Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

"Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

    Hz. Ali (r.a.):''Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir'le Ömer (r.a.) Olacak!''

    Bu videoda görüldüğü gibi Hz. Ali diyorki "Üzülme ya Emirel Müminin(H.z. Ömer) ben Rasulüllah'tan defeatle duydumki 'Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri EbuBekir ile Ömer olacak".

    Bu şekilde gelen hadis rivayetlerini sizde biliyorsunuzdur. Bu konuya abna.ir sitesi bir reddiye yayınlamış ve demişki İmam Cevad ile Yahya b. Eksem arasında geçen münazara:

    — Yahya: Aynı şekilde; “Ebu Bekir ve Ömer'in Cennet yaşlılarının efendisi oldukları”[4] rivayet edilmektedir. Bu konuda ne diyorsunuz?
    — İmam: Bu rivayetin doğru olması da imkânsızdır. Çünkü cennet ehlinin tamamı gençtir, içlerinde yaşlı olmayacaktır (ki Ebu Bekir ve Ömer onların efendisi olsun). Bu rivayet, Hz. Peygamberin (s.a.a): "Hasan ve Hüseyin Cennet gençlerinin efendileridir" buyruğuna karşı Emeviler tarafından uydurulmuştur.
    Eğer İmam Cevad'dan rivayet edilen bu söz sahih ise, cennet ehlinin tamamı genç ise, Peygamber Efendimiz Hasan ve Hüseyin'in efendiliklerini bildirirken neden "cennet ehlinin gençleri" tabirini kullanmış? yani zaten herkes genç ise neden ekstra "cennet gençlerinin.." tabiri kullanılmış?

    Diğer taraftan "Hasan ve Hüseyin Cennet gençlerinin efendileridir" hadisine "Lebbeyk!" dedik, Cennet gençleri oluyorsa aynı cennette yaşlıların olması neden itiraz görüyor? yani bir yerde gençlik varsa orda yaşlılıkta olmalı?? yani bir yerde tatlı varsa, tatlı olduğunu anlamak için birde acı olması gerekmezmi (teşbihte hata olmazmış) ?

    Söz konusu münazara için : http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&id=421476


    Arkadaşlar birde ricam olacak örnek olarak cübbelinin videosunu koydum amma lütfen tutupta o adam zaten yalancı dolancı gibi yorumlar yapılmasın. o sadece bu rivayeti anlatanlardan bir tanesi. zaten cübbelinin kendisi hakkında değil söylediklerini hakkında bilgi almak istiyorum..

    Vesselam..

    بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

    Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Hizbullah galiplerin ta kendileridir.

    Selam Olsun Korkmadan Ben De Varım Diyebilenlere!!

    #2
    Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

    "Eğer İmam Cevad'dan rivayet edilen bu söz sahih ise, cennet ehlinin tamamı genç ise, Peygamber Efendimiz Hasan ve Hüseyin'in efendiliklerini bildirirken neden "cennet ehlinin gençleri" tabirini kullanmış? yani zaten herkes genç ise neden ekstra "cennet gençlerinin.." tabiri kullanılmış?"


    Bu hadis sahihtir ve uzun, hikmet dolu bir hadistir.


    Cennet Ehlinin gençleri İmam Hasan ve Hüseyin a.s'dır. Bu yaşlıların varlığını zorunlu kılmaz. Çünkü bir kategorinin içinde de sonsuz kategoriler olabilir. Orneğin sayıları üç basamaklı ve iki basamaklı ve tek basamaklı olmak üzere ayırsak, iki basamaklı sayıların hepsi birbirine eşit midir? Dahası diyelim ki iki basamaklı sayıları ele alalım bunlar sonsuz kategorilerle sınıflanamaz mı? Sınıflanır! on ile onbir rakamları arasında sonsuz rakamlar vardır.


    Şimdi insan yaşlarını düşünün. Cennettekilerin yaşlarının 33 olduğu geçer hadislerde. 33 yaşındaki tüm insanları sıraya dizin. Kimi genç kimi yaşlı değil mi? 43 yaşında olduğu halde 35 yaşında görünen ve hatta onun gibi dinç olan, 35 yaşında oluğu halde 43 yaşında gibi olan yok mu?


    Ahirette ödüller yaş ile de olacak. herkes 33 yaşında da olsa birbirlerinden farklı olacaklar. İmam ve Peygamberler sıradan insanların aynı gençlik vasıflarına sahip olacağını düşünebilir miyiz? Bu adaletsizlik olmaz mı?


