Hamd alemin rabbine olsun. Salat ü selam, Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı olan Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve asha¬bının üzerine olsun!
Es-Selamu Aleykum ve rahmetullah Aziz ve Pek Muhterem Şia Kardeşlerim.. Ben Ehl-i Sünnet Şafiî bir Müslümanım Eğer Müsadeniz Varsa bir kaç sualim oLacak Bunları Değerli Hocaların cevaplamasını isterim
-1-Ali (radıyallahu anhu), Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve selem) vefatından sonra birçok hanımla evlendi ve onlardan çocukları oldu Bu çocuklardan bazılarının isimleri şöyledir: Abbas ibn Ali ibn Ebi Talib, Abdullah ibn Ali ibn Ebi Talib, Cafer ibn Ali ibn Ebi Talib, Osman ibn Ali ibn Ebi Talib Anneleri de Ummulbenin bintu Huzam bin Dârim’dir[2]
Ubeydullah ibn Ali, Ebu Bekr ibn Ali Anneleri Leyla bintu Mesud ed-Dârimiyye’dir[3]
Yahya ibn Ali, Muhammed el-Esğar ibn Ali, Avn ibn Ali Anneleri Esma bintu Umeys’dir [4]
Rukayye bintu Ali, Ömer ibn Ali (otuz beş yaşında vefat etmiştir) Anneleri Ummu Habib bintu Rebia’dır[5]
Ummulhasen bintu Ali, Ramle el-Kubra bintu Ali Anneleri Ummu Mesud bintu Urve bin Mesud es-Sakafi’dir[6]
Sorumuz şudur: Bir baba ciğerparesini en büyük düşmanının ismiyle isimlendirir mi? Nasıl olur da Ali (radıyallahu anhu) oğullarını düşmanlarının isimleriyle isimlendirir? Ayrıca, çocuklarına Ebu Bekr, Ömer ve Osman ismini veren ilk Kureyşlinin Ali (radıyallahu anhu) olduğunu biliyor muydunuz?!
-2- “Nehcu’l-Belâğa” kitabının yazarı –ki bu kitap Şiilerce itibar edilen bir kitaptır- Ali’nin (radıyallahu anhu) hilafetten uzak durduğunu ve “Bırakın başkasına öncelik tanıyayım” [1] dediğini rivayet eder Bu, Şia mezhebinin batıllığına delildir Zira iddia ettiklerine göre onun halife ve imam tayin edilmesi Allah tarafından emredilmiş olan ve uyulması gereken bir farzdı ve Ebu Bekr (radıyallahu anhu) bunu onun elinden almak istemişti!
-3- El-Kuleyni, “el-Kâfi” adlı kitabında şöyle der:
“İmamlar ne zaman öleceklerini bilirler Onlar ancak kendi seçimleriyle ölürler” [1]
El-Meclisi ise “Biharu’l-Envar” adlı kitabında şöyle bir söz aktarır:
“İmam ya öldürülür ya da zehirlenir” [2]
Eğer imam, el-Kuleyni’nin dediği gibi gaybı biliyor idiyse, yiyecek ve içecek olarak ona sunulan şeylerde ne olduğunu da biliyor demektir Eğer zehirliyse onu yemez, bilerek yerse de intihar etmiş olur! Nebi (sallallahu aleyhi ve selem) kendisini öldürenin ateşte olduğunu haber vermiştir Şia, kendi imamları için böyle bir şeyden razı mıdır?
[1] Kuleyni usulul-Kâfi, (1/258); el fusulul mühime, (s155);
- el-Kuleyni, el-Kâfi adlı kitabında[3] şöyle der:
“Ashabımızdan çoğu, Ahmed ibn Muhammed’den o da Abdullah ibn Haccal’dan, o Ahmed ibn Ömer el-Halebi’den ve o, Ebu Basir’den şöyle aktarır: Ebu Abdullah’ın yanına girdim ve dedim ki: ‘Canım sana feda olsun, sana bir mesele hakkında soracağım, işte burada biri benim sözlerimi işitiyor’ Ebu Abdullah diğer ev ile aradaki perdeyi kaldırdığında oradakini gördü ve dedi ki: ‘Ey Ebu Muhammed sormak istediğini sor!’ Dedim ki: ‘Canım sana feda olsun…’ Sonra bir müddet sustu ve şöyle dedi: ‘Bizim yanımızda Fatıma’nın mushafı vardır Onlar ne bilecekler Fatıma’nın mushafı nedir?’ dedim ki: ‘Fatıma’nım mushafı nedir?’ O, ‘İçerisinde sizin Kuran’ınızın üç misli gibi bir Mushaf vardır Vallahi onun içinde sizin Kuran’ınızdan tek bir harf bile yoktur’ dedi Dedim ki: ‘Vallahi ilim budur’ dedi ki: ‘O elbette ilimdir”
Acaba Rasul (sallallahu aleyhi ve selem) ve ashabı, Fatıma’nın mushafını biliyor muydu? Eğer rasul olduğu halde o bilmiyor idiyse, Ehli Beyt onun bilmediği bir şeyi nasıl bildi? Eğer biliyor idiyse, onu ümmetten neden saklamıştı? Allahu Teala şöyle buyurmakta:
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَمِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ
“Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer bunu yapmazsan, risaleti tebliğ etmemiş (yerine getirmemiş) olursun” (el-Maide/67)
[3] Kuleyni usulul-Kâfi, (1/239)
inşAllah Bunları Cevaplarsanız Yeni sorular Gelecektir Selamlar..
