Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

(Hz.!! ) Vahşi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

    Muhammed kardeş . Mesele vahşinin tevbe edip etmemesi değildir . etmişse kendine etmemişse kendine.
    Mesele O kadar Salih ve Sadık sahabe varken Vahşinin zaman zaman (türkiyede sanırım son 20 yıldır moda oldu) Övgülü sözlerle bazı kıssalara konu edilmesi ve adının destanlaştırılmasıdır.
    Bu vahşi destanları ile sözde ilmi sohbetler yapan şahıslar (ki ben kendim bizzat şahit olmuş ve olaya mudahale ederek sohbeti isteyeyerekte olsa bölmüşümdür 2 kere) Asıl öğrenmeleri gereken İslam kahramanlarından bihaberler. En basit örnek Ehli- Beyt Sor kimdir? cevap Peygamber efendimizin ailesi. ve onları severiz. cevap bu kadardır..
    Daha 3 ay oldu yada olmadı iş yerinden bir arkadaşla işten ayrılması vesilesi ile işi bırakıp bu tür mevzıularada sohbet ediyorduk. Arkadaş çok samimi bir ehli sünnet müslüman kardeşim. sohbet esnasında 4-5 kere ulu kişilerden bahsetti yok bilmem neci baba yok bilmem falan efendi .. ile ilgili öyküler ve ordan çıkarıdğı kıssalar falan..
    kendisine bizzat sorudm ehlibeyti Aynen yukarda bahsettiğim kadar biliyordu... Bu arkadaş bir cemaate mensup birisi ve ciddi olarak din ile ilgileniyor... anlatabiliyorum sanırım ne dmeke istediğimi ...

    Ama Vahşi adıyla anılacaktır hep yukarda Zeydiyye kardeşminde dediği gibi.


    Selametle.



    Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)

    Yorum


      #17
      Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

      Velhasıl şu ki Resulullah (s.a.a) vahşiye gözüme gözükme ne zaman seni görsem amcam Hamza'yı (a.s) hatırlıyorum buyurmuştur. Bizde diyoruz ki Vahşi yaptığı cinayetle gözümüzde her zaman vahşi kalacaktır. Yoksa tevbesinin kabul olup olmadığını biz tartışmıyoruz.

      Yorum


        #18
        Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

        Bir çok İslami sitede Hind bin Utbenin hayatını okurken hep karşıma şu paragraf çıktı:

        Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hamza’nın ciğerinin Hind tarafından çiğnendiği haber verilince Peygamberimiz (s.a.v.) “Ondan bir şey yedi mi?” diye sordu. Eshâb “Hayır” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hamza’nın etinden bir şey tadanı, Allahü teâlâ ebedî olarak Cehenneme haram kılmıştır yaktırmayacaktır” buyurdu.

        Şimdi Bu paragraf ne anlama geliyor? Şimdi Allah Hinde, Hz. Hamzayı öldürdüğü için cehenneme atacaktı fakat ciğerinden taddığı için cehennemden kurtuldu mu? Veya nedir bunun açıklaması?

        Yorum


          #19
          Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

          [quote author=Mufazzal link=topic=5984.msg97936#msg97936 date=1280381361]
          Bir çok İslami sitede Hind bin Utbenin hayatını okurken hep karşıma şu paragraf çıktı:

          Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hamza’nın ciğerinin Hind tarafından çiğnendiği haber verilince Peygamberimiz (s.a.v.) “Ondan bir şey yedi mi?” diye sordu. Eshâb “Hayır” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hamza’nın etinden bir şey tadanı, Allahü teâlâ ebedî olarak Cehenneme haram kılmıştır yaktırmayacaktır” buyurdu.

          Şimdi Bu paragraf ne anlama geliyor? Şimdi Allah Hinde, Hz. Hamzayı öldürdüğü için cehenneme atacaktı fakat ciğerinden taddığı için cehennemden kurtuldu mu? Veya nedir bunun açıklaması?
          [/quote] O kadar mı ileri gittik? ???
          En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 13:21.

