Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

    [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/azgc4b1n-c3a7ete.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnetin büyük hadis imamı Müslimin "es-Sahih" adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:

    وحدثني محمد بن عمرو بن جبلة حدثنا محمد بن جعفر ح وحدثنا عقبة بن مكرم العمي وأبو بكر بن نافع قال عقبة حدثنا وقال أبو بكر أخبرنا غندر حدثنا شعبة قال سمعت خالدا يحدث عن سعيد بن أبي الحسن عن أمه عن أم سلمة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لعمار تقتلك الفئة الباغية
    ...Ümmü Seleme r.a şöyle rivayet etti: Rasulullah s.a.a Ammar’a: "Seni azgın çete öldürecektir." buyurmuşturlar.

    Müslim, "es-Sahih", Fitneler kitabı, 18-ci bab, hadis 2916
    Buhari, "es-Sahih", Namaz kitabı, 63-cü bab, hadis 93
    Nesai, "Hasais", hadis 158-166
    Tirmizi, "Sünen", Menakıb kitabı, hadis 3800

    verdiğim diğer kaynaklarda bu hadis Ebu Said el-Hudri, Ümmü Seleme -Allah ikisinden de razı olsun- Ebu Hureyre ve Abdullah b. Amrdan rivayet ediliyor. peki Ammar b. Yasiri r.a kim öldürdü? hangi çete Hz. Ammarı r.a şehit etti? bunu her kes biliyor ama gelin biz bunuda nasibilerin kendi alimlerinden delillendirelim:

    Ammar, Sıffîn savaşında mü'minlerin emiri olan Hz. Ali'nin yanın­da yer almış ve Şamlılar tarafından öldürülmüştür. Böylece Rasûlullah'ın s.a.a Ammar'ı asi bir topluluğun öldüreceğine dair önceden verdiği haberi gerçekleşip ortaya çıkmıştı. Yine Hz. Ali'nin hak yolda, Muaviye'ninse mütecaviz olduğu anlaşılmıştı.

    ibni Kesir, "el-Bidaye ven Nihaye", 7/430-439

    hemen ibni Kesirin "el-Bidaye"sinden ilgili bölümün resmini de aktaralım:


    [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/ammar-r-a-in-katilleri.jpg[/img]

    Hz. Ammar r.a Sıffın savaşında öldürüldüğü zaman Muaviyenin ordusunun bir kısmı hakikati anladı ve dağılmaya yüz tuttu. Amr b. Asın oğlu Abdullah ile Muaviye bu konuştuğunda bakınız Muaviye nasıl bir cevap veriyor:

    أخبرنا عمرو بن منصور قال حدثنا أبو نعيم عن سفيان عن الأعمش عن عبد الرحمن بن أبي زياد عن عبد الله بن الحارث قال إني لأساير عبدالله بن عمرو وعمرو بن العاص ومعاوية فقال عبدالله بن عمر سمعت رسول الله يقول تقتل الفئة الباغية عمارا فقال عمرو لمعاوية أتسمع ما يقول هذا فحذفه قال نحن قتلناه إنما قتله من جاء به لا تزال داحضا في بولك
    ...Abdullah b. Haris dedi ki: ben Abdullah b. Amr ve Muaviye ile birlikte yürüyordum. Abdullah b. Amr dedi ki: "ey Muaviye! insanların "Ammarı azgın bir gurup öldürecek" diye rivayet ettiklerini bilmiyormusun?" Muaviye dedi ki: "ey Abdullah halen şu işten el çekmedin. Onu bizlermi öldürdük? Onu bize karşı savaşa getiren öldürdü"

    Nesai, "Hasais", hadis 168

    araplar böyle yerde şu atasözünü kullanırlar: "utanmadıktan sonra istediğini yap" imam Ali a.s Muaviyenin cevabını vermiş ve "o zaman Hamza a.s-ı da Uhuda götürdüğü için Muhammed s.a.a öldürmüş olmalı" demiştir.

