Hz.Ömer'in Hz.Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evliliği
Hz.Ömer'in(r.a.) Hz.Ali'nin (r.a.) kızıyla evlenmiş olduğu gerçeği Şii kardeşlerimizi tarifi imkansız hafakanlara sokmaktadır.Bu sıkıntılı durumdan her zamanki gibi muhteşem buluşlarla çıkmaları ise kaçınılmaz bir mezhep zaferidir.
1. makale :Ümmü Gülsüm'le Ömer Evlendi mi?
abna:Öyle anlaşılıyor ki bu cevaplar içinde verilen en son cevap daha doyurucu ve kamildir. Nedeni ise bir taraftan ehli sünnet kitaplarındaki Hz. Ali’nin kızıyla Ömer’in evliliğini ispat eden rivayetlerdeki açıklanması mümkün olmayan ve güvenilemeyecek çelişkiler, tearuzlar ve senet zaafları var.
Cevap:Sünni rivayetlerde iddia edildiği gibi senet zaafı yoktur.Bu meselenin Buhari'de geçmesi senedin sıhhat derecesini göstermeye yeter:
1.Hz. Ali’nin, Kızı Ümmü Gülsüm’ü Hz. Ömer’le Evlendirmesi
- Ömerü’l-Faruk (r.a.) Hz. Ali’den, kızı Ümmü Gülsüm’ü kendisine nikahlamasını istedi. Hz. Ali ise “O daha küçüktür” karşılığını verdi. Bunun üzerine bazı kimseler Hz. Ömer’e “O, kızını sana vermemek için böyle söylüyor!” dediler. Hz. Ömer de bu hususu Hz. Ali ile bir kez daha konuştu. O zaman Hz. Ali “Kızımı yanına göndereceğim. Eğer razı olursan o senin hanımındır” dedi. O da bunu kabul etti. Böylece Hz. Ali kızı Ümmü Gülsüm’ü Hz. Ömer’in evine gönderdi. Hz. Ömer de ona baktığında razı oldu. Böylece şer’an nikahlanmış sayıldıklarından Hz. Ömer, Ümmü Gülsüm’e dokundu. Ancak olaydan haberi olmayan Ümmü Gülsüm “Beni bırak! Eğer sen Mü’minlerin Emiri olmasaydın şu anda gözüne bir yumruk atardım” dedi.[1]
- Hz. Ömer, Ali (r.a.)’dan kızı Ümmü Gülsüm’ü kendisine vermesini istedi. O da
“Ben kızlarımı Ca’fer’in çocukları için bekletmekteyim” dedi. Hz. Ömer ise şunları söyledi:
“Sen onu benimle evlendir. Allah’a yemin ederim ki yeryüzünde benim kadar Ümmü Gülsüm’ün değerini bilecek kimse yoktur”. Bunun üzerine Hz. Ali
“Öyleyse ben de onu sana verdim” dedi. Böylece Hz. Ömer muhacirlerin yanına vardı ve onlara“Beni gerdeğe götürün!” dedi. Muhacirlerin“Kiminle evlendin?” diye sormaları üzerine de şöyle dedi:“Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’le evlendim. Çünkü ben Hz. Peygamber’in “Kıyamet gününde benim akrabalık ve soy bağımdan (haseb ve nesebimden) başka bütün akrabalık ve soy bağları kesilecektir” buyurduğunu duydum. Ben daha önce kızım Hafsâ’yı vermek suretiyle Hz. Peygamber’le bir yakınlık kurmuştum. Bu evliliği ise onun bu hadisinden dolayı istedim.”[2]
[1] Kenz VIII/291 (Abdurrezzak ve Said b. Mansur, Ebu Ca’fer’den); Burada geçen, Hz. Ömer’in Ümmü Gülsüm’e dokunmasını yanlış anlamamalıdır. Çünkü Hz. Ali’nin onu Hz. Ömer’e göndermesi ve onun da bunu kabul etmesi şer’an nikah aktinin yapılması demektir. Bu durumda Ümmü Gülsüm Hz. Ömer’in meşru hanımı olmuştur. İslam dini de erkeğin, kendi karısının her tarafına dokunmasına izin vermiştir; İsâbe IV/492 (İbn Ömer el-Makdisî, Muhammed b. Ali’den bir benzerini).
[2] İsâbe IV/492 (İbn Sa’d, Muhammed’den. Ayrıca Atâ el-Horasâni tarikiyle gelen bir riyavette de Hz. Ömer’in Ümmü Gülsüm’e kırk bin dirhem mehir verdiği kaydedilmektedir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/232-233.
2.Hz. Aişe, Ümmü Süleym ve Ümmü Sulayt el-Ensariye’nin Uhud Savaşında Yaptığı Hizmetler
- Uhud savaşında halk peygamberi bırakarak kaçtı. Ben Ebubekir’in kızı Aişe’yi ve Ümmü Süleym’i gördüm. İkisi de eteklerini toplamıştı. Eteklerindeki bilezikleri görüyordum. Onlar su veya süt kırbalarını sırtlıyor, sonra yaralıların ağızlarına su veriyorlardı. Sonra onları tekrar dolduruyor, yaralılara tekrar su veriyorlardı.[1]
- Hz. Ömer, Medine kadınlarına yünden yapılmış bir kumaş dağıttı. Güzel bir kumaş kaldı sadece. Yanındakilerden bazıları,
“Ey mü’minlerin emiri! Bunu da Peygamber’in kızına ver!” dediler (Onlar Peygamber’in kızı sözüyle Hz. Ali’nin kızı ve Hz. Ömer’in hanımı Ümmü Gülsüm’ü kastediyorlardı). Hz. Ömer,
“Ümmü Sulayt daha müstahaktır” dedi. Ümmü Sulayt ensar kadınlarındandı ve Peygamber’e biat etmişti. Hz. Ömer,
“O, Uhud gününde bizim kırbalarımızı dikerdi” dedi.[2]
[1] Beyhaki, IX/30 (Buhari, Enes’den). Müslim de rivayet etmiştir.
[2] Kenz, VII/97 (Buhari, Sa’lebe b. Ebi Malik’den)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/51
3. Hz. Ömer’in Görüş Sahiplerine Danışması, Hz. Ömer’in Ali’nin Kızını İstemesi ve Bu Hususta İstişare Etmesi
- Hz. Ömer, Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’ü istedi. Ali de,
“Ben kızlarımı Cafer’in oğullarına bıraktım” dedi. Ömer,
“Onu bana nikâhla ya Ali. Hiçbir kişi yoktur ki, benim onun güzel arkadaşlığına hazırlandığım gibi hazırlanmış olsun” dedi. Bunun üzerine Hz. Ali,
“Peki, verdim” dedi. Sonra Hz. Ömer mescide geldi. O sırada Ali, Osman, Zübeyr, Talha ve Abdurrahman b. Avf Hz. Peygamber’in kabri ile minber arasında oturuyorlardı. Adeti olduğu üzere Ömer bir mesele olduğunda onlara danışırdı. Hz. Ömer orada oturanlara,
“Beni tebrik edin” dedi. Onlar da,
“Sana mübarek olsun. Fakat sen kiminle evlendin” dediler. Hz. Ömer,
“Ali b. Ebî Talib’in kızıyla” dedikten sonra Hz. Peygamber, “Benim yakınlık ve arkadaşlığım dışında, kıyamet günü bütün arkadaşlık ve akrabalık bağları kesilir” buyurmuştur. Ben ona arkadaşlık ettim. İstiyorum ki, onunla benim aramda bir akrabalık bağı da bulunsun” dedi.[1]
[1] Kenz, VII/98; Hakim, III/142
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/94.
