Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

bu söz hak mıdır?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    bu söz hak mıdır?

    sizin sürekli yakındığınız bir husus var. diyosunuz ki bitakım kişilerin söylemlerinden yola çıkarak isnaaşeriyye şiasını eleştirmeyin bu işi ehil olan kişilere sorun..

    ben sizi isnaaşeriyyede ehil gördüğüm için size sormak ve ona göre yargımı oluşturmak istiyorum.

    mensuplarınızdan bir tanesi aşağıdaki linkte şu ifadeyi kullandı;


    [quote author=Musavi link=topic=16233.msg108814#msg108814 date=1288131642]
    BU ARADA EGER EHLI SUNNET OLUP CENNETE GIDECEKSEM RABBIM O CENNETI NASIP ETMESIN...AMIN ALLAHUMME AMIN
    [/quote]

    http://www.velayet.com/index.php?top...een#quickreply

    bu ifade bizim itikadımızda taassubun son haddi, nifak ve hatta küfr olarak değerlendrilir. bu yüzdende ilgili linkte tepkimi ortaya koydum ve sandım ki en azından taassup sahibi olmayan caferiler bu ifadeye karşı çıkar. ancak yanıldım..aksine diğer caferiler tarafından da batıl tevillerle bu sözün desteklendiğini gördüm. bu yüzden de bende şu yargı oluştu "isnaaşeriyenin itikadı budur ve vahdet söylemleri takiyyeden ibarettir."

    tam kafamda bu yargı oluşmuşken sayfanın başında da ifade ettiğim husus aklıma geldi ve size sormaya karar verdim.

    siz bu söz hakkında neler düşünüyosunuz?

    siz de diğerleri gibi "ehlisünnet olup cennete gideceksem rabbim o cenneti bana nasib etmesin" die dua eder misiniz ?



    #2
    bu söz hak mıdır?

    Bismillahirrahmanirrahim

    Bu söz sakat, anlamsız ve düşünülmeden söylenen bir sözdür. Biz hakkın kölesiyiz. Adı ne olursa olsun. Eğer bir düşüncenin hak olduğu sabit olursa, Allah’ın rızası ve dolayısıyla onun rahmet, lütüf ve cennetine mazhar olmak buna bağlıysa, sem’en ve taaten demekten başka lüksümüz olamaz. Tabi bu sadece bir varsayımdır. Biz o inancın böyle olmadığına adımız gibi eminiz…

    Yorum


      #3
      bu söz hak mıdır?

      Bismillahirrahmanirrahim

      Muhterem kardeşim, siz lütfedip bizi soru sormaya layık görerek sorularınızı, şikayetinizi yönelttiğiniz için önce teşekkür ediyoruz. Biz de elimizden geldiği kadar doğru bildiklerimiz ortaya koymaya çalışıyoruz.
      Ayrıca kendimde bu cüreti buluyorum ki ben de size önce bir şikayet, ardından da bir soru yönelteyim.

      Ben burada sizden başka Zeydiyye'ye mensup ehil bir birisini tanımadığım için, mecburen ve müsaadenizle sizin kendinizi kendinize şikayet edip, ardından da sorumu soracağım ve ona göre yargımı oluşturmak istiyorum.
      Şikayetimi şöyle arzedeyim, Mezhebinize mensup bir kardeşle forumun imamet bölümünde, bir müzakeremiz var. Oradaki yazışmaların akışı gereği, muradımızın daha iyi anlaşılması için söz konusu kardeşe, bazı ayetlerin Zeydiyye mezhebi açısından, yorum ve tefsirini sorduk. Ama bu kardeş, ısrarla bu konuda cevap vermekten çekiniyor ve ben bu soruların muhatabı değilim diyor. Konumuz başkaydı, siz konuyu başka yerlere çekiyorsunuz diyor.
      Ne kadar da muradımı açıklamaya çalıştıysam ve cevap vermemesine şaşırdığımı ifade ettiysem de kar etmedi ve ne kadar da ısrar etseniz, cevap vermeyeceğim ve sizi şaşırtmaya devam edeceğim, diyor. Şimdi o ortamda ve o tartışmanın akışında, o kardeşin kendi bildiği gerekçeler olabilir, ya da benin o sorulardan o tartışma içinde art niyet taşıdığımı düşünebilir. Artık bunlar onunla vicdanının, onunla Rabbinin arsında kalan bir şey… Ben işin orasında değilim.
      Ben oradaki Zeydiye kardeşten ve o tartışmadan bağımsız olarak, buradaki Zeydiyye kardeşime, onun bana başka müstakil bir konuda yaptığı şikayet ve sorudan cesaret alarak bu hakkı kendimde görüyorum ki ben de ona öğrenme ve merakımı giderme amaçlı, Zeydiyye mezhebinin aşağıdaki ayetleri nasıl yorumladığını sorup öğreneyim inşallah. İnşallah lütfedip bizi kırmazlarsa, gerçekten çok ama çok müteşekkir olup, kendisine duacı olacağım.

