Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Oyun Kurucuyuz Dedi, Oyuncak Oldu!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Oyun Kurucuyuz Dedi, Oyuncak Oldu!

    BİSMİHİ TEALA

    HAMD ALEMLERİN RABBİ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN

    RABB'İMDEN HAK İLE BATILI AYIRIP DOĞRULARLA OLMAYI MUAVVAK KILMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum Azizi ve Değerli kardeşlerim;


    Oyun Kurucuyuz Dedi, Oyuncak Oldu!
    STRATEJİK DERİNLİĞİN 2012 KARNESİ



    TAHA HABER - Hükümetin ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politika alanında çok sevdiği kavramların başında “stratejik derinlik” geliyor. Davutoğlu açısından bu sevginin temellerinde 2001 yılında çıkardığı kitabın “Stratejik Derinlik” adını taşıyor olmasının özel bir payı vardır sanırız! Dış politikaya “özgün, bağımsız, kapsamlı, aktif –dinamik ve yeni bir bakış açısı getirmek; Türkiye’nin jeopolitiğini derin bir jeostratejiye bağlayarak güldür güldür konuşturmak(!)” şeklinde özetlenebilecek Davutoğlu’nun stratejik derinliği 2012 yılını geride bırakırken epeyce daralmış-dağılmış durumda.

    ‘KOMŞULARLA SIFIR SORUN’ UNUTULDU

    Davutoğlu’nun 2012 yılında en az kullandığı ve giderek unuttuğu en önemli iddialarının başında “komşularla sıfır sorun” politikası geliyor. Bu politika stratejik derinliğin en önemli politik tezlerinden birisiydi. Yılın başında Suriye’ye çarpan bu iddia yılın sonuna çıkamadan adeta çöpe atıldı. Yıl içerisinde Suriye’nin yanı sıra İran ve Irak’la ilişkilerde artan sorunlar ve tırmanan gerilimin de elbette bunda büyük payı var. Öyle ki, stratejik derinliğin, yaşanan her yeni durum karşısında ABD’ye stratejik muhtaçlığa dönüşmesi “komşularla sıfır sorun” politikasını propagandif olarak savunma babında bile kullanılamaz hale getirdi.

    Derin stratejinin öne çıkardığı “bölgenin lider ve model ülkesi olma”, “bölgesel güç olma” iddiaları artık yanında “komşularla sıfır sorun” politikası olmadan yoluna devam ediyor.

    ‘MİHVER VE MERKEZ ÜLKE’DEN ‘MİKSER ÜLKEYE’

    “M” harfi ile başlayan bu üç kavramın ilk ikisi Davutoğlu’na ait. Mikser kavramı ise bize ait. Davutoğlu’nun kullandığı kavramlar derin stratejisini anlattığı kitabında şöyle geçiyor: “... Türkiye, tarihi derinliği ile stratejik derinliği arasında yeni ve anlamlı bir bütün oluşturma ve bu bütünü coğrafi derinlik içinde hayata geçirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Stratejik açıdan mihver bir ülke olan Türkiye, bu sorumlulukların gereğini yerine getirmesi durumunda, yeni dengelerin oluşacağı daha istikrarlı uluslararası konjonktürlere daha uygun şartlarda giren merkez bir ülke konumu kazanacaktır.”

    2012 yılında gelinen yerin Davutoğlu’nun kullandığı kavramlarla elbette bir ilişkisi yok. Bunun nedenlerine kısaca bakalım. 2011 yılının ortalarında Libya’ya NATO müdahalesine efelenen Başbakan Tayyip Erdoğan, birkaç gün sonra kendisini NATO karargahında otururken bulmuştu.

    Başbakan ve Davutoğlu, NATO’nun karargahında oturma işini 2012 yılında epeyce ileriye götürdü. Yılın son aylarında ABD, Almanya ve Hollanda’ya ait Patriot’ların NATO’nun kumandasında Adana, Antep ve Maraş’a yerleştirilmesini izah etmeye çalışan Erdoğan “Türkiye NATO üyesidir ve bu topraklar aynı zamanda NATO toprağıdır” diyerek “mihver ve merkez”in kim olduğunu özetledi.

    Hükümet, 2012 yılı boyunca Suriye’de iç savaşı kışkırtan, bu yolda her tür çete ve terör faaliyetini destekleyen bir politika izledi. Ama bunlar Esad’ı yıkmaya yetmedi. Erdoğan ve Davutoğlu görünürde kızgın açıklamalar yaparken gerçekte ABD başta olmak üzere batılı emperyalistlere Suriye’ye askeri müdahale için adeta yalvarıyordu. ABD’nin ve diğer batılı emperyalistlerin duruma müdahalesi yılın sonuna doğru geldi. Ama bu müdahale Başbakan ve Davutoğlu’nun yalvardığı çizgide değil de onları geriye iten, bir anlamda oyundan düşüren ve ipleri ABD-Rusya merkezli bir BM planına bağlayan hatta gerçekleşti. Suriye muhalefeti “Suriye Ulusal Koalisyonu” adı altında yeniden örgütlendi. O güne kadar AKP’nin iş tutup, desteklediği, para ve silah desteği verdiği çetelerle birlikte, Davutoğlu’na söylenen ise “Biraz kenarda durun” oldu.

