Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

    [quote author=Seyyah link=topic=5366.msg40584#msg40584 date=1246539391]
    Açık söylemek gerekirse, forumda ilim! sahibi olduğunu iddia edip, istediklerinin dışında yazanlara, muhalefet edenlere hakarete varan yaklaşımda olanların olduğu yerde olmaktan imtina etmiştim.
    Bugün girip bikaç başlığı incelediğimde, Mehmet UFUKALP in yazıları dikkatimi çekti.
    Bir şiaya içten Allah razı olsun diyeceğim pek alıma gelmezdi.
    Çünki şiaları genelde Ehli Sünnete saldırır görüyordum ( onlar adına tarihi gerçekler deselerde, tarih algımız farklı zira!).

    Hataları yanında, faziletleride olabileceğini ifade edip, olması gereken tavrı gösteren Mehmet UFUKALP a tekrardan içten şükranlarımı sunuyorum.

    Selametle...
    [/quote]

    nedense mehmet ufukalpin tavrını sizde hiç göremiyoruz bunun sebebi ne ola ki?

    Yorum


      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

      anlasildi mehmet ufukalp kardesim, meselenin beyan ettigim bölümleriyle özüne inemeyecegiz...

      su kadarini ilave edebilirim
      ömer ve ebubekir hilafeti cok farkli sekilde gelisti ve bunu yapmak icin hz.Aliye kilic cekmediler
      fakat muaviye bunu yapti, muaviye hilafeti kilic yoluyla gasp etmeye calisti, herhalde hazreti Alinin davranisi farkli olacakti
      bunun yanisira, ilk iki halife her ne kadar kilic cekmemislersede, kilic cekenlere zeminin hazirlanmasinda en büyük rolü oynamislardir...

      öyle sandiginiz gibi her zaman hz.Ali ile istisare edilmemistir, istisare edilen konular bellidir, eger her zaman onun sözlerini dinleyecek olsalardi, münazara bölümünde dile getirilen bazi biatlar sözkonusu bile olamazdi!

      kardesim, biz sizi aliye uzak kendimizi aliye yakin görüp öfke kusmakla mesgul degiliz...ancak siz hem kendinizi Aliye yakin görüp hem asagida siraladigim maddeleri kabul edip, hemde ayrica bu reddi mümkün olmayan meselelere ragmen birilerine toz kondurmamakla iyi bir is yaptiginizi saniyor ve dolayisi ile böyle yapmadigimiz icin bizim tavrimizi öfke olarak tanimliyorsunuz...

      bakin:
      1-hz.ali hem hak imam ve hak halifemiydi?
      evet
      2-hz.ali, Allah ve resulü tarafindanmi secilmisti
      evet
      3-böyle olduguna göre hz.Ali din icin büyük hüccetmidir?
      evet
      4-hz.ali imanin ölcüsümüdür?
      evet
      5- o iki sahis bu hilafeti gasp etmismidir?
      evet
      6-o ikisinin hilafeti neyle olusmustur
      hepsi farkli olmus ve hic bir aciklamayla gecerli kilinamamistir
      7-bundan sonra dinde bir cok büyük yanlislar, bidatlar, sünnete kurana aykiri isler yapilmismidir?
      -yapilmistir
      8- bu ikisi gadir humda resulullahin huzurunda hz.aliye ettikleri biati bozmusmudur?
      evet bozmusdur
      9-peki hz.alinin, Allah ve resulünün emrini cigneyenlere muhabbet beslemesi mümkünmü?
      asla, ancak o dinin cikarlari adina o an ne gerekiyorsa onu yaparak, yapilmakta olan yanlislarin ve yanlis gidisatin önünü mümkün oldugu kadar engellemeye calismisti

      bunlari uzatmak mümkün kardesim...milyonlarin kutsadigi bu iki sahis, üstelikte resulullahin dizi dibinde oturma gibi bir nimete nail olduktan sonra, Allahin dini hususunda, Allahin hucceti hususunda saymakla bitmeyen bu kadar cürmü islemislerse, benim gibi bir avaminda birgün kalkip onlara böyle bir cümle sarfetmesi kiyasen pek kinanir durumda degildir...bununla birlikte, herkes benim gibi cahil avam degil, mutlaka gerekli olan seyi düsünmeye muvaffak olacaklardir...

      bütün bunlarin yanisira
      yukarida verdigim link hz.Alinin biat etmedigine dair bazi mevzularin izahini iceriyor...