4.Sa'lebe İbnu Ebî Malik anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh), bir kısım bürgüyü Medineli kadınlar arasında taksim etmişti, geriye güzel bir bürgü kaldı. Yanındakilerden bazıları kendisine:
"Ey müminlerin emîri, bunu da senin yanında bulunan Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızına ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (radıyallahu anh)'in kızı Ümmü Gülsüm'ü kastediyorlardı. Hz. Ömer onlara:
"Ümmü Selît, buna daha çok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a biat etmişti ve Uhud Savaşı'nda bize kırbalarla su taşıyordu" dedi.
Buhâri, Megâzî 22, Cihâd 66.
5.bkz:http://www.sorularlaislamiyet.com/qna/5610/hz-omer-in-ummu-gulsum-ile-evlenmesi-konusunda-anlatilanlar-dogru-mudur.html
Sonuç:Şii sitesinin söylediği gibi bu mevzunun hadislerinde özellikle de Buhari hadisinde senet zaafı yoktur.Bu değerlendirme sünniler açısındandır.Şiaya göre Buhari hadislerine bakış çerçevesinde olacaksa o zaman Sünnilerde de hadis üzerinde şüphe vardır diye delil getirmenin anlamı kalmaz.
Ayrıca bakınız:http://arazhesenzade85.wordpress.com/2012/09/26/hazreti-omerinr-a-ummu-gulsumler-a-evlililigi/
http://en.wikipedia.org/wiki/Umar's_marriage_to_Umm_Kulthum
http://www.revivingalislam.com/2010/12/umars-marriage-to-umm-kulthum.html
Önemli not:Evliliği kabul eden kaynaklar arasında geçen YakubiŞii meyilli tarihçidir.
Tabersi :Âlam'ul-Verâ bi Âlam'ul-Hüda (İmamların (a.s) faziletlerini içerir ) S.204 de Ümmü Gülsümün Hz.Ömer'le evliliğini kabul etmekle birlikte bir kısım baskı sonucu gerçekleştiğini söylemektedir.
abna:BİRİNCİ EKSEN: ÜMMÜ GÜLSÜM ADINDA BİRİSİ HİÇBİR ZAMAN OLMADI ..SONUÇ: Tüm bu anlatılanlar ışığında Hz. Zehra’nın Ümmü Gülsüm adında bir kızının olduğu oldukça şüphelidir. Bilakis bir çok rivayette de görüldüğü gibi Hz. Zeynep’le Ümmü Gülsüm aynı kişidir. Ümmü Gülsüm Hz. Zeyneb’in künyesidir.[/font][/size][/color]
Cevap:Aynı sitenin konunun devamı olan ikinci makalesi:Ümmü Gülsüm Zeyneb'ten ayrıdır:http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=418753
a)2. makalede yine aynı site Ümmü Gülsüm’ün Hz.Ali’nin kızı olduğu kabulü üzerinden konuya yaklaşmıştır.Hatta oldukça da güzel açıklamıştır.Birinci makalenin yanlışlarının 2. makaledeki bilgilerle tashihe ihtiyacı olduğu görülmektedir. Site eğer 2. alıntıdaki mollanın verdiği bilgilere kendisi inanıyorsa birinci makaleyi silip iptal etmesi gerekir.
“Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci kızları olan Hz. Ümmü Gülsüm’ün şehadetimsi? ölüm yıl dönümü münasebeti ile Ehlibeyt (a.s) tarihi araştırmacısı ve güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani Nişaburi ile bir röportaj yaptık.” takdimine bakılırsa ilk makalede savunulan şeylerin hepsi çöpe gitmektedir.Abna'nın kendisi dahi Ümmü Gülsüm'ü Hz.Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci kızları olan Hz. Ümmü Gülsüm diye takdim etmekteve belki de sundukları ilk makalenin kendilerine bile inandırıcı gelmediğininitirafını yapmaktadırlar.Bunun yerine ilk makale Ümmü Gülsüm'ün ayrı bir şahsiyet olmadığı yargısını görüşlerden enkuvvetlisi değil de görüşlerden biri diye verseydi böylesi üzücü bir çelişkiden bahsetmeyecektik..:
Bakınız ikinci makale birincideki kuvvetli görüşü nasıl tashih etmiş :"Ümmü Gülsüm’ün ablası Zeyneb’e nazaran daha az bilinmesinin sebebi , Baskınlığın Etkisi Altında Kalmalarıdır.Hz. Ümmü Gülsüm (s.a), Hz. Zeyneb’in (s.a) küçük kız kardeş olması, Seyyid-i Şühade Hz. Hüseyin’in (a.s) vasisi olması, konuşma ve hutbeleri, imamın naibesi olması, Kerbela’daki kahramanlıkları… Nedeniyle etkisi birazcık hissedilmemiş ve bunların altında kalmıştır. Örneğin Hz. Zeynep (s.a) hakkında 70’in üzerinde kitap bulunmakta, ancak Hz. Ümmü Gülsüm (s.a) hakkında 8 ya da 9 tane kitap bulunmaktadır."
b)Yine başka bir şii sitesinde Ümmü Gülsüm ve Zeyneb ayrı kişiler olarak ele alınmıştır:
bkz:http://www.al-shia.org/html/tur/books/shahid_karbala/index.htm
bkz: ZEYNEB'İN (A) HUTBESİ ,HÜSEYİN KIZI FATIMA'NIN HUTBESİ,ÜMMÜ KÜLSÜM'ÜN HİTABESİ başlıkları .
abna:Birinci eksen ; ÜmmüGülsüm adında birisi hiçbir zaman olmadı :Bir grup Şii araştırmacısı ve alimine göre Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Zeynep dışında Hz. Fatıma’dan kızı olmadı. Gerçekte Hz. Fatıma’dan sadece Hz Zeynep dünyaya geldi...bu görüşü teyit eden ehli sünnet alimleri : Şahabuddin Kalyubi ise şöyle yazmaktadır: Emire’l Müminin Hz. Ali’nin üç çocuğu vardı. Celalettin Suyuti de bu görüşü rivayet etmiştir.[ El-Kalyubi, Şahabuddin Ahmed b. Ahmed b. Selamet, Haşiyetu Kalyubi ale şerhi Celaleddin El-Mahalli ale minhacu’t Talibin, c. 3, s. 236.]
Site Hazretleri , Celalettin Suyuti ile Celaleddin El-Mahalli’yi karıştırmışa benzemektedir. C.Mahalli miladi 1389 da doğmuştur bahsedilen ale minhacu’t Talibin eseri de onundur.
bkz:http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Evliyalar-IslamAlimleri-Detay-CELALEDDIN_MAHALLI-2907.aspx
Celalettin Suyuti ise m.1445 yılında doğmuştur.Hz.Ömer ile Hz.Ali’nin kızı Ümmü Gülsümevliliğinde müspet görüşe sahiptir.bkz: (Suyuti, el-Havi lil Feteva, II. 179)
Dolayısıyla daha birinci eksende bir eksen kaymasına yakalanmışlardır..
abna:Bir grup Ehli sünnet ve Şia alimi ise böyle bir evliliğin yaşandığını ancak iddia edildiği gibi Ümmü Gülsüm’ün Hz. Ali’nin değil de Ebu Bekir’in kızı olduğunu dile getirmişlerdir. Örneğin Sahihi Müslim’in en önemli şarihi olan ünlü Sünni alimi Yahya b. Şeref Nevevi, “Tehzibu’l Esma” adlı kitabında bu konuyu dile getirmiştir.
