Tekebbürden dolayı idi. Hz. Yusuf’u neden kuyuya attılar? İsrail oğullarının Hz. Musa’yla ne gibi sorunu vardı? Kureyş kavmi ile Peygamberimizin ne gibi sorunu vardı?...
Bunların hepsinin sebebi onların inat, düşmanlık ve kibrinden kaynaklanmaktadır. Bu grup kendi amaçlarında ilerlemek için inatla, düşmanlıkla hakikatleri beyan etmeleri insanların sapmasına sebep olmuş hatta bu gayrı ilahi ve uğursuz hedefleri için din bile icat etmiş ve kendileri de bunun liderliğini yaparak hedeflerine ulaşmak istemişlerdi. Ben karşımda Şia olmayan birini gördüğümde ona karşı hiç kin duymam, çünkü zorba ve istikbar tarafından aldatıldığını düşünürüm.
Sizin tasanız ne idi?
Benim asıl ve önemli sorum şuydu: acaba Allah Ehl-i Beyt’i aleyhimu’s selam gerçekten seçti mi seçmedi mi? Kendi kendime aht ettim ki bu sorunun cevabını müspet veya menfi olsun Şia olmayan kitaplardan bulacağım. Ehl-i Sünnet kitaplarını mütalaa etmeye başladığım da bir de gördüm ki düzinelerce hadis Hz. Ali’nin aleyhi selam peygamber efendimizden sallallahu aleyhi ve alih sonra fasılasız olarak onun halifesi olduğunu yazmakta.
Ne gibi hadisleri mütalaa ettiniz?
“انت ولی کل مؤمن بعدی, انت منی بمنزلة هارون من موسی”
“Benden sonra tüm müminlerin velisi sensin”, “senin bana olan konumun Harun’un Musa’ya olan konumu gibidir.” İnsan Allah’ın yolu dışında kendisi için bir yol seçemez. 12 imam hakkında da ehli sünnet kitaplarında hadisler gördüm.
Acaba dostlarınız Şia olmanıza mani olmadı mı?
Dostlarımın çoğu Şia oldular.
Acaba eşiniz de Şia oldu mu?
Eşimde Zeydi mezhebini anlatan ders verirdi, ancak şu anda o da Şia mezhebini seçmiş bulunmaktadır. Bu konu hakkında da “Ve onlarla Ehl-i Beyt aleyhimu’s selam tanındı” adında bir kitap kaleme aldı.
Acaba Zeydiler İmam Hüseyin aleyhi selam için yas merasimleri düzenliyorlar mı?
Hayır, onlar imam Hüseyin aleyhi selam yas merasimleri düzenlememektedirler. Onlar yas için bir araya gelenlerin arasına yüce Allah’ın tefrika atacağına inanmaktadırlar. On iki imam Şiaları orada yas ve ağıt merasimleri düzenlemekte ama devlet bu programlara izin vermemektedir.
Acaba Yemen’de Vahabiler’in faaliyetleri var mı?
Benim düşünceme göre dava ve münakaşa Allah ve gayrı Allah arasındadır, ehli sünnet, Şia, Hıristiyan, Zeydiler… Arsında değil. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
اَللّٰهُ وَلِىُّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ
“Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” Allah ve öteki taraftakiler. Eğer Allah’ın velayetini kabul etmeseler, tağutun velayetini kabul etmişlerdir demektir. Kur’an kültürü budur. Allah kendi velayetini Adem’e vermiş ve secde etme emri vermiştir. Bundan dolayı secde Allah Teâlâ’nın velayetinedir.
İlk müstekbir iblisti ve nefis putunu öldürememişti. Bizim işimiz Adem karşısındaki meleklerin işi, Vahabilerin işi şeytanın işi gibidir. Olayın zahiri şöyle olmuştu: melekler Hz. Adem’e secde ederek müşrik olmuş ve şeytan secde etmeyerek muvahhit olmuştur ve bu hakikatte şirkin özüdür. Bizim imamların karşısındaki huzumuzda aynı şekildedir.
