Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

    YALANCI Şİİ RAVİLER VE BUNLARDAN FAYDALANAN İSLAM ALİMLERİ
    Hz Peygamberimizden sonra, sahabe arasındaki ihtilaflar, Kerbela hadisesi gibi tarihi olaylar, yüz sene sonra kaleme alınmıştır. Bu alanlarda kaynak yetersizliği olması nedeniyle Siyer ve İslam tarihçileri hadiseleri nakletmekte olaylara test etmeden çok esnek davranmışlar ve önlerine gelen her bilgiyi, senedin sıhhatine rivayetin yönünü dikkate almadan nakletmişlerdir. Hatta öyle ki, güvenilmez olduklarından hadis rivayetlerine itibar etmedikleri ravilerin, tarih rivayetlerine itibar etmek durumunda kalmışlardır. Söz konusu kişilerin tarihi rivayetlerine yer vermezsek, eldeki bilgi az olur mantığı ile ne yazık ki bu kişilerin tarihi rivayetlerine itimat etmek durumunda kalmışlardır. Bu ravilerin kimler olduğu ve hangi sırada rivayet ettiği hususuna gelince; Sıffın savaşı ile ilgi en çok kaynak gösterilen kişi yalancı olduğu bilinen Ebu Muhannef azılı bir şiidir. Sahabe ile ilgili en çok rivayet eden sahabe düşmanı olarak bilinen etrafta yalancılığı ile nam salan Hişam bin Muhammed bin es Saib el Kelbi yine azılı bir şiidir. [1] Sahabe konusunu nakleden söz konusu kişi ile ilgili İslam alimleri; Sahabeler hakkında nakledilen kötü şeyler ve onlara tân teşkil eden hakaretlerin çoğu yalandır. O tür nakillerin tamamı ya yalandır ya da tahrif edilmiştir. Onlara fazladan sözler katılarak ve bir kısım ifadeler de çıkartılarak yalanlar ve hakaretlere dönüşmüştür. Onları Ebu Mihnef Lût bin Yahya, Hişam bin Muhammed bin Said el-Kelbî gibi meşhur yalancılar rivayet etmişlerdir. El-Kelbî bu hususta insanların en yalancısıdır. Kendisi Şii’dir. Babasından o da Ebu Mihnef’ten rivayeteder. Oysa bunların ikisinin de muhaddisler tarafından hadisleri reddedilmiştir ve yalancıdırlar.”[2]
    Yine, Hafız Abdullah Muhammed b. Osman ez-Zehebî, Munteka adlı eserinde hem Ebu
    Mihnef hem el-Kelbi hem de oğlu Hişam için aşağıdakileri derlemiştir.
    El-Kelbî ve oğlu Hişam yalancı ve râfizîdirler.
    [/size]El-Kelbî hakkında da İbn-i Hibban şöyle diyor: El-Kelbî, Sebeî idi. Onlara göre Ali (r.a.) ölmemiştir. O dünyaya gelip zulümce dolan bu dünyayı adaletle dolduracaktır.
    Tebuzeki, Hemam'dan El-Kelbî'nin: “Ben Sebeîyim” dediğini işittim diyor.
    Buharî: Ebu'n-Nadr el-Kelbîyi, Yahya ve İbn-i Mehdî terk etmişlerdir, dedikten sonra devamla şöyle diyor: Ali, Yahyadan O da Süfyandan naklen Kelbî, Süfyana: “Ebu Salih'ten sana neyi nakletmişsem yalandır” demiştir.
    İbn-i Hibban devamla şöyle diyor: Kelbî'nin dindeki yeri ve açık olan yalancılığı meydandadır. Başka yönlerini anlatmağa gerek yoktur.
    Kelbî, tefsirinde, Ebu Salih'ten O da İbn-i Abbastan rivayet ediyor. Halbuki Ebu Salih İbni Abbas'ı görmediği gibi El-Kelbî de Ebu Salih'ten bir tek harf nakletmemiştir. Bu adamı kitaplarda zikretmek caiz bile değildir. Artık nasıl olur da ondan delil getirilir.
    Ahmet b. Zuheyr, diyor ki, Ahmed b. Hanbel'den Kelbî'nin tefsirini okumanın caiz olup olmadığını sorunca, caiz değildir, cevabını aldım. Yine; Ebu Avane, Kelbînin şöyle dediğini işittim diyor: Cibril vahyi Rasulullah'a(sallallahu aleyhi
    ve sellem) yazdırıyordu. Tuvalete gittiğinde, Ali'ye (r.a.) yazdırmağa başladı.
    İbni Maîn şöyle diyor: Yahya b. Ya'la babasından naklen şöyle diyor: Kelbî'ye gider gelir Kur'an okurdum.. Bir gün onun şöyle dediğini işittim: Bana öyle bir hastalık geldi ki ezberlediğimi unutturdu. Sonra Rasulullah'ın yakınlarına gittim. Ağzıma tükürdüler ve hemen unuttuklarımı hatırladım. Ben de ona, vallahi bundan sonra senden hiçbir şey nakletmeyeceğim dedim ve onu terk etim.
    Ebu Muaviye, Kelbî'nin şöyle dediğini işittim diyor: “Kimsenin ezberleyemediğini ben ezberledim. Kur'anı altı veya yedi günde ezberledim. Kimsenin unutmadığını yine ben unuttum, sakalımı tuttum ve tutamdan fazlasını kesmek isterken alt taraftan keseceğime üst taraftan kestim.”

