Önceden (Sahabe ve Hadis Faciası) bölümünde yazdığımız gibi Rasulullah s.a.a’in vefatından sonra bazı “sahabeler” Hazretin cenazesini yerde bırakarak Sakifede hilafet kavgasına tutuşmuş, kendilerini halife ilan edip Rasulullah s.a.a’in halifesini ise bu makamdan Rasulullah s.a.a’in emrine rağmen uzak tutmuş, bununla da yetinmemişler, Rasulullah s.a.a’in halifesinden kendileri için biat istemiştirler ve imam Ali a.s ile sadık sahabeler biat talebini redd etmiş, Hz. Fatıma s.a’ın evine toplanarak muhalefet bayrağı açmış, bunun üzerine Kureyş kralı Rasulullah s.a.a’in halifesinin ve kızının evine asker göndermiştir. bunlar her iki mezhebin hadis, tarih ve diğer kaynaklarında ittifak ile aktarılmış gerçekler, hakikatlerdir. ama ne var ki, bugünlerde nasibiler bunu inkar etmeğe, böyle bir şeyin olmadığını, bunun asılsız bir şey olduğunu idda etmeğe başladılar. biz inşaAllah arka-arkaya yapacağımz bir kaç çalışmayı bu konuya ayıracağız. bu konudaki ilk çalışmamızı da Ebu Bekirin kendi itirafı ile başlamak istedik. inşaAllah nasibiler kendi halifelerini yalancılık ile suçlamazlar.
1. hadisin geçtiği kaynaklar: Ebu Bekir’in bu itirafı nasibilerin kendi kaynaklarında değişik senedlerle rivayet edilmiştir. inşaAllah şimdi hadisin rivayet edildiği değişik senedleri kaynakları ile birlikte aktaracağız.
1-1. hadisin ilk isnadı: bu ilk isnad ile hadisi Taberi, ibni Asakir ve Taberani rivayet etmiş, onlardan naklen ise ez-Zehebi kendi tarih kitabında bu hadisi bu isnad ile aktarmıştırlar. Hadis şöyledir (ifade Taberi’nindir):
sünni ve nasibilerin hadis, tefsir ve tarih alimi Taberi’nin “Tarih et-Taberi” dediğimiz tarih kitabında şu ifadeler var:
حدثنا يونس بن عبدالأعلى قال حدثنا يحيى بن عبدالله بن بكير قال حدثنا الليث بن سعد قال حدثنا علوان عن صالح بن كيسان عن عمر بن عبدالرحمن بن عوف عن أبيه أنه دخل على أبي بكر الصديق رضي الله تعالى عنه في مرضه الذي توفي فيه فاصابه مهتما فقال له عبدالرحمن أصبحت والحمد لله بارئا فقال أبو بكر رضي الله عنه أتراه قال نعم قال إني وليت أمركم خيركم في نفسي فكلكم ورم أنفه من ذلك يريد أن يكون الأمر له دونه ورأيتم الدنيا قد أقبلت ولما تقبل وهي مقبلة حتى تتخذوا ستور الحرير ونضائد الديباج وتألموا الاضطجاع على الصوف الأذري كما يألم أحدكم أن ينام على حسك والله لأن يقدم أحدكم فتضرب عنقه في غير حد خير له من أن يخوض في غمرة الدنيا وأنتم أول ضال بالناس غدا فتصدونهم عن الطريق يمينا وشمالا يا هادي الطريق إنما هو الفجر أو البجر فقلت له خفض عليك رحمك الله فإن هذا يهيضك في أمرك إنما الناس في أمرك بين رجلين إما رجل رأى ما رأيت فهو معك وإما رجل خالفك فهو مشير عليك وصاحبك كما تحب ولا نعلمك أردت إلا خيرا ولم تزل صالحا مصلحا وأنك لا تأسى على شيء من الدنيا قال أبو بكر رضي الله عنه أجل إني لا آسى على شيء من الدنيا إلا على ثلاث فعلتهن وددت أني تركتهن وثلاث تركتهن وددت أني فعلتهن وثلاث وددت أني سألت عنهن رسول الله صلى الله عليه و سلم فأما الثلاث اللاتي وددت أني تركتهن فوددت أني لم أكشف بيت فاطمة عن شيء وإن كانوا قد غلقوه على الحرب