    Cennete yaşlılar giremeyecek şeklinde bir espiriye çok üzülen koca karıya Peygamber: sen genç olarak gireceksin cevabını veriyor. Cennette herkesin genç olacağı kesin sahih bir rivayettir. Dolayısıyla yaşlının olmadığı cennette yaşlıların efendisi hiç olmaz. Kaldı ki bu rivayeti uyduranları bu halifeler yakalasaydı bize ödül yeri olan cennette gençliği layık görmüyor musunuz der onları tedip ederlerdi. Cennet halkı yaşlılıkla değil gençlikle ödüllenmeyi hak görürler... Bu hadis Cennet gençleri hadisine alternatif olmak üzere ona benzetilerek uydurulmuştur.

    Yorum


      #3
      Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

      Ha unuttum! gençlik kategorisinin kendi içinde farklılık arzedeceği gerçeği var. Yaşlılık olmayınca gençlik de olmaz, her şey zıttıyla kaimdir ilkesi doğrudur. Ama cehennemdekiler yaşlı olacak. ve Cennetlikler Cehennemdekileri ve onların hallerini yakinen görecekler. Bu sayede sahip olduğu ödüllerin ne büyük olduğunu hissedecekler.

      Yorum


        #4
        Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

        Evet yaptıklarının utancıyla yaşlı gözükebilirler.

        Yorum


          #5
          Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

          Hem onunla hem de yaptıklarına karşılık Tadın Azabı! dendiğinde... o acı azab onları daha da yaşlandıracak! Rabbim bizi korusun ve Ehlibeyt izinden asla ayırmasın onların şefaatine layık bir yaşamı versin bize..

          Yorum


            #6
            Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

            verdiğiniz cevaplar tatmin etmedi kalbimi. ancak araştırmaya devam..

            بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

            Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Hizbullah galiplerin ta kendileridir.

            Selam Olsun Korkmadan Ben De Varım Diyebilenlere!!

            Yorum


              #7
              Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

              hangi noktada tatmin olmadın yazarsan biraz daha açıklama imkanımız olur. bu "Cennette herkes genç olacaksa, her şey tersi ile tanınır, bir şeyin zıttı olmayınca kendisi de olmaz kuralı gereğince genç de olmaz" konusu İmamlarımıza sorulan şu soruya benziyor:


              Biri Ehlibeyt İmamlarımıza sordu: Diyorsunuz ki Cennette herkese ödül var ve Cennet ceza değil ödül yeridir. ve yine diyorsunuz ki Cennette herkesin ödülü birbirinden farklı olacak, dünyada üstün ve faziletli olanların Cennetteki ödülleri daha büyük olacak. Bu durumda ödülü büyük olanlara göre ödülü küçük olanlar cezalandırılmış olmayacak mı? onlar kendilerinden daha büyük ödül alanları gördüklerinde bu onlara bir nevi azap ve ceza gibi olmaz mı?


              İmamımıza sorulan sorunun ve cevabını İmamımız şöyle açıklıyor: Bir ailede küçük çocuklar var büyükler var. Küçüklere alınan elbiseler onların bedenlerine göredir. onlar hiç büyüklere büyük elbise alındı neden bizimkiler küçük diye rahatsızlık duyarlar mı? Tersine küçüklere de büyüklerin elbiselerini alıp giydirseler, asıl bu olay onlara eziyet olmaz mı? onlar bu yüzden kendileriyle dalga geçildiğini büyük elbise alındığını söylemezler mi?


              Cennette herkes genç olacak dünyaya nazaran. Bu, yaşlılar olmayınca gençlerin de bilinemeyeceği ve gençliğin de olmayacağı anlamına gelmez. Nitekim biz dünyada yaşlığığı biliyoruz bu bildiklerimizi unutmayacağız orada, cehennemlikleri göreceğimizi de söyledik. gençlerin birbirlerinden farklı olduklarını da biliyoruz. Şimdi herşeyi siyah beyaz diye düşünmemeliyiz arada onlarca renk ve onlara ait sonsuz tonda renkler var.


              bir yaprağı düşünün ilk bakışta onun beş on santim bir ebatını görürüz. Ancak o, bu kadar mıdır? bu beş on santim bizim göz ölçülerimize göredir. Oysa onu bir mikroskopla büyütsek kilometrelerce büyüklüğe ulaşır. ve ona ait hücrelere rastlarız. Hücreleri büyüttüğümüzde bir hücre kilometrelerce metrekare bir alana sığar. onun da milyarlarca parçadan oluştuğunu görürüz. bu böyle sonsuza değin gider.


              gençlik de böyledir. gençleri kendi içinde yaşlara göre sınıflandırsak sonsuz sınıflar elde ederiz. bu yüzden hiç dert tasa olmasın ki cennette yaşlılar da efendileri de olmayacaktır...

