Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

TERİMMAH’IN OLAYI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    TERİMMAH’IN OLAYI

    HAZRETİ İMAM CAFERİ SADIK ALEYHİSSELAM BUYURDU Kİ:

    DOĞUYA DA GİTSENİZ BATIYA DA GİTSENİZ, DOĞRU SÖZ SADECE BİZİM EVİMİZDEN ÇIKMIŞTIR. NEREDE HAKK SÖZ BULURSANIZ HEPSİ HAZRETİ ALİ'NİN DİLİNDEN SİZE ULAŞMIŞTIR…


    Müminlerin emiri Hz. Ali aleyhisselam Cemel savaşından döndükten sonra Ebu Süfyan oğlu Muaviye (Allah ona lanet etsin) Hz. Aliye bir mektup yazdı.

    Allah’ın kulu ve Allah’ın kulunun oğlu Ebusüfyan oğlu Muaviyeden, Ebu Talip oğlu Aliye

    Sana faydalı olanı bıraktın ve sana zarar veren şeylerin peşine düştün. Allah’ın kitabına ve peygamberin sünnetine karşı çıktın. Allah resulünün havarileri olan Talha, Zübeyr ve Müminlerin anası Ayşe’ye yaptıklarının haberi bana ulaştı. Senin üzerine öyle bir ordu göndereceğim ki ateş topu gibi yakıcı olacak ve hiçbir su onu söndüremeyecek… Ordun seni gururlandırmasın, savaşa hazır ol. Senin karşına daha önce hiç rastlamadığın ordu ile geleceğim. Savaşa hazır ol. Vesselam…

    Mektup Hz. Aliye ulaşınca açıp okudu ve ona şu mektubu yazdı:

    Bismillehirrahmenirrahim.
    Allahın kulu ve Allahın kulunun oğlu Resulullah'ın kardeşi ve amcası oğlu vasisi onu yıkayan ve onu kefenleyen, kızı betülün kocası ve Hasan ile Hüsey'nin babası Ebu Talib oğlu Ali'den Ebusüfyan oğlu Muaviye'ye.
    Ben daha önce senin yakınlarını dedeni dayını ve amcanı Bedirde öldürdüm. Onları öldürdüğüm kılıcım gene yanımdadır. Aynı güçle onu taşıyorum. Kalbimdeki sebatla bedenimdeki kudret ile rabbimden olan yardım ile Zülfikar yine yanımdadır.
    Peygamber onu kendi elleriyle elime vermiştir. Vallahi ben Allahtan başkasını rabb edinmedim. Muhammed'den başkasını peygamber edinmedim. İslam’dan başka dine geçmedim. Kılıcımı da değiştirmedim. Elinden gelen çabayı göster. Şeytan sana egemen olmuş, cehalet ve tuğyan seni bürümüştür. Zalimler yaptıkları zulmün karşılığını mutlaka görecektir. Hidayete uyanlara ve ateşten korkanlara selam olsun.

    Sonra mektubunu mühürleyerek ashabından Terimmah bin Udey bin Hatemi Tâi’ye verdi. Terimmah çok heybetli, güçlü, dili son derece fasih ve cevap vermekten asla geri kalmayan edip birisiydi. Hz. Ali kendi sarığını onun başına sararak kızıl tüylü deveye bindirip buyurdu ki: Ey Terimmah bu mektubu al ve Şama giderek Muaviye'ye ver ve cevabını getir. Terimmah mektubu alarak kendi sarığının içine sakladı ve bineğine binerek Şama gitti. Şam'da Muaviyenin sarayını sordu. Kapıya vardığında muhafızlar Ona kimi istediğini sordular. Önce Muaviyenin arkadaşlarını sonra da kendisini görmek istiyorum dedi. Kimi istiyorsun dediler. Terimmah buyurdu ki: Çakal, tilki, sansar ve sırtlanı istiyorum.(Mervan, Amrı As, Ebu Hureyre ve Ebu Âveri istiyorum dedi) Dediler ki yeşil sarayın içinde bir bostanda oturuyorlar. Onların yanına gidince dördü de dediler ki: Şuraya bakın uzun boylu bir bedevi gelmiş. Gelin şununla alay edelim. Terimmah onların yanına gelince ona bakıp gülerek dediler ki: Ey Uzun boylu bedevi! Gökyüzünde bir haber var mı? Terimmah buyurdu ki: Evet. Haber var. Allah Azze ve Celle göktedir. Ölüm meleği havadadır. Hz. Alinin kılıcı boynunuzun arkasındadır. İnecek belalara hazırlanın ey eşkıya tayfası.
    Dediler ki: Nerden geliyorsun: Buyurdu ki: Özgürlerin önderi Razı olunmuş insan Takva abidesinin yanından geldim. Dediler ki: Nereye gidiyorsun? Terimmah buyurdu ki: Sizin emir zannettiğiniz şu alçak münafığın yanına gidiyorum.
    Onun Hz. Alinin Muaviyeye gönderdiği elçi olduğunu anlayınca dediler ki: O şu anda -