    El-Kelbî'nin sahabe hakkındaki eksikliklerle ilgili olarak rivayet ettikleri haberler ikiye ayrılır.
    [/size]Birincisi: ya hepsi yalandır. Veya haberleri zemme götürecek kadar tahrif etmiştir. Sahabe hakkında rivayet edilen eksikliklerin çoğu bu tip haberlerin neticesidir. Bu haberlerin çoğunu da yalancılıkla tanınan yalancılar nakletmişlerdir. Ebu Mihnef Lut b. Yahya ve Hişam b. Muhammed b. Es-Sâib el-Kelbî gibi. Bunun içindir ki kendisine reddiye yapılan râfizî, Hişam el-Kelbî'nin eserleriyle delil getirmeye kalkışıyor. Halbuki Hişam insanların en yalancısı olan bir şiîdir. Babasından ve Ebu Mihnef'ten rivayet ediyor ki, her ikisi de terkedilmiş yalancılardır.
    Ahmed b. Hanbel, Hişam el-Kelbî hakkında şöyle diyor: “İlim ve söz sahibi olan bir kimsenin ondan hadis naklettiğini zannetmiyorum.”
    Dârekutnî onun için “Metruktür.” diyor.
    İbn-i Adiy: “Kendisine fazla seminer verdirilen Hişam'ın güvenilecek hiçbir şeyini bilmiyorum. Babası da yalancıdır,” diyor.
    El-Leys ve Süleyman et-Teymî'de: “Hişam yalancıdır,” diyorlar.
    Yahya da hakkında “O bîr şey değildir, yalancı ve değersizdir.” diyor.
    İbni Hibban da şöyle diyor: “Hişam el-Kelbî'de yalancılık o kadar açıktır ki diğer vasıflarını ortaya koymaya hacet yoktur.”[3]
    Dolayısıyla bugün bütün İslam dünyasında bu konularla ilgili rivayetlerin büyük bir çoğunluğu bu kişilerden gelmedir. Bu rivayetler acılı tarihin Kerbelanın yaşanmasından yüz yıl sonra yapılmıştır. HZ Hüseyin’i Kufe’ye davet edip davetlerinin arkasında durmayan ihanet şebekelerinin kerbela sonrası suçluluk duygularını bastırmak vicdanlarını rahatlatmak amacıyla duygusallığın en ileri aşaması kullanarak yaktıkları ağıtların, uydurulan destanların toparlanmasıdır. Bulundukları ortamda kendilerini güçlü kılacak, anlayışların öne çıkartıldığı, eformasyonun en zayıf dönemlerinde en küçük olayların bile çok kolay bir şekilde dezenforma edildiği bir ortamda, dilden dile anlatıldıkça sürekli katmaların yapıldığı ajite edilen olayların, en az bir asır sonra, sun'i bir tarih kurgulama metodunun, Tarih Kitabına dönüşümüdür. Bütün olayların merkezine Şiiliğin yerleştirildiği bir anlatım şeklini, “Şii bakış açısından kaleme alınan bütün eserlerde görmek mümkündür. Öyle ki, özellikle Emeviler devrinde, neredeyse Haşimi muhalefet cephesinde tezahür eden oluşumun büyük bir kısmı sanki Şiilikmiş gibi gösterilmesi bunun açık örneğidir. İşin en ilginç yönü de geçmişteki olaylarla Şiiliği irtibatlandırabilmek için uydurulan rivayetlerin, büyük bir kısmı, Şii olmayan tarihçilerin pek çoğu; o dönemlerdeki tarih anlayışı çerçevesinde bulabildikleri malzemeyi hiç araştırma yapmadan olduğu gibi hiç tereddüt duyulmaksızın kitaplarına almışlardır. İşte bu yüzden bugün şii olmayan İslam âleminde gerçek tarihi anlama konusunda zengin kaynakları bulunmamaktadır. Şunu da bilmek gerekir ki; Şii tarih kitaplarında bir birine taban tabana zıt olayları görmek mümkündür.” (Prof. Dr. Hasan Onat’ın eserlerinden faydalanılmıştır).
    Bu rivayetlerinden daha sonraları Mesudi ile Yakubi nin yine aynı konuları kaleme aldığı Muruc-uz Zeheb adlı tarih kitabıdır ki yine bu kişiler de diğerleri gibi asla güvenilmez, emin olmayan kişilerdir. Bunlardan gelen rivayetler zehirli bir ok gibidir. Çok dikkat edilmesi gerekir. Yani bu rivayet; Hz Peygamberin en yakınlarının dostlarının akrabalarının, hanımlarının ve arkadaşlarının bir anda düşmana dönüşümünü sağlayan metinlerdir. Yalan ve uydurma rivayetleri merkeze oturtanlar, bu mealde yüz binlerce hadis uyduracak, Kuran’a tezat olan bu hadislerin gerçekliğini de, yine Kuran’ı en iyi anlayan kişilere, kendilerine uygun bir metotla teyit ettirme yoluna gitmişlerdir!. Kuleyni’nin El Kafi’sinde olduğu gibi!.. Bazı şii âlimleri, Kuleyni’nin el-Kâfi’yi İmam Kâim (Mehdi aleyhisselam)’a arzettigi ve İmamın da bu eserin güzel olduğunu belirttiği ve << Sia’mız için kâfidir>>. Dediği inancındadırlar.