Neden şii değilim:
Bu yazıyı öncelikle şii kardeşlerimin kendileri ile ilgili özeleştiri yapmalarını sağlamaya yönelik bir bilgilendirme olarak,daha sonra bu yazıya alacağım cevaplarla bazı konularda ne düşündüklerini tesbit etmek amacıyla yazıyorum.
Ben bir ehlisünnet mensubu olarak şia mezhebini yakından takip eden/etmeye çalışan biriyim.bunun sebebi;
-İmam Ali’ye olan aşırı muhabbetim ve sevgim.
-islami ilimlere olan merakım.
İslami kesimde gözlediğim kadarıyla; mezhepler konusunda araştırma yapan ve birazda radikal islam dediğimiz türden bir islami anlayışa sahip olanlar şia mezhebini araştırdıklarında genellikle o tarafa meylediyorlar.ve bu temayüllerinde kendilerince haklı,ikna edici delillere sahip ve mütmain olarak bir yöneliş sözkonusu oluyor.
Bende mezhepler konusunda değilde İmam Ali ile ilgili araştırmalarımda ister istemez yolum şia mezhebine düşmüş, bir çok konuyu onların kaynaklarından araştırmış ve bazı alim ve yazarlarının eserlerini yakından incelemişimdir.
Bu incelemeye sebep olan sadece İmam Ali’ye olan muhabbetim değil,yetiştiğim camiada irani yazarların eserlerinin kıymetli olmasıdır, içlerinden özellikle Ali Şeriati mümtaz bir yere sahip olmakla birlikte benimde hemem hemen bütün kitaplarını okuyacak kadar yakından tanıdığım ve özel alaka gösterdiğim bir yazardır.
Dediğim gibi gerek İmam Ali’ye olan muhabbetim,gerek islami ilimlere olan merakım ve gereksede Ali Şeriati’nin şii kimliği ile cezbediciliği beni bir çok kez şiaya meyilli kılmış fakat hayatımdaki bazı hikmetli, Rabbani işaretler hep bazı şeyleri karşıma çıkartarak bu meylimi kırmştır.bu karşıma çıkan şeyler nelerdir?
yada neden şii değilim?:
1-şii değilim çünkü; Avrupadaki yabancılardan müslüman olanların,müslüman olmalarına sebep olan en büyük etken genelde Kur’an yada islamın herhangi bir hükmünün güzelliği oluyor.Bazı istisnalar hariç bir çok müslüman olanın müslümanlığına, müslümanların islami yaşantılarında gösterdikleri hassasiyet ve islamı yaşamalarındaki lisan-ı hal tebliği sebep değildir.Yusuf İslam diyorya hani: ‘’ Ben Kur’an’ı tanımadan önce müslümanları tanısaydım müslüman olmazdım’’ diye.
İşte bence de şii mezhebinin öğretileri ve akidesi güzeldir fakat ben bu akide ve öğretilerden önce şiileri tanıdığım için ve tanıdığım şiilerde bu tanıklığımda beni kendilerinden soğuttukları için şii olmadım/olamadım.
Beni şiilerden soğutan şeyler nelerdir:
a)mutedil olmak yerine islami vahdete çok büyük zarar verecek şekilde aşırı derecede mezhebçi olmaları.mezheplerin ümmetin mozaiği ve islamın rahmet dini oluşunun sonucu olduğunu,herhangi bir mezhebe mensup olanın,bu mezhebe mensup olduğundan dolayı cennete yada cehenneme gitmeyeceği,kişileri cennete yada cehenneme götüren şeyin yine kişilerin Allah’a kulluktaki samimiyetleri,fedakarlıkları,gayretleri ve amelleri olduğu,(çünkü hiçbir mezheb Allah tarafından tayin edilmiş değildir.her mezhep dinamiklerini Kur’an ve Sünneten alır) bilincine ters bir şekilde mutlak hak olarak kendilerini görmeleri,kendilerinin dışındakileride mutlak batıl bilmeleri.(bu dediğim bütün mezhepçilerde vardır.fakat benim gördüğüm şiada aşırı bir şekilde vardır.)
