Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!/58)

Selam olsun Resulullah(s.a.a) ve Tertemiz Ehl-i Beyt'ine...
Hepinizi hürmet ve kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum kardeşlerim…
Bu yaşa kadar neden sorularını hep erteledim, şimdi hikayemi sizlerle paylaşıp beni nedenlerin nerelere sürüklediğini ve çocukluktan itibaren yaşadıklarımı aktarmaya çalışacağım. Sünni mektebinden Ehl-i Beyt Mektebine doğru başlayan yolculuğum. Şimdiden hakkınızı helal edin!
Ya RABBİ
Bizleri Sen’in
Resulullah(s.a.a) ve Zikir’in, İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyn, İmam Zeynelabidin, İmam Muhammed Bakır, İmam Cafer Sadık, İmam Musa Kazım, İmam Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, İmam Hasan Askeri, İmam Muhammed Mehdi(aleyhumusselam)’nin yolundan ayırma, O’nların dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman eyle, hüzünlerini hüznümüz, dertlerini derdimiz, sevinçlerini sevincimiz eyle! Bu yolda karşılaşacağımız her türlü kötülükten,fitneden, lanetlenmiş şeytandan, onun hile ve oyunlarından, sağdan soldan söylemesinden, nefsimizin kötülüklerinden Sana sığınıyoruz bizleri emin eyle! Sen en güzel sığınaksın! Kalbimizin ve aklımızın bağını çöz Ya Rabb seni hakkıyla idrak etsin, dilimizin bağını çöz Ya Rabb Seni hakkıyla zikretsin, bedenimizin bağını çöz Ya Rabb Sana layıkıyla ibadet etsin, muhakkak Sen’in gücün her şeye yeter,
Sen Vedud olan Rabbim, Ümmetin kalbindeki mühürleri sök, Resul ve Ehlibeyt’ni unutturma Ya Rabb!
Kahhar olan Rabbim,
Resulullah(s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ini kim incitmişse kahret, kim zulmetmişse kahret Rabbim,
Muzil isminle onları zilletlendir!
Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyül Azîym,
Allahumme salli ala Muhammedin ve ali Muhammed !

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Sünni bir aile geleneği yaşadım 32 yıl, ilk hissettiğim tarihten itibaren yaşadıklarımı ve nasıl Şii = Muhammedi olduğumu paylaşmak istedim kardeşlerimle…

…Dedemin erkek torunlarını dizinin dibine oturtup zikir edişi hala kulaklarımda yankılanır.
Allah(c.c.) ile başlayıp Hü ile biten zikir halkaları idi bunlar, kimi zaman erkek kardeşim,ben ve dedem, kimi zaman amca, hala oğullarıyla birlikte genişleyen bir halkada başladı.
Dedem; Kadiri Tarikatine mensupmuş 10 yaşında uğurladık ebediyete çok sonradan öğrendim ki kadiriler açık cehri zikr ederlermiş!
İlk ondan duydum Yaratıcı’nın Bir ve Tek oluşunu Rahman, Rahim… olan Allah(c.c.)’ı, Resul’ü Muhammed Mustafa (s.a.a)’yı.

Daha 7 yaşındayım,
Haziran ayı yaz tatili başlamış çocukluğun heyecanı ile günlerimiz değişik oyun ve işlerle geçip gitmekte ama bir gün…evde büyük bir tartışma var, artık zamanı geldi diyorlar;
Evet artık her sabah erkenden Kur’an Kursunun yolundayım, dini öğrenmeye, harflerle tanışmaya, bize ev halkasında öğretilen ayet ve duaların üzerine asıl olanları katma yolunda haftanın her günü yolardayım… artık okuyorum Kur’an – ı bu arada İtikat ve Amel meseleleri de işleniyor üzerimizde, ezberlerde başladı kısa surelerden uzunlarına doğru… ve hala kulaklarımda o tokadın sesi, Kur’an-ın sadece bir harfini yanlış söylediğim için suratımda bulduğum o tokat; bununla da kalmadı gittikçe sertleşen bi hoca karşımda, dehşeti hala ona karşı olan kinimi artırıyor. Kulaklarımın üstene ardı ardına inen söğüt dalları, yanıp su toplayan kulaklarım hala o günlerin izlerini taşır, üstüne manen bıraktığı yıkıntıyı tasvir edemiyorum…