      Şunu da hatırlatayım ki oradaki Zeydiyye kardeşim, ısrarla diyor ki “İki cümlenin birbirine zıt olup olmadığını anlamak için dilbilgisi kurallarını bilmek yeterlidir.” Ben de bu sözden hareketle, yine Zeydiyye Mezhebinden duyduğum kadarıyla (onlar peygamberleri günahtan masum görüyorlar), dolayısıyla dilbilgisi kurallarını ve kelimelerin lügat anlamını dikkate alarak, aşağıdaki ayetlerin, mezhebinizin itikadıyla çeliştiğini düşünüyorum. Eğer yanılıyorsam, lütfen beni gerekli izahlarla aydınlatın. Allah şahit ki merak ediyorum. Aydınlatırsanız gerçekten bizi çok mutlu edersiniz.

      "Allah seni affetsin (veya affetti); neden doğru söyleyenler sana belli oluncaya ve yalancıların kim olduğunu öğrenmeden onlara izin verdin?" (Tevbe, 43)
      Resulullah’ın, affı gerektiren işlediği günah veya suç neydi?

      "Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. * Öyle ki Allah, senin önceki ve sonraki günahlarını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.” (Fetih, 1-2)
      Görüldüğü gibi ayette açıkça Resulullah'ın günahlarından ve bunların affından, mağfiretinden bahsediyor. Peki Zeydiyyeye göre Peygamberin günahtan masum olduğu bu ayetin muhtevasıyla çelişmiyor mu?

      “Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur" dedi. Yıldız batınca da: "Ben batanları sevmem" dedi. * Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum" dedi. * Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım." (En’am, 75-78)
      İster gramer açısından düşünün, ister lügat açısından, ayetler Hz. İbrahim’in üç defa Rab olmayan şeylere “Bunlar benim Rabbimdir” dediğini, daha sonra vazgeçip sözünü değiştirdiğinden bahsediyor. Üstelik bunları söylediğinde bir peygamberdi! Bunu masumiyetle (Ehli Sünnet kaynaklarında ayetin zahirine mutabık olarak, Hz. İbrahim’in üç defa yalan konuştuğu ve dolayısıyla şefaatten mahrum olacağı nakledilmiştir.) Size göre nasıl?…

      “(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi. * Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Kasas, 16-17)
      Ayetin zahiri Hz. Musa’nın bir adam öldürdüğünü ve bundan dolayı da nefsine zulmettiğini ve Allah’tan mağfiret dilediğini gösteriyor! Zahirin gösterdiği budur ki Hz. Musa haksız yere adamı öldürmüş ki nefsine zülmettiğini ve mağfirete muhtaç olduğunu itiraf ediyor. Ayrıca biraz önce bahsettiği Sünni rivayetlerde Hz. Musa’nın da bu adam öldürmesinden dolayı şefaat etmeyeceği kayıtlıdır,aynı hadisin içinde. Size göre nasıl?..

      "Böylece sana da biz kendi emrimizden bir ruh (Kur'an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz..." (Şura, 52)
      Resulullah kendisine vahiy gelmeden, ya da en azından peygamber olmadan imansız biri miydi? Yani cahihiliye insanlarıyla aynı şeyleri mi paylaşıyordu? Cahili bir hayat mı yaşıyordu? Ayetin zahiri bu değil mi? Buna şu ayeti de eklerseniz, olay daha da açık hale gelir: "Seni dall (dalalette) bulup da hidayet etmedi mi?" (Duha, 7) Gramere, lügate baksan Resulullah biset öncesi sapıtmış birisi imiş. İman nedir kitap nedir bilmezmiş. Size göre nasıl?


      Son olarak şu ayetlerde geçen “Alemin-Alemler” kavramından da kimlerin kastedildiğini açıklarsanız memnun oluruz:

      “Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.” (Bakara, 47-122)

      “Andolsun, biz onları (İsrailoğullarını) bir ilim üzere alemlere üstün kıldık.” (Duhan, 32)

      "O sizi alemlere üstün kılmışken, ben size Allah'tan başka bir ilah mı arayacağım?" (A’raf, 140)

      “Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi." (Maide, 20)

      “İsmail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.” (En’am, 86)

      "O (Kur'an), bütün alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır." (Sad, 87)

      “O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikirdir.” (Tekvir, 27

      Yorum


        #4
        bu söz hak mıdır?

