Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hakkı Nasıl Buldum (Nasıl Şii Oldum - 46/ Ruhullah)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hakkı Nasıl Buldum (Nasıl Şii Oldum - 46/ Ruhullah)

    Yıllardır islamdan habersiz yaşayan bir gencimizin, hakkı nasil bulduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım bizler azda olsa kendimize pay çıkarırız.

    HAKKI NASIL BULDUM

    On sekiz yaşında ailenin tek evladıydım yediğim önümde yemediğim arkamda derler ya bir dediğim iki olmuyordu, öyle bir hayatım vardı! Hakkı bulana kadar.

    Tabi benim yasadığım hayata hayat derseniz içki, sigara her şey vardı hayatımda.

    Okul yeni açılmış yine en güzel ve en açık elbisemi giymiştim. Çekici, güzel ve özelliklede erkeklerin ilgi odağı olmam beni çok mutlu ediyordu.

    Sevye üçe gidiyordum evvelki yıldan sınıfta kalan arkadaşlarımın çoğu yoktu artık yanımda. Geçen yıldan bir kaç arkadaşım vardı aynı sınıfa gideceğimiz bu yüzden mutluydum. Bu arada bir kaç öğrenci daha gelmişti sınıfımıza, bunların içinden bir tanesi güzelliğiyle, kapalılığıyla ve değişik giyim tarzıyla dikkatimi çekmişti. Hareketleri çok farklıydı yada bana öyle geliyordu çünkü hayatım boyunca böyle birini görmemiş tanımamıştım. Ona anlamsız ve sebebsiz yere çok kızmak ve sınıftan dışlamak istiyordum ama başaramamıştım. Sanki beni çeken bir güç vardı ve ona yapmak istediklerimi engelliyordu.

    Bu arada oda sabrıyla ,anlayışıyla, güzel sözleriyle, giyimiyle ve sınıftaki başarısıyla elinden geldiğince her konuda, herkese yardımcı oluşuyla elimi kolumu kırıyordu ve hiç bir şey yapamıyordum.

    Yapmak istediğimde ise birileri onu sanki koruyordu, yaptığım kötülük kendime kalıyordu. Tam aksine o değilde ben sınıfta arkadaşlarımızın yanında mahçup oluyordum. Herkesi etkilemişti sanki, hatta rasist olan öğretmenimizi bile, bu beni hayrete düşürmüştü. Bizler sınıfa geç kaldığımızda yalan üzerine yalan söylerdik işte treni kaçırdık yok annem hastaydı yok saatim bozulmuştu vs gibi yalanlar uydururduk, o ise uyuyup kaldığım için geç kaldım veya gerekçesi neyse yalansız anlatırdı. Öğretmenimiz hiç birimize inanmaz sadece ona inanırdı. Biz ceza alırdık o ise cezasız sınıfa alınırdı ve öğretmenimiz tamam Zehra geçip oturabilirsin derdi, zaten çok nadir geç kalırdı. Bu arada bizde öğretmenin üzerine baskı kurmaya çalışırdık' neden Zehraya bir şey demiyorsunuz ama bize gelince müdüre bildirmemizi istiyorsunuz' derdik. Öğretmenimiz bize 'siz onu kendinize sorun cevabını mutlaka bulacaksınız, haftada kaç defa anneniz halanız veya teyzeniz hasta oluyor soylermisiniz? Nedense Zehranin hiç annesi, halası veya teyzesi hasta olmuyor' derdi.

    Aradan bir kaç ay geçmişti artık Zehra bizleri öyle etkilemiş öyle kendine bağlamıştıki her tenefüs cıkışı gurup halinda erkekli kızlı Zehrayin yanına giderdik. Zehra Hz Peygamber (saa) Ehlibeyet (as) dan islamdan bahsederdi oysa çogumuz Peygamber nedir onu bile bilmiyorduk. Hepsini bir kaç ayın içerisinde öğrenmiştik.

    Kimin derdi, sıkıntısı veya bir sorunu olsa ilk Zehraya koşardı. Zehra hadislerle nasihatlerle ayetlerle güzel sözlerle özelliklede Peygamber (saa)r17;dan ve Ehlibeyt (as);dan hadislerle bizi sakinleştirirdi. Hemen hemen her gün hepimize okumamız için değisik kitaplar ve yazılar getirirdi. Hepimiz zamanla bir birmizle kardeş olmuş bir bütün olmuştuk. Böylelikle Zehra kısa süre içerisinde sadece sınıfımızın değil okulumuzunda sevgilisi ve gözdesi olmuştu. Başka sınıflardanda Zehraya yardım için koşar gelirlerdi, artık helal haram neydi günah sevap neydi öğrenmiştik.


