Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

    Önceden (Sahabe ve Hadis Faciası) bölümünde yazdığımız gibi Rasulullah s.a.a’in vefatından sonra bazı “sahabeler” Hazretin cenazesini yerde bırakarak Sakifede hilafet kavgasına tutuşmuş, kendilerini halife ilan edip Rasulullah s.a.a’in halifesini ise bu makamdan Rasulullah s.a.a’in emrine rağmen uzak tutmuş, bununla da yetinmemişler, Rasulullah s.a.a’in halifesinden kendileri için biat istemiştirler ve imam Ali a.s ile sadık sahabeler biat talebini redd etmiş, Hz. Fatıma s.a’ın evine toplanarak muhalefet bayrağı açmış, bunun üzerine Kureyş kralı Rasulullah s.a.a’in halifesinin ve kızının evine asker göndermiştir. bunlar her iki mezhebin hadis, tarih ve diğer kaynaklarında ittifak ile aktarılmış gerçekler, hakikatlerdir. ama ne var ki, bugünlerde nasibiler bunu inkar etmeğe, böyle bir şeyin olmadığını, bunun asılsız bir şey olduğunu idda etmeğe başladılar. biz inşaAllah arka-arkaya yapacağımz bir kaç çalışmayı bu konuya ayıracağız. bu konudaki ilk çalışmamızı da Ebu Bekirin kendi itirafı ile başlamak istedik. inşaAllah nasibiler kendi halifelerini yalancılık ile suçlamazlar.

    1. hadisin geçtiği kaynaklar: Ebu Bekir’in bu itirafı nasibilerin kendi kaynaklarında değişik senedlerle rivayet edilmiştir. inşaAllah şimdi hadisin rivayet edildiği değişik senedleri kaynakları ile birlikte aktaracağız.

    1-1. hadisin ilk isnadı: bu ilk isnad ile hadisi Taberi, ibni Asakir ve Taberani rivayet etmiş, onlardan naklen ise ez-Zehebi kendi tarih kitabında bu hadisi bu isnad ile aktarmıştırlar. Hadis şöyledir (ifade Taberi’nindir):

    sünni ve nasibilerin hadis, tefsir ve tarih alimi Taberi’nin “Tarih et-Taberi” dediğimiz tarih kitabında şu ifadeler var:

    حدثنا يونس بن عبدالأعلى قال حدثنا يحيى بن عبدالله بن بكير قال حدثنا الليث بن سعد قال حدثنا علوان عن صالح بن كيسان عن عمر بن عبدالرحمن بن عوف عن أبيه أنه دخل على أبي بكر الصديق رضي الله تعالى عنه في مرضه الذي توفي فيه فاصابه مهتما فقال له عبدالرحمن أصبحت والحمد لله بارئا فقال أبو بكر رضي الله عنه أتراه قال نعم قال إني وليت أمركم خيركم في نفسي فكلكم ورم أنفه من ذلك يريد أن يكون الأمر له دونه ورأيتم الدنيا قد أقبلت ولما تقبل وهي مقبلة حتى تتخذوا ستور الحرير ونضائد الديباج وتألموا الاضطجاع على الصوف الأذري كما يألم أحدكم أن ينام على حسك والله لأن يقدم أحدكم فتضرب عنقه في غير حد خير له من أن يخوض في غمرة الدنيا وأنتم أول ضال بالناس غدا فتصدونهم عن الطريق يمينا وشمالا يا هادي الطريق إنما هو الفجر أو البجر فقلت له خفض عليك رحمك الله فإن هذا يهيضك في أمرك إنما الناس في أمرك بين رجلين إما رجل رأى ما رأيت فهو معك وإما رجل خالفك فهو مشير عليك وصاحبك كما تحب ولا نعلمك أردت إلا خيرا ولم تزل صالحا مصلحا وأنك لا تأسى على شيء من الدنيا قال أبو بكر رضي الله عنه أجل إني لا آسى على شيء من الدنيا إلا على ثلاث فعلتهن وددت أني تركتهن وثلاث تركتهن وددت أني فعلتهن وثلاث وددت أني سألت عنهن رسول الله صلى الله عليه و سلم فأما الثلاث اللاتي وددت أني تركتهن فوددت أني لم أكشف بيت فاطمة عن شيء وإن كانوا قد غلقوه على الحرب
    …Abdurrahman b. Avf dedi ki: Vefat ettiği hastalığında ziyaret için Ebu Bekir’in huzuruna girip selam verdim ve “nasıl sabahladın?” diye sordum. O yerinden doğruldu. Ben: “Elhamdülillah biraz iyileşmiş olarak sabahladınız ümidindeyim.” dedim. Ebu Bekr de: “Gördüğün gibi sancılar içindeyim, bir de bu ağrılarımın arasında bana bir de vekil tayin etme meşguliyeti verdiniz. Ben de kendimden sonra size bir taahhütname bıraktım ve bence en hayırlınızı halife seçtim. Ama hepiniz, acaba bu iş bize de düşer miydi ümidinde olduğunuz için burun kıvırdınız. Gördüm ki dünya (malı mülkü) artık bize doğru döndü. Dünya yönelip geldiğinde evlerinizi ipek perdeler, ipekli minderlerle döşeyeceksiniz. Yün yatağa yaslanmak bile sizin vücudunuzu ağrıtacak, sanki demir buturak dikeni üzerine oturur gibi gelecek. Vallahi birinizin gelip de ceza almadan boynunun vurulması, kendisi için dünya sıkıntıları çekerek yaşamasından daha hayırlıdır” daha sora Ebu Bekir şöyle dedi: “Ben ise, dünyada yaptığım üç şeye keşke yapmasaydım, yapmadığım üç şeyi de keşke yapsaydım, üç şeye de ne ola bunları Rasulullah s.a.a’e soraydim diye üzülüyorum. keşke yapmayaydım dediğim üç şey: Keşke Fatıma’nın evini açmayıp bıraksaydım ve üzerime harb kapılarını örtseydim.”
    Kaynak:
    Taberi, “Tarih et-Taberi”, 3/429-430

    yine bu hadis şu kaynaklarda da aynı sened ile Ebu Bekir’den rivayet edilmiştir:

    Taberani, “Mucem el-Kebir”, 1/62
    ibni Asakir, “Tarih”, 30/417-418
    ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118


    1-2. hadisin ikinci isnadı: bu ikinci isnad ile hadisi ibni Asakir rivayet etmiştir ve onun isnadı şöyledir:

    Sünni ve nasibilerin tarih alimlerinden ibni Asakir’in “Tarihi Dimeşk” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:

    أخبرنا أبو البركات عبد الله بن محمد بن الفضل الفراوي وأم المؤيد نازيين المعروفة بجمعة بنت أبي حرب محمد بن الفضل بن أبي حرب قالا أنا أبو القاسم الفضل بن أبي حرب الجرجاني أنبأ أبو بكر أحمد بن الحسن نا أبو العباس أحمد بن يعقوب نا الحسن بن مكرم بن حسان البزار أبو علي ببغداد حدثني أبو الهيثم خالد بن القاسم قال حدثنا ليث بن سعد عن صالح بن كيسان عن حميد بن عبد الرحمن بن عوف عن أبيه

    Bana Ebul Bereket Abdullah b. Muhammed b. Faddal el-Ferevi ve Ceme binti Ebu Harb haber verdiler, dediler ki: bize Ebul Kasım Faddal b. Ebi Harb el-Cürcani anlattı ve dedi ki: bana Ebu Bekir Ahmed b. Hasan anlattı ve dedi ki: bana Ebul Abbas Ahmed b. Yakub anlattı ve dedi ki: bana Hasan b. Mekram b. Hassene el-Bezzar Ebu Ali Bağdad’da anlattı ve dedi ki: bana Ebul Heysem Halid b. Kasım anlattı ve dedi ki: bana Leys b. Sad Salih b. Keysan’dan, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o da Abdurrahman b. Avf’tan rivayet etti:
    Kaynak:
    ibni Asakir, “Tarih”, 30/417

    1-3. hadisin üçüncü isnadı: bu isnad ile hadisi sünni ve nasibilerin büyük tarih alimlerinden Belazuri rivayet etmiştir ki, onun isnadı şöyledir:

    Belazuri’nin “Ensab el-Eşraf” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:

    حدثني حفص بن عمر، ثنا الهيثم بن عدي عن يونس بن يزيد الأيلي عن الزهري أن عبد الرحمن بن عوف قال
    bana Hafs b. Ömer anlattı, dedi ki: bana Heysem b. Adi Yunus b. Ziyad’dan, o Zühri’den rivayet etti ki, Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir:
    Kaynak:
    Belazuri, “Ensab el-Eşraf”, 3/406

    1-4. hadisin dördüncü isnadı: bu isnad ile hadisi ez-Zehebi rivayet etmiştir ki, bu isnad şu şekildedir:

    nasibi rical ve hadis ailimi ez-Zehebi’nin “Tarih el-İslam” adlı kitabında şu ifadeler var:

    رواه هكذا وأطول من هذا ابن وهب، عن الليث بن سعد، عن صالح بن كيسان، أخرجه كذلك ابن عائذ
    bu haberi bu tarzda daha uzunca olarak ibni Vehb, b. Leys b. Sa’d yolu ile Salih b. Keysan’dan nakleder. ibnu Aiz de bunu rivayet eder.
    Kaynak:
    ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118

    #2
    Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

    2. hadisin sıhhati: buraya kadar Ebu Bekir’den rivayet edilen bu itirafın geçtiği kaynakları ve rivayet edildiği değişik senedleri sizlerle paylaştık. şimdi ise inşaAllah hadisin sıhhati hakkında bilgi verecek, hem hadisin ravilerinin her birisi hakkında rical kitaplarından bilgi sunacak ve hemde hadisin sıhhatini onaylayan nasibi alimlerin adlarını sizlere sunacağız.

    2-1. hadisin ravileri hakkında bilgi: biz hadisin geçtiği nasibi kaynakları hakkında bilgi verirken hadisin 4 değişik senedi olduğunu ortaya koyduk. Ancak burada bu 4 senedin her birisini değil sadece ilk senedi yani Taberi’nin rivayet senedini araştıracağız. şimdi hadisimizin senedinde yer alan ravilerin her birisi hakkında sünni ve nasibilerin rical kaynaklarından bilgi sunuyoruz:

    Abdurrahman b. Avf (عبد الرحمن بن عوف): hadisimizin ilk ravisi ve sahabedir, nasibi ve sünniler nezdinde tüm sahabe adil, sika (güvenilir) ve hüccet olduğu için hakkında daha fazla bilgi vermeğe gerek görmüyoruz.