    Meşguldür. Buyurdu ki: Neyle meşgul? Cennet mi dağıtıyor cehennemi? Dediler ki: Hayır. Yarın Aliye karşı savaşacağı askerleriyle toplantı yapıyor. Dedi Ki: Yazıklar olsun ona.
    Hemen Muaviyeye haber göndererek Ebu Talip oğlu Ali'nin yanından gelen bir bedevi var. Öyle konuşuyor ki asla cevaptan geri kalmıyor. Tedbirini al. Sakın gafil olma diye bildirdiler. Terimmah onlarla otururken haberi alan Muaviye hemen Yezide haber göndererek kapılara nöbetçiler ve muhafızlar dikmesini ve görüntü yapmasını istedi. Yezidin yüzünde darbe izi vardı ve konuşurken bağırarak konuşurdu. Terimmaha saraya girmek ister misin dediler. Zaten bunun için gelmişim dedi. Terimmah siyahlara bürünmüş muhafızları görünce. Bu cehennem bekçisi Malikin zebanileri gibi durup yolu kapatan ve dar edenler de neyin nesi dedi. Terimmah Yezidin muhafızlara bağırdığını görünce yaklaşarak dedi ki: Bu uğursuz oğlu uğursuz ve boğazı haddinden fazla geniş ve hortumla dövülmüş olan da kim?
    Dediler ki Sus ey bedevi. Bu, emirin oğlu Yeziddir. Dedi ki: Yezid de kim oluyor. Allah onu muradına erdirmesin. Babası da kim oluyor? Düne kadar küfür denizinde boğulurken bugün halifelik koltuğuna oturmuşlar.
    Yezid bunu duyunca gazaplandı ama babasından izinsiz bir şey yapamayacağını ve onu öldürmenin doğru olmayacağını bildiğinden sinirini yatıştırarak dedi ki: Ey Bedevi! Müminlerin emiri sana selam yolluyor. Terimmah dedi ki: Müminlerin emirinin selamını Küfeden yanımda getirmişim zaten.
    Yezid dedi ki: Benden ne istersen söyle. Müminlerin emiri senin isteğinin yerine getirileceğini söyledi. Terimmah dedi ki: Ondan şunu istiyorum. Hemen o tahttan kalksın ve orada oturmaya daha layık olana bıraksın.
    Dedi ki: Az önce ne istiyordun. Terimmah dedi ki. İçeri girmek istiyorum. Hemen perdeleri kaldırdılar ve Terimmah kapıya geldi. Terimmah ayakkabılı olduğundan Ona ayakkabılarını çıkarmalarını söylediler. Terimmah sağa sola bakarak dedi ki: Niye çıkaracakmışım ki. Bu adam kutsal Tur vadisinin rabbi mi ki?
    Muaviyeye dönüp baktı. Muaviye yanında bütün dostları yakınları ve hizmetkârları ile yüksek bir yerde tahtında oturmuştu. Askerler Terimmah'ı onun önüne getirince Muaviyeye dönerek: Selam olsun sana ey isyankâr kral dedi.
    Amrı As Terimmah'a yaklaşarak: Ne yapıyorsun? Ona Emirülmüminin (Müminlerin emiri) diye selam versene deyince Terimmah buyurdu ki: Ey ahmak! Müminler bizleriz. Kim bunu bize emir olarak tayin etmiş ki?
    Muaviye dedi ki: Ne getirdin ey arap?
    Terimmah buyurdu ki: Masum imamdan mühürlü bir mektup getirdim.
    Muaviye: Onu bana getir.
    Terimmah: Senin divanına yaklaşmaktan hoşlanmıyorum
    Muaviye: O zaman benim vezirime ver. (Amrı Ası gösterdi)
    Terimmah: Asla. Emir zalimdir veziri de haindir.
    Muaviye: O zaman oğlum Yezide ver.
    Terimmah: Biz şeytana razı olmadık ki onun evlatlarına da razı olalım.
    Muaviye: O zaman şu köleme ver.(Yanında duran kölesini gösterdi)
    Terimmah: Haram yoldan kazandığın parayla aldığın köleyi hakk olmayan yolda kullanmaya hakkın yoktur.
    Muaviye: Ya arap! Bu mektubu almanın bir yolu yok mu?