[4] (Ravdatu’l Cennat sh.533)” (Usul-u Kâfi/Önsöz sayfa XI.) Yani, Kuley’ni, Şiilerce en itibar edilen hadis alimi olarak kabul edilir. Onun derlediği El Kafi’yi, güya kayıp olan yani çocukken bir mağaraya girip oradan kaybolan ve kıyamete yakın bir zamanda mehdi olarak geleceğine inanılan (Kaim ) e bu kitap sunulmuş. O da bu kitabı okumuş, onaylanmıştır. Dolayısıyla hem Allah’ın, hem de Mehdi’nin onayından geçen bu kitap, nas hükmünde olacağından kimse tarafından sorgulanamayacaktır. Bu metotla içinde binlerce yalan ve iftiranın bulunduğu bir kitap masumlaştırılarak sorgulanamaz hale getirilmektedir.
    Daha sonraları yukarda isimleri gecen yalancıların rivayetlerinden Taberi, Hafız İbn Asakir, İbn Kesir gibi tarihçiler de daha sonraları söz konusu yalancılardan rivayet toplama ve derleme yoluna gitmişler bunlardan da nakiller alarak, maalesef ki eserlerine güvenilmez bazı hususları koymuşlardır. Güvenilir kişilerin güvenilmeyen kişilerden zayıf rivayetleri almasının açıklamasını Muinuddin el Hatib bakınız nasıl yapmış?
    "Taberi ve onun gibi güvenilir âlimlerin zayıf rivayetleri zikretmedeki durumları bu zamandaki kadıların durumu gibidir. Şöyle ki, onlar bir meseleyi araştırmak istediklerinde, her şeyin kendi kıymetine göre değerlendirileceğine güvenerek bu mesele ile ilgili ellerine ulaşan, delil olabilecek bütün meseleleri bir kısmın zayıf ve değersiz olduklarını bilmelerine rağmen toplarlardı. İşte Taberi ve seleften büyük tarihçiler ilmin bazı meselelerini bazı noktalardan olsan bile kaçırma endişesi ile nakledenin durumunun zayıf olduğunu bildikleri halde nakletmeyi ihmal etmiyorlardı. Ancak, onlar her rivayeti senedi ile birlikte zikrederlerdi ki okuyucu haberin kuvvetliliğini ravilerin sağlamlığından, zayıflığını da ravinin güvenilir olmayıp zayıf olduğundan anlasın. Böylece, emaneti eda ettiklerine ve ellerine ulaşan her şeyi okuyucuların önlerine serdiklerine kanaat ediyorlardı." [5]
    Daha sonra gelen tarihçilerden Suyuti Tarihi Hulefa'sına, Ebul Fida El Muhtasar fi Ahbari'l Beşer adlı eserine, Abdulvahhab en Neccar "El Hulefa ur Raşidun'a ve Şiblenci "Nur'ul Ebsar'ına ve diğerleri başka eserlere sağlam çürük ayırt etmeden bir sürü bilgiyi boca etmişlerdir. Özellikle Nur'ul Ebsar uydurma söz ve hadiselerle doludur.
    İbn Esir de aynı şekilde davranmış, sadece bilgileri toplamış ama süzgeçten geçirmemiştir.
    İbn-i Kuteybe'nin yazdığı iddia edilen "El İmame ve's Siyase" adlı kitap da bunlardandır. Sahabelerin hiçbirisini bırakmamış ve bütün faziletlerini yıkmış olan bu eserin İbn Kuteybe gibi bir büyük dimağa ait olduğunu düşünmek çok güçtür. İbni kuteybenin bütün eserlerini inceleyenler, söz konusu kitabın İbni Kuteybeye ait olacağı konusuna en basit örneği ile şüphe ile yaklaşmaktadırlar. Büyük bir kısmı da şüphenin ötesinde kesinlikle ibni kuteybe dışında biri yada birileri tarafından tezgahlandığına inanılmaktadır. Çünük ibni kuteybe büyük bir isimdir. Sahabenin kötülenmesi hususunun inandırıcı olmasını sağlamak için karalama kitabına onun adı verilmiştir.6 Mesela Kadı Ebubekir İbnül Arabî “El Avasım Minel Kavasım kitabında İbn-ül Hacer el Heytemi, Tathîr’ul Cenan’ında bu eseri şiddetle tenkid etmiş ve onun İbn-ül Kuteybe’ye ait olduğuna şüpheyle bakmışlardır. Muhibiddün el Hatip de bu kitabın kötü niyetli birileri tarafından İbnül Kuteybe’ye isnad edildiğini belirtmektedir. “Muhammed Salih Ekinci”

