Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

    Mufaddal adlı adminin uzun copy yapıştırına şöyle cevap vermek isterim:
    Birincisi Ehl-i sünnete göre(yani islama göre)olaya bakacaksan konunun tüm boyutlarıyla mütalasını yapmalaısın..İşine gelen kısmıyla meşgul olup işine gelmeyen kısmını es geçersen bu konu bütünlüğünü bozar ..Çünkü hadis veya islam tarihi kaynaklarında konunun tüm resmini ortaya koyma adına tüm rivayetler aynı anda mütalaa edilmelid,ir..Siizin yaptığınız ancak bir kıyısını ve köşesini görmektir..Oysa Hz.Ömer ile Hz.Ali arasında bu veya değil Hz Ebu Bekirin hilafeti başında bir miktar gerilim yaşanmışsa da geri kalan 12 yılda(Hz.Ömerin sapık mecusi eliyle şehadetine kadar)tam bir saygı ve sevgiş çerçevesinde dostça ve kardeşçe birbirine muamele etmişlerdir..O kadarki Hz.Ali kendisinden başka birinin amel defteriyle Hakkın huzuruna çıkma imkanı olsaydı Hz.Ömerinkini tercih edeceğini belirtiyor yine o nazarınızdan kaçan Ehl-i Sünnet kaynaklarında.
    En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 01.08.2020, 21:04.

    Yorum


      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

      İkinci olarak ;
      Uydurma olduğuna şüphe duyulmayacak kadar tutarsızlıklar ve çelişkiler iöçeren verdiğiniz 10 küsür maddelerinizde şehadetini değil sadece yakma tehdidini görüyoruz ya tam olarak okumadan yapıştırdınız veya öyle anlama ihtiyacı içindesiniz..Bir örnek:
      “Ömer bin Hattab, Hz. Ali’nin evine geldiğinde Talha, Zübeyr ve muhacirden bir grup da orada idi. Ömer onlara hitaben şöyle seslendi: “Allah’a and olsun ki ya dışarı çıkıp biat edersiniz ya da evi yakarım!” O sırada Zübeyr elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Ansızın ayağı kayarak elinden kılıcı yere düştü. Oradakiler ona saldırarak onu tuttular.” Hani burda şehadet hadisesi veya kapıyı tekmeleme v.s?Ben göremiyorum ama siz başka bir açıdan bakıyorsunuzki bunu kendinize delil olarak sunmuşsunuz..

      Yorum


        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

        3. olarak demişsinizki:
        Zehebi, Mizanu’l-İ’tidal kitabında, Muhammed b. Ahmet Kufi Hafız’dan nakletmektedir ki İbn-i Ebu Darim adıyla meşhur olan Ahmed b. Muhammed Muhaddis-i Kufi (ö. 357) şu haberi söylemiştir:

        إنّ عُمَرَ رَفَسَ فاطِمَةَ حَتّى أسْقَطَتْ بِمُحْسِن

        Kuşkusuz, Ömer Hz. Fatıma’ya bir tekme vurarak, Muhsin adındaki çocuğunu düşürdü!”
        [19]
        Ben ne Muhammed b. Ahmet Kufi nede İbn-i Ebu Darim diye birini okudum veya duydum..Bu bizce meşhur biri değildir ama olaki siz ŞİİLERDE MEŞHURDUR ona da birşey diyemeyeceğim.Zehebiden alıntı yapmışsınız..Ben adım gibi eminimki orada bu rivayetin altında ya uydurma olduğu veya itimada şayan olmadığı da yazıyordur..Kesme veya kırpma ile bu işler yürümez..Eğer mevzu ehl-i sünnet kaynaklarından olayı nakletme ise nasılki ilk sayfada Ehl-i sünnetin otoritelerinden alıntı yapmışsın bir tane olsun ona benzer birlşey ya getir veya bu konuda sus

        Yorum


          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

          Ebu Bekir: “keşke Fatıma’nın evine hücum etmeseydim”

          [color=rgb(255, 0, 0)]1. hadisin geçtiği kaynaklar:[/color] Ebu Bekir’in bu itirafı nasibilerin kendi kaynaklarında değişik senedlerle rivayet edilmiştir. inşaAllah şimdi hadisin rivayet edildiği değişik senedleri kaynakları ile birlikte aktaracağız.

          [color=rgb(255, 0, 0)]1-1. hadisin ilk isnadı:[/color] bu ilk isnad ile hadisi Taberi, ibni Asakir ve Taberani rivayet etmiş, onlardan naklen ise ez-Zehebi kendi tarih kitabında bu hadisi bu isnad ile aktarmıştırlar. Hadis şöyledir (ifade Taberi’nindir):
          [img width=420 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-taberi.jpg[/img]

          [img width=417 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-taberi1.jpg[/img]
          [img width=419 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-taberi2.jpg[/img]
          resimde gördüğünüz sünni ve nasibilerin hadis, tefsir ve tarih alimi Taberi’nin “Tarih et-Taberi” dediğimiz tarih kitabıdır, işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
          حدثنا يونس بن عبدالأعلى قال حدثنا يحيى بن عبدالله بن بكير قال حدثنا الليث بن سعد قال حدثنا علوان عن صالح بن كيسان عن عمر بن عبدالرحمن بن عوف عن أبيه أنه دخل على أبي بكر الصديق رضي الله تعالى عنه في مرضه الذي توفي فيه فاصابه مهتما فقال له عبدالرحمن أصبحت والحمد لله بارئا فقال أبو بكر رضي الله عنه أتراه قال نعم قال إني وليت أمركم خيركم في نفسي فكلكم ورم أنفه من ذلك يريد أن يكون الأمر له دونه ورأيتم الدنيا قد أقبلت ولما تقبل وهي مقبلة حتى تتخذوا ستور الحرير ونضائد الديباج وتألموا الاضطجاع على الصوف الأذري كما يألم أحدكم أن ينام على حسك والله لأن يقدم أحدكم فتضرب عنقه في غير حد خير له من أن يخوض في غمرة الدنيا وأنتم أول ضال بالناس غدا فتصدونهم عن الطريق يمينا وشمالا يا هادي الطريق إنما هو الفجر أو البجر فقلت له خفض عليك رحمك الله فإن هذا يهيضك في أمرك إنما الناس في أمرك بين رجلين إما رجل رأى ما رأيت فهو معك وإما رجل خالفك فهو مشير عليك وصاحبك كما تحب ولا نعلمك أردت إلا خيرا ولم تزل صالحا مصلحا وأنك لا تأسى على شيء من الدنيا قال أبو بكر رضي الله عنه أجل إني لا آسى على شيء من الدنيا إلا على ثلاث فعلتهن وددت أني تركتهن وثلاث تركتهن وددت أني فعلتهن وثلاث وددت أني سألت عنهن رسول الله صلى الله عليه و سلم فأما الثلاث اللاتي وددت أني تركتهن [color=rgb(255, 0, 0)]فوددت أني لم أكشف بيت فاطمة عن شيء وإن كانوا قد غلقوه على الحرب[/color]


          …Abdurrahman b. Avf dedi ki: Vefat ettiği hastalığında ziyaret için Ebu Bekir’in huzuruna girip selam verdim ve “nasıl sabahladın?” diye sordum. O yerinden doğruldu. Ben: “Elhamdülillah biraz iyileşmiş olarak sabahladınız ümidindeyim.” dedim. Ebu Bekr de: “Gördüğün gibi sancılar içindeyim, bir de bu ağrılarımın arasında bana bir de vekil tayin etme meşguliyeti verdiniz. Ben de kendimden sonra size bir taahhütname bıraktım ve bence en hayırlınızı halife seçtim. Ama hepiniz, acaba bu iş bize de düşer miydi ümidinde olduğunuz için burun kıvırdınız. Gördüm ki dünya (malı mülkü) artık bize doğru döndü. Dünya yönelip geldiğinde evlerinizi ipek perdeler, ipekli minderlerle döşeyeceksiniz. Yün yatağa yaslanmak bile sizin vücudunuzu ağrıtacak, sanki demir buturak dikeni üzerine oturur gibi gelecek. Vallahi birinizin gelip de ceza almadan boynunun vurulması, kendisi için dünya sıkıntıları çekerek yaşamasından daha hayırlıdır” daha sora Ebu Bekir şöyle dedi: “Ben ise, dünyada yaptığım üç şeye keşke yapmasaydım, yapmadığım üç şeyi de keşke yapsaydım, üç şeye de ne ola bunları Rasulullah s.a.a’e soraydim diye üzülüyorum. keşke yapmayaydım dediğim üç şey: [color=rgb(255, 0, 0)]Keşke Fatıma’nın evini açmayıp bıraksaydım ve üzerime harb kapılarını örtşeydim[/color].”

