Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

    [quote author=f_altan link=topic=5291.msg43905#msg43905 date=1248158231]
    [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg43796#msg43796 date=1248097056]
    Hz Ebu Bekir(ra), Hz Ali(ra) nın dediği gibi İslamın Kahramanıdır.

    - Bir gün Hz. Ali,

    “Ey insanlar! İnsanların en kahramanı kimdir, biliyor musunuz?” dedi. Arkadaşları,

    “Ey Müminlerin Emiri! Sensin” diye cevap verince Hz. Ali,

    “Ben kiminle savaş meydanlarında karşı karşıya gelmişsem, tam bir şekilde hakkımı ondan almışımdır. Fakat siz bana insanların en kahramanını haber veriniz?” dedi. Onlar,

    “O halde insanların en kahramanı kimdir? Biz bilmiyoruz, sen bize haber ver!” dediler. Hz. Ali,

    “Ebubekir’dir. Çünkü Bedir gününde, biz peygambere bir gölgelik inşa ettik. Peygamberle beraber kim kalacak ki, peygambere müşriklerden birisi hücum etmesin?” dedik. Andolsun, Ebubekir müstesna, bizden hiç bir kimse bu ağır göreve, cesaret edip, yanaşmadı. O, kılıcını kınından çekerek peygamberin yanıbaşında durdu. Peygambere gelen birisi olursa mutlaka onu karşılar ve defederdi. İşte bu, insanların en korkusuzu, en kahramanıdır” dedi

    Mecma,’ IX/46

    Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/5
    [/quote]

    Bu sözlere ancak gülünür 8)
    Ne büyük bir kahramanmış ya
    Evet, Hz. Peygamber'in ehlibeytine (Hz. Fatıma'nın evine) saldırı emri vermekte, onu halife tanımadıklarından ona zekat vermeyen müslümanları ateşe atıp yakmakta, Hz. Peygamber'in hadislerini toplatıp yakmakta ve hadis yazımını yasaklamakta kahramanlık yapmıştır, bunları inkar etmiyoruz.
    [/quote]


    ayetullah fadlallah tan dinleyin o zaman o uydurma eve saldırma hadisesini.


    Kaburga kemiğinin kırılması meselesi

    Sayın Fadlullah sizin Şia Mezhebi’nin direklerinin bile muhalefet ettiği görüşleriniz var. Mesela Kaburga kemiğinin kırılması meselesinde belki Şia tarihinde söylenmemiş bir şey söylediniz. Şia tarihinde Emir el Müminin Ömer bin Hattab’ın Hz. Ali’nin evine zorla girerken Hz. Fatıma’nın kaburga kemiğini kapı ve duvar arasında bırakarak kırdığını idea eden rivayet kabul ediyor. Fakat siz bu rivayeti reddediyorsunuz. Bu konuyu nasıl delillendiriyorsunuz.

    Ben bu olayı tarih okumalarım ve tahlillerim sırasında irdeledim. Ve gördüğüm kadarıyla bu konuda aktarılan rivayetlerin çoğu zayıf olmakla birlikte güvenilir değiller. Herhangi bir tarihi olayı ele alırken onu meydana getiren arka planı iyi araştırmamız gerekiyor ki olayın doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda yargıda bulunabilelim.

    Hz. Zehra’ya vurmak ya da şiddet uyguluma meselesi ise o dönemde pek tutarlı değil. Çünkü Hz. Zehra pek öyle kendisi üzerinden muhalefete baskı yapılabilecek bir konumda değil. Aksine o Hz. Peygamber’in kızı olması hasebiyle dönemde bütün Müslümanların saygı duyduğu birisi

    İkinci olarak. Bu olayın olduğu sırada Hz. Ali de evde. İslam kahramanı Hz. Ali’nin karısını ve aynı zamanda bu kişi Hz. Peygamber(a.s)’nin kızı, öldürmeye çalışmalarına sessiz kalması pek doğal olmaz.

    Üçüncü olarak Hz. Ali evde yalnız değil. Yanında Beni Haşim’den birçok kişide vardı. Bazı rivayetlerde Zübeyir’in de evde olduğu kılıcı ile dışarıda olduğu dışarıda kılıcını kırdıkları aktarılmakta.

    Başka bir noktada Mecmaül Beyan yazarı Tabersi’nin El İhticac isimli eserinde bir rivayet var. Bu rivayette Ömer’e soruyorlar neden Ali’nin evini yakmakla tehdit ettin. Ömer bunun üzerine yaptığımı gördünüz mü diyor. Yani bu konuyu iyi bir şekilde tahlil ettiğimiz de pek de tutarlı olmadığını görüyoruz.