    Humeyd b. Abdurrahman b. Avf (حميد بن عبد الرحمن بن عوف): sahabe Abdurrahman b. Avf’ın oğludur, sünni ve nasibiler nezdinde güvenilir bir ravidir, nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

    حميد بن عبد الرحمن بن عوف الزهري المدني ثقة
    Humeyd b. Abdurrahman b. Avf ez-Zührü el-Medeni, sika (güvenilir)’dir.
    Kaynak:
    ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/182, 1552-ci ravi

    Salih b. Keysan (صالح بن كيسان): hadisimizin üçüncü ravisi, sünni ve nasibilerin güvenilir ravilerinden birisidir, rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

    صالح بن كيسان المدني أبو محمد أو أبو الحارث مؤدب ولد عمر بن عبد العزيز ثقة ثبت فقيه
    Salih b. Keysan el-Medeni, Ebu Muhammed, Ömer b. Abdulaziz döneminde dünyaya gelmiştir, sika (güvenilir), sebt ve fakihdir.
    Kaynak:
    ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/273, 2884-cü ravi

    Ulvan b. Davud (علوان بن داود): hadisimizin dördüncü ravisi, sünni ve nasibi rical ilmine esasen güvenilir bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hibban onu “es-Sikat (güvenilirler)” kitabında zikr ederek diyor ki:

    عُلْوان بن داود البِجِلّي من أهل الكوفة يروي عن مالك بن مِغْوَل روى عنه عمر بن عثمان الحِمْصي
    Ulvan b. Davud el-Beceli, Kufe ahalisindendir, kendisi Malik b. Muğfil’den, ondan ise Ömer b. Osman el-Heymesi rivayet etmiştir.
    Kaynak:
    ibni Hibban, “es-Sikat”, 8/526, 14829-cu ravi

    nasibiler bu ravi hakkında itiraz etmekte ve Buhari’nin Ulvan b. Davud için “münkerul hadis’tir” dediğini idda etmektedirler. Buna cevap olarak derim ki, bunu Buhariden nasibi rical alimi Ukeyli şu şekilde aktarmıştır:

    حدثني آدم بن موسى قال سمعت البخاري قال علوان بن داود البجلي ويقال علوان بن صالح منكر الحديث
    bana Adem b. Musa rivayet ederek dedi ki: Buhari’nin şöyle dediğini duydum: “Ulvan b. Davud el-Beceli, “Ulvan b. Salih” de denilmiştir, münkerul hadis’tir”
    Kaynak:
    Ukeyli, “Duafa el-Kebir”, 3/419

    cevaben derim ki: Ulvan b. Davud hakkında Buhari’den “münkerul hadis” hükmünü aktaran Adem b. Musa’nın kendisi meçhuldür ve onun hakkında rical kitaplarında hiç bir bilgi mevcut değildir. nasibi hadis ve rical alimi el-Elbani senedinde Adem b. Musa’nın yer aldığı bir hadis hakkında diyor ki:

    لكن آدم بن موسى لم أجد له ترجمة الآن
    Adem b. Musa’ya gelince, ben onun biografisini (rical kitaplarında) bulamadım.
    Kaynak:
    el-Elbani, “İrve el-Ğalil”, 5/242

    yani Buhari’den Ulvan b. Davud hakkıında rivayet edilen cerhin kendisi doğru değildir.

    Leys b. Sad (الليث بن سعد): hadisimizin beşinci ravisi ve nasibi rical ilminde güvenilir bir ravidir, Buhari ve Müslim’in kendisinden “es-Sahih” kitaplarında kendisinden hadis rivayet etmiş oldukları bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

    الليث بن سعد بن عبد الرحمن الفهمي أبو الحارث المصري ثقة ثبت فقيه إمام مشهور
    Leys b. Sad b. Abdurrahman el-Fehmi, Ebul Haris el-Mısri, sika (güvenilir) sebt, fakih ve meşhur imamdır.
    Kaynak:
    ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/464, 5684-cü ravi

    Yorum


      #3
      Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

      Yahya b. Abdullah b. Bukeyr (يحيى بن عبد الله بن بكير): hadisimizin altıncı ravisidir, güvenilir bir ravidir, Buhari, Yahya b. Main, Ebu Zura ve Ebu Hatim’in kendisinden hadis rivayet etmiş olduğu ravilerden biridir. ez-Zehebi onun biografisinde diyor ki:

      يحيى بن عبد الله بن بكير الإمام المحدث الحافظ الصدوق أبو زكريا ، القرشي المخزومي مولاهم المصري
      Yahya b. Abdullah b. Bukeyr, imam, muhaddis, hafız, sadık, Ebu Zekeriyya el-Kureşi el-Mahzumi, Mısırlıların mevalisi.

      احتج به الشيخان وذكره ابن حبان في الثقات
      Şeyhayn (Buhari ve Müslim) onunla delil getirmiş ve ibni Hibban onu “es-Sikat (güvenilirler)” kitabında zikr etmiştir.
      Kaynak:
      ez-Zehebi, “Siyer”, 10/612-613

      Yunus b. Abdulala (يونس بن عبد الأعلى): hadisimizin sonuncu ravisidir, güvenilir bir ravidir, ez-Zehebi onun biografisinde diyor ki:

      يونس بن عبد الأعلى ابن ميسرة بن حفص بن حيان ، الإمام ، شيخ الإسلام ، أبو موسى الصدفي ، المصري المقرئ الحافظ
      Yunus b. Abdulala b. Meysar b. Hafs b. Hayyan, imam, Şeyhul İslam, Ebu Musa es-Sadafi el-Mısri, mukri, hafız.