          Taberi, “Tarih et-Taberi”, 3/429-430

          yine bu hadis şu kaynaklarda da aynı sened ile Ebu Bekir’den rivayet edilmiştir:

          Taberani, “Mucem el-Kebir”, 1/62
          ibni Asakir, “Tarih”, 30/417-418
          ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118

          [color=rgb(255, 0, 0)]1-2. hadisin ikinci isnadı:[/color] bu ikinci isnad ile hadisi ibni Asakir rivayet etmiştir ve onun isnadı şöyledir:
          resimde gördüğünüz sünni ve nasibilerin tarih alimlerinden ibni Asakir’in “Tarihi Dimeşk” adlı kitabıdır, işaretlenmiş yerde Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:
          أخبرنا أبو البركات عبد الله بن محمد بن الفضل الفراوي وأم المؤيد نازيين المعروفة بجمعة بنت أبي حرب محمد بن الفضل بن أبي حرب قالا أنا أبو القاسم الفضل بن أبي حرب الجرجاني أنبأ أبو بكر أحمد بن الحسن نا أبو العباس أحمد بن يعقوب نا الحسن بن مكرم بن حسان البزار أبو علي ببغداد حدثني أبو الهيثم خالد بن القاسم قال حدثنا ليث بن سعد عن صالح بن كيسان عن حميد بن عبد الرحمن بن عوف عن أبيه
          Bana Ebul Bereket Abdullah b. Muhammed b. Faddal el-Ferevi ve Ceme binti Ebu Harb haber verdiler, dediler ki: bize Ebul Kasım Faddal b. Ebi Harb el-Cürcani anlattı ve dedi ki: bana Ebu Bekir Ahmed b. Hasan anlattı ve dedi ki: bana Ebul Abbas Ahmed b. Yakub anlattı ve dedi ki: bana Hasan b. Mekram b. Hassene el-Bezzar Ebu Ali Bağdad’da anlattı ve dedi ki: bana Ebul Heysem Halid b. Kasım anlattı ve dedi ki: bana Leys b. Sad Salih b. Keysan’dan, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o da Abdurrahman b. Avf’tan rivayet etti:
          ibni Asakir, “Tarih”, 30/417
          [color=rgb(255, 0, 0)]1-3. hadisin üçüncü isnadı:[/color] bu isnad ile hadisi sünni ve nasibilerin büyük tarih alimlerinden Belazuri rivayet etmiştir ki, onun isnadı şöyledir:
          [img width=422 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-ibn-asakir.jpg[/img]

          [img width=427 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-ibn-asakir1.jpg[/img]

          [img width=429 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-ibn-asakir2.jpg[/img]
          resimde gördüğünüz Belazuri’nin “Ensab el-Eşraf” adlı kitabıdır, işaretlenmiş yerde Ebu Bekir’in itirafı şu isnad ile rivayet edilmektedir:

          حدثني حفص بن عمر، ثنا الهيثم بن عدي عن يونس بن يزيد الأيلي عن الزهري أن عبد الرحمن بن عوف قال

          bana Hafs b. Ömer anlattı, dedi ki: bana Heysem b. Adi Yunus b. Ziyad’dan, o Zühri’den rivayet etti ki, Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir:

          Belazuri, “Ensab el-Eşraf”, 3/406

          [color=rgb(255, 0, 0)]1-4. hadisin dördüncü isnadı:[/color] bu isnad ile hadisi ez-Zehebi rivayet etmiştir ki, bu isnad şu şekildedir:

          [img width=417 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-zehebi.jpg[/img]