İşte böyle geçen o yazın ardından başka bir Kur’an kursu ve benzer olaylarda geçti aylar ve yıllar 11 yaşında isyan ettim, gitmiyorum dedim anneme, öğrendim daha ne istiyorsun! o günden sonra eğitim bitti, O ana kadar öğrendiklerim; onların eseriydiler.
Bu arada Ramazan ayları ayrı bir heyecanla bizi şereflendirirdi, Camiler Yatsı namazlarında dolar taşar, bizler ise o ilahilerin coşkusuyla herkesten önce abdest alır koştururduk camiye…
O günlerden birisinde 5-6 arkadaş camiye erkenden gittik 15 – 20 yaşlı amcadan başka kimseler yok camide hoca başlamış vaaza, çocukluk işte ne olduysa birden gülmeye başladık, hocanın ses tonu değişiverdi nedenini hala anlamlandıramıyorum, ardından o ak sakallı dedelerden biri karşımıza dikilip bizi oradan Allah(c.c.)’ın evinden kovdu. Bununla çok kez karşılaştık!
İşte gençlik gelip çatmadan ortaokulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin fıkıh ve itikat konusunda anlattıkları ve aklımızda kalanlarla buluğa ulaştık.
Namaz farz olmuştu, artık akli bütün yeterliliğe sahiptim, Hanefi mezhebi idi mezhebim. Amellerimin tamamını bu mezhebe göre yapmam şartı başkası beni bağlamıyordu.
Din ne gerektiriyorsa yapmaya çalışıyordum, Allah’ın emriydi tüm bunlar, O insanlar için İslam’ı seçmişti, Son Peygamber’le şereflenmişti Müslümanlar!
Din hakkındaki olayları sadece Bedir, Uhud, Hendek, Tebük, Hayber gibi savaşlar Resul’ün hicreti, kısacası yüzeysel olarak en belirgin hatlarıyla tanıyordum Resul’ü! Hadislerin hepsine inanan, 4 hak mezhebi olduğuna inanan bunların dışındakilerin tamamının batıl olduğunu düşünen tipik bir Sünni oldum 16 yaşında…

[gulistan_2]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

aramiza hosgeldiniz kardesim
Allah yolunuzda sebat versin
ilgi ile okumaya devam edecegim

burada 7 yasindaki bir cocuga Allah kapsaminda birseyler ögretmek adina o eziyetleri yapan hocalarin sahsinda ,o haksiz zorbalarin cümlesini kiniyorum

[aykut111]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Aramıza hoş geldiniz.
- Yediğiniz dayak ilkokulda öğretmenimizin din dersinde masanın üzerine çıkartarak uygulamalı namaz kıldırtmaya çalıştığı, beceremeyince de tonlarca tokat yiyen Kevser arkadaşımı aklıma getirdi. Ne hüzünlü Ya Rabbi.....

[Qom_u_ask]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Allahu Ekber

Rabbim kabul etsin ve mübarek olsun. Rabbim Ehlibeytin gözetiminde bir ömür onlara ziynet olacak yaşamı versin size.. Hoş geldin kardeşim.

ismin de ilginç deliboran. nedir hikayesi.. onu da anlatırsın inşaAllah bir ara..

yönetici kardeşlerimiz buraya da numara verirler inşaAllah..