      قال يحيى بن حسان التنيسي : يونسكم هذا ركن من أركان الإسلام
      وقال النسائي : ثقة
      وقال ابن أبي حاتم : سمعت أبي يوثقه
      وقال علي بن الحسن بن قديد : كان يحفظ الحديث
      Yahya b. Hasan dedi ki: “Yunus İslam’ın rükünlerinden bir rükündür”
      Nesai dedi ki: “sika (güvenilir)‘dır”
      ibni Ebu Hatem dedi ki: “babamın onu tevsik (doğruladığını) ettiğini duydum”
      Ali b. Hasan dedi ki: “hadis hafızıdır”
      Kaynak:
      ez-Zehebi, Siyer”, 2/348-351

      görüldüğü gibi hadisimizin tüm ravileri sika (güvenilir) ve isnadı da muttasıldır.

      2-2. hadisin sıhhatini onaylayan nasibi alimleri: nasibilerin kendi alimlerinden ikisi Said b. Mansur ve Makdisi bu hadisin sıhhatini onaylayarak onun hasen bir hadis olduğunu söylemiştirler. şimdi bu iki alimin hadis hakkındaki sıhhat hükmünü belgeliyoruz:

      2-2-1. Said b. Mansur: hadis hakkında sıhhat hükmü veren nasibi alimlerinden birisi Said b. Mansur’dur. o bu hadisi “Sünen” adlı hadis kitabında rivayet etmiş ve ardından da hadisi hasen olduğunu söylemiştir.

      nasibi hadis alimi es-Suyuti’nin “Müsnedi Fatıma r.a” adlı kitabında şu ifadeler var:

      أَبو عبيد في كتاب الأَمْوَالِ عق وخيثمة بن سليمان الأَطرابلسي في فضائل الصحابة طب كر ص وقال إِنَّه حديث حسن إِلاَّ أَنَّهُ ليس فيه شيءٌ عن النبي
      Said b. Mansur “Sünne” adlı kitabında bu hadisi rivayet etmiş ve demiştir ki: “bu hadis hasendir”
      Kaynak:
      es-Suyuti, “Müsnedi Fatıma r.a”, sayfa 35

      2-2-2. Makdisi: hadisin sıhhatini onaylayan başka bir nasibi hadis alimidir, “Ehadis el-Muhtara” adlı kitabında hadisi rivayet ettikten sonra diyor ki:
      nasibi hadis alimi Makdisi’nin “Ehadis el-Muhtara” adlı kitabında şu ifadeler var:

      قلت وهذا حديث حسن عن أبي بكر
      (ben Makdisi) derim ki, bu hadis Ebu Bekir’den naklen hasendir.
      Kaynak:
      Makdisi, “Ehadis el-Muhtara”, sayfa 90

      Yorum


        #4
        Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

        Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz.Zehra’nın Şahadetine Delalet Eden Konular Varmıdır?
        [hr]

        1. İbni Ebi Şeybe ve “el-Müsannif” kitabı:

        “El-Müsannif” kitabının müellifi Ebubekr b. Ebi Şeybe ( 159-235), sahih bir senetle şöyle nakleder:

        Halk Ebubekir’e biat ettiği zaman, Ali ve Zübeyir, Fatıma’nın evinde konuşup meşveret ediyorlardı, bu konu Ömer b. Hattab’a ulaştı. Ömer, Fatıma’nın kapısına gelerek: “Ey Allah Resulü’nün kızı! Bizim için en sevimli kimse, senin babandır ve babandan sonra da sensin, ama Allah’a andolsun ki bu muhabbet, bu kimselerin senin evinde toplanmaları halinde içindekilerle beraber evin yakılması emrini vermeme engel değildir” diyerek çıkıp gitti. Ali (a.s) ve Zübeyir eve döndüler. Peygamber Ekrem’in sevgili kızı, Ali (a.s) ve Zübeyir’e şöyle dedi: “Ömer buraya geldi ve yemin ederek, bir daha toplanmanız halinde evi içindekilerle beraber yakacağını söyledi. Allaha andolsun! O yemin ettiği şeyi yapacaktır![1]
        Kaynak:
        [1] İbni ebi Şeybe, Musannif, “el-Mağazi” 572/8.

        2. Blazeri ve “Ensabu’l-Eşraf” kitabı”:

        Meşhur yazar ve büyük tarihçi, Ahmet b. Yahya Cabir Bağdadi Bilazeri (vefatı 270) “Ensabu’l-Eşraf” kitabında bu tarihi olayı şöyle naklediyor:

        Ebubekir, Ali’nin (a.s) biat etmesi için adam gönderdi, ama Ali (a.s) biat etmekten imtina etti. Sonra Ömer eline meşale alarak öne çıktı ve kapı önünde Fatıma’yla karşılaştı. Fatıma, Ömer’e hitaben: “Ey Hattab’ın oğlu! Evimi yakmak hedefinde olduğunu görüyorum!” dedi, Ömer ise cevaben şöyle dedi: “Evet, bu iş, babanın görevlendirilmiş olduğu şeye yardım etmektir!!”[2]
        Kaynak:
        [2] “Ensabu’l-Eşraf”, Kahire: Tab’i Daru’l-Mearif, 1/586.