    Ayrıca biz Hz. Zehra’nın bu konuda pek konuşmadığını görüyoruz. Bazı rivayetlerde Hz. Zehra’nın hilafetin Ali’nin hakkı olduğunu anlatmak için Muhacir ve Ensar’ı gezdiğini okumaktayız. Fakat hem bu sırada hem de mescitteki hutbesi sırasında bu konudan bahsetmediğini görüyoruz. Ama bu konudan bahsetse idi daha duygusal bir hava oluşturabilirdi. Aynı şekilde Ali’nin de bu konudan bahsetmediğini görüyoruz. Bu mesele sadece Ali’nin değil sahabenin de bir yönden meselesi idi.

    Ve dillendirilmesi halinde büyük bir infiale neden olabilirdi. Fakat bu mesel dillendirilmedi. Bu mesel hem rivayetler acısından incelendiğinde hem de tarih usulü açısından incelendiğinde pek kabul edilebilir görünmüyor. Ben bu meselenin doğru olduğunu kabul eden birçok kişiye sordum. Herhangi biri eşini öldürmek amacıyla ona saldırsa ne yapardın? Onu Korur muydun, korumaz mıydın? Elbette eşini korur. Şimdi nasıl oluyor da İslam’ın Aslanı Ali eşini korumak için harekete geçmiyor. Bu nedenle bu mesel bana göre kabul görecek bir mesele değildir.





    http://www.velfecr.com/haber_detay.php?haber_id=8786



    HİZBULLAHIN MANEVİ LİDERİ BU OLAYIN GERÇEK OLMADIĞINI SÖYLÜYOR. RÖPORTAJI YAPAN KİŞİ O KADAR ŞAŞIRIYOR Kİ ; SANKİ KARŞIMDA ABDULVAHABLA RÖPORTAJ YAPIYORUM DİYOR ;D

    Yorum


      #32
      Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

      Kaç ay önce, velfecr sitesinde o yazıyı okudum. Seyyid Fazlullah'ın cevabını yine Lübnanlı alim olan Allame Seyyid Cafer Murtaza Amili ve Kum alimleri 10-15 yıl önce vermişler.
      Seyyid Fazdlullah da hiçbir yerde Ebubekir veya Ömeri savunmamıştır, onların hilafetini hak bilmemiştir ama böyle bir şey nasıl olabilir diye sizin gibi şaşırmıştır. Bakın delillerinden biri, "eğer öyle (eve saldırı) olsaydı neden camide de okuduğu hutmesinde onu dile getirmemiştir" diyerek onun doğru olmadığını sanmıştır. Oysa Hz. Fatıma'nın evine saldırı birçok kitaplarda geçmektedir.
      Allame Seyyid Şerefuddin de Lübnanlı bir alimdir. Buraya aktardığım yazılar onun sözleridir. Seyyid Fazlullah'dan daha büyük bir alimdir. Fadlullah'ın sözü bizleri bağlamaz, onun kendisini bağlar.

      Bir de camideki hutbesinde ona değinilmemişse artık onun yalan olduğu mu ortaya çıkar?! Belki orda da söylemiştir ama bize ulaşmamıştır veya orada söylemeye gerek duymamıştır vs...
      Hz. Fatıma'nın camideki hutbesi dışında hiçbir söz bile olmasaydı yine de o hutbe, Ebubekir'in Peygamber'in diliyle EDİT, fedeki gasbettiğini ve Ehlibeyte ne kadar EDİT yaptığını açıkça ortaya koymaktadır.
      Sen onun bunun sözünü boş ver, yazdıklarımızı delilleriyle çürütebiliyorsan çürüt.
      Şu linkten Hz. Fatıma'nın hutbesine ulaşabilirsiniz:
      http://www.welayet.com/index.php?topic=1834.50
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #33
        Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

        Allah razi olsun f_altan hocam
        böyle bir kisinin degil ayaginin tozu ta kendisi bile olmaktan Allaha siginirim...
        ayagindaki toz olmak degil, ayagindaki toza canimiz kurban hz.Alinin


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #34
          Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

          [quote author=gulistan_2 link=topic=5291.msg43979#msg43979 date=1248175909]
          Allah razi olsun f_altan hocam
          böyle bir kisinin degil ayaginin tozu ta kendisi bile olmaktan Allaha siginirim...
          ayagindaki toz olmak degil, ayagindaki toza canimiz kurban hz.Alinin

          [/quote]
          [img]http://img240.imageshack.us/img240/6638/salam83fb18fb1sqqm1ec6.gif