          Yorum


            #20
            Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

            [quote author=mufaddal link=topic=5984.msg97937#msg97937 date=1280383337]
            [quote author=Mufazzal link=topic=5984.msg97936#msg97936 date=1280381361]
            Bir çok İslami sitede Hind bin Utbenin hayatını okurken hep karşıma şu paragraf çıktı:

            Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hamza’nın ciğerinin Hind tarafından çiğnendiği haber verilince Peygamberimiz (s.a.v.) “Ondan bir şey yedi mi?” diye sordu. Eshâb “Hayır” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hamza’nın etinden bir şey tadanı, Allahü teâlâ ebedî olarak Cehenneme haram kılmıştır yaktırmayacaktır” buyurdu.

            Şimdi Bu paragraf ne anlama geliyor? Şimdi Allah Hinde, Hz. Hamzayı öldürdüğü için cehenneme atacaktı fakat ciğerinden taddığı için cehennemden kurtuldu mu? Veya nedir bunun açıklaması?
            [/quote] O kadar mı ileri gittik? ???
            [/quote]

            Anlayamadım Abi?
            En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 13:21.

            Yorum


              #21
              Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

              Mufazzal kardeşim, sözüm sana değil, bu kinayeydi. Tahrifat ve uydurmaları gördük de bu kadarını görmedik anlamında söyledim.

              Hind'i aklamak için bile hadis uydurmuşlar.
              En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 13:21.

              Yorum


                #22
                Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

                [quote author=Mufazzal link=topic=5984.msg97936#msg97936 date=1280381361]
                Bir çok İslami sitede Hind bin Utbenin hayatını okurken hep karşıma şu paragraf çıktı:

                Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hamza’nın ciğerinin Hind tarafından çiğnendiği haber verilince Peygamberimiz (s.a.v.) “Ondan bir şey yedi mi?” diye sordu. Eshâb “Hayır” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hamza’nın etinden bir şey tadanı, Allahü teâlâ ebedî olarak Cehenneme haram kılmıştır yaktırmayacaktır” buyurdu.

                Şimdi Bu paragraf ne anlama geliyor? Şimdi Allah Hinde, Hz. Hamzayı öldürdüğü için cehenneme atacaktı fakat ciğerinden taddığı için cehennemden kurtuldu mu? Veya nedir bunun açıklaması?
                [/quote]

                yuh artık
                En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 13:21.
                Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                İmam Ali (a.s)

                Yorum


                  #23
                  Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

                  İlk olarak zeydiyye tarafından gönderildi
                  düşünebiliyomusunuz önceki hatası, günahı ne olursa olsun sonradan tevbe eden birisine Resulullah gözüme görünme diyecek? Allah affedecek ama resulullah affetmeyecek? Kuran ahlakına sahip olan resulullahın tebliğ metoduna sığar mı bu?

                  buradan bir tek sonuç çıkar.. Resulullah vahşinin tevbesinde samimiyet olmadığına inanıyor ve bu yüzden de gözüme görünme diyerek onu çevresinden uzaklaştırıyodu.

                  "Ne olur, bir daha benim gözüme görünme, çünkü seni görünce amcamı ve onun şehit düşmesini hatırlıyorum, içim yanıyor."

                  Kardeş objektif bir yorum yapmak gerekirse bence burda Resulullah, vahşiyi affediyor. Çünkü etmese onu öldürtür ya da huzurundan ilelebet kovar ve imanını kabul etmezdi.

                  Yukardaki ifadeden anlaşılan mana; Resulullah'ın vahşiyi affetmesine karşın, onu görünce amcasını hatırlayıp üzüldüğü için, bir daha huzuruma gelme diye ricada bulunmasıdır.

                  Eğer ifade sadece şu olsaydı yaptığın yorumda haklı olurdun:"Bir daha sakın gözüme görünme..."

                  Kaldı ki bu ifadeden bile affetme anlamı çıkar. Çünkü burda işlenen suçun kısasından söz edilmeyip, sadece suça yönelik duyulan öfkenin bertaraf edilme anlamı söz konusudur.

