Şii geçinen fitne öncüleri ifşa edildi
İran’ın Erdebil şehrinde ‘Fitnecileri Deşifre Sergisi’ yapıldı.
Ayetullah Dr. Seyyid Hasanzade Amuli’nin öncülüğünde Erdebil’de yapılan sergide fitneci sözde Şiiler deşifre edilerek halka anlatıldı. Amerikancı ve İngiliz destekli sözde Şiiliğin iç yüzü, ihtilaflı konularda fitne çıkaran kişilerin amaçları ve vahdetin öneminin anlatıldığı sergiye ilgi yoğundu.
Bu sergide Sadık Şirazi, Muçteba Şirazi, Yasir El Habib ve Hasan Allahyari açıkça isim verilerek ifşa edildi. Bu fitneci şahıslar ‘Şii maskesi takan Vahabiler’ olarak adlandırılıp gerçek yüzleri anlatıldı.
İran’daki bilboardlara da Sadık Şirazi ve ekibinin İngiliz destekli olduğunu anlatan afişler asılmaya başlandı.
Sergide İmam Hamanei’nin şu sözüne dikkat çekildi: "Amerika ve İngiltere’den dünyaya tebliğ edilen Şiilik, Şia’nın sesi değildir."
Kaynak: http://www.islamivahdet.com/iranda-f...rgisi-yapildi/
Fitnecilere baktığımda şu ortak özellikleri görüyorum hep:
1- İslam İnkılabı ve yayılmasına, yani, küresel emperyalizmden özgür olmuş İslami Cumhuriyetler kurulmasına karşılardır. Özetle, velayet-i fakih zıddıdırlar. Bu yüzden Amerika-İngilitere'de yaşayıp, seküler-süfyani rejimlerle dostluk, İslam Cumhuriyetine ve hizbullahi bağlılarına düşmanlık ederler. Ve batı ülkelerinde, rejimler tarafından İnkılabi-Hizbullahi hareketler kısıtlanırken, bu fitnecilere ise daha çok yayılabilmeleri için, maddi destek verilmekte ve hatta gazete, dergi, ve diğer yayınlar ve uydu tvler dahi hizmetlerine sunulmaktadır.
2- Bu fitneciler, İslami Vahdet ve İttihad düşmanlarıdırlar. Ancak, kendi çevrelerinde mezhepçilik yaptıkları ve fitne çıkardıkları için, savunduklarını iddia ettikleri mezheplerin alimleri ve taraftarları tarafından bile reddedilir, aralarında barınamazlar. Bu yüzden, Amerika-İngiltere gibi ülkeler kendilerini, sözümona insan hakları dalgasıyla, ceza giymekten korumaya çalışır, ülkelerine sığınmacı olarak alır ve şeytani kucaklarını açarlar kendilerine.
3- İnsanların "Selefi"-Ahbari bir tutuma sahip olmaları için çalışırlar ki, yeni çıktığını iddia ettikleri, ancak aslında Peygamber ve Ehl-i Beyt Mektebinin ihyası olan İslami oluşum ve hareketlere insanlar katılmasınlar, aksine kınasınlar. "Bizim İmamımız ancak Mehdi'dir (a.s) ve o gelmeden kıyam haramdır" diyerek, insanları gaybet dönemindeki çobanlar olan naib-i İmam hüvviyetindeki ulema ve fukahadan uzaklaştırmaya çalışır, içtihad kavramını hiçe sayar, ve en önemlisi emperyaller ve işbirlikçi süfyanilerin işgal-katliamlarına sessiz kalmayı, onlarla savaşmamayı tavsiye ederler. Ehl-i Beyt mektebinin kıyam ve cihad mektebi olduğu gerçeğinin üzerini örtmeye çalışırlar. Fikri, kavli ve hatta bazen ameli cihadı, süfyani sistemlere değil, süfyani sistemlerin çizmesi altında ezilen diğer din-mezhep ve ırklardan mazlum-mahrum halklara karşı verir, süfyani sistemlerin piyonu görevini ifa ederler.