Bundan dolayı görüyoruz ki vahabilerin üstünde tekitle durdukları en önemli esasları tamamıyla ortadan kaybolmuş ve mesele onların boynuna kalmıştır. Ben vahabilerin müşrik olduklarına inanıyorum, çünkü şirkte aşama aşamadır. Allah veya Allah velisi karşısında şirk, bunlar arasında hiç bir fark yoktur. Vahabiler için üzülüyorum.
“وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَيَخْتَارُ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ” “Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.”
İlk olarak ilahi velayet benim için Ehl-i Beyt’te aleyhimu’s selam timsali olarak aydın oldu. Vahabilerin iddiası da ortadan kayboldu, çünkü konu Vahabilerin dediklerinin aksinedir. Çünkü melekler gibi olmalıyız, şeytan gibi değil. Bundan dolayı vahabilerin faaliyetleri çok aşırı olmasına rağmen muvaffak olamamışlardır. Yemen’de % 25 oranında vahabi vardır. Bana göre onlar, zorba ve zengin insanlardır.
Acaba ailenizde Şia oldu mu?
Bölgemdeki insanların, anne ve babamın bana itimat ve itikadı vardır. Babam İran’a oldukça ilgi duymaktadır. Ama okuma ve yazması olmadığından şu ana kadar Şia mezhebini kabul etmedi.
Annem de çok maneviyatlı ve kalpten bir kadındır. Benim başarılı olmamın da asıl sebebi onun ruhani nefsiyledir. Annem devamlı Cafer-i Tayyar namazı kılar. Benim din semtine yönelmemin asıl sebebi de odur. Çünkü o her zaman beni “Mefatihu’l Cinan” kitabını okumama teşvik ederdi.
Vahabiler eğer tilki görseler aslan gördük derler, çünkü böyle yaparak para alırlar. Arabistan’dan, tacirlerden ve Arap yetkililerinden.
Yemen’e gidiyor musunuz?
Yemen’e gidiyorum, ama kesinlikle tebliğ için uygun bir zemin yoktur.
Size göre Yemenli Şiaların ne gibi sorunları nedir?
On iki imam Şia’sı Yemen’de işkence ve eziyet görmektedirler. Onlar hapis hayatı yaşamakta ve hakları tamamıyla kesilmiş vaziyettedir. Bizler Yemen’de bir taklit merci veya büyük bir şahsiyetten yoksunuz. Konuların merciliği çok önemlidir. Vahabiler de Şialara çok rahat bir şekilde eziyet etmektedirler. Bir düşünün eğer Irak’ta Ayetullah Sistani olmasaydı Irak’ın hali ne olurdu.
Dünya Ehl-i Beyt Kurultayından ne gibi bir beklentiniz var?
Ben tüm taklit mercilerden, kuruluşlardan ve İran İslam Cumhuriyetinden isteğim Yemenli Şiaları birleştirmeleridir. Orada bir müessese veya güçlü bir tebliğci göndererek veya kendilerinin teşhis edeceği her ne yolla olursa bu işi yapmalarıdır. On iki imam Şia’sı mazlumdur. Çok mazlumdurlar. İran İslam cumhuriyeti dostları! Benim isteğim Ehl-i Beyt’in aleyhimu’s selam isteğidir. Bu da İmam Zaman’ın aleyhi selam zuhurunun ortamını hazırlamaktır. Bizlerin Mevlası var ve bizim Mevlamız muntezirdir. (beklemektedir) bizler ne olduğumuzu unutmamalıyız. İmam zaman aleyhi selam adaleti ikame edecek ve zulmü ortadan kaldıracaktır. Bu en önemli istektir.
Diğer bir konu Yemen’de yaşanan son savaşın ciddi ve sadık bir şekilde incelenmesi ve şu anda orada neler olduğu hakkında bir detaylı bir tahkik yapılmasıdır. Şu anda neden Şialar bu kadar sorunlarla boğuşmaktadır? Ben şu anda 5 yıldır güvenlik gerekçesiyle Yemen’e gidemiyorum ve gerçekten hasret çekiyorum. Benim gibi küçük bir öğrenci büyük fırsatların elden kaçtığını görmektedir.