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Bu arada hayatımda din açısından büyük değişim gösteren ve yeni ufuklara açıldığım o günleri eklemeden geçemeyeceğim. Adıyaman’ın Menzil Köyündeyiz ailecek, ve bir cami mütevazi ve sakin, içeri girdik ikindi vaktini biraz geçmişti namazlarımızı kıldık ve orada bulunan bir amca bize hoş geldiniz dedi anlatmaya başladı, Bu mübarek zatın kim olduğunu, nasıl bir mürşid olduğunu, bu kapıdan nasıl içeri girileceğini, edep ve adap dairesinde ona karşı nasıl davranmamız gerektiğini…
Akşam ezanı okununca bir hareketlilik başladı, herkes el pençe divan başlar yerde, biri göründü kalabalığın ortasında, heybetli beyaz sakallı ve sarıklı, geçti önümüzden salına salına…sonra Gamet ve Namaz başladı farklıydı birçok şey ama anlamadığımız için hiç de önemsememiştik…
Zaman su gibi akıp giderken üniversiteli olmuştum, yol Ankara yolu hayat daha anlamlanıyordu. Kalacak yer derken her zamanki gibi bu Tarikatın evi, sonra yurdu. Artık Menzil evim gibiydi, fırsat kovalıyor neredeyse her ay ziyarete gidiyorduk; tabii olarak tarikat ne gerektiriyorsa sımsıkı sarıldık. Ve İlk EHLİBEYT sözünün bu kalbe çarptığı anlar, Menzilde bulunan mübarek kişi Resul Torunu dediler irkildim, nasıl olur dedim bin bir düşünceyle, kabul ettim! Üniversitenin üçüncü yılı artık burada ters giden bir şeyler beni zorluyordu, Al-i Aba ve o yıllarda yaşadıklarım, zikir örtüsü altında çektiğim sıkıntılar bir türlü giderilemiyor hatta artarak devam ediyor, menzildeki teravih namazları, ardından beni en çok şaşırtan sabah namazları olmuştu, Müezzin Hanefiler diyordu siz kunut tutmayacaksınız elleriniz yanda duracak mübarek dua okurken (Hasbinallah)… yavaş yavaş fikirlerim ve korkularımla soğudum tarikattan, sonra dayanamadım ayrıldım ama ailemin haberi olmadan, bir süre Şakirdlerle, Süleymancılarla takıldım baktım olmuyor tüm cemaatlerle olan işimi sonlandırdım ve bir arkadaşımla eve çıktım 2001. Bu arada Din baktım ki bütün cemaatlerde farklı yorumlanıyor, hepsi iman kurtarma derdinde ama abdestle ilgili basit bir mesele yüzünden olmadık tartışmalar yaşanıyor. Bu gibi yüzlerce ayrım, farklılık, daha kendi aramızda birleşememişken bu ümmet ne olacak? Dahası insan nasıl olurda Kur’an hükmü tek iken farklı uygulamalara kendini kaptırır hiç anlamlandıramadım. Amentüye iman etmişti bu ümmet ama imanı kurtulmamıştı , “Ben, Allah-u Teâlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allah-u Teâlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben, şehadet ederim ki, Allâh-u Teâlâ'dan başka ilâh yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v), Onun kulu ve peygamberidir.” Ümmet bunların tamamına iman ederken nasıl imansız damgası yemişti ve fırkalara ayrılmıştı hayret… Olsun Ümmetin ihtilafında rahmet vardı!

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Tek bir olana ALLAH(c.c)’a, Resulullah(s.a.a)’a, Kur’an – a inanan ve bölük bölük olmuş ümmete açtım yüreğimi bir şey vardı kalbimde, bir şeyler eksikti bu halkada, nedenini açıklayamadığım bir hüzün vardı o gün, annemin yaptığı aşure tatlısı çıktı karşıma yıl 2002 günlerden 10 Muharrem AŞURA, bi güzel afiyetle tasın içindekileri afiyetle indirdim mideye, tatlı kesmedi hüzün git gide artıyordu, anlatılmıştı Kahır ve Bela ama bize hiç uğramamıştı o güne kadar! Biz Aşura’yı peygamberlerin musibetlerden kurtuluş günü bildik bayram ettik binlerce yıl öteden, elimde bir vcd “Peygamberin İki Gülü” yazıyor üstünde, hemen koştum bilgisayarım başına Nihat Hatipoğlu başladı anlatmaya…
Evet diyordu burada bu salonda sizlere Resul’ü anlattım, Sahbeyi anlatım, Ebubekir’i, Ömer’i, Osman’ı, Bilal’i, Hamza’yı anlattım ve hepsine selam olsun… benim ciğerimi dağlayan o ifadelere geldi sıra
-Sevgili kardeşlerim, ben dünyamı değiştirsem… Resul lütfetse gel Nihat dese ve sorsa
-[/size]Sen Beni anlattın, sahabemi anlattın… neden Ehlibeyt’imi anlatmadın?
-[/size]Diye sorsa Vallahi verecek cevabım yok! Dedi.
hoca her şeyi gizli yada saklı, üstü örtülü yada açık, birilerini aklar ama aklamaz şekilde anlattı. Dağılmıştım, göz yaşlarımın ardı arkası kesilmiyordu, hıçkırıklarımı gizleyemiyordum, annem ağlama diyordu bugün ağlanmaz! Yas tutmak haramdı ya!

