Tanrıya inanmayan bir adam ormanda geziyormuş. Çevresindeki güzelliklere bakıp bakıp:
‘Evrim ne güzellikler yaratıyor!’ diye düşünmekteymiş!
Derken karşısına kocaman bir kurt çıkmaz mı? Ve de başlamaz mı adamı kovalamaya!
Adam kaçar, kurt kovalar. Tam kurt adamın üzerine atlayacakken, adam haykırır can havliyle:
‘Allahım!!’
O saat zaman durur kurt donar ormandaki nehir bile akmaz olur. Ortalık kararır. Gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlar. Ve ta derinlerden gelen ilahi bir ses adama: ‘Yıllarca bana inanmadın. Yaradılışı kozmik bir kazaya bağladın sadece. Şimdi, başın dara girince benden yardım istiyorsun, öyle mi?’
Adam utanç içinde, bir iki yutkunmuş:
‘Biliyorum, bunca yıldan sonra sana inanmamı bekleyemezsin ama belki kurdu dindar biri yapabilirsin!’
‘Pekala istediğin olsun!’
Işık huzmesi yitip gitmiş her şey eski haline dönmüş. Kurt, iki pençesini göğe çevirmiş:
‘Allahım senin rızkınla orucumu açıyorum! Hamdolsun verdiğin bu nimete!’
‘Evrim ne güzellikler yaratıyor!’ diye düşünmekteymiş!
Derken karşısına kocaman bir kurt çıkmaz mı? Ve de başlamaz mı adamı kovalamaya!
Adam kaçar, kurt kovalar. Tam kurt adamın üzerine atlayacakken, adam haykırır can havliyle:
‘Allahım!!’
O saat zaman durur kurt donar ormandaki nehir bile akmaz olur. Ortalık kararır. Gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlar. Ve ta derinlerden gelen ilahi bir ses adama: ‘Yıllarca bana inanmadın. Yaradılışı kozmik bir kazaya bağladın sadece. Şimdi, başın dara girince benden yardım istiyorsun, öyle mi?’
Adam utanç içinde, bir iki yutkunmuş:
‘Biliyorum, bunca yıldan sonra sana inanmamı bekleyemezsin ama belki kurdu dindar biri yapabilirsin!’
‘Pekala istediğin olsun!’
Işık huzmesi yitip gitmiş her şey eski haline dönmüş. Kurt, iki pençesini göğe çevirmiş:
‘Allahım senin rızkınla orucumu açıyorum! Hamdolsun verdiğin bu nimete!’