    Zehradan önce okulda coğumuz haram etlerden veya başka yiyeceklerden yiyorduk ama bilgilendikçe çaba gösterip okulumuzun kantinine helal yiyeceklerden getirtmeyi başarmıştık. Sınıfımız okulun örnek sınıfı ve sınıfımızdaki herkeste başarılı birer öğrenci olmuştu. Öğretmenimizin bize olan tavırları bile zamanla değişmişti çok farklı biri olmuştu. Zaman zaman o bile islam hakkında Zehradan bilgi alır olmuştu. Sadece türk öğrenciler değil yabancı öğrencilerde zorda kalınca ilk Zehranin yanına gelirlerdi, çoğu zaman tenefüslerde öyle sohbete dalardıkki zil çalınca zor derse yetişirdik.

    Sınıfta en açık giyinen bendim kulağımda yedi sekiz tane küpe, kaşımda burnumda iki tana küpe, göbeğimde küpe, ayağimda halhal, kollarıma on onbeş takı takardım ve iki kolumda dolu dolu olurdu. Benim o halime Zehra hiç bir zaman bir şey söylemedi, aksine tenefüste elimi tutar yan yana otururduk. Arada birde ellerimi okşardı. Bazen koluma gözü takılırdı göz göze gelirdik ben çok utanırdım o ise yüzüme bakar tatlı tatlı gülümserdi. Benim içim ılık ılık olurdu, sanki içime bir sıcaklık dolardı. Zamanla takıları bir bir çıkarmaya başlamıştım. Doğum günümde Zehra bana çok güzel bir kıyafet üzerinede Zehraninda kullandığı şalın aynısını ve Nasıl Hidayete Kavuştum' isimli kitabı hediye etmişti.

    Ozamanlar en çok merak ettiğim şey Zehranin nasıl o kadar kitap okuyup o yaşta o kadar cok bilgiye sahip oluşuydu, bunu düşünürken çok şaşırıyordum. Bi kendime bakıyordum bi Zehraya, artık kendimden utanmaya başlamıştım. Bir gün Zehranin bi kitap okuduğunu ve okurken ağladığını farketmiştim hemen yanına giderek neden ağladığını sormuştum. Verdiği cevap beni hayrete düşürmüştü, Zehra günahlarına ağladığını söylemişti. Bunun üzerine ona 'senin ne günahın olabilirki? Melekler gibisin, baksana okulumuza geldiğin günden beri neler oldu. Bunların hepsi senin iyiliğin ve çabanla oldu demiştim. Bana inci gibi akıttığı gözyaşıylarıyla bakıp şöyle demişti'Sevilciğim, Rabbimiz bizlere ne değerli nimetler vermiş biz günahkar kulları olduğumuz halde bunca güzellikler bunca sayısını tutamayacağımız kadar değerli nimetler ve ihsanlar vermiş, onun bizlere bağışladıklarının yanında ben onu benden razı etmek için ne yapıyorum söylermisin? diye sormuştu. Íçim o an sanki alev alev yanıyordu.

    Rabbim günün yirmidört saatini bize vermiş yiyip içip calışıp gezip dolaşalım diye, ben ise bu yirmi dört saatin bir saatini bile Rabbime ibadet için ayıramıyorum'demiş ve hıçkırılara boğulmuştu. Ben ise durduğum yerde donup kalmıştım 'bir insan nasıl böyle içten ağlar yaa? tüm gün bu soruyu sormuştum kendi kendime.

    Yine okulda olduğumuz bir gün havanın çok sıcak olduğu bir günde tenefüse çıkmıştık, herkesin elinde içecek ve yiyecek bir şeyler vardı Zehra ise hiç bir şey ne yiyor ne içiyordu, birazda morali bozuktu, sanki içten içe kendisiyle konuşuyordu. Elinden geldiğince sakin yerlere gitmeye çalışıyordu. Bizden kaçıyormuş gibi hissetmiştim ve bir kaç arkadaşla yanına gitmiştik. Elimde içecek vardı Zehraya uzatarak'sende içermisin? diye sorduğumda, 'hayır saol'demişti. Arkadaşlarımızdan biride elindeki çikilolatayı uzatıp teklif ettiğinde onada ;hayır saol' demişti, oysa Zehra bizi hiç kırmaz küçücük bir parçada olsa alırdı ve gecmişlerinizin ruhuna gitsin diyerek dua ederdi bizde cok şaşırırdık. 'Zehra küsmüsün bize? neden bizden bir şey almıyorsun diye sorduğumuzda ise 'hayır sakın yanlış anlamayın ben cezalıyım bugün, hakkınızı helal edin bacılarım demişti. Hepimiz bir anda neeeeeeeeee' diye bağırmıştık, çok mahçup ve üzgün bi edayla 'evet ne yazıkki öyle' diye cevap vermişti. Ben hemen söze girerek r0;sen bizimle dalgamı geçiyorsun ya' diye bağırmıştım. Zehra bunun üzerine tekrar gözleri dolu, mahçup bir edayla ve ağlamaklı bir ses tonuyla kendisini zor tutarak 'bugün sabah namazına uyanamadım, sabah namazımı kılamadım o yüzden nefsime ceza verdimr1; demişti. Bende kahkaha atarak gülmüştüm.