              Yorum


                #8
                Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                Kardeş boşuna yorulma ben sana anlatayım. Ebu bekir ve Ömer Ali'den üstündür diyen sünnilere bak, Ali onlardan çok üstündür diyen Alevilere. Herkes bilir görür ki aleviler Türkiye'nin en dürüst insanlarıdır. Allah İmam Ali'nin mertebesini kabul ettiler diye onlara bu dürüstlüğü vermiştir zira Ali dürüstlükte zirvedir onu tanıyabilen de dürüst olduğu için tanır. Sünniler Ali'yi yeterince tanımıyor. Ebu bekir sıddıktır diyorlar misal,peki Ali değil mi? Neden Ebu bekir'i sıddıklıkla bu kadar örtüştürüyorsunuz diye sormuştum bir sünni siteye cevap. Şöyle bir şey: "Rasul güneş gibiydi Ebu bekir ay gibi" bu tarz cümlelerden oluşan yazanın zeka seviyesini gösteren "işte öyle" demekten başka bir şey değil.
                Sünni kaynaklarda Hz. Ali: Yiğitlikte Zirve(Allah'ın Aslanı), Kabe'de doğan tek insan, İlmin Kapısı ve İmam(yani adaletli), söylenmez ama sıddık(çünkü tereddütsüz inanmış tıpkı Ebu Bekir gibi sadece babama danışayım demiş orda da çocuk olduğundan sonra yine danışmadan da İslam'a girmiş), Hz. Muhammed'in en nazlı(efdal, seçilmiş) kızıyla evlendiğini düşünürsek te haya konusunda Osman'dan da ileri.
                Sünni kaynaklarda Ebu bekir: Sıddık
                Sünni Kaynaklarda Ömer: Adaletli
                Sünni Kaynaklarda Osman: Hayalı.


                Yorum okuyanın.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                  Selamun Aleykum,
                  Konuyla ilgili olarak. Hazreti Hasan(as) ve Hazreti Hüseyin(as)'in cennet gençlerinin efendileri olduğuna dair bir şüphe yok. Zira bu bütün ümmetin kabul ettiği bir gerçektir.
                  Benim anlamadığım nokta cennette herkes gençse, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir diye tanıtılmış ve de bu durumda Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin, Hazreti Muhammed(s.a.a) ve Hazreti Ali(as) gibi makamca kendilerinden üstün kişilerin efendisi mi oluyor?

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                    "Gençler kategorisi" dendiğinde doğum tarihi aynı saat gün ay ve yıl olanlar kastedilmiyor. Elbette cennette herkes genç olacak ama herkes aynı olacak diye bir şart yok. İmam Hasan ve Hüseyin masumların dışındaki gençlerin efendisi olacak anlamına gelir. Dünyada 33 yaşındaki herkes aynı gençlik ve dinçlikte mi oluyor? Hayır. Demek ki orada da, dünyadaki amelleri sonucunda kazanılan üstünlüklerden birisi de gençlikteki görünüş dinçliği olabilir. Daha bir sürü ölçütler olabilir... Allahu e'lem

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                      Peşaver Geceleri kitabından alıntıdır;

                      [justify]Davetçi: O sahih hadislerden biri Resulullah (s.a.a)’in buyurduğu. “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridirler; babaları ise onlardan daha üstündür.” hadisidir. Bu hadisi Hatib-i Harezm “Menakıb”da, Mir Seyyid Ali Hemedani “Meveddet’ul- Kurba”nın 8. Meveddesinde, imam Ebu Abdurrahman Nesai “Hasais-i Alevi”de, İbn-i Sabbağ el-Maliki “Fusul’ul- Mühimme”nin 159. sayfasında, Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 54. babında Tirmizi, İbn-i Mace ve Ahmed bin Hanbel’den, Sibt bin Cevzi “Tezkire”nin 133. sayfasında, imam Ahmed bin Hanbel “Müsned”de, Tirmizi “Sünen”de, Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 97. babında nakletmişlerdir.[/justify]