Cevap :Tam tersine Nevevi Tehzibu’l Esma 2:267 de Hz.Ömerin bu evliliğini tanıyanlar arasında verilmiştir.bkz:http://en.wikipedia.org/wiki/Umar's_marriage_to_Umm_Kulthum
2.makale :Ömer, Ali’nin damadı mıydı?
abna:Hz. Ümmü Gülsüm (s.a) hangi tarihte dünyaya geldi?
— Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Takiyeyi gerektiren sorunlar ve yeterli imkânların olmamasından dolayı Şiaların elinde, Hz. Ümmü Güslüm’ün doğum tarihi hakkında güvenilir bir belge bulunmamakta ve Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi net olarak bilinmemektedir. Bu sıkıntı dördüncü imamın (a.s) doğum günü için de geçerlidir. Yani İmam Zeynel Abidin Seccad’ın (a.s) doğum tarihi hakkında 13’e yakın ve belki daha fazla görüş bulunmaktadır. Hz. İmam Seccad (a.s), masum bir imam olmasına rağmen doğum tarihi hakkında bu kadar çok görüş vardır. Hz. Ümmü Gülsüm’ün doğum tarihinin tam olarak bilinmemesi buna binaen normaldir.
Cevap:Bu kısmın yanlışlığınacevabı yine siteden ,ABNA: Örneğin hangi delillerle?
— Örneğin bu evliliğin akli ve rasyonel olup olmadığı, İbn Cavzi, “El Muntezim” adlı kitabının 4. Cilt, 237. Sayfasında ve “Zahairu’l Ukabe” kitabında ve İbn Saad, “Tabakat” adlı kitabının 8. Cildi, 463. Sayfasında Hz. Zehra’nın (s.a) şehit olduğunda Ümmü Gülsüm’ün henüz 4 yaşında olduğu yazılıdır. Hz. Sıddıka’nın (s.a) şehadetinden sonra iki küsur yıl Ebu Bekir’in hilafeti sürdü...
Makalenin üstündeki belirsizliğin aksine makalenin altında henüz 4 yaşında olduğu bilgisi“Ömer’in bu aile ile bir bağ kurmak için elçiler gönderdiği tarihte geçmiştir, ancak çeşitli tarihi ve gayri tarihi delillerle bu nakiller doğru değildir”tezine delil olarak sunulmuştur.Öte yandan ehli sünnet kaynaklarını delil olarak kullanılmaya karar verildiğine göre şu kaynaklara da bakmak konunun diğer rivayetlerini de küstürmemek açısından gereklidir.Yoksa bir çok zayıf rivayet içerisinden “yarayışlı” rivayeti seçmek ilmilikten uzaktır:
el-Kamil fi’t-Tarih:...Daha sonra Ali b. Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Külsûm ile evlenmiştir. Ümmü Külsûm Resulullah (s.)'ın kızı Hz. Fâtıma'nm kızı idi. Hz. Ömer Ümmü Külsûm'e kırk bin dirhem mehir vermişti. Rukiyye ve Zeyd adlı çocukları da Ümmü Külsûm'den dünyaya gelmişlerdi. İlk makalede savunulan fikirlerin aksine: Hz. Ömer, Hz. Aişe aracılığı ile Hz. Ebu Bekir'in kızı Ümmü Külsûm'ü istetmiş, fakat Ümmü Külsûm: «Onu istemiyorum, o son derece kaba ve kadınlara şiddetle davranan biridir» demişti. Bunun üzerine Hz. Aişe durumu Amr b. el-Âs'a bildirip onu Hz. Ömer'e göndermiş, Amr b. el-As: «Ben bu işi hallederim» deyip Hz. Ömer'e gelmiş ve ona şöyle demişti: «Ondan Allah'a sığınacağın bir haber ulaştı bana.» Hz. Ömer: «Nedir o?» deyince: «Ebû Bekir'in kızı Ümmü Külsûm'ü istetmiştin.» diye cevap vermiş, Hz, Ömer de: «Evet, yoksa beni ona ve onu bana lâyık görmedin mi?» diye sorunca, Amr: «Hayır, bunların hiç biri; ancak o emîrul-müminin Ebu Bekir'in terbiyesi altında gayet yumuşak ve tatlılıkla büyümüş bir kızdır, halbuki sen gayet sert bir kimsesin. Biz senin herhangi bir davranışın ve huyuna karşı seni reddetmekten korkuyor iken, o nazik kızcağız senin bu huyuna karşı nasıl tahammül edebilecek? O, sana bir konuda muhalefet ettiği zaman sen Ebu Bekir'in halefi olarak onun çocuğuna nasıl sertçe davranacaksın? Bu sana yakışır mı?» demiş, bunun üzerine Hz. Ömer: «Hz. Aişe ile bu durumu konuşmuştum, onun görüşü nedir?» diye sormuş, Amr b. el-Asda: «Beni sana elçi olarak o gönderdi, ancak sana ondan daha hayırlısını ve iyisini tavsiye edeyim ki o da Resulullah (s.)'ın nesebiyle bir bağ kurabileceğin Ali b. Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Külsûm'dur.» diye cevap vermişti. Daha sonra Ümmü Eban binti Utbe b. Rabîa'yı istetmişti. Fakat bu kadın Hz. Ömer'den gayet sıkılmış olarak: «O kapısını kapatır, başkasına iyiliği dokunmaz. Yüzü, suratı asık olarak çıkar ve aynı şekilde yüzü asık olarak geri gelir» demişti..[ilk makalede şöyle geçiyordu: öte yandan hiçbir Şia kitabında Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’ün Hz. Fatıma’dan olduğu sabit değildir. Tam tersi Hz. Ali’nin evinde yaşayan Ümmü Gülsüm adındaki kızın evliliği sabittir. (Hz. Ali, Ebu Bekir’in eşiyle evlenmiş ve çocukları onun evinde büyümüştür. Örneğin Muhammed, Ebu Bekir’in oğludur, ancak Hz. Ali tarafından yetiştirildiği için Hz. Ali’ye tabi olmuş ve onun oğlu olarak anılmıştır…) ]İbnü'l Esirin tarihindeki bu bilgiler ibni Kesir'in el Bidaye ve'n Nihaye'sinde de yer almaktadır.Yine tekrar mahiyetinde Zehebi’nin Tarihu'lİslam'ında şöyle denilmektedir:Hz.Ömer, Hz. Fatımatu'z-Zehra (r.a.)'ın kızı Ümmü Gülsüm ile evlenip ona kırk bin dirhem mihir verdi. Bundan Zeyd ile Rukiyye doğdu.
abna:Güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani soruyor: Şimdi siz [siz dediği biz oluyoruz] bu soruya cevap verin; yedi veya sekiz yaşında olan bir kızın babası, 60 yaşındaki birisine kızını verir mi?