    Benim kahkaha atışımı duyan ve yakınlarda duran bir kaç kız daha gelmişti yanımıza , Zehra çok mahçup olmuştu ve utancından yüzü kızarmıştı. Tekrar Zehraya dönüp gülerek 'ya vallahi sen delisin deli' demiştim. Zehra bana yaş dolu gözlerle bakarak 'keşke deli olsaydım keşke' demişti. sonrasındada bana dönerek 'Sevilciğim sen dersini yapmadan sınıfa girdiğinde nasıl olursun? Diye sormuştu 'farzedelimki çok önemli bir sınavın var ve sınava çalışmayıp iyi not alamazsan, okulda arkadaşlarının karşısında ve oğretmenin karşısında nasıl hissederdin kendini? Yıl sonu sınıfı geçemeden ailene karşı nasıl hissederdin kendini ? diyede sormaya devam etmişti. Ne diyeceğimi şaşırıp kalmıştım. 'Çok zor bir durumda olurdun değilmi? demişti. Bu kez ben çok mahçup olup biraz durakladıktan sonra 'tabiki dediğin gibi olurdur1; demiştim.

    Zehra ağlayarak işte Selvilcigim bende beni yaratan, bunca güzelliği bana veren, hiç hak etmediğim

    halde bana bir birinden güzel nimetler bağışlayan Rabbimizin huzuruna, onun emrini yerine getirmediğim için mahçubum, bu mahçuplugu bir daha yaşamamak için nefsime ceza verdim demişti. Bu sıcak havada çok yiyip içmeyeceğim ki bir daha inşallah bu hataya düşmeyeyim diyede devam etmişti anlattıklarına. Çok kötü olmuştum, o gece hiç uyumadan geceyi sabah etmiştim, sabaha kadar Zehranin sözleri kulaklarımda çınlamıştı, gözyaşları gözümün önünden gitmiyordu. Sabaha kadar Sevil sen ne cevap vereceksin Rabbine? diye sorup durmuştum kendi kendime. Zehra bu kadar bilgi edinip ibadet ediyor iken bir sabah namazına kalkamadığı için bu denli üzülüyorsa sen ne yapacaksın?

    Sabaha kadar zaman zaman ağlayarak zaman zaman acı çekerek kıvranıp durmuştum. Ertesi sabah okula gittiğimde henüz çok erkendi, nedense bunu sonradan farketmiştim. Ders saati yaklaştıkça okul kalabalıklaşmaya başlamış ve beni tanıyan herkesin şok olmuşçasına hayretle yüzüme baktıığnı farketmiştim. Gören ne oldu, neyin var, iyimisin? diye soruyordu. Neden? diye sorduğumda ise haline baksana, seni ilk kez böyle makyajsız ve normal bir kıyafetle görüyoruz'demişti. Oysa kimse içimdeki tarifsiz depremi ve sabaha kadar nasıl acılar cektiğimi bilmiyordu. Kendimden bi haberdardım, makyaj yapıp yapmadığımı o anda hatırlamıyor ve düşünmekte istemiyordum. Dokunsalar ağlayacak, feryat edecek, çığlık atacak gibiydim. Anlam veremediğim bi halde gözüm hep Zehrayi arıyordu, sağa sola gidip gidip geliyordum Zehrayi bulmalıydım. Íçimde kopan fırtınaların son bulması onu bulmamla sona erecekti sanki. Zehrayi ararken yanlarından geçtiğim bir çok arkadaş beni tanımamıştı bile, evvelki zamanların aksine bunu umursamıyor ve selam verenleride duymuyordum. Nihayet gözüm Zehraya ilişmişti, derin bir ohhhh çekerek koşar adımlarla yanına gitmiştim. Ama nasıl bir ohhh çektiysem, etraftaki herkes bir anda dönüp bana bakmıştı

    Zehraninda şaşırdığı her halinden belliydi. Yanına varır varmaz Zehra bana: iyisindir inşallah Sevilciğim diye sormuş, ben ise HAYIR ÍYÍ DEĞÍLÍM demiştim. Zehra şaşırarak elimden tutup hayırdır inşallah, ne oldu bitanem? Ínşallah kötü bir durum yoktur diyerek sorusunu yenileyince

    bilmiyorum ama çok kötüyüm deyip Zehraya sarılıp ağlamaya başlamış ve gece yaşadıklarımı paylaşmıştım. Zehra yaşadıklarımı duyunce bana sarılıp defalarca öpüp beni kutlamıştı, Rabbimize

    binlerce şükürler olsun, ne mutlu sana Sevilciğim içinde hissettiğin acı hak ışığıdemişti. Hiç bir şey anlamamış hak ışığı ne acaba? diye düşünmüştüm kendi kendime. Bunun üzerine Zehra bana dua etr1; demişti, o anda onun sadece ALLAHA aşık olduğunu ve dünyayla sadece yaşaması gerektiği için yaşadığını anlamıştım. Sonraki günlerin birinde Zehra beni evlerine davet etmişti, evlerine gidince öyle bi huzur öyle bi değişik hava vardiki kendimi sanki başka dünyalarda hissetmiştim. Ínsanın içi sıcacık oluyordu, bütün gece uyumadığım için uyuyasımda geliyordu, o kadar huzurluydumki. Evlerinin bir çok yerinde ayetli yazılar vardı, kitaplıklarıda çok büyük ve tıklım tıklım kitaplarla doluydu. Büyük bi tabloda