b)’’muhalefet etki meşhur olasın’’ düsturu ile bütün varlıklarını sanki şianın dışındakilere muhalefet üzerine bina etmiş gibi muhalif duruşları; bu muhalefet belki tarihsel arka planı olan bir tür ezilmişlik ve güngörmemişlik psikolojisinden kaynaklanıyor olabilir.aslında haklı ama haksızmış gibi algılanmanın ve bu haksızlık algısından kaynaklanan dışlanmışlığın kızgınlığı da olabilir.yada azınlık duygusu bu muhalefete yöneltiyor olabilir. Belkide bu muhalefeti meşhur olma düşüncesi ile bir tür propaganda aracı olarak kullanmakda olabilir.bütün bu sosyopsikolojik durumlar şianın muhalif olmasını gerektiriyor gibi bir anlayış var.oysa takınılması gereken tavır muhalefet değil örnekliktir.madem haktır o halde haklılığını bütün tavırlarına yansıtır ve bu haklılık onu şerefli ve izzetli kılar.fakat muhalefet tavrı ile diğerlerinin kutsallarını zemmetmek tavrı yalnıştır.ve bu yanlış tavır şianın toplumun (en azından türkiyedeki yada en azından benim) gözünden düşmesine sebep oluyor.
c)’’bir gemide dokuz katil,bir masum varsa,o masumun hakkı için o gemi batırılmaz; bunun gibi bir müslümanda dokuz kötü haslet bir tane güzel haslet varsa bu güzel hasletin hakkı için o müslümana buğzedilmez’’ düsturuna muhalif bir tarzda (şiayı şia yapan muaviye,amr bin as,yezid vs. gibi şahıslara olan buğz için demiyorum) ehlisünnetin hemen hemen bütün alimlerine güzel olan bir çok yönlerini görmezden gelerek buğzetmeleri.islam için gerçekten samimi bir şekilde mücadele etmiş, bu uğurda sıkıntılar yaşamış,fedakarlıklar yapmış,bedeller ödemiş ve halisane bir şekilde kendini Allah’a adamış alimlerin sırf şii olmadıklarından dolayı ince ince kusurlarını araştırmak,olmayanları varmış gibi göstermek,bunları ifşa etmek delillendirmek ve böylece buğzetmek yada buğzetmeye yönelik tavır almak şeklindeki tavrıları.
2-şii değilim çünkü: sahabelere karşı çok katı bir tavırları vardır.her ne kadar biz bunu söylediğimizde hemen ‘’sahabelere küfretmek haramdır’’ şeklindeki Ayetullahların fetvalarını orta yere döküyorlarsa da durum ortadadır.bu sitede ‘’halife Ebubekirin hal dosyası,Ömer bin hattabın hal dosyası,Osman bin affanın hal dosyası’’ şeklinde sanki mahkemede yargılanıyorlaşmış gibi alyehlerinde deliller sunmak.uzun araştırmalar yapmak ve onlar hakkında bir önyargı ve olumsuz bir bakış açısı oluşturmak için ne varsa yapmak ki bence çok yanlış ve hatalı hareketlerdir.ha ben onların yanlış ve hatalı olmadıklarını savunmuyorum.evet hata yapmışlardır.kusurları olmuştur.çok yanlış siyaset ve yönetim uygulamaları olmuştur.fakat ne olursa olsun onlar sahabedir.hiç bir şeyleri olmasa dahi müslüman kimlikleri ile Resulullah(s.a.a) a biat etmişlerdir.ve onun yanında her türlü faaliyete katılmış islamın istikbali için mücadele etmiş ve dinin zemininin sağlamlaşması için faaliyette bulunmuşlardır.
Evet bencede imam Ali hilafete onlardan daha layıktı.ve onlar hilafetlerinde bir çok hatalar yaptılar.ama bunları sürekli dile getirmek ve bunu üzerinden şiaya prim sağlamak onların hakkına tecavüz etmektir. Bir nevi kendi haklılığını başkalarının hataları üzerine bina etmektir.ve bu hata sahipleriin bir çoğu Resulullaha biat etmiş ve hatta Kur’an’da (mesela; rıdvan biatine katılanlardan Allah razı olmuştur) şekinde ilahi lütfa mazhar olmuş şahsiyetlerdir.
Ehlisünnetin güzel taraflarından biride sahabeleri koruma altına almış olmalarıdır.yoksa bence ehlisünnet alimleri muaviyeye hazret derken muaviyenin kaşına gözüne hayran oluşlarından değil,muaviyeye buğzetmekle açılan kapıdan sıddıklara ve faruklara kadar ulaşan ve neredeyse birkaç sahabenin dışında bütün sahabelere buğzetmeye varan kapıyı ‘’onlar sahabedir’’ kilidiyle kilitlemiş olma isteklerındendir.
devam edecek inş.