Cevap:—“Takiyeyi gerektiren sorunlar ve yeterli imkânların olmamasından dolayı Şiaların elinde, Hz. Ümmü Güslüm’ün doğum tarihi hakkında güvenilir bir belge bulunmamakta ve Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi net olarak bilinmemektedir.”(bu değerli bilgi için güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani’ye hürmetlerimle )O yüzden de Hz.Ömer 60 yaşında iken yani hicri 641 yılında Hz.Ümmü Gülsüm’ün yaşının (yedi veya sekiz olması)"Takiyyeyi gerektiren sorunlar"yüzünden bilinmesi mümkün değildir..Ama en azından 641-7=634 yılında dönemin moleküler biyoloji , tıb ilminin seviyesi açısından Ümmü Gülsüm'ün doğmasının mümkün olmadığını söyleyebiliriz. (Tıb öylesine geriydi kiFarklı Fiksasyon Protokolleri ile Sperm Kromatin Kondansasyon Anomalisinin Değerlendirilmesi hakkındaki kanaatler sorulunca insanların şaşkın edalarla bakacaklarını hayal etmek zor değildi..)Çünkü annesi Hz Fatıma (r.anha) 632 yılında vefat etmişti. Güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani'nin yaptığı hassas hesaplamalara göre 632 yılında Ümmü Gülsüm'ün 4 yaşında olması gerekiyordu..Neyse ki güçlü vaiz aradaki 6 yıllık tearuzu başarılı şekilde örtmenin yolunu da göstermişti :“Hadisler ve rivayetler bu (zor) koşullar altında ve büyük zahmetlerle bizlere ulaşmıştır.Bu sepeblerden dolayı bir çok Ehlibeyt İmamının (a.s) ve evlatlarının doğum tarihleri ya belirsiz olarak ya da farklı görüşlerle elimize ulaşmıştır. Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi de bunlardan birisidir.”Hüccetül İslam Bendani'nin bu açıklamaları Nevbahti’nin şu görüşlerini de tashih eder niteliktedir: Ümmü Kulsüm, Ömerle evlendiği zaman küçüktü, büluğ çağına ermeden Ömer öldü (öldürüldü).[ Bihar-ul Envar, c.42, s.91]bkz:http://islamquest.net/tr/archive/question/fa476Aynen verilen adresteki"Ömer yeniden Hz. Ali (a.s)’ı tehdit edip, defalarca bu isteğini yinelemekteydi.[4] Sonunda Hz. Ali (a.s), Ümmü Kulsüm’ün evlilik işini amcası Abbas b. Abdulmuttalib’e bıraktı. Onun izniyle Ömer b. Hattap’la Ümmü Kulsüm’ün nikahı kıyıldı ve Ümmü Kulsüm Ömer b. Hattab’ın evine gitti. Ömer’in ölümünden sonra Hz. Ali (a.s) Ümmü Kulsüm’ü kendi evine getirdi."açıklamasının birinci makaleyi tümden tashih etmesi gibi. Ayrıca birinci makaleyi 2. makale de tashih eder. islamquest.net i ise güçlü vaiz , Hüccetul İslam tashih eder.HüccetülİslamBendani'nin Hz.ÜmmüGülsüm'ün Hz.Zeyneb'ten ayrı biri olduğu şeklindeki görüşünü ise 1. makale kabul etmez ve “El- Mesailu’l Ukberiye” yazarı Şeyh Müfid itiraz eder. Şeyh Müfid'in olumsuzlayıcı kanaatini ise zorla da olsa bu evlilik vaki oldu diyen Seyyid Murtaza tashih eder .Birinci makale ve ikinci makale +Şeyh Müfid+Seyyid Murteza+Tabersi + Tusi +Al-Hurr Al-'Amilyi ise“Ömeri’in evlendiği kadın Necranlı bir Cin idi. Müminlerin emiri ona emretti o Ümmü Gülsüm’ün şekline girdi .Ömer sağ olduğu müddetçe onunla birlikte yaşadı. Zaman zaman ondan garip şeyler görür ve “bu Beni Haşim’in sihridir” derdi.Öldürüldüğünde dişi cin mirasını aldı ve ailesinin yanına döndü”(Hacui , el-Fevaid , 320-321) görüşünde olanHacui tashih eder.Hacui'yi ise “..Süleyman Bin Halit'den o dedi:“ Ebu Abdullah'a,kocasi ölen kadın iddet zamanı ne yapmalıdır? O,iddet devrini kocasının evinde mi yoksa istediği yerde geçirebilir mi diye sordum.O, dedi: “evet,istediği yerde geçirebilir”.Ve o dedi ki:“Ömer öldüğü zaman Ali (a.s),Ümmü Gülsüm'ü kendi evine getirdi”( El Küleyni, El-Kafi, cilt. 6, sayfa. 115, hadis# 1,(El kafi,dar el edva yayınevi, Beyrut baskısı, sayfa 117) diye nakleden Sikatül islam Kuleyni düzeltir.Kuleyni'ye ise rivayet zincirinde bulunan Hişam Bin Salim'den dolayı Keşşi'den itiraz gelir. “O(Hişam),fasid bir akideye sahipti ve Allah'ın fiziksel olarak gözle görüleceğine inanıyordu” (Rical Keşşi,sayfa 184) . Keşşi’ye de işin doğrusunu Hilli öğretir : Şii Şeyh Mutahhar El Hilli Hişam bin Salim hakkında şunlarıortaya sürer:“Hişam bin Salim el Cevaliki, Bişr İbn Mervan el Hakemin azatlı kölesi. O,Cözvan esirlerindendi. Ebu Abdullah'tan ve Ebu el Hasan'dan nakletti, oldukça güvenilirdir” (Hulasat el Akval fi Marifat el Rical, Ibn Muţahhar e-Ĥillī (d. 726), sayfa 289(Kum))Hilli de 5 dakikalık çay ve istirahat molası...
Özetlersek :Çözülmeyi bekleyen ufak bir problem var: Hz Ömer'in evlendiği Hz.Ümmü Gülsüm Hz.Zeyneb'ten ayrı bir kişi midir değil midir? Ayrıdır diyen görüş için Hz.Ömer onunla mı yani Büyük ÜmmüGülsüm'le mi yoksa Hz.Ali'nin diğer eşlerinden birinden olan küçük Ümmü Gülsümle mi yoksa Hz.Aişe'nin kardeşi olan orta Ümmü Gülsüm'le mi evlendi?Büyük Ümmü Gülsüm, künyesiÜmmüGülsüm olanBüyük Hz. Zeynep'midir yoksa, ondan ayrı bir şahıs mıdır?..Eğer büyük Hz.Zeyneb'ten ayrı olarak Büyük Ümmü Gülsüm varsa Hz Ali kızını onunla evlendirdi mi , evlendirmedi mi?Bunda ulema ihtilaf etti: Evlendirdi , evlendirmedi, evlendirdi ama zor ve tehdit altında evlendirdi , evlendirmedi ve sarı gömleğini giymekle Ömer'i tehdit etti.Sarı gömleği giymenin ne anlama geldiğini çok iyi bilen Ömer bu tehditten tırsarak ısrarından vazcaydı.(Hey gidi sarı gömlek Kunfuz elindeki kırbacı haince sallarken neredeydin ?) Evlendirdiyse onu mu yoksa onun şekline sokulan cini mi Ömer'e gönderdi ? Onunla ise çocuğu oldu mu olmadı mı? Ulema yine ihtilaf etti. 3 görüş var: oldu , olmadı , gerdek yapmadı ki olsun. Hz.Ömer öldüğünde Hz.Ümmü Gülsüm daha çok küçüktü . Evlilik baskı ve tehditle gerçekleşti diyen görüşe göre kızı babası Hz.Ali'mi nikahladı yoksa amcası Abbas’mı? İşte Hz.Ömer'le Hz.Ali'nin kızını evlendirmeye razı olmayan Şianın bu olup bitmiş, 2 tane nur topu gibi gönül semeresi (Rukiyyeve Zeyd) bile vermiş evliliğin usul yönüyle iptali için giriştiği davanın fezlekesi. Dava halen daha devam ediyor...Zaman aşımı devre dışı. Zamanın bu tartışmalarla daha çok aşınacağı ise kaçınılmaz.