        3.İbni Kuteybe “el-İmame ve’s-Siyase” kitabı:

        Şuheyr Abdullah b. Müslim b. Kuteybe Deynevi (212-276), edip ve İslam tarihinin önde gelen faal tarihçilerindendir. “Te’vilü muhtelif’il-hadis”, “Edebu’l-kitap” ve… Kitaplarının da yazarıdır. Tarih yazarı olan bu şahıs, “el-İmame ve’s-Siyase” kitabında şöyle yazar:

        Ebubekir, kendisine biat etmeyenlere ve Ali’nin evinde toplananlara sinirlenen insanlardandı. Ömer’i çağırarak, onların evine gönderdi. Ömer, Ali’nin (a.s) evine geldi ve evden çıkmaları için herkese seslendi. Onlar, evden dışarı çıkmaktan kaçındılar. Bu esnada Ömer odun isteyerek: “ Ömer’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim! Ya dışarı çıkın, ya da evi içindekilerle yakarım, dedi. Birisi Ömer’e hitaben şöyle dedi: Ey Eba Hafs (Ömer’in künyesi)! Bu evde Peygamber’ın (s.a.a) kızı vardır, Ömer cevaben: Olsun!! dedi.[3]

        İbni Kuteybe, bu olayın devamını çok daha yakıcı ve çok daha dertli anlatarak şöyle der: Ömer yanında bir gurupla Fatıma’nın evine geldi ve kapısını çaldı. Fatıma, onların sesini işitince yüksek sesle: Ey Allah’ın Resulü! Senden sonra Hattab’ın ve Kuhafe’nin oğulları tarafından bana ne musibetler ulaştı, dedi. Ömer’le birlikte gelenler, Zehra’nın ağlama sesini işitince geri döndüler, ama Ömer, geride kalanlarla Ali’yi dışarı çıkardılar ve Ebubekir’in yanına götürerek ona biat etmesini söylediler. Ali (a.s): Eğer biat etmesem ne olacak? Dediğinde, ona şöyle dediler: Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki boynunu vururuz…[4]

        Tarihin bu bölümünün şeyheyn (Ebubekir ve Ömer) alakalıları için son derece ağır olduğu apaçıktır ve bundan dolayı bazıları, söz konusu bu kitabı İbni Kuteybe’ye nispet vermekte şekke düşmüşlerdir. Hâlbuki tarih sanatının üstadı İbni Ebi’l-Hadid, bu kitabı Kuteybe’nin eserlerinden olduğuna inanır ve sürekli bu kitaptan nakillerde bulunur. Maalesef bu kitabın kaderi tahrifle sonuçlanmış ve basım esnasında bazı bölümleri hazfedilmiştir ama bununla birlikte zikredilen bu konu, İbni Ebi’l Hadid’in “Şerhu Nehcü’l-Belağa” kitabında gelmiştir.

        “Zerkeli” bu kitabı İbni Kuteybe’nin kitapları arasında zikrederek şöyle yazar: Âlimlerin bazıları bu kitabın nispetinde görüş bildirmişler ve kendilerinden tereddüt etme yerine başkalarından şek etmişlerdir. Hâlbuki İlyas Serkis[5], bu kitabı İbni Kuteybe’nin eserlerinden bilir.
        Kaynaklar:
        [3] “el-İmame ve’s-siyase”, Mısır: Mektebetu Ticariyetu Kubra, s. 12.
        [4] “el-İmame ve’s-Siyase”, s. 13.
        [5] “Mu’cemu’l matbuat el-Arabiye”: 1/ 212.

        Yorum


          #5
          Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

          4. Taberi ve “Tarih’i Taberi” kitabı:

          Muhammed b. Cerir’i Taberi (vefat 310) kendi tarih kitabında vahiy evine yapılan saygısızlığı şöyle dile getiriyor:

          Muhacirlerden bir gurup Ali’nin (a.s) evindeyken Ömer b. Hattab çıkageldi ve onlara dönerek: “Allah’a andolsun! Biat etmek için dışarı çıkmazsanız evi yakarım, dedi, Zübeyir elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Birden bire Zübeyir’in ayakları titremeye başladı ve kılıcı elinden düştü. Bu esnada diğerleri ona saldırdılar ve kılıcını elinden aldılar.[6] Tarihin bu kısmı, halifeye zorla ve tehdit ederek biat alındığını anlatmaktadır. Böyle bir biatin ne değeri vardır? Okuyucular, siz hakemlik yapınız.

          5. İbni Abdu Rebbe ve “el-Akd el-Ferid” kitabı”:

          “İbni Abd Rebih’i Endülüsi” olarak meşhur “el-Akd el-Ferid” kitabının yazarı Şehabuddin Ahmet (vefat 463 H.) kendi kitabında, Sakife konusunu uzunca ele alarak, “Ebubekir’e biat etmekten kaçınan kimseler” unvanı altında şunları yazmıştır:

          Ali, Abbas ve Zübeyir Fatıma’nın evinde oturmuşlardı. Bu esnada Ebubekir, onları dışarı çıkarması için Ömer’i çağırarak: Eğer dışarı çıkmazlarsa, onlarla savaş, dedi. Ömer, Fatıma’nın evini yakmak için bir miktar ateşle yola çıktı. Bu esnada Fatıma’yla karşılaştı. Peygamber’in kızı Ömer’e hitaben: Ey Hattabın oğlu! Bizi yakmak için mi geldin, dediğinde Ömer şöyle dedi: Evet, ümmetin kabul ettiğini sizde kabul ederseniz (o zaman yakmam).[7]

          Buraya kadar saygısızlık etme konusunun açıkça yer aldığı bölüm sona erdi, şimdiyse bu niyetin fiiliyata geçirildiği ikinci bölümü işleyeceğiz.