                  Vahşiyi yerden yere vurup eleştirmenin de bence bir manası yoktur. Çünkü adam hem müslüman değil hem de İslam'ın azılı düşmanlarının kölesi. Köle, efendisinin emrini yerine getirmekle yükümlüdür. İster haklı ister haksız olsun,hele ki bu özgürlüğünün vaadedildiği bir iş ise, adaletin ve insanlığın yerlerde süründüğü bir dönemde bir kölenin vicdan muhasebesi yaparak efendisine itaat etmemesi, sahibine başkaldıran bilalı habeşi gibi çok istisnai durumdur.

                  Şimdi eleştirmesi kolay fakat, müslüman olmadığımızı düşünerek, kendimizi vahşinin yerine koyalım ve ölümümüz pahasına diyelim ki: özgürlüğün batsın be adam ben Hamza'yı öldürmem...



                  Kötü işler yaptıktan sonra tövbe edip inananlara gelince: Şüphe yok ki Rabbin, tövbeden sonra suçları mutlaka örter, rahimdir. A’râf / 153

                  Ancak tövbe edip inanan ve iyi işler işleyen müstesna. O çeşit kişilerdir ki Allah, kötülüklerini iyiliklere tebdil eder onların ve Allah, suçları örter, rahimdir. Furkân / 70

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: (Hz.!! ) Vahşi

                    ALINTI

                    Vahşinin kendi anlatımıyla Müslüman(!) olması

                    Uhud savaşından sonra uzun bir süre Mekke’de yaşadım. Müslümanlar Mekke’yi fethedince bu defa Taif’e kaçtım.  Çok geçmeden İslam ordusu oraya da ulaşınca, yine kaçmak istedim. Dostlarımdan biri bana: Muhammed’in Müslüman olan her kesi affettiğini ve hiç kimseyi öldürmediğini, söyleyince doğruca Peygamber’in yanına varıp huzurunda kelime-i şehadeti getirince Peygamber bana: “Sen Vahşi’ misin?”Diye sordu. Evet dedim. “Hz. Hamza’yı nasıl öldürdüğünü bana anlat” Dedi. Ben de anlattım. Bunun üzerine hüzünlenen Peygamber bana:“Yazıklar olsun sana, yüzünü benden sakla, bu günden sonra sakın bir daha görmeyeyim seni!” Dedi.

                    Bu cinayeti işleyen Vahşi, İslam’ın güçlenmesiyle köşeye sıkışınca, zahiren Müslüman olarak canını kurtarmaktan başka çare bulamıyor. Yani, Vahşi İslam’ı n hak olduğuna anladığından değil, canını kurtarmak için kabullenmiştir. Eğer Vahşi kalpten iman etmiş olsa, onu affeden Peygamber, bir daha gözüne gözükmemek üzere huzurundan kovmazdı.

                    Vahşi bundan sonrasını şöyle anlatır: Resulullah hayatta olduğu müddetçe ondan saklandım. Resulullah’ın vefatından sonra (Yalandan peygamberlik iddiasında bulunan) “Müseylemetü’l-Kezzab”savaşı meydana geldi. Ben İslam ordusuna katılarak, bu defa aynı mızrağımı Müseylemetü’l-Kezzab’a fırlattım. Ensardan bir kişi de aynı anda ona saldırmıştı. Müseyleme bu saldırıda öldü. “Aynı mızrağımla, Peygamber’in haricinde insanların en iyisi olan Hamza’yı öldürdüğüm gibi, insanların en kötüsü Müseyleme’yi de öldürdüm.”

                    Bu olayı Vahşi’nin kendisi anlatmıştır. Ancak, Ehl-i Sünnet’in tarih, siyer ve rical âlimleri, Vahşi’nin ömrünün sonuna kadar siyah bir karga gibi yaşadığını, daima şarab içtiğinden kendisine had cezası uygulandığını ve bu yüzden Müslüman’lar ondan nefret ettiğini, en sonunda da Vahşi’nin şaraba boğularak öldüğünü yazmışlardır.

                    “Sahîhu Buharî, es-Siyretu’l-Halebiyye, Siyretu İbn-i Hişam, el-İsabetu fî marifeti’s-Sahabe, Usdu’l-Ğâbe fî ma’rifeti’s-Sahabe, Hayatu’s-Sahabe, İs’afu’r-Rağibîn, el-Bidayetu ve’n-Nihaye, Tarihu Taberî, Tarihu’l-Hamis,vb.”