    Hadis rivayetlerinde her hangi bir kaçağa izin vermemek için özelikle senetler konusunda gösterdikleri hassasiyetin bir kısmını bile, tarih ravileri konusunda gösteremeyen alimlerimiz, Tarih konusunda gerekli hassasiyeti gösterip önlerine gelen rivayetleri almamış olsalardı bugün tarihi geçmiş daha açık ve net anlaşılacaktı. Dolayısıyla bugün tarihle ilgili yaşanan kaosun çoğu görülmeyecekti. Ayrıca, günümüz Müslümanlarının, dinin kaynakların yorumunu kurgulanan tarih perspektifinden yapanların oyununa gelmesi engellenmiş olacaktı.!
    Çok şükür ki, tarih kitaplarına yansıyan iftira ve yalanlar dinin asıl kaynaklarına dokunamamıştır. Çok şükür onlar hala dim dik ayakta.

    “İmam Malik rahimehul-lah’a Râfızîler(ehlibeyt yanlısı görünüp islama ilaveler yapan, ana mecradan uzaklaştırmaya çalışan ve fitne cıkaranalar) soruldu. Dedi ki: “Onlarla konuşma ve onlardan rivâyet etme! Zira onlar yalan söylerler.” Yine İmam Malik dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına sövenlerin İslam’dan nasibi yoktur.


    [1] Hafız Abdullah Muhammed b. Osman- Ez-Zehebi, Muntaka adlı eseri Fasl-ul Hitap. Muhammed Salih Ekinci [2] Minhacü’s-Sünne, C:3, S:39)
    [3]İbni Kesir’in el-Bidaye ve’n-Nihaye’den alınan metin kısaltılarak verilmiştir [4] (Ravdatu’l Cennat sh.533)” (Usul-u Kâfi/Önsöz sayfa XI [5] Muinuddin el Hatib
    6 Kadı Ebubekir İbnül Arabî “El Avasım Minel Kavasım kitabı

    #2
    Ynt: İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

    Allahın Laneti Ehlibeyt düşmanlarının üzerine olsun.
    Allahın laneti, dinde yalancılık yapanların üzerine olsun
    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

    Yorum


      #3
      Ynt: İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

      muaviye yezid oğlu nasibi siz hiç bir zaman anlamayacaksınız değil mi? zira sizin aklınız kıt, almıyor. burada Ebu Mihnef Yahya b. Lut, el-Kelbi ve onun oğlu Hişam ve benzeri Şii olan tarihçiler hakkında sünni rical kitaplarından alıntılar sunarak ne yapmaya çalışıyorsun? bizim aktardığımız belgelerin yalan olduğunu ıspat etmeğe mi? eğer maksadın bu ise cevap:

      1. senin bu yaptığına gerizekalılık denilir, çünkü biz zaten size karşı bu kişilerden delil getirmiş değiliz. şahsen ben bir tane bile munazarada bu tarihçilerden veya senedinde onlardan birinin yer aldığı bir hadisten delil getirmiş değilim, aksine ben tüm munazaralarımda sadece ve sadece ehli sünnete has olan ve ehli sünnet ulemasının sahihliğini onayladığı senedlere dayandım. çünkü muhalifin kabullenmeyeceği bir şeyi ona karşı delil olarak sunmak sadece gerizekalı bir nasibinin yapa bileceği bir şeydir. nitekim sen bunu defalarca bu sitede yapmıştın.

      2. sizin ulemanızın bu tarihçiler hakkındaki beyanı bizim nezdimizde bir değere sahip değildir. daha güzel anlamanız için örnek verelim. ben "Buhari yalancıdır" diyen bir Şii alimden delil getirsem bu senin nezdinde Buharinin mevkisini düşürür mü?

      Yorum


        #4
        Ynt: İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

        [quote author=Elmeddin link=topic=22322.msg138304#msg138304 date=1325166504]
        muaviye yezid oğlu nasibi siz hiç bir zaman anlamayacaksınız değil mi? zira sizin aklınız kıt, almıyor. burada Ebu Mihnef Yahya b. Lut, el-Kelbi ve onun oğlu Hişam ve benzeri Şii olan tarihçiler hakkında sünni rical kitaplarından alıntılar sunarak ne yapmaya çalışıyorsun? bizim aktardığımız belgelerin yalan olduğunu ıspat etmeğe mi? eğer maksadın bu ise cevap:

        1. senin bu yaptığına gerizekalılık denilir, çünkü biz zaten size karşı bu kişilerden delil getirmiş değiliz. şahsen ben bir tane bile munazarada bu tarihçilerden veya senedinde onlardan birinin yer aldığı bir hadisten delil getirmiş değilim, aksine ben tüm munazaralarımda sadece ve sadece ehli sünnete has olan ve ehli sünnet ulemasının sahihliğini onayladığı senedlere dayandım. çünkü muhalifin kabullenmeyeceği bir şeyi ona karşı delil olarak sunmak sadece gerizekalı bir nasibinin yapa bileceği bir şeydir. nitekim sen bunu defalarca bu sitede yapmıştın.

        2. sizin ulemanızın bu tarihçiler hakkındaki beyanı bizim nezdimizde bir değere sahip değildir. daha güzel anlamanız için örnek verelim. ben "Buhari yalancıdır" diyen bir Şii alimden delil getirsem bu senin nezdinde Buharinin mevkisini düşürür mü?

        [/quote]

        Tebrik ediyorum.
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          #5
          Ynt: İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

          muaviye yezid oğlu nasibi! benim sana bir önerim de var: sen sünni rical kaynaklarından Emevi sarayının kapı kulları olmuş olan ve "ibni sebe" masalının yegane kaynağı olan Seyf b. Ömer et-Temimi ve bu gibi diğerleri hakkında da bilgi ver.

          Yorum


            #6
            Ynt: İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

            hasan hüseyin imamoğlu kardeş nerelerdesin kopy paste yaptın kayıplara karıştın.
            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
            İmam Ali (a.s)

            Yorum


              #7
              Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

              kaynakları harici, nasibi ve ehli kitap gibi İslam düşmanları üzerine kurulu olan bir taifenin mensubunun gelip burada utanmazca ve hayasızca "İslam Düşmanlarınca O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!" adında bir başlık açması ve "İslam düşmanları" sözü ile Şii ulemayı kast etmesi forum kuralları açısından kabuledilmezdir, o yüzden başlık tarafımdan değiştirimiştir.

              Yorum


                #8
                Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                Ebu Muhannef azılı bir şiidir. Sahabe ile ilgili en çok rivayet eden sahabe
                düşmanı olarak bilinen etrafta yalancılığı ile nam salan Hişam bin Muhammed bin
                es Saib el Kelbi yine azılı bir şiidir.
                şii'nin azılısı nasıl oluyormuş?