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

        Gülistan kardeş, sizin anlattıklarınız Hazreti Ebu Bekirle Hazreti Ömerin hatalı oluşlarının delilleridir. Bizim anlatıp size sorduklarımız ise onların iyi yönleridir. Unutmayın ki onlar muhacirdirler, Bedirde bulunmuşlardır. Rasulullaha sahabi olma liyakatleri vardır. Hucurat Suresinin nuzül sebebini bilirsiniz. Hazreti Ebu Bekirle Hazreti Ömer Rasulullahın yanında birbirlerine bağırdıkları için bu sure inmiş ve ey iman edenler diye Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömerin iman sahibi olduklarını açıklamıştır.
        Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömerin İmam Aliden danıştıkları konu yine İslamla ilgili idi. Kendini bilmezin biri diyor ki, kafir bile insandan öğüt istese ona öğüt verilir. Arkadaşım kafir birisi islamın uygulanması konusunda insandan öğüt ister mi?
        Hani bilirsiniz İmam Ali Muta Nikahını yasakladı diye Hazreti Ömer için aynen şöyle der: Allah Ömere rahmet etsin. Eğer mutayı yasaklamasa idi kötü kimseler haricinde kimse zina etmezdi.
        Dikkat ederseniz hatası sebebiyle bile İmam Ali ona rahmet veriyor. İmam Ali böyle yaparken takipcilerine de İmam Aliyi taklit etmek düşmez mi? Üstelik böyle olunca şii ve sünni müslümanlar birbirlerine kin duymaz ve vahdet sağlanır. Sizin gibi yapmakla ancak kinler bilenir, ortalık kan gölüne döner. Nitekim Irakı Afganistanı, pakistanı görüyorsunuz. Hep bu sebeplerle oluk oluk kan akıyor, yazık değil mi?
        İmam Alinin faziletleri ile temayüz etmek dururken ona muhalif olanları yermekle vakit geçirmek makul müdür?
        Toz kondurmamak arzusundasınız diyorsunuz. Onların İmam Alinin halife seçilmesini engellemeleri, fedek meselesi ve benzeri meselerle ilgili hatalı davrandıklarını, bunun için indallahta Allaha karşı sorumlu olduklarını söylüyor inanıyor, bu mudur toz kondurmamak. İnsaf edin.
        Bizim derdimiz, müslümanlar öyle bir söylem gelişrimeliler ki iki büyük müslüman fırkaya yazık olmasın, bakın ne haldeyiz, yeryüzünde. Sizlerin bu tavır tartışmaları müslümanların zülum ve emperyalizmden kurtulmasına ne kadar hizmet edecek, hiç hesap ettiniz mi?
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

          ah kardesim, hadi cikaralim o kendime ait yorumu, meselenin asil özüne dönelim mümkünse!

          onlar muhacir olabilirler, hz.ali ise hem muhacirin hemde ensarin en hayirlisidir!
          hatta filanlar fismanlari gecelim insanlarin üzerine bir huccettir, "imanin ölcüsü hz.alidir", ona bugz etmenin ucu Allaha bugza gider, peki bu hilafet sevgidenmi gasp edildi yoksa bugzdanmi?

          sahabe olmak, yani arkadas olmak, yoldas olmak, sonu gelmeyen birsey degildir ki, bugün arkadastir, yarin olmamistir, veya layikini yerine getirmemistir vs. vs. tipki iman gibi
          iste bu yüzden Allah "iman edenler" icin bir ölcü olarak hz.Aliyi huccet kilmistir...siz simdi bu imanda bu ashab olmakta kimlerin ne kadar sabit kaldiklarini anlamak istiyorsaniz
          1- hz.aliye olan tutumlarina bakacaksiniz
          2- dinin hükümleri ile ne yaptilar ona bakacaksiniz
          yani iki büyük emanet olan kuran ve ehlibeyt hususundaki yaklasimlari ile ölceceksiniz o insanlari.

          Resulullahin men ettigi bir cok isi bunlar yürürlüge koymuslardir, bumu iyi yanlar!?

          "Allah ömere rahmet etsin..." sözünüzün kaynagini belirtebilirmisiniz?
          söyle bir sey; hz.Ali bu dinde, müminlerin önderidir, sözleri huccettir! bunun bir nedeni var degilmi?
          iste bu nedenler kendisine bahsedilmis olan hz.Ali
          Allahin helalini haram kilma hususunda bir insana rahmet dileyecek öylemi???

          malesef ehlisünnet arasindan, hak ve hakikate sizin kadar yakin duran ve BUHARIDEDE UYDURMA HADISLER VAR EVET diyebilecek kadar yüregini acikca ortaya koyanlarin sayisi cok az...bu nedenle de ehlisünnet malesef siiler ömer ve ebubekre ve hatta muaviyeye hazret demedigi sürece kin duymaktan vazgecmeyeceklerdir (cok az istisna haric)

          forumlarda yapilan tartismalarin disina cikinca bir bakin
          hic bir sii müslümandan, ehlisünnete karsi pratik yasamda alinmis bir tavir göremezsiniz, onlarla saf tutmaktan imtiyaz ettiklerine sahid olamazsiniz, fakat ehlisünnet acisindan malesef bu böyle degil...

