Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz.(!) Muaviye R.a. (!)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

    -Muaviye bir keresinde Çarşamba günü Cuma namazı kıldırdı.
    Dr. Heykel “Hz. Muhammed’in Hayatı” C.1, S.268 Farsça)

    Yorum


      #62
      Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

      -Muaviye planlarını uygulayabilmek için Abdurrahman bin Halid bin Velid’i de zehirletti.

      (Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)

      Yorum


        #63
        Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

        -Muaviye oğlu Yezid’e biat almak istediğinde önce Hasan bin Ali’yi ile Sad bin Ebi Vakkas’ı zehirletip öldürttü.

        (Ebu Ferec “Mekatil’üt Talibin”)

        Yorum


          #64
          Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

          Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular:
          “ALLAH; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.”


          (Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas.;

          Yorum


            #65
            Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

            Ebi Said ve Abdullah bin Mesud’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu:
            “İzâ reeytüm Muaviye alâ memberi faktülüh” Meali: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz onu öldürünüz.”

            (Tarih’üt Tabari c.10, s.58 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” kitabı s.216, 221 –Matabaatül Medeni-2.Baskı Mısır / ez-Zehebi’nin “Mizan’ül İtidal” kitabı c.1, s.572; c.2, s.380, 613 / en-Nesaih’ül Kafiyeh limen Yetevelle Muaviye s.45 / Hüvarezmi’nin “Maktelil Hüseyin” kitabı c.1, s.185 / İbn-i Ebil Hadit’in “Şerhu Nehc’ül Belağa” kitabı c.15, s.176 Mısır bas. Muhammed Ebul Fadl tahkiki / Takviyyet’ül İman Bired Tezkiyyet İbn-i Ebi Süfyan s.90 / Hatip el-Bağdadi’nin “Tarih-i Bağdat” eseri c.12, s.181 / İbn-i Hacer’in “Tehzib’üt Tehzib” kitabı c.2, s.428; c.5, s.110; el-Münavi’nin “Künuz’ül Hakaik” kitabı c.1, s.16 –Cami’us Sağir hamişinde bas./ Tarih-i Ebil Fida c.2, s.61 / el-Mukrim’in “Maktelil Hüseyn” kitabı s.7, 4.Baskı / el-Emini’nin “el-Gadir” adlı kitabı c.10, s.145 / el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.309)

            Yorum


              #66
              Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

              İmam Hasan yine şöyle buyurdu: Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz, öldürünüz.” Ancak onun emrini terk ettiler, felaha ermediler, kurtuluşa da ermediler.

              (es-Suyuti “el-Âlil Masnûa” C.1, S.424-425;

              Yorum


                #67
                Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                Resulullah (s.a.a)şöyle buyurdu: "Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın"

                (İbn-i Hacer'in “Tehzib-üt Tehzib” kitabı c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib el-Bağdadi c. 12 s. 181, el-Münavi’nin “Künuz-ül Hakaik” s. 10, İbn-i Ebu-l Hadid'in “Şerh-i Nehc-ül Belağa” kitabı c. 1 s. 348, Belazuri'nin “Tarih-ül Kebir” kitabı ve ayrıca bkz. El-Emini’nin “El-Ğadir” adlı kitabı c.10 s.142)

                Yorum


                  #68
                  Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                  Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin.
                  “Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.”


                  (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243)

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                    Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah: Size sünnetim dışında ölecek bir şahıs gelecek, buyurdu. Sonra Muaviye geldi.

                    (Nasır bin Müzahim’in “Saffayn” kitabında s.247 / Tarih’üt Tabari c.11, s.357

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                      Süleym b. Kays şöyle diyor:
                      "Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, valilerine şöyle emretti: Ali'nin evlatları ve şiilerinin tanıklığı kabul edilmemelidir. Bulunduğunuz yerlerde Osman'ın mensupları ve taraftarlarından veya onun fazilet ve menkıbelerini nakleden kimselerden biri bulunduğunda resmi yerlerde ihtiram ve ikram görmeleri hususunda ihmalkârlık yapılmamalıdır. Osman'ın menkıbe ve faziletlerine dair nakledilen sözler, nakledenin hususiyetleriyle birlikte Şam'da Muaviye'nin sarayına bildirilmelidir.