4- Taraftar toplamak için ırkçılık-kavmiyetçilik damarlarını kullanmaktan çekinmez, hak ile batılı birbirine daha çok karıştırırlar. İslam İnkılabı ve Cumhuriyeti ilk olarak İran coğrafyasında vuku bulduğu için, süfyaniler hesabına İslam Cumhuriyeti'ne "Acemler-Farslardır" diyerek ırkçı bir tutumla cephe aldırır, bunda da İnkılapla ilgisi olmayan Pers, Sasani, Safevilerin doğru-yalan tarihlerine dikkat çekip, "Mecusiler, Safeviler" diye saldırmada bir be'is görmezler. İslam Cumhuriyeti, coğrafyanın eski tarihiyle aynı imiş gibi gösterecek kadar ahlaksızdırlar. Ve, bu sistem ajanları, ırkçılıklarını o kadar ileri götürürler ki, İslam'a ihanet edip, kendi ırklarından süfyanilere itaati dindarlık-milliyetçilik-vatanperverlik gibi gösterir; kendi ırklarından olan (Arap, Azeri-Türk, Kürt, vs) İslam-İnkılab-İslam Cumhuriyeti destekçilerine de acem-fars deyip İran ajanı olduklarını söyleyerek saldırırlar. Ki, böylece insanlar mevcut başarıyla kurulmuş-korunmuş ve ayakta duran ve ayakta tutan İslam Cumhuriyeti ile ilgisini kessin, istişare etmesin, deneyimlerinden faydalanıp benzeri oluşumlar kurmasınlar.
5- Ancak, ehl-i beyt mektebi mensupları şiiler genelde bilinçli olduğu için, bu tür kişiler önder olarak kabul edilmez, konuşmasına cevaz verilmez. Bu yüzden, bu süfyaniler ya kendi kendilerini önder-lider-şeyh ilan ederler (İran'da İslam Cumhuriyetine karşı çıkan ve laiklik isteyen Hüseyin Kazımeyn Burucerdi gibi, Irak'ta yine velayet-i fakih ve inkılab taraftarı Merciler, alimler ve şii halka saldıran Mahmut Hasan Surği gibi, vs.) ve mahallelilerini "bizim de bir şeyhimiz var" dedirterek etrafına takarlar, yahut da yine havza ve camiada onaylanmadıkları için kendi kendilerini onaylar-icaze verirler (Şirazi ailesi ve damadı Yasir Habib örneğinde veya Hasan Allahyari örneğinde olduğu gibi.) Hepsinin ortak yanı ise İslam İnkılabı, Velayet-i Fakih ve İslam Cumhuriyetine karşı çıkmak. Batıdan koruma ve maddi destek almaları, ve daha çok fitne çıkarmaları için uydu kanallarının vs. hizmetlerine sunulmasıdır.
Ama, Allah'a şükür, hepsini mayeleri Ehl-i Beyt Mektebinde yoğrulmuş bilinçi Müslümanlar deşifre ediyor, onlara ve oyunlarına pirim vermiyorlar. Ve inşaAllah, Kıyam-ı İmam'la bunlardan intikam alınacak, hizmet ettikleri kişiler-kurumlarla birlikte Cehennem'e gönderileceklerdir. Mehdi İnkılabının Cihanı kapsaması için zaman-zemin-ortam hazırlayan, Naib-i İmam hüvviyetindeki İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyeti nizamına karşı çıktıkları, Velayet-i Fakihe bölgede Hizbullahi bir karakol-asker değil de aksine düşman oldukları ve müsbet-yapıcı şekilde hareket edip, diğer mezheplerden Müslümanları veya dindar olmayan ama sonuçta hepsinin mazlum-mahrum kişilerden oluştuğu halkları kazanıp Hz Mehdi'ye (a.s.) asker toplayacaklarına, İslami Vahdet-İttihada karşı çıkıp düşman topladıkları için, bu fitneciler.. İşte bunlar.. İnkılab-ı Mehdi ve ona tabi olanların siyaseti ile helak ediliyor ve edilecekler inşaAllah.
