Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

BU DÜŞÜNCELERİN HAKLILIK PAYI VAR MIDIR? ŞİA-SÜNNİ FARKLI GÖRÜŞLERİ HAKKINDA

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    BU DÜŞÜNCELERİN HAKLILIK PAYI VAR MIDIR? ŞİA-SÜNNİ FARKLI GÖRÜŞLERİ HAKKINDA

    Hocam Şiiler diyorki, Sünnilikte mantıksız yanlar çok ve bu yüzden ateistlere malzeme veriyorlar. Ateistlerde bu mantıksızlıkları görüp İslama saldırıyorlar. Sünniliğin hatalı ve mantıksız hükümlerinden kurallarından faydalanarak dinimize saldırıyorlar diyorlar. Oysaki Şiada bu mantıksızlıklar yokdur diyorlar.

    Evet doğru Sünniliğin savunduğu mantıksız şeyleri Şiiler savunmuyor ve bu konuda ateistlerin saldırdığı İslam aslında Sünni İslam yorumu oluyor ama burada bu seferde şu problemler ortaya çıkmıyor mu?

    1-Acaba Şİİler İslama saldırmasınlar diye gerçek olmayan veya zayıf rivayetleremi sarılıyorlar. Örneğin, Hz.Aişe evlendiğinde 9 yaşındaydı görüşü çok daha yaygındır ve Sünnilikte bu vardır. Ateistlerde bu durumu çok dile getirirler. Şİİlerde derlerki ne münasebet, hiçde 9 yaşında değildi daha büyüktü derler. İlk bakışta Şiiler böyle diyerek İslama çok büyük bir hizmet etmiş oluyorlar ama yaygın görüş 9 yaşındaki evlilik doğruda acaba ŞİİLER İslam zor durumda kalmasın diye zayıf rivayetlere sarılmış olmuyorlarmı?

    2-Hz.Hatice'nin dul ve 40 yaşında olduğu görüşü en yaygın görüştür ve Sünnilik bunu kabul eder. Şiiler ise çoğunluk olarak dul olmadığını 40'dan daha genç yaşta evlendiğini söylerler. Acaba bu görüşde Şiilerin zayıf rivayetleri aldıklarını göstermezmi?

    3-Miras paylaşımında 2.Halife Ömerin yöntemini(avliye yöntemini) Sünniler alır ve sanki burada matematik hatası var gibidir. Ateistlerde bu hatayı dile getirirler. Ama Şiiler başka bir yöntem alırlar hatayı önlerler. Acaba yine Şiiler burada İslam hakkında şüpheler oluşmasın diye hatayı ortadan kaldırmak için oynamalarmı yapmış oluyorlar? Yada eklemeler mi yapmış oluyorlar?

    Hocam umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Özetle (bu tabiri mecburen ve deyim anlamında kullanıyorum) Şiiler durumu kurtarmaya yönelik ve İslamın prestijinin sarsılmaması için yaygın görüşlerin ve gerçek olayların aksine İslama zarar gelmesin diye kendilerince mantıklı şeylermi üretiyorlar yada zayıf rivayetleremi sarılıyorlar. Eğer bu konuda ikna olabilirsem ŞİA nın İslamın en doğru yolu olduğuna dair hislerim kuvvetlenecek. Çünkü ateistlerin saldırdığı İslam, aslında Sünni yorumu olacak Şiilik ise bunun haricinde olduğundan İslamda sadece Sünnilikten ibaret olmadığından Şiilik bu mantıksızlıklara katılmayarak büyük bir hizmet etmiş olacak. İşte o zamanda soru işaretleri bir bir yok olacak. Ama mantıklı ve sağlam delilleri görmek gerekiyor buradada. İnşallah cevabınızı bekliyorum. Bence şimdiye kadar sorduğum soruların en iyisi budur. Saygılar.

    #2
    Ynt: BU DÜŞÜNCELERİN HAKLILIK PAYI VAR MIDIR? ŞİA-SÜNNİ FARKLI GÖRÜŞLERİ HAKKINDA

    Bismillahirrahmanirrahim

    Muhterem kardeşim, her zaman bir şeyin yaygın ve meşhur olması, onun doğru olduğunun alameti olmaz. Çünkü:

    1- Bazı şeyler vardır ki bir fırkanın içinde meşhurdur, ama başka fırkalarda onu çoğu insan bilmez bile. Mesela bir çok şey vardır ki Sünniler arasında meşhurdur, ama Şiilerde değil. Birçok şey de vardır ki Şiiler arsında meşhurdur, ama Sünnilerin çoğu bilmez. Çünkü her fırkanın ileri gelenleri kendi kaynaklarında olanı mensupları arasında yaymaya çalışmışlardır.

