Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

    Son yıllarda, “Ehli Beyt” ve “Kerbela olayı” geçen hafta olduğu gibi her 10 Muharremde yazılı ve görsel basında geniş yer almaktadır. Haberler objektif olarak değil, tek taraflı olarak verildiğinden şikayetle bu iki konuda, “Ehli sünnet” in “görüşünü” (inancını) soran okuyucularıma muteber kaynaklarda geçen konu ile ilgili bilgileri sunmak istiyorum.
    Ehli sünnet İslam büyükleri Ehl-i Beyti sevmenin her mümine farz olduğunu bildirmişlerdir. Bunlarda Resûlullah’ın zerreleri vardır. Onlara kıymet vermek, saygı göstermek her Müslümanın vazîfesidir. Ehl-i Beyt ile ilgili Peygamber efendimiz buyurdu ki:

    “Ehl-i Beytim, yâni evlâdlarım, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helâk olur.”

    “Benden sonra size iki emanet bırakıyorum. Bunlara yapışırsanız, yoldan çıkmazsınız. Birisi, ikincisinden daha büyüktür. Biri Allahü teâlânın kitâbı olan Kur’ân-ı kerîmdir ki, gökten yere kadar uzanmış, sağlam bir iptir. İkincisi, Ehl-i Beytimdir. Bunların ikisi birbirinden ayrılmaz. Bunlara uymayan Benim yolumdan ayrılır.”
    “Sizlere dîn-i İslâmı getirdiğim için, bir karşılık istemiyorum. Yalnız bana yakın olan Ehl-i Beytimi sevmenizi istiyorum.”

    “Ümetimden Ehl-i Beytimi sevenlere şefâat edeceğim.”


    Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: “Babam çok âlim idi. Her zaman Ehl-i Beyti sevmeyi tavsiye ve teşvik buyururdu. Bu sevgi insanın son nefeste imanla gitmesine çok yardım eder, derdi. Vefât edeceklerinde baş ucunda idim. Son anlarında şuurları azaldığında kendilerine bu nasîhatleri hatırlattım ve o sevginin nasıl tesir ettiğini sordum. O hâldeyken bile:“Ehl-i Beytin sevgisinin deryasında yüzüyorum’’ buyurdular.

    Dinimiz “ölçülü” olmayı emredir. Bunun için sevgide ve düşmanlıkta haddi aşmamak, dinimizin dışına çıkmamak lazımdır. Çünkü, bir kimse ne kadar, zalim olursa olsun, ne kadar alçakça işler yaparsa yapsın, açıkça dini inkar etmedikçe, inanılacak şeylere inandığı müddetçe, Müslümandır, buna kafir denilemez. Denilirse bunu söyleyen dinden çıkar. Günah ne kadar büyük olursa olsun, küfre taşmadığı müddetçe imanı götürmez.

    Yezid, zalimliğine, caniliğe sebep olmasına rağmen, İslâmiyete düşman değildi. Namaz kıldığı İslamiyete yaymak için cihad ettiği tarihi bir gerçektir. Kerbela’nın sebebi, Yezid’in din düşmanlığından değil, Hz.Hüseyin’in kendisine karşı geldiği için saltanatının tehlikeye gireceği korkusundandı. Babası Hazret Muaviye, Eshab-ı kiramdandı, Resulullahın kayın biraderi ve vahiy katibi idi, Onun zamanında İslamiyet geniş bir coğrafyaya yayıldı. İstanbul’u fethetmeye gelen ordunun başında Yezid vardı ve emrinde Hz. Halid bin Zeyd ve Mesleme gibi büyükler bulunuyordu. Hadis-i şerifte, “Ümmetimden İstanbul’a ilk sefer yapanları Allah mağfiret etti” buyurulmuştur. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, “Yezid ve Velid meşru halife idi” buyurmuştur. Hal böyle olunca, Yezid’in ve Babası Hz. Muaviye’nin Müslüman olmadığını hangi dil söyleyebilir? Burada Yezid’in yaptıklarını savunacak halimiz yok; zaten hiçbir Müslüman bunu yapmaz. Onu sevmez, fakat sevmemek ayrı, küfürle itham etmek ayrı. Maksadımız onu temize çıkartmak değil dinimizin yani, Resulullahın “birinci emaneti” olan Kur’an-ı kerimin ölçüsünü bildirmektir.