Teşekkürler. Selametle.
İran’ın Erdebil şehrinde ‘Fitnecileri Deşifre Sergisi’ yapıldı.
Ayetullah Dr. Seyyid Hasanzade Amuli’nin öncülüğünde Erdebil’de yapılan sergide fitneci sözde Şiiler deşifre edilerek halka anlatıldı. Amerikancı ve İngiliz destekli sözde Şiiliğin iç yüzü, ihtilaflı konularda fitne çıkaran kişilerin amaçları ve vahdetin öneminin anlatıldığı sergiye ilgi yoğundu.
Bu sergide Sadık Şirazi, Muçteba Şirazi, Yasir El Habib ve Hasan Allahyari açıkça isim verilerek ifşa edildi. Bu fitneci şahıslar ‘Şii maskesi takan Vahabiler’ olarak adlandırılıp gerçek yüzleri anlatıldı.
İran’daki bilboardlara da Sadık Şirazi ve ekibinin İngiliz destekli olduğunu anlatan afişler asılmaya başlandı.
Sergide İmam Hamanei’nin şu sözüne dikkat çekildi: "Amerika ve İngiltere’den dünyaya tebliğ edilen Şiilik, Şia’nın sesi değildir."
Kaynak: http://www.islamivahdet.com/iranda-f...rgisi-yapildi/
Fitnecilere baktığımda şu ortak özellikleri görüyorum hep:
1- İslam İnkılabı ve yayılmasına, yani, küresel emperyalizmden özgür olmuş İslami Cumhuriyetler kurulmasına karşılardır. Özetle, velayet-i fakih zıddıdırlar. Bu yüzden Amerika-İngilitere'de yaşayıp, seküler-süfyani rejimlerle dostluk, İslam Cumhuriyetine ve hizbullahi bağlılarına düşmanlık ederler. Ve batı ülkelerinde, rejimler tarafından İnkılabi-Hizbullahi hareketler kısıtlanırken, bu fitnecilere ise daha çok yayılabilmeleri için, maddi destek verilmekte ve hatta gazete, dergi, ve diğer yayınlar ve uydu tvler dahi hizmetlerine sunulmaktadır.
2- Bu fitneciler, İslami Vahdet ve İttihad düşmanlarıdırlar. Ancak, kendi çevrelerinde mezhepçilik yaptıkları ve fitne çıkardıkları için, savunduklarını iddia ettikleri mezheplerin alimleri ve taraftarları tarafından bile reddedilir, aralarında barınamazlar. Bu yüzden, Amerika-İngiltere gibi ülkeler kendilerini, sözümona insan hakları dalgasıyla, ceza giymekten korumaya çalışır, ülkelerine sığınmacı olarak alır ve şeytani kucaklarını açarlar kendilerine.
3- İnsanların "Selefi"-Ahbari bir tutuma sahip olmaları için çalışırlar ki, yeni çıktığını iddia ettikleri, ancak aslında Peygamber ve Ehl-i Beyt Mektebinin ihyası olan İslami oluşum ve hareketlere insanlar katılmasınlar, aksine kınasınlar. "Bizim İmamımız ancak Mehdi'dir (a.s) ve o gelmeden kıyam haramdır" diyerek, insanları gaybet dönemindeki çobanlar olan naib-i İmam hüvviyetindeki ulema ve fukahadan uzaklaştırmaya çalışır, içtihad kavramını hiçe sayar, ve en önemlisi emperyaller ve işbirlikçi süfyanilerin işgal-katliamlarına sessiz kalmayı, onlarla savaşmamayı tavsiye ederler. Ehl-i Beyt mektebinin kıyam ve cihad mektebi olduğu gerçeğinin üzerini örtmeye çalışırlar. Fikri, kavli ve hatta bazen ameli cihadı, süfyani sistemlere değil, süfyani sistemlerin çizmesi altında ezilen diğer din-mezhep ve ırklardan mazlum-mahrum halklara karşı verir, süfyani sistemlerin piyonu görevini ifa ederler.