    Örneğin Sünnilerin yoğunlukta olduğu bir yerde sokağa çıkıp insanlara rasgele Resulullah’ın emanetleri nelerdir diye sorarsanız, hepsi veya en azından kahir çoğunluğu “Kur’an ve Sünnet” cevabını verir. Oysa kaynaklara müracaat edildiğinde hatta Sünni kaynaklarda bile durumun farklı olduğunu görürsünüz. “Kur’an ve Sünnetim” diye geçen rivayet Kütüb-i Sitte’nin hiç birinde nakledilmemiştir. Kütüb-i Siteden sonra gelen ikinci derece kitaplarda ise sadece İmam Malik’in Muvatta kitabında nakledilmiştir. Onun da senedi yoktur!! Üçüncü derece bazı kitaplarda ise (Sünni hadisçilerin ölçülerine göre bile) üç tane zayıf ve itibarsız senetle nakledilmiştir. Oysa “Kur’an ve Ehlibeytim” diye geçen hadis, Kütüb-i Site'den iki tanesinde (Sahih-i Müslim ve Tirmizi’de) geçtiği gibi, diğer ikinci ve üçüncü dereceli kaynakta da 30’un üzerinde senetle nakledilmiştir. Dolayısıyla tevatür derecesine ulaşmıştır. Ama avam olan Sünnilerin hemen hepsi, hatta bir çok alim bunu bilmez. Bir çok alimle konuyu müzakere ettiğimizde, bu hadis kütüb-i sittenin hiç birinde geçmez dediğimizde, şiddetle karşı çıkmış, ama raştırdıklarında öyle olmadığını görünce şaşırıp kalmışlardı!
    Bir diğer örneği “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir” rivayetidir. Bunu da bilmeyen kimse kalmamıştır artık. Oysa kaynaklara baktığımızda, rivayetin senetlerinin hepsi istisnasız zayıftır. Otuzun üzerinde Otorite sayılan meşhur Sünni alim hadisin zayıf olduğunu ikrar ve itiraf etmiştir.
    Bu konuda daha detaylı bilgi için aşağıdaki linke müracaat edebilirsiniz:
    http://www.kevsernet.com/s_ve_c/93.htm
    Bu konuda verilecek daha pek çok örnek vardır ki biz bu kadarıyla yetiniyoruz.
    Dolyısıyla bir şeyin meşhur oluşu, bizim gözümüzü boyamamalıdır.

    2- Birçok meşhur olmuş olay vardır ki fazla önemsenmediği için, ciddi bir araştırmaya tabi tutulmamıştır. Bazı tarihi olaylar gibi… Mesela yukarıda verdiğiniz Hz. Hatice’nin evliliği meselesi gibi. Son birkaç yıla kadar, genelde yazarlar, birkaç kaynakta nakledilen ve zamanla tekrarlanarak meşhur olan nakli alıp rivayet ediyorlardı ve fazla önemsemedikleri için, olayın senetlerini veya aykırı rivayetleri araştırma ihtiyacı duymuyorlardı. Ama muhakkik bazı alimler, araştırmalarında benzer bazı konulardaki çarpıklıkları görünce, bu konuyu da ciddi araştırma eğilimine girmiş ve meşhuru çürütecek, ya da en azından şüpheli hale sokacak, ciddi delillere ulaşmış, meşhur görüşün zaaflarını ortaya çıkarmışlardır. Ümmü’l-Mu’minin Aişe’nin evliliği hakkındaki durum da bundan farklı değildir.

    Bazen de insan zorluklarla karşılaşmazsa, itirazlarla karşılamazsa, daha doğrusu kendini mecbur hissetmezse, ciddi araştırmalara girip kafa yormaya gerek duymaz. Meşhurdur diyorlar ki Fahrettin Razi’nin felsefedeki aykırı soru ve eleştirileri ve İslam filozoflarının ona cevap vermek için gösterdikleri çaba neticesinde felsefe ilmi, büyük atılımlar yaşamış ve her zamankinden daha fazla gelişmiş, zenginleşmiştir.

    Avliye konusuna gelince, oynama falan yoktur kardeş. Ayet Ehlibeytten nakledilen hadisler ışığında açıklanmıştır. Geçenlerde soruyu sorduğunuzda linkini verdiğimiz yazıyı dikkatlice okumamışsınız galiba. Yeniden dikkatle okumanızı tavsiye ediyoruz.

    Yorum


      #3
      Ynt: BU DÜŞÜNCELERİN HAKLILIK PAYI VAR MIDIR? ŞİA-SÜNNİ FARKLI GÖRÜŞLERİ HAKKINDA

      sayın hocam benim asıl demek istediğim ve örneklerle desteklediğim konu şudurki, sünniliğin mantıksız yanlarına karşı şiiler gayet mantıklı bir sistem kurmuşlar. Acaba bu sistemi İslamın prestijini kurtarmak için mantıklarıylamı kurmuşlardır yoksa gerçek islamın ta kendilerimidirler burasını çözemedim.

      Benim korktuğum nokta ve bana gelen vesvese şudurki, İslam aslında Sünnilerin dediği gibidir, Şiiler ise bu akıldışı mantıksız yanlarını yok eden bir düzen kurmuşlardır. Ne demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir. Verdiğim örnekler sadece demek istediğimi kuvvetlendirmek içindir.

