Esasta, bütün dünyada olduğu gibi islam coğrafyasında da meydana gelen halkçı hareketlerin kökeninde iran İslam Devriminin etkisi vardır.
Objektif analistlerin de tespit ettiği gibi bütün halk hareketlerinde belirgin temel öğe batı emperyalizmine karşı çıkmadır.
İran İslam Devriminin bereketi ile bütün emperyalizm karşıtı cephe İslami İranla ittifak halinde batı emperyalizmi karşıtı halk hareketlerine ivme kazandırdı.
Dünyanın her köşesinde olduğu gibi özellikle Güney Amerika, Afrika ve İslam Dünyasında siyonizm güdümlü batı emperyalizmine karşı halk hareketleri görülmeye başladı.
Hizbullahın İsrailin arzı mevud hayallerine son vermesi, Hamas İslami hareketinin siyonist israile direnebilecek güce ulaşması bütün halkçı hareketlere güven aşıladı.
Ve böylece arap halk kıyamları başladı.
Suriye de İslami İranla birlikte tam bir ittifakla emperyalizme karşı başlamış halk hareketlerine her türlü desteği sağladı. Bütün dünyada emperyalist cepheye karşı olan ülkelerle her türlü ilişkiyi geliştirdi.
Bütün dünya halklarını bir anda karşılarında bulan emperyalistler bu yüzden emperyalizme karşı olan cepheye her türlü yalan dolanla saldırmaya başladı.
Askeri, siyasi, diplomatik akla gelebilecek her türlü yumuşak savaş taktikleri ile İslami İrana ve müttefiklerine karşı saldırıyı artırdılar.
Suriyedeki yönetim zaten halkçı ve emperyalizm karşıtı bir yönetim olduğu için halkın yönetimle ilgili bir sorunu yoktu.
İslam dünyasında bulunan işsiz güçsüz gençleri hem bulundukları ülkelerde kaldıkları durumda amerikancı rejimlere tehdit oluşturacağından bütün bu ipsiz sapsızları karın tokluğuna madein amerika el kaidenin emrine verdiler. Diğer cepheleri göz ardı ederek suriyeyi söz konusu etmek istiyoruz.
Arap halkların işsiz gençleri amerikancı rejimlerin finansörlüğünde el kaideye asker yapılarak Suriyeye doldurulmaya başlandı.
55 İslam ülkesinde toplanan bu yarı aç yarı tok sefiller topluluğu amerikan uşağıo rejimlerin emrine verildi. Bu uğursuz güruh Suriyeye saldırdılıp Suriyenin emperyalizm karşıtı İslam Cephesini yıkmaya çalışıyor.
Bunların Suriye halkı ile ne alakası var. Bunlar mı Suriye halkı acaba?
Suriyede yönetime karşı savaşan güruh 1982 den bu tarafa abd ile bütün emperyalistlerle ilişkisi olsa bile suriyede halk tabanına sahip değildir.
Suriye halkı Beşşar Esad yönetiminin yanındadır. Suriye sünnileri üzerinden hesap yapmaya çalışıyorlar. Ancak Suriye sünnilerinin büyük çoğunluğu ihvanın selefi zihniyetine karşıdır. Suriye sünnilerinin yüzde sekseni yönetimin yanındadır.
Diğer halk kesimleri ise zaten doğal olarak yönetimin yanındadır. Suriyede sun'i olarak oluşturulan muhalefet birbiri arasında da asla bir araya gelemeyecek hedef ve programlara sahiptirler. Ve bunların toplumsal tabanları da yoktur.
Kendilerini besleyen abd ve diğer batılı emperyalistlerin arpaları ile hayatlarını idame ettirmektedirler.
Suriye ordusunun planlı bilnçli güçlü ve halk destekli operasyonları sayesinde ülkeye yabancı olan terörist güruhlar büyük oranda etkisiz hale getirilmiştir.
Her ne kadar efendileri taraından desteklenmeye devam edilip lokal saldırılarla teröre devam etmeye çalışsalar bile, Suriyede bir başarı elde edemeyeceklerini anlamış bulunmaktadırlar.
Öyle sanıyoruz ki, tilkiliye soyunup onuda beceremeyen Davutoğlu başına açtığı bu belanın bedelini ödeyerek koltuğunu bırakacaktır. Darısı hepsinin başına.
