BİSMİHİ TEALA
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM
Selamun Aleykum kardeşlerim;
ABNA
Şia karşıtlığı, dış siyasetlerini belirliyor
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM
Selamun Aleykum kardeşlerim;
ABNA

İran hakkında yalan yanlış bir sürü dedikodu oluşturdular. İslami İran’la Amerika ve İsrail arasında gizli pazarlıklardan bahsedecek kadar akıl ve edep dışı her türlü yalandan medet umdular.
İslami İran’a Amerika’yla pazarlık yapıyor iftirasını atanlar, Amerika’yla müttefik olmakta bir sakınca görmedikleri gibi bunu bir görev olarak ta yapıyorlar. Sünni dünyanın öncü gücü olarak siyaset geliştiren Suud, Katar ve Türkiye, Büyük Şeytan Amerika’yla bölgeyle ilgili her tür gelişmeyi kontrol edebilmek için el ele veriyorlar. Ortadoğuda hiçbir olay yok ki, bu ülkeler Amerika’yla ters düşsünler.
Suriye konusunda büyük şeytan ve işbirlikçi İslami anlayışlar, Suriye üzerinden direnişle ve Şia’yla mücadele ediyorlar. Amerikancı İslami kesimler yakın tehlike olarak Şia’yı görmekteler...

Allah’ın adıyla
Egemen dünya sistemiyle birlikte hareket etmekten güç alan Sünni dünyadaki yönetimler aktif bir dış siyaset ortaya koyuyorlar. Bu aktifliği ortaya çıkartan güç ve nedenler, bu ülkelerin dışından kaynaklanıyor. Bu bağlamda aktif olmak, verilen görevi yapmaya denk geliyor.
Görev gereği aktif olmaya çalışanlar iktidarlar, kendi halklarına şirin görünebilmek için hedef saptırma yoluna gidiyorlar. Halkların işin iç yüzünü anlama ihtimalinden korkuya kapılıyorlar. Egemen dünyayla beraber hareket etmelerine yönelebilecek tepkiyi yok etmeye yönelik her tür saptırıcı yorumlardan medet umuyorlar.
Önce” Şii hilali” tehlikesinden bahsettiler. Böyle bir tehlikeden Büyük Şeytan ve İsrail zaten bahsediyordu. Doğrudan böyle bir tehlikeden söz edemeyen dış siyaseti yürütenler başka ifadeleri seçmeyi yeğlediler. Doğrudan Şii karşıtlığından bahsetmenin doğuracağı sıkıntıları bilen bu kesim, dolaylı yollardan Şii Müslümanlara karşı tepki oluşturmaya koyuldular. İslami İran hakkında yalan yanlış bir sürü dedikodu oluşturdular. İslami İran’la Amerika ve İsrail arasında gizli pazarlıklardan bahsedecek kadar akıl ve edep dışı her türlü yalandan medet umdular.
İslami İran’a Amerika’yla pazarlık yapıyor iftirasını atanlar, Amerika’yla müttefik olmakta bir sakınca görmedikleri gibi bunu bir görev olarak ta yapıyorlar. Sünni dünyanın öncü gücü olarak siyaset geliştiren Suud, Katar ve Türkiye, Büyük Şeytan Amerika’yla bölgeyle ilgili her tür gelişmeyi kontrol edebilmek için el ele veriyorlar. Ortadoğuda hiçbir olay yok ki, bu ülkeler Amerika’yla ters düşsünler.
Bu değerlendirmelerin, Büyük Şeytan’la bu derece işbirliğinde olmanın yanında, birde İslam’ın anlaşılma biçiminden kaynaklanan nedenleri vardır. Büyük şeytanın bölgemizdeki dostları durumundaki bu siyasal sistem sahipleri ve onlarla birlikte olan İslamcı kesimlerinin bu davranış biçimlerinin dini anlayışlarıyla ilgisinin anlaşılması çok önemlidir. Bu kesimlerin dine dayalı durumları olmazsa, bu uşaklığa bu kadar belki de gerekçe bulamayacaklardır.
Her zaman dünyanın yiyicileri, ufku dar ve aynı zamanda da dine dayanmaya çalışanlardan istifade etmiştir. Ufuk darlığı, her zaman emperyalistlerin iştahını kabartır. Ufku dar olanlara hedef saptırtmak kolaydır. Ufku dar olanlara yeni roller yüklenir. Bu kesimlere bakın, büyük şeytan nasılda bunların hedefini saptırtabiliyor.
Büyük şeytan, bu ufku dar olan ve aynı zamanda dini istek sahibi olanlarla çok rahat bir şekilde asıl Müslümanların zararına hangi anlayışın olduğunu konuşabiliyor. İslam’ın aleyhine gelişmeleri tespit noktasında büyük şeytanla hemfikir olan bu kesimler aynı zamanda da yapılması gerekenler konusunda da el ele veriyorlar.