Hamdolsun ki dostlar bu konuya bakmaktadırlar. Bu konuyu ciddi tutun. Bir kişiyi Yemenli Şiaların ittihat ve birliği için görevlendirmelidirler. Oradaki Şialar kendi hallerine bırakılmıştır. Hiçbir güçleri yoktur. Başlarında büyükleri yoktur. Orada hikmet üzere işler yapılmamaktadır.
Size teşekkür ediyoruz. Eğer ekleyeceğiniz bir nokta varsa son sözlerinizi diniliyoruz.
Ne söyleyeyim? Benim Şia olmam Allah Teala’nın bana vermiş olduğu bir nimettir. Bu konu bir taraftan nimet, diğer taraftan ise ağır bir sorumluluktur. Şia olduktan sonra Ehl-i Beyt aleyhimu’s selam mektebinden dolayı çok derin ve yüksek bakış açısına sahip oldum. Diğer taraftan çok zor ve hassastır, çünkü bu hakikatten uzak olup bunu kabul etmeyen halkı görmekteyim. Bu aynen şuna benzemektedir ki çok tatlı ve serin bir suya sahip olan biri bakıyor ki dostları susuzluktan ölmek üzeredir bu ise onlara su ulaştırmak için telaş halindedir. Olmuyor ve bırakmıyorlar… Bana dua edin ki Allah bana sabır versin ve bu nuru başkalarına aktarabileyim.
“Seyyid Yahya Talip eş- Şerif”in şu ana kadar iki kitabı yayınlanmış üçüncü kitabı ise yayın aşamasında bulunmakta. Yemenli Şia olmuş bu müstebsirin “Be Nur-i Kur’an ihdeteytu” (Kur’an Nuruyla Hidayete Erdim) adındaki kitabı şu anda tercüme edilmektedir. Seyyid Yahya bu kitabın mütalaa edilmesiyle hak ve ilahi dinin net olarak ortaya çıkacağına inanmaktadır. Bu Yemenli yeni Şia olmuş kişinin yaşantısının esası bu ayet üzerinedir:
الذین جاهدوا فینا لنهدینهم سبلنا.
“Bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz.”
Davetimizi kırmayıp söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkürlerimizi sunarız. İlk soru olarak bize Yemen’in nüfusunun ne kadar olduğunu ve bu sayının ne kadarını Müslümanların oluşturduğunu söyler misiniz?
Yemen’in nüfusu yaklaşık olarak yirmi iki milyondur. Yüzölçümü ise yaklaşık olarak dört yüz bin kilometre karedir. Ülkemizin tamamını Müslümanlar oluşturmaktadır sadece birkaç bin Yahudi ve Hıristiyan yaşamaktadır. Zeydi Şiiler ülkenin yaklaşık olarak yüzde otuzunu oluşturmaktadır. On iki imam Şia’sı hakkında ise üç görüş vardır: beş yüz bin kişi, bir buçuk milyon kişi ve iki milyon kişi diyenler vardır. Bana göre birinci ve ikinci görüşün ortası doğrudur. Yani ortalama olarak bir milyon kişi.
Zeydi Şiaların on iki imam Şiaları hakkındaki görüşleri nasıldır?
Bizler öyle düşünüyorduk ki Ehl-i Beyt (a.a) imamları on iki imam Şialarına nefret duymaktadır. Çünkü imamları masum ve masum olmayan diye ikiye bölmüşlerdi. Bizler sadece Zeydilerin Ehl-i Beyti (a.a) iyi tanıdıklarını düşünüyorduk.
Zeydilerin imamet hakkındaki inancı nasıldır?
Maalesef mezhebi mutaassıp kişiler çok fazladır. Bana göre Zeydi Şialar yavaş yavaş on iki imam Şia’sında eriyeceklerdir. Zeydiler çok az sayıda hadise sahiptirler. Zeydilerin yanında imam kelimesinin bir kutsiyeti yoktur. Az bir ders okuyan her talebe imam iddiasında bulunmaktadır. Sonra bu delilden dolayı savaş ve kavgalar yaşanmaktadır. Onlar Ehl-i Beyt (a.a) için bazı sıfatlar zikretmiş ama bu sıfatlar kendi imamlarına şamil olmaz.