                    Ne acıdır ki müşrik Emevilerin “Vahşi” kölesi, “Akiletü’l-Ekbad” (ciğer yiyici) kadının intikam ateşini söndürüp dünya metaı elde etme uğruna Hz. Hamzayı şehid edip ciğerini çıkararak, Hz. Peygamberin ciğerine unutulmayacak bir dağ çekti.

                    Gel gör ki, Emeviler, Vahşiyi, müşrikken böylesine bir cinayet için kullanmakla kalmadı, Sözde, İslam’ı kabul ederek maskelenen kölelerini, tarihi çarpıtmak suretiyle Müslümanlarca evliyalaştırıp kutsallaştırdılar(!)

                    Kâinat’ın efendisi, efendimiz Resul-i Ekrem(sallallahu aleyhi ve âlihi ve selem) için kullanılan “Hazret” ifadesini, Peygamber’den hayâ etmeden onun huzurdan kovduğu Vahşi için kullanmak ne büyük bir edepsizlik!

                    Vahşi’nin kendisi bile iddia etmediği menkıbeler uydurarak, onu göklere çıkarırken, Allah’a, Allah Resûlüne iftira etmekten çekinmediler.

                    Vefatı sırasında bir vasiyet yazmasına mani olunan Peygamber(s.a.v), güya Vahşi’nin İslam’a gelmesinde çok ısrarlı imiş ve bunun için ard arda üç mektup yazmışmış(!)

                    Şu piyasada dolaştırılan lafa bir bakınız!

                    “İstisnasız her yaratılmışa Allah vergisi rahmet nazarı ile bakan Sevgili Peygamberimiz, amcası Ebu Talib’in imana gelmesinde ne kadar hassas davrandı ise, ciğerparesi diğer amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi b. Harb’in Allah’a ve Rasulü’ne iman etmesinde bir o kadar ısrarlı idi....”

                    Bu ifadeler ciğer yiyen Hind’in ve onun oğlu Muaviye’nin, Peygamber ailesinden intikam alma ifadesinden başka nedir?

                    Meğer, Allah(haşa)katilleri, zanileri, şarab içenleri ödüllendirip, onlara cömertlik gösteriyor, onlara hidayet veriyor, ama öte yandan bütün ailesini onun resûlüne siper eden ve onu himaye etmekte hiçbir baskıya boyun eğmeyen, on yıl boyunca Allah Resûlü uğruna çekmediği çile kalmayan Ebu Talib’(a.s)e hidayet vermekte cimrilik gösteriyor, üstüne üstlük bir de(haşa) cehennemde gazaplandırıyor(!) öyle mi?

                    Peygamber, bu kadar nazını çektiği Vahşi’yi, huzuruna gelip îman edince huzurdan kovuyor öyle mi? Bu nasıl bir çelişki? Madem onun iman etmesine o kadar düşkündü de, neden onu muminler arasında rüsva ediyor?

                    Burada şunu açıklamakta yarar var. Güya peygamber Vahşinin Hz. Hamza’yı şehid etmesini anlattıktan sonra “Seni görünce amcamın acısı tazeleniyor, yüzünü benden saklayabilir misin?” Demiş.(!) Oysa Vahşi’nin kendi anlatımıyla Peygamber şöyle buyurmuş: “Yazıklar olsun sana, yüzünü benden sakla, bu günden sonra sakın bir daha görmeyeyim seni!”

                    Bir başka yalan, Peygamber’in mubarek ağzına bir başka iftira:

                    “Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. “Vahşî'ye niçin lanet etmiyorsun” dediklerinde, “Miracda, Hamza ile Vahşî'yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm!” buyurdu.”

                    Bakın şu utanmazlığa! Peygamber(s.a.v) ne de kolay iftira ediliyor?

                    Madem Peygamber Mirac’da Vahşi’yi Hz. Hamza ile kol kola cennette görmüştü de, bunu neden Vahşiye baştan yazıp yollamamış ki bari boşuna korkup kaçmasaydı?