    ALLAH MUHAMMED ALI FATIMA HASAN HUSEYN

    Yazısı ve etrafındaki değişik şekildeki güller çok dikkatimi çekmişti. Bir an kendi evimiz gözlerimin önünde canlanı vermişti, içki, içki bardakları ve süsler. Bizim evimiz bu evden çok ama çok daha farklıydı. Bu eve adım atınca tatlı bi koku seni sarıp sarmalıyordu, bizim evimizde ise içki ve sigara kokuları hakimdi. Zehra annesi Şaziye teyzenin sesiyle bir anda kendime gelmiştim. Zehra annesinin elini öperek beni annesiyle tanıştırmıştı ve annesi ellerini havaya kaldırarak Rabbime binlerce kez sükürler olsun, senin gibi değerli bir misafiri bize nasip etti demişti. Bende Zehradan gördüğüm gibi annesinin elini öpmüştüm. Ve annesi bana sıkıca sarılıp hoş geldin güzel kızım sefalar getirdin güzel yavrum ayakalarına sağlık, geldiğin icin ALLAH cc senden razı olsun, her iki dünyanda aydınlık olsun, Rabbim seni Hz Fatıma (as);a komşu etsin inşallah diyerek benim için iyi dileklerde bulunup dua etmişti.

    Neye uğradığımı anlayamamış inanamamıştım, aman ALLAHIM, nasıl bu kadar sıcak ve sevgi dolu bir yuva olabilirdi Yine kendi evimize dalmıştım, genelde okuldan eve geldiğimde annemi elinde sigara veya içki bardağıyla arkadaşlarıyla derin muhabbetlere dalmış halde bulurdum. Şunu aldım, bunu yaptım, şu böyle etti ve o şöyle etti gibi konuşmalar bitmek bilmezdi. Çoğu zaman benim gelişimi bile farketmezdi oysa Zehranin annesi bizi çok sıcak karşılamış, bizimle ilgilenmiş, halimizi, hatırımızı ve dersimizin nasıl geçtiğini sormuştu. Beni ilk kez görmüş olmasına rağmen okadar güzel davranmıştıki beni derinden etkilemişti. Yine Zehranin bana seslenmesiyle kendime gelmiştim Sevilciğim, buyur sen otur annemle sohbet et, müsadanle ben az sonra geleceğim demişti. Bir yeremi gidiyorsun diye soruncada Zehra 'yok bitanem namaz kılacağım, ne olur hakkını helal et seni yanlız bırakacağım için, ama namaz saati geçmek üzere' diyerek cevap verip hızla odadan çıkmıştı. Şaziye teyzeyle hoş bir sohbete daldığımız esnada, aklımın Zehrada kaldığını farkettirmiş olmalıydımki bir süre sonra Şaziye teyze: ;istersen sende Zehranin odasına git kızım; demişti.

    Müsade isteyip sevinçle Zehranin odasına girdiğimde Zehranin, ellerini semaya açmış dua ederken bulmuştum:

    Allah'ım senden isterim her şeyi kaplayan rahmetinden.

    Kendisiyle her şeyi kahrettiğin kuvvetinden.

    Önünde her şeyin boyun eğdiği ve önünde her şeyin zelil olduğu.

    Kendisiyle her şeyi alt üst ettiğin kurtulunmaz gücünden. Karşısında hiçbir şeyin duramadığı izzetinden.

    Her şeyi kaplayan azametinden. Her şeyin üstünde olan saltanatından.

    Her şey yok olduktan sonra da baki kalan vechinden. Her yeri dolduran isimlerinden.

    Her şeyi kuşatan ilminden. Her şeyi aydınlatan vechinin nurundan.

    Ey Nur, ey Guddus, ey ilklerin ilki ve ey sonların sonu.

    Allah'ım ismet perdesini yırtan günahlarımı affet.

    Allah'ım, bedbahtlıkların inişine sebep olan günahlarımı bağışla.

    Allah'ım, nimetlerini değiştiren günahlarımı affet.

    Allah'ım, duaların kabulünü engelleyen günahlarımı affet.

    Allah'ım, belalar getiren günahlarımı affet.

    Allah'ım işlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.

    Allah'ım zikrinle sana yaklaşırım ve kendi hürmetine senden şefaat diliyorum.

    Cömertliğinden beni kendine yaklaştırmanı diliyorum.

    Bana şükrünü öğretmeni ve zikrini ilham etmeni.

    Allah'ım senden huzu, tevazu ve huşu diliyorum.

    Ve bana müsahama etmeni, bana merhamet etmeni ve bana verdiğin razı ve kanaatkar kılmanı.

    Her durumda mütevazi kılmanı. Allah'ım senden istiyorum isteyeni, ihtiyacı şiddetli olanın.