        Bismillahirrahmanirrahim

        Zeydiyye kardeş sorumuzun cevabını ne zamana kadar bekleyeceğiz acaba? Diğer bölümlerde yazdığınıza göre, seferden dönmüşsünüz. Lütfen bu intizara son verin artık...

        Yorum


          #5
          bu söz hak mıdır?

          diğer tarafta ayetlerin biçoğuna ynt verdim zaten ancak yeterli bulmaz ve bu konuda sohbet etmek isterseniz diğer başlıktaki konuyu halledince buna da döneriz inş. o başlık altında bu soruları yanıtlamamaın sebebi zann ettiğiniz gibi çekinmek değil konuyla alakasını olmadığı için idi.

          eğer "ben kurana aykırı olmayan hadisleri reddetmiyorum" diyen birisine ayetler sunup "madme öyle hadi bakalım şu ayetleri hadisler ve aklınız olmadan açıklayında görelim" tarzındaki yaklaşımınızı adil bulmadığım için sorularınızı da yanıtlamadım.

          Yorum


            #6
            bu söz hak mıdır?

            Bismillahirrahmanirrahim

            Burada sorduğum şu alemlerle ilgili ayetler hakkında da açıklama yaparsanız memnun olurum:

            “Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.” (Bakara, 47-122)

            “Andolsun, biz onları (İsrailoğullarını) bir ilim üzere alemlere üstün kıldık.” (Duhan, 32)

            "O sizi alemlere üstün kılmışken, ben size Allah'tan başka bir ilah mı arayacağım?" (A’raf, 140)

            “Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi." (Maide, 20)

            “İsmail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.” (En’am, 86)

            "Biz seni alemlere ancak rahmet olrak gönderdik." (Enbiya, 107)

            "O (Kur'an), bütün alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dır." (Sad, 87)

            “O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikirdir.” (Tekvir, 27)

            Yorum


              #7
              bu söz hak mıdır?

              Bismillahirrahmanirrahim

              Bir de eğer müsaitseniz, Zeydiyye’nin bazı konulardaki görüşünü öğrenmek istiyorum. Zahmet olmazsa, kısa da olsa cevap lütfederseniz memnun olurum:

              1- Kur’an’da neshedilmiş ayetler var mıdır?

              2- Sünni kaynaklarda nakledilen Hz. Ali’nin Resulullah ve Hz. Fatıma’dan habersiz gizlice Ebu Cehil’in kızıyla evlenmek istemesi hadisini kabul ediyor musunuz?

              3- Resulullah’ın anne ve babası muvahhid miydiler, yoksa müşrik olarak mı öldüler?

              4- Hz. Ali’nin babası Ebu Talip iman ederek mi öldü, yoksa müşrik olarak mı?

              5- Kehanet ve kahinler hakkındaki görüşünüz nedir?

              6- Hırsızın elinin kesilmesi konusunda görüşünüz nedir?

              7- Namazın 3. ve 4. rekatlarında Fatiha mı okunur, tesbihat mı?

              8- Abdestte ayaklar yıkanır mı, mesh mi edilir?

              9- Ebu Musa Eş’ari hakkında görüşünüz nedir?

              10- Zeydiyye kudsi hadis kavramına inanıyor mu?

              Yorum


                #8
                bu söz hak mıdır?

                sorularınıza yanıt vereceğim hatta birçoğuna diğer başlıklar altında biçok kez değindim (yine değinirim sorun değil) ancak sormak istediğim bişi var

                gerçekten bu soruları zeydiyye mektebinin görüşünü merak ettiğiniz ve öğrenmek amacıylamı soruyosunuz yoksa yeni bir tartuşma konusu açmak için mi?

                eğer birincisi ise yanıtlayıp geçicem yok ikincisi ise bekleyin diğer konuyu bitirelim sonlandıralım sonra istediğiniz her konuyu başlıklar halinde konuşuruz böyle çarşaf çarşaf listeler halinde sorular sormanız bana ilginç geliyo.

                Yorum


                  #9
                  bu söz hak mıdır?

                  Bismillahirrahmanirrahim

                  Selamun aleykum

                  Evvela hayırlı bayramlar diliyorum. Rabbim gerçek bayramları İslam ümmetine yaşatsın inşaallah.

                  Hayır değerli kardeşim, burada asla tartışma niyetim yoktur. Hem bu konuları sizin dilinizden öğrenmeyi merak ettiğim içindir, hem de bazılarını sizin dilinizden öğrenmem, diğer tarafta daha adilane cevaplar vermek, yanlış bir isnatta bulunmamak ve sizin tabirinizle vereceğiniz cevaplara göre yargımı oluşturmak içindir...