Hz.Ömer'in(r.a.) Hz.Ali'nin (r.a.) kızıyla evlenmiş olduğu gerçeği Şii kardeşlerimizi tarifi imkansız hafakanlara sokmaktadır.Bu sıkıntılı durumdan her zamanki gibi muhteşem buluşlarla çıkmaları ise kaçınılmaz bir mezhep zaferidir.
1. makale :Ümmü Gülsüm'le Ömer Evlendi mi?
abna:Öyle anlaşılıyor ki bu cevaplar içinde verilen en son cevap daha doyurucu ve kamildir. Nedeni ise bir taraftan ehli sünnet kitaplarındaki Hz. Ali’nin kızıyla Ömer’in evliliğini ispat eden rivayetlerdeki açıklanması mümkün olmayan ve güvenilemeyecek çelişkiler, tearuzlar ve senet zaafları var.
Cevap:Sünni rivayetlerde iddia edildiği gibi senet zaafı yoktur.Bu meselenin Buhari'de geçmesi senedin sıhhat derecesini göstermeye yeter:
1.Hz. Ali’nin, Kızı Ümmü Gülsüm’ü Hz. Ömer’le Evlendirmesi
- Ömerü’l-Faruk (r.a.) Hz. Ali’den, kızı Ümmü Gülsüm’ü kendisine nikahlamasını istedi. Hz. Ali ise “O daha küçüktür” karşılığını verdi. Bunun üzerine bazı kimseler Hz. Ömer’e “O, kızını sana vermemek için böyle söylüyor!” dediler. Hz. Ömer de bu hususu Hz. Ali ile bir kez daha konuştu. O zaman Hz. Ali “Kızımı yanına göndereceğim. Eğer razı olursan o senin hanımındır” dedi. O da bunu kabul etti. Böylece Hz. Ali kızı Ümmü Gülsüm’ü Hz. Ömer’in evine gönderdi. Hz. Ömer de ona baktığında razı oldu. Böylece şer’an nikahlanmış sayıldıklarından Hz. Ömer, Ümmü Gülsüm’e dokundu. Ancak olaydan haberi olmayan Ümmü Gülsüm “Beni bırak! Eğer sen Mü’minlerin Emiri olmasaydın şu anda gözüne bir yumruk atardım” dedi.[1]
- Hz. Ömer, Ali (r.a.)’dan kızı Ümmü Gülsüm’ü kendisine vermesini istedi. O da
“Ben kızlarımı Ca’fer’in çocukları için bekletmekteyim” dedi. Hz. Ömer ise şunları söyledi:
“Sen onu benimle evlendir. Allah’a yemin ederim ki yeryüzünde benim kadar Ümmü Gülsüm’ün değerini bilecek kimse yoktur”. Bunun üzerine Hz. Ali
“Öyleyse ben de onu sana verdim” dedi. Böylece Hz. Ömer muhacirlerin yanına vardı ve onlara“Beni gerdeğe götürün!” dedi. Muhacirlerin“Kiminle evlendin?” diye sormaları üzerine de şöyle dedi:“Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’le evlendim. Çünkü ben Hz. Peygamber’in “Kıyamet gününde benim akrabalık ve soy bağımdan (haseb ve nesebimden) başka bütün akrabalık ve soy bağları kesilecektir” buyurduğunu duydum. Ben daha önce kızım Hafsâ’yı vermek suretiyle Hz. Peygamber’le bir yakınlık kurmuştum. Bu evliliği ise onun bu hadisinden dolayı istedim.”[2]
[1] Kenz VIII/291 (Abdurrezzak ve Said b. Mansur, Ebu Ca’fer’den); Burada geçen, Hz. Ömer’in Ümmü Gülsüm’e dokunmasını yanlış anlamamalıdır. Çünkü Hz. Ali’nin onu Hz. Ömer’e göndermesi ve onun da bunu kabul etmesi şer’an nikah aktinin yapılması demektir. Bu durumda Ümmü Gülsüm Hz. Ömer’in meşru hanımı olmuştur. İslam dini de erkeğin, kendi karısının her tarafına dokunmasına izin vermiştir; İsâbe IV/492 (İbn Ömer el-Makdisî, Muhammed b. Ali’den bir benzerini).
[2] İsâbe IV/492 (İbn Sa’d, Muhammed’den. Ayrıca Atâ el-Horasâni tarikiyle gelen bir riyavette de Hz. Ömer’in Ümmü Gülsüm’e kırk bin dirhem mehir verdiği kaydedilmektedir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/232-233.
2.Hz. Aişe, Ümmü Süleym ve Ümmü Sulayt el-Ensariye’nin Uhud Savaşında Yaptığı Hizmetler
- Uhud savaşında halk peygamberi bırakarak kaçtı. Ben Ebubekir’in kızı Aişe’yi ve Ümmü Süleym’i gördüm. İkisi de eteklerini toplamıştı. Eteklerindeki bilezikleri görüyordum. Onlar su veya süt kırbalarını sırtlıyor, sonra yaralıların ağızlarına su veriyorlardı. Sonra onları tekrar dolduruyor, yaralılara tekrar su veriyorlardı.[1]
- Hz. Ömer, Medine kadınlarına yünden yapılmış bir kumaş dağıttı. Güzel bir kumaş kaldı sadece. Yanındakilerden bazıları,
“Ey mü’minlerin emiri! Bunu da Peygamber’in kızına ver!” dediler (Onlar Peygamber’in kızı sözüyle Hz. Ali’nin kızı ve Hz. Ömer’in hanımı Ümmü Gülsüm’ü kastediyorlardı). Hz. Ömer,
“Ümmü Sulayt daha müstahaktır” dedi. Ümmü Sulayt ensar kadınlarındandı ve Peygamber’e biat etmişti. Hz. Ömer,
“O, Uhud gününde bizim kırbalarımızı dikerdi” dedi.[2]
[1] Beyhaki, IX/30 (Buhari, Enes’den). Müslim de rivayet etmiştir.
[2] Kenz, VII/97 (Buhari, Sa’lebe b. Ebi Malik’den)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/51
3. Hz. Ömer’in Görüş Sahiplerine Danışması, Hz. Ömer’in Ali’nin Kızını İstemesi ve Bu Hususta İstişare Etmesi
- Hz. Ömer, Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’ü istedi. Ali de,
“Ben kızlarımı Cafer’in oğullarına bıraktım” dedi. Ömer,
“Onu bana nikâhla ya Ali. Hiçbir kişi yoktur ki, benim onun güzel arkadaşlığına hazırlandığım gibi hazırlanmış olsun” dedi. Bunun üzerine Hz. Ali,
“Peki, verdim” dedi. Sonra Hz. Ömer mescide geldi. O sırada Ali, Osman, Zübeyr, Talha ve Abdurrahman b. Avf Hz. Peygamber’in kabri ile minber arasında oturuyorlardı. Adeti olduğu üzere Ömer bir mesele olduğunda onlara danışırdı. Hz. Ömer orada oturanlara,
“Beni tebrik edin” dedi. Onlar da,
“Sana mübarek olsun. Fakat sen kiminle evlendin” dediler. Hz. Ömer,
“Ali b. Ebî Talib’in kızıyla” dedikten sonra Hz. Peygamber, “Benim yakınlık ve arkadaşlığım dışında, kıyamet günü bütün arkadaşlık ve akrabalık bağları kesilir” buyurmuştur. Ben ona arkadaşlık ettim. İstiyorum ki, onunla benim aramda bir akrabalık bağı da bulunsun” dedi.[1]
[1] Kenz, VII/98; Hakim, III/142
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/94.