                      [justify]Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 97. babında bu hadisi naklettikten sonra şöyle diyor: Hadis ilminin imamı Ebu’l- Kasım Taberani “Mu’cem’ul- Kebir”de İmam Hasan (a.s)’ın hayatını anlatırken bu hadis-i şerifi nakleden ravilerin adlarını yazmıştır. Bu hadisi nakleden sahabelerden bazılarının isimleri şunlardır: “Emir’ul- Müminin Ali bin Ebi Talib, ikinci halife Ömer bin Hattab, Huzeyfe Yemani, Ebu Said Hodri, Cabir bin Abdullah-i Ensari, Ebu Hureyre, Usame bin Zeyd ve Abdullah bin Ömer.”[/justify]


                      [justify]Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii daha sonra şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a)’in buyurduğu; “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridirler; babaları ise onlardan daha üstündür.” hadisi “hasen” bir hadistir. Bu hadisin senetlerini birbirlerinin yanına koyduğumuzda, hadisin sahih bir hadis olduğu ortaya çıkmaktadır.[/justify]


                      [justify]Hafız Ebu Naim İsfehani “Hilye”de, İbn-i Asakir “Tarih-i Kebir”in 4. cildinin 206. sayfasında, Hakim “Müstedrek”te, İbn-i Hacer-i Mekki “Savaik”in 82. sayfasında, kısacası Ehl-i Sünnet’in büyük alimleri bu hadisin Resulullah (s.a.a)’in mübarek ağzından çıktığı konusunda ittifak içerisindeler.[/justify]


                      [justify]Şeyh: Zannediyorum Resulullah(s.a.a)’in buyurduğu şu hadisi hiç kimse inkar edemez; “Ebu Bekir’in olduğu yerde başkalarını öne geçirmek yersizdir.” Bu hadisin kendisi Ebu Bekir’in ümmetin diğer bireylerine göre her şeyde öncelik hakkına sahip olduğunu ispat etmektedir.[/justify]


                      [justify]Davetçi: Neden her hadisi düşünmeden kabul ediyorsunuz anlayamıyorum. Eğer Resulullah (s.a.a)’in kendisi bu hadisi buyurmuş olsalardı, niçin kendileri ona göre amel etmediler? Neden Mübahele olayında Ebu Bekir’in yerine Hz. Ali (a.s) ‘ı kendisiyle beraberinde götürdü? Neden Tebuk seferinde Ebu Bekir de olduğu halde Hz. Ali (a.s)’ı halife olarak kendi yerine bıraktı? Mekke’de “Beraat” suresinin okunması meselesinde, neden Ebu Bekir’i bundan men edip yerine Hz. Ali (a.s)’ı görevlendirdi? Neden Mekke fethedildikten sonra Kabe’deki putları kırmak için Ebu Bekir’in yerine Hz. Ali (a.s)’a öncelik verip hatta “Hubel” putunu kırması için onu kendi omuzlarına çıkardı? Ebu Bekir olduğu halde neden onun yerine Hz. Ali (a.s)’ı Yemenlileri İslam’a davet etmesi ve yönetmesi için gönderdi? Hepsinden önemlisi; neden kendisinden sonra halife olması için Ebu Bekir’in yerine Hz. Ali (a.s)’ı vasi olarak tayin etti?[/justify]

                      [justify]http://www.caferilik.com/kutuphane/d...240-310.htm#38[/justify]