                Yorum


                  #9
                  Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                  [quote author=cundeb link=topic=22322.msg139640#msg139640 date=1326109759]
                  şii'nin azılısı nasıl oluyormuş?
                  [/quote]

                  Şia Ali ve ehlibeyt taraftarlığı olduğuna göre azıllı Ali(as) ve ehlibeyt taraftarı imiş yani gerçek müslümanmış kendisi
                  Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                  İmam Ali (a.s)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                    Elmeddin Hocam


                    Rabbim İlmini Arttırsın!


                    İşini Kolaylaştırsın!


                    İnşaAllah...


                    Selam ve Dua ile.
                    [color=green][size=10pt]Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler. [color=red]İmam Ali (a.s)



                    [color=black][size=10pt]Düştü Hüseyin atından sahray-ı Kerbelâ’ya...Cibril git haber ver Sultan-ı Enbiya’ya

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                      şu elmeddine nazar değmesin.adam gerçekten de şia mektebini öyle bir müdafaa ediyor ki cengaver o cengaver.ellerin dert görmesin elmeddin arkadaşım. 8)

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                        Allah razı olsun kardeşlerim.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: O kadar Çok Belge Üretilmiş ki!

                          Her kesin bildiği ve kabullendiği; İslami/Şii kaynaklarda ve diğer dinlerin (harici, nasibi ve s.) kaynaklarında ittifak edilen hakiki tarihe göre munafıklar her zaman başta Nebi s.a.a olmak üzere müslümanlara karşı sürekli komplolar düzenlemiştir. bu tür işler az olsa da Nebi s.a.a'in yaşadığı dönemde ve vefatından sonra yapılmıştır. mesela Nebi s.a.a'e Tebuk savaşında suikast düzenlenmesi, Nebi s.a.a'in emrine rağmen Üsame b. Zeyd r.a'ın ordusuna katılmama, Nebi s.a.a'in vasiyet yazdırmasına engel olma gibi eylemler bu komplolardan meşhur olanlarıdır. Fakat Nebi s.a.a'in şehadetinden sonra munafıklar açıktan açığa harekete geçtiler. Hilafetin gasp edilmesi, Fedek'e el konulması, vahiy evine yapılan hücum, Cemel ve Sıffın savaşları bunlardan bazılarıdır. işte tüm bu ihanetler ve komplolar sonucu Emevi küfür krallığı kurulmuştur. Fakat Emevi krallığı İslam'a zıt ve düşman olduğundan dolayı her zaman Rasulullah s.a.a'in vasileri olan Ehli Beyt imamları a.s ve onlara bağlı kalan müslümanlar bu krallığı tehdid etmekteydi. işte bundan dolayı Emevi kralları ellerinde bulunan güçleri kullanarak tarihi değiştirmek için büyük çaba harcadılar. Bunun için saraya çalışan alimler üretilmeye başlandı. ibni Şihab ez-Zührü gibi hadisçiler, Seyf b. Ömer gibi tarihçiler Emevi sarayına hizmet eden ve tarihi değiştirme görevini üstlenen kimselerdendi. Bu gibi kişilerin tarihi değiştirmek için uydurduğu masallar sonucunda İslam tarihi ters yüz edilmiş ve gerçeklere taban tabana zıt bir tarih yazılmıştır. İslam tarihine alternati bir sahte tarih oluşturan Emevi krallığı daha sonra tüm gücünü kullanarak bunu resmi tarihe dönüştürmüştür. inşaAllah biz bu çalışmamızda işte bu sahte tarihi uyduranlardan birisi olan Seyf b. Ömer et-Temmi'nin ve onun uydurduğu tarih hakkında sizlere bilgi vereceğiz.

                          1. Seyf b. Ömer hakkında bilgi: Seyf b. Ömer et-Temimi hicri 200 yılında vefat etmiş bir zındıktır. Ömürünü İslam tarihine alternativ olacak sahte bir tarih uydurmaya adamıştır. Rasulullah s.a.a'in döneminden, Beni Saide Sakife'si, Ebu Bekir'e biat edilmesi, İrtidat Savaşları, fetihler ve nihayet Cemel Savaşı hakkında öyle rivayetlerde bulunmuştur ki, tamamı şahsına mahsustur; bu rivayetleri ondan başka hiç kimse söylememiştir. Rical alimi ibni Hacer el-Askalani onun hakkında diyor ki:

                          • [li]سيف بن عمر التميمي البرجمي ويقال السعدي ويقال الضبعي ويقال الاسدي الكوفي صاحب كتاب الردة والفتوح
                            Seyf b. Ömer et-Temmi el-Bercemi "el-Esedi", "ed-Dabbi" ve "el-Esedi el-Kufi" de denilmiştir. "Ridde" ve "Futuh" adlı kitabın sahibidir.