    Hazret-i Muaviye ehli beyti çok severdi. Şu vasiyeti ehli beyt sevgisini açıkça göstermektedir. Hz. Muaviye vefâtına yakın, çok hastalandı. Öleceğini anlayınca oğlu Yezîd’i çağırtarak dedi ki:

    “Ey oğlum! Hazret-i Hüseyine, çocuklarına, kardeşlerine, kardeşlerinin çocuklarına, bütün akrabasına iyi davran! Ey Yezîd! Hz.Hüseyin ile istişare etmeden, halk hakkında hiçbir iş yapma. Senin yanında onun emrinden daha yüksek emir, onun elinden daha yüksek el olmasın. Onsuz ve onun çoluk çocuğu olmadan bir şey yeme ve içme. Ondan ve onun çoluk çocuğundan önce kimseyi giydirme. Ey oğlum! Biz sadece onun babasının ve dedesinin köleleriyiz.

    Ey oğlum! Bir harcama yaparsan yarısı Hz.Hüseyin için olsun. Onun üzülmesinden ve kızmasından çok sakın. Çünkü onun dedesi Resûlullah efendimiz önce gelenler ve sonra gelenler hakkında şefaat edecektir. Onun babası Hz.Ali bin Ebî Tâlib kıyamet gününde Kevser Havuzunun suyundan dağıtacaktır. Liva-i Hamd onun elindedir. Annesi Fâtımat-üz-Zehrâ kadınların efendisidir. Büyük annesi Hadîce-i Kübrâ’dır. Allahü teâlâ onlar sebebiyle bizi doğru yola iletti. Onlara ve çoluk çocuğuna herkesin iyilik etmelerini tavsiye et. Onları râzı et. Hazret-i Hüseyin, çoluk çocuğu, akrabâları ve Benî Hâşim hakkında ileri gitme!”

    “Dillerimizi bulaştırmayım!” 22.3.2003

    Birisine, mal için, makam için olan düşmanlıkla, dini için, nesebi için düşmanlık aynı değildir. Birincisinin neticesi günah, ikincisinin neticesi küfür olur. Ehli Sünnet büyüklerinin görüşüne göre, Yezid’in, Hazret-i Hüseyin’ne, karşı oluşu düşmanlıktan olmayıp, makam ve dünyalık içindi.

    Her ne olursa olsun, bu alçakça yapılan vahşeti, Yezîd bile üzerine almamış. İbni Ziyâd’a, bu yüzden la’net etmiştir. Yezîd’in suçu da büyük ise de, bundan dolayı, babası Hazret-i Muaviye’yi lekelemeye kalkışmak, pek haksızlık olur. Hâbil’in kâtili olan Kâbil’in babasını, yanî Âdem aleyhisselâmı kötülemek gibi olur.

    İşin diğer bir yönü Yezîd, Hazret-i Hüseyin’i öldürmek için emir vermedi. Kendisine bi’at ettirilmesini emretti. Adamları haddi aşarak bu akıl almaz cinayeti işlediler. Yezid, şehit edildiğini işitince ağladı ve Hazret-i Hüseyin’e rahmet okudu. “Hüseyin bana gelseydi buna mani olurdum.” dedi. Haberi getiren Zübeyr mükafat isteyince bir şey vermedi. “Allah İbn-i Mercâne’ye lânet eylesin! Hüseyin’in istediklerini kabul etmeyip de onu katlettirdi. Böylece beni kötü tanıttı.” diye üzüntüsünü bildirdi.

    Hazret-i Hüseyin’in çocuklarını Kerbelâ’dan Şam’a getirdiler. Yezîd onları sarayına alıp çok hürmet ve ikramda bulundu. Yezîd’in âilesi de Hazret-i Hüseyin için çok üzülüp çok ağladılar. Yezîd, İmâm-ı Hüseyin’in Ehl-i beytini kendi sarayına yerleştirdi. Çok ikramda bulundu. Sabah akşam yemeklerini İmâm-ı Zeynelâbidîn ile yedi. Onlar bir müddet Şam’da kaldıktan sonra Medîne’ye gitmek istediler. Yezîd, onlara çok mal ve hayvan ile iki yüz altın verdi. “Her ihtiyâcınızı bildirin, hemen gönderirim.” dedi.