    Terimmah: Yerinden kalkıp geleceksin ve severek bu mektubu eline alacaksın. Çünkü bu mektup çok değerlidir. Kerim bir imamın, müminlere karşı merhametli olanın ve ilimler sahibinin mektubudur.
    Muaviye bunu duyunca sinirle yerinden kalktı ve mektubu hışımla alarak mührünü
    Açtı ve okudu. Daha sonara Terimmah'a dönerek: Ali'yi Kufede bıraktığında nasıldı? Terimmah buyurdu ki: Allaha hamdolsun onu geride bıraktığımda dolunay gibiydi ve etrafındaki ashabı da aynı parlak yıldızlar gibiydiler. Bir şeyi emrettiğinde hemen yapılır, bir şeyi yasakladığında cesaret edilmez. Öyle heybetli ve cesaretli bir önderdi ki bir orduyla karşılaştığında onu dağıtır, bir düşmanla karşılaşınca hemen cezasını vererek işini bitirirdi. Muaviye dedi ki: Peki Hasan ile Hüseyin nasıldı?
    Buyurdu ki: iki genç takva önderi, iki faziletli, Hz. Alinin sağ ve sol kolları, dünya ve ahireti ıslah edenler olarak onların yanından ayrıldım. Muaviye biraz sustuktan sonra dedi ki: Dilin ne kadar da fasihmiş ey Arap! Alinin yanında senden daha üstünü yoktur herhalde.! Terimmah dedi ki: Sus ve bu sözünden dolayı istiğfar et ve bir yıl keffare orucu tut. Hz. Ebu Talip oğlu Âli'nin kapısına varırsan yanında öyle edip ve âlimler temiz ve seçkin faziletli insanlar görürsün ki yüzlerinde secde izleri vardır kendilerini yakıcı ateşe dahi atmaya hazırdırlar. Kalplerine zırh giydirmişler içinde sadece mevlanın sevgisi vardır. Geceleri ibadetle gündüzleri oruç tutmakla geçirirler. Allah yolunda ve Allah velisinin yolunda kınayıcıların kınamasına asla aldırış etmezler. Onları bu halde görürsen onların ilim deryasının dalgalarında boğulursun.
    O sırada Amrı As Muaviyenin kulağına yavaşça: Bu adama biraz para verirsen senin hakkında hayır konuşur. Bilirsin ki Araplar lokmanın kuludur.
    Muaviye dedi ki : Ey arap.Sana biraz para vs..verirsem alır mısın?
    Terimmah dedi ki: Aksine önce senin ruhunu bedeninden çekip almak isterim. Neden hazinendeki paranı da almayayım ki.?
    Muaviye ona onbin dirhem verilmesini emretti. Daha sonra artırayım mı dedi. Terimmah artır Allah artıranları sever. Deyince yirmi bin dirhem yaptı.
    Terimmah dedi ki: Allah tektir teki sever. Bu hediyeyi tek yap, çifti bırak. Muaviye otuz bin dirhem emretti.
    Terimmah biraz bekledikten sonra buyurdu ki: Sen benimle alay mı ediyorsun ey kral.
    Ne oldu ki ey arap deyince buyurdu ki: Tahtında oturmuş benimle alay ediyorsun. Bu paraları ne sen görmüşsün ne de ben. Tıpkı dağın başında esen boş rüzgâr gibi. Paraları görelim.
    Paraları getirip önüne koyunca Terimmah sustu ve bir şey demedi.
    Amrı As Terimmah'a dedi ki. Ey arap! Müminlerin emirinin hediyesi hakkında bir şey demeyecek misin?
    Terimmah: Bu Müslümanların malıdır, âlemlerin rabbinin hazinesindendir. Allahın Salih bir kulu onu almıştır.
    Muaviye kâtibine dönerek dedi ki: Ali'nin cevabını yaz. Bu adam benim dünyamı kararttı. Bu adama tahammül edemeyeceğim.
    Kâtip eline kâğıt alarak şöyle yazdı: Allahın kulu ve Allahın kulunun oğlu Ebu Süfyan oğlu Muaviyeden Ali bin Ebu Talibe
