Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

el acelel cevap

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    el acelel cevap

    nehcül belaga 74. Hutbe.

    "Sizde biliyorsunuz ki ben hilafete diğerlerinden daha müstahakım. Allah'a andolsun ki ben Müslümanların işleri düzenli yürüdüğü müddetçe ve özellikle benden başkasına zulmedilmedikçe, (hilafeti diğerlerine) teslim edeceğim. (Hakkımdan vazgeçmemin sebebi ise) Allah'ın fazlından ümit ettiğim seva­bı elde etmek ve rağbet gösterip süs ve ziynetleri hususunda birbirinizle çekiştiğiniz dünyadan yüz çevirmektir."

    Hz Ali diyorki.. Ben hilafeti diğerlerine teslim edeceğim.. Kendi isteğim ve arzumla sebebim, ise dünyadan yüz çevirmektir.

    Müslümanların işleri düzenli yürüdüğü müddetçe ve özellikle demekki Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman zamanında Müslümanların
    işleri düzenli bir şekilde yürütülmüş? Çünkü Hz Ali ancak bu şekilde ses çıkarmayacağını söylüyor. Hilafeti böyle oldukça diğerlerine (Hz Ebubekir, Hz Ömer Hz. Osman) teslim edeceğim diyor. Yani insanları düzenli yönettiği için Hz Ebubekire göz yummuş? İnsanların düzenle yönetilmesi mi daha önemli Allah'ın emri mi? Hz Ali Allah'ın emrinden böyle kendi düşüncesi ile mi vazgeçmiş.?

    Şimdi size şöyle bahsedeceğim.
    Hz Osmandan sonra Ali eğer insanlar çok istedi diye Halife olduysa o zaman Allah'ın emri filan söz konusu değil yada ortadan kalkmış.
    Eğer Allah'ın emri için başa geçtiyse Hz Osman halife olurken Hz Ali ona halifeliği kendi düşünceleri ile yorumlayarak vermiş ve Allah'ın emrine karşı gelmiştir.?
    İnsanın kendi nefsine düşkün olması Allah'a düşman olmayı gerektirir.
    -Bencillik hicabının parçalanması, İlahi tecellinin sebebidir.
    -Nefis sevgisi özgürlüğü yok eder.
    -İnsanın kendine mütbela olması bütün belalardan daha büyüktür
    nefis tezkiyesi-imam humeyni (r)

    #2
    Ynt: el acelel cevap

    Bu hutbe Nehc'ül Belağanın en önemli hutbelerinden biridir.Resulullah(saa)den sonraki hilafet ile ilgili konuları,gizlisi saklısı olmaksızın açıkladığı için bir grup kimsenin itirazda bulunmasına sebep olmuştur.
    1. Bölüm (Hilafetle ilgili şikayeti, neden sabrettiği ve halkın kendine biati konusunda)

    “Allah’a andolsun ki falan kimse (Ebi Kuhafe oğlu Ebubekir), hilafete göre yerimin, değirmen taşının mili gibi olduğunu bildiği halde hilafeti bir gömlek gibi üzerine giydi. Oysa sel her zaman benden akar ve hiç bir kuş benim yükseldiğim yüce zirvelere yükselemez. Ben de hilafetle kendi arama bir perde gerdim, ondan tümüyle yüz çevirdim.

    Ve kendi kendime düşünmeye başladım; şu kesilmiş elimle hemen atağa mı geçeyim, yoksa şu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Öyle bir karanlık ve körlük ki bu, büyüğü tamamıyla yıpratır, küçüğü tümüyle ihtiyarlatır, mümin kimse de Rabbine ulaşıncaya dek bu karanlık körlükte sürekli olarak zahmetten zahmete düşer.

    Gördüm ki sabretmek akla daha yatkındır, sabrettim. Ama gözümde diken vardı, boğazımda ise kemik. Mirasımın tümüyle yağmalandığını görüyordum.

    imam Ali'nin a.s hilafeti gaspedenler hakkındaki görüşü budur.
    Niçin sabrettiği ve sabrederkende ne kadar acı çektiği kendi ağzından nakledilmiştir.
    şimdi "imam ali gönül rızasıyla hilafeti diğerlerine bıraktı"demek ne derecede doğrudur acaba.cevap; imam ali'nin hutbesinde kendi sözleriyle verilmiştir.

    Yorum


      #3
      Ynt: el acelel cevap

      Şimdi size şöyle bahsedeceğim.
      Hz Osmandan sonra Ali eğer insanlar çok istedi diye Halife olduysa o zaman Allah'ın emri filan söz konusu değil yada ortadan kalkmış.
      Eğer Allah'ın emri için başa geçtiyse Hz Osman halife olurken Hz Ali ona halifeliği kendi düşünceleri ile yorumlayarak vermiş ve Allah'ın emrine karşı gelmiştir.?
      İmametin hilafet boyutu ile imameti eşdeğer değerlendirmek insanı yanıltır. Örneğin öyle peygamberler gelmiştirler ki çok az bir insan grubu haricinde ona inanan olmamıştır. Ancak peygamberin peygamberliği Allahın onu görevlendirmesi ile olmaktadır, insanların ona tabi olup olmaması ile ilgisi yoktur. Hiç bir insan bir peygamberi kabul etmese bile peygamber peygamberdir.

      İmamette böyledir. İmamların belirlenmesi Allahın emri iledir, değilse imametin hilafet boyutunu icra nasip olmayan imamlar imam olmazlar gibi bir kaide yoktur.

      İmametin hilafet boyutunun halkın kabulü ile ilgisi vardır. Eğer halk imamın hilafetine hazır değilse, halk imamı halife görme yeteneğini gösteremiyorsa İmam asla imametin hilafet boyutunu işgal etmez.

      İmam Ali de hutbelerinde bunu anlatmaya çalışmaktadır. İmam Ali zaten imamdır. Hilafette imametin bir cüzüdür. Hilafet imametin bir cüzü olduğundan hilafetinde imamlarda olması bir ilkedir. Ancak bu ilke de imamlar halkın arzusunu ve bilincini gerekli görmüşlerdir. İmamları hilafette olmaları gerektiğini halk anlayamamışsa böyle cahil bir halka imam kendisini halife olarak dayatmaz.

      Bu noktada imamlar, kalb, gönül, arzu ve halkın yönelişini önemsemişler, halk bilinçi, arzulu, istekli biçimde imamın halife olmasını istemişlerse imamlar hilafet görevini üstlenmişlerdir. Halk bu liyakatı gösterememişse imamlar hilafet boyutuna zorla talip olmamış, halkı liyakatli olacak şekilde eğitme yolunu seçmişlerdir.

      Hatta imamlar dünya ehli saltanatçılar gibi iktidarı zorla ele geçirmeye asla tenezzül etmemişlerdır. Halbuki bir çok hükümdardan daha fazla güç toplayarak hükümranlığı ele geçirbilme fırsatları da olmuştur. Ancak onlar iman, ihlas gönül arzusu ile ve halk üzerinde halife olmuşlardır. Aksi durumda ise halkı layık oldukları durumla başbaşa bırakmışdır.

      Yorum


        #4
        Ynt: el acelel cevap

        Arkadaşlar bu bölümde soruların cevabını sadece Mürsel Aydın Hocamız vermektedir. Lütfen bu kurala dikkat edelim.

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X