4.Sa'lebe İbnu Ebî Malik anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh), bir kısım bürgüyü Medineli kadınlar arasında taksim etmişti, geriye güzel bir bürgü kaldı. Yanındakilerden bazıları kendisine:
"Ey müminlerin emîri, bunu da senin yanında bulunan Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızına ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (radıyallahu anh)'in kızı Ümmü Gülsüm'ü kastediyorlardı. Hz. Ömer onlara:
"Ümmü Selît, buna daha çok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a biat etmişti ve Uhud Savaşı'nda bize kırbalarla su taşıyordu" dedi.
Buhâri, Megâzî 22, Cihâd 66.
5.bkz:http://www.sorularlaislamiyet.com/qna/5610/hz-omer-in-ummu-gulsum-ile-evlenmesi-konusunda-anlatilanlar-dogru-mudur.html
Sonuç:Şii sitesinin söylediği gibi bu mevzunun hadislerinde özellikle de Buhari hadisinde senet zaafı yoktur.Bu değerlendirme sünniler açısındandır.Şiaya göre Buhari hadislerine bakış çerçevesinde olacaksa o zaman Sünnilerde de hadis üzerinde şüphe vardır diye delil getirmenin anlamı kalmaz.
Ayrıca bakınız:http://arazhesenzade85.wordpress.com/2012/09/26/hazreti-omerinr-a-ummu-gulsumler-a-evlililigi/
http://en.wikipedia.org/wiki/Umar's_marriage_to_Umm_Kulthum
http://www.revivingalislam.com/2010/12/umars-marriage-to-umm-kulthum.html
Önemli not:Evliliği kabul eden kaynaklar arasında geçen YakubiŞii meyilli tarihçidir.
Tabersi :Âlam'ul-Verâ bi Âlam'ul-Hüda (İmamların (a.s) faziletlerini içerir ) S.204 de Ümmü Gülsümün Hz.Ömer'le evliliğini kabul etmekle birlikte bir kısım baskı sonucu gerçekleştiğini söylemektedir.
*
[color][size][font]abna:BİRİNCİ EKSEN: ÜMMÜ GÜLSÜM ADINDA BİRİSİ HİÇBİR ZAMAN OLMADI ..SONUÇ: Tüm bu anlatılanlar ışığında Hz. Zehra’nın Ümmü Gülsüm adında bir kızının olduğu oldukça şüphelidir. Bilakis bir çok rivayette de görüldüğü gibi Hz. Zeynep’le Ümmü Gülsüm aynı kişidir. Ümmü Gülsüm Hz. Zeyneb’in künyesidir.[/font][/size][/color]
Cevap:Aynı sitenin konunun devamı olan ikinci makalesi:Ümmü Gülsüm Zeyneb'ten ayrıdır:http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=418753
a)2. makalede yine aynı site Ümmü Gülsüm’ün Hz.Ali’nin kızı olduğu kabulü üzerinden konuya yaklaşmıştır.Hatta oldukça da güzel açıklamıştır.Birinci makalenin yanlışlarının 2. makaledeki bilgilerle tashihe ihtiyacı olduğu görülmektedir. Site eğer 2. alıntıdaki mollanın verdiği bilgilere kendisi inanıyorsa birinci makaleyi silip iptal etmesi gerekir.
“Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci kızları olan Hz. Ümmü Gülsüm’ün şehadetimsi? ölüm yıl dönümü münasebeti ile Ehlibeyt (a.s) tarihi araştırmacısı ve güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani Nişaburi ile bir röportaj yaptık.” takdimine bakılırsa ilk makalede savunulan şeylerin hepsi çöpe gitmektedir.Abna'nın kendisi dahi Ümmü Gülsüm'ü Hz.Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci kızları olan Hz. Ümmü Gülsüm diye takdim etmekteve belki de sundukları ilk makalenin kendilerine bile inandırıcı gelmediğininitirafını yapmaktadırlar.Bunun yerine ilk makale Ümmü Gülsüm'ün ayrı bir şahsiyet olmadığı yargısını görüşlerden enkuvvetlisi değil de görüşlerden biri diye verseydi böylesi üzücü bir çelişkiden bahsetmeyecektik..:
Bakınız ikinci makale birincideki kuvvetli görüşü nasıl tashih etmiş :"Ümmü Gülsüm’ün ablası Zeyneb’e nazaran daha az bilinmesinin sebebi , Baskınlığın Etkisi Altında Kalmalarıdır.Hz. Ümmü Gülsüm (s.a), Hz. Zeyneb’in (s.a) küçük kız kardeş olması, Seyyid-i Şühade Hz. Hüseyin’in (a.s) vasisi olması, konuşma ve hutbeleri, imamın naibesi olması, Kerbela’daki kahramanlıkları… Nedeniyle etkisi birazcık hissedilmemiş ve bunların altında kalmıştır. Örneğin Hz. Zeynep (s.a) hakkında 70’in üzerinde kitap bulunmakta, ancak Hz. Ümmü Gülsüm (s.a) hakkında 8 ya da 9 tane kitap bulunmaktadır."
b)Yine başka bir şii sitesinde Ümmü Gülsüm ve Zeyneb ayrı kişiler olarak ele alınmıştır:
bkz:http://www.al-shia.org/html/tur/books/shahid_karbala/index.htm
bkz: ZEYNEB'İN (A) HUTBESİ ,HÜSEYİN KIZI FATIMA'NIN HUTBESİ,ÜMMÜ KÜLSÜM'ÜN HİTABESİ başlıkları .
*
birinci makaledeilginç bir kurnazlık örneği:abna:Birinci eksen ; ÜmmüGülsüm adında birisi hiçbir zaman olmadı :Bir grup Şii araştırmacısı ve alimine göre Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Zeynep dışında Hz. Fatıma’dan kızı olmadı. Gerçekte Hz. Fatıma’dan sadece Hz Zeynep dünyaya geldi...bu görüşü teyit eden ehli sünnet alimleri : Şahabuddin Kalyubi ise şöyle yazmaktadır: Emire’l Müminin Hz. Ali’nin üç çocuğu vardı. Celalettin Suyuti de bu görüşü rivayet etmiştir.[ El-Kalyubi, Şahabuddin Ahmed b. Ahmed b. Selamet, Haşiyetu Kalyubi ale şerhi Celaleddin El-Mahalli ale minhacu’t Talibin, c. 3, s. 236.]
Site Hazretleri , Celalettin Suyuti ile Celaleddin El-Mahalli’yi karıştırmışa benzemektedir. C.Mahalli miladi 1389 da doğmuştur bahsedilen ale minhacu’t Talibin eseri de onundur.
bkz:http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Evliyalar-IslamAlimleri-Detay-CELALEDDIN_MAHALLI-2907.aspx
Celalettin Suyuti ise m.1445 yılında doğmuştur.Hz.Ömer ile Hz.Ali’nin kızı Ümmü Gülsümevliliğinde müspet görüşe sahiptir.bkz: (Suyuti, el-Havi lil Feteva, II. 179)
Dolayısıyla daha birinci eksende bir eksen kaymasına yakalanmışlardır..
abna:Bir grup Ehli sünnet ve Şia alimi ise böyle bir evliliğin yaşandığını ancak iddia edildiği gibi Ümmü Gülsüm’ün Hz. Ali’nin değil de Ebu Bekir’in kızı olduğunu dile getirmişlerdir. Örneğin Sahihi Müslim’in en önemli şarihi olan ünlü Sünni alimi Yahya b. Şeref Nevevi, “Tehzibu’l Esma” adlı kitabında bu konuyu dile getirmiştir.