                    Hem böyle bir rivayet doğruysa, madem neden”ahede aşere-i mübeşşere”(cennetle müjdelenen onbir kişi” denmemiş de “aşere-i mübeşşere” (cennetle müjdelenen on kişi) diye bir hadis ileri sürülmüş?

                    Ayrıca nasıl oluyor da Hz. Peygamber hem birisini cennetle müjdeliyor hem de huzurdan kovuyor?

                    Vahşi gerçek iman getirmedi.

                    Vahşi inandığından değil, ölümden kurtulmak için İslam’a girdi.

                    Peygamber de Vahşi’yi bu yüzden huzurdan kovdu.

                    Vahşi’nin “Peygamber’den sonra en hayırlı insan’la en kötü insanı öldürdüm” sözü bir iman ifadesi değildir. Müseyleme’yi yalancı Peygamberlik iddiasında bulunduğu için öldürmemiştir.Vahşi için, Müseylemetu’l-Kezzab ile Hz. Hamza arasında fark yoktur. Birisi yalandan Peygamberlik iddiasında bulunmakla ünlü, Diğeri ise Allah ve Resulunun yolunda mücadele vermekle ünlü. Vahşi bu iki ünlüyü öldürerek namına nam katmanın peşindedir.

                    Hem Müseylemeyi öldürerek Müslümanlar nezdinde yüzüne taktığı münafıklık maskesini biraz daha kalınlaştırmıştır.

                    Sahabi(!) Vahşinin, Ömer b. Abdülaziz’le mukayesesi

                    “Hasan Basri Hazretlerine, "Ömer b. Abdülaziz ile Vahşi'yi nasıl görüyorsunuz?" diye bir soru sorarlar. Hasan Basri'nin (kuddise sirruhu) bu konudaki cevabı şöyledir: (Umumî fazilet açısından, yani Allah'ın Resûlü'nü (sallallâhu aleyhi ve sellem) görüp bizzat feyiz alma bakımından) "Ömer b. Abdülaziz ancak Vahşi'nin atının burnunda bir toz olabilir."(!)

                    Hasan Basri’ye gerçekten böyle bir soru soruldu mu? Sorulduysa cevabı gerçekten bu muydu? Bundan emin değiliz. Ancak, ortada böyle bir söz dolaştığı hemen herkesçe malumdur.

                    Şimdide biz soralım: Ömer b. Abdulaziz ile Vahşi arasında yapılan mukayesenin altında yatan sebep nedir?Ömer b. Abdulaziz’in karşısında Vahşi’nin değerini yükselten ne? Vahşi’nin karşısında Ömer b. Abdulaziz’in değerini düşüren sebep ne? Bu iki kişiyi karşı karşıya getiren hangi özelliktir?

                    Burada, yapılan bir fazilet derecesi tesbiti ve yarışması değil, tamı tamına iki zıt cephe arasında tamı tamına bir çatışmadır.

                    Ömer b. Abdulaziz,
                    1-Hz. Fatıma(s.a)nın Fedek Hurmalığını iade etmiş olması,
                    2-Muaviye’nin koyduğu, Hutbelerde ve namaz sonraları Ehlibeyt’ (a.s)e (haşa)lanet okuma ve sövme geleneğini kaldırıp yasaklamış, Haşimî’lerin yüreğini serinletmiş sayılması. Bu iki nokta Ömer b. Abdulaziz’i Ehl-i Beyt’ten yana göstermektedir.

                    Diğer tarafta ise, Vahşî, Hz. Hamza(a.s)yı şehid edip ciğerini sökerek Peygamber; ve Al-i Haşim’in ciğerine dağ çekip “Akiletu’l-Ekbad”Hind’in, kocasının ve oğlunun yüreğine su serpmesi.