    Hacetini zorluklar anında kapına getirenin. Senin katında isteğinde rağbeti büyük olanın.

    Allah'ım senin saltanatın uludur, makamın yücedir, tedbirin gizlidir.

    Fermanın aşikardır, kahrın galiptir ve kudretin yaptırıcıdır.

    Senin hükümranlığından kaçmak imkansızdır.

    Allah'ım bulamam günahlarımı bağışlayıcı ve suçlarımı örtücü.

    Kötü amelimi iyiye çevirici, senden başka.

    İlah yoktur senden başka, ancak sen varsın, tesbih sana, hamd sana.

    Kendime zulmettim ve zahilliğimden emrine itaat etmedim.

    Beni eskiden beri unutmadığından ve bana olan lütfundan kalbim rahat etti..

    Allah'ım sen benim mevlamsın, her kötülüğümü örtersin.

    Başıma gelen her ağır belayı hafifletir, azaltırsın.

    Ne günah belalarından korursun beni ve ne çirkin işleri giderirsin benden.

    Ve ne güzel övgüler yağdırdın üzerime, layık olmadığım halde.

    Allah'ım belam büyük, kötü amelim haddi aşmış ve amelim elimi kısaltmış.

    Zincirlerim beni çökertti, emelimin uzunluğu beni her yarardan alıkoydu.

    Dünya beni aldattı gururuyla ve nefsim cinayetleri ve kayıtsızlığıyla.

    Ey Mevlam, kötü amelimin ve işlerimin, dualarımın sana ulaşmasına engel olmamasını dilerim izzetinden.

    Sakladığım ama senin bildiğin gizliliklerimle beni rezil etme.

    Ve beni cezalandırmada acele gizlice işlediğim.

    Kötü amellerim, günahlarım, devam eden aşırılıklarım, cahilliğim, şehvetlerimin çokluğu ve gafletimden dolayı.

    Ol Allah'ım izzetin için bana karşı her durumda acıyıp, bağışlayıcı.

    Ve her işimde yardımcı ve kolaylaştırıcı, Ya ilahi, ya Rabbi benim kimim var senden başka, kötü halimi ve işlerimi düzeltmesini isteyeceğim;? deyip ağlıyordu, sonrasında duasına: ;Ey mevlam Sevil kardeşimin günahlarını af et, onu hakka dönder, onun içine yaktığın ışıktan tüm müslüman kardeşlerimizin içine yak, ALLAHIM Sevil bacımı gelmiş geçmiş kazalardan ve belalardan koru, gözperdesinin açılmasına yardımcı ol, tüm müslümanların ve annemim sağlığı babamın rahmeti için bu duayı okuyorumr1; diyerek devam etmiş ve El Fatiha suresini okumuştu.

    Bir kez daha neye uğradığımı şaşırmıştım. Bir insan nasıl bu denli içten dua edebilirdiki. Zehra ayağa kalkınca yaşlı gözlerle yüzüme bakıp: ;burdamıydın;? diye sormuştu, odaya girdiğimi farketmemişti bile. Íkimizde birbirimize sarılıp ağlamıştık. Kalbim yerinden fırlamış gibiydi, beynim donmuştu sanki, ben kimim, neyim, neciyim, bilmiyordum. Sadece içimden haykırmak ağlamak ve uyumak geliyordu. Zehra bana donerek sevilcigim istersen bizde kalabilirsin deyince dünyalar benim olmuştu, çünkü içimden tamda ;keşke burada kalabilseydim; diye geçirmiştim. Zehra: ;annene haber ver istersen, sonra merak ederler; demişti. Kendi kendime: ;nerden haberleri olacak diye düşünmüştüm eve gelip gelmediğimle ilgilenmiyordularkir;1;

    Geç saatlere kadar Zehrayla konuşmuştuk, Şaziye teyzede sabaha kadar bize eşlik etmişti.

    Konuşmamızın esnasında ezan okunmaya başlamıştı ve ben aman ALLAHIM bu ne demiştim.

    Zehra gülümseyerek saatin ezan çaldığını ve sabah namazının vaktinin geldiğini anlatarak, abdest almak için müsade istemişti benden. Odada yanlız kaldığımda sanki biri durmadan sende kalkdiye fısıldıyordu kulağıma. Zehrada abdest alıp geldikten sonra gözlerime r0;hadi sende gel beraber namaz kılalımr1; dercesine bakmıştı. Ama ben Zehranin bana anlattıklarından başka hiç bir şey bilmiyordum, ve ne kadar çok kalkmak istediysemde kalkamamıştım. Zehra namazını kılıp duasını bitirdikten sonra ona Ehlibeytin ve imamların kimler olduklarını sormuştum, çünkü daha önce sadece ALLAHIN varlığından haberdardım. peygamber kim imam nedir hiç duymamıştım ve bilmiyordum.

