Arkadaşlar bunu sadece Allah korkusundan ötürü yazıyorum zira benim yüzümden kimsenin doğru itikadına vesvese gelmesini istemiyorum. "Hikmeti her yerde söyleme sonra sana yalancı derler" diye bir gerçek de var Hz. Ali(as)'dan. Bazılarında fesat düşünceler çıkabileceğini şimdiden hissediyorum. Daha önce bu forumda eski üyeliğim olan "faramirofgondor" da bir akşam veya yatsı namazı sırasında Mevlana'nın odama girdiğini manevi bir halde görmüştüm(yani gönül gözüyle gördüm, görüntü değil his sizin anlıyacağınız) diye söylemiştim size. Netice de o hissin ve manevi haldeki varlığın Mevlana olup olmadığında kararsızlık yaşasam da cinlerin Allah dostu kılığına giremiyeceğinden dolayı da O olduğunu umuyorum. Burda söyliyeceğim şey Mevlana odama girdiğinde Allah şahidimdir ki ve yalancıysam Allah beni tez kahretsin ki, onun varlığında/ ruhunda bir kirlilik hissettim. Temiz ruhun içindeki kirlilik demek istediğim. Hala yalan söylediğimi düşünene hakkımı haram ediceğimi söyleyerek ve şu ek bilgileri vererek konuyu noktalamak istiyorum: Mevlana'nın her ne kadar Nat-ı Ali'yi yazmış olsa da, Ebu bekir ve Ömer'i sevdiğini ve onları bayaa bayaa övdüğünü söyleyip yine bilmeyenler için 12 İmamımızdan biliyoruz ki kimin kalbinde o ikisinin sevgisi varsa mutlaka cehenneme uğrar. Sonsuza kadar orda kalır denmez ama oraya mutlaka uğrar. Kerbela'nın öcünü alanların lideri Muhtar Sagafi de olduğu gibi. Mevlana'nın Hazreti Şems ile tanışıp Nat-ı Ali yi yazıp sonra Mesnevi'de 4 halifeyi sırasıyla övmesi onun çelişkisiydi zaten. Zira Hazreti Ali(as)'ın makamını öğrendikten sonra Ebu Bekir ve Ömer'in Kafir olduğunu anlayamasan bile hala daha o sünni öğretilere göre makam sırası halifelik sırasıyladır misali o şekilde bir övgü dizmesi yanlıştı. Velhasılkelam Allah dostudur İslam'a çok büyük hizmeti vardır böyle de bir durum.
Yorum