                            قال ابن معين ضعيف الحديث وقال مرة فليس خير منه وقال أبو حاتم متروك الحديث يشبه حديثه حديث الواقدي وقال أبو داود ليس بشئ وقال النسائي والدارقطني ضعيف وقال ابن عدي بعض أحاديثه مشهورة وعامتها منكرة لم يتابع عليها وقال ابن حبان يروي الموضوعات عن الاثبات. قال وقالوا أنه كان يضع الحديث. قلت: بقية كلام ابن حبان اتهم بالزندقة وقال البرقاني عن الدارقطني متروك وقال الحاكم اتهم بالزندقة وهو في الرواية ساقط
                            ibni Main dedi ki: "hadiste zayıftır." ve yine demiştir ki: "onda hayır yoktur."
                            Ebu Hatim dedi ki: "hadisi metruktur, hadisi Vakidi’nin hadisi gibidir."
                            Ebu Davud dedi ki: "bir şey değildir."
                            Nesai ve Darektuni dediler ki: "zayıftır."
                            ibni Adiy dedi ki: "bazı hadisleri meşhurdur, ancak münkerdir, kabul edilmemiştir."
                            ibni Hibban dedi ki: "dürüst ravilere uydurma rivayetler isnad etmiştir, yalancı bir zındıktır." Ben (ibni Hacer) derim ki, ibni Hibban’ın "zındıktır" sözü iyi olmamıştır.
                            el-Berkani Darektuni’den naklen dedi ki: "metruk’tur."
                            Hakim dedi ki: "O bir zındıktır ve rivayetleri terk edilmiştir."

                            ibni Hacer, "Tehzib et-Tehzib", 4/259-260, 517-ci ravi
                            [/li]


                          yine bir başka nasibi rical alimi ez-Zehebi onun hakkında diyor ki:
                          • [li]سيف بن عمر التَّمِيمِي الْأَسدي لَهُ تواليف مَتْرُوك بِاتِّفَاق وَقَالَ ابْن حبَان اتهمَ بالزندقة قلت اِدَّرَكَ التَّابِعين وَقد اتهمَ قَالَ ابْن حبَان يروي الموضوعات
                            Seyf b. Ömer et-Teymi el-Esedi: onun telifleri ittifak ile metruk (red edilmiş)'tir, ve ibni Hibban "o bir zındıktır." demiştir. derim ki: tabiinleri görmüş ve itham edilmiştir. ibni Hibban dedi ki: "mevzuat (uydurmalar) rivayetler etmiştir."

                            ez-Zehebi, "el-Muğni fid-Duafa", 1/292, 2716-cı ravi
                            [/li]


                          işte bu zındık ve yalancı şahsın rivayetleri nasibilerin en önemli tarih kaynaklarından "Tarihi Taberi"nin temel kaynaklarındandır. Nebi s.a.a sonrasındaki irtidad savaşları; Sakife ve Ebu Bekir'e biat; Osman b. Affan'ın öldürülmesi; Cemel ve Sıffın savaşları ve bu gibi başka konularda Emevilerin siyasi gücü ile resmi tarihe dönüştürülen masalların tümü işte bu zındık ve yalancı kişinin hayal ürünüdür. Yani Seyf b. Ömer tarihten bu konuların her birisinin adını boş bir dosya gibi almış ve o dosyaları kafasında kurguladığı hayallerle doldurmuştur. inşaAllah bunu aşağıda vereceğimiz örneklerde daha güze anlayacaksınız.

                          2. Seyf b. Ömer'in tahrif ettiği konulardan bazıları: dedğimiz gibi Seyf bir çok konuda tahrifat yapmış ve gerçek tarihi bir kenara bırakarak konuyu sadece boş bir dosya gibi görerek içeriğini kendisi doldurmuştur. Şimdi aşağıda vereceğimiz 2 örnek ile onun tarihten boş bir dosya halinde alıp içeriğini doldurduğu konuları ve aynı konularda gerçeğin ne olduğunu sizlere göstereceğiz.

                          a) Sakife ve Ebu Bekir'e biat kıssası: bilindiği gibi Nebi s.a.a'in vefatından sonra Sakife'de Ebu Bekir halife ilan edilmiş, bunun üzerine Nebi s.a.a'in vasisi ve halifesi olan Hz. Ali a.s sahabelerle birlikte direniş göstermiş ve bunun sonucunda Ebu Bekir'in emri ile askerler Hz. Ali a.s'ın evini kuşatmış ve çatışma yaşanmıştır ki, bu sırada Nebi s.a.a'in kızı Hz. Fatıma s.a yaralanmış ve bu sebepten dolayı şehit olmuştur (bu konular hakkında bilgi için bkz: Vahiy evine hücum).