    Nûmân bin Beşir’i beş yüz süvâri ile bunların emrine verdi. İzzet ve hürmetle Medîne’ye gönderdi. Zeynelâbidîn hazretleriyle vedâlaşırken de; “Allahü teâlâ İbn-i Mercâne’ye lânet etsin. Vallâhi ben olsaydım babanın her teklifini kabul ederdim. Allah’ın takdiri böyleymiş ne çâre. Ne istersen bana yaz, hemen gönderirim.” dedi. Hattâ Hazret-i Hüseynin kızı Sükeyne’ o kadar iyi davrandı ki, ayrılırken” Mu’âviyenin oğlu Yezîd’den dahâ hayrlı kimse görmedim” dedi.

    Yezîd’in suçu için, bu olay esnasında hayatta olmayan babası Hazret-i Mu’âviyeyi kötülemek de uygun olmaz. O zaman hazret-i Hüseyni salıvermeyip, asıl şehîd eden, Ömer’in babasını da haşa kötülemek gerekir. Ömer’in babası olan Sa’d ibni Ebî Vakkâs Cennetle müjdelenenlerdendir.

    Hz.Hüseyin gibi yüce bir imamın şehid edilmesi, bütün Müslümanlar için büyük musibet ve üzüntüdür. Hz.Osman’ın ve Hz.Hamza’nın, Hz. Ali’nin pek feci şekilde şehid edilmeleri de, böyle büyük musibet ve üzüntüdür. Fakat, Peygamberimiz, Hz.Hamza’nın şehid edildiği günün yıldönümlerinde matem tutmadı. Matem tutmayı emretmedi.

    Hadis-i şerifte: “Matem tutan kimse, ölmeden tevbe etmezse, kıyamet günü şiddetli azab görecektir.” “İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birisi, bir kimsenin soyuna söğmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.” (Müslim)

    Kerbela vahşetini kimse savunmuyor, kimse bununla övünmüyor. Bunun için bu vahşeti öne çıkarmanın, her sene gündeme getirmenin kimseye faydası yoktur. Aksine, İslam tarihinin en büyük yarasını deşmek olur. Müslümanları üzmek olur. Müslümanlar arasına tefrika sokmak olur.

    Ateş düştüğü yeri yakar, Bu olaya en çok üzülenler, Hazreti Hüseyin’in soyundan gelen seyyidlerdir. Çünkü, dedeleriydi. O’nun mübarek kanını taşıyorlardı. Fakat buna rağmen Abdülkadır-ı Geylani, Ahmed Bedevi, Ahmet Rufai, Abdülhakim Arvasi gibi seyyidlerin büyükleri ve meşhurları bağırlarına taş basıp asırlarca bu olayı dile getirmediler. Olaya sebep olanları, küfürle itham etmediler.

    Bizler de bu şerefli insanlar gibi davranıp bu vicdanları paralayan cinayetleri konuşmamalıyız. Konuştuğumuz zaman kime ne faydası olacak? Bu mübarek şehidler geri mi gelecek? Tabii ki hayır, sadece acılar tazelenecek, birlik ve beraberliğimiz bozulacak. Huzur içinde ve kardeşçe yaşamak için bunları dile getirmemek şarttır.

    Sözümü Ehli sünnetin büyük imamı, İmam-ı Şafi hazretlerinin sözü ile bitirmek istiyorum: “Allahü teâlâ, bu kanlara ellerimizi bulaştırmaktan bizleri korudu. Biz de dillerimizi bulaştırmaktan korumalıyız!”

    #2
    YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

    Cok ilginc,gercekten !!! Bu yaziya cevap gelmemesi cok daha ilginc !!! Eski bir ehli .sünnet olarak su kadarini söyleyebilirim. Her ne kadar ehli sünnet, Yezit ve Kerbela olayina, ehlibeyt mektebinde olanlar kadar hakim degillersede,burda anlatilani sahsim adina söylüyorum ne okudum nede duydum.
    ‎'Kırk kapıdan geçirip,
    '' işte sevdan '' diye, seni oturttular içime…
    ŞAHADET parmağım şahit olsun ŞEHADETİME…

    Yorum


      #3
      YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

      bu gerçek ehli sünnet görüşüdür ama türkiyedeki sunniler bu görüşte değil.

      Yorum


        #4
        YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

        Musavi kardeşinde dediği gibi Yezid'i Türkiye'deki Müslümanlar sevmez. Ama diğer arab ülkelerinde sevmeseler bile Yezid Müslümandı derler. Yani Yezid namaz kılan bir müslümandı.