    Boylelikle günler geçmişti Zehra her fırsatta bir araya geliyorduk. O yaşa kadar hiç hissetmediklerimi hissetmiş cok mutlu olmuştum. Artık yavaş yavaş değişiyordum bunu kendimde farkediyordum, kitaplar okuyor, boş zamanlarımın coğunu Zehralarda geçiriyordum. Sonrasında Muharrem ayı gelmişti ve Almanyada asura konferansı vardı. Zehra benide davet etmişti ve gitmeye karar vermiştim. Salona ilk girdiğimde kaçmak istemiştim, o kadar çok insan vardıki. Hepside sihay giyinmiştiler, bu kalabalık beni çok etkilemişti. Zehra koluma girmişti ve içeriye doğru ilerlemeye başlamıştık. Ínsanları gözlemliyordum ağlayan, dinleyen ve sine vuran bir sürü insan. Hepside cok içten ve samimiydiler. Yirmisekiz ocak ikibin yedi, bütün bunlara tanık olduğum gündü. Gördüklerimin karşısında donup kalmıştım aman ALLAHIM meğer hiç bir şey gormemişim bu güne kadar, ben heveslerimin peşinden koşarken, insanlar neler yapıp yaşıyorlarmış diye düşünmüştüm. Sonra kızlardan oluşan kalabalık bir grubun YA HUSEYN YA HUSEYN deyip sine vurduklarını ve Hz Zeyneb (as)r17;ın Şamda yezidin sarayına getirildiği sahnenin oynandığını görmüştüm. Hz Zeyneb (as)'ın düştüğü 6 seferin her seferinde içimden bir parça kopup gidiyordu sanki. Daha sonra Hz Rugeyyeyi anlatan küçük bir kız çıkmıştı sahneye, onun o hali ve kıyafeti beni benden etmişti. Gözyaşlarıma hakim olamamıştım, içimden bir şeyler durmadan kopuyordu. Hz Zeynebin konuşmasının uzun oluşuna rağmen son sözlerini hiç bir zaman unutamadım

    BEN ZEYNEBÍM BEN BAŞINDA YEDÍ KARA OLAN YÜREĞÍ YARALI ZEYNEBÍM;

    Demişti ve O an KANLI GÖMLEĞI ÇIKARMIŞTI;. O an çok fena olmuştum öyleki artık ayaklarımın üzerinde duramadığımı hissediyordum. O gün unutulmaz bir gündü benim için. Proğram bitmeden geri dönmek zorundaydık ama gözüm salonda kalmıştı, ağlayarak ben Hz Zeynebe gitmek istiyorum demiştim. Sanki olağanüstü bir güç bana oraya gitmelisin diyordu, o KÜÇÜCÜK kızın yanına gitmeli onların yaşadığı yeri görmeliydim.

    Bir gün Zehra telefon edip mayıs tatilinde Şama gideceklerini ve isterisem onlarla beraber gidebileceğimi söylemişti. Sevinçten havalara uçmuştum, kalbimin yerinden fırlarcasına attığını hissetmiş, olanların gerçek olduğuna inanamamıştım. Zehrayla birlikte anlaşıp ziyareti organize eden ablanın yanına gidip Şam ziyaretine gitmek istediğimizi bildirip gereken bilgiyi edinmiştik.

    Gitmeden önce bir kaç kez ziyaret hakkında toplantılar yapılmış ve bilmemiz gerekenler anlatılmıştı. Şam hakkında kitaplar dağıtılmıştı, içindeki yazılar ve dualar sayesinde Ehlibeyt, aşura ve kerbela hakkında bayağı bilgi edinmiştim.

    Ve nihayet ziyarete gideceğimiz gün gelmişti, gurubumuz 37 kişiden oluşuyordu. Hep beraber havaalanına

    Vardığımızda aşura konferansında yaşamış olduğum duyguları bi kez daha yaşamış hissetmiştim.

    Çok kalablıktı, herkes Şama gidenleri uğurlamaya gelmişti. Gurup başkanımız koştura koştura her birimizle ayrı ayrı ilgilenmişti. Hepimiz gözyaşları eşliğinde ayrılmıştık oradan. Nihayetinde uçakta yer aldığımızda, ziyarete gideceğimiz için hem çok mutlu hemde cok dalgındık.

    Hiç kimsenin içimdeki fırtınalardan haberi yoktu, bu arada aylemle yaşadığım gerginliklerden dolayı yaşamış olduklarımdan bahsetmek istemiyorum, onlarıda daha sonra anlatacağım inşallah. Ama her ne yaşamış olursam olayım bildiğim tek şey kesinlikle her ana değdiğiydi.

    Ílk tesettüre Şama gideceğim gün girmiştim. Gurup başkanımıza durumumdan bahsetmiştik, oda gereken herşeyi alıp hazırlamıştı. Hazırlanıp evden çıkmıştık. ALLAH o duyguyu herkese nasip eder inşallah..

    Şama vardığımızda geceydi, hepimiz yıkanıp abdest aldıktan sonra sabah namazına gitmiştik kalbim yerinden çıkacak gibiydir30;.

    Sabah namazına henüz vakit olduğundan dolayı Hz Zeyneb (as)'ın yanına gitmeye karar vermiştik. ALLAHIM o duyguyu anlatamam gördüklerimin ve yaşadıklarımın tarifi mümkün değil.