          Yorum


            #35
            Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

            [quote author=ruhullah link=topic=5291.msg43988#msg43988 date=1248176648]
            [quote author=gulistan_2 link=topic=5291.msg43979#msg43979 date=1248175909]
            Allah razi olsun f_altan hocam
            böyle bir kisinin degil ayaginin tozu ta kendisi bile olmaktan Allaha siginirim...
            ayagindaki toz olmak degil, ayagindaki toza canimiz kurban hz.Alinin

            [/quote]
            [/quote]

            [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


            Yorum


              #36
              Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

              Birincisi Ehl-i sunnet olarak eve saldırı konusuna inanmadığımız gibi , Şia alimi olan ve Hizbullahın kurucularından olan Ayetullah Fadlallah'ında inanmadığını görüyoruz. Ve kendisi açıkca akli yoldan bile bunun uydurma olduğunu ve İslam Aslanı olan Hz Ali nin eşine karşı olan saldırısında susmayacağını ve bunun uydurma olduğunu yazmaktadır. Şia ise Hz Ali ninn saldırmamasını ve susmasını İslam ın salahı için olduğunu söylemektedir. Hz Ali ALLAHtan başka kimseden korkmaz. Yusuf Kardavinin kitabında en çok HZ ALİ' NİN KAHRAMANLIĞI VARDIR Kaldı ki ASHAB Hz Fatıma yı inciten birine asla ve asla itibar etmez. Ki böyle birşey yoktur.


              gulistan_2 , merak etme Biz Hz Ebubekirinde Hz Alininde ayağının tozu olamayız. Onların İslam'a yaptığı hizmetin değil milyonda biri, trilyonda birini yapmış değiliz. Hz Ebubekirin İslam'a yaptığı hizmetin milyonda birini yapsan gam yemiyecem

              Yorum


                #37
                Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg44001#msg44001 date=1248177915]
                ] Kaldı ki ASHAB Hz Fatıma yı inciten birine asla ve asla itibar etmez. Ki böyle birşey yoktur.


                [/quote]

                Öncelikle kardeş Hz. Fatıma(a.s) incitmez diyorsun da... Bir düşün Acaba Hz. Ammar'ı öldüren, Hz. Ali(a.s) savaş açan, Hz. Ebuzer'i sürgüne gönderen, Hz. Hasanın vasiyetini yerine getirmeyen kimlerdi... Evet Ashab Hz. Fatıma(a.s) incitmez... Onun içindir ki Hz. Selman incitmemiştir Hz.Fatıma(a.s)'ı, Onun içindirki Hz. Bilal incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ammar incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ebuzer incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı. Çünkü Onlar (Allah(cc) hepsinden razı olsun) bilirlerdi Hz. Fatıma incindiğinde Resulullah(s.a.a) da incinirdi...


                Hem Allah(cc) hamd olsun Ebubekir ne yaptıysa kendi için yaptı. Bizde amelde ne yaparsak kendimiz için yapıyoruz...

                [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                Yorum


                  #38
                  Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                  [quote author=bedir link=topic=5291.msg44015#msg44015 date=1248179202]
                  [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg44001#msg44001 date=1248177915]
                  ] Kaldı ki ASHAB Hz Fatıma yı inciten birine asla ve asla itibar etmez. Ki böyle birşey yoktur.


                  [/quote]

                  Öncelikle kardeş Hz. Fatıma(a.s) incitmez diyorsun da... Bir düşün Acaba Hz. Ammar'ı öldüren, Hz. Ali(a.s) savaş açan, Hz. Ebuzer'i sürgüne gönderen, Hz. Hasanın vasiyetini yerine getirmeyen kimlerdi... Evet Ashab Hz. Fatıma(a.s) incitmez... Onun içindir ki Hz. Selman incitmemiştir Hz.Fatıma(a.s)'ı, Onun içindirki Hz. Bilal incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ammar incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ebuzer incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı. Çünkü Onlar (Allah(cc) hepsinden razı olsun) bilirlerdi Hz. Fatıma incindiğinde Resulullah(s.a.a) da incinirdi...


                  Hem Allah(cc) hamd olsun Ebubekir ne yaptıysa kendi için yaptı. Bizde amelde ne yaparsak kendimiz için yapıyoruz...
                  [/quote]




                  Ehl-i sunnet alimlerinin hangisi HZ AMMAR'ın şehid edilmesine haşa DOĞRU demişlerdir? Aksine ZALİM demişlerdir, kaldı ki bu da hadislerde vardır. Muaviye'nin bu olayı ne türlü çevirdiğide biliniyor kaldı ki Hz Ammar yatakta iken bile inşallah ölmez , çünkü korkuyordu kendi tarafından öldürüleceğine.