          internet sayesinde yeni yeni degisik fikirlerde insanlar cikmaya basladi, fakat genel icin malesef siinin tek tarafli gayreti yeterli degil, bunu alimleriniz saglamasi gerekiyor...
          "rafiizi" diye baslayan cümlelerle halki dolduran bir sii alimi duydunuzmu?
          ya siiler hakkinda "kestikleri yenmez selami alinmaz vs." sünni fetvalari okudunuzmu?

          olay bu kardesim
          hak batildan iyice temizlenmedikten sonra hic bir sonuc ciddi anlamda hasil olmayacaktir...

          hakperest olmakta bu degil
          yani; hz.ali asil hak olandir
          fakat ömer ve ebubekirde batil degildir
          demek hak ile batilin karisimi bir vahdet taleb etmektir
          böyle bir vahdete resul-u ekrem evet deyip anlasmayi kabul etmismiydi? (biraz ondan biraz bundan)


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

            malesef ehlisünnet arasindan, hak ve hakikate sizin kadar yakin duran ve BUHARIDEDE UYDURMA HADISLER VAR EVET diyebilecek kadar yüregini acikca ortaya koyanlarin sayisi cok az...
            demissin,
            ama
            "kestikleri yenmez selami alinmaz vs." sünni fetvalari
            dahada az

            onlar muhacir olabilirler, hz.ali ise hem muhacirin hemde ensarin en hayirlisidir!
            Hz.Aliden daha hayirli olduklari kast edilmiyor zaten.
            Sadece muaviyeden hayirli olduklari anlatilmak isteniliyor.
            Sence de öyle degilmi ki ??
            Allah Bize Yeter!
            O Ne Güzel Vekildir...

            Yorum


              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

              ne farkeder hilalnur bacim
              o az, bu ondan daha az = genel bakis acisi "siir rafizidir"

              yine ne farkeder
              o hayirsiz, bu daha hayirsiz= toplam "hayirsiz"

              bir binayi yapanlarin tuglasini koyan, kapi bacasini takan, elektrik tesisatini döseyen ve temelini atan, bunlarin birlikteligi olmasa bina islev göremezki!


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                çok ilginç yazılar görüyorum sitede ben yeni buldum burayı ve yeni üye oldum
                ama beni tanıyan kardeşlere rastladım bu yazıları önceden görseydim her halde anında banlanırdım
                yani bazı eli kanlı katillere hz. ve r.a ifadelerinin kullanıldığı yazılara ama artık gülüyorum gülmek sağlığa faydalıdır zira

                bi hakikati daha fark ettim muaviye efendimiz hakkaten çok büyük bir insanmış harika işler başarmış muhteşem bir kişilik tam bir deha büyük bir sahabeymiş sünniyken de kıymetini bilememişim şia olduktan sora daha çok araştırıcam hayran olunası bir insan hemen ona karşı işlediğim günahlardan tevbe edicem ve her gün fatihalar yolluycam o hazrete (kabul olunacağından şüpheliyim tabi)

                Yorum


                  Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                  Mehmet abi hoşgeldin. Seni burda görmek beni çok mutlu etti. Başlığı ben bilerek öyle koydum. içeriğini sonuna kadar okursan anlarsın abi. Abi bu arada senden faydalanmayı ümid ediyorum. Nitekim seni tanıyorum. Bu foruma renk katacağından eminim inş.

                  Yorum


                    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                    sağol kardeşim inşallah zamanım oldukça paylaşımım olucak ben anladım zaten sizlerin yazışları değil diğer dindaşlarımızın övgülü başlıklarını kastetmiştim ama tabi onlarda öyle inanıyor bir zamanlar benim inandığım gibi :-[
                    hz muaviye r.a

                    Yorum


                      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                      ben bu adam hakkında gerek tarih kitaplarında gerek hadislerde zaten bi sakatlık olduğunun farkında idim ama üzerinde durmamıştım

                      ama ne zamanki imam hasan filmini izledim o an duyduğum kin ve nefreti tarif edemem

                      Yorum


                        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                        Yazıklar olsun ki muaviye ...EDİT... r.a hitabında bulunuyorsunuz Allah'ın ...EDİT... ona ve soyuna olsun onlar ki Peygamber ve ailesine zulüm eden kafirlerdir ...EDİT...