Zeydilerin on iki imam hakkındaki görüşü nedir?
Zeydilerin görüşüne göre, on iki imamın altı tanesi imam Hasan Mücteba’nın (a.s) ve altı tanesi de imam Hüseyin’in (a.s) evlatlarındandır.
Elbette Zeydilerin bu görüşü benim için şöyle bir soruyu sormamı gerektirmektedir. İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s) hangi çocukları böyle bir şey demiştir? Diğer taraftan eğer on iki imam Hasaneyin’in (a.a) çocukları ise imam Ali, imam Hasan ve İmam Hüseyin’i nereye koyacağız? Onlar ne olacak? Bu düşünceye sahip olanların bazıları alim ve din adamıdır. Elbette onlar bunların bir birlerinin ardı sıra gelecek demiyorlar, bunların kıyamet gününe kadar geleceklerini söylüyorlar. Zeydiler Ehl-i Beyt (a.a) için bir sıfat belirlemişler, ben bunun hakkında bir kitap yazmayı düşünüyorum. Ehl-i Beyt (a.a) Peygamberin (s.a.a) ilim ve anlayışına sahiptirler. Ehl-i Beyt (a.a) Nuhun gemisidirler. Kimse onlardan öne ve arkaya geçemez.
Bizler sizin önceden Zeydi mezhebine mensup olduğunuzu duyduk, ne oldu da on iki imam Şia’sı oldunuz?
Ben: “من مات و لم یعرف امام زمانه مات میته جاهلیه” Kim zamanının imamını tanımadan ölürse cahiliye ölümüyle ölmüş gibidir. Hadisini okuduğumda kendi kendime şöyle bir soru sordum: doğrusu gerçekten benim imamım kim? Sonra namaz kıldım, ellerimi kaldırarak: “Allah’ım! Ben imamımın kim olduğunu bilmiyorum, ama ben şu anda senin bildiğin, ama benim tanımadığım hazı olan imama biat ediyorum. Dedim.
Şia olduğum gün on beş Şaban’dı. (zamanın İmamı, İmam Mehdi’nin doğum günü) Gerçi ben bu konuyu sonradan öğrendim. İmam-ı Zaman Şia olmam için bana yardım etti. Ona karşı mahcubum, benim için dua edin.
On iki imam Şia’sı olmak için düşündüğümde, benim için bu fırkanın itikadı olarak çok sorunlarının olduğu çok açıktı! Ama ben ilmi havzalardaki derslerden sonra, çocuklara yönelik Kur’an tedrisiyle meşgul oldum. Benim bu işim bir çok dostumun itirazına sebep oldu. Ben bu yolda bunu anladım ki çocuklar büyüklere nispetle konulara daha çok kulak vermekte ve onları anlamaktadır. Ben “Fatiha” Suresinden “Nas” Suresine (Kur’an’ın başından sonuna) kadar çocuklara ders verdim. Tüm ayetler zihnimde meleke olarak, kaydedilmiş.
Sonra İran’a geldim. Yemen’deki çalışmalarımın fazlalığı “Cemiyetu’l irşat lile’malu’l Hayriye” deki dostlarımın kulağına da gitmiş. Onlarda İran’a gitmem için davette bulundular.
İran’da İranlıların namazlarındaki, tevessül ve hacet isteme durumlarındaki haletlerini gördüğümde birazcık şaşırmıştım. Halbuki kendim de tevessüle inanan biriydim. Çünkü Zeydilerin namazı oldukça resmidir. Hatta hapşırmak ve doğrulmak bile namazı batıl eder. Bu esnada İranlıların Kur’an’a verdiği değerde benim için oldukça ilginçti. Duaları da aynı şekilde örneğin: Kumeyl Duası, Seher Duası, Simat Duası hatta Nudbe Duası. Gerçi Zeydiler imam-ı Zaman’ın henüz dünyaya gelmediğine inanmaktadırlar.