Objektif analistlerin de tespit ettiği gibi bütün halk hareketlerinde belirgin temel öğe batı emperyalizmine karşı çıkmadır.
İran İslam Devriminin bereketi ile bütün emperyalizm karşıtı cephe İslami İranla ittifak halinde batı emperyalizmi karşıtı halk hareketlerine ivme kazandırdı.
Dünyanın her köşesinde olduğu gibi özellikle Güney Amerika, Afrika ve İslam Dünyasında siyonizm güdümlü batı emperyalizmine karşı halk hareketleri görülmeye başladı.
Hizbullahın İsrailin arzı mevud hayallerine son vermesi, Hamas İslami hareketinin siyonist israile direnebilecek güce ulaşması bütün halkçı hareketlere güven aşıladı.
Ve böylece arap halk kıyamları başladı.
Suriye de İslami İranla birlikte tam bir ittifakla emperyalizme karşı başlamış halk hareketlerine her türlü desteği sağladı. Bütün dünyada emperyalist cepheye karşı olan ülkelerle her türlü ilişkiyi geliştirdi.
Bütün dünya halklarını bir anda karşılarında bulan emperyalistler bu yüzden emperyalizme karşı olan cepheye her türlü yalan dolanla saldırmaya başladı.
Askeri, siyasi, diplomatik akla gelebilecek her türlü yumuşak savaş taktikleri ile İslami İrana ve müttefiklerine karşı saldırıyı artırdılar.
Suriyedeki yönetim zaten halkçı ve emperyalizm karşıtı bir yönetim olduğu için halkın yönetimle ilgili bir sorunu yoktu.
İslam dünyasında bulunan işsiz güçsüz gençleri hem bulundukları ülkelerde kaldıkları durumda amerikancı rejimlere tehdit oluşturacağından bütün bu ipsiz sapsızları karın tokluğuna madein amerika el kaidenin emrine verdiler. Diğer cepheleri göz ardı ederek suriyeyi söz konusu etmek istiyoruz.
Arap halkların işsiz gençleri amerikancı rejimlerin finansörlüğünde el kaideye asker yapılarak Suriyeye doldurulmaya başlandı.
55 İslam ülkesinde toplanan bu yarı aç yarı tok sefiller topluluğu amerikan uşağıo rejimlerin emrine verildi. Bu uğursuz güruh Suriyeye saldırdılıp Suriyenin emperyalizm karşıtı İslam Cephesini yıkmaya çalışıyor.
Bunların Suriye halkı ile ne alakası var. Bunlar mı Suriye halkı acaba?
Suriyede yönetime karşı savaşan güruh 1982 den bu tarafa abd ile bütün emperyalistlerle ilişkisi olsa bile suriyede halk tabanına sahip değildir.
Suriye halkı Beşşar Esad yönetiminin yanındadır. Suriye sünnileri üzerinden hesap yapmaya çalışıyorlar. Ancak Suriye sünnilerinin büyük çoğunluğu ihvanın selefi zihniyetine karşıdır. Suriye sünnilerinin yüzde sekseni yönetimin yanındadır.
Diğer halk kesimleri ise zaten doğal olarak yönetimin yanındadır. Suriyede sun'i olarak oluşturulan muhalefet birbiri arasında da asla bir araya gelemeyecek hedef ve programlara sahiptirler. Ve bunların toplumsal tabanları da yoktur.
Kendilerini besleyen abd ve diğer batılı emperyalistlerin arpaları ile hayatlarını idame ettirmektedirler.
Suriye ordusunun planlı bilnçli güçlü ve halk destekli operasyonları sayesinde ülkeye yabancı olan terörist güruhlar büyük oranda etkisiz hale getirilmiştir.
Her ne kadar efendileri taraından desteklenmeye devam edilip lokal saldırılarla teröre devam etmeye çalışsalar bile, Suriyede bir başarı elde edemeyeceklerini anlamış bulunmaktadırlar.
Öyle sanıyoruz ki, tilkiliye soyunup onuda beceremeyen Davutoğlu başına açtığı bu belanın bedelini ödeyerek koltuğunu bırakacaktır. Darısı hepsinin başına.