                          Fakat Seyf b. Ömer bu olayı tamamen tahrif etmiş, Hz. Ali a.s'ın Ebu Bekir'e hemen biat ettiğini söylemiştir. Ki, bu da dolayılı olarak Hz. Ali ve sahabelerin itiraz etmediği ve eve hücum edilmediğini anlamına gelmektedir. Taberi bu konuda Seyf'den şöyle rivayet eder:

                          • [li]حدثنا عبيد الله ابن سعيد قال أخبرني عمى قال أخبرني سيف عن عبد العزيز بن سياه عن حبيب ابن أبي ثابت قال كان علي في بيته إذ أتى فقيل له قد جلس أبو بكر للبيعة فخرج في قميص ما عليه إزار ولا رداء عجلا كراهية أن يبطئ عنها حتى بايعه ثم جلس إليه وبعث إلى ثوبه فأتاه فتخلله ولزم مجلسه
                            bana Ubeydullah b. Said anlattı, dedi ki: bana amcam haber verdi, dedi ki: Seyf bana Abdulaziz'den, o da Habib b. Ebi Sabit'den haber verdi, dedi ki: Hz. Ali evine idi, ona Ebu Bekir'e bey'at edildiğini denildi. Bunun üzerine altında pantolonu ve üstünde de ridası bulunmayan bir gömlek ile alelacele çıkıp Ebu Bekir'e bey'at etti. Daha sonra kendi pantolon ve ridasını isteyerek Örtündü.

                            Taberi, "Tarihi Taberi", 2/447
                            [/li]


                          işte Seyf'in rivayet ettiği Ebu Bekir'e biat kıssası bu! Bununla Ebu Bekir'e biat konusunu tamamen tahrif ediyor ve tam tersine çeviriyor. Üstelik çaktırmadan "evinden şalvarsız çıktı" diye Hz. Ali'ye de tan ediyor. Her şeyi, tüm ihtilafları geçelim, müslüman birisi hatta müslümanı geçin dinsiz ve ahlaksız birisi bile evinden şalvarsız çıkmazken Hz. Ali a.s nasıl böyle bir şeyi yapar?

                          b) Osman b. Affan'ın öldürülmesi kıssası: bizim geçen yazılarımızda sahih hadisler ışığında ortaya koyduğumuz üzere Osman b. Affan'a karşı isyan eden ve onu öldüren kimseler sahabe ve tabiinlerin önderliğini yaptığı müslümanlardı. Ve Osman'ın öldürülmesine yol açan onun zulmü, akrabalarını iş başına getirmesi, Hz. Ali a.s'ın deyimi ile iştahlı deve bahar otlarının hepsini yediği gibi Beytul Malı yemesi idi (bu konu hakkında geniş bilgi için bkz: Osman b. Affan'ın öldürülmesi).

                          ama Seyf b. Ömer'in uydurduğu masallara göre Osman b. Affan'ın öldürülmesinin nedeni hayali ibni Sebe'nin insanları Osman'a karşı kışkırtması imiş. Güya yahudi olan ibni Sebe İslam memleketlerini gezip dolaşarak Hz. Ali a.s'ın Rasulullah s.a.a'in vasisi olduğunu; Ebu Bekir, Ömer ve Osman'ın bu makamı gasp ederek zalim olduklarını ve s. tebliğ ediyormuş ve bunun sonucu olarak da bir gurup harici toplanarak Osman'ı öldürmüştür (Seyf'in bu masalları için bkz: Abdullah b. Sebe: hadisler ışığında inceleme)!

                          işte, örnek verdiğimiz bu 2 konu gibi Seyf tarafından tahrif edilen daha bir çok konu vardır. ve Seyf'in tahrif ederek gerçek tarihe karşı bir alternativ olarak uydurduğu bu sahte tarih Emeviler tarafından resmi tarihe dönüştürülmüştür. ve ne yazık ki, bu gün bile aynı uydurmalar "İslam tarihi" olarak bilinmektedir. Seyf'in uydurduğu bu sahte tarih bu gün tarihten konuşan her kesin anlattığı, hatta müsteşriklerin bile kendi kitaplarında yer verdiği "İslam tarihi"ne dönüşmüştür.

                          Yorum

                          YUKARI ÇIK
                          Çalışıyor...
                          X