          Acaba saldırı gerçekleşti mi?

          Şimdiye kadar yalnızca halife ve yandaşlarının kötü niyetine işaret eden gurubun (tarihçilerin bir kısmı) sözleri sona erdi. Bu gurupta yer alan kimseler, açık bir şekilde faciayı yansıtmak istememişler ya da yansıtamamışlardır. Halbuki bazıları facianın aslına yani eve saldırılmasına ve…işaret ederek bir yere kadar hakikatin çehresinden maskeyi aralayabilmişlerdir. Şimdi saldırı ve saygısızlığı içeren belgelere işaret edeceğiz: (Bu bölümde de genellikle zaman sürecinin sıralamasını dikkate alacağız.)

          6. Ebu Ubeyd b. Selam (vefat 224) İslam fakihlerinin itimat ettikleri “el-Emval” kitabında şöyle naklediyor:

          Abdurrahman b. Avf anlatıyor: Ebubekir hastaydı ve ben hasta ziyareti için onun evine gittim. Epeyce konuştuktan sonra bana şöyle dedi: Yaptığım üç şeyi yapmamayı ve yapmadığım üç şeyi de yapmayı arzu ederdim. Şuanda da Peygamber’den üç şeyi sormayı arzu ediyorum. Yaptığım üç şeyi yapmamayı arzu ettiğim şeyler şunlardır: Keşke Fatıma’nın evine saygısızlık yapmasaydım, her ne kadar o ev, savaş için yüzümüze kapanmış olsaydı bile onları kendi haline bırakmış olsaydım.[8] Ebu Ubeyd konunun burasında; “Fatıma’nın kapısını aralamasaydım ve onu terk etseydim…” cümlesi yerine, “keza ve keza” cümlesini kullanıyor ve: Bunları zikretmeye meyilli değilim, diyor. Bununla birlikte “Ebu Ubeyd” mezhebi taassuptan veya başka sebeplerden dolayı hakikati söylemekten kaçınmıştır. Ne var ki “el-Emval” kitabını inceleyen araştırmacılar, kitabın dip notunda şöyle diyorlar: “Mizanu’l-itidal” kitabında hazfedilen bu cümle (açıklandığı şekliyle) yer almaktadır. Buna ek olarak Taberani kendi “Mu’cem” adlı kitabında ve “İbni Abdirebbe” “Akdu’l-ferit” kitabında ve diğer tarihçiler, hazfedilen bu cümleyi zikretmişlerdir (dikkat ediniz).

          Kaynaklar:
          [6] “Tarihi Taberi”, Beyrut:2/443.
          [7] “Akdu’l Ferit”, Mektebetu’l Hilal, 4/93.
          [8] “el-Emval”, Beyrut: Neşri Külliyatı Ezheriye, s. 144, dördüncü dipnotu; İbni Abdi Rabbe de bunu nakletmiştir: “Akdu’l Ferit”, 4/93. İleride bizde zikredeceğiz.

          Yorum


            #6
            Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

            7. Tabarani ve “Mu’cemu’l kebir”:

            Zehebi “Mizanu’ul İ’tidal” kitabında Tabarani hakkında şöyle der: “Çok güvenilir biridir”.[9] Ebu’l Kasım Süleyman b. Ahmed-i Tabarani (260-360) şimdiye kadar defalarca basılmış “el-Mucem el-Kebir” adlı kitabında Ebubekir konusunda, hutbeleri ve vefatı konusunda şunları hatırlatır: Ebubekir ölümü esnasında şu temennide bulunuyor: “Keşke üç şeyi yapmasaydım ve üç şeyi de yapsaydım. Keşke Allah’ın Resulü’nden üç şey sorasaydım. Yapmamayı temenni ettiğim üç şey hakkında şöyle diyor: Keşke Fatıma’nın evine saygısızlık yapmasaydım, keşke onu kendi haline bıraksaydım”.[10] Bu tabirler, Ömer’in yapmış olduğu o tehditler fiiliyata geçtiğini gösteriyor.

            8. İbni Abdu Rabbe ve “Akdu’l Ferit”:

            “Akdu’l Ferit” kitabının müellifi İbni Abdu Rabbe (vefat 463 H.) kendi kitabında Abdurrahman b. Avf’dan şöyle naklediyor: Ebubekir hastalandığı zaman onu ziyarete gittim. Ebubekir bana şöyle söyledi: Keşke üç şeyi yapmasaydım, onlardan birisi: Her ne kadar onlar savaşmak için evin kapısını örtmüşlerdi ama keşke Fatıma’nın kapısını açmasaydım.[11] Aynı şekilde halifenin bu konuşmasını nakleden isimler ve ibaretler zikredilecektir.