…Abdurrahman b. Avf dedi ki: Vefat ettiği hastalığında ziyaret için Ebu Bekir’in huzuruna girip selam verdim ve “nasıl sabahladın?” diye sordum. O yerinden doğruldu. Ben: “Elhamdülillah biraz iyileşmiş olarak sabahladınız ümidindeyim.” dedim. Ebu Bekr de: “Gördüğün gibi sancılar içindeyim, bir de bu ağrılarımın arasında bana bir de vekil tayin etme meşguliyeti verdiniz. Ben de kendimden sonra size bir taahhütname bıraktım ve bence en hayırlınızı halife seçtim. Ama hepiniz, acaba bu iş bize de düşer miydi ümidinde olduğunuz için burun kıvırdınız. Gördüm ki dünya (malı mülkü) artık bize doğru döndü. Dünya yönelip geldiğinde evlerinizi ipek perdeler, ipekli minderlerle döşeyeceksiniz. Yün yatağa yaslanmak bile sizin vücudunuzu ağrıtacak, sanki demir buturak dikeni üzerine oturur gibi gelecek. Vallahi birinizin gelip de ceza almadan boynunun vurulması, kendisi için dünya sıkıntıları çekerek yaşamasından daha hayırlıdır” daha sora Ebu Bekir şöyle dedi: “Ben ise, dünyada yaptığım üç şeye keşke yapmasaydım, yapmadığım üç şeyi de keşke yapsaydım, üç şeye de ne ola bunları Rasulullah s.a.a’e soraydim diye üzülüyorum. keşke yapmayaydım dediğim üç şey: Keşke Fatıma’nın evini açmayıp bıraksaydım ve üzerime harb kapılarını örtseydim.”
Kaynak:
Taberi, “Tarih et-Taberi”, 3/429-430
yine bu hadis şu kaynaklarda da aynı sened ile Ebu Bekir’den rivayet edilmiştir:
Taberani, “Mucem el-Kebir”, 1/62
ibni Asakir, “Tarih”, 30/417-418
ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118
1-2. hadisin ikinci isnadı: bu ikinci isnad ile hadisi ibni Asakir rivayet etmiştir ve onun isnadı şöyledir:
Sünni ve nasibilerin tarih alimlerinden ibni Asakir’in “Tarihi Dimeşk” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:
أخبرنا أبو البركات عبد الله بن محمد بن الفضل الفراوي وأم المؤيد نازيين المعروفة بجمعة بنت أبي حرب محمد بن الفضل بن أبي حرب قالا أنا أبو القاسم الفضل بن أبي حرب الجرجاني أنبأ أبو بكر أحمد بن الحسن نا أبو العباس أحمد بن يعقوب نا الحسن بن مكرم بن حسان البزار أبو علي ببغداد حدثني أبو الهيثم خالد بن القاسم قال حدثنا ليث بن سعد عن صالح بن كيسان عن حميد بن عبد الرحمن بن عوف عن أبيه
Bana Ebul Bereket Abdullah b. Muhammed b. Faddal el-Ferevi ve Ceme binti Ebu Harb haber verdiler, dediler ki: bize Ebul Kasım Faddal b. Ebi Harb el-Cürcani anlattı ve dedi ki: bana Ebu Bekir Ahmed b. Hasan anlattı ve dedi ki: bana Ebul Abbas Ahmed b. Yakub anlattı ve dedi ki: bana Hasan b. Mekram b. Hassene el-Bezzar Ebu Ali Bağdad’da anlattı ve dedi ki: bana Ebul Heysem Halid b. Kasım anlattı ve dedi ki: bana Leys b. Sad Salih b. Keysan’dan, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o da Abdurrahman b. Avf’tan rivayet etti:
Kaynak:
ibni Asakir, “Tarih”, 30/417
1-3. hadisin üçüncü isnadı: bu isnad ile hadisi sünni ve nasibilerin büyük tarih alimlerinden Belazuri rivayet etmiştir ki, onun isnadı şöyledir:
Belazuri’nin “Ensab el-Eşraf” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:
حدثني حفص بن عمر، ثنا الهيثم بن عدي عن يونس بن يزيد الأيلي عن الزهري أن عبد الرحمن بن عوف قال
bana Hafs b. Ömer anlattı, dedi ki: bana Heysem b. Adi Yunus b. Ziyad’dan, o Zühri’den rivayet etti ki, Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir:
Kaynak:
Belazuri, “Ensab el-Eşraf”, 3/406
1-4. hadisin dördüncü isnadı: bu isnad ile hadisi ez-Zehebi rivayet etmiştir ki, bu isnad şu şekildedir:
nasibi rical ve hadis ailimi ez-Zehebi’nin “Tarih el-İslam” adlı kitabında şu ifadeler var:
رواه هكذا وأطول من هذا ابن وهب، عن الليث بن سعد، عن صالح بن كيسان، أخرجه كذلك ابن عائذ
bu haberi bu tarzda daha uzunca olarak ibni Vehb, b. Leys b. Sa’d yolu ile Salih b. Keysan’dan nakleder. ibnu Aiz de bunu rivayet eder.