[Qom_u_ask]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Allah razı olsun kardeşim akıcı hoş bir uslubun var. sanki hikayende binlerce kardeşin oralarda hala umutsuz ama bazıları da kabullenmiş yenilmiş olarak dolandığını gözlerimle görüyor gibi oldum. Rabbim onların da velayete ulaştırsın. karşılarına şii birini çıkarsın.. ki onlar da artık ümitsizlikten bıkmış olan bekleyişlerini yeniden hayata çevirsinler.. Ehlibeyti tanıtsınlar...

[mikdat]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

aramiza hosgeldiniz kardesim
Allah yolunuzda sebat versin
ilgi ile okumaya devam edecegim

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Selam ve Dua ile;
Allah(c.c.) hepinizden razı olsun,
sayın hocam,
burada çok olay var beni yönlendirip de tekrar uçurumun kenarına bırakan, anlattıklarım özet sayılır,
kısa kısa geçiyorum birazdan bir bölümünü daha ekleyeceğim inşaAllah...

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

AŞURA geldi çattı yine Muharrem’ler birbirini izledi ve o videoyu her izlediğimde çıkıp sokaklara haykırmak istiyordum. Siz Ümmet misiniz bu günü bayram etmişiniz diye, bir düşünce oluşuyor vicdanımın pakladığı kafamda yankılanmaya başlıyor ve her defasında vazgeçiyordum haykırmaktan! Ardından Tv’ler başladılar 10 Muharrem Aleviler ve Şiiler Ağıt, Yas ve Matem görüntüleri ekranlarda ardı ardına o hatırlamak istemediğim görüntüler(kiminin elinde zincir, kiminin elinde kadsatura, kendinden geçenler,kan...) bu mu Hz.Hüseyn(a.s)’in matemi? Bu mu yas? bu aşırılık, bu haram diyordum.

Tüm bunların üstüne yaşadıklarım beni tümüyle Allah, Resül, Kitab ve inandıklarımdan uzaklaştırmaya başladı önce namaz veda etti sonra aklınıza ne geliyorsa, şeytan sinsice işini gördü nefsim kandı, bütün günahlara bulaştım. Sadece dünyası için yaşayan bir ben kalmıştı elimde(Allah’ım sana sığınıyorum bu yaptıklarımdan, Af Ya Rabb)
Her ne olursa olsun! İçimde beni dine sürükleyen işaretler daha tam silinmemişti sanki, ara sıra dine hoş geldin deyip tekrar sırt dönüyordum. Eve girince birden her şey değişiyordu, annem çoğu zaman soruyordu namaza tekrar ne zaman başlayacaksın diye bende büyüyünce inşaAllah deyip geçiştiriyordum. Evlendim, bu kez aynı mevzular kendi evimde devam etti bir iki gün dindar sonra aynı tas aynı hamam devam ediyoruz günahlara, böyle geçti 7 yıl.

[gulistan_2]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!)

Ne tuhaf bir o kadar da ibretli
gercek bulunacak ya tevafuklar nasil siralaniyor, kimin dilinden nereye dikkat cekiliyor
bir fidan dikiliyor, bakalim ne zaman yeserecek

aykut kardes kevser arkadasiniza selam olsun, insaAllah ruhuna inen o darbelerin etkisini atlatabilmistir, üzüldüm gercekten.