Cevap :Tam tersine Nevevi Tehzibu’l Esma 2:267 de Hz.Ömerin bu evliliğini tanıyanlar arasında verilmiştir.bkz:http://en.wikipedia.org/wiki/Umar's_marriage_to_Umm_Kulthum
2.makale :Ömer, Ali’nin damadı mıydı?
abna:Hz. Ümmü Gülsüm (s.a) hangi tarihte dünyaya geldi?
— Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Takiyeyi gerektiren sorunlar ve yeterli imkânların olmamasından dolayı Şiaların elinde, Hz. Ümmü Güslüm’ün doğum tarihi hakkında güvenilir bir belge bulunmamakta ve Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi net olarak bilinmemektedir. Bu sıkıntı dördüncü imamın (a.s) doğum günü için de geçerlidir. Yani İmam Zeynel Abidin Seccad’ın (a.s) doğum tarihi hakkında 13’e yakın ve belki daha fazla görüş bulunmaktadır. Hz. İmam Seccad (a.s), masum bir imam olmasına rağmen doğum tarihi hakkında bu kadar çok görüş vardır. Hz. Ümmü Gülsüm’ün doğum tarihinin tam olarak bilinmemesi buna binaen normaldir.
Cevap:Bu kısmın yanlışlığınacevabı yine siteden ,ABNA: Örneğin hangi delillerle?
— Örneğin bu evliliğin akli ve rasyonel olup olmadığı, İbn Cavzi, “El Muntezim” adlı kitabının 4. Cilt, 237. Sayfasında ve “Zahairu’l Ukabe” kitabında ve İbn Saad, “Tabakat” adlı kitabının 8. Cildi, 463. Sayfasında Hz. Zehra’nın (s.a) şehit olduğunda Ümmü Gülsüm’ün henüz 4 yaşında olduğu yazılıdır. Hz. Sıddıka’nın (s.a) şehadetinden sonra iki küsur yıl Ebu Bekir’in hilafeti sürdü...
Makalenin üstündeki belirsizliğin aksine makalenin altında henüz 4 yaşında olduğu bilgisi“Ömer’in bu aile ile bir bağ kurmak için elçiler gönderdiği tarihte geçmiştir, ancak çeşitli tarihi ve gayri tarihi delillerle bu nakiller doğru değildir”tezine delil olarak sunulmuştur.Öte yandan ehli sünnet kaynaklarını delil olarak kullanılmaya karar verildiğine göre şu kaynaklara da bakmak konunun diğer rivayetlerini de küstürmemek açısından gereklidir.Yoksa bir çok zayıf rivayet içerisinden “yarayışlı” rivayeti seçmek ilmilikten uzaktır:
el-Kamil fi’t-Tarih:...Daha sonra Ali b. Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Külsûm ile evlenmiştir. Ümmü Külsûm Resulullah (s.)'ın kızı Hz. Fâtıma'nm kızı idi. Hz. Ömer Ümmü Külsûm'e kırk bin dirhem mehir vermişti. Rukiyye ve Zeyd adlı çocukları da Ümmü Külsûm'den dünyaya gelmişlerdi. İlk makalede savunulan fikirlerin aksine: Hz. Ömer, Hz. Aişe aracılığı ile Hz. Ebu Bekir'in kızı Ümmü Külsûm'ü istetmiş, fakat Ümmü Külsûm: «Onu istemiyorum, o son derece kaba ve kadınlara şiddetle davranan biridir» demişti. Bunun üzerine Hz. Aişe durumu Amr b. el-Âs'a bildirip onu Hz. Ömer'e göndermiş, Amr b. el-As: «Ben bu işi hallederim» deyip Hz. Ömer'e gelmiş ve ona şöyle demişti: «Ondan Allah'a sığınacağın bir haber ulaştı bana.» Hz. Ömer: «Nedir o?» deyince: «Ebû Bekir'in kızı Ümmü Külsûm'ü istetmiştin.» diye cevap vermiş, Hz, Ömer de: «Evet, yoksa beni ona ve onu bana lâyık görmedin mi?» diye sorunca, Amr: «Hayır, bunların hiç biri; ancak o emîrul-müminin Ebu Bekir'in terbiyesi altında gayet yumuşak ve tatlılıkla büyümüş bir kızdır, halbuki sen gayet sert bir kimsesin. Biz senin herhangi bir davranışın ve huyuna karşı seni reddetmekten korkuyor iken, o nazik kızcağız senin bu huyuna karşı nasıl tahammül edebilecek? O, sana bir konuda muhalefet ettiği zaman sen Ebu Bekir'in halefi olarak onun çocuğuna nasıl sertçe davranacaksın? Bu sana yakışır mı?» demiş, bunun üzerine Hz. Ömer: «Hz. Aişe ile bu durumu konuşmuştum, onun görüşü nedir?» diye sormuş, Amr b. el-Asda: «Beni sana elçi olarak o gönderdi, ancak sana ondan daha hayırlısını ve iyisini tavsiye edeyim ki o da Resulullah (s.)'ın nesebiyle bir bağ kurabileceğin Ali b. Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Külsûm'dur.» diye cevap vermişti. Daha sonra Ümmü Eban binti Utbe b. Rabîa'yı istetmişti. Fakat bu kadın Hz. Ömer'den gayet sıkılmış olarak: «O kapısını kapatır, başkasına iyiliği dokunmaz. Yüzü, suratı asık olarak çıkar ve aynı şekilde yüzü asık olarak geri gelir» demişti..[ilk makalede şöyle geçiyordu: öte yandan hiçbir Şia kitabında Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’ün Hz. Fatıma’dan olduğu sabit değildir. Tam tersi Hz. Ali’nin evinde yaşayan Ümmü Gülsüm adındaki kızın evliliği sabittir. (Hz. Ali, Ebu Bekir’in eşiyle evlenmiş ve çocukları onun evinde büyümüştür. Örneğin Muhammed, Ebu Bekir’in oğludur, ancak Hz. Ali tarafından yetiştirildiği için Hz. Ali’ye tabi olmuş ve onun oğlu olarak anılmıştır…) ]İbnü'l Esirin tarihindeki bu bilgiler ibni Kesir'in el Bidaye ve'n Nihaye'sinde de yer almaktadır.Yine tekrar mahiyetinde Zehebi’nin Tarihu'lİslam'ında şöyle denilmektedir:Hz.Ömer, Hz. Fatımatu'z-Zehra (r.a.)'ın kızı Ümmü Gülsüm ile evlenip ona kırk bin dirhem mihir verdi. Bundan Zeyd ile Rukiyye doğdu.
abna:Güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani soruyor: Şimdi siz [siz dediği biz oluyoruz] bu soruya cevap verin; yedi veya sekiz yaşında olan bir kızın babası, 60 yaşındaki birisine kızını verir mi?