    bu hadis görüldüğü gibi ehli sünnetin en güvenilir kaynaklarında ittifak ile aktarılmıştır. Hz. Ammarı r.a öldürenlerde belli acaba şimdi ne oluyorda nasibiler kendi kaynaklarının aksine Muaviyeyi faziletli sahabe olarak görüyorlar? yoksa bunlar için Allah ve Rasulünün s.a.a sözü Muaviye ve Emevilerin sünneti kadar değer taşımıyormu?

    kaynak: Velayet

    Yorum


      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

      Elmeddin kardeşim çok değerli bilgiler paylaşıyorsunuz ecrinizi Rabimiz (cc) versin inşaallah. Muaviyenin içki içmeside içtihat olabilir ama ne varki hatalı içtihat yapmış bir sevap kazanmış sahabi ya.

      Yorum


        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

        [quote author=Sebzivar link=topic=5366.msg129345#msg129345 date=1312723777]
        Elmeddin kardeşim çok değerli bilgiler paylaşıyorsunuz ecrinizi Rabimiz (cc) versin inşaallah.[/quote]

        Allah c.c hepimizi hidayet etsin, Efendimiz s.a.a ve Ehli Beyt a.s-ın hakkı için bizleri bağışlasın.

        Muaviyenin içki içmeside içtihat olabilir ama ne varki hatalı içtihat yapmış bir sevap kazanmış sahabi ya.
        peki bunlar ne zaman ceza alırlar? hep sevapmı?

        Yorum


          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

          [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/muaviyenin-sc3bcnnete-dc3bcc59fmanlc4b1c49fc4b1.jpg[/img]

          resimde gördüğünüz ehli sünnetin büyük alimi, Kutubu sitte imamlarından, mutlak müçtehid, hafız (ve Ali a.s-ı sevdiği için Rafizi ilan edilen) Nesainin “Sünen” adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerde şu hadis var:

          أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ حَكِيمٍ الْأَوْدِيُّ قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ صَالِحٍ عَنْ مَيْسَرَةَ بْنِ حَبِيبٍ عَنْ الْمِنْهَالِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ كُنْتُ مَعَ ابْنِ عَبَّاسٍ بِعَرَفَاتٍ فَقَالَ مَا لِي لَا أَسْمَعُ النَّاسَ يُلَبُّونَ قُلْتُ يَخَافُونَ مِنْ مُعَاوِيَةَ فَخَرَجَ ابْنُ عَبَّاسٍ مِنْ فُسْطَاطِهِ فَقَالَ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ فَإِنَّهُمْ قَدْ تَرَكُوا السُّنَّةَ مِنْ بُغْضِ عَلِيٍّ
          …Said b. Cübeyr dedi ki: Arafat’ta ibn Abbas ile beraberdim. İbn Abbas "insanların telbiye getirmelerini niçin duymuyorum" dedi. Ben de: "Muaviye’den korktukları için" dedim. Bunun üzerine İbn Abbas çadırından çıkarak: "Emret emrine hazırım" diye telbiye getirmeye başladı ve: "Ali’ye kızgınlıkları yüzünden sünneti terk etmişler" diye konuştu.

          Nesai, "Sünen", Hac kitabı, bab 197, hadis 3006

          kaynak: Velayet

          Yorum


            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)


            gördüğünüz videoda Allame Seyyid Kemal haydari ehli sünnetin rical ilminde otorite olan alimlerinden ibni Hacer el-Askalaninin "Fethul Bari" adlı kitabının 7-ci cild 122-ci sayfasından "Muaviyenin fazileti hakkındaki hadislerin aslı yoktur, hepsi uydurmadır" dediğini aktarıyor.