            9. “El-Vafi bil vefiyat” kitabında Nazzam’ın sözü:

            Nazm ve nesirde kelamı güzel olduğundan dolayı Nezzam olarak tanınmış İbrahim b. Seyyar Nizam Mu’tezili (160-231), çeşitli kitaplarda Fatıma’nın (s.a) evinin önünde toplanılmasından sonraki olayı naklederek şöyle diyor: “Ömer, Ebubekir’e biat almak için Fatıma’nın karnına vurdu ve Fatıma, ismini Muhsin koydukları karnındaki çocuğunu düşürdü!! (dikkat ediniz)”[12]

            10. Müberred Ve “Kamil” kitabı:

            Edip, meşhur yazar ve çok değerli kitapların sahibi Muhammed b. Yezid b. Abdulekber Bağdadi (210-285) “el-Kamil” kitabında, halifenin arzularını Abdurrahman b. Avf’un dilinden şöyle anlatıyor: “Her ne kadar o bizimle savaşmak için kapısını örtseydi bile keşke Fatıma’nın evinin kapısını açmasaydım ve onu bıraksaydım”.[13]

            11. Mes’udi ve “Murucu’z-Zeheb”:

            Mes’udi (325) “Murucu’z-Zeheb” kitabında şöyle yazar:

            “Ebubekir son anlarında şöyle dedi: “Yaptığım üç şeyi yapmamayı arzu ederdim: Keşke Zehra’nın evine saygısızlık yapmasaydım. Ebubekir bu konuda çok şeyler söyledi”.[14]

            Kaynaklar:
            [9] “Mizanu’l –İ’tidal”: c. 2, s. 195.
            [10] Tabarani “Mucemu’l Kebir”: 1/62. Hadis no: 34, Hamdi Abdulmecit Selefi’nin araştırması.
            [11] “Akdu’l Ferit”, baskı, Mektebetu’l Hilal, 4/93.
            [12] “el-Vafi bil vafiyat”, 6/17, sayı 2444; Şehristani “Milel ve Nihel”, Beyrut: Darul-marife, 1/57. Hakeza bkz. “Buhusu fil minel ven-nihel” tercüme: Nezzam, 3/248-255.
            [13] İbni ebi Hadid, “Şerhu Nehcu’l-Belağa”: baskı Mısır: 2/47-47.
            [14] “Muruc’z-Zeheb”, baskı: Endülüs, 2/301.

            Yorum


              #7
              Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

              12. İbni Ebi Darem ve “Mizanu’l-İ’tidal”:

              “İbni Ebi Darem” olarak bilinen “Ahmet b. Muhammed”. Küfe muhaddislerindendir (357). Muhammet b. Ahmet b. Hammad Kufi hakkında şunu; “o, ömrünün sonuna kadar doğruya bağlıydı” söylediği bir kimsedir. Onun doğruya bağlı olduğunu dikkate alarak, yanında: Ömer, Fatıma’ya tekme attı ve Fatıma, karnındaki Muhsin isimli çocuğunu düşürdü, denildi!”. Ama o buna karşı tepkisiz kalıyor (dikkat ediniz.)[15]

              13. Abdülfettah Abdulmaksut ve “el-İmam Ali” kitabı:

              Bu şahıs kendi kitabında vahiy evine hücum edilmesini iki yerde zikretmiştir ve biz bunlardan birine işaret etmekle yetineceğiz:

              “Ömer’in canı elinde olana yemin ederim! Ya dışarı çıkın ya da evi içindekilerle birlikte yakarım. Peygamber (s.a.a) den sonra da o eve saygı gösteren Allah’tan korkan bir gurup şöyle dedi: “Eba Hafs, Fatıma bu evdedir.” Ömre korkusuzca feryat ederek “olsun!” dedi. Yaklaştı ve kapıyı vurdu, daha sonra kapıdan zorla içeri girmek için kapıya tekme tokat girdi. Ali (a.s) çıkageldi… mutfağın yakınından Zehra’nın sesi yankılandı…bu ses, onun yardım sesiydi…”[16]

              Konumuzun bu bölümünü “el-İmame ve’s-Siyase” kitabında “Mekatili ibni Atiyye” den bir hadisle bitireceğiz (her ne kadar henüz söylenmeyen birçok şey var).

              O, bu kitapta şöyle der:

              “Ebubekir halktan tehditle, kılıçla ve zorla biat aldığı zaman Ömer, Kunfuz ve cemaatin bir kısmını Ali ve Fatıma’nın evine gönderdi ve kendi de ateş toplayarak evin kapısını yaktı…”.[17]

              Bu rivayetin zeylinde, kalemin beyan etmekten aciz kaldığı başka tabirlerde vardır.

              Sonuç: Genellikle Ehl-i Sünnetten nakledilen bunca apaçık belgelerle birlikte yinede “şahadet efsanesi” mi diyorlar? İnsaf nerede? Bu kısa ve belgelenmiş ibaretleri okuyan herkes, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) vefatinden sonra ne kavgaların patlak verdiğini ve hükümet ve hilafeti ele geçirmek hedefiyle neler yaptıklarını anlayacaktır. Bunlar taassuptan uzak kalıp hür düşünenler için ilahi hüccetin tamamlanmasıdır. Zira biz, kendimizden bir şey yazmadık; yazdıklarımız, onların itibar ettikleri kaynaklardan nakillerdir.[18]

              Kaynaklar:
              [15] “Mizanu’l-İ’tidal”: 3/459.
              [16] Abudulfettah Abdulmaksud, “Ali b. Ebi Talib”, 4/276-277.
              [17] “el-İmame ve’l-Hilafe”, Telifi “Makatili ibni Uteyye”, Önsöz: Eynü’ş-Şems Üniversitesi Üstadı Dr. Hamit Davut, Beyrut: Müessesetu’l-Belağ, s. 160-16.
              [18] Bu cevap, Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin makalesinden özetlenmiştir.