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                    [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg44016#msg44016 date=1248179717]
                    [quote author=bedir link=topic=5291.msg44015#msg44015 date=1248179202]
                    [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg44001#msg44001 date=1248177915]
                    ] Kaldı ki ASHAB Hz Fatıma yı inciten birine asla ve asla itibar etmez. Ki böyle birşey yoktur.


                    [/quote]

                    Öncelikle kardeş Hz. Fatıma(a.s) incitmez diyorsun da... Bir düşün Acaba Hz. Ammar'ı öldüren, Hz. Ali(a.s) savaş açan, Hz. Ebuzer'i sürgüne gönderen, Hz. Hasanın vasiyetini yerine getirmeyen kimlerdi... Evet Ashab Hz. Fatıma(a.s) incitmez... Onun içindir ki Hz. Selman incitmemiştir Hz.Fatıma(a.s)'ı, Onun içindirki Hz. Bilal incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ammar incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı, Onun içindir ki Hz. Ebuzer incitmemiştir Hz. Fatıma(a.s)'ı. Çünkü Onlar (Allah(cc) hepsinden razı olsun) bilirlerdi Hz. Fatıma incindiğinde Resulullah(s.a.a) da incinirdi...


                    Hem Allah(cc) hamd olsun Ebubekir ne yaptıysa kendi için yaptı. Bizde amelde ne yaparsak kendimiz için yapıyoruz...
                    [/quote]




                    Ehl-i sunnet alimlerinin hangisi HZ AMMAR'ın şehid edilmesine haşa DOĞRU demişlerdir? Aksine ZALİM demişlerdir, kaldı ki bu da hadislerde vardır. Muaviye'nin bu olayı ne türlü çevirdiğide biliniyor kaldı ki Hz Ammar yatakta iken bile inşallah ölmez , çünkü korkuyordu kendi tarafından öldürüleceğine.

                    [/quote]
                    Demekki kardeş her ashab hakikaten Peygamber(s.a.a) gercek yareni değilmiş... Acaba Hz. Ammar'ı öldürenler arasında ashaptan kimler var...O safavaşta öne cıkan şahsiyetler kimlerdi... Ama Ehli-sünnet bunuda icdaaat olarak değerlendirmemektemi....

                    [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                    Yorum


                      #40
                      Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                      Ebu Bekir'le Ömer'in Özür Dilemeleri


                      Hz. Ali (a.s) camide beş vakit namazlarını kılıyordu; namazını kılıp bitirdiğinde Ebu Bekir ve Ömer; "Resulullah'ın kızının hali nasıldır?..." diye sordular. Sonra şöyle dediler: "Senin de bildiğin gibi bizimle onun arasında bir rahatsızlık olmuştur, eğer uygun görüyorsan bizim için izin iste de suçumuzdan dolayı ondan mazeret dileyelim."
                      Hz. Ali (a.s) cevaben şöyle buyurdu: "Bu sizin bileceğiniz bir şeydir." Sonra Hz. Ali (a.s) Hz. Fatıma'nın yanına gelerek şöyle dedi: "Ey hür kadın! Filan şahıslar kapının arkasındalar, sana selam vermek istiyorlar, bu konuda görüşün nedir?" Hz. Fatıma (a.s) cevaben şöyle dedi: "Ev senin evindir, hür de senin eşindir, istediğini yapabilirsin." Hz. Ali (a.s); "Öyleyse çarşafını başına at" dedi. Hz. Fatıma da çarşafını başına atıp yüzünü duvara döndü.
                      Sonra o ikisi içeri girip selam verdikten sonra; "Bizden razı ol, Allah da senden razı olsun" dediler. Hz. Fatıma (a.s); "Sizi buraya getiren ve bu sözü söylemenize sebep olan şey nedir?" diye sordu. Onlar cevaben; "Biz, kötü iş yaptığımıza itiraf ediyoruz, bizi affetmeni ümit ediyoruz." dediler. Hz. Fatıma (a.s) onların bu sözlerine karşılık şöyle buyurdular: "Eğer sözünüzde sadıksanız, öyleyse sizden soracağım şey hakkında bana görüşünüzü bildirin; ben sizin de bildiğinizi bildiğimden dolayı sizden bir mesele soracağım, eğer beni tasdik ederseniz buraya gelmenizde sadık olduğunuzu anlamış olurum."
                      O ikisi; "İstediğin meseleyi sorabilirsin." dediler. Bunun üzerine Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurdu: "Allah aşkına, acaba Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu duymuş musunuz?:
                      "Fatıma bedenimin bir parçasıdır; öyleyse ona eziyet eden bana eziyet etmiştir." O ikisi cevaben; "Evet, Resulullah bunu buyurmuştur." dediler. Onların bu sözü üzerine Hz. Fatıma (a.s) ellerini göğe kaldırarak şöyle dedi:
                      "Allah'ım, o ikisi bana eziyet ettiler, ben onları sana ve resulüne şikayet ediyorum. Hayır, Allah'a andolsun ki, babam Resulullah'a kavuşana dek kesinlikle sizden razı olmayacağım ve sizin yaptığınızı O Hazrete bildireceğim; sizin hakkınızda hüküm veren O olacaktır!..."[1]

                      Zalimlerin Kendisine Cenaze Namazı Kılmalarına İzin Verilmemesini Vasiyet Etmesi!