        Türkiye'deki Ehli sünnet ise Yezidi şu vesileyle övmek ister. İstanbula sefer düzenlediği için.

        Yorum


          #5
          YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

          buharide yezide biat allah ve resulunun emri der...yani ehli sünnet yeziin yoludur.

          Yorum


            #6
            YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

            Ehli sünnet diye bir inanç ve yaşayış ilkeleri sistemi yoktur. Çünkü birbirine zıt ilkeleri ya da birinin hak oluşu diğerini batıl edecek şekilde görüşlerin hepsini tek sistemde birleştirmek mümkün değildir. ki Ehli sünnet adı altında böyle zıtlıklar mevcuttur.

            Sünnilik bünyesinde birbirine zıt fırkaları barındırdığı için kim ne dese haklıdır da kim ne dese haksızdır da.. Örneğin Yezid konusunda birbirine zıt görüşler vardır sünniler arasında. Yezide Emirul Mu'minin diyene hem karşı çıkılabilir hem tabi de olunabilir, Aynı şekilde Yezide lanet edilen haklıdır denilebildiği gibi haksızdır da denilebilir. Bu yüzden sünnilerle tartışırken hiç bir zaman bir görüşü reddettiğiniz için haklı çıkma olasılığınız çok mümkün değildir. Çünkü siz her neyi iddia etseniz zıttı zaten sünnilikte mevcut olduğu için sünniler onun hak olduğunu düşünecekler ve sizin yanlış olduğunuza hükmedeceklerdir..

            nitekim öyle de oluyor..

            Yorum


              #7
              YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

              [quote author=Qom_u_aşk link=topic=15549.msg118859#msg118859 date=1298068238]
              Ehli sünnet diye bir inanç ve yaşayış ilkeleri sistemi yoktur. Çünkü birbirine zıt ilkeleri ya da birinin hak oluşu diğerini batıl edecek şekilde görüşlerin hepsini tek sistemde birleştirmek mümkün değildir. ki Ehli sünnet adı altında böyle zıtlıklar mevcuttur.

              Sünnilik bünyesinde birbirine zıt fırkaları barındırdığı için kim ne dese haklıdır da kim ne dese haksızdır da.. Örneğin Yezid konusunda birbirine zıt görüşler vardır sünniler arasında. Yezide Emirul Mu'minin diyene hem karşı çıkılabilir hem tabi de olunabilir, Aynı şekilde Yezide lanet edilen haklıdır denilebildiği gibi haksızdır da denilebilir. Bu yüzden sünnilerle tartışırken hiç bir zaman bir görüşü reddettiğiniz için haklı çıkma olasılığınız çok mümkün değildir. Çünkü siz her neyi iddia etseniz zıttı zaten sünnilikte mevcut olduğu için sünniler onun hak olduğunu düşünecekler ve sizin yanlış olduğunuza hükmedeceklerdir..

              nitekim öyle de oluyor..

              [/quote]

              ehli sünnetin Yezit konusuna hakim olmadigi cok dogru.Bende zaten babadan duyduklarimi yazdim.Arastirmaya kalktigimiz zamanlarda Diyanetin hocasindan"o konulari karistirmayin,biz herkesi seviyoruz ve kimseye lanet etmiyoruz"seklinde cevap almistik,malesef..
              ‎'Kırk kapıdan geçirip,
              '' işte sevdan '' diye, seni oturttular içime…
              ŞAHADET parmağım şahit olsun ŞEHADETİME…

              Yorum


                #8
                YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                sana selam olsun beniz...

                Yorum


                  #9
                  YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                  [quote author=Musavi link=topic=15549.msg118863#msg118863 date=1298070276]
                  sana selam olsun beniz...
                  [/quote]

                  sanada selam olsun =))
                  ‎'Kırk kapıdan geçirip,
                  '' işte sevdan '' diye, seni oturttular içime…
                  ŞAHADET parmağım şahit olsun ŞEHADETİME…

                  Yorum


                    #10
                    : YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                    Ebu Süfyan,Muaviye,Yezid,Muğire,Mervan,Amr yani Emevi çetesi ve yandaşlarını temize çıkarmak,onların işlediği cinayetleri örtmek tüm vicdan ve insaf sahiplerince doğru değildir,olmaması gerekir.Ama bazı büyük alimlerin bunlara suskun kaldıklarını bunun nedenininde bulundukları zamanın ve mekanın hastalıklı olması ve fitnenin çıkmasına musait olmasından ve bu alimlerin çalışmalarına engel teşkil etmesi olarak düşünüyorum.Çünkü fitne adam öldürmekten beterdir.