                      Valiler bu emirlere göre hareket ettiler. Osman'ın faziletlerinden bir cümle bile nakleden kimseler hakkında dosyalar tuttular, onlara birçok hak ve imtiyazlar tanıdılar. Bu durum Osman'ın hakkında birçok şeyin nakledilmesine sebep oldu. Çünkü bu çeşit hadisleri nakleden kimseler, Muaviye'nin özel bağış, hediye ve mükâfatlarından yararlanıyorlardı.
                      Muaviye'nin bu bağışları, bahşişleri ve valilerin teşvikleri neticesinde, bütün İslam şehirlerinde hadis uydurmak yaygınlaştı. Kim olursa olsun, Osman'ın fazileti hakkında Muaviye'nin valilerinin yanında hadis naklettiği zaman sözü hemen kayıtsız şartsız kabul ediliyor, adı mükâfat ve bağış defterine kaydediliyordu ve başkaları hakkında şefaati (aracılığı) de kesinlikle reddedilmiyordu."

                      Süleym b. Kays sözünün devamında şöyle diyor:

                      "Muaviye, Osman'ın hakkında bir müddet hadis nakledildikten sonra valilerine şöyle yazdı: "Osman hakkında çok hadisler nakledildi, ülkenin her tarafına yeterince ulaştı, bu genelge ulaşır ulaşmaz halkı, sahabenin ve iki halifenin (Ebu Bekir ve Ömer) faziletleri hakkında hadis nakletmeye ve "Ebu Turab" (Hz. Ali a.s)'ın hakkında nakledilen her hadis ve faziletin bir benzerini, sahabenin hakkında da vazetmeye (uydurmaya) davet edin. Bu iş benim hoşnutluğuma, gözümün aydınlanmasına, "Ebu Turab" ve şiilerinin ezilmesine sebep olacaktır."

                      Bu mektubun metni halka okundu ve onun içeriği halkın arasında yayılınca sahabelerin menkıbe ve faziletleri, hakkında uyduruk ve hakikatlerden uzak çok sözler nakledildi. Halk bu sözleri nakletmekte çok ciddiyet ve gayret gösterdi; öyle ki bu uyduruk faziletleri minberlerde ve namaz hutbelerinde insanlara okudular ve Müslümanlara, onları çocuklarına öğretmeleri için tavsiyede bulundular. Bu faziletler, Kur'ân ayetleri gibi çocuklara ezberletilmeye çalışılıyordu. Hatta kızlara, kadınlara ve kölelere bile bunlar öğretildi. Bir müddet de böyle geçti.

                      Süleym b. Kays daha sonra şöyle diyor:

                      Muaviye ve uşaklarının iki halife ve sahabenin faziletleri hakkında hadis uydurma hususundaki tutumundan bir müddet geçtikten sonra Muaviye, valiler ve uşaklarına şu içerikte üçüncü bir genelge çıkardı: "Dikkatli olun, kim ki Ali ve ailesinin dostluğuyla itham edilir ve bu ithama da en küçük bir delil bulunursa, onun ismini hukuk ve meziyetler divanından silin ve payını beyt'ul-maldan kesin."

                      Muaviye bu genelgenin ardından, şu içerikte diğer bir genelge de yayımladı: "Ali hanedanının dostluğuyla suçlanan herkesi baskı altına alın, diğerlerine ibret olması için de evini başına yıkın."

                      Süleym b. Kays sonra şöyle ekliyor:

                      "Irak halkı, özellikle de Kûfe halkı (ömürlerinde) bundan daha büyük bir musibet görmediler; çünkü Hz. Ali (a.s)'ın şiaları, bu emir gereğince valilerin ağır baskıları ve sert davranışları sebebiyle büyük bir korku içerisinde yaşıyorlardı; hatta bazen, Ali (a.s)'ın şialarından bazıları birbirlerinin evlerine gittiklerinde, köle ve hizmetçilerinin korkusundan misafirlerine bir söz söyleyemiyorlardı; ancak hizmetçilerine yemin ettirdikten ve onlardan söz aldıktan sonra sözlerini söyleyebiliyorlardı. İşte böylece Ali ve hanedanını yeren (birçok) uyduruk hadisler ortaya çıkmış oldu. Muhaddisler, kadılar ve valiler de bu uyduruk hadislere uydular. Bu İlahi imtihanda herkesten daha bedbaht olanlar da riyakâr ve imanları zayıf olan muhaddislerdi; çünkü onlar zalim yöneticilere yakınlaşmak ve dünya malına kavuşmak için hadis uyduruyorlardı. Bir süre geçtikten sonra bu yalan ve uydurma hadisler, yalan ve iftiradan münezzeh olan dindar ve takvalı insanların da eline ulaştı. Onlar da saflıklarından dolayı bu hadisleri hüsn-ü zanla kabul edip başkalarına naklettiler, ki eğer hadislerin batıl ve uydurma olduğunu bilselerdi kesinlikle onları nakletmezlerdi."