Cevap:—“Takiyeyi gerektiren sorunlar ve yeterli imkânların olmamasından dolayı Şiaların elinde, Hz. Ümmü Güslüm’ün doğum tarihi hakkında güvenilir bir belge bulunmamakta ve Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi net olarak bilinmemektedir.”(bu değerli bilgi için güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani’ye hürmetlerimle )O yüzden de Hz.Ömer 60 yaşında iken yani hicri 641 yılında Hz.Ümmü Gülsüm’ün yaşının (yedi veya sekiz olması)"Takiyyeyi gerektiren sorunlar"yüzünden bilinmesi mümkün değildir..Ama en azından 641-7=634 yılında dönemin moleküler biyoloji , tıb ilminin seviyesi açısından Ümmü Gülsüm'ün doğmasının mümkün olmadığını söyleyebiliriz. (Tıb öylesine geriydi kiFarklı Fiksasyon Protokolleri ile Sperm Kromatin Kondansasyon Anomalisinin Değerlendirilmesi hakkındaki kanaatler sorulunca insanların şaşkın edalarla bakacaklarını hayal etmek zor değildi..)Çünkü annesi Hz Fatıma (r.anha) 632 yılında vefat etmişti. Güçlü vaiz Hüccetü’l İslam ve’l Müslim’in üstat Abdul Hüseyin Bendani'nin yaptığı hassas hesaplamalara göre 632 yılında Ümmü Gülsüm'ün 4 yaşında olması gerekiyordu..Neyse ki güçlü vaiz aradaki 6 yıllık tearuzu başarılı şekilde örtmenin yolunu da göstermişti :“Hadisler ve rivayetler bu (zor) koşullar altında ve büyük zahmetlerle bizlere ulaşmıştır.Bu sepeblerden dolayı bir çok Ehlibeyt İmamının (a.s) ve evlatlarının doğum tarihleri ya belirsiz olarak ya da farklı görüşlerle elimize ulaşmıştır. Hz. Ümmü Gülsüm’ün (s.a) doğum tarihi de bunlardan birisidir.”Hüccetül İslam Bendani'nin bu açıklamaları Nevbahti’nin şu görüşlerini de tashih eder niteliktedir: Ümmü Kulsüm, Ömerle evlendiği zaman küçüktü, büluğ çağına ermeden Ömer öldü (öldürüldü).[ Bihar-ul Envar, c.42, s.91]bkz:http://islamquest.net/tr/archive/question/fa476Aynen verilen adresteki"Ömer yeniden Hz. Ali (a.s)’ı tehdit edip, defalarca bu isteğini yinelemekteydi.[4] Sonunda Hz. Ali (a.s), Ümmü Kulsüm’ün evlilik işini amcası Abbas b. Abdulmuttalib’e bıraktı. Onun izniyle Ömer b. Hattap’la Ümmü Kulsüm’ün nikahı kıyıldı ve Ümmü Kulsüm Ömer b. Hattab’ın evine gitti. Ömer’in ölümünden sonra Hz. Ali (a.s) Ümmü Kulsüm’ü kendi evine getirdi."açıklamasının birinci makaleyi tümden tashih etmesi gibi. Ayrıca birinci makaleyi 2. makale de tashih eder. islamquest.net i ise güçlü vaiz , Hüccetul İslam tashih eder.HüccetülİslamBendani'nin Hz.ÜmmüGülsüm'ün Hz.Zeyneb'ten ayrı biri olduğu şeklindeki görüşünü ise 1. makale kabul etmez ve “El- Mesailu’l Ukberiye” yazarı Şeyh Müfid itiraz eder. Şeyh Müfid'in olumsuzlayıcı kanaatini ise zorla da olsa bu evlilik vaki oldu diyen Seyyid Murtaza tashih eder .Birinci makale ve ikinci makale +Şeyh Müfid+Seyyid Murteza+Tabersi + Tusi +Al-Hurr Al-'Amilyi ise“Ömeri’in evlendiği kadın Necranlı bir Cin idi. Müminlerin emiri ona emretti o Ümmü Gülsüm’ün şekline girdi .Ömer sağ olduğu müddetçe onunla birlikte yaşadı. Zaman zaman ondan garip şeyler görür ve “bu Beni Haşim’in sihridir” derdi.Öldürüldüğünde dişi cin mirasını aldı ve ailesinin yanına döndü”(Hacui , el-Fevaid , 320-321) görüşünde olanHacui tashih eder.Hacui'yi ise “..Süleyman Bin Halit'den o dedi:“ Ebu Abdullah'a,kocasi ölen kadın iddet zamanı ne yapmalıdır? O,iddet devrini kocasının evinde mi yoksa istediği yerde geçirebilir mi diye sordum.O, dedi: “evet,istediği yerde geçirebilir”.Ve o dedi ki:“Ömer öldüğü zaman Ali (a.s),Ümmü Gülsüm'ü kendi evine getirdi”( El Küleyni, El-Kafi, cilt. 6, sayfa. 115, hadis# 1,(El kafi,dar el edva yayınevi, Beyrut baskısı, sayfa 117) diye nakleden Sikatül islam Kuleyni düzeltir.Kuleyni'ye ise rivayet zincirinde bulunan Hişam Bin Salim'den dolayı Keşşi'den itiraz gelir. “O(Hişam),fasid bir akideye sahipti ve Allah'ın fiziksel olarak gözle görüleceğine inanıyordu” (Rical Keşşi,sayfa 184) . Keşşi’ye de işin doğrusunu Hilli öğretir : Şii Şeyh Mutahhar El Hilli Hişam bin Salim hakkında şunlarıortaya sürer:“Hişam bin Salim el Cevaliki, Bişr İbn Mervan el Hakemin azatlı kölesi. O,Cözvan esirlerindendi. Ebu Abdullah'tan ve Ebu el Hasan'dan nakletti, oldukça güvenilirdir” (Hulasat el Akval fi Marifat el Rical, Ibn Muţahhar e-Ĥillī (d. 726), sayfa 289(Kum))Hilli de 5 dakikalık çay ve istirahat molası...
Özetlersek :Çözülmeyi bekleyen ufak bir problem var: Hz Ömer'in evlendiği Hz.Ümmü Gülsüm Hz.Zeyneb'ten ayrı bir kişi midir değil midir? Ayrıdır diyen görüş için Hz.Ömer onunla mı yani Büyük ÜmmüGülsüm'le mi yoksa Hz.Ali'nin diğer eşlerinden birinden olan küçük Ümmü Gülsümle mi yoksa Hz.Aişe'nin kardeşi olan orta Ümmü Gülsüm'le mi evlendi?Büyük Ümmü Gülsüm, künyesiÜmmüGülsüm olanBüyük Hz. Zeynep'midir yoksa, ondan ayrı bir şahıs mıdır?..Eğer büyük Hz.Zeyneb'ten ayrı olarak Büyük Ümmü Gülsüm varsa Hz Ali kızını onunla evlendirdi mi , evlendirmedi mi?Bunda ulema ihtilaf etti: Evlendirdi , evlendirmedi, evlendirdi ama zor ve tehdit altında evlendirdi , evlendirmedi ve sarı gömleğini giymekle Ömer'i tehdit etti.Sarı gömleği giymenin ne anlama geldiğini çok iyi bilen Ömer bu tehditten tırsarak ısrarından vazcaydı.(Hey gidi sarı gömlek Kunfuz elindeki kırbacı haince sallarken neredeydin ?) Evlendirdiyse onu mu yoksa onun şekline sokulan cini mi Ömer'e gönderdi ? Onunla ise çocuğu oldu mu olmadı mı? Ulema yine ihtilaf etti. 3 görüş var: oldu , olmadı , gerdek yapmadı ki olsun. Hz.Ömer öldüğünde Hz.Ümmü Gülsüm daha çok küçüktü . Evlilik baskı ve tehditle gerçekleşti diyen görüşe göre kızı babası Hz.Ali'mi nikahladı yoksa amcası Abbas’mı? İşte Hz.Ömer'le Hz.Ali'nin kızını evlendirmeye razı olmayan Şianın bu olup bitmiş, 2 tane nur topu gibi gönül semeresi (Rukiyyeve Zeyd) bile vermiş evliliğin usul yönüyle iptali için giriştiği davanın fezlekesi. Dava halen daha devam ediyor...Zaman aşımı devre dışı. Zamanın bu tartışmalarla daha çok aşınacağı ise kaçınılmaz.
Yorum