          [img width=418 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-zehebi1.jpg[/img]
          resimde gördüğünüz nasibi rical ve hadis ailimi ez-Zehebi’nin “Tarih el-İslam” adlı kitabıdır, işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
          رواه هكذا وأطول من هذا ابن وهب، عن الليث بن سعد، عن صالح بن كيسان، أخرجه كذلك ابن عائذ
          bu haberi bu tarzda daha uzunca olarak ibni Vehb, b. Leys b. Sa’d yolu ile Salih b. Keysan’dan nakleder. ibnu Aiz de bunu rivayet eder.
          ez-Zehebi, “Tarih el-İslam”, 3/118
          [color=rgb(255, 0, 0)]2. hadisin sıhhati:[/color] buraya kadar Ebu Bekir’den rivayet edilen bu itirafın geçtiği kaynakları ve rivayet edildiği değişik senedleri sizlerle paylaştık. şimdi ise inşaAllah hadisin sıhhati hakkında bilgi verecek, hem hadisin ravilerinin her birisi hakkında rical kitaplarından bilgi sunacak ve hemde hadisin sıhhatini onaylayan nasibi alimlerin adlarını sizlere sunacağız.
          [color=rgb(255, 0, 0)]2-1. hadisin ravileri hakkında bilgi:[/color] biz hadisin geçtiği nasibi kaynakları hakkında bilgi verirken hadisin 4 değişik senedi olduğunu ortaya koyduk. Ancak burada bu 4 senedin her birisini değil sadece ilk senedi yani Taberi’nin rivayet senedini araştıracağız. şimdi hadisimizin senedinde yer alan ravilerin her birisi hakkında sünni ve nasibilerin rical kaynaklarından bilgi sunuyoruz:
          [color=rgb(255, 0, 0)]Abdurrahman b. Avf (عبد الرحمن بن عوف):[/color] hadisimizin ilk ravisi ve sahabedir, nasibi ve sünniler nezdinde tüm sahabe adil, sika (güvenilir) ve hüccet olduğu için hakkında daha fazla bilgi vermeğe gerek görmüyoruz.
          [color=rgb(255, 0, 0)]Humeyd b. Abdurrahman b. Avf (حميد بن عبد الرحمن بن عوف):[/color] sahabe Abdurrahman b. Avf’ın oğludur, sünni ve nasibiler nezdinde güvenilir bir ravidir, nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:
          حميد بن عبد الرحمن بن عوف الزهري المدني[color=rgb(255, 0, 0)] ثقة[/color]
          Humeyd b. Abdurrahman b. Avf ez-Zührü el-Medeni, [color=rgb(255, 0, 0)]sika (güvenilir)’dir.[/color]
          ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/182, 1552-ci ravi
          [color=rgb(255, 0, 0)]Salih b. Keysan (صالح بن كيسان):[/color] hadisimizin üçüncü ravisi, sünni ve nasibilerin güvenilir ravilerinden birisidir, rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:
          صالح بن كيسان المدني أبو محمد أو أبو الحارث مؤدب ولد عمر بن عبد العزيز[color=rgb(255, 0, 0)] ثقة ثبت فقيه[/color]
          Salih b. Keysan el-Medeni, Ebu Muhammed, Ömer b. Abdulaziz döneminde dünyaya gelmiştir, [color=rgb(255, 0, 0)]sika (güvenilir), sebt ve fakihdir.[/color]
          ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/273, 2884-cü ravi
          [color=rgb(255, 0, 0)]Ulvan b. Davud (علوان بن داود):[/color] hadisimizin dördüncü ravisi, sünni ve nasibi rical ilmine esasen güvenilir bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hibban onu “es-Sikat (güvenilirler)” kitabında zikr ederek diyor ki:
          عُلْوان بن داود البِجِلّي من أهل الكوفة يروي عن مالك بن مِغْوَل روى عنه عمر بن عثمان الحِمْصي
          Ulvan b. Davud el-Beceli, Kufe ahalisindendir, kendisi Malik b. Muğfil’den, ondan ise Ömer b. Osman el-Heymesi rivayet etmiştir.
          ibni Hibban, “es-Sikat”, 8/526, 14829-cu ravi
          nasibiler bu ravi hakkında itiraz etmekte ve Buhari’nin Ulvan b. Davud için “münkerul hadis’tir” dediğini idda etmektedirler. Buna cevap olarak derim ki, bunu Buhariden nasibi rical alimi Ukeyli şu şekilde aktarmıştır:
          [color=rgb(255, 0, 0)]حدثني آدم بن موسى قال[/color] سمعت البخاري قال علوان بن داود البجلي ويقال علوان بن صالح منكر الحديث
          [color=rgb(255, 0, 0)]bana Adem b. Musa rivayet ederek dedi ki:[/color] Buhari’nin şöyle dediğini duydum: “Ulvan b. Davud el-Beceli, “Ulvan b. Salih” de denilmiştir, münkerul hadis’tir”
          Ukeyli, “Duafa el-Kebir”, 3/419
          cevaben derim ki: Ulvan b. Davud hakkında Buhari’den “münkerul hadis” hükmünü aktaran Adem b. Musa’nın kendisi meçhuldür ve onun hakkında rical kitaplarında hiç bir bilgi mevcut değildir. nasibi hadis ve rical alimi el-Elbani senedinde Adem b. Musa’nın yer aldığı bir hadis hakkında diyor ki:
          لكن آدم بن موسى [color=rgb(255, 0, 0)]لم أجد له ترجمة الآن[/color]
          Adem b. Musa’ya gelince, ben [color=rgb(255, 0, 0)]onun biografisini (rical kitaplarında) bulamadım.[/color]
          el-Elbani, “İrve el-Ğalil”, 5/242
          yani Buhari’den Ulvan b. Davud hakkıında rivayet edilen cerhin kendisi doğru değildir.
          [color=rgb(255, 0, 0)]Leys b. Sad (الليث بن سعد):[/color] hadisimizin beşinci ravisi ve nasibi rical ilminde güvenilir bir ravidir, Buhari ve Müslim’in kendisinden “es-Sahih” kitaplarında kendisinden hadis rivayet etmiş oldukları bir ravidir. Nasibi rical alimi ibni Hacer onun biografisinde diyor ki:
          الليث بن سعد بن عبد الرحمن الفهمي أبو الحارث المصري [color=rgb(255, 0, 0)]ثقة ثبت فقيه إمام مشهور[/color]
          Leys b. Sad b. Abdurrahman el-Fehmi, Ebul Haris el-Mısri, [color=rgb(255, 0, 0)]sika (güvenilir) sebt, fakih ve meşhur imamdır.[/color]
          ibni Hacer, “Takrib et-Tehzib”, 1/464, 5684-cü ravi
          [color=rgb(255, 0, 0)]Yahya b. Abdullah b. Bukeyr (يحيى بن عبد الله بن بكير):[/color] hadisimizin altıncı ravisidir, güvenilir bir ravidir, Buhari, Yahya b. Main, Ebu Zura ve Ebu Hatim’in kendisinden hadis rivayet etmiş olduğu ravilerden biridir. ez-Zehebi onun biografisinde diyor ki:
          يحيى بن عبد الله بن بكير [color=rgb(255, 0, 0)]الإمام المحدث الحافظ الصدوق[/color] أبو زكريا ، القرشي المخزومي مولاهم المصري
          Yahya b. Abdullah b. Bukeyr, [color=rgb(255, 0, 0)]imam, muhaddis, hafız, sadık[/color], Ebu Zekeriyya el-Kureşi el-Mahzumi, Mısırlıların mevalisi.
          [color=rgb(255, 0, 0)]احتج به الشيخان وذكره ابن حبان في الثقات[/color]
          [color=rgb(255, 0, 0)]Şeyhayn (Buhari ve Müslim) onunla delil getirmiş ve ibni Hibban onu “es-Sikat (güvenilirler)” kitabında zikr etmiştir.[/color]
          ez-Zehebi, “Siyer”, 10/612-613

          [color=rgb(255, 0, 0)]Yunus b. Abdulala (يونس بن عبد الأعلى):[/color] hadisimizin sonuncu ravisidir, güvenilir bir ravidir, ez-Zehebi onun biografisinde diyor ki:
          يونس بن عبد الأعلى ابن ميسرة بن حفص بن حيان ،[color=rgb(255, 0, 0)] الإمام ، شيخ الإسلام[/color] ، أبو موسى الصدفي ، المصري [color=rgb(255, 0, 0)]المقرئ الحافظ[/color]
          Yunus b. Abdulala b. Meysar b. Hafs b. Hayyan, [color=rgb(255, 0, 0)]imam, Şeyhul İslam[/color], Ebu Musa es-Sadafi el-Mısri, [color=rgb(255, 0, 0)]mukri, hafız.[/color]
          قال يحيى بن حسان التنيسي : [color=rgb(255, 0, 0)]يونسكم هذا ركن من أركان الإسلام[/color]
          وقال النسائي : [color=rgb(255, 0, 0)]ثقة[/color]
          وقال ابن أبي حاتم : [color=rgb(255, 0, 0)]سمعت أبي يوثقه[/color]
          وقال علي بن الحسن بن قديد :[color=rgb(255, 0, 0)] كان يحفظ الحديث[/color]
          Yahya b. Hasan dedi ki: [color=rgb(255, 0, 0)]“Yunus İslam’ın rükünlerinden bir rükündür”[/color]
          Nesai dedi ki: [color=rgb(255, 0, 0)]“sika (güvenilir)‘dır”[/color]
          ibni Ebu Hatem dedi ki: [color=rgb(255, 0, 0)]“babamın onu tevsik (doğruladığını) ettiğini duydum”[/color]
          Ali b. Hasan dedi ki: [color=rgb(255, 0, 0)]“hadis hafızıdır”[/color]

          ez-Zehebi, Siyer”, 2/348-351

          görüldüğü gibi hadisimizin tüm ravileri sika (güvenilir) ve isnadı da muttasıldır.

          [color=rgb(255, 0, 0)]2-2. hadisin sıhhatini onaylayan nasibi alimleri:[/color] nasibilerin kendi alimlerinden ikisi Said b. Mansur ve Makdisi bu hadisin sıhhatini onaylayarak onun hasen bir hadis olduğunu söylemiştirler. şimdi bu iki alimin hadis hakkındaki sıhhat hükmünü belgeliyoruz:

          [color=rgb(255, 0, 0)]2-2-1. Said b. Mansur:[/color] hadis hakkında sıhhat hükmü veren nasibi alimlerinden birisi Said b. Mansur’dur. o bu hadisi “Sünen” adlı hadis kitabında rivayet etmiş ve ardından da hadisi hasen olduğunu söylemiştir.



          resimde gördüğünüz nasibi hadis alimi es-Suyuti’nin “Müsnedi Fatıma r.a” adlı kitabıdır, işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
          أَبو عبيد في كتاب الأَمْوَالِ عق وخيثمة بن سليمان الأَطرابلسي في فضائل الصحابة طب كر ص [color=rgb(255, 0, 0)]وقال إِنَّه حديث حسن[/color] إِلاَّ أَنَّهُ ليس فيه شيءٌ عن النبي
          Said b. Mansur “Sünne” adlı kitabında bu hadisi rivayet etmiş ve demiştir ki: [color=rgb(255, 0, 0)]“bu hadis hasendir”[/color]
          es-Suyuti, “Müsnedi Fatıma r.a”, sayfa 35
          [color=rgb(255, 0, 0)]2-2-2. Makdisi:[/color] hadisin sıhhatini onaylayan başka bir nasibi hadis alimidir, “Ehadis el-Muhtara” adlı kitabında hadisi rivayet ettikten sonra diyor ki:

          [img width=422 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-makdisi.jpg[/img]

          [img width=421 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2012/08/itiraf-ebu-bekir-makdisi1.jpg[/img]
          resimde gördüğünüz nasibi hadis alimi Makdisi’nin “Ehadis el-Muhtara” adlı kitabıdır, işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
          قلت وهذا حديث [color=rgb(255, 0, 0)]حسن عن أبي بكر[/color]
          (ben Makdisi) derim ki, bu hadis [color=rgb(255, 0, 0)]Ebu Bekir’den naklen hasendir.[/color]
          Makdisi, “Ehadis el-Muhtara”, sayfa 90

          Yorum


            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

            İslamın güvenci olan Şeyh Kuleyni r.a Ehli Beyt a.s mektebinin ilim hazinesi olan “el-Kafi”de şöyle rivayet etmektedir:

            محمد بن يحيى، عن العمركي بن علي، عن علي بن جعفر أخيه، أبي الحسن (عليه السلام) قال: [color=rgb(255, 0, 0)]إن فاطمة (عليها السلام) صديقة شهيدة[/color] وإن بنات الانبياء لا يطمثن
            …Ali b. Cafer kardeşi Ebul Hasan (imam Musa Kazım a.s)’dan şöyle rivayet etmiştir: “[color=rgb(255, 0, 0)]Fatıma s.a, sıddıka ve şehitti[/color]. Nebilerin kızları, hayız kanını görmezler.”

            Kuleyni r.a, “el-Kafi”, 1/458, hadis 2

            Yorum


              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

              Bismillahirrahmanirrahim
              Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR
              (Ayetullah Mekarim Şirazi)
              Son zamanlarda Sistan Beluçistan eyaletinde (İran Sünnilerinin yoğunlukta yaşadığı eyalet) sahih İslam tarihinden habersiz biri çıkmış Peygamber efendimizin değerli kızı Hz. Fatıma (s.a) hakkında bir makale yazmış adını da “Hz. Fatımatu’z Zehra’nın (s.a) şahadet hikayesi” koymuş.
              Bu makalede Hz. Fatıma’nın menkıbe ve faziletleri zikredildikten sonra, Hz. Fatıma’nın şehadetini ve ona karşı yapılan saygısızlığı inkar etme eğilimine gidilmiştir. Bazıları da yaptıkları konuşmalarda bunu onaylamıştır! Bu makalenin bazı yerlerinde açık ve net olan İslam tarihinin tahrif edilmesi, bizi bu tahrifi açıklamaya ve bu hakikatlerin bazılarını beyan etmeye mecbur bırakmıştır. Böylelikle İslam’ın hanımefendisi olan Hz. Fatımatu’z Zehra’nın şahadetinin asılsız bir hikaye olmadığı, tam tersi şüphe götürmez tarihi bir gerçek olduğu anlaşılmış olsun. Yoksa eğer onlar bu konuyu açmamış olsalardı, bizler bu şartlar altında konunun takipçisi olmazdık.

              Umudumuz, bu makalenin yazarının bu yazıyla birlikte hakikat karşısında teslim olması ve yazdıklarından pişmanlık duyarak bunu telafi etmesidir.

              Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise bu yazıda getirilecek kaynakların tamamı Ehli sünnetin meşhur kitaplarından alıntı olmasıdır.

              Hz. Peygamberin (s.a.a) Diliyle Hz. Fatıma (s.a) Resulullah’ın değerli kızı çok yüce makamlara sahipti. Allah Resulünün açıklamaları, Hz. Fatıma’nın her türlü günahtan beri ve masum olduğunu göstermektedir. Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur:
              فاطِمَةُ بَضْعَةٌ مِنّي فَمَنْ أَغْضَبَها أَغْضَبَني”
              “Fatıma, benim bir parçamdır, her kim onu öfkelendirirse beni öfkelendirmiştir.” [1]
              Söylenmeden açıktır ki Allah Resulünün öfkelenmesi onun incinmesi ve üzülmesi neticesinde oluşmaktadır. Böyle birinin cezası Kuran-ı Kerim’e göre şöyledir:

              “وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

              “Allah'ın Resulünü incitip, eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.” [2]

              Hz. Fatıma’nın fazilet ve masumluğunu anlatan hadisten daha sağlam bir delil var mıdır? Bu hadiste Hz. Fatıma’nın hoşnutluğunun, Allah’ın hoşnutluğuna, onun öfkelenmesinin Allah’ın öfkelenmesine sebep olduğu anlatılmaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Fatıma! Kuşkusuz Allah senin öfkelenmenle öfkelenir ve senin hoşnutluğunla hoşnut olur.” [3]

              Hz. Fatıma, böyle yüce makama sahip olduğundan âlemlerin kadınlarının efendisidir. Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Fatıma! Âlemlerin kadınlarının efendisi, bu ümmetin kadınlarının efendisi ve mümine kadınların efendisi olmağa razı değil misin?” [4]

              Kur’an ve Sünnette Hz. Fatıma’nın Evinin Saygınlığı “(Allah’ın bu nuru) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir.” [5] ayeti nazil olduğunda, Peygamber bu ayeti camide okudu. Bu sırada birisi yerinden kalkarak “Bu özellikteki evler hangi evlerdir ya Resulullah?!” diye sordu. Allah Resulü (s.a.a) “Peygamberlerin evidir” diye buyurdu. O esnada Ebu Bekir yerinden kalkarak Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın evlerine işaret ederek “Ya Resulallah, dedi, acaba bu evde onlardan mıdır?” diye sordu. Resulullah: “Evet, onların en üstünüdür.” [6] buyurdu.

              قرأ رسول الله هذه الآية (في بُيُوتِ أَذِنَ اللهُ أَنْ تُرْفَعَ وَ يُذْكَرَ فيها اِسْمُهُ) فقام إلَيْهِ رَجُلٌ: فَقالَ: أَيُّ بُيُوت هذِهِ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله)؟ قالَ: بُيُوتُ الأنْبِياءِ، فَقامَ إِلَيْهِ أَبُوبَكْرُ، فَقالَ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) : أَهذَا الْبَيْتُ مِنْها، ـ مُشيراً إلى بَيْتِ عَلِىٍّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) ـ قالَ: نَعَمْ، مِنْ أَفاضِلِها

              Hz. Fatıma’nın Evine Karşı Hürmetsizliğin Anlamı

              Değerli İslam peygamberi (s.a.a) dokuz ay boyunca bu eve gelerek Hz. Fatıma ve aziz eşine selam vererek [7] bu ayeti okudu: “إِنَّمَا يُرِيدُ اللهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيراً” Ancak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit çirkinliği-kötülüğü uzaklaştırmayı ve sizi tertemiz kılmayı diler.” [8] Evet İlahi nur merkezi olan ve Allah’ın yüceltilmesini istediği bu evin saygınlığı çok yüceydi.

              Evet, öyle bir ev ki “Ehl-i Aba” ve “Ehl-i Kisa” olanları kuşatmıştır. Allah bu evi azamet ve yücelikle anmıştır. Böyle bir evin tüm Müslümanların tam bir hürmetine mazhar olması gerekmektedir.

              Şimdi bakalım acaba, Peygamber (s.a.a) bu dünyadan göçtükten sonra bu evin saygınlık ve hürmeti ne kadar korunmuştur?! Peşinen söylemek gerekirse bu saygınlık birileri tarafından ayaklar altına alınmış ve hiçbir şekilde korunmamıştır. İleride göreceğimiz üzere bunu yapanların kendileri bu hürmetsizliği itiraf etmişlerdir. Şimdi bunlar kimler olduğunu ve bu olaydan neyi hedeflediklerini idelemeye çalışacağız.