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                        Bir anım:
                        Arapça bilen bir sünni ile Peygamberimizin Hicreti sırasında Mağaraya yolculuğunu konu alan Tevbe 40. ayeti tercüme ettik. Peygamberimize sükunetin indirilişi, ancak Ebubekirin bundan mahrum edilişi, Müşriklerin sadece Peygamberi düşmanca tutumla Mekke'den çıkarışları ancak Ebubekirle hiç sorun yaşamamaları vs. zamirlerle ayetten kesin olarak çıkan bilgiler. Bunlara dikkat çektim. Şok oldu. Diyecek hiç bir şey bulamadı. Çünkü arapça bilgisi ayette bunları görecek derecede ileriydi. Dedi Peygambere düşmandılar neden Ebubekire düşman olsunlar ki, davanın başı Peygamber idi. Ben de dedim, Ebubekir zengindi değil mi! ve Mekke'de iki güçlü kabile vardı Ümeyyeoğulları ve Haşimilerden oluşan Kureyş kabilesi. Ebubekirin kabilesi Temim ise zayıftı. Dolayısıyla eğer Müşriklerin Ebubekirle düşmanlığı olaydı onun zenginliğini bitirirlerdi. Ama onun zenginliğinin İslam döneminde de sürdüğünü görüyoruz. Oysa Peygamber güçlü kabilede oluşu nedeniyle ona dokunamayan Müşriklerin hınçları zayıf Müslümanlara yönelmişti. Bilal Ammar Sümeyye Yasir ağır işkence gördüler bu kinlerin neticesinde. Ebubekire hiç kinlenmemeleri büyük bir soru işareti değil mi dedim.
                        Diyecek hiç bir şey bulamadı...
                        Çünkü hakikat ortadaydı...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                          Bu arada Tevbe Suresi 26'da Allah zor gün olan Huneyn gününde Allah, pusudaki düşmanın saldlırısıyla korkup bozguna uğrayan ve darmadağın olan Mü'minler üzerine sükuneti indirdi. Peygamberinin üzerine de indirdi. Soracağım şu:

                          Binlerce Mü'mine sükuneti indiren Allah, Sevr mağarasındaki iki kişi olan Peygamber ve Ebubekire sükuneti neden ikisine de indirmiyor da Ebubekiri sükunetten mahrum bırakıyor? Hudeybiyedeki Rıdvan biatında da Mü'minlere sükuneti indiriyor ama mağaradayken zor(!) durumdayken Allah Ebubekire sükuneti indirmiyor:

                          Soru şu: Ebubekir sukünete layık olmak için şart olan mümin olma vasfıma mı sahip değildi? Yoksa başka bir neden mi vardı? Çünkü Tevbe suresi 26. ayette de Fetih suresindeki ayette de sükuneti Allah : Peygambere ve mü'minlere indirdi diye ayrı ayrı vurgularken, SEvr mağarasında iki kişiden sadece birine yani Peygambere indirdiğini belirtiyor! Bu durum nasıl açıklanabilir?

                          işte sözkonusu üç ayet:

                          "Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır." Tevbe 26

                          "Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikteyken Mekke'den Peygamberi) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir."

                          "O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir." Fetih 26

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                            Önceden (Sahabe ve Hadis Faciası) bölümünde yazdığımız gibi Rasulullah s.a.a’in vefatından sonra bazı “sahabeler” Hazretin cenazesini yerde bırakarak Sakifede hilafet kavgasına tutuşmuş, kendilerini halife ilan edip Rasulullah s.a.a’in halifesini ise bu makamdan Rasulullah s.a.a’in emrine rağmen uzak tutmuş, bununla da yetinmemişler, Rasulullah s.a.a’in halifesinden kendileri için biat istemiştirler ve imam Ali a.s ile sadık sahabeler biat talebini redd etmiş, Hz. Fatıma s.a’ın evine toplanarak muhalefet bayrağı açmış, bunun üzerine Kureyş kralı Rasulullah s.a.a’in halifesinin ve kızının evine asker göndermiştir. bunlar her iki mezhebin hadis, tarih ve diğer kaynaklarında ittifak ile aktarılmış gerçekler, hakikatlerdir. ama ne var ki, bugünlerde nasibiler bunu inkar etmeğe, böyle bir şeyin olmadığını, bunun asılsız bir şey olduğunu idda etmeğe başladılar. biz inşaAllah arka-arkaya yapacağımz bir kaç çalışmayı bu konuya ayıracağız. bu konudaki ilk çalışmamızı da Ebu Bekirin kendi itirafı ile başlamak istedik. inşaAllah nasibiler kendi halifelerini yalancılık ile suçlamazlar.

                            1. hadisin geçtiği kaynaklar: Ebu Bekir’in bu itirafı nasibilerin kendi kaynaklarında değişik senedlerle rivayet edilmiştir. inşaAllah şimdi hadisin rivayet edildiği değişik senedleri kaynakları ile birlikte aktaracağız.