            Yorum


              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

              [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/rasul-laeen-mavia.jpg[/img]

              resimde gördüğünüz ehli sünnetin muteber ve en güvenilir kaynağı "Sahihi Müslim"dir. işaretlenmiş yerde şu hadis var:

              حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى الْعَنَزِيُّ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ وَاللَّفْظُ لِابْنِ الْمُثَنَّى قَالَا حَدَّثَنَا أُمَيَّةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِي حَمْزَةَ الْقَصَّابِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كُنْتُ أَلْعَبُ مَعَ الصِّبْيَانِ فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَتَوَارَيْتُ خَلْفَ بَابٍ قَالَ فَجَاءَ فَحَطَأَنِي حَطْأَةً وَقَالَ اذْهَبْ وَادْعُ لِي مُعَاوِيَةَ قَالَ فَجِئْتُ فَقُلْتُ هُوَ يَأْكُلُ قَالَ ثُمَّ قَالَ لِيَ اذْهَبْ فَادْعُ لِي مُعَاوِيَةَ قَالَ فَجِئْتُ فَقُلْتُ هُوَ يَأْكُلُ فَقَالَ لَا أَشْبَعَ اللَّهُ بَطْنَهُ
              …ibni Abbas dedi: Çocuklarla beraber oynuyordum. Derken Rasulullah s.a.a geldi. Ben hemen bir kapının arkasına gizlendim, gelerek avucuyla omuzlarımın arasına bir dokundu. Ve: «Git bana Muaviye’yi çağır!» dedi. Ben derhal (gittim). sonra dönüp: "O yemek yiyor!" dedim. Sonra bana tekrar: «Git bana Muaviye’yi çağır!» dedi. Hemen (gittim) geldim. Ve: "O yemek yiyor!" dedim. Bunun üzerine: «Allah onun karnını doyurmasın!» buyurdular.

              Müslim, "es-Sahih", Adab kitabı, bab 25, hadis 2604

              işte, Rasulullahın s.a.a hakkında beddua ettiği kimsedir Muaviye b. Ebu Sufyan. peki sizce bu lanetlemenin, bedduanın sonucu ne oldu? öğrenmek için ehli sünnetin kendi tarih imamına, ibni Kesire bakıyoruz. ibni Kesir "el-Bidaye ven Nihaye" adlı tarih kitabında bu hadisi Muaviyenin fazileti(!) olarak aktardıktan sonra şöyle diyor:

              فإنه لما صار إلى الشام أميرا، كان يأكل في اليوم سبع مرات يجاء بقصعة فيها لحم كثير ويصل فيأكل منها، ويأكل في اليوم سبع أكلات بلحم، ومن الحلوى والفاكهة شيئا كثيرا ويقول والله ما أشبع وإنما أعيا، وهذه نعمة ومعدة يرغب فيها كل الملوك
              Gerçektende artık ondan sonra Muaviye’nin karnı doymadı. Muaviye, hem dünyasında hem ahiretinde Rasûlullah’ın bu duasından yararlandı. Dünyadaki yararlanışı şöyledir: Muaviye, Şam’a vali olduğunda günde yedi kez yemek yerdi. Kendisine içinde bol miktarda et ve soğan bulunan bir yemek tabağı getirilir, o tabaktan yerdi, günde yedi kez et, tatlı ve bol miktarda da meyve yerdi. Sonra da: "Vallahi doymadım. Ancak yemekten yoruldum, usandım." derdi. Bu nimet ve mideye bütün hükümdarlar rağbet ederler. Ahirette bu duadan yararlamşına gelince Müslim, bununla ilgili olarak Rasûlullah s.a.a.’ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Allah’ım, ben sadece bir beşerim, herhangi bir kula sövmüş veya onu kırbaçlamış, veya ona haketmediği halde beddua etmiş isem bunu onun günahlarına keffaret yap ve kıyamet gününde sana yaklaşmasına vesile kıl."