                        Saygı değer kardeşim Forum kuralları açısından ve farklı inançta olan insanların inançlarına saygı bakımından forumumuzda Lanet yasaktır. Muaviye ile ilgili bildiklerinizi bu başlıkta paylaşmanızı ümid ediyoruz.

                        Wilayah

                        Yorum


                          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                          [b]
                          MUAWIYYE BİN EBU SUFYAN (LA)
                          [/bBir gün Hz. Resulullah (s.a.a) bir grup ashabıyla giderken uzaktan Ebu Süfyan'ın bir binek üzerinde geldiğini gördü, Muaviye hayvanın yularını tutmuştu, Yezid de arkadan hayvanı dehlemedeydi. Allah'ın Resulü (s.a.a) elini göğe kaldırıp "Ya Rabbi!" buyurdu, "Her üçünü de rahmetinden uzak tut!"
                          İslam tarihinde hiçbir Müslümanın unutamayacağı en çirkin isim ve en iğrenç karakterlerden biri olan Hind, Muaviye'nin anasıdır.
                          Evet, Muaviye'nin babası Ebu Süfyan, anası Hind'dir!..
                          Hind, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) pek sevdiği amcası Hz. Hamza'yı (r.a) şehid etmek için bir terörist kiralamış ve bu kiralık katilin eliyle o yüce insanı şehid ettikten sonra mübarek na'şının yanına gelip ciğerlerini sökmüş ve bizzat katilin şaşkın bakışları arasında hayvanca bir hırsla şehidin ciğerlerini defalarca ısırmış, parçalamıştı!..
                          Buna rağmen cesedi bırakmamış, parmaklarını kesip gerdanlık yaparak boynuna asmıştır.
                          Hind'in ölünceye kadar bir hazine gibi koruduğu - ve İslam'ı kabul etmiş gibi göründükten sonra gizlice saklamaya devam ettiği- ve her fırsatta oğullarıyla torunlarına gösterip onlara kin ve nefret aşıladığı "parmak kemikler gerdanığı" budur...
                          Bir gün Muaviye'ye "Seni Hz. Resulullah (s.a.a) çağırıyor" dediler.
                          Onu çağıran adam bir süre sonra yanlız dönerek Hz. Resulullah'a (s.a.a) "Yemek yediğimi ve gelemeyeceğimi söyleyin" dediğini aktardı.
                          Hazret, peşine adam gönderip tekrar çağırttı.
                          Muaviye bu kez de aynı cevabı gönderdi ve Hz. Resulullah'la (s.a.a) görüşmektense yemek yemeyi tercih etti.
                          Üçüncü kez çağrıldığında da aynı mesajı gönderince Hz. Resulullah (s.a.a) pek rahatsız oldu, elini semaya kaldırıp "İnşaallah hiç doymaz..." buyurdu.
                          Tarih kaynaklarında Muaviye'nin çok fazla yemek yediği ve "yedikçe acıkıyorum", dediği ve bir türlü doymak bilmediği kayıtlıdır. Muaviye'nin sofradan çekildiğinde genellikle şu cümleyi söylediği meşhurdur: "Yemek yemekten yoruldum, ama doymadım!"..
                          Muaviye, Allah Resulü'nün (s.a.a) bedduasını alan sayılı insanlardan biridir.
                          Muaviye, birçok "ilk" e de imza atan bir isimdir.
                          İktidara geçtiğinde ve hilafet adına saltanat kurup tahta oturduğunda ilk işi İslam hükümlerini ayaklar altına alıp "geçmiş atalarının örf ve geleneklerine göre" davranmak oldu!

                          Şarap içti.

                          İpek elbise giydi.

                          Altın ve gümüş yemek servisleri kullandı.

                          Gınâ -haram çalgıları içeren müzik- meclisleri tertipletti, bu meclislere katıldı.

                          İslam fıkhına aykırı, yargılamada bulundu; şeriate aykırı hükümler verdi.

                          Hırsızı cezalandırmadı.

                          İslam tarihinde "Müslüman" adıyla yağma ve çapulculuğu başlatan ilk isim oldu.

                          Siyasi çıkarlar elde etmek için komplolar kurdu.

                          Osman'ın faziletleri ve Hz. Ali'nin (a.s) kınanacak vasıfları olduğuna dair hadisler uydurttu ve bunun için yüklüce paralar harcadı!

                          Sahabeye sebbettirmek (küfrettirme) bid'atini ilk başlatan da yine o oldu. Hükmü altındaki camilerin imam ve vaizlerine ferman gönderip minberde Hz. Ali'ye (a.s) lanet okutturdu ve nice Müslüman'ın yıllarca bu lanete "amin" diye bağırmasına ve Ali düşmanlığının yayılmasına neden oldu*

                          Çarşamba günü, Cuma namazı kıldırdı.