[aykut111]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!/58)

[quote author=gulistan_2 link=topic=22830.msg144406#msg144406 date=1331068581]
aykut kardes kevser arkadasiniza selam olsun, insaAllah ruhuna inen o darbelerin etkisini atlatabilmistir, üzüldüm gercekten.
[/quote]

Ah İsmail hocam ahhh. Kevser'e indirdiğin her darbe yüreğimi hala yakıyor.. O'nu tokatladın 30 çocuğun ruhunu hırpaladın. Ya Kevser'in ruhu?

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!/58)

Ramazan ve tv programları, Biz aileden muhafazakarız J, tv ekranımızın ilk kanalı Knl7 dir, Ramazan evlerimizde misafir olurken, iftar ve sahur sofralarımız o ekranlarla şenlenir, daha bi keyifle geçerdi bu mübarek günler. Önden gidenler programını izlerim rastladıkça, Resul anlatılıyor, Ashab, Sahabe ve azda olsa Ehlibeyt var işin içinde. Resul ve Ehlibeyt varda bende O’nlardan hiç iz yok nedense? Sadece programları izliyor iç çekip tekrar aynı şeyleri yaşamaktan kurtulamıyordum. Gün günü kovaladı aynı ölümün insanı kovaladığı gibi… Anlatıcının yaşadığı çelişkiler 2011 yılında daha da arttı, muaviye ye demediği kalmadı sonra çıkıp ekranlardan özür diledi. Yine koca koca soru işaretleri belirdi kafamda neden? Bu çelişkiler neden, gerçekten de Resul bizim neyimiz olurdu ki?

Bu arada Ehlibeyt araştırmalarım da kesin tavsiyeler vardı geçmişe dönük Sünni alimlerden araştır diye sıkı sıkı tembihlemişlerdi bulunduğum cemaatler. Bu Alevi’lerden mi öğreneceksin diyorlardı… Mantıklıydı bana göre, birkaç kitap tutuşturuldu elime ve okuyabildiğim kadarıyla onların hayatlarını öğrendim yarım yamalak da olsa! Mustafa Asım Köksal hocadan daha önce okumuştum İslam Tarihi’ni o zaman bana yeterli geldi nedense?

Sevgili kardeşlerim bu durum 2011 Eylül ayına kadar böyle devam etti. Eşimin arkadaşının kocası ile yarenliğimiz başladı; nede olsa öğretmeniz, ortak bir sürü hasletimiz varmış meğer. Her gün oturup çay içiyor dünya sohbetleri ediyorduk. Bir gün bir tartışma başladı, mezhepler, taklit, takip edip etmeme, inanıp inanmama noktasında, Sahabe, Ehlibeyt, Resul ve KERBELA… KERBALA’yı haykırıyordu, lanetler yağıyordu lanetlilerin en lanetlisi olası yezid’e. Kalbim çırpınıyordu ellerinde bende bende diye katılmak istiyordum ama kendimi dizginliyordum, olmaz bu kadar hadi diyordum yezid neyse öncesinde yaşananlarda vardı işin içinde Muaviye ve diğerleri Sahabeydi, Ashaptandı, çoğu cennetle müjdelenmişti, nasıl olurda Resul(s.a.a) incitilir, üzülür diyordum! Olmaz onlar hata yapmazlar, yapsalar da günahı yok hatta sevabı var diyordum. Çünkü hep okudum, anlattılar anlattılar anlatılar geçmişte, böyle böyle içirdiler zehrin en kötüsü taassubu, aklımızı hapsettiler geçmişe karşı “Oralara Girme Yakar” dediler, kurcalama oraları geçmişte onca alim geldi geçti onlar çözemedi de sana mı kaldı diye diye mühürlediler kalbimizi!

[aykut111]

Ynt: Elestü birabbiküm, Kâlû Belâ (Nasıl Muhammedi Oldum!/58)

Yüreğimizdeki Ehli Beyt'e biricik sızı ne kapılar açar kulun önüne..