              Hz. Fatıma’nın Evine Karşı Hürmetsizlik!

              Bu evin hürmeti hakkında bu kadar kesin buyruklar olmasına rağmen bazıları maalesef bu eve karşı saygısızlıkta bulunmuş ve hürmetini ayaklar altına almışlardır. Bu, üzerinden öylesine geçilecek ve saklanacak kadar basit bir konu değildir.

              Hz. Fatıma’nın (s.a) evine karşı hürmetsizlik yapıldığının anlaşılması ve ondan sonra yaşanan olayların, kesin ve kati tarihi gerçekler olduğunun ortaya çıkması için Sünni kaynaklarda geçen belgeleri burada zikrederek bunun bir hikaye olmadığını ortaya koyacağız. Bilinmelidir ki halifeler döneminde Ehl-i Beyt’in (a.s) menkıbe ve faziletlerinin yazılmasına olağanüstü bir kısıtlama getirilmişti; buna rağmen “bir şeyin hakikati onun koruyucusudur” gerçeğinden hareketle bu hakikat de zinde bir şekilde tarih ve hadis kaynaklarında kaydedilmiştir.

              Belgeleri, ilk yüzyıldan başlamak suretiyle sırasıyla aktarıp çağdaş kaynaklara kadar vermeye çalışacağız.

              1- Ehli Sünnet'in meşhur hadisçilerinden İbn-i Ebi Şeybe (159-235), “el-Musannef” adlı kitabında sahih senetle şöyle rivayet etmiştir:

              «إِنَّهُ حينَ بُويِعَ لاِبي بَكْر بَعْدَ رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) كانَ عَليٌّ وَ الزُّبَيْرُ يَدْخُلانِ عَلى فاطِمَةَ بِنْتِ رَسُولِ الله، فَيُشاوِرُونَها وَ يَرْتَجِعُونَ في أَمْرِهِمْ. فَلَمّا بَلَغَ ذلِكَ عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ خَرَجَ وَ دَخَلَ عَلى فاطِمَةَ، فَقالَ: يا بِنْتَ رَسُولِ الله(صلى الله عليه وآله) وَ اللهِ ما أَحَدٌ أَحَبَّ إِلَيْنا مِنْ أَبِيكِ وَ ما مِنْ أَحَد أَحَّبَ إِلَيْنا بَعْدَ أَبيكِ مِنْكِ، وَ أيْمُ اللهِ ما ذاكَ بِمانِعي إِنِ اجْتَمَعَ هؤلاءِ النَّفَرُ عِنْدَكِ أَنْ أَمرْتُهُمْ أَنْ يُحْرَقَ عَلَيْهِمُ الْبَيْتَ.
              قالَ: فَلَمّا خَرَجَ عُمَرُ جاؤُوها، فَقالَتْ: تَعْلَمُونَ أنَّ عَمَرَ قَدْ جاءَني، وَ قَدْ حَلَفَ بِاللهِ لَئِنْ عُدْتُم لَيَحرِقَنَّ عَلَيْكُمُ الْبَيْتَ، وَ أيْمُ اللهِ لَيْمِضَيَّن لِما حَلَفَ عَلَيْهِ
              .

              Resulullah’tan (s.a.a) sonra halk Ebu Bekir’e biat ettiği sırada Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma’nın evinde oturup konu hakkında istişarelerde bulunmaktaydılar. Bunu duyan Ömer bin Hattab, dışarı çıkarak doğru Fatıma’nın yanına geldi ve ona şöyle dedi ki:
              “Ey Allah Resulünün kızı! Vallahi insanlar arasında bize en sevgili kişi babandır. Babandan sonra ise bize en sevgili kişi sensin. Allah’a yemin ederim ki bu sevgi, bu kişilerin (Hz. Ali ve taraftarlarının) senin evinde bir araya gelerek toplandıkları sırada evinin yakılmasına emretmeme engel değildir!”
              Ömer bunları deyip gittikten sonra Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma’nın yanına geldiler. Hz. Fatıma (s.a) Hz. Ali ve Zübeyr’e hitaben şöyle söyledi: “Biliyor musunuz? Ömer buraya gelerek eğer siz, bir daha burada bir araya gelecek olursanız siz içinde olduğunuz sırada evi yakacağına dair Allah’a yemin edip gitti. Allah’a yemin ederim ki! Yemin ettiği şeyi yerine getirecektir!” [9]

              Tekrar diyorum bu olay Musennef adlı kitapta sahih senetle nakledilmiştir.

              2- Ehl-i Sünnetin bir diğer büyük hadisçi ve tarihçisi olan “Ahmed b. Yahya b. Cabir Belazuri” (ö. 270) “Ensabu’l- Eşraf” adlı kitabında bu konuyu şöyle aktarmaktadır:

              “Ebu Bekir, Ali’ye biat etmesi için birini gönderdi, ama Ali ona biat etmedi. Sonra Ömer meşale ile birlikte Hz. Fatıma’nın kapısına dayandı. Kapının önünde Hz. Fatıma’yla karşılaştı. Hz. Fatıma, Ömer’e “Ey Hattab’ın oğlu! Evimi mi yakmak istiyorsun?!” Ömer: “Evet, bunun kendisi babanın gönderildiği şeye yardımcı olacaktır…” [10]

              3- Ehl-i Sünnetin çok meşhur tarihçilerinden ve ediplerinden olan “Abdullah b. Müslim İbn-i Kuteybe Dineveri (212- 276) “el-İmametu ves-Siyase” isimli kitabında şöyle yazmıştır:

              «إنّ أبابَكْر(رض) تَفَقَّدَ قَوْماً تَخَلَّفُوا عَنْ بَيْعَتِهِ عِنْدَ عَليّ كَرَّمَ اللهُ وَجْهَهُ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ عُمَرُ فَجاءَ فَناداهُمْ وَ هُمْ في دارِ عَليٍّ، فَأَبَوْا أَنْ يَخْرُجُوا فَدَعا بِالْحَطَبِ وَ قالَ: وَالَّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ لَتَخْرُجَنَّ أَوْ لأَحْرَقَنَّها عَلى مَنْ فيها، فَقيلَ لَهُ: يا أبا حَفص إِنَّ فيها فاطِمَةَ فَقالَ، وَإِنْ
              !

              “Ebu Bekir, kendisine biat etmeyip Hz. Ali’nin evinde toplananları aramaya koyulmuş ve Ömer’i bu iş için onların peşi sıra göndermişti. Ömer, onlar Hz. Ali’nin evinde olduğu sırada oraya gelerek dışarı çıkmaları için bağırdı. Ancak onlar dışarı çıkmaktan kaçındı. Bunun üzerine Ömer odun getirmelerini isteyerek şöyle dedi: “Ömer’in canı elinde olana andolsun ki dışarı çıkın, yoksa içindekilerle birlikte ateşe vereceğim!” Birisi “Ey Ebu Hafs! (Ömer’in Künyesi) Peygamberin kızı Fatıma da buradadır.” dedi. Ömer: “O da olsa fark etmez!” dedi. [11]

              İbn Kuteybe, bu hadisenin geri kalanını daha acıklı ve yürek sızlatan bir şekilde şöyle nakletmektedir:

              «ثُمَّ قامَ عَمُرُ فَمَشى مَعَهُ جَماعَةٌ حَتّى أَتَوْا فاطِمَةَ فَدقُّوا الْبابَ فَلَمّا سَمِعَتْ أصْواتَهُم نادَتْ بِأَعْلى صَوْتِها يا أَبَتاهُ يا رَسُولَ الله ماذا لَقينا بَعْدَكَ مِنْ ابنِ الْخَطّابِ وَ ابنِ أبي الْقُحافة فَلَمّا سَمِعَ الْقَوْمُ صَوْتَها وَ بُكائَها انْصَرَفُوا وَ بَقِيَ عُمَرُ وَ مَعَهُ قَوْمٌ فَأَخْرَجُوا عَلَيّاً فَمَضَوْا بِهِ إلى أبي بَكْر فَقالُوا لَهُ بايِعْ، فَقالَ: إنْ أَنَا لَمْ أَفْعَلْ فَمَه؟ فَقالُوا: إِذاً وَاللهِ الَّذي لا إلهَ إِلاّ هُوَ نَضْرِبُ عُنُقَكَ...!