Ben, kim Hz. İmam Rıza’nın (a.s) ziyaretine giderse İmam Rıza’nın (a.s) onun üç hacetini yerine getireceğini duymuştum.
Kendi kendime dedim ki denememin ki bir zararı olmaz. Benim çok önemli bir hacetim vardı ve benim için oldukça ilginç olacaktı imam Rıza (a.s) nasıl bu hacetimi yerine getirebilecek ve benim bu sıkıntımı giderebilecek?
İran’ı nasıl buldunuz?
İran’ın iki çehresi var. Eğer birisi İran’a gelse ve uygun toplantılarda olsa meselen: dua, cami, Meşhed, Kum, Cemkeran camisi, Ruhaniler, imam Humeyni (r.a)…
Öteki çehre idari ve iş çevresi, Allah’a şükürler olsun ki ben ilk önce ilk çehreyle tanıştım. Şia olduktan sonra ikinci çehreyi de tanıdım. Ben Allah’ın inayeti ve yardımıyla sadece iyi yerlere gittim.
Acaba Zeydilerin İmam Humeyni’ye bakış açıları müspet midir?
Evet! Zeydiler imam Humeyni’ye, İran inkılabına ve seyyid Hasan Nasrullah’a aşırı derecede ilgi duymaktadırlar.
Sonra ne yaptın?
İran’dan Yemen’e dönmeden önce, birisi İran’dan Yemen’e gitmiş ve İran hakkında sadece kötü şeyler anlatmıştı. Sebebi ise Yemen’de kendisine iyi bir yer ve makam edinmekti. Ama ben Allah için sadece gerçekleri söyledim. Benim bu şekildeki açıklamalarım hakikat peşinde olan gençlerin bana daha çok soru sormalarına sebep oldu. San’a’da Zeydi öğrencilerle sohbet ediyordum, onlardan birisi dinler ve İslam fırka ve mezhepleri arasındaki ihtilafların asıl sebebi Velayet ve İmamet konusudur, dedi.
Ben önceden ihtilafların asıl sebebinin itikadi olduğu ve acaba Allah görülecek mi yoksa görülmeyecek mi? Olduğunu düşünüyordum. O zaman aklıma geldi ki Yüce Allah ne kadar imamet ve velayet hakkında konuşmuştur. Örneğin: iblis’in itikadi olarak bir sorunu yoktu. Bilakis Allah’a teslim olmamış, tekebbür ederek Allah’a secde etmemişti. Adem’in çocukları neden birbirlerini öldürdü? Tekebbürden dolayı idi. Hz. Yusuf’u neden kuyuya attılar? İsrail oğullarının Hz. Musa’yla ne gibi sorunu vardı? Kureyş kavmi ile Peygamberimizin ne gibi sorunu vardı?...
Bunların hepsinin sebebi onların inat, düşmanlık ve kibrinden kaynaklanmaktadır. Bu grup kendi amaçlarında ilerlemek için inatla, düşmanlıkla hakikatleri beyan etmeleri insanların sapmasına sebep olmuş hatta bu gayrı ilahi ve uğursuz hedefleri için din bile icat etmiş ve kendileri de bunun liderliğini yaparak hedeflerine ulaşmak istemişlerdi. Ben karşımda Şia olmayan birini gördüğümde ona karşı hiç kin duymam, çünkü zorba ve istikbar tarafından aldatıldığını düşünürüm.
Sizin tasanız ne idi?
Benim asıl ve önemli sorum şuydu: acaba Allah Ehl-i Beyt’i aleyhimu’s selam gerçekten seçti mi seçmedi mi? Kendi kendime aht ettim ki bu sorunun cevabını müspet veya menfi olsun Şia olmayan kitaplardan bulacağım. Ehl-i Sünnet kitaplarını mütalaa etmeye başladığım da bir de gördüm ki düzinelerce hadis Hz. Ali’nin aleyhi selam peygamber efendimizden sallallahu aleyhi ve alih sonra fasılasız olarak onun halifesi olduğunu yazmakta.