Kaynak:
ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118
1. hadisin geçtiği kaynaklar: Ebu Bekir’in bu itirafı nasibilerin kendi kaynaklarında değişik senedlerle rivayet edilmiştir. inşaAllah şimdi hadisin rivayet edildiği değişik senedleri kaynakları ile birlikte aktaracağız.
1-1. hadisin ilk isnadı: bu ilk isnad ile hadisi Taberi, ibni Asakir ve Taberani rivayet etmiş, onlardan naklen ise ez-Zehebi kendi tarih kitabında bu hadisi bu isnad ile aktarmıştırlar. Hadis şöyledir (ifade Taberi’nindir):
sünni ve nasibilerin hadis, tefsir ve tarih alimi Taberi’nin “Tarih et-Taberi” dediğimiz tarih kitabında şu ifadeler var:
حدثنا يونس بن عبدالأعلى قال حدثنا يحيى بن عبدالله بن بكير قال حدثنا الليث بن سعد قال حدثنا علوان عن صالح بن كيسان عن عمر بن عبدالرحمن بن عوف عن أبيه أنه دخل على أبي بكر الصديق رضي الله تعالى عنه في مرضه الذي توفي فيه فاصابه مهتما فقال له عبدالرحمن أصبحت والحمد لله بارئا فقال أبو بكر رضي الله عنه أتراه قال نعم قال إني وليت أمركم خيركم في نفسي فكلكم ورم أنفه من ذلك يريد أن يكون الأمر له دونه ورأيتم الدنيا قد أقبلت ولما تقبل وهي مقبلة حتى تتخذوا ستور الحرير ونضائد الديباج وتألموا الاضطجاع على الصوف الأذري كما يألم أحدكم أن ينام على حسك والله لأن يقدم أحدكم فتضرب عنقه في غير حد خير له من أن يخوض في غمرة الدنيا وأنتم أول ضال بالناس غدا فتصدونهم عن الطريق يمينا وشمالا يا هادي الطريق إنما هو الفجر أو البجر فقلت له خفض عليك رحمك الله فإن هذا يهيضك في أمرك إنما الناس في أمرك بين رجلين إما رجل رأى ما رأيت فهو معك وإما رجل خالفك فهو مشير عليك وصاحبك كما تحب ولا نعلمك أردت إلا خيرا ولم تزل صالحا مصلحا وأنك لا تأسى على شيء من الدنيا قال أبو بكر رضي الله عنه أجل إني لا آسى على شيء من الدنيا إلا على ثلاث فعلتهن وددت أني تركتهن وثلاث تركتهن وددت أني فعلتهن وثلاث وددت أني سألت عنهن رسول الله صلى الله عليه و سلم فأما الثلاث اللاتي وددت أني تركتهن فوددت أني لم أكشف بيت فاطمة عن شيء وإن كانوا قد غلقوه على الحرب
…Abdurrahman b. Avf dedi ki: Vefat ettiği hastalığında ziyaret için Ebu Bekir’in huzuruna girip selam verdim ve “nasıl sabahladın?” diye sordum. O yerinden doğruldu. Ben: “Elhamdülillah biraz iyileşmiş olarak sabahladınız ümidindeyim.” dedim. Ebu Bekr de: “Gördüğün gibi sancılar içindeyim, bir de bu ağrılarımın arasında bana bir de vekil tayin etme meşguliyeti verdiniz. Ben de kendimden sonra size bir taahhütname bıraktım ve bence en hayırlınızı halife seçtim. Ama hepiniz, acaba bu iş bize de düşer miydi ümidinde olduğunuz için burun kıvırdınız. Gördüm ki dünya (malı mülkü) artık bize doğru döndü. Dünya yönelip geldiğinde evlerinizi ipek perdeler, ipekli minderlerle döşeyeceksiniz. Yün yatağa yaslanmak bile sizin vücudunuzu ağrıtacak, sanki demir buturak dikeni üzerine oturur gibi gelecek. Vallahi birinizin gelip de ceza almadan boynunun vurulması, kendisi için dünya sıkıntıları çekerek yaşamasından daha hayırlıdır” daha sora Ebu Bekir şöyle dedi: “Ben ise, dünyada yaptığım üç şeye keşke yapmasaydım, yapmadığım üç şeyi de keşke yapsaydım, üç şeye de ne ola bunları Rasulullah s.a.a’e soraydim diye üzülüyorum. keşke yapmayaydım dediğim üç şey: Keşke Fatıma’nın evini açmayıp bıraksaydım ve üzerime harb kapılarını örtseydim.”