Büyük şeytan, dostlarını toplayarak hepsinin aleyhine büyük bir tehlikenin olduğunu söylüyor. Her şey bir tarafa diyor ama şu “Şii hilali” ve direniş cephesi var ya bu tehlike hepimiz içindir. Büyük şeytanın dostları doğrudur diyerek kafalarını sallıyorlar. Öyleyse ortak olarak bir şeyler yapalım diyor büyük şeytan.
Ufku dar İslamcı kesim, gerçekten bu bölgede direniş olmazsa hele İslam inkılâbı olmazsa diğer sorunlar önemli değildir diye düşünüyorlar. Direnişin varlığını kendilerinin yokluk nedeni sayanları, Amerika harekete geçirmede zorlanmıyor. “Şii hilali” ise bölge açısından büyük tehlikedir diye düşünenler Şia aleyhine kendi toplumlarında tepki oluşturmaya çalışıyorlar. Toplumların bilinçsizliğini, en büyük sermaye görüyorlar.
Bu iktidarlara ya da bunlara payanda olmaya çalışan İslamcı çevrelere, kardeşim bakın İsrail ve Amerikan tehlikesi var ve asıl tehlikenin bu olduğunu anlatamazsınız. Bu İslami açıdan cahil ve sapmış anlayışlarda doğal olarak gelişen İslami anlayışları onları Şia aleyhinde harekete zorluyor. Bu konuda, halkımız temiz vicdanıyla bu kötülüğün dışında olduğunu da belirtelim.
Amerikancı bu İslamcı kesimler, Şia’nın etkileyici ve kalıcı İslami anlayışı temsil ettiğini biliyorlar. Emperyalizmin etkisinin geçiciliğini düşünüyorlar. Bundan dolayı evrensel istikbarla “Şiiliği yayılma” tehlikesine karşı el ele veriyorlar. Şiiliğin yayılmasını kendi dini anlayışlarının açısından fazlasıyla mahzurlu görüyorlar.
Suriye konusunda büyük şeytan ve işbirlikçi İslami anlayışlar, Suriye üzerinden direnişle ve Şia’yla mücadele ediyorlar. Amerikancı İslami kesimler yakın tehlike olarak Şia’yı görmekteler. Bu kesimler açısından Şiiler etkin olmasın da, kim etkin olursa olsun. Bu kötü niyetleri anlaşılmaması içinde İslami İran’ı mezhepçilikle suçlamaktadırlar. Bölgemizdeki gelişmeler bu iftiraları bertaraf ediyor. En son Gazze’deki direnişin İslami İran sayesindeki başarısı ise tüm iftira kampanyalarına çok büyük bir cevap olmuştur.
Şunu belirtelim ki bu insanlık ve İslam dışı yaklaşımlar özellikle temiz vicdanlarda mahkûm edilecektir. Amerikancı İslamcılık bölgede etkinliğini bitirecektir. Kendi iplerini çektikleri görülmektedir.
HÜSEYİN TAŞ
Allah'a emanet olun...
İslami İran’a Amerika’yla pazarlık yapıyor iftirasını atanlar, Amerika’yla müttefik olmakta bir sakınca görmedikleri gibi bunu bir görev olarak ta yapıyorlar. Sünni dünyanın öncü gücü olarak siyaset geliştiren Suud, Katar ve Türkiye, Büyük Şeytan Amerika’yla bölgeyle ilgili her tür gelişmeyi kontrol edebilmek için el ele veriyorlar. Ortadoğuda hiçbir olay yok ki, bu ülkeler Amerika’yla ters düşsünler.
Suriye konusunda büyük şeytan ve işbirlikçi İslami anlayışlar, Suriye üzerinden direnişle ve Şia’yla mücadele ediyorlar. Amerikancı İslami kesimler yakın tehlike olarak Şia’yı görmekteler...

Allah’ın adıyla
Egemen dünya sistemiyle birlikte hareket etmekten güç alan Sünni dünyadaki yönetimler aktif bir dış siyaset ortaya koyuyorlar. Bu aktifliği ortaya çıkartan güç ve nedenler, bu ülkelerin dışından kaynaklanıyor. Bu bağlamda aktif olmak, verilen görevi yapmaya denk geliyor.
Görev gereği aktif olmaya çalışanlar iktidarlar, kendi halklarına şirin görünebilmek için hedef saptırma yoluna gidiyorlar. Halkların işin iç yüzünü anlama ihtimalinden korkuya kapılıyorlar. Egemen dünyayla beraber hareket etmelerine yönelebilecek tepkiyi yok etmeye yönelik her tür saptırıcı yorumlardan medet umuyorlar.
Önce” Şii hilali” tehlikesinden bahsettiler. Böyle bir tehlikeden Büyük Şeytan ve İsrail zaten bahsediyordu. Doğrudan böyle bir tehlikeden söz edemeyen dış siyaseti yürütenler başka ifadeleri seçmeyi yeğlediler. Doğrudan Şii karşıtlığından bahsetmenin doğuracağı sıkıntıları bilen bu kesim, dolaylı yollardan Şii Müslümanlara karşı tepki oluşturmaya koyuldular. İslami İran hakkında yalan yanlış bir sürü dedikodu oluşturdular. İslami İran’la Amerika ve İsrail arasında gizli pazarlıklardan bahsedecek kadar akıl ve edep dışı her türlü yalandan medet umdular.