                            1-1. hadisin ilk isnadı: bu ilk isnad ile hadisi Taberi, ibni Asakir ve Taberani rivayet etmiş, onlardan naklen ise ez-Zehebi kendi tarih kitabında bu hadisi bu isnad ile aktarmıştırlar. Hadis şöyledir (ifade Taberi’nindir):

                            sünni ve nasibilerin hadis, tefsir ve tarih alimi Taberi’nin “Tarih et-Taberi” dediğimiz tarih kitabında şu ifadeler var:

                            حدثنا يونس بن عبدالأعلى قال حدثنا يحيى بن عبدالله بن بكير قال حدثنا الليث بن سعد قال حدثنا علوان عن صالح بن كيسان عن عمر بن عبدالرحمن بن عوف عن أبيه أنه دخل على أبي بكر الصديق رضي الله تعالى عنه في مرضه الذي توفي فيه فاصابه مهتما فقال له عبدالرحمن أصبحت والحمد لله بارئا فقال أبو بكر رضي الله عنه أتراه قال نعم قال إني وليت أمركم خيركم في نفسي فكلكم ورم أنفه من ذلك يريد أن يكون الأمر له دونه ورأيتم الدنيا قد أقبلت ولما تقبل وهي مقبلة حتى تتخذوا ستور الحرير ونضائد الديباج وتألموا الاضطجاع على الصوف الأذري كما يألم أحدكم أن ينام على حسك والله لأن يقدم أحدكم فتضرب عنقه في غير حد خير له من أن يخوض في غمرة الدنيا وأنتم أول ضال بالناس غدا فتصدونهم عن الطريق يمينا وشمالا يا هادي الطريق إنما هو الفجر أو البجر فقلت له خفض عليك رحمك الله فإن هذا يهيضك في أمرك إنما الناس في أمرك بين رجلين إما رجل رأى ما رأيت فهو معك وإما رجل خالفك فهو مشير عليك وصاحبك كما تحب ولا نعلمك أردت إلا خيرا ولم تزل صالحا مصلحا وأنك لا تأسى على شيء من الدنيا قال أبو بكر رضي الله عنه أجل إني لا آسى على شيء من الدنيا إلا على ثلاث فعلتهن وددت أني تركتهن وثلاث تركتهن وددت أني فعلتهن وثلاث وددت أني سألت عنهن رسول الله صلى الله عليه و سلم فأما الثلاث اللاتي وددت أني تركتهن فوددت أني لم أكشف بيت فاطمة عن شيء وإن كانوا قد غلقوه على الحرب
                            …Abdurrahman b. Avf dedi ki: Vefat ettiği hastalığında ziyaret için Ebu Bekir’in huzuruna girip selam verdim ve “nasıl sabahladın?” diye sordum. O yerinden doğruldu. Ben: “Elhamdülillah biraz iyileşmiş olarak sabahladınız ümidindeyim.” dedim. Ebu Bekr de: “Gördüğün gibi sancılar içindeyim, bir de bu ağrılarımın arasında bana bir de vekil tayin etme meşguliyeti verdiniz. Ben de kendimden sonra size bir taahhütname bıraktım ve bence en hayırlınızı halife seçtim. Ama hepiniz, acaba bu iş bize de düşer miydi ümidinde olduğunuz için burun kıvırdınız. Gördüm ki dünya (malı mülkü) artık bize doğru döndü. Dünya yönelip geldiğinde evlerinizi ipek perdeler, ipekli minderlerle döşeyeceksiniz. Yün yatağa yaslanmak bile sizin vücudunuzu ağrıtacak, sanki demir buturak dikeni üzerine oturur gibi gelecek. Vallahi birinizin gelip de ceza almadan boynunun vurulması, kendisi için dünya sıkıntıları çekerek yaşamasından daha hayırlıdır” daha sora Ebu Bekir şöyle dedi: “Ben ise, dünyada yaptığım üç şeye keşke yapmasaydım, yapmadığım üç şeyi de keşke yapsaydım, üç şeye de ne ola bunları Rasulullah s.a.a’e soraydim diye üzülüyorum. keşke yapmayaydım dediğim üç şey: Keşke Fatıma’nın evini açmayıp bıraksaydım ve üzerime harb kapılarını örtseydim.”
                            Kaynak:
                            Taberi, “Tarih et-Taberi”, 3/429-430

                            yine bu hadis şu kaynaklarda da aynı sened ile Ebu Bekir’den rivayet edilmiştir:

                            Taberani, “Mucem el-Kebir”, 1/62
                            ibni Asakir, “Tarih”, 30/417-418
                            ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118