                          İslam düşmanlığı doruğa ulaştı.

                          İslam halifesine karşı tuğyan etti.

                          Hz. Ali şiasını bulduğu yerde öldürttü.

                          Şia olan aşiret ve kabileleri çocukları ve kadınlarıyla birlikte topluca katliam ettirdi.

                          Baskı, zulüm, işkence, şantaj, sabotaj, terör, yıldırma, dehşet, hakların çiğnenmesi...vb. uygulamalar Muaviye saltanatının en belirgin özelliklerindendi.

                          Kimsenin Muaviye'yi eleştirmeye veya ona itirazda bulunmaya cür'eti yoktu.

                          Muaciye'yi eleştirmeye veya onun icraatlarına itiraz etmeye kalkışanlar ya acımasızca terör ediliyor, ya da tutuklanarak işkence altında öldürülüyordu.

                          Hocr'le adamlarına Muaviye'nin neler yaptığını yazmak bile zordur...

                          Muaviye hepsini hepsini öldürttü.

                          Amr bin Hımak'ın boynunu vurdurdu.

                          Şam, o günlerde bir ülkeydi...

                          Şam fetholunduğunda oraya önce Ebu Ubeyde vali olarak gönderilmiş, ama çok geçmeden bu vali vebaya yakalanarak ölmüş ve 2. halife Ömer; Muaviye'nin kardeşi olan Yezid bin Ebu Süfyan'ı Şam valiliğine atamıştı

                          Emeviler ve Ebusüfyanoğullarının İslam tarihinde resmen devlet görevine getirilmesi bu tarihe rastlar...

                          Emevilere iktidar kapısı 2. halife döneminde açılmıştır.

                          Yezid öldüğünde her ne hikmetse halife Şam valiliğini tekrar Emevilere bıraktı ve ölen Yezid'in yerine kardeşi Muaviye atandı!

                          Böylece Şam'ın yönetimi bir hanedana bırakılmış oluyordu!..

                          Burada, birilerinin diyet borcunun ödenmekte olduğunu sezmek hiç de zor değildir...

                          İkinci halife, neden Yezid bin Ebu Süfyan'ı Şam valiliğine atamıştı sahi?

                          Ondan sonra Muaviye'yi ataması neyle açıklanabilir?

                          Dahası...

                          İkinci halifenin, kendisinden sonra ancak Osman'ın halife olarak belirlenebileceğinin apaçık belli olduğu "özel olarak terkibi tertiplenmiş bir şûrâyla" Osman'ın halifeliğini garantilemiş olması neyle açıklanabilir sahi?

                          O merhaleye kadar Haşimoğullarından olan hiçkimseye, hatta bir tek Haşimiye bile önemli makamlardan hiçbirinin verilmemesi ve Hâşîmîlerin iktidardan önemle de uzak tutulması da "basit bir tesadüf" müdür gerçekten?"

                          Ve... Sorulmaması ötedenberi âdet haline getirilmiş, ve cevabı hep ört-bas edilmeye çalışılmış daha nice sorular...

                          Yaradan'ın biricik sevgilisi Habib-i Hûdâ Hz. Resul-ü Ekrem'in (s.a.a) sünnet ve emirlerinin bunca çiğnenip onun soyuna onca kinle davranıldığını ve Allah'ın peygamberinin sarih emirlerine rağmen, tam tersi cihette şahsi görüş ve politikaların yürürlüğe konulup dayatılmış olduğunu görüp de "neden?" diye sormamak mümkün müdür sahi?

                          Bir gün Muaviye minberde hutbe okurken bir Müslüman kılıcını çekip tekbir getirerek minbere doğru atıldı. Muaviye'nin özel koruma muhafızları vardı; bu Müslümanı hemen yakalayıp sorguladılar:

                          - Bu eyleme neden giriştin? Kimin emriyle yaptın bunu?!

                          - Peygamberin emriyle! O büyük peygamberin "Muaviye'nin emîr olduğunu görürseniz kalçasını kılıçla parçalayın!" buyurduğuna bizzat şahid oldum ben!

                          - Onu emirliğe kimin atadığını biliyor musun?

                          - Hayır.

                          - Halife Ömer atadı onu!

                          - Öyleyse Ömer haklıdır, duydum ve itaat ettim!!!

                          İslam kaynaklarında buörnekler pek çoktur...

                          Şam emirliği, Muaviye için halifeliğe tırmanmaya yetecek kadar güçlü bir merdivendi.

                          Muaviye'nin Şam emiri olmasına yardım edildi...