              “Daha sonra Ömer, bir grupla birlikte Fatıma’nın evinin önüne gelerek kapıyı çaldı. Hz. Fatıma onların seslerini duyunca, en yüksek sesle “Ey babacığım! ey Allah'ın Resulü! Senden sonra Hattab’ın oğlu (Ömer) ve Ebu Kuhafe’nin oğlu (Ebu Bekir)den nedir bu çektiklerimiz!” diye feryat etti. Hz. Fatıma’nın bu feryadını ve çığlık sesini duyan bir grup, bu işten vazgeçip ayrıldılar. Ancak Ömer ve başka bir grup orada kaldı. Sonra Hz. Ali’yi dışarı çıkarıp Ebu Bekir’in yanına götürerek biat et dediler. Hz. Ali (a.s) “eğer biat etmezsem ne olacak?” deyince, “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a and olsun ki boynunu vuracağız…!” dediler. [12]

              Tarihteki bu kesit, kesinlikle Şeyheyn’e (Ebu Bekir ve Ömer) sevgi besleyenlere ağır gelmekte ve üzüntü vermektedir.
              Dolayısıyla bazıları İbn Kuteybe’nin bu kitabından şüpheye düşme eğilimine gitmişlerdir! Halbuki tarih konusunda uzman olan İbn Ebi’l Hadid, bu eserin ona ait olduğunu söyleyerek o kitaptan bilgi ve belgeler nakletmektedir. Maalesef bu kitabı basarken tahrif etme eğilimine gidilmiş ve kitaptaki bazı tarihi gerçekler makaslanmıştır! Oysa İbn-i Ebi'l-Hadid, şu anda İbn-i Kuteybe'nin kitabında bulunmayan bir çok gerçeği aynı kitaptan nakledilerek “Nehcü’l Belaga” kitabının şerhinde yer vermiştir!

              Zerakli, “El-E’lam” kitabında bu eserin İbn Kuteybe’ye ait olduğunu bildirmiş ve eklemiştir: “Bazı alimler, bu kitabın İbn-i Kuteybe'ye ait olduğunda şüphe etmişlerdir.” Görüldüğü gibi, o şüphe ve tereddütü başkalarına isnad etmektedir.” İlyas Serkis de kitabın ona ait olduğunu bildirmiştir.

              4- Ehl-i Sünnet'in önemli alimlerinden ve tarihçilerinden Muhammed b. Cerir Taberi (ö. 310) meşhur tarih kitabında Hz. Fatıma’nın evine karşı yapılan saygısızlığı şöyle nakletmiştir:

              أتى عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ مَنْزِلَ عَليٍّ وَ فيهِ طَلْحَةٌ وَ الزُّبَيْرُ وَ رِجالٌ مِنَ الْمُهاجِرِينَ، فَقالَ وَاللهِ لاََحْرِقَنَّ عَلَيْكُمْ أَوْ لَتَخْرُجَنَّ إلى الْبَيْعَةِ، فَخَرَج عَلَيْهِ الزُّبيرُ مُصْلِتاً بِالسَّيْفِ فَعَثَرَ فَسَقَطَ السَّيْفُ مِنْ يَدِهِ، فَوَثَبُوا عَلَيْهِ فَأَخَذُوهُ
              .

              “Ömer bin Hattab, Hz. Ali’nin evine geldiğinde Talha, Zübeyr ve muhacirden bir grup da orada idi. Ömer onlara hitaben şöyle seslendi: “Allah’a and olsun ki ya dışarı çıkıp biat edersiniz ya da evi yakarım!” O sırada Zübeyr elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Ansızın ayağı kayarak elinden kılıcı yere düştü. Oradakiler ona saldırarak onu tuttular.” [13]

              Bu tarihi belgeler, Ebu Bekir’e tehdit ve zorla biat alındığını göstermektedir; böyle bir biatin de ne kadar değerinin olup olmadığını okuyucuların feraset ve basiretine bırakıyoruz.

              5- İbn-u Abdi Rabbih-i Endülüsi olarak meşhur olan Şahabuddin Ahmed, (ö. 463) el-İkdü’l Ferid kitabında “Sakife” olayına yer vermiş, Ebu Bekir’e biat etmekten kimlerin kaçındığı konusuna ayrı bir başlık açarak şöyle yazmıştır:

              فَأمّا عَليٌّ وَ الْعَبّاسُ وَ الزُّبَيرُ فَقَعَدُوا فِي بَيْتِ فاطِمَةَ حَتّى بَعَثَ إِلَيْهِمْ أَبُوبَكْرُ، عُمَرَ بْنَ الْخَطّابِ لِيُخْرِجَهُمْ مِنْ بَيْتِ فاطِمَةَ وَ قالَ لَهُ: إنْ أَبَوْا فَقاتِلْهُمْ، فَأَقْبَلَ بِقَبَس مِنْ نار أَنْ يُضرِمَ عَلَيْهِمُ الدّارَ، فَلَقِيَتْهُ فاطِمَةُ فَقالَ: يا ابْنَ الْخَطّابِ أَجِئْتَ لِتَحْرِقَ دارَنا؟! قالَ: نِعَمْ، أوْ تَدْخُلُوا فيما دَخَلَتْ فيهِ الأُمَّةُ!.

              “Ali, Abbas ve Zübeyr, Fatıma’nın evinde oturmuştu. Ebu Bekir, Ömer’i onlara göndererek dışarı çıkmamaları halinde onlarla savaşmasını istedi! Ömer ibn Hattab, evi yakmak için bir meşaleyle birlikte Fatıma’nın evinin yolunu tuttu. Evin önünde Fatıma ile karşılaştılar. Hz. Fatıma ona “Ey Hattab’ın oğlu! Evimizi yıkmaya mı geldin?” dedi. Ömer: “Evet, yakacağım. Veya siz de ümmetin dahil olduğuna dahil olun!” [14]

              Buraya kadar eve karşı girişilen saygısızlıklara yer verildi. Şimdi de Hz. Ali ve yarenlerini biate mecbur bırakmak için yapılan bu tehditlerin, sadece lafta kalmadığını, alınan bu uğursuz kararın uygulamaya konulduğunu gösteren bilgi ve belgelere yer vereceğiz.

              Saldırı Gerçekleşmiştir!

              Gerçi buraya kadar bazı tarihçiler halife ve yandaşlarının niyetlerine yer vermekle yetinerek bu facianın sonrasına açıktan değinmemişlerdir. Ama diğer bazıları, bu elim facianın devamına değinmeyi de ihmal etmemişlerdir. Şimdi de bu konuda açıklama yapmış tarihçilerin görüşlerine en eskilerinden başlayarak yer vermeye çalışacağız:

              6- Ebu Ubeyd Kasım b. Selam (ö. 224), Ehl-i Sünnet fakihleri tarafından güvendiği “el- Emval” isimli kitabında şöyle yazmaktadır: “Abdurrahman bin Avf, şöyle demekte: “Ebu Bekir hastalandığında ziyareti için evine gittim. Aramızda geçen uzun konuşmaların ardından şöyle söyledi: “Keşke yaptığım üç şeyi yapmamış olsaydım. O üç şey şunlardı: “....” Ebu Ubeyd bu üç şeyden ikisini zikrettikten sonra, diğer kaynaklarda da geçen üçüncüyü, yani:

              وَدَدْتُ أنّي لَمْ أكْشِفْ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ وَ إنْ أُغْلِقَ عَلَى الْحَرْبِ

              “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için kapanmasına rağmen...” [15] cümlesini “keza ve keza” diyerek es geçiyor ve “bu üçüncüyü zikretmeye gönlüm varmıyor!” diyor.