    Yavaş yavaş küçük adımlarla Hz Zeyneb (as);ın yanına yaklaşmış, megama sarılıp ağlamaya başlamıştım. Íçimde kopan firtınaları anlatmıştım. Bana yardım etmesi için ALLAH;A yalvarıp, Ehlibeytin ve onların sevdiklerinin sevgisini yüreğime yerleştirmesini ve yeşermesini dilemiş,dua etmiştim.

    Ílk namazımı orda kılmış çok mutlu olmuştum ama yinede kendimi ağlamaktan alamıyordum, günahlarıma yaptıklarıma, geçirdiğim o günlere ağlıyor Rabbim beni bağışlar af edermi diye düşünüyordum????

    Akşam namazı vaktinde Hz Rugeyye (as);a gittiğimizde bir kaç kez düşecek gibi olmuş, üç yerdede Hz Rugeyye (as);ı görmüştüm. Bunu yanımdaki arkadaşlarla paylaşınca hepimiz gözyaşına boğulmuştuk..

    Bir gün ziyaret dönüşü çok uykusuz ve yorgun halde yatağa uzanıp, ağlayarak düşüncelere dalmıştım RABBÍM günahlarımı bağışlarmı, beni af edermi? Diye düşünürken uykuya dalmıştım.

    Rüyamda yüzü turbanlı bir bayan bana bir gül vererek kokla demişti bende gülü alıp o güzel kokuyu içime çekerek nerden geldiğini sormuştum, gülü veren bayan sana bu gülü Hz Fatima (as) gönderdi demişti.

    O an cığlıklar içerisinde uyanıp rüyamı gurubumuzun başkanıyla paylaşmıştım. Oda anlattıklarımı duyunca bana sımsıkı sarılıp ağlamaya başlamıştı ve gördüğüm rüyanın günahlarımın af olunduğu anlamına geldiğini söylemişti. Rüyayı görmem beni anlatamayacağım kadar çok mutlu etmişti. Her namaz kılışımda Rabbime hep sükür ediyorum.

    Şam ziyareti benim hayatımın dönüm noktası olmuştu.

    Ziyaretten döndükten sonra okulumu bitirmiş ve çok şükür çok imanli biriyle, islami temeller üzerine kurulu olan evliliğimize adım atmıştım.

    Sonrasında oğlumuz Hüseyin Ali de aramıza katıldı ve aylemiz değerli emanetimiz oğlumuzla daha da

    güzelleşti.

    Rabbim nasip ederse inşallah en kısa sürede eşimle birlikte haca ve kerbelayada gitmeyi düşünüyoruz.

    ALLAH Zehra bacımdan ve Şama gidebilmemi sağlayan herkesten ozeliklede almanyada o oyunu sergiliyen kardeslerimden razı olsun inşallah, bana çok şey öğrettiler.

    ALLAH BENÍM YAŞAMIŞ OLDUĞUM HAYATI YAŞAYAN BÜTÜN GENÇ KARDEŞLERÍME HAKKA DÖNMEYÍ NASÍP ETSÍN ÍNŞALLAH. ÍŞTE BENÍM HAKKI BULUŞUMUN HÍKAYESÍ BÖYLE GERÇEKLEŞT

    Selam ve dua ile Şirin Akyüz http://www.kevsersuyu.nl/
    [img]http://img240.imageshack.us/img240/6638/salam83fb18fb1sqqm1ec6.gif

    #2
    Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

    :'( :'( :'(
    allahuekber
    rabbim tüm bacılarımıza birer zeynep olmayı nasip etsin inşaallah
    "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

    Yorum


      #3
      Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

      ALLAH Zehralardan ve Sizin gibi Doğru yolu bulanlardan Razı olur İNŞALLAH...

      Sayenizde Bizde o diyarlarda bir kaç gün geçirmiş gibi olduk.

      Annemiz Kime Gül vereceğini bilir. Verilen olmak ne güzel...
      HAK yarattı alemi, Aşkına Muhammed'in
      Ay ü günü yarattı, Şevkine Muhammed'in

      Yorum


        #4
        Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

        Maşaallah. Bu yazıyı yeni farkettim. Ve inanın çok etkilendim. En azından böylelerinin varlığını bilmek insanı son derece mutlu ve mutmain ediyor.

        Emeğine Sağlık Ruhullah kardeşim.