                  Yorum


                    #10
                    bu söz hak mıdır?

                    aleykum selam.

                    size de hayırlı bayramlar. amin..

                    1- hayır yoktur.

                    2- ilk defa sizden duydum böyle bir olayı. bizim kaynaklarımızda rastlamadım. rastlasam dahi reddederdim.

                    3- resulullahın anne ve babasına dair tarihi bilgiler çok azdır. ehlisünnette ateşte olduklarına dair rivayetler vardır ancak tarafımızca itibar edilmez. zannımız odur ki onlar şirke bulaşmamıştır. hanif dinine mensupturlar.

                    4- hz ebu talibin imanından şüphemiz yoktur.

                    5- eğer kehanet dediğiniz şey mutlak anlamda gaybdan haber vermek ise bu apaçık sapkınlıktır. ama birtakım verilere dayanarak tahminde bulunmak ise örneğin meteorolojinin yaptığı hava durumu tahmini) bunlar bilimsel aşamalardır.

                    6- bahruz zahharda nakledilen bi rivayet vardır. imam yahya bin zeydin huzuruna bir hırsız getirilir. yahya as öncelikle bu işi hırsından (mal sevdasından) ötürümü yoksa ihtiyaçlarından ötürümü yaptığını araştırır. ihtiyacı olmadığı anlaşılır ve buyururki eğer bu kişi ihtiyacından ötürü hırsızlık yapsa idi insanlar arasında adaleti tesis edemediğim, zekat dağıtımında adil olamadığım için kendime ceza verirdim..

                    sonra hırsıza döner ve yaptığı işten pişmanlık duyup duymadığını sorar. kişi yaptığı çirkin işte inat eder ve pişmanlık duymadığını tevbe etmediğini söyler. buyurur eğer tevbe etse idi meydana getirdiği zararı karşılaması sebebiyle salıverecektim. ikinci kez aynı şeyi uyguladığına şahid olursam o zaman had uygulayacaktım.

                    en sonunda hırsızlığı ihtiyacından ötürü yapmayan, tevbe etmekten sakınan kişiye had uygulanmasını ister ancak elini değil parmağını kestirir.

                    7- namazın her rekatında fatiha mutlaka okunur.

                    8- ayette geçen emir meshedilmesi şeklindedir. imam zeyd meshmi edilecek yıkanacakmı tartışmasına dahil olunca şöyle buyurur. farz niyeti ile meshedin arkasından sünnet niyetiyle yıkayın. temizlik sünnettir. yine sohbet ederken mensuplarından bi tanesi kalkar ve sorar; ayaklarını sadece yıkayanların abdestleri geçersizmidir? buyurur ; abdestleri geçerlidir. eğer ayette yıkayın deseydi mesheden kişinin abdesti geçersiz olurdu ancak ayette meshedin buyurduğu için yıkayan kişinin yaptığı amel meshetmeyide kapsar.

                    9- eşari hakkında görüşümüz derken ne açıdan anlamadım ? hakem olayından mı bahsediyosunuz ?

                    10- resulullahın kurandaki ayetleri vahy olarak alması haricinde de cebrail as ile irtibatta olduğuna iman edilir. ancak bu irtibatın kurana ilave olarak bir hüküm getirme ya da kuran hükümlerini değiştirme şeklibnde değil var olan hükümleri tatbik etme anlamındadır. örneğin kuranda bahsedilen namazın nasıl kılınacağını cebrail as gelmiş ve bizzat resulullaha öğretmiştir.

                    Yorum


                      #11
                      bu söz hak mıdır?

                      Bismillahirrahmanirrahim

                      Teşekkür ederim cevaplarınıziçin.
                      Ebu Musa nasıl birisi olarak bilinir? Adil mi faasık mı? Rivayeti kabul görüyor mu görmüyür mu?
                      Bir de şu "Alemler" sorusuna da değinseniz, daha çok memnun olurum.

                      Yorum


                        #12
                        bu söz hak mıdır?

                        alemlerdeki lugat anlamını soruyo iseniz bilmiyorum. arapçam yoktur. ama ayetlerin siyak ve sibakına bakılırsa alemler lafzının genelde tüm halklar anlamında kullanıldığını düşünüyorum.

                        ebu musa adil olarak bilinmez. ancak tekfirde edilmez. ihtilaflı konularda adil olmayanların rivayeti kabul görmez. diğer konularda ise bizim rivayetlerdeki kıstasımız nakleden değil nakil edilen lafzın kuranın ruhu ile örtüşüp örtüşmediğidir.

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...
                        X