              ibni Kesir, "el-Bidaye ven Nihaye", 8/158

              ibni Kesir, "Rasulullah’ın Muaviye hakkındaki duası dünya ve ahiret hayrına sebep oldu" diyor. O, dünya hayrını padişahların ve Muaviye’nin şahsının tıka basa yemesinde görmektedir. Ahiret hayrını ise, Rasulullah’ın -maazallah- müminlere lanet ettiğini; fakat bu lanetin onlar için temizlik vesilesi olması için dua ettiğini bildiren bir hadise dayandırmaktadır. peki sizce günde 7 kez tıka basa yemesine rağmen doymayan birisinin hali ne olur? ama bu Rafizinin sözü sahabeye hakaret olmasın diye nasibilerin kendi imamlarından öğrenelim:

              وقال مغيرة عن الشعبي: أول من خطب جالسا معاوية حين كثر شحمه وعظم بطنه
              Muğire, Şabî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Oturarak hutbe irad eden ilk adam Muaviye’dir. Muaviye, göbeği yağ bağladığı ve karnı büyüdüğü zaman oturarak hutbe irad etmişti."

              ibni Kesir, "el-Bidaye ven Nihaye", 8/181

              evet, günde 7 kez yemek yiyen ama doymayan bir adamın hali böyle olur. öyle şişer ki, ayak üste kalamaz, mecburen çöker. fakat ortada bir problem var, o problem şu ki, 7 öğün yemeği kafirlerin yediği hadislerde sabittir.


              [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/kafir-7-c3b6c49fc3bcn-yer.jpg[/img]

              resimde gördüğünüz ehli sünnetin Kurandan sonra en güvenilir kaynaklardan birisi olarak gördüğü "Sahihi Müslim"dir. işaretlenmiş yerde şu hadis var:

              حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ قَالُوا أَخْبَرَنَا يَحْيَى وَهُوَ الْقَطَّانُ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ أَخْبَرَنِي نَافِعٌ عَنْ ابْنِ عُمَرَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْكَافِرُ يَأْكُلُ فِي سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ وَالْمُؤْمِنُ يَأْكُلُ فِي مِعًى وَاحِدٍ
              …Nâfi’ ibni Ömer’den, rivayet etti ki, Nebi s.a.a şöyle buyurmuştur: "Kâfir yedi bağırsak içine, mü’min ise bir bağırsağa yer."

              Müslim, "es-Sahih", İçecekler kitabı, bab 34, hadis 2060

              kaynak: Velayet

              Yorum


                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                [quote author=Sebzivar link=topic=5366.msg129345#msg129345 date=1312723777]
                Elmeddin kardeşim çok değerli bilgiler paylaşıyorsunuz ecrinizi Rabimiz (cc) versin inşaallah.
                [/quote]
                Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                İmam Ali (a.s)

                Yorum


                  Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                  Selamun aleykum ,

                  Sevgili kardeşlerim kafam çok karışık..çünkü ehli sünnet ortamına doğup yetiştim ,lakin düşünmekten de kendimi alıkoyamıyorum . Sanırım tabiyatım icabı biraz kuşkucu yaklaşıyorum olaylara ve dayatmalardan hiç hoşlanmıyorum..mesela tam uykuya dalmak üzereyken Ebu Bekr'in ölümüne yakın söylediği rivayet edilen..keşke insan olmasaydım..sözüdür
                  Düşündüm bu nasıl bir haleti ruhiye ile söylenmiş bir söz olabilirdi ki ?
                  Bir an için şunu merak ettim ve siz değerli kardeşlerime sormak istediğim de aslında bu : Muaviye 'baği' (azgın) olarak nitelendiriliyor hükmü nedir ,Ebu Bekr'inki gasp mı oluyor bilmiyorum bunun hükmü nedir

                  Beni aydınlatırsanız memnun olurum

                  Yorum


                    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                    Adonya kardeşim hoş geldin. uzun süredir seni buralarda göremedik merak ediyorduk..