                      "Emir-ul Müminin Ali hakkında Allah'ın ve Peygamber'in ahdini bozan, hakkımdan dolayı bana zulmeden, mirasımı gasp eden, babamın bana yazdığı Fedek'in malikiyet senedini yakan ve tanıklarımı yalanlayan kimseler bana namaz kılmasınlar. Allah'a and olsun ki, o tanıklar Cebrail, Mikail, Emir-ul Muminin Ali ve Ümmü Eymen'di. Bize yardım edilmesi gerektiğinde onlar (ashap) evlerine çekildiler. Oysa Emir-ul Müminin Ali, beni, Hasan ve Hüseyin'le birlikte gece ve gündüz onların (Muhacir ve Ensarın) evlerine götürüyordu. Allah'ı, Peygamberi onlara hatırlatıyordum; "Biz Ehl-i Beyt'e zulmetmeyin, Allah'ın bize verdiği hakkı gasp etmeyin" diyordum. Gerçi; "Size yardım edeceğiz" diye olumlu cevap veriyorlardı, ama gündüz olunca bize yardım etmekten vazgeçiyorlardı. Nihayet bizim eve saldırdılar, kapımızın önüne yığınla odun topladılar, o odunları yakarak bizi yakmak istediler... Böyle bir ümmet mi bana namaz kılacak?!!"[2]

                      ________________
                      [1] - el-İmamet-u ve's- Siyase (İbn-i Kuteybe), c.1, s.20.; A'lam'un- Nisa (Cahiz) c.3, s.1214; Bihar, c.28, s.303; c.43, s.203.
                      [2] - Keşf'ul-Ğumme, c.1, s.494. Mecma'un- Nureyn.147. Nehc'ul-Hayat, s.291; Bihar, c.43, s.204.

                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                        ALLAHU EKBER :'(

                        [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                        Yorum


                          #42
                          Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                          [quote author=islam-devleti link=topic=5291.msg44001#msg44001 date=1248177915]
                          Birincisi Ehl-i sunnet olarak eve saldırı konusuna inanmadığımız gibi , Şia alimi olan ve Hizbullahın kurucularından olan Ayetullah Fadlallah'ında inanmadığını görüyoruz. Ve kendisi açıkca akli yoldan bile bunun uydurma olduğunu ve İslam Aslanı olan Hz Ali nin eşine karşı olan saldırısında susmayacağını ve bunun uydurma olduğunu yazmaktadır. Şia ise Hz Ali ninn saldırmamasını ve susmasını İslam ın salahı için olduğunu söylemektedir. Hz Ali ALLAHtan başka kimseden korkmaz. Yusuf Kardavinin kitabında en çok HZ ALİ' NİN KAHRAMANLIĞI VARDIR Kaldı ki ASHAB Hz Fatıma yı inciten birine asla ve asla itibar etmez. Ki böyle birşey yoktur.
                          [/quote]

                          Seyyid Fadlullah Hizbullahın kurucularından değil, bilginiz eksiktir. Lübnanlı Seyyid Cafer Murtaza Amili delillerle onun cevabını vermiştir. Ebubekir ve ömer'in suçu sadece Hz. Fatıma'nın evine saldırmalarıyla sınırlı değil ki. Yazdıklarımızı taassuptan uzak bir şekilde okursanız onların İslam'a aykırı neler yaptıklarını görürsünüz.

                          Soru: Eğer Hz. Ömer, Hz. Fâtıma annemize sıkıntı verip üzmüşse Hz. Ali (k.v) neden Hz. Ömer'e mudahele etmedi. Hâşâ Hz. Ali (k.v) korktu mu veya nedir sebebi?