Es-Selamu Aleykum ve rahmetullah Aziz ve Pek Muhterem Şia Kardeşlerim.. Ben Ehl-i Sünnet Şafiî bir Müslümanım Eğer Müsadeniz Varsa bir kaç sualim oLacak Bunları Değerli Hocaların cevaplamasını isterim
-1-Ali (radıyallahu anhu), Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve selem) vefatından sonra birçok hanımla evlendi ve onlardan çocukları oldu Bu çocuklardan bazılarının isimleri şöyledir: Abbas ibn Ali ibn Ebi Talib, Abdullah ibn Ali ibn Ebi Talib, Cafer ibn Ali ibn Ebi Talib, Osman ibn Ali ibn Ebi Talib Anneleri de Ummulbenin bintu Huzam bin Dârim’dir[2]
Ubeydullah ibn Ali, Ebu Bekr ibn Ali Anneleri Leyla bintu Mesud ed-Dârimiyye’dir[3]
Yahya ibn Ali, Muhammed el-Esğar ibn Ali, Avn ibn Ali Anneleri Esma bintu Umeys’dir [4]
Rukayye bintu Ali, Ömer ibn Ali (otuz beş yaşında vefat etmiştir) Anneleri Ummu Habib bintu Rebia’dır[5]
Ummulhasen bintu Ali, Ramle el-Kubra bintu Ali Anneleri Ummu Mesud bintu Urve bin Mesud es-Sakafi’dir[6]
Sorumuz şudur: Bir baba ciğerparesini en büyük düşmanının ismiyle isimlendirir mi? Nasıl olur da Ali (radıyallahu anhu) oğullarını düşmanlarının isimleriyle isimlendirir? Ayrıca, çocuklarına Ebu Bekr, Ömer ve Osman ismini veren ilk Kureyşlinin Ali (radıyallahu anhu) olduğunu biliyor muydunuz?!
-2- “Nehcu’l-Belâğa” kitabının yazarı –ki bu kitap Şiilerce itibar edilen bir kitaptır- Ali’nin (radıyallahu anhu) hilafetten uzak durduğunu ve “Bırakın başkasına öncelik tanıyayım” [1] dediğini rivayet eder Bu, Şia mezhebinin batıllığına delildir Zira iddia ettiklerine göre onun halife ve imam tayin edilmesi Allah tarafından emredilmiş olan ve uyulması gereken bir farzdı ve Ebu Bekr (radıyallahu anhu) bunu onun elinden almak istemişti!
-3- El-Kuleyni, “el-Kâfi” adlı kitabında şöyle der:
“İmamlar ne zaman öleceklerini bilirler Onlar ancak kendi seçimleriyle ölürler” [1]
El-Meclisi ise “Biharu’l-Envar” adlı kitabında şöyle bir söz aktarır:
“İmam ya öldürülür ya da zehirlenir” [2]
Eğer imam, el-Kuleyni’nin dediği gibi gaybı biliyor idiyse, yiyecek ve içecek olarak ona sunulan şeylerde ne olduğunu da biliyor demektir Eğer zehirliyse onu yemez, bilerek yerse de intihar etmiş olur! Nebi (sallallahu aleyhi ve selem) kendisini öldürenin ateşte olduğunu haber vermiştir Şia, kendi imamları için böyle bir şeyden razı mıdır?
[1] Kuleyni usulul-Kâfi, (1/258); el fusulul mühime, (s155);
- el-Kuleyni, el-Kâfi adlı kitabında[3] şöyle der:
“Ashabımızdan çoğu, Ahmed ibn Muhammed’den o da Abdullah ibn Haccal’dan, o Ahmed ibn Ömer el-Halebi’den ve o, Ebu Basir’den şöyle aktarır: Ebu Abdullah’ın yanına girdim ve dedim ki: ‘Canım sana feda olsun, sana bir mesele hakkında soracağım, işte burada biri benim sözlerimi işitiyor’ Ebu Abdullah diğer ev ile aradaki perdeyi kaldırdığında oradakini gördü ve dedi ki: ‘Ey Ebu Muhammed sormak istediğini sor!’ Dedim ki: ‘Canım sana feda olsun…’ Sonra bir müddet sustu ve şöyle dedi: ‘Bizim yanımızda Fatıma’nın mushafı vardır Onlar ne bilecekler Fatıma’nın mushafı nedir?’ dedim ki: ‘Fatıma’nım mushafı nedir?’ O, ‘İçerisinde sizin Kuran’ınızın üç misli gibi bir Mushaf vardır Vallahi onun içinde sizin Kuran’ınızdan tek bir harf bile yoktur’ dedi Dedim ki: ‘Vallahi ilim budur’ dedi ki: ‘O elbette ilimdir”
Acaba Rasul (sallallahu aleyhi ve selem) ve ashabı, Fatıma’nın mushafını biliyor muydu? Eğer rasul olduğu halde o bilmiyor idiyse, Ehli Beyt onun bilmediği bir şeyi nasıl bildi? Eğer biliyor idiyse, onu ümmetten neden saklamıştı? Allahu Teala şöyle buyurmakta:
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَمِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ
“Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer bunu yapmazsan, risaleti tebliğ etmemiş (yerine getirmemiş) olursun” (el-Maide/67)
[3] Kuleyni usulul-Kâfi, (1/239)
inşAllah Bunları Cevaplarsanız Yeni sorular Gelecektir Selamlar..
Yorum