                    kişilerin hükümleri Allah'a aittir. O en iyi hükmedicidir. bizi ilgilendiren kişilerin yaptıklarının bize ya da Ehlibeyte ya da Allah'ın dinine zararlarıdır.

                    biz bu açıdan baktığımızda Muaviyenin onarılmaz yaralar açtığını görmekteyiz. Allah'ın dininde ikinci bir ekol oluşturmuş ya da var bidat ekolü disipline ederek kıyamete kadar silinmeyecek fitneyi bu aleme salmıştır ki bunlardan biri de saltanattır.

                    basit düşünelim çok ince girmemize gerek yok:

                    tüm sünni tarih kitaplarında şu cümle var:

                    Kerbela olayından sonra şia tam olarak ayrıldı ve müstakil bir mezhep oldu.

                    bakalım bu cümleye..

                    Peygamber s.a.a. kimle savaştı? Ebu Süfyan

                    Ali a.s. kimle savaştı? Muaviye

                    İmam Hüseyn a.s. kimle savaştı? Yezid.

                    şimdi İmam Hüseynden sonra Şia tam olarak ayrılmayı tamamladıysa kimden ayrıldı? karşıda kim vardı?

                    kafirler diyemeyiz. onlar da müslümanız diyorlar. yani şia müslümanız diyenlerden ayrıldı. başka gurup var mı? yok. bir sünniler var bir de onlardan ayrılan şiiler..

                    e şimdi o zaman İmam Hüseyn taraftarı olan şiiler ve Yezit yanında kalan sünniler olmuş olmuyor mu? bu çok basit bir bakış açısın..

                    bu gün bunda izler yok mu?

                    Ali a.s.a gereken önemi vermeyen Muaviyeye bile hz. diyenler kendilerini sünni olarak adlandırmıyorlar mı? Sünni hadislere göre yaşadıklarını en sağlam şekilde iddia eden vahhabilerin yurdu suudiler Emirul Mu'mini Yezid diye ders kitabı okutabiliyorlar. Sünni inanca göre başa geçen kim olsa ona itaat edilmeli, ona karşı isyan hareketi fitneye sebep olur denmiyor mu? Buna göre aslında sünni bakış açısına göre yezid başa geçtiğine göre itaati şart olan bir emir olmuyor mu? ve tabi ki Hüseyn a.s. da haşa fitneci..

                    bu gün çok sayıda sünni kitaplarında yazan başa geçen adil de zalim de olsa itaat edilmeli diyen itikat (maturidi itikadı) esasını redderek İmam Hüseyn a.s.'a hak vermektedirler.. o konuda sünniliği gerçekte terk etmektedirler..

                    Ebubekirin faziletine dair bir tek ayet ve sahih tek hadis mevcut değildir. çok sayıda insanların ona uzun yıllardan beri faziletli demesi gerçeği değiştirmez. elimizde şaşmaz Kur'an var AllaH'ın korumasında.

                    Tevbe suresindeki ayete bakalım:

                    "Eğer Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani o küfredenler, iki kişiden biri olarak Onu (yurdundan) çıkarmışlardı da. ikisi mağarada iken arkadaşına, «Üzülme Allah bizimle beraberdir» demişti. Allah da Onun üzerine sükûnet, huzur, kalb yatışkanlığı indirmiş ve Onu görmediğiniz askerlerle desteklemişti; aynı zamanda küfredenlerin sözünü alçalttıkça alçaltmıştı. Allah sözü ise en yücedir. Allah yegâne üstündür, çok güçlüdür, (sonsuz ve sınırsız) hikmet sahibidir." Tevbe 40

                    ayeti birlikte okuyalım:

                    Eğer Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani o küfredenler, iki kişiden biri olarak Onu (yurdundan) çıkarmışlardı da.