                    Söz konusu soru cevapta gösterilen (Vahşi’nin sahabi! Olarak nitelenmesi, Ömer b. Abdülaziz’in sahabî olmaması gibi) gerekçe, İslamî ölçülerle taban tabana zıt gerekçe ve değerlendirmedir. “Allah katında en saygın olanınız en takvalı olanınızdır…”Mealindeki ayet İslam’da en geçerli kıstastır. Birisi adaletiyle, takvasıyla maruf olacak, diğeri Peygamber tarafından kovulmuş, ayyaş, sarhoş, hatta şarap komasından ölüp gidecek, ama sırf Peygamber’i görmüş diye, bütün İslamî kıstasları alt üst edip göklere çıkacak, Allah’ın ve Resûlünün Aslanı, Şehidlerin efendisi Hz. Hamza’nın derecesine yükseltilip onunla kol kola cennete girecek. Öyle mi?

                    Hz. Ömer Vahşi’yi dîvan’a almış ona 1000 dirhem maaş veriyorken, onun fısk ameli ve ayyaşlığı üzerine maaşını 300 dirheme indirdi, ve kendisini divandan kovdu. Bundan sonra Vahşi, Suriye’nin Hıms şehrine giderek Muaviye diyarında yaşayıp, Hz. Osman zamanında şarap komasından ölüp dereke gitti.

                    Vahşi Muaviye’nin yanında yaşadı, Osman zamanında şarap komasından öldü.

                    Vahşi’nin evliyalaştırılması Emevilerin uydurmaca menakıplarının neticesidir.

                    Hz. Ömer b. Hattab Vahşi için söylediği ve kaynaklarda sıkça geçen şu sözü meşhurdur: “Hz. Hamza’yı katledenin, ahirette kurtuluşa ermemesi gerekir.”

                    Efsus ki bir ömür ağyârın ardından koştuk

                    Yardan mahrum olduk maksada kavuşmadık

                    Dost yüzünü görmek için nice çaba harcadık

                    Can boğaza yığıldı, yar yüzünü görmedik.

                    Merhum Allame Tabatabai'nin (ra) Mizan tefsirinin 4. ciltinde, Nisa Suresinin 44-58. ayetlerinin tefsirinde, Ayetlerin Hadisler Işığında Açıklanması bölümünde, Vahşi hakkında genel bir bilgi içerisinde şu ifadeler geçmektedir:


                    "Sözünü ettiğimiz Vahşi'ye gelince, bu İbn-i Mut'im'in kölesi idi. Uhud Savaşında Hz. Hamza'yı öldürdü. Sonra Mekke'ye yerleşti. Ta-if'in alınmasından sonra da Müslüman oldu. Peygamberimiz ona, "Gözüme görünme." demesi üzerine Şam'a yerleşti. O bölgede bulunan Hıms'ı ikametgâh edindi. İkinci halife zamanında divan kâtipliği yaptı. Sonra sürekli içki içtiği için bu görevden atıldı. İçki düşkünlüğü yüzünden de birkaç kez kırbaçlandı. Osman'ın halifeliği döneminde ise öldü. Hatta rivayet edildiğine göre ölümü içki yüzünden oldu.

                    İbn-i Abdulbirr el-İstiab adlı eserinde, kendi rivayet zinciri ile İbn-i İshak'a dayandırdığı bir rivayette Abdullah b. Fadl'dan, o da Süleyman b. Yesar'dan Cafer b. Amr b. Umeyye ed-Damurî'nin şöyle dediğini nakleder: "Ben ve Abdullah b. Udeyy sefere çıkmıştık. Yolumuz Vahşi'nin ikamet yeri olan Hıms'a uğradı. Birbirimize, 'Keşke Vahşi'ye gidip ona Hz. Hamza'yı nasıl öldürdüğünü sorabilseydik.' dedik. Adresini sorarken bir adama rastladık. Bize şöyle dedi: 'O içkiye yenik düşmüş biridir. Eğer onu ayık bulabilirseniz, sizinle istediğiniz konuda konuşabilen normal bir Arap'la karşılaşırsınız. Fakat eğer onu sarhoşken bulursanız yanından derhal ayrılın.' Biz de verilen adres üzerine Vahşi'nin yanına vardık..." Bu rivayetin devamında Vahşi'nin Uhud Savaşı sırasında Hz. Hamza'yı nasıl öldürdüğü anlatılıyor."

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X