              Ebu Ubeyd, mezhebi taassubu veya başka sebeplerden dolayı bu hakikati zikretmemiştir, ancak “el-Emval” kitabının muhakkikleri kitabın dip notuna şöyle yazmışlardır: “Burada silinen cümle “Mizanü’l-İ’tidal” kitabında, aynı şekilde Taberani'nin “Mu’cem” kitabında ve İbn-u Abdi Rabbih'in “İkdü’l-Ferid” kitabında olduğu gibi nakledilmiştir.” (Dikkat ediniz!)

              7- Zehebi'nin, “Mizanu’l-İ’tidal” kitabında, Muteber birisi diye övdüğü Ebu’l Kasım Süleyman b. Ahmed Teberani (260–360), defalarca basılan Mu’cemu’l-Kebir kitabında Ebu Bekir’den, hutbelerinden ve vefatından bahsettiği yerde şöyle diyor: “Ebu Bekir, ölüm anında bazı şeyleri temenni ederek şöyle söyledi: “Keşke yaptığım şeylerden üç tanesini yapmasaydım ve Allah Resulü'nden onları sorsaydım.

              أمّا الثَّلاثُ اللاّئي وَدَدْتُ أنّى لَمْ أَفْعَلْهُنَّ، فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ أكْشِفَ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ...

              “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım…”[16]

              Bu cümleler, Ömer’in tehditlerinin pratiğe döküldüğünü net olarak ortaya koymaktadır. Evet, evin kapısını zorla (veya yakarak) açtılar.

              8- İbn-u Abd-i Rabbih Endülisi (463) “İkdü’l-Ferid” kitabında Abdurrahman bin Avf'tan yukarıdaki rivayeti Ebu Bekir hakkında eksiksiz nakletmiştir.

              9- İbrahim b. Seyyar-i Nezzam Mu’tezili (160-231), nazım ve nesirdeki sözlerinin güzelliğinden dolayı kendisine Nezzam olarak lakap takmışlardır. Nezzam, çeşitli kitaplarında Hz. Fatıma’nın evine karşı yapılan baskını anlatmıştır. Nezzam şöyle yazmaktadır:

              إِنَّ عُمَرَ ضَرَبَ بَطْنَ فاطِمَةَ يَوْمَ الْبَيْعَةِ حَتّى ألْقَتِ الْمُحْسِنَ مِنْ بَطْنِها


              “Ömer, biat günü Hz. Fatıma’nın karnına vurdu! Ömer’in bu darbesi sonucu adını “Muhsin” koydukları karnındaki çocuğunu düşürdü!” [17]

              10- Müberred ve “el-Kamil” kitabı:

              İbn-i Ebi’l-Hadid, şöyle yazmakta: “Ünlü yazar, edip ve meşhur eserleri olan Muhammed b. Yezid b. Abdulekber Bağdadi (210- 285), “el-Kamil” kitabında Abdurrahman b. Avf’dan şöyle nakletmektedir:
              “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için (halifeye itiraz ve biat etmemek için ) kapanmış olmasına rağmen…”


              11- Mes’udi ve “Murucu Zeheb” kitabı:

              Mes’udi (ö. 325) Murucu’z-Zeheb adlı kitabında şöyle yazmaktadır:

              فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ فَتَّشْتُ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ ذَكَرَ في ذلِكَ كَلاماً كَثيراً!

              “Ebu Bekir ölüm döşeğinde iken şöyle söyledi: “Dilerdim ki keşke Hz. Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım. Kendisi bu konu hakkında daha birçok şey söyledi.” [18]

              Mes’udi, Ehl-i Beyt’e muvafık temayülü olmasına rağmen halife Ebu Bekir’in sözlerini nakletmeyerek kinayeli bir biçimde olayı örtbas etmiştir. Elbette sebebini Allah bilir ve elbette Allah kulları da icmali olarak bilmektedirler!

              12- Zehebi ve “Mizanu’l-İ’tidal” kitabı:

              Zehebi, Mizanu’l-İ’tidal kitabında, Muhammed b. Ahmet Kufi Hafız’dan nakletmektedir ki İbn-i Ebu Darim adıyla meşhur olan Ahmed b. Muhammed Muhaddis-i Kufi (ö. 357) şu haberi söylemiştir:

              إنّ عُمَرَ رَفَسَ فاطِمَةَ حَتّى أسْقَطَتْ بِمُحْسِن

              Kuşkusuz, Ömer Hz. Fatıma’ya bir tekme vurarak, Muhsin adındaki çocuğunu düşürdü!”
              [19]

              13- Abdulfettah Abdulmaksud ve “el-İmam Ali” kitabı:

              Abdulfettah, vahiy evine baskın konusunu, kitabının iki yerinde işlemiştir. Biz burada sadece birisini zikretmekle yetineceğiz:

              وَالّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ، لَيَخْرُجَنَّ أَوْ لاَحْرَقَنّها عَلى مَنْ فيها...! قالَتْ له طائفة خافت اللهَ ورَعَتِ الرَّسولَ في عقبه: يا أباحَفْص، إِنَّ فيها فاطِمَةَ...»! فَصاحَ: لايُبالي وَ إن...! وَ اقْتَرَبَ وَ قَرَعَ الْبابَ، ثُمَّ ضَرَبَهُ وَ اقْتَحَمَهُ... وَ بَدالَهُ عَليّ... وَ رَنَّ حينَذاكَ صَوْتُ الزَّهْراءِ عِنْدَ مَدْخَلِ الدّارِ... فَإنْ هِيَ إلاّ طَنينَ اسْتِغاثَة...

              “Ömer, dedi ki: “Ömer’in canı elinde olana and olsun ki ya dışarı çıkarsınız ya da içindekilerle birlikte yakacağım…! Allah’tan korkan ve Resulullah’tan sonra neslinin hürmetini koruyan bir grup dedi ki: “Ey Ebu Hafs! Fatıma bu evdedir.” Ömer pervasızca bağırarak “O da olsa fark etmez…!” dedi. Sonra eve yaklaştı ve kapıyı çaldı. Sonra kapıyı vurarak içeri girdi… Sonra Hz. Ali ortaya çıktı… Daha sonra Hz. Fatıma’nın sesi evde yankılandı… Bu ses yardım isteme sesinden başka bir şey değildi…” [20]

              Bu konuyu “Mukatil İbn-i Atiyye”nin “el-İmametu vel-Hilafe” isimli kitabında geçen bir hadisle kapatıyoruz. (Bu konuda söylenecek daha birçok şey olmasına rağmen):

              Bu kitabında şöyle yazmaktadır:

              إنّ أبابكر بَعْدَ ما أَخَذَ الْبَيْعَةَ لِنَفْسِهِ مِنَ النّاسِ بِالإرْهابِ وَ السَّيْفِ وَ الْقُوَّةِ أرْسَلَ عُمَرَ وَ قُنْفُذاً وَ جَماعَةً إلى دارِ عَلىّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) وَ جَمَعَ عُمَرُ الْحَطَبَ عَلى دارِ فاطِمَةَ وَ أَحْرَق بابَ الدّارِ

              “Ebu Bekir, kendisi için halktan tehdit, kılıç ve zorla biat aldıktan sonra Ömer, Kunfuz ve bir grubu Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evine gönderdi. Ömer odun toplayarak evin kapısını yaktı!...” Bu rivayetin devamında bazı tabirler kullanılmıştır ki kalem onları beyan etmekten acizdir! Bizi mazur görün! [21]

              Sonuç:

              Acep bazıları, bizzat Ehl-i Sünnet kaynaklarından naklettiğimiz bu açık ve net belgelere rağmen yine de sıkılmadan bu acı hadiseyi “Şehadet Hikayesi” olarak adlandırma cüreti gösterebilecek mi?! Aslında onların bu hakikatleri yok sayma girişimi olmasaydı biz de konuyu bu kadar uzatmayacaktık.