        Yorum


          #5
          Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

          Emeğine Sağlık Ruhullah kardeşim
          Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
          İmam Ali (a.s)

          Yorum


            #6
            Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

            selamunelykum
            cok guzel yazi ruhullah kardes allah razi olsun. gercekten cok etkilendim bir an kendimi asura konferansinda dusundum. sanirim o senesi berlin camisi tiyatronu organize etmisti almanyada gercekten asura konferani gozel organize ediyorlar allah asura konferansini baslatanlardan razi olsun. ve zehra gibi ehlibeyt yolunda calisnlarin yardimcisi olsun
            we selam

            Yorum


              #7
              Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

              çok etkileyici allah razı olsun

              gerçi konu daha önce paylaşılmıştı
              Aşksızlara verme öğüt, öğüdünden alır değil.
              Aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil. / Yunus Emre

              Yorum


                #8
                Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                firat suya muhtaçtı. aşıklar aşka muhtaçtı.ruhullahda ruha muhtaçtı. allahda her ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılardı. SELAM OLSUN İHTİYAÇ SAHİBLERİNE. SELAM OLSUN NASİB ALANLARA. ALLAH SENİ AZİZE ETSİN İNŞ. BENİDE SİZE KÖLE KILSIN. ZAMANIN ZEYNEBLERİ.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                  Allah sizden ve Zehra abladan razı olsun sizi hak İmamlarıyla tanıştırdığı için gerçekten bu çok büyük bir lutuftur. Almanyada yaşamanıza rağmende çok muhteşem ve akıcı şekilde anlatımınıza okuyucular olarak hayran kaldık. Allah sizi gerçek Hz.Zeyneb gibi İmam Hüseyin(as) efendimizin davasını anlatan ve o haklı dava için çalışan onlar gibi yaşayanlardan eylesin diyoruz.

                  Selametle..

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                    Keşke her şey böyle kolay olsa. :

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                      [quote author=Murtazaali link=topic=8935.msg59834#msg59834 date=1257246302]
                      Maşaallah. Bu yazıyı yeni farkettim. Ve inanın çok etkilendim. En azından böylelerinin varlığını bilmek insanı son derece mutlu ve mutmain ediyor.

                      Emeğine Sağlık Ruhullah kardeşim.

                      [/quote]

                      yaşananlar ve buraya yazılanlar hiç de sıradışı şeyler değil. İslamı yaşayan bir örnek şahsiyetten etkileniliyor ve sıradan bir aşura ve sıradan bir şam ziyareti

                      oysa sıradan şeyleri okurken en büyük şanssızlıım okulda olmamdı. çünkü göz yaşlarımı boğup içime akıttım buna rağmen hakim olamadıklarım dışarı çıktı gören oldu mu bilmiyorum...

                      nedir bu sıradan olayları farklı kılan? eminim ki bu ruhullah kardeşimizin yaşadıklarını başka biri yaşamış ve görmüş olsa belki de hiç etkilenmeyecek amaan ne var ki bunlarda diyecekti, demiştir de çünkü bunları her gün yaşayan binlerce insan var ve hiç etkilenmiyorlar...

                      şia öylesine bir aşktır ki o kadar bilimselliğinin tutarlı sisteminin yanında ondan daha derin ve anlamlı ruhi irfani boyuta sahiptir. kalbi olanları yakacak bir aşk tufanıdır şia. dışardan anlatılmaz yaşayacaksınız tecrube edecek içinde kavrulacaksınız...

                      seveceksiniz. o kadar yanacaksınız ki kalbiniz kavrulmadan girmeyeceksiniz. kendinizi tatacaksınız dayanamayacaksınız. işte o an kıvamı bulmuş yaşadıınız önceki hayatın hayat olmadığını görmüş olacaksınız.

                      şianın sadece tartışmadan, savunmadan ibaret olduğunu iddia edenler, şiileri boş boş konuşan, başkalarını kötülemekten başka yapıı olmayanlar olarak tanıtmaya çalışanlar bu aşk tufanını gördüklerinde umarım düşüncelerini tekrar gözden geçirirler. her şiinin aslında dolu bir şair duygularına sahip tertemiz bir kalbe sahip olduğunu görürler umarım...

                      ve menfaati içn burda bulunanlarla, casuslarla, bir mektebi yargılayamayacağını da...

                      bu güzel paylaşımdan dolayı kardeşimizi kutluyor devamını ilgiyle bekliyor, kendi yanan kalbinin annesinin ve bu değişime şahid olan diğerlerini yakıp yapmadığını merak ediyorum. annenizi yakmadıysa bu sizi elhibeyt a.s.'a teslim eden aşk, bunun nedeni nedir bu da üzerinde durulmaya değer diye düşünüyorum..

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                        ruhullah kardeşim almanyanın hangi şehrindesiniz ve aşura merasimi hamburgda düzeleniyor mu bizim akrabalarımız da var orda onları yönlendirsek.. onlar da henüz hidayette sayılmazlar...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Hakkı Nasıl Buldum

                          selamun aleykum
                          hamburg da güzel büyük iran camisi var ordada güzel toplantilar yapiliyor bizim cocuklarda gidiyor siz onlara söyleseniz siia forumlari var oraya girseler ne zaman toplanti oldugunu görürler
                          asura konferansi bochum salkede yapiliyor,asura konferansinda bütüm camilere davetye gönderiliyor bu
                          toplantiya sadece almanya deyil, baska avrupa ülkesindende katilanlar var.

                          Yorum


                            #14
                            Hakkı Nasıl Buldum (Nasıl Şii Oldum - 46/ Ruhullah)

                            Allah razı olsun kardeşim..

                            Yorum

                            YUKARI ÇIK
                            Çalışıyor...
                            X