    Sana Şam ordularından öyle bir ordu göndereceğim ki bir ucu Kufede bir ucu da Akdeniz’de olsun. Sana bin deve yükü buğday ve her buğdayın altında bin asker yollayacağım. Ya Osman'ın katillerini bize teslim edersin ya da sonra demiyesin ki Muaviye aşırıya gitti. Iraklıların birlik beraberliği de seni kandırmasın. Onlar bir eşek sürüsü gibi her ne yöne çekersen gelirler. Vesselam.
    Terimmah kalemin altından çıkan yazıları görünce dedi ki: Fesüphanallah. Hanginiz daha yalancısınız bilemiyorum. Bu büyük iddialarınla sen mi yalancısın yoksa yazdıklarıyla bu kâtip mi yalancı?
    Doğu ve batıdaki bütün insanlar ve cinler bir araya gelse de asla böyle bir şey mümkün
    Değil ki
    Muaviye dedi ki: Vallahi ben ona böyle yazmasını demedim. Benim emrim dışında yazmış.
    Terimmah dedi ki: Eğer sen emretmeden yazdıysa seni zayıflatmıştır ve sana ihanet etmiştir. Eğer senin emrinle yazdıysa seni rezil etmiştir.
    Eğer kendinden yazdıysa sana hıyanet etti. Eğer sen emrettiysen hem sen zalim ve hainsin hem de kâtip.
    Bu boş korkutmaları bırak. Senin bu yazdıklarının sineğin kanadı kadar dahi değeri yoktur. Allaha yemin olsun Hz. Alinin sesi güçlü ve büyük gagalı bir horozu var. Senin bütün buğdaylar kadar olan askerlerini yutar, boğazından geçirir çenesinin altında toplar.
    Muaviye dedi ki: Allaha yemin olsun doğrudur. O. MALİK BİN EŞTER den başkası değildir.
    Muaviye dedi ki: O zaman yaz. Muaviyenin gökteki yıldızlar kadar askeri vardır.
    Terimmah dedi ki: Hz. Ali tıpkı bir güneş gibidir. Çıktığı zaman bütün yıldızlar yok olur.
    Muaviye dedi ki. Al bu paraları hemen Kufeye geri dön.
    Daha sonra Muaviye yanındakilere dönerek: Keşke sizin hepinizi verip bu adamın bildiğinin yüzde birini bilen bir adamım olsaydı.
    Amrı As da ona dedi ki: Ey Muaviye. Eğer sen Ali gibi olsaydın biz de Terimmah gibi olurduk. Herkes kendi adamıyla tanınır.
    Muaviye dedi ki: Allah senin cezanı versin. Senin bu sözün Terimmah'ın sözlerinden daha çok acıdır. Terimmah'ın sözleri dünyamı kararttı.
    Daha sonra Terimmah tam giderken içeriye kırk kişi birden girerek bu adam bizim devemizi çalmıştır. İşte bunlar da şahitler diyerek deveye el koydular. Terimmah oturup düşündü. Devenin elinden alınıp hırsızlıkla suçlandığına mı yoksa yaya olarak Kufeye döneceğine mi yansın. Bütün zahmetlerin boşa çıkmasından korkarak oturup yüzünü Kufeye döndü ve Hz. Aliye tevessül ederek NADİ ALİYYEN duasını okudu. Sonra duasının icabet edildiğini kendi kalbinde hissedip Muaviyeye dönerek benim iki tane şahidim var ki senin kırk şahidinden daha üstündür. Nedir deyince Terimmah buyurdu ki: Sizin deveniz erkek miydi dişi mi? Dediler ki dişidir. Buyurdu ki: İşte benim iki şahidim ve devenin iki yumurtalığını gösterdi. Deve mucizeyle erkek olmuştu. Muaviye ve adamları kendi rezilliklerine güldüler ve Terimmah tekrar Kufeye Allahın aslanının yanına geri döndü…”

    Kaynaklar: Bihar ul Envar: c. 33, sf. 290.
    El İhtisas (Şeyh Mufid): sf. 138…
    Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

    İmam Ali a.s

    #2
    Ynt: TERİMMAH’IN OLAYI

    TERİMMAH...SUSMAYAN VE SUSMADAN HAKKI BEYAN EDEN O MÜKEMMEL Şİİ...ŞEFAATİ NASİP OLSUN İNŞ.

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X