                    soralım: Ebubekirle birlikte Mekkeden çıkıp hicret ediyorlar. Sevr mağarasına gidiyorlar. Böyleyken ayette Allah neden, o ikisini çıkardıklarında demiyor da iki kişiden biri olarak Peygamberi çıkardıklarında diyor? Yoksa Ebubekirin müşriklerle bir derdi yoktu da onu çıkarmadılar mı Mekkeden?

                    devam ediyoruz ayeti birlikte okumaya:

                    "ikisi mağarada iken arkadaşına, «Üzülme Allah bizimle beraberdir» demişti."

                    siz hemen soruyorsunuz gördün mü Allah Muhammed s.a.a.'e arkadaş olacak fazilette görüyor Ebubekiri ve arkadaşına dedi diyor. Cevap şudur: Yusuf a.s. da arkadaşlarına zindanda tevhidi anlatıyor. ve Allah diyor ki iki arkadaşına dedi ki, çok ilahlara mı tapmak mantıklıdır yoksa tek kahhar olan Allah'a mı? burda eğer arkadaşlığın faziletle ilgisi olaydı o zaman Yusuf a.s.'ın arkadaşlarının müşrik olmaması gerekirdi. ya da müşriklere Yusuf a.s.'ın arkadaşı denmemesi gerekirdi Kur'an'da.. Demek ki fazilet ne arkadaş olunmasında ne de iyi insanla birlikte olmakta.. mesele kendinin faziletli olacağı iman ve amelde..

                    devam ediyoruz ayeti okumaya:

                    "Allah da Onun üzerine sükûnet, huzur, kalb yatışkanlığı indirmiş ve Onu görmediğiniz askerlerle desteklemişti; ..."

                    Allah neden yanyana duran iki kişiden birini bırakıp da huzur ve sükuneti sadece birine indiriyor? Neden onların üzerine indirdi demiyor? Eğer Ebubekir faziletli biri olaydı ayette o ikisinin üzerine sükuneti indirdi demesi gerekmez miydi? Yoksa Ebubekirin Allah'ın sukunetinden mahrum kılacak bir yönleri mi vardı? Oysa biz başka ayetlerde Allah'ın sükuneti Peygamberin dışındaki insanlara da indirdiğini görüyoruz. Bakın:

                    O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir. Fetih 26.

                    Gördüğünüz gibi burada Peygamber ve Mü'minleri birbirinden ayırmıyor ve hepsine sükunetini indiriyor Allah. Demek ki yukardaki mağara ayetinde Ebubekirden sükuneti esirgeyen Allah Ebubekirde bir durumlar görüyor ki bu ayette mü'minlere indirdiği sükuneti ona indirmiyor da sadece yanındaki Peygambere indiriyor? Bu eksik olan nedir ki?

                    Yine Ebubekiri çok seven sünnilerin sahih gördükleri kendi kitaplarında bile Hucurat suresinin kınayıcı ayetlerden birinin Ebubekir ve Ömer hakkında indiği yazılıdır. ama bu forumda bunlar yeterince işlendiğinden biz tekrarına gerek görmüyoruz.

                    bizim için Kur'an ve Ehlibeytten gelen sahih hadisler ve bunlara uyum sağlayan diğer hadis ve bilgiler doğrudur. isterse dünyada 7milyar insan sünni olsun şianın hak olduğu hakkında 7milyarda bir bile şüphem olmaz tek başıma (İmam Zaman a.f. ile birlikte) şii olarak kalırım

                    Elhamdulillah..

                    Yorum


                      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                      Ebubekir Hakkında Buhari Müslim ve Diğer Hadis kitaplarında geçen Ali a.s.'ın sözünü aktarsam senin soruna cevap vermiş olur muyum? Ve üstelik bu sözü Ömer Ali a.s.'a diyor. Siz Ebubekiri ve beni böyle böyle görüyorsunuz diye:

                      Qom_u_aşk:
                      Alıntı sahibi: Qom_u_aşk üzerinde 27 Mart 2011, 23:45:29

                      Ömer bin Hattab Ali a.s. ve Abbas r.a.'a hitaben:

                      Siz ikiniz onu (Ebubekir'i) da yalancı, günahkar vefasız, hain saydınız. Halbu ki Allah onun doğrucu ... biliyor

                      Siz beni de yalancı, günahkar, vefasız hain gördünüz..

