Ynt: REFARANDUM.!!
sizin bu akıl yürütme ve açıklamanız bana İmam Rıza a.s.'ın zamanındaki zeydilerin şiileri haklarını bir nebze de olsa savunmak hatta onların acı katliamlarını bir nebze de olsa azaltmak için ona müracaatları esnasındaki konuşmaları hatırlattı.
tekrar ediyorum biz şiiler akıllarımızla yöntem belirlleme lüksüne sahip değiliz. Ehlibeyt imamlarımızın yöntemleri ortada ve bellidir. siz hala bu örnekleri inceleyip anlamayı konuşmuyor ağzınızdan bunlara dair şurda şu örneklik bu günümüze delildir demiyor sadece kıt aklınızla maslahat testpitinde bulunuyorsunuz. şayet vahyi kenara atıp akılla konuşacak olsak ben evt de hayır da demenin zararlarının karlarından çok olduğunu size açıklayabilirim. ama hiç akıl yöntemine baş vurmuyorum çünkü biz Ehlibeyte teslim olmuş kişileriz. Bakın örneği inceleyelim bir kaç kez yazdım ama bu kez daha açık yazacağım:
İmam Rıza a.s. zamanında Harun Reşit (l.a.) geberdikten sonra iki oğlu Emin ile Memun kardeşler taht kavgasına girişirler. Memun o zaman şiilerin ve yaşadığı horasanda validir. ancak İsa b Mahan gelmiş horasanı şiilerin başına yıkmıştır. şii katliamı yapmıştır bir zamanlar. İsa şimdi de Emin'in ordu komutanıdır ve Memunun yönetimindeki horasanı tamamen yakıp yıkacaktır.
Memun bunu tehdit olarak kullanarak şiileri kendi yanında Emin'e karş savaşmaya çağırır. Harun reşid (l.a.) 'in hapiste tıktığı zeydileri çağırır ve aralarında şu konuşma geçer:
Memun: Babam size haksızlıklar yapmıştır ama ben şimdi sizinle anlaşmak istiyorum
Zeydiler: bizim ne babanı ne de seni müslüman görmediğimizi biliyorsun ve senin kardeşin eminden daha zalim olmadığına da inanmıyoruz.
Memun: doğru bizi müslüman olarak üçümüzden farklı görmüyorusunuz. Ama Emin yönetime gelir ben yenilirsem sizi yaşatmaz.
Zeydiler, Sizin de yaşatacağınızdan emin değiliz.
Memun; ben horasanın yönetimini istiyorum ama Emin horasanı boş istiyor yakıp yıkmak istiyor.
bu konuşma bu şekilde biraz daha sürer ve sonunda zeydiler İmam Ali Rıza a.s.'dan, Memunun yanında Emine karşı savaşmak üzere izin almak için onun yanına girerler.
İmam izin vermez şiilerin bu kirli savaşta yeri tarafı yoktur der. Ve bir zalimden diğer zalimin maslahat gereği bile olsa tercih edilemeyeceği yanında savaşılamayacağını açıklar. Ancak şiilere şöyle dua etmelerini öğretir:
Allah'ım bu iki zalimi birbirleriyle uğraştır ki bizimle uğraşacak fırsat bulamasınlar.
bir başka zamanda İmam Rıza a.s., şiilerin: "yeterli gücümüz var şiilerimiz de her yerde öldürülüyor daha ne diye kıyama kalkmıyoruz demesi üzerine şartları olgun görmeyen imam zaten şiilerimiz her yerde her zaman öldürülmektedirler. Ama ben sizi cihada hazır görmüyorum der.
İmam şiilerin rahat etmesi için sistemle uzlaşma yoluna gitmemiş, tersine eğitime zorluklara karşı dayanıklı olmaya yönelik eğitimler vermiştir. Zorlukları kaldırmanın değil onlara karşı ayakta durmanın, nefsi eğitmenin mücadelesini vermiştir.