              Yorum


                #8
                Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                Şii alimlerinden bile bu masalları reddedenler var. Ebubekir r.a. ve Ömer r.a.'yı tanımak isterseniz Ehlibeyt imamlarından Zeyd b. Ali'nin "Onlar hakkında hayırdan başka bir şey işitmedim" sözü yeter.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                  [quote author=Ali Osman date=1404597524 link=topic=25653.msg174511#msg174511]
                  Şii alimlerinden bile bu masalları reddedenler var. Ebubekir r.a. ve Ömer r.a.'yı tanımak isterseniz Ehlibeyt imamlarından Zeyd b. Ali'nin "Onlar hakkında hayırdan başka bir şey işitmedim" sözü yeter.
                  [/quote]

                  Eğer bunlar "masal" ise durum sandığımızdan daha da vahim. Zira Ehl-i Sünnetin "sahih" kitapları masal kitaplarıysa, Ehl-i Sünnet mezhebi de masaldan bir mezhep demektir.

                  Bununla beraber, Ehl-i Sünnetin "sahih" onlarca kitabına, onlarca hadise ve bunlarla alakalı yüzlerce Ehl-i Sünnet alimi/ricalinin rivayetlerine masal diyorsunuz.. Ama bir tek kişinin naklettiği, rical ve nakil ilimlerine göre sahih olmayan bir tane rivayet sizin için "yeter"li oluyor. Çok yaman bir çelişki değil mi? Üstelik de Ehl-i Beyt imamı olmayan Zeyd hakkında imam sıfatını kullanarak ikna ediyorsunuz kendinizi.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                    Peki o zamanın Sünni alimleri, tarihçileri neden bu masalları kitaplarına aldılar? Veya bu masalları kim uydurdu? Ehl-i Sünnet alimleri bu masalları nasıl oldu da yuttu? Acaba bugün Hz. Fatıma'nın mezarının bilinmemesi de masal mı? Oysa peygamber efendimizin ekndisinden sonra yaşayan tek kızıydı ve ümmetin bu kıza (a.s.) titremesi gerekir di?
                    Namazı hafife alana biz Ehl-i Beyt'in şefaatı ulaşmayacak. İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    "Şiilerimiz halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." İmam Cafer-i Sadık (a.s.)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                      Ehlibeyt imamlarından Zeyd b. Ali'nin
                      A be Ali Osman. İmamlık dediğin Peygamberlik gibi bir makamdır. Hatta ondan da yücedir.(Hazreti Muhammed(s.a.a.) için de İmam tabiri kullanılmıştır Kuran'da aç oku)

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                        [quote author=Al-i Muhammed date=1404682436 link=topic=25653.msg174561#msg174561]
                        A be Ali Osman. İmamlık dediğin Peygamberlik gibi bir makamdır. Hatta ondan da yücedir.(Hazreti Muhammed(s.a.a.) için de İmam tabiri kullanılmıştır Kuran'da aç oku)
                        [/quote]

                        İmam hem peygamberlikle eş anlamlı kullanılır (Kurandaki bazı ayetlerde belirtildiği gibi) hem de önder anlamında kullanılır. Şianın iddia ettiği gibi bir imamet makamına ise inanmıyorum. Bu nedenle imamları sadece 12 ile sınırlamam. Bunun için Zeyd b. Ali'ye imam demekte bir sıkıntı görmem.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                          zaten imamları onikiyle sınırlasan şii olursun.sınırlamadığın için sünnisin farkındasındır herhalde. yasin suresi 12.ayeti oku belki birşey anlatır bu ayet sana.ayette buyuruyor ki O GÜN HER TOPLULUĞU KENDİ İMAMIYLA ÇAĞIRACAĞIZ.arapçasında İMAM geçer türkçeye önder diye çevirirler.hadis de de buyurur ki müslimde de geçer ZAMANININ İMANINI TANİMADAN ÖLEN CAHİLİYYE ÖLÜMÜYLE ÖLMÜŞTÜR.bak bu bütütn sünni kaynaklarda var.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                            [quote author=Ali Osman date=1404682687 link=topic=25653.msg174562#msg174562]
                            İmam hem peygamberlikle eş anlamlı kullanılır (Kurandaki bazı ayetlerde belirtildiği gibi) hem de önder anlamında kullanılır. Şianın iddia ettiği gibi bir imamet makamına ise inanmıyorum. Bu nedenle imamları sadece 12 ile sınırlamam. Bunun için Zeyd b. Ali'ye imam demekte bir sıkıntı görmem.[/quote]
                            kütübü sittenin tamamında geçen 12 İmam gelecek hadislerine ne diyorsun?

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Ebu Bekir ve Ömer Gerçeği(Sahih Sünni Kaynaklar)

                              [quote author=Ali Osman date=1404597524 link=topic=25653.msg174511#msg174511]
                              Şii alimlerinden bile bu masalları reddedenler var. Ebubekir r.a. ve Ömer r.a.'yı tanımak isterseniz Ehlibeyt imamlarından Zeyd b. Ali'nin "Onlar hakkında hayırdan başka bir şey işitmedim" sözü yeter.[/quote]
                              Ömer bin Hattab Ali a.s. ve Abbas r.a.'a hitaben:

                              Siz ikiniz onu (Ebubekir'i) da yalancı, günahkar vefasız, hain saydınız. Halbu ki Allah onun doğrucu ... biliyor

                              Siz beni de yalancı, günahkar, vefasız hain gördünüz..

                              Sahihi Müslim Kitabul Cihad ve's-Siyer ; 15 ganimetin hükmü babı. Cilt 8. Sayfa 4949.


                              ne dersin? sünni kitapta Ali a.s Ebubekir ve Ömere yalancı günahkar vefasız hain diyor Ömer'in şahitliğinde...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X