                      Sahihi Müslim Kitabul Cihad ve's-Siyer ; 15 ganimetin hükmü babı. Cilt 8. Sayfa 4949.

                      Yorum


                        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                        Müaviyeye sahabe deye bilmek için dinden hiç bir haberin olmaması lazım. Hz Alinin hayatını okuyub inceleyen bir insan Müaviyenin nasıl bir sapık, din düçmanı ve munafık olduğunu açıkca anlayacaktır. Müaviyenin akibetinin nasıl olacağını tahmin için "Kim Ehli Beytimi incitirse beni incitmiş olur, kimde beni incitirse Allahı incitmiş olur" hadisi şerifi ve "Kim Allah ve resulunu incitirse Allah ona dünyada ve ahiretde lanet etmişdir, ahiretde ona misli görülmemiş bir ceza hazırlamışdır" ayeti kerimesi yeterli olacaktır herhalde..

                        Yorum


                          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                          sanırım kardeşimiz kafirlere ve müşriklere de sahabe denilebileceğini bilmiyor.. Neden Muaviyeye sahabe denmesin?

                          Yorum


                            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                            Sahabelerin icinde munafıklar vardı elbet, ki sonrakı olaylar ve yaşananlarda bunu apacık gösterdi, ama kafir birisi sahabe olamazdı! Sahabe ancak Peygamberimiz(S.A.V.)in atmosferinden teneffüz etmiş, bunun feyzini iliklerine kadar hiss etmiş, söylediklerini yalnizca duymamış bunu bütün benliyiyle kabullenmiş, her dediyine "lebbeyk" demiş, kurandada Allahın onlardan razı oldugu belirtilen kişilerdir!

                            Yorum


                              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                              hayır bu sizin dediğiniz sahabe sünnilerdeki sahabe anlayışı. şiilerdeki değil. şiilerde dediğiniz şekilde sahabe anlayışı yok.

                              siz şiiniz bildiğim kadarıyla yanılıyor muyum? Eğer şiiyseni ve hala böyle inanıyorsanız bu inancınızı hangi şii alimden aldınız deliliniz nedir?

                              Yorum


                                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                                Tabiki şiiyim. Benim dini bilgim çok azdır, ama peygamberimizin(s.a.v.) guzide ashabı hakkında söylediyi bir çok hadisini okudum, sünni ve ya şii menbaından, fark etmez. Peygamberimizi(s.a.v.) her goren sahabi olamaz. bunu bu konun 2-ci sayfasında keçen bu yazıda doğrular niteliktedir: " Es-Sehavî de bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Timur Halep’te, kaleyi de alınca ulemayı toplayıp onlara eziyet etmek için Muaviye ve Yezid hakkında ne düşündüklerini sordu. Kadı Alemuddin el-Kufsî de ‘Hz. Ali içtihat etti iki sevap aldı, Muaviye içtihat etti ama içtihadında
                                yanıldı bir sevap aldı’ diye cevap verince, Timur çok kızdı. Musa el-Ensarî eş-Şafiî de ‘Muaviye’ye lanet caiz değildir, çünkü o sahabedir’ dediğinde de Timur ‘Sahabe kime denir?’ diye sordu. O da ‘Hz. Muhammed’i görene denir’ diyerek
                                cevap verdi ve bunun üzerine Timur, ‘Yahudi ve Hıristiyanlar da onu gördüler, peki onlar da mı sahabe?’ diye sordu. ” (es-Sehavî, (tarihsiz), III: 47)." Yanılıyor ola bilirim, doğrusunu söyleyib öyrenmeme vesile olursanız memnun olurum. Allah hepinizden razı olsun.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X