Çünkü zorluklar insanı pişirir ve sadece Allah'a dayanmasını sağlar. insanlar fedakarlıkla elde ettiklerini korurlar. kendilerine yatarken verilenin kıymetini bilmezler. Zaten zalimler de kolay kolay yatarken kimseye bir şey verecek de değillerdir. o halde zorlukları gidermek için sistemle uzlaşmak zaten var olan eğitim ve karakteri de müslümanlardan alıp götürür yerine karaktersiz insanlar getirir. kirli poliktikacılar gibi...
sizin bu akıl yürütme ve açıklamanız bana İmam Rıza a.s.'ın zamanındaki zeydilerin şiileri haklarını bir nebze de olsa savunmak hatta onların acı katliamlarını bir nebze de olsa azaltmak için ona müracaatları esnasındaki konuşmaları hatırlattı.
tekrar ediyorum biz şiiler akıllarımızla yöntem belirlleme lüksüne sahip değiliz. Ehlibeyt imamlarımızın yöntemleri ortada ve bellidir. siz hala bu örnekleri inceleyip anlamayı konuşmuyor ağzınızdan bunlara dair şurda şu örneklik bu günümüze delildir demiyor sadece kıt aklınızla maslahat testpitinde bulunuyorsunuz. şayet vahyi kenara atıp akılla konuşacak olsak ben evt de hayır da demenin zararlarının karlarından çok olduğunu size açıklayabilirim. ama hiç akıl yöntemine baş vurmuyorum çünkü biz Ehlibeyte teslim olmuş kişileriz. Bakın örneği inceleyelim bir kaç kez yazdım ama bu kez daha açık yazacağım:
İmam Rıza a.s. zamanında Harun Reşit (l.a.) geberdikten sonra iki oğlu Emin ile Memun kardeşler taht kavgasına girişirler. Memun o zaman şiilerin ve yaşadığı horasanda validir. ancak İsa b Mahan gelmiş horasanı şiilerin başına yıkmıştır. şii katliamı yapmıştır bir zamanlar. İsa şimdi de Emin'in ordu komutanıdır ve Memunun yönetimindeki horasanı tamamen yakıp yıkacaktır.
Memun bunu tehdit olarak kullanarak şiileri kendi yanında Emin'e karş savaşmaya çağırır. Harun reşid (l.a.) 'in hapiste tıktığı zeydileri çağırır ve aralarında şu konuşma geçer:
Memun: Babam size haksızlıklar yapmıştır ama ben şimdi sizinle anlaşmak istiyorum
Zeydiler: bizim ne babanı ne de seni müslüman görmediğimizi biliyorsun ve senin kardeşin eminden daha zalim olmadığına da inanmıyoruz.
Memun: doğru bizi müslüman olarak üçümüzden farklı görmüyorusunuz. Ama Emin yönetime gelir ben yenilirsem sizi yaşatmaz.
Zeydiler, Sizin de yaşatacağınızdan emin değiliz.
Memun; ben horasanın yönetimini istiyorum ama Emin horasanı boş istiyor yakıp yıkmak istiyor.
bu konuşma bu şekilde biraz daha sürer ve sonunda zeydiler İmam Ali Rıza a.s.'dan, Memunun yanında Emine karşı savaşmak üzere izin almak için onun yanına girerler.
İmam izin vermez şiilerin bu kirli savaşta yeri tarafı yoktur der. Ve bir zalimden diğer zalimin maslahat gereği bile olsa tercih edilemeyeceği yanında savaşılamayacağını açıklar. Ancak şiilere şöyle dua etmelerini öğretir:
Allah'ım bu iki zalimi birbirleriyle uğraştır ki bizimle uğraşacak fırsat bulamasınlar.
bir başka zamanda İmam Rıza a.s., şiilerin: "yeterli gücümüz var şiilerimiz de her yerde öldürülüyor daha ne diye kıyama kalkmıyoruz demesi üzerine şartları olgun görmeyen imam zaten şiilerimiz her yerde her zaman öldürülmektedirler. Ama ben sizi cihada hazır görmüyorum der.
İmam şiilerin rahat etmesi için sistemle uzlaşma yoluna gitmemiş, tersine eğitime zorluklara karşı dayanıklı olmaya yönelik eğitimler vermiştir. Zorlukları kaldırmanın değil onlara karşı ayakta durmanın, nefsi eğitmenin mücadelesini vermiştir.
Çünkü zorluklar insanı pişirir ve sadece Allah'a dayanmasını sağlar. insanlar fedakarlıkla elde ettiklerini korurlar. kendilerine yatarken verilenin kıymetini bilmezler. Zaten zalimler de kolay kolay yatarken kimseye bir şey verecek de değillerdir. o halde zorlukları gidermek için sistemle uzlaşmak zaten var olan eğitim ve karakteri de müslümanlardan alıp götürür yerine karaktersiz insanlar getirir. kirli poliktikacılar gibi...
Yorum