                      (Kitab-ı Süleym b. Kays, Dar'ul-İslamiyye baskısı, s. 206; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 11, s. 44, 46.)

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                        Sıffın savaşında,Kur’an sayfalarının mızrak uçlarına takılmasının ardından ordu içinde tereddüde düşen bazılarına hitaben Hz.Ali şöyle seslenir; “Düşmanınızla olan savaşınızı doğru ve haklı olarak sürdürünüz;çünkü Muaviye, Amr b. As, İbni Ebi Muayt, Habib b. Mesleme, İbni Ebi Serh ve Dahhak b.Kays Din ve Kur’an dostu değillerdir.Ben onları sizden çok iyi tanırım.Çocukluklarını ve büyümüş hallerini bilirim.Öyle ki onlar, hem çocukluklarında hem de büyüklüklerinde çocukların ve büyüklerin en şeriri idiler.Yazıklar size ki,onlar Kitab’ı ne şimdi kaldırdılar(yücelttiler) ne de sonra kaldıracaklar ve üstelik onun içindekileri de bilmezler.Bu sebepten onu ancak bir hile,iki yüzlülük ve tuzak olarak kaldırdılar.”

                        (İmam Ali,Syf ,72)(Bu hutbenin -çok az kelime farkı ile-aynısı için İbnül Esir,El Kamil Fit Tarih,Cilt 3,Syf,321’e bakabilirsiniz. )

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                          Muaviye’nin Sıffın’dan önce halkı Hz.Ali(a.s.)aleyhine kışkırtırken söylediği sözlerden sonra Şebes b. Rebi; “Ey Muaviye, Ammar’ı öldürmek sana hoş mu geliyor,seni sevindiriyor mu?”diye sorunca Muaviye; “Beni bundan alı koyacak bir durumu var sanki?Eğer Sümyye’nin oğlunu ele geçirecek olsam onu Osman’ın kölesine karşılık öldürürdüm.” diye cevap verdi.

                          (İbnül Esir,El Kamil Tarihi,Cilt,3, Syf,295)

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                            Ebu Zer el-Gıfari'nin er-Rebeze'ye Gönderilmesi.(kitapta konu başlığı)
                            Bu yıl içinde Ebu Zer Şam'dan Medine'ye gönderilmiş ve bu hususta birçok sebebler ileri sürülmüştür.Bu sbebler arasında Muaviyenin EBU ZER'e KÜFRETMESİ,ONU ÖLÜMLE TEHDİT ETMESİ gibi şeyler nakledilir ve Şam'dan Medine'ye gönderilmesi ve Medine'deb SÜRGÜN EDİLMESİ gibi acı olaylar zikredilir.
                            (İbnül Esir- El Kamil Tarihi, CİLT,3 SYF,118)

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                              H.41 yılda Muaviye Muğire b.Şu'be'yi Kufe valiliğine tayin ettiğinde onu yanına çağırıp şunları söylemişti:"... Bununla birlikte bazı şeyleri tavsiye etmekten de kendimi alamıyorum.Ali'ye sürekli olarak küfretmeyi ve onu kötülemeyi ihmal etmeyeceksin.Osman'a da sürekli mağfiret dileyeceksin.Ali'nin adamlarının ayıplarını her fırsatta ortaya koyacak,onları kötüleyip duracaksın.Osman'ın taraftarlarını sürekli övecek,Ali'nin taraftarlarını yerin dibine batıracaksın."

                              ( İbnül Esir- El Kamil Tarihi CİLT,3 SYF,478)

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: HZ. MUAVİYE R.A

                                İbni Sirin şöyle nakleder:"Muaviye ölüm döşeğinde iken şöyle diyordu:"Ey Hücr,seninle karşılaşacağım gün keşke çok uzaklarda olsa!"

                                (İbnül Esir- El Kamil Tarihi CİLT,3 SYF,491)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X