                          Ve böylece Hz. Peygamber-i Ekren'in (s.a.a) minberine kadar tırmanması sağlandı...

                          Hz. Resulullah'ın (s.a.a) minberinde hutbe okumakla meşgul olduğu bir gündü... Abdullah bin Mesud cemaatin arasında ayağa kalkıp "Hz. Resulullah (s.a.a)" dedi, "muaviye'yi benim minberimde görürseniz hemen öldürün!"...

                          İktidar, Muaviye'nin biricik aşkıydı, onun için devlet vesile değil, bizzat gayeydi!..
                          Kufe şehrini ele geçirdiği gün minbere çıkıp Kufe halkına hitaben şöyle diyordu: "Yemin ederim ki ben namaz için savaşmadım sizinle; oruç, zekat veya hacc ibadeti rahatça uygulansın diye de savaşmadım!.. Siz bütün bu ibadetleri yerine getiriyordunuz zaten. Ben, sadece sizin başınıza geçebilmek için savaştım sizinle!"
                          Minberlerde, vaaz ve hutbelerde Hz. Ali'ye (a.s) lanet ve bedduada bulunulması bid'atini koyan kimse de Muaviye oldu.
                          Hz. Ali'ye (a.s) sebbettirirken, aslında kimi sebbediyor, kime karşı nefretini kusuyordu Muaviye?..
                          O tarihten itibaren sahabeye sebbetmek Müslümanlar arasında gayet normal karşılanır olmuştur.
                          Bu iğrenç bid'atin de temelini atma şerefi (!) yine Muaviye'ye aittir!
                          Bir gün Muğiyre bin Şu'be Muaviye'ye "Yeter artık!"dedi, "Resulullah'ın soyu olan Haşimoğullarına yaptıkların yeter! Artık onlar, kendilerinden korkmana neden olacak kadar güç ve nüfuz sahibi değil ki!"
                          Muaviye nefret dolu bakışlarını uzaklara dikerek "Neler söylüyorsun sen?!" diye çıkıştı Muğiyre'ye "Haşimoğullarından olan o adam (Hz. Resulullah (s.a.a) için Muaviye'nin kullandığı tabir daha ağır, ancak bu kadarını yazabiliyorum ben -Mütercim) öyle bir şey yapmış ki hergün beş kez onun adı Allah'ın adıyla birlikte bütün Müslümanlarca anılmada!.. Muğıyre! Bu ismi mezara gömmekten başka çare yok, anlıyor musun?!"
                          Olanca zekâ, kin ve nefretine rağmen Muaviye o yüce ismi mezara gömemedi; bilakis, Hz. Resulullah (s.a.a) ve onun ailesine beslediği o kinle birlikte kendisi gömüldü mezara. O Hazret'in ismi ise her geçen gün daha bir parlayarak güneş misali insanlık ufuklarını aydınlatıyor halâ...
                          "Allah, nurunu tamamlayacaktır; kafirler istemese de..."
                          Muaviye, İslam devleti adına küfürle uzlaşan bir küfür devletine * resmen eğilerek ona haraç veren ilk Müslüman yöneticidir...
                          Bu korkunç zillet ve bu büyük bid'atin ise bir tek nedeni vardı: İslamla savaşabilmek!.. Ali'yle (a.s) savaşırken, Romalıların kendisine saldıramayacağından emin olmak!..
                          Muaviye, Yezid'i kendi veliahdi olarak ilan etmek istiyor, ama İmam Hasan (a.s) hayatta olduğu sürece Müslüman halkın önemli bir çoğunluğunun böyle bir zilleti kabule yanaşmayacağını biliyordu.
                          İmam'ın eşi Cude binti Eş'as'a yüz bin dinar göndererek "İmam Hasan'ı zehirleyebilirse, onu oğlu Yezid'e nikahlayacağını ve Yezid'den doğacak çocuğunu tahta oturtacağı"nı vaadetti.

                          Eş'as'ın kızı, Muaviye'nin gönderdiği özel hazırlanmış zehiri İmam Hasan'ın (a.s) su içtiği testiye dökerek Peygamber çiçeğini şehid etti.