Kaynak:
Taberi, “Tarih et-Taberi”, 3/429-430
yine bu hadis şu kaynaklarda da aynı sened ile Ebu Bekir’den rivayet edilmiştir:
Taberani, “Mucem el-Kebir”, 1/62
ibni Asakir, “Tarih”, 30/417-418
ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118
1-2. hadisin ikinci isnadı: bu ikinci isnad ile hadisi ibni Asakir rivayet etmiştir ve onun isnadı şöyledir:
Sünni ve nasibilerin tarih alimlerinden ibni Asakir’in “Tarihi Dimeşk” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:
أخبرنا أبو البركات عبد الله بن محمد بن الفضل الفراوي وأم المؤيد نازيين المعروفة بجمعة بنت أبي حرب محمد بن الفضل بن أبي حرب قالا أنا أبو القاسم الفضل بن أبي حرب الجرجاني أنبأ أبو بكر أحمد بن الحسن نا أبو العباس أحمد بن يعقوب نا الحسن بن مكرم بن حسان البزار أبو علي ببغداد حدثني أبو الهيثم خالد بن القاسم قال حدثنا ليث بن سعد عن صالح بن كيسان عن حميد بن عبد الرحمن بن عوف عن أبيه
Bana Ebul Bereket Abdullah b. Muhammed b. Faddal el-Ferevi ve Ceme binti Ebu Harb haber verdiler, dediler ki: bize Ebul Kasım Faddal b. Ebi Harb el-Cürcani anlattı ve dedi ki: bana Ebu Bekir Ahmed b. Hasan anlattı ve dedi ki: bana Ebul Abbas Ahmed b. Yakub anlattı ve dedi ki: bana Hasan b. Mekram b. Hassene el-Bezzar Ebu Ali Bağdad’da anlattı ve dedi ki: bana Ebul Heysem Halid b. Kasım anlattı ve dedi ki: bana Leys b. Sad Salih b. Keysan’dan, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o da Abdurrahman b. Avf’tan rivayet etti:
Kaynak:
ibni Asakir, “Tarih”, 30/417
1-3. hadisin üçüncü isnadı: bu isnad ile hadisi sünni ve nasibilerin büyük tarih alimlerinden Belazuri rivayet etmiştir ki, onun isnadı şöyledir:
Belazuri’nin “Ensab el-Eşraf” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:
حدثني حفص بن عمر، ثنا الهيثم بن عدي عن يونس بن يزيد الأيلي عن الزهري أن عبد الرحمن بن عوف قال
bana Hafs b. Ömer anlattı, dedi ki: bana Heysem b. Adi Yunus b. Ziyad’dan, o Zühri’den rivayet etti ki, Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir:
Kaynak:
Belazuri, “Ensab el-Eşraf”, 3/406
1-4. hadisin dördüncü isnadı: bu isnad ile hadisi ez-Zehebi rivayet etmiştir ki, bu isnad şu şekildedir:
nasibi rical ve hadis ailimi ez-Zehebi’nin “Tarih el-İslam” adlı kitabında şu ifadeler var:
رواه هكذا وأطول من هذا ابن وهب، عن الليث بن سعد، عن صالح بن كيسان، أخرجه كذلك ابن عائذ
bu haberi bu tarzda daha uzunca olarak ibni Vehb, b. Leys b. Sa’d yolu ile Salih b. Keysan’dan nakleder. ibnu Aiz de bunu rivayet eder.
Kaynak:
ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118
Yorum