                          Cevap: Bu soru iki şıktan oluşmaktadır: Birincisi sıkıntı verilip verilmemesi; ikincisi ise Hz. Ali'nin neden suskun ve tepkisiz kalışı. Burada bahse değer çok mes'ele vardır. Ancak "Akıllıya işaret yeterlidir" kuralınca ben, bir iki belgeyi aktararak ikinci şıkkın cevabına geçeceğim:
                          Sahih-i Buhari'de üç yerde ve diğer birçok muteber bilinen kaynakta cüzî farklarla Ümm-ül Mu'minin Âişe'den şöyle nakletmektedir:
                          "Resulullah'ın (s.a.a) kızı Fâtıma, Resulullah'ın vefatından sonra Ebu Bekir'e gelerek Medine'de kendisine verilenleri, Fedek'i ve Hayber humsundan geri kalanı istedi; Ebu Bekir de bundan çekinerek Resullah'ın şöyle buyurduğunu iddia etti: "Biz miras bırakmayız; bizim bıraktığımız sadakadır."
                          Bunun üzerine Hz. Fâtıma öfkelenerek Ebu Bekir'e küstü ve ölünceye dek bir daha onunla konuşmadı."

                          Sahih-i Tirmizî'de ise şöyle nakletmektedir: "Fâtıma Ebu Bekir ve ömerin yanına gelerek Resulullah'tan kalan mirasını istedi; Onlar da 'Biz Resulullah'ın "Ben miras bırakmam" hadisini duyduk' dediler; bunun üzerine Fâtıma "Vallahi asla sizinle konuşmam artık" dedi ve ölünceye dek bir daha onlarla konuşmadı. Fâtıma Resulullah'tan sonra altı ay yaşadı ve vefat ettiğinde ise eşi Ali onu geceleyin defnetti namazını da kendisi kıldırdı ve Ebu Bekir'e izin vermedi."

                          Ehl-i Sünnet âlimlerinden İbn-i Kuteybe "El-İmâmet-u Ves-Siyâse" kitabının "Ali'nin Biatının Keyfiyeti" bölümünde şu bilgilere yer vermiştir: "Ebu Bekir bir ara biattan kaçınıp Ali'nin evine toplananları aradı ve Ömer'i onların peşine gönderdi. Ömer Ali'nin kapısına gelerek onlara seslendi; dışarıya çıkmaktan çekinince odun getirmelerini istedi ve onlara şöyle bağırdı: 'Ömer'in canını elinde tutana (Allah'a) andolsun ki dışarıya çıkarsınız ya da evi içindekilerle birlikte yakacağım.' 'Ey Ebâ bu evin içerisinde Fâtıma vardır' dediklerinde 'Farketmez' diye cevap verdi..."

                          Yine aynı bölümün bir diğer yerinde şöyle nakletmektedir: "Ömer Ebu Bekir'e Şöyle dedi: 'Hadi kalk Fatıma'ya gidelim; biz onu gazaplandırdık.' Birlikte Fatıma'ya gelip görüşmek için izin istediler; fakat Hz. Fâtıma izin vermedi; bu sefer Hz. Ali'ye geldiler; o da onları Fâtıma'nın yanına götürdü; yanında oturduklarında Hz. Fâtıma yüzünü duvara doğru çevirdi; selam verdiler; cevaplarını vermedi...

                          Sonra Hz. Fâtıma onlara hitap ederek şöyle konuştu: 'Size Resulullah'tan bir hadis nakledersem tasdik eder misiniz?' Evet dediler; şöyle devem etti: 'Sizi Allah'a ant verdiriyorum, Peygamber'den benim hakkımda 'Fâtıma'nın rızası benim rızamdır; Fâtıma'nın gazabı benim gazabımdır; kim benim kızımı severse beni sevmiştir; kim Fâtıma'yı hoşnut ederse beni hoşnut etmiştir; kim onu gazaplandırırsa beni gazaplandırmış olur' buyurduğunu duydunuz mu?

                          Onlar da evet duyduk cevabını verince Hz. Fâtıma şöyle dedi: 'Allah ve melekleri şâhid olsunlar ki siz ikiniz beni gazaplandırdınız ve hoşnut etmediniz. Peygamber'in yanına vardığımda mutlaka sizi şikayet edeceğim.'

                          Bunun üzerine Ebu Bekir ağlayarak 'Allah'ın ve senin gazabından Allah'a sığınırım' deyince, Hz. Fâtıma şu cevabı verdi: 'Allah'a andolsun ki kıldığım her namazın ardından sana beddua edeceğim..."

                          Bunlar olup bitenlerden çok kısa pasajlardı; söz fazla uzamasın diye şimdilik bununla yetiniyorum. Zaten başta da söylediğim gibi "Akıllıya işaret de kâfidir."