İslami İran’a Amerika’yla pazarlık yapıyor iftirasını atanlar, Amerika’yla müttefik olmakta bir sakınca görmedikleri gibi bunu bir görev olarak ta yapıyorlar. Sünni dünyanın öncü gücü olarak siyaset geliştiren Suud, Katar ve Türkiye, Büyük Şeytan Amerika’yla bölgeyle ilgili her tür gelişmeyi kontrol edebilmek için el ele veriyorlar. Ortadoğuda hiçbir olay yok ki, bu ülkeler Amerika’yla ters düşsünler.
Bu değerlendirmelerin, Büyük Şeytan’la bu derece işbirliğinde olmanın yanında, birde İslam’ın anlaşılma biçiminden kaynaklanan nedenleri vardır. Büyük şeytanın bölgemizdeki dostları durumundaki bu siyasal sistem sahipleri ve onlarla birlikte olan İslamcı kesimlerinin bu davranış biçimlerinin dini anlayışlarıyla ilgisinin anlaşılması çok önemlidir. Bu kesimlerin dine dayalı durumları olmazsa, bu uşaklığa bu kadar belki de gerekçe bulamayacaklardır.
Her zaman dünyanın yiyicileri, ufku dar ve aynı zamanda da dine dayanmaya çalışanlardan istifade etmiştir. Ufuk darlığı, her zaman emperyalistlerin iştahını kabartır. Ufku dar olanlara hedef saptırtmak kolaydır. Ufku dar olanlara yeni roller yüklenir. Bu kesimlere bakın, büyük şeytan nasılda bunların hedefini saptırtabiliyor.
Büyük şeytan, bu ufku dar olan ve aynı zamanda dini istek sahibi olanlarla çok rahat bir şekilde asıl Müslümanların zararına hangi anlayışın olduğunu konuşabiliyor. İslam’ın aleyhine gelişmeleri tespit noktasında büyük şeytanla hemfikir olan bu kesimler aynı zamanda da yapılması gerekenler konusunda da el ele veriyorlar.
Büyük şeytan, dostlarını toplayarak hepsinin aleyhine büyük bir tehlikenin olduğunu söylüyor. Her şey bir tarafa diyor ama şu “Şii hilali” ve direniş cephesi var ya bu tehlike hepimiz içindir. Büyük şeytanın dostları doğrudur diyerek kafalarını sallıyorlar. Öyleyse ortak olarak bir şeyler yapalım diyor büyük şeytan.
Ufku dar İslamcı kesim, gerçekten bu bölgede direniş olmazsa hele İslam inkılâbı olmazsa diğer sorunlar önemli değildir diye düşünüyorlar. Direnişin varlığını kendilerinin yokluk nedeni sayanları, Amerika harekete geçirmede zorlanmıyor. “Şii hilali” ise bölge açısından büyük tehlikedir diye düşünenler Şia aleyhine kendi toplumlarında tepki oluşturmaya çalışıyorlar. Toplumların bilinçsizliğini, en büyük sermaye görüyorlar.
Bu iktidarlara ya da bunlara payanda olmaya çalışan İslamcı çevrelere, kardeşim bakın İsrail ve Amerikan tehlikesi var ve asıl tehlikenin bu olduğunu anlatamazsınız. Bu İslami açıdan cahil ve sapmış anlayışlarda doğal olarak gelişen İslami anlayışları onları Şia aleyhinde harekete zorluyor. Bu konuda, halkımız temiz vicdanıyla bu kötülüğün dışında olduğunu da belirtelim.
Amerikancı bu İslamcı kesimler, Şia’nın etkileyici ve kalıcı İslami anlayışı temsil ettiğini biliyorlar. Emperyalizmin etkisinin geçiciliğini düşünüyorlar. Bundan dolayı evrensel istikbarla “Şiiliği yayılma” tehlikesine karşı el ele veriyorlar. Şiiliğin yayılmasını kendi dini anlayışlarının açısından fazlasıyla mahzurlu görüyorlar.
Suriye konusunda büyük şeytan ve işbirlikçi İslami anlayışlar, Suriye üzerinden direnişle ve Şia’yla mücadele ediyorlar. Amerikancı İslami kesimler yakın tehlike olarak Şia’yı görmekteler. Bu kesimler açısından Şiiler etkin olmasın da, kim etkin olursa olsun. Bu kötü niyetleri anlaşılmaması içinde İslami İran’ı mezhepçilikle suçlamaktadırlar. Bölgemizdeki gelişmeler bu iftiraları bertaraf ediyor. En son Gazze’deki direnişin İslami İran sayesindeki başarısı ise tüm iftira kampanyalarına çok büyük bir cevap olmuştur.
Şunu belirtelim ki bu insanlık ve İslam dışı yaklaşımlar özellikle temiz vicdanlarda mahkûm edilecektir. Amerikancı İslamcılık bölgede etkinliğini bitirecektir. Kendi iplerini çektikleri görülmektedir.
HÜSEYİN TAŞ
Allah'a emanet olun...