                    Büyük Sünnî alim Teftâzânî'nin (v. 792/1390) bu konuda söylediklerini önemli bir örnek olarak sunuyorum:
                    "Sahabe arasında geçen kavgalar ve tartışmalar açıkça gösteriyor ki, onların bir kısmı haktan sapmış, zulüm ve günah sınırına ulaşmıştır. Bunun da sebebi kin, inat, haset, direnme, servet ve iktidar talebi, dünyanın çekiciliğine (lezzet ve şehvete) meyildir. Bu böyledir; çünkü her sahâbî masum (günahsız ve günah işleyemez) değildir ve Peygamber'i (s.a.) gören, ona ulaşan herkes hayırlı (iyi) değildir... Ehl-i sünnet ulemasının bu olayları farklı yorumlayıp mazeretlere bağlamalarının sebebi büyük sahabeye dil uzatılmasını engellemek içindir. Onlardan sonra Peygamber'in Ehl-i beytine yapılan zulüm ve kötülüklere gelince bunu kimse inkar edemez, buna dağlar taşlar ve hayvanlar bile şahitlik eder, göklerde ve yerde olanlar göz yaşı dökerler; dağlar paralanır, taşlar parçalanır. Bu sebeple o kötülükleri yapanlara, buna razı olanlara veya katkıda bulunanlara Allah lanet etsin! Ehl-i Sünnet alimlerinin bir kısmının, onun daha fazlasını da hak ettiğini bildikleri halde Yezîd'e lanet etmeyi caiz görmemiş olmalarının sebebi, cahil ve aşırı gidenlerin işi ileriye götürüp büyük sahabeye kadar dil uzatmalarını engellemek içindir." (Şerhu mekasıdı'y-tâlibîn, İst. 1305, C. II, s. 306-307).

                    İmam'ın Ehli sünnetin değerlerine,saygın kişilerine hakaret etmenin haram olduğuna dair verdiği fetva ekseninde olaya bakıp ve ehli sünnet alimlerinin bu konulara niçin böyle baktıklarını anlamamız yerinde olur sanırım.Ehli beyt mektebini bulunduğumuz her yere yaymalı ve bu konuda basiretle hareket etmemiz gerekir,yani bulunulan ortamı iyi okumamız ve en iyi,faydalı ve mektebimize en yararlı yolu benimsemeliyiz diye düşünüyorum.Düşüncelerimde yanlış isem Rabbim beni afetsin.

                    Yorum


                      #11
                      : YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                      Muaviyenin şer ve hile işleri veziri Amr b. As gelen bir katilin hilesini ortaya çıkarır. Yalanını tespit eder. Muaviye bu işe şaşırır ve sorar nasıl anladın onun yalan söylediğini diye. Hile veziir Amr der: yalancıl yalancının halini iyi bilir. Sonrasında Muaviyenin amcaoğlu gelince der Muaviye bak bakalım bu ne yalan söylüyor, o da cevaplar, Mervan sizdendir, bense siz Emevilerin hilelerine akıl erdiremiyorum, yetişemiyorum...

                      Taftazani burda Ehlibeyt taraftarlarının gönlünü alıyor ve onlara yapılan itiraf ediyor sonrasında da yine zalimlerin hizmetçi ve ortam sağlayıcı fetvacılarını mazur gösteriyor.

                      yani karşısında af edersiniz aptallar var ve Taftazani onları kandırıyor.. Eğer dediklerinde samimiyse kendisi zamanının zalimlerini tescil edip Ehlibeyt mektebinin İmamına teslim olmuş mu!..

                      bu satırlar daha önceden Hayrettin Karamanca dile getirilmesi üzerine biz orda cevaplamıştık:

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                        Hayır bu görüş Hakikat Kitapevinin görüşü,sünnilerin görüşü değil tabikide

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                          midem bulandı,daha fazla okuyamadım.
                          Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: YEZID HAKKINDA EHLI SUNNET GORUSU

                            [quote author=huge link=topic=15549.msg128603#msg128603 date=1310756206]
                            midem bulandı,daha fazla okuyamadım.
                            [/quote]
                            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                            İmam Ali (a.s)

                            Yorum

                            YUKARI ÇIK
                            Çalışıyor...
                            X