Bu yazıyı öncelikle şii kardeşlerimin kendileri ile ilgili özeleştiri yapmalarını sağlamaya yönelik bir bilgilendirme olarak,daha sonra bu yazıya alacağım cevaplarla bazı konularda ne düşündüklerini tesbit etmek amacıyla yazıyorum.
Ben bir ehlisünnet mensubu olarak şia mezhebini yakından takip eden/etmeye çalışan biriyim.bunun sebebi;
-İmam Ali’ye olan aşırı muhabbetim ve sevgim.
-islami ilimlere olan merakım.
İslami kesimde gözlediğim kadarıyla; mezhepler konusunda araştırma yapan ve birazda radikal islam dediğimiz türden bir islami anlayışa sahip olanlar şia mezhebini araştırdıklarında genellikle o tarafa meylediyorlar.ve bu temayüllerinde kendilerince haklı,ikna edici delillere sahip ve mütmain olarak bir yöneliş sözkonusu oluyor.
Bende mezhepler konusunda değilde İmam Ali ile ilgili araştırmalarımda ister istemez yolum şia mezhebine düşmüş, bir çok konuyu onların kaynaklarından araştırmış ve bazı alim ve yazarlarının eserlerini yakından incelemişimdir.
Bu incelemeye sebep olan sadece İmam Ali’ye olan muhabbetim değil,yetiştiğim camiada irani yazarların eserlerinin kıymetli olmasıdır, içlerinden özellikle Ali Şeriati mümtaz bir yere sahip olmakla birlikte benimde hemem hemen bütün kitaplarını okuyacak kadar yakından tanıdığım ve özel alaka gösterdiğim bir yazardır.
Dediğim gibi gerek İmam Ali’ye olan muhabbetim,gerek islami ilimlere olan merakım ve gereksede Ali Şeriati’nin şii kimliği ile cezbediciliği beni bir çok kez şiaya meyilli kılmış fakat hayatımdaki bazı hikmetli, Rabbani işaretler hep bazı şeyleri karşıma çıkartarak bu meylimi kırmştır.bu karşıma çıkan şeyler nelerdir?
yada neden şii değilim?:
1-şii değilim çünkü; Avrupadaki yabancılardan müslüman olanların,müslüman olmalarına sebep olan en büyük etken genelde Kur’an yada islamın herhangi bir hükmünün güzelliği oluyor.Bazı istisnalar hariç bir çok müslüman olanın müslümanlığına, müslümanların islami yaşantılarında gösterdikleri hassasiyet ve islamı yaşamalarındaki lisan-ı hal tebliği sebep değildir.Yusuf İslam diyorya hani: ‘’ Ben Kur’an’ı tanımadan önce müslümanları tanısaydım müslüman olmazdım’’ diye.
İşte bence de şii mezhebinin öğretileri ve akidesi güzeldir fakat ben bu akide ve öğretilerden önce şiileri tanıdığım için ve tanıdığım şiilerde bu tanıklığımda beni kendilerinden soğuttukları için şii olmadım/olamadım.
Beni şiilerden soğutan şeyler nelerdir:
a)mutedil olmak yerine islami vahdete çok büyük zarar verecek şekilde aşırı derecede mezhebçi olmaları.mezheplerin ümmetin mozaiği ve islamın rahmet dini oluşunun sonucu olduğunu,herhangi bir mezhebe mensup olanın,bu mezhebe mensup olduğundan dolayı cennete yada cehenneme gitmeyeceği,kişileri cennete yada cehenneme götüren şeyin yine kişilerin Allah’a kulluktaki samimiyetleri,fedakarlıkları,gayretleri ve amelleri olduğu,(çünkü hiçbir mezheb Allah tarafından tayin edilmiş değildir.her mezhep dinamiklerini Kur’an ve Sünneten alır) bilincine ters bir şekilde mutlak hak olarak kendilerini görmeleri,kendilerinin dışındakileride mutlak batıl bilmeleri.(bu dediğim bütün mezhepçilerde vardır.fakat benim gördüğüm şiada aşırı bir şekilde vardır.)