              Ümidimiz, uykuda olan insanların uyanması ve tarihin köşe bucağında zikredilen hakikatlerin saklanmaması ve inkar edilmemesidir.

              “Vema aleyna ille’l belağ.” (Bize düşen ancak bir tebliğdir.) (Yasin Suresi, 17. Ayet)

              --------------------------------------------------------------------------------
              [1] Fethu’l Bari, Şerh-i Sahihi Buhari, c. 7, s. 84 ve ayrıca Buhari bu hadisi Nübüvvet alametleri bölümünde, c. 6, s. 491 ve “evahiru mağazi, c. 8, s. 110’da bu hadisi zikretmiştir.
              [2] Tövbe Suresi, 61. Ayet.
              [3] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 154; Mecmeu’z Zevaid, c. 9, s. 203 ve Hakim “Müstedrek” adlı kitabında Buhari ve Müslim’in hadisin sıhhatinde gerekli gördüğü şartlarda hadisler zikretmiştir.
              [4] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 156
              [5] Nur Suresi, 36. Ayet
              [6] Durru’l- Mensur, c. 6, s. 203 (Nur Suresinin tefsiri) ve Ruhu’l Meani, c. 18, s. 174
              [7] Durru’l- Mensur, c. 6, s. 606
              [8] Ahzap Suresi, 33. Ayet
              [9] Müsennef, İbn Ebu Şeybe, c. 8, s. 572, Kitabu’l- Meğazi.
              [10] Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 586 Kahire baskısı.
              [11] el-İ’lam Zerkuli, c. 4, s. 137
              [12] el-İmamet ve’l Siyaset, İbn Kuteybe, s. 12, Mısır baskısı.
              [13] Taberi Tarihi, c. 2, s. 443 Beyrut baskısı.
              [14] Akdü’l Ferid, c. 4, s. 93
              [15] el- Emval, dördüncü dipnot. Ayrıca 144. Sayfa. Akdü’l Ferid, c. 4, s. 93.
              [16] Mü’cemu’l Kebir, c. 1, s. 62 h. 34
              [17] el- Vafi Bilvefiyyat, c. 6, s. 17, 2444. Sayı. Milel ve Nihel, Şehristani, c. 1, s. 57 Beyrut baskısı.
              [18] Murucu Zeheb, c. 2, s 301 Beyrut baskısı.
              [19] Mizanu’l İ’tidal, c. 1, s. 139 552. Sayı.
              [20] Abdulfettah Abdulmaksud, Ali ibn Ebu Talib, c. 4, s. 276-277
              [21] el- İmamet ve’l Hilafet, s. 160-161

              Yorum


                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                [quote author=Süleyman bin Surad link=topic=5366.msg161276#msg161276 date=1347852343]
                3. olarak demişsinizki:
                Zehebi, Mizanu’l-İ’tidal kitabında, Muhammed b. Ahmet Kufi Hafız’dan nakletmektedir ki İbn-i Ebu Darim adıyla meşhur olan Ahmed b. Muhammed Muhaddis-i Kufi (ö. 357) şu haberi söylemiştir:

                إنّ عُمَرَ رَفَسَ فاطِمَةَ حَتّى أسْقَطَتْ بِمُحْسِن

                Kuşkusuz, Ömer Hz. Fatıma’ya bir tekme vurarak, Muhsin adındaki çocuğunu düşürdü!”
                [19]
                Ben ne Muhammed b. Ahmet Kufi nede İbn-i Ebu Darim diye birini okudum veya duydum..Bu bizce meşhur biri değildir ama olaki siz ŞİİLERDE MEŞHURDUR ona da birşey diyemeyeceğim.Zehebiden alıntı yapmışsınız..Ben adım gibi eminimki orada bu rivayetin altında ya uydurma olduğu veya itimada şayan olmadığı da yazıyordur..Kesme veya kırpma ile bu işler yürümez..Eğer mevzu ehl-i sünnet kaynaklarından olayı nakletme ise nasılki ilk sayfada Ehl-i sünnetin otoritelerinden alıntı yapmışsın bir tane olsun ona benzer birlşey ya getir veya bu konuda sus

                [/quote]

                19 nolu dipnotun kaynağını almayı unutmuşsunuz sanırım?

                Yorum


                  Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                  Fatıma s.a, sıddıka ve şehitti. Nebilerin kızları, hayız kanını görmezler.”

                  Kuleyni r.a, “el-Kafi”, 1/458, hadis 2
                  Çocuk doğuruken ölen de şehittir..Burdan bir delil çıkmaz.

                  Yorum


                    Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                    Yine söylüyorum;
                    Sizin ispat etmeye çalıştığınız şey Hz.Fatımanın şehid edilmesi delil olarak sunduğunuz şey ise Hz.Ömerin evi yakma tehdidi ..İkisi aynı şey değil..Ayrıca Zehebinin böyle birşeyi kitabına alıp savunması mümkün değil.Kesinlikle bir hokus pokus vardır bunda..Bahsettiğiniz kaynak bende olmadığı için bakamıyor(ah bir olsaydı!!!).Hodri meydan ispatlayın , başıyla sonuyla tüm içeriği buraya alın.

                    Yorum


                      Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                      [quote author=Süleyman bin Surad link=topic=5366.msg161331#msg161331 date=1347898702]
                      Fatıma s.a, sıddıka ve şehitti. Nebilerin kızları, hayız kanını görmezler.”

                      Kuleyni r.a, “el-Kafi”, 1/458, hadis 2
                      Çocuk doğuruken ölen de şehittir..Burdan bir delil çıkmaz.
                      [/quote]

                      İnsafa Davet ediyorum sizi. Hz. Fatıma s.a'nın Muhsin isimli çocuğunu Doğururken Öldüğüne bir deliliniz var mı? Bu nasıl bir Üslup? Söyler misiniz bu çocuk nasıl öldü? Anne karnında mı? Doğarken mi?

                      Yorum


                        Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                        [quote author=Süleyman bin Surad link=topic=5366.msg161332#msg161332 date=1347898908]
                        Ayrıca Zehebinin...[/quote]

                        Merak etmeyin bizim Elmeddin Kardeş inşaallah bulur buraya ekler.

                        Yorum


                          Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                          Bir kaynakta (Ahmet Lütfi Kazancı, , HAZRETI ALI )BÖYLE OKUMUŞTUM..hAZIR LAF İNSAFTAN AÇILMIŞKEN BEN DE SİZİ YA ŞU SUALLAERE MANTIKLI CEVAP VERMEYE YA DA İNSAFA GELMEYE DAVET EDEYİM:

                          Yorum


                            Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                            Süleyman bin Surad yani FAtıma s.a.'nın evinin basılmasını ateş yakılmasını ve Fatıma s.a'nın tehdit edilmesini normal görüyorsun?

                            Yorum


                              Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                              [quote author=Süleyman bin Surad link=topic=5366.msg161353#msg161353 date=1347905929]
                              hAZIR LAF İNSAFTAN AÇILMIŞKEN BEN DE SİZİ YA ŞU SUALLAERE MANTIKLI CEVAP VERMEYE YA DA İNSAFA GELMEYE DAVET EDEYİM:
                              [/quote]
                              İnşallah uzun bi kopyala+yapıştır gelmez.
                              O'na yönelin ve O'na karşı takva sahibi olun. Salatı ikame edin ve müşriklerden olmayın;onlar ki, dinlerini parçalayıp fırkalar haline geldiler. Her fırka kendi elindekiyle sevinir. (Rum,31-32)

                              Yorum


                                Ynt: Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

                                Hz Söz insaftan açılmışken bir kaç soruyla sizin insafınızı da test etmek istiyorum , izniniz ve tahammülünüz varmı?

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X