                            1-2. hadisin ikinci isnadı: bu ikinci isnad ile hadisi ibni Asakir rivayet etmiştir ve onun isnadı şöyledir:

                            Sünni ve nasibilerin tarih alimlerinden ibni Asakir’in “Tarihi Dimeşk” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:

                            أخبرنا أبو البركات عبد الله بن محمد بن الفضل الفراوي وأم المؤيد نازيين المعروفة بجمعة بنت أبي حرب محمد بن الفضل بن أبي حرب قالا أنا أبو القاسم الفضل بن أبي حرب الجرجاني أنبأ أبو بكر أحمد بن الحسن نا أبو العباس أحمد بن يعقوب نا الحسن بن مكرم بن حسان البزار أبو علي ببغداد حدثني أبو الهيثم خالد بن القاسم قال حدثنا ليث بن سعد عن صالح بن كيسان عن حميد بن عبد الرحمن بن عوف عن أبيه

                            Bana Ebul Bereket Abdullah b. Muhammed b. Faddal el-Ferevi ve Ceme binti Ebu Harb haber verdiler, dediler ki: bize Ebul Kasım Faddal b. Ebi Harb el-Cürcani anlattı ve dedi ki: bana Ebu Bekir Ahmed b. Hasan anlattı ve dedi ki: bana Ebul Abbas Ahmed b. Yakub anlattı ve dedi ki: bana Hasan b. Mekram b. Hassene el-Bezzar Ebu Ali Bağdad’da anlattı ve dedi ki: bana Ebul Heysem Halid b. Kasım anlattı ve dedi ki: bana Leys b. Sad Salih b. Keysan’dan, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o da Abdurrahman b. Avf’tan rivayet etti:
                            Kaynak:
                            ibni Asakir, “Tarih”, 30/417

                            1-3. hadisin üçüncü isnadı: bu isnad ile hadisi sünni ve nasibilerin büyük tarih alimlerinden Belazuri rivayet etmiştir ki, onun isnadı şöyledir:

                            Belazuri’nin “Ensab el-Eşraf” adlı kitabında Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:

                            حدثني حفص بن عمر، ثنا الهيثم بن عدي عن يونس بن يزيد الأيلي عن الزهري أن عبد الرحمن بن عوف قال
                            bana Hafs b. Ömer anlattı, dedi ki: bana Heysem b. Adi Yunus b. Ziyad’dan, o Zühri’den rivayet etti ki, Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir:
                            Kaynak:
                            Belazuri, “Ensab el-Eşraf”, 3/406

                            1-4. hadisin dördüncü isnadı: bu isnad ile hadisi ez-Zehebi rivayet etmiştir ki, bu isnad şu şekildedir:

                            nasibi rical ve hadis ailimi ez-Zehebi’nin “Tarih el-İslam” adlı kitabında şu ifadeler var:

                            رواه هكذا وأطول من هذا ابن وهب، عن الليث بن سعد، عن صالح بن كيسان، أخرجه كذلك ابن عائذ
                            bu haberi bu tarzda daha uzunca olarak ibni Vehb, b. Leys b. Sa’d yolu ile Salih b. Keysan’dan nakleder. ibnu Aiz de bunu rivayet eder.
                            Kaynak:
                            ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: "Cennet Ehlinin Yaşlılarının Efendileri Ebubekir ile Ömer'dir" midir?

                              2. hadisin sıhhati: buraya kadar Ebu Bekir’den rivayet edilen bu itirafın geçtiği kaynakları ve rivayet edildiği değişik senedleri sizlerle paylaştık. şimdi ise inşaAllah hadisin sıhhati hakkında bilgi verecek, hem hadisin ravilerinin her birisi hakkında rical kitaplarından bilgi sunacak ve hemde hadisin sıhhatini onaylayan nasibi alimlerin adlarını sizlere sunacağız.

                              2-1. hadisin ravileri hakkında bilgi: biz hadisin geçtiği nasibi kaynakları hakkında bilgi verirken hadisin 4 değişik senedi olduğunu ortaya koyduk. Ancak burada bu 4 senedin her birisini değil sadece ilk senedi yani Taberi’nin rivayet senedini araştıracağız. şimdi hadisimizin senedinde yer alan ravilerin her birisi hakkında sünni ve nasibilerin rical kaynaklarından bilgi sunuyoruz:

                              Abdurrahman b. Avf (عبد الرحمن بن عوف): hadisimizin ilk ravisi ve sahabedir, nasibi ve sünniler nezdinde tüm sahabe adil, sika (güvenilir) ve hüccet olduğu için hakkında daha fazla bilgi vermeğe gerek görmüyoruz.