b)’’muhalefet etki meşhur olasın’’ düsturu ile bütün varlıklarını sanki şianın dışındakilere muhalefet üzerine bina etmiş gibi muhalif duruşları; bu muhalefet belki tarihsel arka planı olan bir tür ezilmişlik ve güngörmemişlik psikolojisinden kaynaklanıyor olabilir.aslında haklı ama haksızmış gibi algılanmanın ve bu haksızlık algısından kaynaklanan dışlanmışlığın kızgınlığı da olabilir.yada azınlık duygusu bu muhalefete yöneltiyor olabilir. Belkide bu muhalefeti meşhur olma düşüncesi ile bir tür propaganda aracı olarak kullanmakda olabilir.bütün bu sosyopsikolojik durumlar şianın muhalif olmasını gerektiriyor gibi bir anlayış var.oysa takınılması gereken tavır muhalefet değil örnekliktir.madem haktır o halde haklılığını bütün tavırlarına yansıtır ve bu haklılık onu şerefli ve izzetli kılar.fakat muhalefet tavrı ile diğerlerinin kutsallarını zemmetmek tavrı yalnıştır.ve bu yanlış tavır şianın toplumun (en azından türkiyedeki yada en azından benim) gözünden düşmesine sebep oluyor.
c)’’bir gemide dokuz katil,bir masum varsa,o masumun hakkı için o gemi batırılmaz; bunun gibi bir müslümanda dokuz kötü haslet bir tane güzel haslet varsa bu güzel hasletin hakkı için o müslümana buğzedilmez’’ düsturuna muhalif bir tarzda (şiayı şia yapan muaviye,amr bin as,yezid vs. gibi şahıslara olan buğz için demiyorum) ehlisünnetin hemen hemen bütün alimlerine güzel olan bir çok yönlerini görmezden gelerek buğzetmeleri.islam için gerçekten samimi bir şekilde mücadele etmiş, bu uğurda sıkıntılar yaşamış,fedakarlıklar yapmış,bedeller ödemiş ve halisane bir şekilde kendini Allah’a adamış alimlerin sırf şii olmadıklarından dolayı ince ince kusurlarını araştırmak,olmayanları varmış gibi göstermek,bunları ifşa etmek delillendirmek ve böylece buğzetmek yada buğzetmeye yönelik tavır almak şeklindeki tavrıları.
2-şii değilim çünkü: sahabelere karşı çok katı bir tavırları vardır.her ne kadar biz bunu söylediğimizde hemen ‘’sahabelere küfretmek haramdır’’ şeklindeki Ayetullahların fetvalarını orta yere döküyorlarsa da durum ortadadır.bu sitede ‘’halife Ebubekirin hal dosyası,Ömer bin hattabın hal dosyası,Osman bin affanın hal dosyası’’ şeklinde sanki mahkemede yargılanıyorlaşmış gibi alyehlerinde deliller sunmak.uzun araştırmalar yapmak ve onlar hakkında bir önyargı ve olumsuz bir bakış açısı oluşturmak için ne varsa yapmak ki bence çok yanlış ve hatalı hareketlerdir.ha ben onların yanlış ve hatalı olmadıklarını savunmuyorum.evet hata yapmışlardır.kusurları olmuştur.çok yanlış siyaset ve yönetim uygulamaları olmuştur.fakat ne olursa olsun onlar sahabedir.hiç bir şeyleri olmasa dahi müslüman kimlikleri ile Resulullah(s.a.a) a biat etmişlerdir.ve onun yanında her türlü faaliyete katılmış islamın istikbali için mücadele etmiş ve dinin zemininin sağlamlaşması için faaliyette bulunmuşlardır.
Evet bencede imam Ali hilafete onlardan daha layıktı.ve onlar hilafetlerinde bir çok hatalar yaptılar.ama bunları sürekli dile getirmek ve bunu üzerinden şiaya prim sağlamak onların hakkına tecavüz etmektir. Bir nevi kendi haklılığını başkalarının hataları üzerine bina etmektir.ve bu hata sahipleriin bir çoğu Resulullaha biat etmiş ve hatta Kur’an’da (mesela; rıdvan biatine katılanlardan Allah razı olmuştur) şekinde ilahi lütfa mazhar olmuş şahsiyetlerdir.
Ehlisünnetin güzel taraflarından biride sahabeleri koruma altına almış olmalarıdır.yoksa bence ehlisünnet alimleri muaviyeye hazret derken muaviyenin kaşına gözüne hayran oluşlarından değil,muaviyeye buğzetmekle açılan kapıdan sıddıklara ve faruklara kadar ulaşan ve neredeyse birkaç sahabenin dışında bütün sahabelere buğzetmeye varan kapıyı ‘’onlar sahabedir’’ kilidiyle kilitlemiş olma isteklerındendir.
devam edecek inş.
Yorum