                          Hz. Ali'nin, Hz. Resulullah'tan sonra olup bitenler hakkındaki tavrının nedenlerine gelince; bizzat Hz. Ali'nin kendisinden Nehc-ül Belâğa ve bazı diğer kaynaklarda nakledilen cevapları sizlere nakletmekte yarar görüyoruz:

                          Hz Ali (a.s) Nehc-ül Belağa'nın "Şıkşıkıye Hutbesi" diye meşhur olan 3. hutbesinde Resulullah'tan sonraki olaylara değinmiş ve takındığı tavır hakkında şöyle buyurmuştur:

                          "Andolsun Allah'a ki Ebu Kuhafe‘nin oğlu, o (hilafeti) bir gömlek gibi giyindi; oysa daha iyi bilirdi o, ben hilâfete nispetle değirmen taşının mili gibiydim; hilâfet benim çevremde dönerdi; sel benden akardı; hiçbir kuş, benim (zirveme) çıkamazdı. Hilâfetle arama bir perde çektim; onu koltuğumdan silkip attım. Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi edeyim; yoksa bu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Hem de öylesine bir körlük ki ihtiyarları tamamıyla yıpratır; çocuğu kocaltır; inanan da Rabbine ulaşıncaya dek bu zulmette zahmet çeker.
                          Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken, boğazımda kemik vardı; mirâsımın yağmalandığını görüyordum..."


                          Nehc-ül Belâğa'nın 26. hutbesinin bir bölümünde ise şöyle buyuruyor:
                          "Gördüm ki Ehl-i Beytim'den başka yardımcım yok, onları ölüme sürmedim; çerçöpe karşı gözümü yumdum; boğazıma oturan şerbeti yuttum; öfkemi yendim; zakkumdan da acı olan o mihnete dayandım."

                          Ehl-i Sünnet'in Mutezilî âlimlerinden İbn-i Ebi-l Hadid, Nehc-ül Belağa'nın 119. hutbesinin şerhinde Abdullah İbn-i Cünâde'den şöyle naklediyor:
                          "Hz. Ali'nin hilafetinin ilk günlerinde ben Hicaz'da bulunuyordum ve İrak'a gitmeğe niyetliydim. Mekke'de umre yaptıktan sonra Medine'ye geldim. Mescid-ün Nebi'ye girdiğimde insanlar namaz için toplanmışlardı. O sırada Hz. Ali kılıcını kuşanmış vaziyette çıka geldi ve toplanmış camaata hutbe okudu. O hutbesinde Allah'a hamd u senâ ve Resulullah'a salât u selamdan sonra şöyle buyurdu:
                          "Resulullah'ın vefatından sonra biz Ehl-i Beyt, ümmetin bizim hakkımıza tamah edeceğine inanmazdık; ama beklemediğimiz oldu; hakkımızı gasbedip bizi pazar ehlinin yerine koydular; bizden nice gözler ağladı; nice sıkıntılar meydana geldi. Allah'a andolsun ki eğer Müslümanların bölünüp parçalanma korkusu, küfrün geri dönme ve dinin yok olma korkusu olmasaydı, biz onlara karşı başka türlü davranırdık!..."

                          Yine İbn-i Ebi-l Hadid Kelbî'den şöyle nakletmektedir: Hz. Ali, Talha ve Zübeyr'e karşı koymak için Basra'ya hareket etmeden önce bir hutbe okuyarak şöyle buyurdu:
                          "Kureyş Allah Resulü'nden sonra bizim hakkımızı elimizden alıp kendine tahsis etti. Ben bütün bu sıkıntılara rağmen sabretmeği Müslümanların bölünüp parçalanmalarından ve kanlarının dökülmesinden daha evla gördüm; zira insanlar İslâm'la daha yeni tanışmışlardı. Din en ufak bir hareketle bozulan ve en yeteneksiz birisinin hareketiyle bile ters yüz olan bir tuluma benzer..."

                          Yine altı kişilik meşhur şurada, Osman'ın halife seçilmesinin ardından şöyle buyurmuştur:
                          "Mutlaka siz de bilirsiniz ki ben, insanlar içerisinde ona (hilafete) başkasından daha layık birisiyim; ama andolsun Allah'a ki ben, sadece bana haksızlık edilir, ama Müslümanların işleri yolunda olursa, teslîm olurum (muhalefet etmem) ve bunu yaparken de ecrini dileyerek, üstünlüğünü isteyerek yaparım; sizin, dünyânın süsünü-püsünü, özentisini-bezentisini istemenizdense çekinirim." (Nehc-ül Belâğa, 73. Hutbe)