Ne gibi hadisleri mütalaa ettiniz?
“انت ولی کل مؤمن بعدی, انت منی بمنزلة هارون من موسی”
“Benden sonra tüm müminlerin velisi sensin”, “senin bana olan konumun Harun’un Musa’ya olan konumu gibidir.” İnsan Allah’ın yolu dışında kendisi için bir yol seçemez. 12 imam hakkında da ehli sünnet kitaplarında hadisler gördüm.
Acaba dostlarınız Şia olmanıza mani olmadı mı?
Dostlarımın çoğu Şia oldular.
Acaba eşiniz de Şia oldu mu?
Eşimde Zeydi mezhebini anlatan ders verirdi, ancak şu anda o da Şia mezhebini seçmiş bulunmaktadır. Bu konu hakkında da “Ve onlarla Ehl-i Beyt aleyhimu’s selam tanındı” adında bir kitap kaleme aldı.
Acaba Zeydiler İmam Hüseyin aleyhi selam için yas merasimleri düzenliyorlar mı?
Hayır, onlar imam Hüseyin aleyhi selam yas merasimleri düzenlememektedirler. Onlar yas için bir araya gelenlerin arasına yüce Allah’ın tefrika atacağına inanmaktadırlar. On iki imam Şiaları orada yas ve ağıt merasimleri düzenlemekte ama devlet bu programlara izin vermemektedir.
Acaba Yemen’de Vahabiler’in faaliyetleri var mı?
Benim düşünceme göre dava ve münakaşa Allah ve gayrı Allah arasındadır, ehli sünnet, Şia, Hıristiyan, Zeydiler… Arsında değil. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
اَللّٰهُ وَلِىُّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ
“Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” Allah ve öteki taraftakiler. Eğer Allah’ın velayetini kabul etmeseler, tağutun velayetini kabul etmişlerdir demektir. Kur’an kültürü budur. Allah kendi velayetini Adem’e vermiş ve secde etme emri vermiştir. Bundan dolayı secde Allah Teâlâ’nın velayetinedir.
İlk müstekbir iblisti ve nefis putunu öldürememişti. Bizim işimiz Adem karşısındaki meleklerin işi, Vahabilerin işi şeytanın işi gibidir. Olayın zahiri şöyle olmuştu: melekler Hz. Adem’e secde ederek müşrik olmuş ve şeytan secde etmeyerek muvahhit olmuştur ve bu hakikatte şirkin özüdür. Bizim imamların karşısındaki huzumuzda aynı şekildedir.
Bundan dolayı görüyoruz ki vahabilerin üstünde tekitle durdukları en önemli esasları tamamıyla ortadan kaybolmuş ve mesele onların boynuna kalmıştır. Ben vahabilerin müşrik olduklarına inanıyorum, çünkü şirkte aşama aşamadır. Allah veya Allah velisi karşısında şirk, bunlar arasında hiç bir fark yoktur. Vahabiler için üzülüyorum.
“وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَيَخْتَارُ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ” “Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.”
İlk olarak ilahi velayet benim için Ehl-i Beyt’te aleyhimu’s selam timsali olarak aydın oldu. Vahabilerin iddiası da ortadan kayboldu, çünkü konu Vahabilerin dediklerinin aksinedir. Çünkü melekler gibi olmalıyız, şeytan gibi değil. Bundan dolayı vahabilerin faaliyetleri çok aşırı olmasına rağmen muvaffak olamamışlardır. Yemen’de % 25 oranında vahabi vardır. Bana göre onlar, zorba ve zengin insanlardır.
Acaba ailenizde Şia oldu mu?
Bölgemdeki insanların, anne ve babamın bana itimat ve itikadı vardır. Babam İran’a oldukça ilgi duymaktadır. Ama okuma ve yazması olmadığından şu ana kadar Şia mezhebini kabul etmedi.