                              Humeyd b. Abdurrahman b. Avf (حميد بن عبد الرحمن بن عوف): sahabe Abdurrahman b. Avf’ın oğludur, sünni ve nasibiler nezdinde güvenilir bir ravidir, nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

                              حميد بن عبد الرحمن بن عوف الزهري المدني ثقة
                              Humeyd b. Abdurrahman b. Avf ez-Zührü el-Medeni, sika (güvenilir)’dir.
                              Kaynak:
                              ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/182, 1552-ci ravi

                              Salih b. Keysan (صالح بن كيسان): hadisimizin üçüncü ravisi, sünni ve nasibilerin güvenilir ravilerinden birisidir, rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

                              صالح بن كيسان المدني أبو محمد أو أبو الحارث مؤدب ولد عمر بن عبد العزيز ثقة ثبت فقيه
                              Salih b. Keysan el-Medeni, Ebu Muhammed, Ömer b. Abdulaziz döneminde dünyaya gelmiştir, sika (güvenilir), sebt ve fakihdir.
                              Kaynak:
                              ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/273, 2884-cü ravi

                              Ulvan b. Davud (علوان بن داود): hadisimizin dördüncü ravisi, sünni ve nasibi rical ilmine esasen güvenilir bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hibban onu “es-Sikat (güvenilirler)” kitabında zikr ederek diyor ki:

                              عُلْوان بن داود البِجِلّي من أهل الكوفة يروي عن مالك بن مِغْوَل روى عنه عمر بن عثمان الحِمْصي
                              Ulvan b. Davud el-Beceli, Kufe ahalisindendir, kendisi Malik b. Muğfil’den, ondan ise Ömer b. Osman el-Heymesi rivayet etmiştir.
                              Kaynak:
                              ibni Hibban, “es-Sikat”, 8/526, 14829-cu ravi

                              nasibiler bu ravi hakkında itiraz etmekte ve Buhari’nin Ulvan b. Davud için “münkerul hadis’tir” dediğini idda etmektedirler. Buna cevap olarak derim ki, bunu Buhariden nasibi rical alimi Ukeyli şu şekilde aktarmıştır:

                              حدثني آدم بن موسى قال سمعت البخاري قال علوان بن داود البجلي ويقال علوان بن صالح منكر الحديث
                              bana Adem b. Musa rivayet ederek dedi ki: Buhari’nin şöyle dediğini duydum: “Ulvan b. Davud el-Beceli, “Ulvan b. Salih” de denilmiştir, münkerul hadis’tir”
                              Kaynak:
                              Ukeyli, “Duafa el-Kebir”, 3/419

                              cevaben derim ki: Ulvan b. Davud hakkında Buhari’den “münkerul hadis” hükmünü aktaran Adem b. Musa’nın kendisi meçhuldür ve onun hakkında rical kitaplarında hiç bir bilgi mevcut değildir. nasibi hadis ve rical alimi el-Elbani senedinde Adem b. Musa’nın yer aldığı bir hadis hakkında diyor ki:

                              لكن آدم بن موسى لم أجد له ترجمة الآن
                              Adem b. Musa’ya gelince, ben onun biografisini (rical kitaplarında) bulamadım.
                              Kaynak:
                              el-Elbani, “İrve el-Ğalil”, 5/242

                              yani Buhari’den Ulvan b. Davud hakkıında rivayet edilen cerhin kendisi doğru değildir.

                              Leys b. Sad (الليث بن سعد): hadisimizin beşinci ravisi ve nasibi rical ilminde güvenilir bir ravidir, Buhari ve Müslim’in kendisinden “es-Sahih” kitaplarında kendisinden hadis rivayet etmiş oldukları bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:

                              الليث بن سعد بن عبد الرحمن الفهمي أبو الحارث المصري ثقة ثبت فقيه إمام مشهور
                              Leys b. Sad b. Abdurrahman el-Fehmi, Ebul Haris el-Mısri, sika (güvenilir) sebt, fakih ve meşhur imamdır.
                              Kaynak:
                              ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/464, 5684-cü ravi

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X