4- Taraftar toplamak için ırkçılık-kavmiyetçilik damarlarını kullanmaktan çekinmez, hak ile batılı birbirine daha çok karıştırırlar. İslam İnkılabı ve Cumhuriyeti ilk olarak İran coğrafyasında vuku bulduğu için, süfyaniler hesabına İslam Cumhuriyeti'ne "Acemler-Farslardır" diyerek ırkçı bir tutumla cephe aldırır, bunda da İnkılapla ilgisi olmayan Pers, Sasani, Safevilerin doğru-yalan tarihlerine dikkat çekip, "Mecusiler, Safeviler" diye saldırmada bir be'is görmezler. İslam Cumhuriyeti, coğrafyanın eski tarihiyle aynı imiş gibi gösterecek kadar ahlaksızdırlar. Ve, bu sistem ajanları, ırkçılıklarını o kadar ileri götürürler ki, İslam'a ihanet edip, kendi ırklarından süfyanilere itaati dindarlık-milliyetçilik-vatanperverlik gibi gösterir; kendi ırklarından olan (Arap, Azeri-Türk, Kürt, vs) İslam-İnkılab-İslam Cumhuriyeti destekçilerine de acem-fars deyip İran ajanı olduklarını söyleyerek saldırırlar. Ki, böylece insanlar mevcut başarıyla kurulmuş-korunmuş ve ayakta duran ve ayakta tutan İslam Cumhuriyeti ile ilgisini kessin, istişare etmesin, deneyimlerinden faydalanıp benzeri oluşumlar kurmasınlar.
5- Ancak, ehl-i beyt mektebi mensupları şiiler genelde bilinçli olduğu için, bu tür kişiler önder olarak kabul edilmez, konuşmasına cevaz verilmez. Bu yüzden, bu süfyaniler ya kendi kendilerini önder-lider-şeyh ilan ederler (İran'da İslam Cumhuriyetine karşı çıkan ve laiklik isteyen Hüseyin Kazımeyn Burucerdi gibi, Irak'ta yine velayet-i fakih ve inkılab taraftarı Merciler, alimler ve şii halka saldıran Mahmut Hasan Surği gibi, vs.) ve mahallelilerini "bizim de bir şeyhimiz var" dedirterek etrafına takarlar, yahut da yine havza ve camiada onaylanmadıkları için kendi kendilerini onaylar-icaze verirler (Şirazi ailesi ve damadı Yasir Habib örneğinde veya Hasan Allahyari örneğinde olduğu gibi.) Hepsinin ortak yanı ise İslam İnkılabı, Velayet-i Fakih ve İslam Cumhuriyetine karşı çıkmak. Batıdan koruma ve maddi destek almaları, ve daha çok fitne çıkarmaları için uydu kanallarının vs. hizmetlerine sunulmasıdır.
Ama, Allah'a şükür, hepsini mayeleri Ehl-i Beyt Mektebinde yoğrulmuş bilinçi Müslümanlar deşifre ediyor, onlara ve oyunlarına pirim vermiyorlar. Ve inşaAllah, Kıyam-ı İmam'la bunlardan intikam alınacak, hizmet ettikleri kişiler-kurumlarla birlikte Cehennem'e gönderileceklerdir. Mehdi İnkılabının Cihanı kapsaması için zaman-zemin-ortam hazırlayan, Naib-i İmam hüvviyetindeki İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyeti nizamına karşı çıktıkları, Velayet-i Fakihe bölgede Hizbullahi bir karakol-asker değil de aksine düşman oldukları ve müsbet-yapıcı şekilde hareket edip, diğer mezheplerden Müslümanları veya dindar olmayan ama sonuçta hepsinin mazlum-mahrum kişilerden oluştuğu halkları kazanıp Hz Mehdi'ye (a.s.) asker toplayacaklarına, İslami Vahdet-İttihada karşı çıkıp düşman topladıkları için, bu fitneciler.. İşte bunlar.. İnkılab-ı Mehdi ve ona tabi olanların siyaseti ile helak ediliyor ve edilecekler inşaAllah.
Teşekkürler. Selametle.
Yorum