Annem de çok maneviyatlı ve kalpten bir kadındır. Benim başarılı olmamın da asıl sebebi onun ruhani nefsiyledir. Annem devamlı Cafer-i Tayyar namazı kılar. Benim din semtine yönelmemin asıl sebebi de odur. Çünkü o her zaman beni “Mefatihu’l Cinan” kitabını okumama teşvik ederdi.
Vahabiler eğer tilki görseler aslan gördük derler, çünkü böyle yaparak para alırlar. Arabistan’dan, tacirlerden ve Arap yetkililerinden.
Yemen’e gidiyor musunuz?
Yemen’e gidiyorum, ama kesinlikle tebliğ için uygun bir zemin yoktur.
Size göre Yemenli Şiaların ne gibi sorunları nedir?
On iki imam Şia’sı Yemen’de işkence ve eziyet görmektedirler. Onlar hapis hayatı yaşamakta ve hakları tamamıyla kesilmiş vaziyettedir. Bizler Yemen’de bir taklit merci veya büyük bir şahsiyetten yoksunuz. Konuların merciliği çok önemlidir. Vahabiler de Şialara çok rahat bir şekilde eziyet etmektedirler. Bir düşünün eğer Irak’ta Ayetullah Sistani olmasaydı Irak’ın hali ne olurdu.
Dünya Ehl-i Beyt Kurultayından ne gibi bir beklentiniz var?
Ben tüm taklit mercilerden, kuruluşlardan ve İran İslam Cumhuriyetinden isteğim Yemenli Şiaları birleştirmeleridir. Orada bir müessese veya güçlü bir tebliğci göndererek veya kendilerinin teşhis edeceği her ne yolla olursa bu işi yapmalarıdır. On iki imam Şia’sı mazlumdur. Çok mazlumdurlar. İran İslam cumhuriyeti dostları! Benim isteğim Ehl-i Beyt’in aleyhimu’s selam isteğidir. Bu da İmam Zaman’ın aleyhi selam zuhurunun ortamını hazırlamaktır. Bizlerin Mevlası var ve bizim Mevlamız muntezirdir. (beklemektedir) bizler ne olduğumuzu unutmamalıyız. İmam zaman aleyhi selam adaleti ikame edecek ve zulmü ortadan kaldıracaktır. Bu en önemli istektir.
Diğer bir konu Yemen’de yaşanan son savaşın ciddi ve sadık bir şekilde incelenmesi ve şu anda orada neler olduğu hakkında bir detaylı bir tahkik yapılmasıdır. Şu anda neden Şialar bu kadar sorunlarla boğuşmaktadır? Ben şu anda 5 yıldır güvenlik gerekçesiyle Yemen’e gidemiyorum ve gerçekten hasret çekiyorum. Benim gibi küçük bir öğrenci büyük fırsatların elden kaçtığını görmektedir.
Hamdolsun ki dostlar bu konuya bakmaktadırlar. Bu konuyu ciddi tutun. Bir kişiyi Yemenli Şiaların ittihat ve birliği için görevlendirmelidirler. Oradaki Şialar kendi hallerine bırakılmıştır. Hiçbir güçleri yoktur. Başlarında büyükleri yoktur. Orada hikmet üzere işler yapılmamaktadır.
Size teşekkür ediyoruz. Eğer ekleyeceğiniz bir nokta varsa son sözlerinizi diniliyoruz.
Ne söyleyeyim? Benim Şia olmam Allah Teala’nın bana vermiş olduğu bir nimettir. Bu konu bir taraftan nimet, diğer taraftan ise ağır bir sorumluluktur. Şia olduktan sonra Ehl-i Beyt aleyhimu’s selam mektebinden dolayı çok derin ve yüksek bakış açısına sahip oldum. Diğer taraftan çok zor ve hassastır, çünkü bu hakikatten uzak olup bunu kabul etmeyen halkı görmekteyim. Bu aynen şuna benzemektedir ki çok tatlı ve serin bir suya sahip olan biri bakıyor ki dostları susuzluktan ölmek üzeredir bu ise onlara su ulaştırmak için telaş halindedir. Olmuyor ve bırakmıyorlar… Bana dua edin ki Allah bana sabır versin ve bu nuru başkalarına aktarabileyim.