      Yorum


        #4
        Ynt: BU DÜŞÜNCELERİN HAKLILIK PAYI VAR MIDIR? ŞİA-SÜNNİ FARKLI GÖRÜŞLERİ HAKKINDA

        Bismillahirrahmanirrahim

        Güzel kardeşim, bana öyle geliyor ki siz daha çok, sorularınızı sorma derdindesiniz, ama verilen cevaplar çok da umurunuzda değil. Beni bağışla ama önceki bazı sorulardan da bu anlaşılıyor. Yukarıdaki cevap bize göre gayet açık ve verilen örnekler de gayet çarpıcı... Ama sanki hiç okumamış bir hava içinde hiç dikkatinizi bile çekmemiş ve daha hala “korkum odur ki...” deyip devam ediyorsunuz.

        “Sünniliğin mantıksız yanlarına karşı Şiiler gayet mantıklı bir sistem kurmuşlar. Acaba bu sistemi İslam’ın prestijini kurtarmak için mantıklarıyla mı kurmuşlardır yoksa gerçek İslam’ın ta kendileri midirler, burasını çözemedim.” Her şeyi birbirine karıştırıyorsunuz, muhterem kardeşim. Bir taraftan Sünniliğin mantıksız yanları derken, diğer yandan “İslam aslında Sünnilerin dediği gibidir de, Şiiler…” devam ediyorsunuz. Mübarek bu kadar açık çelişkiyi nasıl görmüyorsunuz? Yani İslam Sünnilik ise, nasıl mantıksız yanları olabiliyor?! Yok, o değil de başkasıysa, neden o başkasını kabullenmekte zorlanıyorsunuz?
        Sonra prestiji kurtarmak da ne oluyor Allah aşkına? Yani bir şey Allah’ın dinine aykırı olacak, ama biz buna rağmen el aleme rezil olmamak için onu yalan yere Allah’a ve onun dinine isnat edeceğiz öyle mi? Pes doğrusu…
        Yok kardeş, bizim savunduğumuz din bu kadar ucuz, bu kadar aciz ve mantıksız bir din değildir kusura bakma. Şunu artık anlayın kardeş, siz kabul edin veya etmeyin, bu mektep bütün inançlarını gerçek Muhammedi İslam olarak görür ve öyle savunur. Bu kadar…

        Siz de lütfen bu boş kuruntu ve vesveselerle vakit geçireceğinize, her tarafın her konuda ortaya koyduğu delillere bakın. Siz delilleri bırakmış, başka vadilerde, ya da çıkmaz sokaklarda dolaşıp duruyorsunuz…


        Her neyse ben bir kaç net cümlede olayı tekrar özetliyorum:

        1- Nice meşhur olan şey vardır ki araştırırsın, ama içi boş çıkar.

        2- Nice meşhur olan şey vardır ki mezhebi kaygılarla şöhret bulmuş, sağlamlığından değil.

        3- Nice meşhur şey vardır ki önemsenmediği için, uzun zaman ciddi araştırmalara tabi tutulmamış. Dolayısıyla birileri önemseyip de gerçeğini delillerle ortaya koyduğunda bunu garipseme yerine ortaya koyduğu delillerin ne kadar sağlam olup olmadığına bakacaksın.

        4- Bir diğer husus ise şudur ki bir çok şeyin şöhretinde etkili olan asli unsur hakim güçler olmuştur. Ve bildiğiniz gibi asırlar boyu, özellikle İslami kaynaklarının şekillendiği dönemlerde İslam alemine Ehlibeyt'in yeminli düşmanları Emevi ve Abbasiler hakim olmuşlardır. Dolayısıyla kendi hakimiyetleri ve Ehlibeyt'i saf dışı bırakmaya yarayacak şeyleri uydurmaya ve yaymaya azami gayret göstermişlerdir.

        5- Son bir nokta: Şianın ihtilafi konulardaki prensibi hep müşterek delillere ve hadislere dayanmaktır. Aynı şekilde Sünni bir kaynakta geçen bir hadisin sahihliğini bizzat Sünni hadis kriterlerine göre ispatlamaya çalışıyor. Bir rivayeti de zayıf görüyorsa, onun zayıflığını da aynı şekilde Sünni hadis kurallarına göre ispatlamaya çalışıyor. Ama Ehli Sünnet alimleri arasında böyle bir prensibe asla rastlayamazsınız, asla! Şimdi hangisinin daha mantıklı, hangisinin daha tutarlı, hangisinin daha ikna edici olup olmadığını sizin hür vicdanınıza bırakıyorum.

        Kısacası işin görünür tarafı ve şöhreti bizi aldatmamalı ve ortaya koyulan delillere bakmalıyız.
        Size de Allah bizim gibi akıl fikir vermiş. Kimse de elinizi kolunuzu bağlamamış. Aklınızı müteahhide vermeden, her iki tarafın ortaya koyduğu delilleri araştırın, görün, değerlendirin ve kararınızı verin... Bu tür boş kuruntularla ancak kendinize yazık etmiş olursunuz, başkasına değil.
        Rabbim hepimize doğruları olduğu gibi algılama basireti ve onlara ittiba etme cesaret ve samimiyetini inayet buyursun. Amin!

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X