    Suriye konusunda yaşanan bu gelişme bölgenin derin stratejik yapısında “mihver ve merkez”in kim olduğunu Davutoğlu’na ziyadesiyle hatırlatan bir diğer somut örnek oldu. Bölgenin “mihver ve merkez ülkesi” olamamışlardı ama “mikser ülkesi” olmayı başarmışlardı. ABD ve batı emperyalizminin işbirlikçi, vurucu gücü olarak ortalığı karıştırdıktan sonra “böceklerle dinlenmeye” alınan mikserler.

    PYD DÜŞMANLIĞI VE İRAN KARIŞTIRICILIĞI

    Yıl sonuna doğru Türkiye’nin bu “mikser ülke” olma durumu esas olarak iki hatta ilerledi. Birincisi; “Esad’ı götüreceğiz” ve yeni kurulacak Suriye’nin hamisi biz olacağız endeksli politika artık, Suriye’deki en güçlü Kürt örgütlenmesi olan PYD’nin yıpratılmasına ve etkisizleştirilmesine indirgendi. İkincisi ise; Suriye’ye yönelik emperyalist kuşatmanın da hedefi olan İran’ın sıkıştırılması ve karıştırılmasıydı. Yılın başında “İran ile aramızda herhangi bir sorun yok” denen çizgiden yılın sonunda Patriot’ların savaş nedeni olması üzerine bir gerilim noktasına gelindi. Davutoğlu’nun her yaptığında bir keramet bulan yandaş sermaye basını 2012’yi, “PKK’nin arkasında İran var” haberleriyle kapatırken, derin strateji 2013’e, PYD-Kürt düşmanlığı ve İran’la çatışmanın-karıştırmanın öne çıktığı bir miras devrediyor. “Lider ve model ülke”nin “bölgesel güç olma” hayallerinden geriye kalan bakiyenin özeti şimdilik bu.

    ‘YENİ DÜZENDE OYUN KURUCULUK’

    2012 yılı ile birlikte Davutoğlu ve onun derin stratejisi, “Komşularla sıfır sorun”, “bölge barışı”, “tarihsel ve kültürel köklere dayalı kardeşlik” vb. romantik politik söylemleri bir yıl daha geride bırakmış olacak.

    Elbette geride kalanlar bunlarla sınırlı olmayacak. Stratejik derinliğin 2012 karnesinde bir not da “Ortadoğu’da yeni bir düzen kurulacak. Türkiye bu süreci seyredemez. Kurulacak yeni düzende oyun kurucu bir rol oynuyor ve oynamaya da devam edecek” propagandasına verilecek. Zira, yukarıdaki kısa özet de gösteriyor ki yeni düzende oyun kuruculuk iddiası yerini, oyundan düşmeye ve başta ABD olmak üzere, batılı emperyalistlerin elinde oyuncak olmaya bırakmış durumda.

    Davutoğlu her fırsatta inançlı bir insan olduğunu söylüyor. Müslümanlığı ve özellikle Sünni İslam inancını dış politikasının temel dayanaklarından birisi yapıyor. Bu gerçeği dikkate alarak biz de kendisine 2013’te ve bundan sonraki ömrü hayatında önünde duracak bir soru soralım: “Amerika’nın atına binebilirsiniz. O atın sırtında Kahire’de, Tunus’ta, Bağdat’ta, Şam’da, Tahran’da Osmanlı kılıcı sallayabilirsiniz. Ama o atın sırtında kan gölüne dönmüş Ortadoğu’dan çıkabilir ve Sırat’tan geçebilir misiniz?”
    [hr]

    6 PATRİOT BATARYASI 1200 NATO ASKERİ...

    ABD, Hollanda ve Almanya'dan toplam 6 Patriot bataryasıyla birlikte bin 200 kadar asker Türkiye’ye konuşlanacak. Füzeler, Antep, Maraş ve Adana’ya yerleştirilecek. “Suriye’den gelebilecek saldırıları vayrıracağı” iddiasıyla yerleştirilen Patriotların esas olarak Adana ve Kürecik’teki ABD üslerini korumayı hedeflediği ifade ediliyor. Patriotların komutası da NATO’da olacak.

    Evrensel

    Allah'a emanet olun...
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X