                          Yezid'in veliahdlığı ancak Hz. İmam Hasan'ın (a.s) şehadetiyle; tahta oturup dilediğince hüküm sürmesi de ancak Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) şehadetiyle mümkün olmuştur.
                          Tarihte, Yezid'in iktidarından daha siyah ve aşağılık bir iktidar görülmemiştir.
                          Muaviye iyice hastalanmış, öleceğini anladığı günlerden birinde şu şiiri söylemişti:
                          "İktidarı ele geçirmeseydim keşke
                          Keşke zevkle tepinmeseydim keyif otlaklarında.
                          Keşke mezara giderken insanların saygı gösterdiği
                          Bir hırka bir hurma'lık bir derviş gibi olsaydım ben de!"
                          Evet, ölüm meleği göğsüne konduğunda "keşke şöyle yapsaydım, keşke şöyle yapmasaydım" diyen pek çok insan vardır.
                          Ölüm anında mutluluk duyan insanlarsa pek azdır.
                          Muaviye o "pek çok"lardan, Hz. Ali (a.s) ise "pek az"larındandır tarihin...
                          Muaviye'nin hastalığı giderek ağırlaşıyor, ölüme adım adım yürüdüğünü görüyordu artık. Son günlerinde Muaviye'nin şuurunu yitirdiği kayıtlıdır. Aklını yitirdiğine delalet eden saçma sorular sormaya, anlamsız şeyle söylemeye başlamıştı. Onun bu hali kızını pek üzüyordu, ağlamakta, figanlar etmekteydi.
                          Muaviye öldüğünde Yezid Şam'da değildi.
                          Muaviye'nin ölüm haberini Zehhak bin Kays duyuracak ve onun cenaze namazını da yine zehhak kıldıracaktı!
                          Mekke fethedildiği sırada Muaviye Yemen'deydi. Babası Ebu Süfyan'ın korkudan Müslüman olduğunu duyunca Yemen'den yazdığı bir mektupta şiir ve nesir diliyle onu kınıyor ve Müslüman olduğu için babasını alaya alıyordu. Kendisi o lahzaya kadar müşrik ve kafir olarak kalmıştı.
                          Muaviye Mekke'ye döndüğünde Mekke Müslümanların elindeydi artık! Müşrik olan Muaviye, sığınacak kimse bulamayınca Medine'ye gidip Hz. Peygamber'in (s.a.a) amcası Abbas'ın ayaklarına kapandı ve sözle İslam'ı kabul ettiğini söyledi.
                          Abbas, onun için Hz. Peygamber'e (s.a.a) aracılıkta bulunup şefaatini istedi, bu istek kabul edildi ve Muaviye öldürülmekten kurtulmuş oldu.
                          Muaviye'nin ne zaman, hangi şartlarda ve nasıl Müslüman olduğu başlıbaşına ilginç ve ibret verici bir tarih kesitidir.
                          Muaviye beklemiş ve Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hastalanması ve vefat edeceğinin tahmin edilmesi üzerine Müslüman olduğunu ilan etmiştir.
                          Yani Hz. Resulullah'ın (s.a.a) rıhletinden birkaç ay önce Müslüman olmuştur Muaviye! Bu nedenle de o Hazret'in yanında bulunmamıştır pek...
                          Kimilerinin zannettiği gibi Muaviye senelerce Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hizmetinde bulunmuş değildir asla!
                          Bu doğrultuda uydurulan hadislerin çoğu da, bizzat Muaviye'nin saltanatı zamanında ve onun altın keseleri sayesinde uydurulmuş olup Muaviye tarafından tezgahlanan propagandaların bir parçasıdır sadece.

                          Bir Alman bilim adamının Şeyh Muhammed Abduh'a "Muaviye, İslam'a fûtuhat kapılarını kapadı" dediği bilinmektedir.
                          Bu yerinde, ama başka nedenlere dayalı bir tespittir aslında.
                          Muaviye, İslam tarihinde dâhili savaşları başlatan ve bu çirkin bida'ti koyan insandır. Muaviye, kafirlere karşı çekilen kılıcı Müslümanlara karşı kullandırtmasaydı, dahili savaşlar değil, fütuhat sürecekti elbette!
                          Bunun yegane sebebi ise Muaviye'nin Müslümanlara "emir" olması bedbahtlığıdır!
                          İslam peygamberinin (s.a.a) hak vasisi de onunla uğraşmak zorunda kalmaz, iktidarının bütün zaman ve imkanlarını Muaviye'nin oyunlarını bozup onun saldırgan ordularının tecavüzlerine karşı koymaya harcamak mecburiyetinde olmazdı.
                          Dost görünümlü düşmanla savaşmak düşman görünümlü düşmanla savaşmaktan elbette ki daha zordur.
                          Evet, İslam ve insanlık tarihinin en yalın hakikatlerinden biridir bu:
                          Şam valisi Muaviye olmasaydı...
                          Daha yerinde bir deyişle Muaviye Şam valisi olmasaydı Müslümanlar yıllarca dahili savaşlara girip birbirini kırmakla meşgul olmayacak, bunun yerine İslamı bütün dünyaya yayacaklardı. O günlerde zaten hızla ilerleyip yayılmakta olan İslam bütün insanlığı kurtaracak, küfrün bedbahtlığına gömülen bir tek insan kalmayacaktı bugün!