                          Malik-i Eşter'i Mısır'a vâli tayin ettiğinde Mısırlılara yazdığı mektubunda yine şöyle buyuruyor konu hakkında:
                          "(Hamd ü senâ ve salât ü selâmdan sonra) gerçekten de noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, Muhammed'i âlemlere korkutucu, peygamberlere tanık olarak gönderdi; Allah'ın salâtı ona ve soyuna olsun. O göçünce Müslümanlar hilâfet husûsunda ayrılığa düştüler. Birbirleriyle çekiştiler. Andolsun Allah'a ki Arabın, bu işi, Peygamber'den sonra Ehl-i Beyt'inden alacağını, benim halifeliğime engel olacağını hatırıma bile getirmedim. Fakat bir de baktım, gördüm ki halk, filân kişiye biat etmekte; elimi çektim; sonunda insanların dinden döndüklerini, Allah'ın salâtı ona ve soyuna olsun, Muhammed'in dînini iptâle kalkıştıklarını, halkı buna çağırdıklarını görünceye dek dayandım. Fakat bu işe giriştikleri zaman, İslâm'a yardım etmezsem onda bir gedik açılacağından, onun yıkılacağından korktum; çünkü bu musibet bana, az bir gün sürecek, sonra serap gibi yitip gidecek, yahut bulut gibi dağılıp yitecek olan hilâfetten, size emir olmaktan mahrum kalmaktan da daha büyük olacaktı." (Nehc-ül Belâğa, 62. Mektup)

                          Bihar'ul- Envar kitabında, Ömer'in Hz. Fatıma'ya tokat vurmasıyla ilgili şöyle nakledilmiştir: “Bu sırada Ali b. Ebi Talip (a.s) sıçrayıp Ömer'in yakasından tuttu, sonra onu sallayıp yere vurdu, onun burun ve boynunu ayağının altına alıp çiğnedi, onu öldürmek istedi, ama Resulullah (s. a.a)'in sabr etmesiyle ilgili söz ve tavsiyelerini hatırlayınca şöyle dedi: “Ey Sahhak (Hattap) oğlu! Muhammed'i peygamberlikle üstün kılana and olsun ki, eğer Allah'tan taraf bir kitap geçmiş olmasaydı (kader böyle olmasaydı), şüphesiz evime giremeyeceğini elbette anlamış olacaktın.”
                          Bu esnada Ömer yardım dilemeğe başladı...”
                          (Bihar, c. 43, s. 198)

                          Görüldüğü gibi Emir-ül Mu'minin (a.s) bu sözlerinde Resulullah'tan sonraki olaylarda takındığı tavırların nedenlerini bizlere kısa ve öz olarak beyan etmektedir ki basiret sahiplerinin hiçbir açıklama ve yoruma gerek kalmadan, gereken cevabı alabileceğini düşünüyoruz.

                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                            islamdevleti kardes;
                            sizin iddialardan ibaret olan satirlariniz elhamdulillah f_altan hocanin yazilari arasinda, derin bir calismanin ortasinda karikatür molasi gibi duruyor....
                            nedenmi?
                            söylediklerinizin hic bir dayanagi yok
                            yalnizca su meshur sözlerden, hani varya "ayaginin tozu olamayiz" "atinin burnuna kacan toz olamazlar" vs....ardindan "bu ictihadti" "onlar birbirini severdi" "ne yaptilarsa Allah rizasi icin yaptilar" "dünyevi düskünlükleri yoktu" deyip ve nihayet icinden cikamadiginizda "biz yargi mercii degiliz" ile noktalarsaniz hic sasirmam...


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                              [quote author=gulistan_2 link=topic=5291.msg44079#msg44079 date=1248208265]
                              islamdevleti kardes;
                              sizin iddialardan ibaret olan satirlariniz elhamdulillah f_altan hocanin yazilari arasinda, derin bir calismanin ortasinda karikatür molasi gibi duruyor....
                              nedenmi?
                              söylediklerinizin hic bir dayanagi yok
                              yalnizca su meshur sözlerden, hani varya "ayaginin tozu olamayiz" "atinin burnuna kacan toz olamazlar" vs....ardindan "bu ictihadti" "onlar birbirini severdi" "ne yaptilarsa Allah rizasi icin yaptilar" "dünyevi düskünlükleri yoktu" deyip ve nihayet icinden cikamadiginizda "biz yargi mercii degiliz" ile noktalarsaniz hic sasirmam...

                              [/quote]




                              4 mezheb içerisinde Muteziliyi Ehl-i sunnet hak mı görür ,yoksa Ehl-i sunnet dışı mı?

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN TAVSİYELER

                                soru sormakta acele etmeyiniz kardes?
                                sorulan sorularada arada bir sarf-i nazar ediniz
                                veya yapilan aciklamalara "Red"mi diyorsunuz "kabul"mü bir kelam ediniz!


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X