                          Zulüm ve haksızlığın kökü kazınmış, adalet güneşi bütün insanlığın iliklerini ısıtmış olacaktı bugün...
                          Şam valisi olmasa, müminlerin emiri Hz. Ali (a.s) şehid edilmeyecekti.
                          Şam valisi olmasa Hz. Hasan (a.s) şehid düşmeyecekti.
                          Şam valisi olmasa Hz. Hüseyin (a.s) şehid olmayacaktı...
                          Hatta hiçbir mazlum, bir zalim tarafından öldürülemeyecekti artık.
                          Çünkü adalet egemen olduğu bir dünyada zalimin zulmedecek gücü kalır mı?
                          Mahrumiyet ve yoksulluk ortadan kalkar, yoksul kimse bulunmazdı o zaman...
                          Yeşil saraylarda yutulan ve sahabe olarak geçinenlerin -öldükleri zaman- zulalarından çıkarılan ve ancak baltayla kırılıp parçalanabilen külçe altınlar, İslam ümmetinin yoksullarına harcansa ve o muazzam servetler Ali'nin (a.s) adaletiyle kullanılmış olsaydı Müslümanlar içinde bir tek fakir insan kalır mıydı sahi?
                          Parası olmadığı için evlenemeyen genç kalır mıydı?
                          Muaviye Şam valisi olmasa kimsenin burnu dahi kanamaz, Yezid halife olmaz, İbni Ziyad, Şimr, Sa'doğlu Ömer...vb'leri olmaz bu kaatiller ve hainler bunca katliam ve cinayet işleyemezdi.
                          Muaviye'nin İslama soktuğu bid'atlerden biri de cebriye ve kadercilik ekolünü Müslümanlar arasında yaymasıdır. İşlediği zulümleri "kader" telakki ettirebilmek ve Müslümanları her vak'a karşısında salt teslimiyete yöneltmek için yapmıştı bunu. Böylece kimse onun icraatlarına karşı çıkmayacak ve iktidarı güvencede olacaktı!
                          Muaviye'nin üç günlük iktidar için İslama soktuğu bu bid'at, İslam ümmetine çok pahalıya mal olmuş, bugün bile çoğu Müslümanlar bu belaya müptelâ olmaktan kurtulamamıştır!
                          Yezid'in Kufe valisi İbni Ziyad'la Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) biricik yâdigarı İmam Seccad Zeyn'ul Âbidin hazretleri (a.s) arasında geçen konuşma ve bu konuşma sırasında İbni Ziyad'ın söyledikleri, söz konusu bid'at konusunda yeterince bilgi vermektedir zaten...

                          ]

                          Yorum


                            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                            ...EDİT...

                            Yorum


                              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                              Şeref yoksunu Rasulullahın Ehli Beytine savaş açanlar mı yoksa, o savaş açanların neler yaptıklarını izah edenler mi? Saltanatı için şii sünni yüzbinlerce müslüman kanına giren Yavuz Selimin cinayetlerine dilinle hiç gereği yok iken ortak olmakla, onun cinayetleri sebebiyle Allahın huzurunda yargılanacağını da biliyormusuzun? Çünkü bir cinayete rıza ve destek vermek o cinayeti işlemek gibidir. Suça yardım ve yataklıktır.
                              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                              Yorum


                                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                                [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=5366.msg46062#msg46062 date=1249375952]
                                Saltanatı için şii sünni yüzbinlerce müslüman kanına giren Yavuz Selimin cinayetlerine dilinle hiç gereği yok iken ortak olmakla, onun cinayetleri sebebiyle Allahın huzurunda yargılanacağını da biliyormusuzun? Çünkü bir cinayete rıza ve destek vermek o cinayeti işlemek gibidir. Suça yardım ve yataklıktır.
                                [/quote]İran`daki vahşet çok daha büyükmüş.Şah İsmail kendi öz annesini Şiiliğe geçmeyi kabul etmediği için bıçaklıyarak öldürmüş.Tebriz Müftüsünü bizzat kendisi okla öldürmüş.Halkı İlk Üç Halife aleyhine sözler söylemeye zorlamış.Söylemiyenler öldürülüyormuş.Safevilere kadar İran`da Sünniler çoğunlukmuş.Şiiler azınlıkmış onlarında çok önemli bir bölümü İsmaililermiş.Kum şehrinde Şiiler-Caferiler çoğunlukmuş.İranın gerçek anlamda Şiileşmesi ancak Şah Abbas zamanında olmuş.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X